Etiket: hasat

  • “Meriç yer fıstığı”nın hasadı başladı

    “Meriç yer fıstığı”nın hasadı başladı

    Yunanistan sınırındaki ilçenin yöresel tarım ürünleri arasında yer alan ve mayıs ayında ekilen yer fıstığı, 5 ay süren olgunlaşma döneminin ardından toplanıyor.

    Makineyle ya da elle topraktan çıkarılarak tarlada 4-5 gün kurumaya bırakılan fıstık, dövülerek bitkiden ayrılıyor.

    Fıstık üreticisi Kadir Yavuzcan, AA muhabirine, ürün hasadına başladıklarını söyledi.

    Tüketicilerin lezzeti nedeniyle Meriç yer fıstığından vazgeçemediğini belirten Yavuzcan, “Biz de bu ürünü koruyarak üretimine devam etmeye çalışıyoruz. Tadı mükemmel olduğu için vazgeçemiyoruz. Köyümüzdeki sulama ve kalkınma kooperatifleri de bizden desteklerini esirgemiyor.” dedi.

    Ekim alanı artıyor

    Yavuzcan, köylerinde 1000 dönüm alanda fıstık üretildiğini, komşu köylerle bu rakamın 1800 dönüme ulaştığını dile getirdi.

    Nisan sonu ve mayıs başında ektikleri ürünü sulayıp çapaladıklarını anlatan Yavuzcan, “Ekim ayının ortalarına kadar hasadı devam ediyor. Bizim çok fazla bir beklentimiz yok. Önemli olan bu fıstığın tanıtılması. Maliyetimizi kurtarmamız ve ürünün değer kazanması lazım. Ürün değer kazandıkça biz de kazanacağız. Sınırlı miktarda üretim yapıyoruz. Adana’da dönümden 500 kilogram ürün alıyorlar. Biz ise 200-250 kilogram alıyoruz. Bu kadar lezzetli olan bir ürünün biraz daha değerli olmasını bekliyoruz.” diye konuştu.

    Eşiyle fıstık yetiştiren Saadet Yavuzcan da toptan ve perakende satış yaptıklarını ifade etti.

    Fıstık üretiminin kendisi için gelir kapısı olduğunu aktaran Yavuzcan, “Kooperatifte de kadınlarımız çeşitli ürünlerle fıstığı tanıtmaya çalışıyorlar. Amacımız fıstığımızı daha fazla tanıtmak. Müşterilerimiz ürünü tanıdı, sevdi.” dedi.

    Ekrem Zorlutuna ise eskiden herkesin kendisi için yetiştirdiği fıstığın şimdi ticari bir ürün haline geldiğini kaydetti.

    Bölgenin toprak yapısı nedeniyle avantajlı olan bu ürüne yöneldiklerini vurgulayan Zorlutuna, “Topraklarımız kumlu olduğu için ayçiçeği yetişmiyor, buğdayda da yanma oluyor, su istiyor. Ama fıstıktan verim alıyoruz. Yumuşak ve kumlu toprağı seviyor.” ifadesini kullandı.

    “Alibey’den” adıyla satılıyor

    Çerezlik olarak yetiştirilen “Meriç yer fıstığı” 2017 yılında ticari ürüne dönüştürüldü. Ürüne ilgi artınca 2019’da Alibey köyünde 13 girişimci kadının da katılımıyla Tarımsal Kalkınma Kooperatifi kuruldu.

    Kooperatif binasında kabuğundan ayrılmış ve kavrulmuş fıstıktan üretilen un, kurabiye, ezme, krema ve yağ “Alibey’den” markası adı altında satışa sunuluyor.

  • Çiftçiler mısır hasadını bekliyor

    Çiftçiler mısır hasadını bekliyor

    Eskişehir’de mısır hasadının başlamasına kısa bir süre kaldı. Çiftçiler, boyları 2 metreyi geçen mısırların hasadına başlamak için hazırlıklarını tamamladı. Yağışlı geçen mevsimin ardından verimin yüksek olduğu belirtilen mısırın, dekar başına 1,5 ton ürün vermesi bekleniyor.

