Etiket: hasan tezer

  • Bilim Kurulu üyesinden kısıtlama açıklaması

    Bilim Kurulu üyesinden kısıtlama açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüse karşı aşı çalışmaları belli bir noktaya gelene kadar kısıtlamaların devam etmesi gerektiğini söyledi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüsle mücadele kapsamında Türkiye’de şu ana kadar 1 milyon 300 bin kişinin aşılandığını hatırlattı. Büyük çoğunlukla sağlık çalışanlarının aşılandığını ifade eden Tezer, “Aşılanan grubun verileri; neler olduğu, neler olabileceği ile ilgili yakından takip ediliyor ve analizler yapılıyor. Küçük de olsa 85 yaş ve 90 yaşın üzerindeki insanlarımız evlerinde aşılandılar. Şu ana kadar onlarla ilgili bildirilmiş ciddi, sıkıntılı bir durum olmadığını biliyoruz. Olmaması için de bütün önlemler alınıyor. Bütün önlemler alınarak zaten aşılamadan sonra belli bir süre insanlarımız bekletiliyor, olası gelişebilecek alerjik reaksiyonlara karşı önlem almak adına” diye konuştu.

    Tezer, şu an virüsün her yıl aşısının yapılmasının gerekli olup olmadığının bilinmediğini, ne kadar sürede hangi yaş gruplarına yapılacağının ileri dönemlerde belli olacağını, şu ana kadar hazırlanmış olan stratejik aşılanma şemasının uygulanacağını kaydetti.

    ‘KISITLAMALAR DEVAM ETMELİ’

    Tezer, aşı çalışmaları belli bir noktaya gelene kadar kısıtlamaların devam etmesi gerektiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu:

    “Kısıtlamaların daha devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Aşılama belli bir noktaya gelene kadar etkisini net bir şekilde gördüğümüz kısıtlamaların devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle gece saatlerinde ve hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamasının devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü başarılı bir şekilde vaka sayılarını düşürdük. Hepimiz biliyoruz ki, 35 binli rakamları gördük, ölümler, yoğun bakım ünitelerindeki hasta sayıları artmıştı. Hastaneler yoğun bir süreç geçirdi. Bunları tekrar yaşamamak, aynı duruma dönmemek için ki örnekleri var bunu da lütfen unutmayalım. Yani kısıtlamaları gevşetip, tekrar vaka artışları ciddi şekilde yükselen ülkeler var. Buna benzer durumları yaşamamak için aşılama stratejimizin eksiksiz uygulanması gerekiyor. Bu süreçte de kısıtlamaların devam etmesi gerekiyor.”

  • Covid-19 geçirenler aşı yaptırmayabilir

    Covid-19 geçirenler aşı yaptırmayabilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, “Eğer kişide Covid-19 geçirdikten sonra bağışıklık yanıtı oluşmuşsa, aşı olmasına gerek kalmayabilir. Bu durumda kişinin aşı yaptırmasına gerek olmaz” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, aşının ilk dozu yapıldıktan sonra bağışıklık yanıtının bir şekilde uyarıldığını söyledi. Prof. Dr. Tezer, aşı sonrası asıl uyarılmanın 2’nci dozdan 10 gün sonra maksimum düzeye geldiğini belirterek, “Bu yüzden ‘aşı yaptırdım’ diye maskesiz dolaşmak çok doğru bir yaklaşım değildir. Kişi aşı olsa da maske takmak zorundadır. ‘Maskeyi çıkaracağız’ diye bir algı oluşmasın. Maske takmaya devam edeceğiz. Virüsün dolaşımı devam ettiği sürece 2021 yılında da maske takmaya devam edeceğiz. ‘Aşı oldum, bağışıklık yanıtım güçlü, bende antikor yanıtı çok iyi’ diye maskelerimizi çıkarmayacağız. Sadece maske değil, sosyal mesafemize, el hijyenimize ve kalabalık alanlarda bir araya gelmemeye dikkat edeceğiz” diye konuştu.

