Etiket: hasat

  • Dünya’nın gözü bu tarlada

    Dünya’nın gözü bu tarlada

    Tüm dünya için büyük bir öneme sahip olan buğday ve arpaya, kuraklık ve savaşlar nedeniyle ulaşılması zor bir hal aldı. Bu sıkıntının önüne geçebilmek için ise Türk bilim adamları kolları sıvadı. Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Dekanı Prof. Dr. Tolga Karaköy öncülüğünde Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi tarafından soğuk ve kuraklığa dirençli, ürün kalitesi yüksek buğday ve arpa çeşidi geliştirilmesi için uzun zamandır çalışmalar sürdürülüyordu. Üniversitenin 250 dekarlık uygulama tarlasında kuraklık, soğuk ve hastalıklara dirençli 3 bin 500 çeşit adayından elde edilen ürünlerin hasadı gerçekleştirildi. Çalışmayla gelecekte dünyayı bekleyen kuraklık ve kıtlık tehdidine karşı önlem alınması hedefleniyor.


    “Çeşit adaylarımızdan yüksek verim ve kalite değerine sahip olanları tescil ettirmek üzere Tohum Tescil ve Sertifikasyon Merkezi’ne göndereceğiz”

    Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Dekanı Prof. Dr. Tolga Karaköy, uygun gördükleri buğday çeşit adaylarını Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi’ne göndereceklerini ifade ederek, “ Burası Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Tarımsal AR-GE Merkezi. Burada yürüttüğümüz ıslah çalışmaları var. Bu ıslah çalışmalarında tahılların hasat dönemi geldi. Özellikle arpa, buğday ve yulafta ıslah çalışmalarımız var. Şu anda arpa ve buğdayın hasadını gerçekleştiriyoruz. Burada Sivas ekolojik şartlara uygun yeni çeşitlerin geliştirilmesine yönelik olarak yaptığımız çalışmalar var. Her biri birbirinde farklı genotipik yapıya sahip yaklaşık 3 bin 500 adetı çeşit adayımız var. Bu çeşit adaylarımızdan bugüne kadar gözlemler aldık. Hasat sonrası da bunların verim düzeylerine ve kalitelerine bakarak uygun gördüklerimizi Tohum Tescil ve Sertifikasyon Merkezi’ne göndereceğiz. Yöremizde de ıslah edilmiş ilk çeşitleri çiftçimize ulaşmasını sağlamış olacağız” dedi.

    “Bu sene verim oldukça iyi”

    Bu sene verimin oldukça iyi olduğunu belirten Karaköy, “Bu sene ekstra yağışlar vardı. Yağışların olmasından dolayı da materyallerimizde doğal bir epidemi oluştu. Burada pas ve septoria gibi hastalıklara karşı da incelemiş olduk. Bu sene verim oldukça iyi diyebilirim. Özellikle ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda oldukça güzel çeşit adaylarımız var. Ekmeklikte yöremizde yaşanan en büyük problemlerden bir tanesi protein değerinin düşük olması ve enerji değerinin düşük olmasıydı. Bizim de çeşit adaylarımız içerisinde protein ve enerji değeri yüksek ekmeklik adaylarımız var. Bu şekli ile yöremizde ve ülkemizde benzer ekolojilerde kullanılabilecek kaliteli çeşit adaylarını Türk tarımına kazandırmış olacağız” diye konuştu.

    “Dünyada benzer ekolojilerde üretime katkısı olacaktır”

    Karaköy, tahılların stratejik bir ürün olduğuna değinerek, “Tahıllar, stratejik üründür. Gerek tahıllar, gerekse şeker pancarı gibi ürünler stratejik öneme sahip. burada geliştireceğimiz bir çeşit öncelikli olarak ülkemize fayda sağlayacaktır. Onun haricinde dünyada benzer ekolojilerde üretime katkısı olacaktır” şeklinde konuştu.

