Hatay’ın Dörtyol ilçesinde başlayan narenciye hasadıyla birlikte mandalina tarlada 5 TL’den alıcı buldu.
Bereketli topraklarıyla birçok meyve ve sebze yetişen Hatay’da narenciye hasadı başladı. Dörtyol ilçesi Rabat Mahallesi’nde tarım işçileri, mandalina hasadı için tarlaya girdi. Sezonun ilk mandalinaları tarlada 5 TL’den alıcı buldu.
Birçok tropik ve subtropik meyvenin yetiştiği Silifke’de 10 yıl önce guava fidanlarını toprakla buluşturan ve Türkiye’nin ilk guava üreticisi olan Levent, yaklaşık 12 ton ürün elde etmeyi hedefliyor. Bu ürünlerin hasadına başlayan Levent, meyvenin özelliklerinden ve kullanım alanlarından söz etti.
Guavanın dünya genelinde 110 çeşidinin bulunduğunu, kendisinin de 14 farklı çeşit guava ürettiğini belirten Levent, “Bahçem Türkiye’de ilk olduğu için gelecekteki yetiştiriciler için örnek bir bahçe konumunda. Narenciyeden mutlu olamadığımız için değişik arayışlara girdim ve bu meyveyi buldum. Yetiştirmesi kolay ve kaliteli bir meyve. Şu an yaklaşık bin ağacım var. Fidanı da kendim yetiştiriyorum ve insanlara parasız olarak fidan dağıtıyorum. İstiyorum ki ülkemize bu güzel meyve kazandırılsın ve gelecekte meyve suyu sanayisi için çilek kadar değerli olsun” dedi.
Guavanın tamamen doğal bir ürün olduğunun altını çizen Levent, guavanın dünyada en çok sevilen meyve suyu maddesi olduğunu, bu ürünün kemoterapi alan insanlar üzerinde de olumlu sonuçlar doğurduğunu söyledi.
Guava meyvesinin gıda ve kozmetik sanayinde yaygın olarak kullanıldığını vurgulayan Levent, likopen oranı yüksek olan meyvenin kanser türlerine karşı koruyucu olduğu gibi birçok hastalığa da iyi geldiğinin yapılan araştırmalarla kanıtlandığını belirtti.
Guavanın taze olarak tüketildiğini, sağlık açısından çok yüksek oranda içinde likopen barındırdığını, ayrıca reçel, tatlı ve turşu üretiminde de kullanıldığını ifade eden Levent, güzel aroması nedeniyle meyve sularında da sıkça kullanılabildiğini kaydetti.
Rus vatandaşların özellikle guava tükettiğini belirten Levent, “Silifke’nin iklimi müsait geldi. Yıllar içerisinde uğraşarak bin ağaca kadar çıktım. Yurt içinde tanıtıp satmaya başladım. Güzel doğal bir meyve lezzeti güzel. Vitamin ve mineraller yönünden zengin içeriğe sahip bir meyvedir. Her meyve gibi bu da bazı hastalıklara iyi gelmektedir. İçinde likopen oranı yüksek. İçinde bulunan mineral ve vitaminlerin vücuttaki probiyotikleri destekliyor. Bu sayede hastalıkları geçirmesi açısından önemli. Hoş, keskin bir kokusu var. Dünyada en çok bunun meyve suyu tutuluyor. Eylül ayında başladığımız hasadımız Kasım ayına kadar devam edecek” dedi.
Denizli’nin Kale ilçesinde üretimi yapılan ve yaklaşık olarak 800 dekar alanda üretimi yapılan Kale biberinde hasat hız kesmeden devam ediyor. Bu alandan yaklaşık 3 bin ton yaş biber üretimi gerçekleştiriliyor. Kale İlçe Tarım ve Orman Müdür Vekili Recep Tahtakın; Kale biberinin tescil ve ayırt edici özelliklerinden bahsederek, “2010 yılında biberimize Kaymakamlığımız, Belediyemiz, Ziraat Odamız ve Tarım Müdürlüğümüzün katkılarıyla coğrafi işaret alınmış ve Türkiye’nin 3. tescilli biberi olmuştur. Kale Biberi ilçemizde mikroklima özelliği gösteren Alanyurt, Demirciler, Gökçeören, Habibler ve Özlüce Mahallelerini kapsayan (Akçay Havzası) lokal bölgede en verimli şekilde yetiştirilebilmektedir. Kale biberi iriliği ve gösterişi ile diğer biber çeşitlerinden ayırt edilebilmekte Genellikle 3 damarlı, yağ oranı iyi, etli, meyvesi iri, saman sarısı ve hafif yeşilimsi renktedir. Kale biberinin gen kaynaklarının korunması bizim için çok önemli, biber kale için bir isim markasıdır bunu yaşatacak olan da kurumlarıyla ve üreticileriyle tüm kale halkıdır” dedi.