    ‘COVİD-19 GEÇİREN KİŞİ AŞI YAPTIRMAYABİLİR’

    Prof. Dr. Tezer, kişi eğer hastalığı geçirdiğini bilmeden aşı olursa, zararlı bir durumun olmayacağını kaydederek, “Koronavirüs aşısı, önümüzdeki günlerde aşamalar halinde uygulanmaya başlayacak. Eğer bir kişide Covid-19 geçirdikten sonra bağışıklık yanıtı oluşmuşsa, aşı olmasına gerek kalmayabilir. Bu durumda kişinin aşı yaptırmasına gerek olmaz. Sağlık Bakanı da açıklamıştı; 6 ay içerisinde hastalığı geçirmiş olanlara aşının yapılmayacağını. Hastalığı geçirdiniz, 6 ay sonra bağışıklık, antikor yanıtınız düşebilir, bunu biliyoruz. O dönemde kişinin bağışıklık yanıtının durumuna bakarak, aşı olabilirsiniz. Ayrıca kişilerin 2’nci ya da 3’üncü kez hastalığa yakalanmalarında bağışıklık sistemlerinin aşırı uyarılmasıyla ağır geçtiğini biliyoruz. Bütün virüsler için geçerlidir bu. Ne kadar yüksek oranda yoğun bir şekilde alırsanız, hastalığı o kadar ağır geçirebiliyorsunuz. Temas miktarınız, süreniz hastalığı ağır geçirmenize de etkili olan diğer faktörlerdir” ifadelerini kullandı.

  • “Büyükşehirlerde düşüş, Anadolu’da artış var”

    “Büyükşehirlerde düşüş, Anadolu’da artış var”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, alınan son tedbirlerle özellikle büyük şehirlerde vaka sayılarında düşüş olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tezer, “Büyükşehirlerde yüzde 30-40 oranında acil servislere, polikliniklere başvuru sayısının azaldığını biliyoruz. Hala Anadolu’nun birçok bölgesinde maalesef vaka artışları yüksek seyretmeye devam ediyor” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanan kısıtlamaların, bu hafta sonuna doğru etkisinin daha net görüleceğini söyledi. Pandeminin ilk zamanlarında vaka sayılarının fazla olmaması nedeniyle temas edilen kişilerin de daha az olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Tezer, “Şimdi Sağlık Bakanlığı’nın verilerine baktığımız zaman günlük 30 bin civarı vaka bildiriliyor. Bunların da temas ettikleri kişiler var. Filyasyon ekiplerimiz de bütünüyle görevlerini yerine getiriyorlar. Hızlı bir şekilde temas edilen vakaların yüzde 99’una ulaşıyorlar. Yine de temas edip yakalayamadığımız, bilmediğimiz kişiler var. Rakam da yüksek olunca onlar da hastalık geliştirebiliyorlar. Vakaları azaltmanın yollarından biri de kısıtlamaların uygulanmasıdır. Kısıtlamanın derecesi çok önemli; ocak ayında Çin’in yaptığı tam kapanmayla vaka sayıları neredeyse sıfırlandı ve vaka görülmemeye başlandı. Bunu Çin gibi uygulayabilen başka bir ülke var mı? Maalesef yok. Olabilecek mi? Çok zor. Bulunduğunuz şartlar, sosyal yapı ve ortam bunları etkiler” diye konuştu.

    ‘NİSAN-MAYIS AYI GİBİ RAHATLAMALAR GERÇEKLEŞEBİLİR’

    Prof. Dr. Tezer, kısıtlamalar ile birlikte uygulanması gereken kuralların olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

