Etiket: halkların demokratik partisi

  • Bozdağ, Diyarbakır annelerini ziyaret etti

    Bozdağ, Diyarbakır annelerini ziyaret etti

    Bakan Bozdağ, aileleri tek tek dinledikten sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. Diyarbakır anneleri terörle, insanlık dışı yol ve yöntemlerle evinden, okulundan, yuvasından, işinden, annesinden, babasından, kardeşlerinden koparılıp ölüme götürülen yavrularının acısıyla, hasretiyle yandığını ifade eden Bakan Bozdağ, bu hasret ve acıyla yavrularına kavuşmak umuduyla onurlu ve büyük bir mücadeleyi başlattığını hatırlattı.

    “39 aile bu mücadele sonucunda evladına kavuştu”

    Ailelerin 2019’dan beri de bu mücadeleyi alnı ak, başı dik biçimde yürüttüğünü belirten Bakan Bozdağ, “39 aile bu mücadele sonucunda evladına kavuştu. Kalan aileler de evlatlarını bekliyor. Onlar da bu mücadelenin sonunda yavrularına kavuşacak, hasretleri dinecek. Burada gözü yaşlı anneleri görmek ve onların hasretini dinlemek bizi fazlasıyla etkiledi. Dinlediğim aileler, 12 yaşında dağa götürülün çocuğundan, ortaokuldayken zorla dağa kaçırılandan, üniversitede eğitim alırken zorla dağa götürülen evladından bahsediyor. 12, 13, 14, 16,17 yaşında çocuklar var. Büyük bir kısmı lise ve ortaöğretimde olan bu gençleri, bir kısmı da üniversite eğitim gören gençleri ya kandırarak ya da zorla başka yöntemlerle ikna ederek terör örgütüne katmak için dağa götürüyorlar” diye konuştu.

    “Bu gençlerin eğitim hayatı bitmiş durumda” diyen Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:

    “İçinde hasta olanlar var. Onlar da maalesef terör örgütü tarafından dağa kaldırılmış durumda. Terör örgütü kendi amaçları için bu mahzun çocukları kullanma gayreti içerisinde. Çocuk hakları diye yeri göğü inletenlere sormak isterim; 12 yaşında okul çağında olan çocuk, bunun hakkı yok mu? 13 yaşında teröre zorla kurban edilen ve terör örgütünün alıp götürdüğü çocuğun hakkı yok mu? Çocuk haklarından bahsedenler bir gün gelip Diyarbakır annelerine ‘Sizin çocuklarınızın hakları var. Biz eğitim hakkı gasp edilen bu yavrularımız için sizin mücadelenizde sizin yanınızdayız’ dediler mi? Demediler.”


    Bu çocukların, ailelerin, akrabaların hepsinin geleceği dair umutları olduğunu aktaran Bakan Bozdağ, “Hepsi çalındı. HDP’lilere de soruyorum, onlara destek olanlara da soruyorum ve hepsine söylüyorum. Dağa götürülen bu çocukların, gençlerin hakları yok mu? İnsan hakları örgütlerine de bir iki cümle söylemek isterim. Hem Avrupa Konseyi, hem Avrupa Birliği (AB) hem Birleşmiş Milletler (BM) hem de bağımsız faaliyette bulunan nice insan hakları örgütleri var. Türkiye’de insan hakları dernekleri, vakıfları var. Diyarbakır annelerinin yanına gelip soran görmedik. Sordum, gelen de yok. Türkiye’deki dernekler de bizim adımız insan hakları derneği diyor. Sizin adınız insan hakları derneği olabilir. Ama esasında terörist hakları dernekleri bunlar. Sadece terör örgütlerinin üyesi veya terör örgütüyle ilgili eylem veyahut herhangi bir suç işlediğinde, hakkında soruşturma veya kovuşturma olanlarla ilgili her yere gidip geliyorlar” şeklinde konuştu.