  • 40 derecede domates hasadı

    40 derecede domates hasadı

    Çiftçi ve tarım işçileri Karaağaç Mahallesindeki verimli arazilerde yaklaşık 40 dereceyi bulan sıcaklık altında çalışıyor. Kavurucu sıcakta çalışmak zorunda kalan çiftçiler ve tarım işçileri güneşten korunmak için sabahın erken saatlerinden itibaren iş başı yapıyor. Sabah gündoğumu serinliğinde mesaiye başlayan mevsimlik işçiler günün en sıcak olduğu öğle vaktine kadar çalışıyor. Sıcakların etkisini artırması nedeniyle çalışmaya bir müddet ara veren çiftçiler, dinlendikten sonra kavurucu sıcaklar altında çalışmaya devam ediyor. Aşırı sıcaklarından korunmak için suni tedbirler aldıklarını dile getiren üreticiler, bazen öğle sıcaklığında bile tarlada çalışmak zorunda kaldıklarını aktardı.

    “Verim çok iyi”

    Domates ekimi yapan üreticilerden Mevlüt Doğan, bu sene hasadı yapılan domateslerin veriminden memnun olduklarını belirterek, “Lüleburgaz Babaeski ve İstanbul a kadar birçok bölgeye ürünümüzü satıyoruz. Verim çok iyi, güneş yanığı ve pastan da koruyunca verim daha da iyi oluyor. Bu kadar uğraş sonrası hal pazarına gönderdiğimiz domatesler 15 TL’den satıyoruz. Aynı domatesleri marketlerde ise daha uygun fiyata verebiliyoruz” dedi.

    “40-45 derece hava sıcaklığı altında çalışıyoruz”

    Kavurucu sıcaklıklar altında çalışmanın işlerini daha da zorlaştırdığını aktaran Mehmet Ali Demir, “Hava sıcaklığı şu anda 40-45 derece civarında, ama bu işi yapmak zorundayız. Yapabileceğimiz tek iş şu anda budur. Gençler çalışmaya gelmiyor ama biz çalışmak zorundayız. Bu işte de herhangi bir fayda görmediğimizden ne yapacağımızı bilemiyoruz. Keşke bu işte istediğimiz kazancı alabilseydik. Kazanmadığımız için çok büyük bir sıkıntı yaşıyoruz” diye konuştu.

    Çalışmaya gelen Perihan Boztepe ise, “Sıcaklarda çalışmak zorundayız, sıcaklar bize fayda etmiyor. Artık bünyemiz alıştı. Her yıl buraya çalışmaya geliyoruz. Sabah erken saatlerde geliyoruz. Çok sıcak olunca öğle arası mola verip saat 4 e kadar çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
    Diğer tarım işçileri de sıcak havanın işlerinin zorlaştırdığını ifade etti.

  • Yeşil altının hasadı başladı

    Yeşil altının hasadı başladı

    Gaziantep başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilen Antep fıstığının hasadına Kilis’te de başlandı. Kilis’te fıstık üreticileri, ağaçlara merdivenle çıkarak kızarmamış fıstıkları topluyor. Yeşil altın hasadının bu ay içerisinde tamamlanması bekleniliyor.

    Giderek üretim alanı artan Antep fıstığı üretiminde Türkiye’de 7. sırada bulunurken 75 bin dekar alanda fıstık üretilirken 1 milyon 500 bin ağaçla ülke ekonomisine katkı sağlayan Antep fıstığında yok yılında fiyatlar üreticilerin yüzlerini güldürdü. Bu sene iklim şartlarından dolayı rekolte düşük olmasından dolayı fiyatların giderek artacağı söylenmektedir.

    ‘‘Türkiye genelinde rekolte düşük fiyatlar yüksek’’

    Antep fıstığı hasadında Türkiye’de 7. sırada olduğunu söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir,‘‘ İlimizde ‘Yeşil altın’ hasadı yani ‘boz’ fıstık hasadı başladı. 75 bin dekar alanda fıstık üretilirken 1 milyon 500 bin ağacın bulunduğu bir ildeyiz hasat yapılıyor rekolte düşük fiyatlar yüksek. Şuan fiyatlar 95 TL geçen yıla göre iyi ilk başladığında 45-50 TL den hasat başladı. Bu yıl ise ilk hasat 95 TL den başladı ve daha da yükselecek. Boz fıstığın baklavaya yolculuğu baklavadan da sofralara yolculuğu başladı bereketli hasatlar diliyorum’’ diyerek sözlerini tamamladı.