    “Özellikle kısıtlamaların olduğu günlerde insanların ev ziyaretlerine devam etmesi ve maalesef bu süre zarfı içerisinde maskelerin takılmaması; örneğin Almanya misafirliğe gidilse de 5 kişinin üzerinde aynı ortamda olunmamasını istedi. Ayrıca şehrin kalabalık olmayan bölgesinde toplu yapılan etkinliklerde insanların bir araya gelmesi; bunların devam etmemesi gerekiyor. Bu tür etkinlikler devam ettiği sürece yüzde 100 kısıtlama olmazsa, vaka artışları olmaya devam edecek. Yapılan uygulamaların bu haftanın sonuna doğru neticesini görmemiz gerekiyor. Verilere baktığımız zaman büyükşehirlerde yüzde 30-40 oranında acil servislere, polikliniklere başvuru sayısının azaldığını biliyoruz. Anadolu’nun birçok bölgesinde maalesef vaka artışları halen yüksek seyretmeye devam ediyor. Kısıtlamaların daha devam etmesi gerekiyor. Hele ki aşının dünyada yapılmaya başlandığı bir dönemdeyiz. Ülkemizde de kısıtlamayı bir müddet daha devam ettirip, aşının da devreye girmesiyle birlikte bağışıklık oranının ister hastalık, ister aşıyla total olarak yüzde 60-70’lere getirildiği zaman virüsün dolaşımını kısıtlayacağız. Aşılamanın da başlamasıyla birlikte Nisan-Mayıs ayı gibi rahatlamaların gerçekleşebileceğini düşünüyorum.”

    ‘ZORUNLU HALLER DIŞINDA SEYAHAT OLMAMALI’

    Prof. Dr. Tezer, yılbaşında toplu olarak bir araya gelmeleri engelleyecek önlemlerin alınması gerektiğini de dikkat çekti. Prof. Dr. Tezer, “Biz 10 kişiden fazla misafirlerle bir arada olunmaması gerektiğini söylüyorduk. Yılbaşında hareketliliğin artması ile vaka sayılarında artış olur mu diye aynı korku, endişe tüm Avrupa ve dünya ülkelerinde var. Bunların oturulup vaka sayısına göre tekrar tartışılması gerekiyor. Her ilin kendi pandemi kurulları var. Bu kurullar kendi ilindeki, ilçesindeki, kasabasındaki durumları değerlendirip, önlem alabileceklerini düşünüyorum. Yılbaşı zamanı yaklaştı. Çok fazla vakit kaybetmeden pandemi açısından sıkıntı yaratabilecek durumlara karşı önümüzdeki günlerdeki vaka durumuna göre hızlıca değerlendirip, gerekli önlemler alınmalıdır. Şöyle bir sıkıntı olabilir; vaka artışı yoğun olan bir bölgeden daha az yoğun olan bölgelere hareketler gerçekleşebilir. Bunların minimalize edilmesi gerekiyor. Zorunlu şartlar dışında seyahatlerin de olmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

  • Bilim Kurulu Üyesi: Seyahat kısıtlaması tekrar değerlendirilebilir

    Bilim Kurulu Üyesi: Seyahat kısıtlaması tekrar değerlendirilebilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüs tedbirleri kapsamında daha önce uygulanan seyahat kısıtlamasının tekrar gelebileceğini işaret etti. Prof. Dr. Tezer, “Büyük şehirlerde özellikle vaka artışlarının olduğunu biliyoruz. İstanbul gibi, İzmir gibi, Bursa gibi bu bölgelerden başka bölgelere vaka geçişlerinin olmaması açısından elbette ki kısıtlamalar tekrar ilk günlerde yapıldığı gibi değerlendirilebilir” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüsün bulaşıcılık hızının çok yüksek olduğunu, normal grip virüsünden çok daha fazla bulaşıcılığının olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Tezer, “Belki ölüm oranlarımız yüksek değil; ama çok hasta olmasına sebep oluyor. Bir ailede bir anda bütün aile fertlerinin enfeksiyonu kapması gerçekleşiyor. Tabii oran arttıkça, hasta sayısı arttıkça risk grubundaki kişilerin de etkilenmesi meydana geliyor” diye konuştu.