    Çiftçiler, geçtiğimiz aylarda bir ton mısırın 6 bin lira olarak açıklanmasının beklentilerini karşılamadığını söylerken, verimin yüksek olmasının yüzlerini güldürdüğünü söyledi.

    Bu verimin, emeklerinin karşılığını vereceğini dile getiren çiftçiler, hasadın büyük bir bölümünğn hayvan yemi; diğer kısmının da süt mısırı olarak kullanılacağını ifade etti.

  • Zeytin hasadı için geri sayım başladı

    Zeytin hasadı için geri sayım başladı

    Geçen yıl tüm zamanların zeytin rekolte rakamlarına ulaşılan Orhangazi bölgesinde bu yıl ki tahmini rekolte miktarı geçen yılın 3’te biri oranında gerçekleşmesi bekleniyor.

    Geçen yıl tüm Türkiye genelinde zeytin üretiminde büyük rakamlara ulaşılmış, Orhangazi bölgesinde ise 65 bin ton zeytin rekoltesi gerçekleşmişti.

    2 milyon 250 bin ağaç zeytin olmasına rağmen ağaçların yorgun olması, yok sezonunun olması ve iklimsel bazı şartlardan dolayı bu yıl zeytin rekoltesinin 20 ile 25 bin ton arasında gerçekleşmesi bekleniyor.

  • Dev lahanaların hasadı başladı

    Dev lahanaların hasadı başladı

    Sivas’ta ev hanımlarının turşu ve sarma yapmak için kullandığı lahanaların hasadı başladı. Her yıl Mayıs ayı ile birlikte toprakla buluşturulan lahana tohumları, Ekim ayı ile birlikte hasat edilmeye başlandı. Lahana sarması ve kışlık turşu yapmak isteyen vatandaşların öncelikli tercihi olan Sivas lahanası, sıfırın altında 20 dereceye kadar dayanabiliyor.

    Tamamen doğal yöntemlerle yetiştirilen Sivas lahanasının ağırlığı 40 kilograma kadar ulaşabiliyor. Ekim ayında başlayan hasat, yılbaşına kadar devam ediyor.

    “Bu lahanalar ata tohumu, dışarıdan gelen tohumlardan değil”

    Sivas lahanasının özelliklerini anlatan üretici Mustafa Gücer, “Bu lahanalar ata tohumu, dışarıdan gelen tohumlardan değil. Bu lahanalarla sarma yaparlar, tuşu yaparlar. Bu lahana diğer lahana cinslerine göre daha güçlü ve tatlı olur. Hasat soğuklar gelene kadar, don olana kadar sürer. Bunları biz Mayıs ayında diktik ve şimdi hasat ediyoruz. Metre kareye bir tane dikeriz biz, mesela burası 15 dönüm ve burada 15 bin lahana var. Eskiden 50 kilolara kadar oluyordu ama şimdi 25-30 kilo anca oluyor” dedi.

    “Bu lahanalar sıfırın altında 15-20 derecelere kadar dayanır”

    Lahana satışı yapan perakende sebze hali esnafı Ferhat Çobanoğlu ise Sivas lahanasının ağır kış şartlarına dayandığını söyleyerek, “Bir haftadır lahana hasadı başladı. Bizde ürünleri buradan alıp tezgâhımızda satıyoruz. Sivas lahanasını üreten sayıyı çiftçimiz kaldı, bu durum bizi üzüyor. En büyüğü 35-40 kilogramağırlıklara ulaşan lahanalarımız var. Bu lahanalar sıfırın altında 15-20 derecelere kadar dayanır. Sivas’ta yaşayan vatandaşlar turşu yapmak için soğuk havayı bekler, lahananın üzerine kırağı yağıp donacak ki turşusu olsun.

    Donan lahanayla yapılan turşu dayanıklı oluyor, barlanma olmuyor, erime olmuyor. Mayıs ayına adar yapılan turşuyu yitebiliyorlar. Lahana suyu pek sevmeyen bir ürün olduğu için belli aralıklarla sulanması gerekir. Bu sene etkili olan aşırı yağış lahanalara hastalık getirdi, onun sıkıntısını yaşıyoruz. Aşırı yağışlardan dolayı bazı tarlar hiç olmadı, bazıları ürün alamadı” ifadelerine yer verdi.