    Bakan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Yeri gelince insan hakları diye yeri göğü inletenler, STK’lar Diyarbakır anneleri insan değil mi? Onların yavruları insan değil mi? Onların yaşam hakkı yok mu? Eğim hakkı yok mu? Ailesiyle bir yuvada yaşama hakları yok mu? Hepsi var. Ama bir gün birileri de çıkıp desin ki bu hakları PKK terör örgütü çiğnedi. Bu hakları onun (PKK) uzantısı HDP çiğnedi. Bu hakları ayaklar altına alan zalimler karşısında hepimiz bir olalım. Ama demiyorlar. Çünkü bunlar güdümlü dernekler.”

    “Çocukların hakkını kim arıyorsa biz onlarla beraberiz”

    Mimarlar Odası, Tabipler Odası ve bazı odaların terör örgütünün ağzıyla konuştuğunu dile getiren Bakan Bozdağ, “Onlara da söylüyorum. Eğitim ile ilgili bir sürü dernek ve vakıf var. Onlara da söylüyorum. Neredesiniz? Burada insan hakları ayaklar altına alınırken, bunca çocuğun sağlıklı yaşam hakkı elinden alınırken, dağa zorla götürülüp ölüp öldürülürken sizin sesiniz niye yükselmiyor? Maalesef bunları duyamıyorlar. Onun için de hep şunu söylüyoruz; biz, insan hakları ile ilgili samimi ve hak ihlali olan kim varsa, onların hakkını ayrımsız kim arıyorsa onlarla beraberiz. Çocukların hakkını kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Kadınların hakkını kim arıyorsa biz onlarla beraberiz. Ama böyle isimler kullanarak sadece teröristlerin ve terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edenlerin adlarına bakarak biz onlarla birlikte olmadık, bundan sonra da olmaz. İstikametleri doğru oldukları zaman herkes ona göre hareket edecek. Onun için adı insan hakları bilmem falan filan olan pek çok dernek ve vakfın emin olun yaptıkları işler ortada. Kimlerin peşinden koştukları ve kimlerin hakkını aradıkları ortadadır. Bunların masum insanların haklarıyla uzaktan ve yakından bir ilgilerinin olmadığını çok net bir biçimde ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.


    HDP’nin PKK terör örgütüyle içli dışlı olduğu bütün açıklamalarında sabit olduğunu kaydeden Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:

    “Kandil’den açıklama yaptılar. Ne diyorlar, Cumhurbaşkanımız ile ilgili bu yönetimin gitmesi için Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibine nasıl destek vereceklerini, nasıl onun arkasında duracaklarını Kandil’deki terörist elebaşları tek tek açıklıyor. Türkçe konuşuyorlar. Gören göz görüyor, duyan kulak duyuyor, anlayan akıl anlıyor. Bir gün çıkıp da diyebiliyorlar mı terör örgütünün desteğine bizim ihtiyacımız yok. Ağızlarından böyle bir cümle duydunuz mu? Duymadınız, duyamazsınız da. ‘Terörün olduğu yerde olmayız, gölgesinin olduğu yerde durmayız, onlar destek verirse biz kalkarız’ diyenleri de görüyorsunuz. Ağızlarını açıp bir cümle kurdular mı, kurabiliyorlar mı? Daha şimdiden terör örgütlerinin hedeflerine adeta teşne bir durum koydukları çok aşikar.”

    Annelere ve evladı dağa kaçırılanlara seslenmek istediğini söyleyen Bakan Bozdağ, “Kandil ve HDP’den çocuklarınızı isteyin. Ama şimdi Kandil’in en büyük desteğini arkasına almış olan CHP Genel Başkanı’ndan ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı’ndan da yavrularınızı isteyin. Çünkü Kandil artık desteğini Millet İttifakı’na verdiğini açıkladı. PKK terör örgütü Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanıdır. Esasında Kürtlerin en büyük sıkıntısı PKK terör örgütüdür. Terörle mücadele için harcanan onca para terör olmasa, yatırıma ve istihdama harcansa acaba Diyarbakır’da veya başka bir yerde herhangi bir sorun olabilir miydi? Bugün pek çok sorun var. O yüzden ben eminim ki terörle mücadelede Diyarbakır annelerinin bu onurlu ve dik duruşu bütün millete örnek olacaktır” ifadelerine yer verdi.