    ‘HASTANELERDEKİ YOĞUNLUĞU AZALTMALIYIZ’

    Prof. Dr. Tezer, tüm Türkiye’de vaka artışının olduğunu; ama özellikle büyük şehirlerde hastanelerde yığılmalar olduğunu belirterek, yatak sayılarında ve yoğun bakım hastalarında artış olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Tezer, “Avrupa’da mart-nisan aylarında hastanelerdeki yığılmaları gördük. Bunların olmaması için aslında kısıtlamalar tekrar gündeme geldi ve uygulanmaya başladı. Tabii bunlar kısmi kısıtlamalar. Tam anlamıyla yapılan kısıtlamalar değil. Vaka artışları devam ederse başka kısıtlamalar da gündeme gelecektir. Çünkü hastane yoğunluğunu azaltmamız gerekiyor. Ağır hasta sayısının artmaması gerekiyor. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de sağlık altyapımız ne kadar iyi olsa da bir noktadan sonra tıkanmaya sebep olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

    SEYAHAT KISITLAMASI İŞARETİ

    Söz konusu tedbirlerin etkisini en erken 10 gün sonra görmeye başlayacaklarına dikkat çeken Prof. Dr. Tezer, “10 gün sonra vaka sayılarımız, ağır hasta sayımız artmaya devam ediyorsa tekrar değerlendirmek kaçınılmaz olacaktır. Mayıs-nisan aylarında hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamaları olmuştu. Daha toplu halde kısıtlamalar birçok alanda gerçekleşmişti. Bu uygulamalar neticesini vermezse tekrar onlar gündeme gelecektir. Her ilin kendi pandemi kurulları var. Kendi bölgelerindeki değerlendirmeleri yapıyorlar ve kendi mahallelerinde, apartmanlarında gerekirse karantina işlemleri uygulanıyor, belirli kurallar alınıyor. Ancak Sayın Sağlık Bakanı’nın ifade ettiği gibi aslında tüm Türkiye’de vakalar var, belli bölgelerde daha az var; ama belli bölgelerde büyük şehirlerde özellikle vaka artışlarının olduğunu biliyoruz. İstanbul gibi, İzmir gibi, Bursa gibi bu bölgelerden başka bölgelere vaka geçişlerinin olmaması açısından elbette ki kısıtlamalar tekrar ilk günlerde yapıldığı gibi değerlendirilebilir; ama önümüzdeki günleri görmek lazım. Mevcut alınan önlemlerle vaka sayıları azalıyor mu görerek bunlara karar vermek lazım” diye konuştu.

    ‘EV ZİYARETLERİNİ ACİLEN KESMEMİZ GEREKİYOR’

    Prof. Dr. Tezer, virüsün canlı organizma ile beslendiğini hatırlatarak, ev ziyaretlerinin etkisine dikkat çekti. Prof. Dr. Tezer, “Ev ziyaretlerini acilen kesmemiz gerekiyor. Komşunuzu ya da akrabanızı ziyarete gidiyorsunuz. İnsanlar sanki ‘benim akrabam bana bulaştırmaz, benim çocuğum bana bulaştırmaz’ düşüncesiyle bu kalabalık ortamlarda maskelerini çıkartıp oturabiliyorlar. Bu ortamlarda da maskelerin çıkartılmaması gerekiyor. Mümkünse ziyaretlerin hiç olmaması gerekiyor. Lütfen 10 kişiden fazla bir ortamda, bir ev içerisinde bulunulmasın. Bu olduğu sürece maskenizi takmazsanız temasınıza dikkat etmezseniz, ellerinizi yıkamazsanız ve sık temas edilen yerleri temizlemezseniz bulaşıcılık artacaktır. Önümüzdeki günlerde bu rakamlar çok daha fazla olacaktır. Rakamın fazla olması tolore edilebilir; ama ölümler de beraberinde maalesef ve maalesef kaçınılmaz olacaktır” ifadelerini kullandı.

  • Bilim Kurulu Üyesi: “Umumi tuvaletler riskli”

    Bilim Kurulu Üyesi: “Umumi tuvaletler riskli”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüs salgınında bulaş riskinin yüksek olduğu alanlardan umumi tuvaletlere dikkat çekerek, “Umumi tuvaletler riskli. Hijyen kurallarına bu dönemde özellikle dikkat etmemiz lazım” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, salgının bulaşma şeklinin her ülkenin kendi şartlarına göre değişeceğini söyledi. Prof. Dr. Tezer, “Maske takılmayan bir ülkede 2’nci dalga belki bundan dolayı çıkacaktır. Hijyen kurallarına dikkat edilmeyen ülkelerde bundan çıkacaktır. O yüzden hijyen elbette önemli; ama illa ki umumi tuvaletlerden çıkacak diye bir şey söylemek çok zor. Maalesef Türkiye’de son aylarda vaka artışları özellikle düğünlerden, taziyelerden, asker uğurlamalarından oldu. Her ülkenin kendi sosyal yapısına göre, uymadığı kurallara göre vaka artışları olacaktır. Ama tüm dünyada vaka artışları var. ‘Bu acaba 2’nci dalga mı’ diye endişeli bir bekleyiş ve araştırma var. Belki de 2’nci dalga Avrupa’daki bu ülkelerde başladı” diye konuştu.