  • ‘Altın susam’ hasadı başladı

    ‘Altın susam’ hasadı başladı

    Ula’nın Gökova Körfezi havzasında yıllardır geleneksel yöntemlerle yetiştirilen organik susam hasadı başladı. Japonlar tarafından büyük ilgi gören ve geleneksel yemekleri suşi yapımında kullanılan sarı susam, bir taraftan küresel iklim değişikliği, diğer taraftan tarlada çalıştıracak işçi sıkıntısı nedeniyle susam ekim alanları yerini insan iş gücünün daha az olduğu ürünler mısır ve buğdaya bırakıyor.

    Geleneksel yöntemlerle üretiliyor

    Havası ve toprağı nedeniyle Türkiye’de sadece Gökova havzasında yetişen altın sarısı susam, Haziran ayında ekimi yapılıyor. Eylül ayında ürünlerin elle sökülmesi ve kümelemesi yapılıyor. Kümelenen sarı susam 21-24 gün arasında tarlada kurumaya bırakılıyor. Tamamen kuruyan susamlar geleneksel yöntemler ile elle çırpılarak yuvalarından çıkarılarak önce büyük elekte, sonra daha ince ve sık elekte elenerek tamamen insan gücü ile toplanıyor.

    Tadı iyotlu rüzgardan kaynaklanıyor

    Gübre kullanılmadan organik olarak yetiştirilen sarı susam, yağ oranı ve aroması ile dikkat çekerken, ürün hasadına kadar sulama yapılmıyor. Gökova Körfezi’nin iyotlu rüzgarının ayrı bir tat oluşturduğu altın sarısı Gökova susamı geçen yıl kilosu 45-50 liradan satılırken, bu yıl tüccar 95 liradan almaya başladı. Perakende yapılan satışlarda ise kilo fiyatı 120 liraya kadar çıkıyor.

    En büyük pazar Japonlar

    Gökova havzasında üretilen sarı susamın en büyük taliplisi Japonlar. Japonlar İzmir’deki tüccarlardan aldıkları sarı susamı kendi ülkeleri ve Amerika’da geleneksel yemekleri olan suşide kullanıyor. Japonlar sarı susamı suşi dışında diğer yemeklerde de tatlandırıcı ve süs olarak da sunuyor.

    İşçi bulamıyorlar

    Bu yıl 1,5 ton sarı susam rekoltesi beklediğini belirten üretici Günay Kurt, en büyük sıkıntılarının işçi olduğunu söyledi. Tarlada susam sökümü için Gökova’ya 100 kilometre uzaklıktaki Köyceğiz’in kırsal mahallelerinden işçi getirdiklerini belirten Kurt, Gökova Körfezi’nin esintisinin önemli olduğunu belirterek, “Hava şartları ve Gökova’nın bu meltemi estiği sürece bu denizin kıyısındaki susam değerlidir. Hava şartları nedeniyle sarı susam diye geçer bu. Yağ oranı çok yüksektir. Genellikle dışarı gidiyor. Yağ oranı nedeniyle ilaç sanayiinde kullanılıyor. Yurt dışında Japonlar alıyor.

    Fiyat konusu geçen sene kilo 45-50 liraydı. Bu sene kilo fiyatı 95 liradan açıldı. Biz susamın değerine göre 120 lira bekliyoruz. İşçi bulamıyoruz. İşçi bulamayınca ekmiyorlar. Tarlaya mısır, buğday gibi masrafı ve işçiliği az olan ürün ekiyorlar” dedi.

  • Üzümün tarla fiyatı: 12 TL

    Üzümün tarla fiyatı: 12 TL

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkım yaptığı Hatay Hassa’da üzüm hasadı başladı. Yaz aylarında 50 dereceyi bulan sıcak hava üzümde rekolteyi etkiledi. Birçok bölgede ürün yok denecek kadar az olurken, bazı bölgelerde de 3’te 1 oranında geriledi. Ağızlarda tat bırakan Hassa üzümü tarlada 10 ile 13 TL arasında alıcı buluyor.
    Tarım işçisi Hatun Aslan, işlerinin zor olduğuna dikkat çekerek, “İşimiz zor, kolay desek olmaz. Yevmiye, emeğimize göre az” dedi.