Kale Biber Festivali’nde birincilik elde eden üretici Önder Müşöl ise Ocak- Şubat gibi dikilen biber fidelerinin hasadına kadar geçen zamanda hangi işlemlerden geçtiğini ve ürüne iyi baktıklarını belirterek, “Biberi tarladan topluyoruz buradan diğer İllere de tüccarlar gelip götürüyor pazarlama sorunumuz da yok. Kalanları dizerek kurutma yapıyoruz buradan pul biber olarak ta yemeklerde kullanıyoruz. Kale biberine has yapılan biber tatarımızında lezzeti başka yerde bulunmaz.” diye konuştu.
Peyzaj çalışmaları çerçevesinde Adnan Menderes Yaşam Parkı’na dikilen lavantaların hasadının tamamlanmasıyla birlikte, Gediz Belediyesi tarafından lavantaların yağı ve suyu çıkarılarak, Gediz’e değer ve turizmine katkı sağlaması hedefleniyor.
Konu hakkında açıklama yapan Belediye Başkanı Muharrem Akçadurak, “Gediz Belediyesi olarak ilçemizi her zaman canlı tutmak, günden güne daha da yeşil bir görüntüye kavuşturmak amacıyla, Gediz Lavanta Bahçemizin kokusu ve güzel görüntüsüyle süslemeye devam ediyoruz. Alternatif ve faydalı bir ürün sunmayı hedeflediğimiz bu yılda da yapılan peyzaj çalışmalarının güzel sonuçlarını almaya başladık. Lavanta Bahçemize ilgi gösteren tüm vatandaşlarımıza ve misafirlerimize şükranlarımı sunuyorum” açıklamasında bulundu.
Çemişgezek ilçesine bağlı Sakyol ve Kıraçlar köylünde sabah karpuz toplamak için bostanlarına giden üreticiler büyük şok yaşadı. Karpuzların çoğunun kargalar tarafından delindiği görüldü. Bunun üzerine üreticiler karpuzların fotoğraflarını çekerek durumu ilçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bildirdi.
Kargaların bostanlara ciddi zarar verdiğini dile getiren üreticilerinden Mustafa Güler, “Bölgemizde karga popülasyonu çok arttı. Tarlada delinmedik karpuza çok az rastlıyoruz. Buda üreticilerimize ciddi zarar veriyor. Yapacak bir şey yok. Nasibimize razı olacağız “dedi.
Her yıl 15 Ağustos’ta yapılan ilk hasat, bu yıl olumsuz mevsimsel şartlarının etkisi ve ekim gününün gecikmesi sebebiyle Ağustos ayının sonuna sarktı. Kırkağaç kavununun ilk hasadını, Kırkağaç Ziraat Odası Başkanı Emin Özarı yaptı. Kırkağaç Kaymakamlığı, Kırkağaç Belediyesi, Kırkağaç Ziraat Odası Başkanlığı ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün ortaklaşa düzenledikleri projeyle 2008 yılında “Coğrafi İşaretleme” alarak patentli ve etiketli satımına başlanan Kırkağaç kavununda bu yıl 18 bin ton civarında rekolte beklediklerini aktaran Kırkağaç Ziraat Odası Başkanı Emin Özarı, bin dekar civarlarında ekim yapıldığını ifade etti. Rekoltede yarı yarıya bir düşüş olmasına rağmen hibrit tohum kullanmadıklarını, üreticilere organik ürün sunmak için ata tohumunu tercih ettiklerini anlatan Özarı, daha önceki yıllara oranla bu yıl Kırkağaç kavununda ekimin azaldığını vurguladı.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kavunun desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Özarı, bu yıl Kırkağaç kavununa farklı çeşitler eklediklerini ifade ederek, özellikle dilim kavunun çok sevildiğini söyledi. Özarı, “Bir kavun hasat sezonuna daha kavuşmanın ve aylardan beri verdiğimiz emeğin karşılığını hasat olarak almanın sevincini yaşıyoruz. Kırkağaçlı çiftçilerimize bol ve bereketli kazançlar diliyorum. İlçemizde geçmiş yıllarda 7-8 bin dekar ekilişimiz vardı ama maalesef bu yıl Kırkağaç’ta kavun ekilişimizde düşüş yaşadık. Düştü derken Kırkağaç çeşidimizde düşüş oldu. Bizim sarı benekli kavunumuz Kırkağaç olarak anılıyor. Bir de dilimli kavunumuz var. Dilimli kavunumuzdan daha çok ekilir oldu. Çünkü onun halk tarafından tercih edilmesi fazla. Kırkağaç yöremize has çeşidimiz bin dekar seviyelerinde ekildi, onun için kıymetini bilelim çünkü pazarlarda çok fazla göremeyebiliriz. Ama o eşsiz aromasıyla, lif yapısıyla, dayanıklılığıyla, su oranının fazlalığıyla yine özlemiş olduğunuz Kırkağaç kavunumuzu pazarlarımıza, marketlerimize göndereceğiz.