    ‘HİJYEN KURALLARINA DİKKAT ETMEMİZ LAZIM’

    Prof. Dr. Tezer, virüsün temas yoluyla bulaştığına vurgu yaparak, “Umumi tuvaletler riskli. Bu virüs sadece temasla, damlacık yoluyla bulaştığı için bulaş riskiniz olur. Ama dışkıyla idrarla başka sekresyonlarınızla vücudunuzdan atabiliyorsunuz. Pozitiftiniz ama negatifleştiniz, hala dışkınızla, idrarınızla, gözyaşınızla belki bu virüsü atabilirsiniz. Ama bunların şu ana kadar bulaş üstüne çok etkili olmadığını biliyoruz. Ama yine de bizim hijyen kurallarına bu dönemde özellikle dikkat etmemiz lazım” diye konuştu.

    ‘2’NCİ DALGA GELECEK GİBİ ÖNLEM ALMALIYIZ’

    Prof. Dr. Tezer, Türkiye’de 1’inci dalganın uzatmalarının yaşandığını, Avrupa’da birçok ülkenin birinci dalgayı bitirdiğini ifade ederek, şunları söyledi:

    “2’nci dalga tekrar başlar ve korktuğumuz gibi diğer virüs etkenlerinin de çıkmasıyla birlikte vaka artışları daha fazla olabilir mi, yeni bir virüs olduğu için bunu bilemiyoruz, toplumdaki tam duyarlılığı bilemiyorsunuz. Elinizde aşı yok, kurallara uymaz, mesafenize, hijyen şartlarına dikkat etmezseniz ve maske takmazsanız daha da vakalar yüksek olabilir. Tabii ki bu yönden çok dikkatli olmak lazım. Kurallar özellikle bu okulların açılacağı dönemde çok önemli. Biz her zaman kötü senaryolar üstünde çalışmalıyız. İyi senaryo üzerinde çalışıp rahat olmak her zaman bizi felakete sürükler. O yüzden kötü senaryolara çalışacağız, önlemlerimizi alacağız ondan sonra da 2’nci dalga belki de yaşanmayacak; ama biz 2’nci dalgaya girecek gibi önlemlerimizi almak zorundayız. 2’nci dalga tüm dünyada çıkmayabilir; ama biz çıkacakmış gibi hareket etmemiz lazım. Avrupa’da veba salgını 1300’lü yıllarda olduğu zaman toplumun bir kısmını yıkıma uğratıyor. 100 yıl sonra 2’nci dalga geliyor. İspanyol gribinde insanlar ‘bitti’ diye rahatlayınca 2 yıl sonra çıkan 2’nci dalgada insanların büyük kısmı kaybediliyor. O yüzden bizim hazırlıklarımızı yapmamız gerekiyor. Toplumun refahı için herkesin dikkat etmesi gerekiyor. Herkesin bu işte elini taşın altına koyması lazım ki bu süreci rahat bir şekilde atlatalım.”