    “Hasat geçen yıllara göre eksik ama fiyatlar iyi”

    Hasadın geçen yıllara oranla düşük olduğunu belirten Mehmet Güler, “Hasat geçen yıllara göre eksik ama fiyatlar iyi. 10 ile 12 TL arasında fiyatlar” ifadelerini kullandı.

    “Üzümü burada 10 TL’ye veriyoruz, markette 30-40 TL”

    Tarla ve market reyonu arasındaki fiyat farkına tepki gösteren İsmet Teke, “Hassa bölgesinde Söğüt üzümü meşhurdur. Bu yıl sıcaktan dolayı verimler geçen yıla oranla 3’te 1 oranında. Ama fiyatlar tatmin edici. Bizi tedirgin eden; mazotun ve gübrenin yüksek olması. Fiyatlar; 12-13 TL arası. İşçilik çıktığında 10 TL. Üzümü burada 10 TL’ye veriyoruz, markette 30-40 TL. Üretici kesinlikle arabulucuya göre bir şey kazanmıyor. Halkımız istediği gibi üzüm tüketemiyor” şeklinde konuştu.

  • Kulu’da pancar hasadı başladı

    Kulu’da pancar hasadı başladı

    Kulu ilçesinde 2023 yılı üretim yılında ekimi yapılan 10 bin 651 dekarlık alandaki pancar hasadı başladı. Kulu İlçe Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Öztürk, “Ekimimiz var. Bu pancar ekili alanlarımızdan yaklaşık 77 bin ton fireli olarak pancar beklemekteyiz. Şuan yeni hasadına başlamış bulunduğumuz pancar gayet iyi görünüyor. İnşallah hedefimizi yakalarız diye tahmin ediyoruz. Bölgemizde genelde pancarın yüzde 96’sı makine ile sökülüyor. Şu an Kozanlı Mahallemizde sökülüyor. Orada yüzde 10-15 arası değişen pancarımız var, onlar sökülüyor.

    Kepçe veya bantla yükleme yapılıyor. Bölgemizde pancarın yüzde 85’i minimum 6’lı makine ile sökülüyor. Kulu bölgesi olarak 77 bin ton pancar hedefimiz var. İnşallah yakalayacağımızı tahmin ediyoruz. Şu anki pancarda verimler iyi görünüyor. Geçen haftaki yağıştan dolayı pancar sökümünde gecikme yaşadık. Bu gün itibarıyla geceden itibaren hasat başladı. İnşallah sezon sonuna varmadan biran önce pancarlarımızı hasat ederek bitirmeyi hedefliyoruz. Şu an için pancarlarımızda fireli olarak ortalama 7-7 buçuk olarak değişmekte zaten Kulu ortalamasında fireli olarak dekar başına bu civarda. 77 ila 80 ton bölgemizden pancar alacağımızı bekliyoruz. Çiftçilere hayırlı bol kazançlı mahsuller olmasını dilerim” dedi.

  • Kestane hasadına başlandı

    Kestane hasadına başlandı

    Bursa’da kestane şekeri üreticileri olarak yılda yaklaşık 3 bin ton kestane aldıklarını belirten İlka Şekerleme Genel Müdürü Mümin Akgün, “Türkiye’nin rekoltesi yaklaşık 60 bin civarındadır. Bursa’da 2 bin ton civarında kestane üretiliyor. Bu yıl kestane, döllemeden dolayı az. Ege Bölgesi’ndeki kestaneler de az ama iri. 1 kilograma yaklaşık 55 adet geliyor. Kestaneler toplanmaya başlandı. Biz Kardelen Kestane Şekeri olarak yıllık 400 ton kestane alıyoruz. Bunlar soyulup işleniyor. İşlendikten sonra derin donduruculara koyuyoruz. Derin dondurucudan çıkararak şekerleme haline getiriyoruz” diye konuştu.