    Yeşil altın hasadının başladığını dile getiren Çiftçi Mehmet Canbakış,‘‘Bugünden itibaren Yeşil altın hasadına başladık Bu yıl rekoltemiz çok düşük haziran ayından itibaren havaların soğuk gitmesinden Temmuzun başından itibaren 40-45 derece sıcak gitmesinden dolayı bu yıl hasadımız düşük. İleriye dönük verimin para edeceğini inanıyoruz. 45 derece sıcağın altında fıstık hasadı yapıyoruz inşallah emeğimizde bir yere gitmez’’ dedi.

  • İlk pamuk hasadı yapıldı

    İlk pamuk hasadı yapıldı

    Türkiye’de yeni sezonun ilk pamuk hasadında yine gelenek bozulmadı. Geçen yıl 2 Ağustos’ta Türkiye’nin ilk pamuk hasadını gerçekleştiren Söke’nin Doğanbey Mahallesi üreticilerinden Ali Karasu bu yıl da hasadını bir gün arayla 3 Ağustos’ta yaptı.

    Pamukta ilk hasat sevinci Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Doğanbey Mahallesi’nde yaşandı. Üretici Ali Karasu’nun pamuk hasat sevincine Söke Ziraat Odası Başkanı Mustafa Tanyeri ile odanın yönetim kurulu ve meclis üyeleri de ortak oldu. Sezonun ilk pamuğu sembolik fiyatla alındı.

    Türkiye’nin pamuk ambarı Söke Ovası’nda pamukta hasat sezonu yaklaşırken, Söke Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tanyeri, yeni sezonun tüm üreticilere hayırlı olmasını diledi. Üretici Ali Karasu, ilk pamuk hasadının yine kendilerine nasip olmasından dolayı duyduklarını memnuniyeti dile getirdi.

  • Anasonun anavatanında hasat sona erdi

    Anasonun anavatanında hasat sona erdi

    Denizli’nin Çal ilçesine bağlı ürettiği anasonuyla ünlü Belevi Mahallesi’nde bu yılkı anason hasadı tamamlandı. İlaç ve kozmetik sanayisinde ana ham madde olarak kullanılan anasonun kilogramı 90 TL’den alıcı buluyor. İleriki tarihlerde anason fiyatının 100-110 TL seviyelerine yükselmesi bekleniyor. Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan Hatipoğlu, anason üreticilerinden her yıl aynı bölgelere aynı ürünü ekmemelerini istedi.

    Türkiye’de anason üretim miktarının dekar başına 100- 110 kilogram iken Belevi Mahallesi’nde dekar başı üretimin 30-40 kilogramlara kadar gerilediğine dikkat çeken Hatipoğlu, bu rekolte ile anason üreticisinin para kazanmasının imkansız olduğunu söyledi. Tarım Platformu Başkanı Hatipoğlu, “Anason çok önemli tıbbi aromatik bir bitki, ilaç ve kozmetik sanayisinde çok kullanılan bir ürün. Ülkemizde dünyada önemli üreticilerden. Ülkemiz içinde ise Denizli çok önemli bir üretici, Türkiye üretiminin yüzde 20 si Denizli’de üretiliyor. En değerli anason üretimi yeri ise Çal Belevi Mahallesinde yapılmakta. Bu bölgede yetişen anasonların aromatik bitki özellikleri çok yüksek fakat buradaki temel sorun anason üreticileri sürekli aynı alanlara ekim yaptıkları için birim alandan yani dekar başına alınan verim 30-40 kilogram düzeyine kadar indi. Oysa ülkemizde anason üretimi dekar başına 100-110 kilogram civarında” dedi.