    ‘KRİTİK SEVİYEDE DEVAM EDİYOR’

    Vakaların Kurban Bayramı sonrası korktukları gibi çok yükselmediğini; ama kritik seviyede devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Tezer, “Ek önlemlere ilişkin şu aşamada önümüzü görmeden bir yorum yapmak çok zor; ama birkaç gün önce valilikler 28 ilde kısıtlayıcı kararlar aldılar, bunun etkili olmasına bakıyoruz. Ama bunlar etkili olmazsa, bir anda vaka sayıları artıp hastaneler tıkanırsa, yoğun bakımlarda yer olmazsa elbette bu hepimizi üzer ve yorar. Bu istediğimiz bir durum değil. Sağlık Bakanımız açıkladı; yoğun bakımların yüzde 50’sinin yatak kapasitesi olarak dolu olduğunu, solunum cihazlarının yüzde 30’lu bir rakamından bahsedildi; ama bunu dikkatli yorumlamak lazım. Bölge bölge değişebilir, bazı bölgelerde vaka sayısı çokken bazı bölgelerde uzun zamandır hiç bildirilmeyen vakalar var. Bu yüzden her bölge kendi hazırlığını kötü senaryolara göre il bazında yapmalı” diye konuştu.

  • Vaka sayıları 100’ün altına ne zaman düşer? Tarih verdi…

    Vaka sayıları 100’ün altına ne zaman düşer? Tarih verdi…

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, Türkiye’de salgının 180 günde yok olacağına ilişkin simülasyon çalışmasını değerlendirdi.

    Prof. Dr. Tezer, pandemilerde simülasyon yaparken her toplumun kendi iç dinamiklerinin dikkate alındığını, ülkenin sosyal, ekonomik ve coğrafi yapısının bu tür salgınlarda süreye etki ettiğini belirtti.

    ”BELKİ BU VİRÜS UZUN YILLAR HAYATIMIZDA OLACAK”

    Kontrollü normalleşme sürecindeki vaka sayılarının çok daha belirleyici olacağını kaydeden Prof. Dr. Tezer, “Genel anlamda pandemilere baktığımız zaman 180 gün, 1 yıl, 2 yıl gibi süreler zaten öngörülebilen süreler. Tabii ki projeksiyonlar toplumun uyduğu kurallara göre verilerle yapılır. Ama bu bir pandemi, domuz gribi örnek. 2009’da çıkmıştı, şu an hala domuz gribi etkenini görüyoruz, 11 yıl geçti. Belki bu virüs uzun yıllar hayatımızda olacak; ama mevsimsel bir virüs olacak, onu şu an hiç kimsenin kestirme şansı yok. Pandemi niteliğini kaybetmesi benim şahsi öngörüme göre 2021’in ortalarına doğru olur diye düşünüyorum” diye konuştu.

    ”15 GÜN SONRA 500’LÜ SAYILARA GEÇERİZ”

    Sokağa çıkma kısıtlamalarının neticelerini aldıklarını ifade eden Prof. Dr. Tezer, “Türkiye’de şu ana kadar her şey oldukça iyi gitti, verilerimiz istediğimiz şekilde ve üçlü rakamları gördük. Geldiğimiz rakamlar öngörebildiğimiz, istediğimiz rakamlar. Genel anlamda baktığımız zaman yoğun bakımdaki ve solunum cihazındaki hastalarımız oldukça azaldı. İyileşen vakalarımız oldukça fazla, aktif vaka sayımız azaldı. Bundan sonraki süreç bu istikrarlı hadiseyi sürdürebilmek, tabii ki önümüzdeki şu günler çok çok önemli. En az birinci aşama kadar önemli olan ikinci aşamaya geçmiş durumdayız. Çünkü bundan sonra kontrollü normalleşme sürecinde neler yaşayacağız kurallara uyduk mu uymadık mı bir 10 gün sonraki rakamlarla bunu görme şansımız olacak” diye konuştu.

    ”HAZİRAN SONU 500, TEMMUZ ORTASI 100 ALTI”

    Kurallara uyulması halinde vaka sayılarının 500’ün altına inmesini beklediklerini anlatan Prof. Dr. Tezer, “Maske, sosyal mesafe ve hijyen şartlarına uyarsak bu normalleşme sürecinde de bunlara dikkat edersek aslında bir 15-20 gün içerisinde geçmemiz gerekiyor 500’lü rakamlara. Takip eden 15 gün sonra da 100’ün altına inme durumumuz olacaktır. 500’ün altına inmek için Haziran’ın sonu diyebiliriz. 100’lü rakamların altına herhalde Temmuz’un ortasına doğru ineriz; ama yine söylüyorum kurallara uyarsak. Bundan sonraki süreç bence önemli, ikinci aşamayı sağlıklı, istikrarlı biçimde atlatmamız gerekiyor. Burada insanlara büyük iş düşüyor. Her insanın kendisini enfekte gibi düşünmesi gerekiyor, karşıdakini de enfekte gibi düşünecek ki yaklaşımımızı ona göre yapacağız ve bu süreci sağlıklı biçimde atlatacağız” ifadelerini kullandı.