  • HDP’den “Barışa Çağrı Deklarasyonu”

    HDP’den “Barışa Çağrı Deklarasyonu”

    HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, HDP tarafından hazırlanan, “Barışa Çağrı” başlığıyla bir deklarasyon açıkladı.

    Buldan ve Sancar, Meclis’te düzenledikleri basın toplantısında, yarının 1 Eylül Dünya Barış günü olduğunu anımsatarak, partilerince “barış deklarasyonu” hazırlandığını bildirdi. Ardından sırayla Buldan ve Sancar, söz konusu deklarasyon metnini okudu.

    “Barış deklarasyonu”nda, 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlanarak, 1 Haziran’da İstanbul’da açıklanan ve 3 ay devam eden Demokratik Mücadele Programı’nın başladığı hatırlatıldı.

    Türkiye’nin bugün ekonomiden siyasete, yönetim biçiminden toplumsal ilişkilere kadar yaşadığı sorunların temelinde, iktidarın içeride ve dışarıdaki politikalarının yattığı öne sürülen deklarasyonda, Libya, Suriye, Irak, Doğu Akdeniz ve Ege’de yürütülen politikaların, gerilim ve çatışma stratejisinin, ülkeyi belirsiz bir geleceğe sürüklediği savunuldu.

    Toplumun, iradesini teslim ettiği Meclis’ten büyük barış müjdesini beklendiği vurgulanan deklarasyonda, şunlar kaydedildi:

    “Ferasetiyle, kadim kültürleri ve derin sağduyusuyla her türden ayrıştırma, kışkırtma oyunlarına yıllardır gelmeyen 83 milyon yurttaşımız, Kürt sorununda ülke tarihinin en büyük barışını sağlayabilir. Kürt meselesinin bugün ulaştığı düzey, bütün varlığıyla çözümü dayatıyor. Gelişmelerin de gösterdiği gibi sorun artık ülke sınırlarını aşmış, bölgesel ve küresel bir boyut kazanmıştır. Çözümsüzlük sürdükçe, çatışma dinamiği diri kaldıkça Türkiye siyasal ve ekonomik açıdan küresel güçlere bağımlı ve muhtaç olmaya devam edecektir. Halbuki bu sorun esas olarak bizim sorunumuzdur ve bu ülkede, bu topraklarda çözülmek durumundadır. O nedenle diyoruz ki; sorun diğer ülkelerin başkentlerinde değil Ankara’da çözülmelidir. Dolmabahçe mutabakatı süreci, Kürt meselesinin çözüm ruhu ve felsefesi bağlamında değerini hala korumaktadır. Muhalefet partileri, iktidardan daha ileri ve daha cesur adımlar atmalıdır. Muhalefet partilerinden, somut olarak çözümün nasıl sağlanacağına ilişkin önerilerini açıkça ortaya koymalarını bekliyoruz. ”

    Deklarasyonda aydınlara ve kanaat önderlerine ise “Türkiye’nin acil bir ‘büyük barış hareketine ihtiyacı var. Bu amaç uğruna fedakarlık yapacak olan tüm aydınlar, akademisyenler ve sanatçıların her zamankinden daha fazla çaba göstermeye, taraflarla temas kurmaya ve özgürce tartışmaya davet ediyoruz.” çağrısında bulunuldu.

    HDP’nin demokratik çözüm ve barış isteyen herkesle çalışmaya hazır olduğu da aktarıldı.

    – “Atay’a yapılan saldırı, halkın iradesine saldırıdır”

    HDP Eş Genel Başkanı Sancar’dan, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu’nun İstanbul’da bir grup tarafından darp edilmesine ilişkin değerlendirmesi de soruldu.

    Bunun üzerine Sancar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tutumunun sorumsuzluk ve hedef gösterme anlamına geldiğini öne sürerek, “Barış Atay’a yapılan saldırı, aslında halkın iradesine saldırıdır. Bu konuda gerekeni bütün kurullarımız ve bütün üyelerimiz ile birlikte yapacağız.” diye konuştu.

    Mithat Sancar, Mengüllüoğlu’na geçmiş olsun dileklerini iletti.