Bu yıl ekilişlerimiz biraz gecikti. Sebebi de bahar yağmurlarının sık olması ondan dolayı ekilişimiz gecikince hasatta gecikti. 3 bin ton Kırkağaç kavununu, 15 bin ton da dilimli kavunumuzu piyasaya sürmeyi hedefliyoruz. Kırkağaç kavunumuz tescilli bir kavundur. 2008 yılında coğrafi işareti aldı. Belki biz Kırkağaçlılar bu patentten çok fazla faydalanamıyoruz ama etiketleme sistemiyle pazara gönderebilsek, vatandaşlar Kırkağaç kavunu tükettiklerinden daha çok emin olurlar. Farklı yöntemlerle Kırkağaç kavununu önümüzdeki yıllarda pazara sürmeyi hedefliyoruz. Kavunumuz daha çok iç piyasada tüketiliyor. Önceki yıllarda her ne kadar ihracata kavunumuz gitmişse de son birkaç yıldan beri genellikle iç tüketime yönelik satışlarımız oluyor” dedi.
Mudanyalı çiftçilerin kara elması olarak bilinen siyah incirin hasadının başlaması sebebiyle Akköy’de tören düzenlendi.
Bursa İl Tarım Müdürü Hamit Aygül, Bursa’da geçen yıl 27 bin 976 ton incir üretimin erçekleştiğini ve bu üretimle Bursa’nın incir üretiminde üçüncü sırada yer aldığını söyledi. Siyah incirin Bursa’ya has olduğunu hatırlatan Aygül, bu yılki üretim miktarını yüzde 28 artışla 36 bin ton olarak tahmin ettiklerini kaydetti.
Kraliçe İnciri’nin iç piyasadan daha fazla yurt dışında pazar payı olduğunu hatırlatan Aygül, “Bursa’da siyah incir üretiminin dağılımına bakıldığında Osmangazi ilçemiz ilk sırada, Mudanya ilçemiz ise ikinci sırada yer almaktadır. İlçemizde ana ürün zeytin olmasına rağmen siyah incirin yüzde 33’ü Mudanya’da üretilmektedir. Bu nedenle Mudanya’nın incir üretimini artırmak ve kalitesini daha da iyileştirmek amacıyla çeşitli çalışmalar yapmaktayız.” dedi.
Mudanya Kaymakamı Ayhan Terzi de siyah incirin ilçenin önemli bir gelir kaydağı olduğunu kaydederek, “”ursa Siyah İnciri, Akköy, Altıntaş, Aydınpınar, Bademli, Çağrışan, Çepni, Dedeköy, Dereköy, Güzelyalı, Göynüklü, Hasköy, İpekyayla, Işıklı, Kaymakoba, Küçükyenice, Mürsel, Mirzaoba, ve Yörükali Mahallelerinde üretilmektedir. İlçemizde 230 bin dekar olan toplam tarımsal üretim alanlarımızın 4500 dekar alanında meyve veren yaşta 33 bin adet, meyve vermeyen genç yaşta 10 bin adet ağaç olmak üzere incir üretimi gerçekleştirilmektedir. 2019 yılı incir üretiminde tahmini verim ağaç başına 70 kilogram.” diye konuştu.
Kaymakam Terzi ve beraberindeki protokol üyeleri ile birlikte incir toplayarak hasatı başlattı. Etkinliğe, Mudanya AK Parti İlçe Başkanı Orhan Samast, İlçe Tarım Müdürü Ergün Karadağ, İlçe Jandarma Komutanı Ercan Yavuz, siyasi parti ve oda başkanları ile çiftçiler katıldı. Protokol Akköy’de siyah incir alım tesisini de ziyaret etti.
Tekirdağ’da tadı ve aromasıyla benzerlerinden ayrılan cabernet, merlot, cinsaut, semilyon, cardinal, alphonse ve yapıncak cinsi üzümlerinin hasadı sürüyor. Sabah erkenden bağlara giden üreticiler özenle hasat ettikleri üzümleri kasalara dolduruyor, satış için hazır hale getiriyor.