    ”KIŞIN TEKRAR ORTAYA ÇIKABİLİR”

    Corona virüsün kış virüsü olduğunu, 30 derece sıcaklığın üzerinde çoğalma hızının düştüğünü, dolayısıyla insanlar arası temasın azalması durumunda bulaşmanın da doğal olarak azalacağını dile getiren Tezer, ikinci dalga riski ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Kışın tekrar ortaya çıkabilir mi? Kış virüsü olduğu için çıkabilir. O yüzden biz yazın ödevimizi ne kadar iyi yaparsak, kurallara uyarsak kışın da daha az karşılaşırız. Sonbahardaki rakamlar kış virüsü olması sebebiyle tekrar ortaya çıkabilir mi? Çünkü influenza da çıkacak, diğer başka virüsler de. Beraber alevlenebilir, endişemiz o, sadece bizim değil, tüm dünyanın endişesi bu. Tekrar altını çiziyorum, tüm dünyada vaka olduğu sürece, bitmediği sürece her zaman tekrar alevlenme riski vardır.”

    ”VİRÜSÜN BULAŞMA HIZI DÜŞTÜ”

    Salgının bulaşma hızının düştüğüne dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tezer, “Sayın Sağlık Bakanı en son 1.56 olarak açıklamıştı. İlk başlarda bir kişi enfekteyse 20 kişiyi enfekte ettiğini söylüyorduk. Bu rakamın son verilere baktığımız zaman daha da düşmüş olduğunu söyleyebiliriz. 1’li rakamlara gelmiştir, zaten 1’in altına düştüğü zaman da bu rakam aslında salgının da bir şekilde yavaş yavaş sonlandığını söyleyebilirsiniz” diye konuştu.

    ”HAVUZDA OYUN OYNAMAYIN”

    Prof. Dr. Tezer, kontrollü sosyal hayatta eski alışkanlıkların devam ettirilemeyeceğini vurgulayarak, “Örnek plaja gittiniz, havuza gittiniz oyun oynamayacaksınız, havuzun içerisinde temas etmeyeceksiniz, mesafenize dikkat edeceksiniz. Havuzdan çıktıktan sonra etrafa çok fazla dokunmayacaksınız, temastan kaçınacaksınız. Maskenizi takacaksınız. Gördüğünüz gibi her şey aslında lokantaya da gitseniz, plajda da olsanız temas, hijyen şartları ve maske takmaya dayanıyor” dedi.

    ”SADECE YEMEK YİYİN, SOHBET ETMEYİN”

    Restoranlarda kapalı alanda oturulduğu zaman klimaların mümkünse açılmamasını, eğer hava çok sıcaksa en az hava akımını yaratacak düzeyde çalıştırılmasını öneren Prof. Dr. Tezer, bunun yanı sıra ortamın düzenli olarak havalandırılmasını ve temiz havanın içeri girmesinin sağlanmasını istedi. Prof. Dr. Tezer, “Kalabalık ne kadar fazlaysa o kadar az orada kalınmalı, daha az konuşulmalı, konuşmakla, ses yükseltmekle bile damlacıklar daha fazla etrafa yayılabilir. Yemeğinizi yiyeceksiniz, sohbet bu dönemde etmeyeceksiniz, yani bu tür yerler artık sohbet etme alışkanlıklarımızın olduğu yerler olmayacak. Sohbet etmeden yemeğimizi yiyeceğiz, sonra çıkacağız. Eskiden ne yapardık? Oturup çayımızı içeriz, muhabbetimizi ederiz, bunları yapmayacağız bu dönemde. Daha az süre kalacağız, hızlıca çıkacağız” diye konuştu.