    Bursa’nın kestane şekeri coğrafi işaretini aldığını da belirten Akgün, “Avrupa’dan da alınması için başvurusu yapıldı. Marmara bölgesinde 15 Eylül tarihinden sonra kestaneler ağaçlardan dökülmeye başlıyor. Bursa, Balıkesir ve Yalova’da kestaneler Eylül sonunda toplanmaya başlıyor. Geç çeşitler ise kozaktan 15 Ekim tarihinden sonra ağaçtan dökülüyor. Bunlar toplama sırığı dediğimiz alet ile toplanıyor. Toplanan kestaneler kuyulara gömülüyor ve 1 ay çürümesi bekleniyor. 15 Kasım’da kuyulardan çıkarılan kozaklar dövme makinesinden geçiriliyor. Makineden geçen kestaneler, Nisan ayına kadar depolarda saklanıyor. Geçtiğimiz yıl 50 ile 60 liradan alımını yapıyorduk. Bu yıl da 60 ile 80 liradan alım yapılacağını umuyoruz” dedi.

    Piyasada kestane şekeri adı altında satılan birçok ürün olduğunu belirten Akgün, “Bunlardan en bilindiği çikolata kaplı kestane şekeridir. Ancak çikolata kaplı kestane şekerinin içerisinde un, nişasta kuru fasulye veya patates gibi ürünler koyarak çikolatalı kestane şekeri olarak satış yapıyorlar. Fakat bu üzerlerine kestane keki veya kestaneli mozaik pasta adı altında satış yapabiliyorlar. Bunlara tüketicinin dikkat etmesi gerekiyor. İçindekiler kısmında kestane, şeker ve su dışında madde bulunmaması lazım. Ucuz satılan ürünlerde para kazanmak için bir hile olması lazım.

  • Sivas’ta patates hasadı başladı

    Sivas’ta patates hasadı başladı

    Türkiye’nin patates ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynayan Sivas’ta patates hasadı başladı. Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından Hafik’in Yarhisar köyünde gerçekleştirilen yemeklik ve tohumluk patates hasadına katıldı. Traktöre binerek hasat yapan Vali Şimşek, tarlada çalışan işçiler ile birlikte de patates toplayarak çalışanlara kolaylıklar diledi.

    “Tohumluk patateste Sivas Türkiye birincisi”
    Tarlada açıklamalarda bulunan Vali Şimşek, Sivas’ın patates üretiminde önemli bir il olduğunu söyledi. Patatesin önemli bir bitki olduğunu belirten Vali Şimşek “Bugün mesaimize Hafik ilçemizde patates hasadıyla başladık. Hem üreticilerimize kolaylıklar diledik hem de bu yılki verim hakkında bilgi aldık. Bilindiği üzere patates hem yemeklik olarak hem de sanayide kullanılan önemli endüstriyel bir bitki önemli bir gıda ve hem ülkemizde hem de ilimizde yaygın olarak üretiliyor. Özellikle ilimizde tohumluk patatesin ön plana çıktığını görüyoruz. Tohumluk patateste Sivas Türkiye birincisi ve ülkemizin tohumluk patates ihtiyacının da yaklaşık üçte biri ilimizden üretiliyor. Biz patates üretimini teşvik ediyoruz özellikle vatandaşlarımızı, üreticilerimizi tohumluk patates üretimine yönlendiriyoruz” dedi.


    “Patates üretimi artıyor”
    Sivas’ta patates üretiminin her geçen gün arttığını ifade eden Vali Şimşek “Biz üreticilerimizi sertifikalı yeni tohum çeşitlerine yönlendiriyoruz. Çünkü yeni sertifikalı tohum demek daha çok verim demek hastalıklardan ari bir üretim demektir. Sivas ilimiz geniş bakir toprakları olan bir ilimiz. Özellikle patates üretimi noktasında çok elverişli. Çünkü ilimizin toprakları patates zararları ve hastalıklarına karşı temiz bir bölge bu nedenle de üreticilerimiz Sivas’ı tercih ediyor. Her geçen gün Sivas’taki patates üretimi artıyor. Yine ilimizin bir özelliği de yüksek rakımda olması nedeniyle üretilin patatesler daha kaliteli daha lezzetli. Özellikle raf ömrü daha yüksek ürünler olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.