Tekirdağ Tarım ve Orman Müdürü Oktay Öcal, il genelinde üzümde yaklaşık 40 bin ton rekolte beklendiğini söyledi.
Öcal, Tekirdağ’ın kendine has geliştirdiği üzüm çeşitleri ile bağcılık alanında Türkiye’nin önemli illerinden olduğunu ifade etti.
Üretici Salih Can Dinçer de 35 dekarda 7 üzüm çeşidi ürettiğini, bir kökten ortalama 12 kilogram verim aldığını anlattı.
Bu yıl ciddi kuraklık yaşandığını ancak zamanında bakım yaptığı bağlarından iyi rekolte beklediğini belirten Dinçer “Gerekli bakımları zamanında yaptığımız için geçen sene aldığımız 8 ton üzümü bu sene 10 tona kadar çıkartmayı planlıyoruz.” dedi.
Dinçer kasıma kadar sürecek hasat döneminin hayırlı olmasını temenni etti.
Denizli’nin Çal ilçesinde Temmuz ayında başlayan bamya hasadı hız kesmeden devam ediyor. Bamyanın yaş fiyatı 150-200 TL arasında değişirken, kuru bamya fiyatı ise bin TL’ye yaklaşıyor.
Bu sene gelen yoğun yağışlar sonrasında mahsulde hastalık olduğunu belirten üretici Ümmü Özkul, mahsuldeki hastalıkları kurtarmaya çalıştıklarını, ardından gelen sıcak havaların da mahsulleri gerilettiğini ve hasadın temmuz ayı sonunda başladığını söyledi. Özkul, “Bamyamız çok güzel oluyor ama rekolte düşünce fiyatımız güzel. Fiyattan şikayetimiz yok ama rekolte düşünce bizi tatmin etmiyor. Sabah erken şafak atınca tarlada oluyoruz, sabah ezanında kalkıyoruz. Sabah ezanının ardından başlıyoruz toplamaya, saat 10-11 gibi devam ediyoruz. Sıcak çoğalınca bamya buruşuyor, sıcaklık artınca zor oluyor. Eve getiriyoruz topladığımız bamyaları, evde ayıklama işlemi yapıyoruz. Büyük ve küçük olarak ayıklıyoruz. Bamyalar büyük oldukça fiyat düşüyor. Onları tek tek ipe dizip kurutmak için güneş görmeyen bir yere asıyoruz. Kuruduktan sonra satışa hazırlıyoruz” diye konuştu.
“Topraktan yeşil altın çıkartıyoruz”
20-25 senedir bamya üreticisi olan Yasemin Göçmez ise, bamyanın zor bir ürün olduğu için fiyatının yüksek olduğunu söyledi. Göçmez, “Madenden nasıl altın çıkartıyorlarsa biz de topraktan yeşil altın çıkartıyoruz. Bu yıl rekolte düşük, o yüzden biraz daha değerli. Fiyatımız kurusu bin TL, yaşı 150-200 TL arasında değişiyor” ifadelerini kullandı.
Malatya’da, Mart ayında ekimi yapılan ve Ağustos ayının ortalarında hasadına başlanılan çerezlik ayçiçeğinde hasat dönemi başladı.
Malatya’da çerezlik olarak değerlendirilen ayçiçeği üretiminin önemli bir kısmının karşılandığı Yazıhan’ın ardından Kale’de yaklaşık bin dönümlük bir alanda ekimi yapılan çerezlik ayçiçeğinde hasat telaşı yaşanıyor. Pancar, yonca, gibi ürünlerin yanı sıra çerezlik ayçiçeği üretiminde de yüksek verimin alındığı bölgede çerezlik ayçiçeği yetiştiriciliği ise giderek yaygınlaşıyor.
Kentte kayısı ve çilek yetiştiriciliği ile öne çıkan Kale ilçesinde bu yıl ilk kez ekimi yapılan çerezlik çekirdekler tarlalardaki toplama işlemlerinin ardından güneşe serilerek kurumaya bırakılıyor. Güneşin altında kurutulan çekirdekler daha sonra firmalara satılarak vatandaşların tüketimine sunuluyor.
Şanlıurfa’dan Kale ilçesine gelerek çerezlik ayçiçeği yetiştiriciliği yapan Beytullah ile Ahmet Aydın kardeşler, dönüm başına 250 kilogram ürün elde ettiklerini belirterek, ürün kalitesinde de memnun olduklarını söyledi.