    Üreticilere bol hasatlar dileyen Vali Şimşek şu ifadelere yer verdi: “İnşallah devletimizin teşvikleri ile ve üreticilerimizin gayreti ile ilimizdeki patates üretimi daha da artacaktır daha kaliteli daha verimli çeşitlere vatandaşlarımız, üreticilerimiz yönelecektir. Ben vatandaşlarımıza alın terlerinin emeklerinin karşılığını aldıkları bereketli, verimli bir hasat dönemi diliyorum.”

  • Tarlada isot hasadı yapıldı

    Tarlada isot hasadı yapıldı

    Akıllı tarım teknolojileri seralarında ekimi yapılan Şanlıurfa mutfaklarının vazgeçilmez acı lezzetleri arasında yer alan isot hasadına başlanıldı. Tarlaya inen kadınlar, Büyükşehir Belediyesi tarafından yetiştirilen isotları dallarından özenle topladı. Şanlıurfa’da ilkbaharda ekilen, bakım ve sulamanın ardından Eylül ayı başında hasat edilmeye başlanan kırmızı renkteki biberler, çalışan kadınlar tarafından yıkandıktan sonra saplarından ve çöplerinden ayıklanıyor. Tadı ve kokusuyla birçok yemeğe lezzet katan, çiğ köftenin olmazsa olmazı pul biber, kavurucu sıcakta zahmetli bir sürecin ardından sofralara ulaşıyor. Özel makinelerden geçirilen biberler yere serilen bezlerin üzerinde kurutulmaya bırakılıyor. Çeşitli işlemlerden geçen biberler, isot veya biber reçeline dönüşüyor.

    “Çiğköftenin esas maddesi Şanlıurfa isotudur”

    Şanlıurfa’nın çok önemli tescilli lezzetleri olduğuna dikkati çeken Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, “İsotun Şanlıurfa için çok önemi var, elbette gittikçe Türkiye için de farklı bir önemi olduğunu düşünüyorum. Sıra gecelerimizin toplanma merkezi çiğköfte sofrasının etrafıdır. Çiğköftenin de esas maddesi Şanlıurfa isotudur. Nasıl ki baklavanın esası Urfa sadeyağından yapılır, çiğköfte de Şanlıurfa isotundan yapıldığı zaman güzel olur. Tarım Daire Başkanlığımız isot ile ilgili çalışmaları yaptı. Bu sene bu isotları yetişirdik, ayrıca çiftçilerimize 1 milyona yakın isot fidesi de dağıttık. Bu fideleri de çok uygun bir şekilde ürettik ve buradan da büyük bir tasarruf sağladık. Şanlıurfalılar şunu söyle en tatlı acı Urfa isotudur. Bu tür tanıtımların, hasat etkinliklerinin amacı bu ürünlere dikkat çekmek, dünyaya tanıtmaktır. Bunu yaptığımız zaman bu ürünlere olan ilgi de artıyor. Birecik patlıcanı tanıtılmaya başlandıktan sonra bütün Türkiye’ye yayıldı” ifadelerine yer verdi.

    “İsot Şanlıurfa’nın en tatlı acısı”

    Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak ise isotun Şanlıurfa ile markalaştığını kaydederek, “İsotun gelir getirici bir ürün olmasının yanı sıra kentin tanıtımında da önemli bir yerde olduğunu görüyoruz. İsotun marka değerinin artırılması amacıyla Şanlıurfa Büyükşehir Belediyemize bu etkinliğinden ötürü teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    “İsot fidesi dağıtımı çiftçimize nefes aldırdı”

    Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Ahmet Eyyüpoğlu da Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin yetiştirdiği isot fideleriyle birçok çiftçinin rahat bir nefes aldığını kaydetti. Tarlada isot hasadı etkinliği çiğköfte ikramı ve isotla yapılan yemeklerin tanıtımı ve tadımıyla sona erdi.