    “Ürünü satmayın bekleyin”

    Anason üreticilerinden hasat ettikleri ürünleri satmamalarını, biraz bekletmelerini isteyen Hatipoğlu, “Bu anason üretiminde verimsizliği aşmak için Tarım İl Müdürlüğü uzmanları kayıt altına aldıkları anason üreticilerini düzenli bir şekilde eğitimden geçirmeli. Her yıl anason ekilen alanlar dinlendirilmeli, ürün başka tarlalara ekilmeli. Bunun yanında bölgeye özel yüksek verimli anason tohumları önerilmeli. Bu yapılmadığı sürece anason üreticiliği para kazanamaz. Bunun için diyoruz ki, Denizli Ticaret Borsası öncülüğünde Denizli anason üreticiliği birliği kurulmalıdır. Bu birlik üreticileri düzenli eğitimden geçirmeli ürünlerin değerli satılması için özellikle Çal Belevi anasonunu tanıtıcı çalışmalar yapmalıdır. Üreticilerden son olarak önerim, bugün piyasası olan 90 olan anasonun yakın bir zamanda 100-110 TL ye çıkacağını bekliyoruz. Bu nedenle üreticiler ürünlerini satmayıp belli bir süre bekletmelerini öneriyoruz” dedi.

  • Arıcılar hasat için gün sayıyor

    Arıcılar hasat için gün sayıyor

    Mayıs aylarında yaylalar ile derelerin yakınlarına çadır ve barakalar kuran arıcılar, kaliteli bal üretebilmek için ailelerinden uzakta, teknolojiden yoksun, doğayla iç içe yaşam sürüyor. Bitki çeşitliliği bakımından oldukça zengin olan, akarsu kaynaklarının bulunduğu bölgeye kamyonlarla arı kovanlarını getiren arıcılar, kaliteli bal üretmek için yoğun mesaisine devam ediyor. Günün ilk ışıklarıyla uyanan ve kovanlardaki arı kolonileriyle gece gündüz demeden ilgilenen arıcılar, gelişimini sağlamak için arılarının bakımını günlük yapıyor. Her türlü doğa şartına göğüs geren ve bu sıralar tatlı bir telaş yaşayan arıcılar, yaylalarda ve arıcılık yapmaya uygun köylerinde ürettikleri balları sonbaharda iç piyasada satarak aile ve ülke ekonomisine katkı sağlıyor.


    40 yıldır arıcılık yaparak geçimini sağlayan Cemal Gümüş, hasat için az bir zaman kaldığını ifade ederek gün saydıklarını söyledi. Gümüş, bu sene yağışların da etkili olduğunu bunun da bal verimine etki edeceğini belirterek, “40 yıldır burada arıcılık yapmaktayım. Köyümüz, yerimiz ve doğamız çok güzel. Bu sene arılarda oğul verme olayı çok oldu. O da polenin olmasından dolayı. Polen bir nevi arının ekmeği. Arı onu belli işlem gördükten sonra petek gözlerine gömer ve sonra çıkararak yavruya yedirir. Arı çok farklı bir şey. Ben şu kovanı bir nevi bir eczane, bir doktor, bir hemşire, bir fabrika gibi görüyorum. Yalnızca bal demek değil. Arı da çok çeşit yiyecek maddeler vardır ve hepsi de ilaç. Bal yiyecek maddesi değil şifa kaynağıdır.

    Balın yanında da propolis var, polen var, arı sütü var, erkek arı jölesi var, mum var, arı zehri var ama biz bunları değerlendiremiyoruz. Herhangi bir katkımız yok burada dağdan ne gelirse. Yağışlar da etkili oldu bu sene. Dediğim gibi, çiçek çok oldu, çiçek çok olunca polen oluyor, polen de çok olunca arı yuvaya polen getiriyor kovana, o da ana arının yumurtlamasını teşvik ediyor. Ana arı da fazla yumurtladığı için bu sene oğul verme olayını bir türlü bitiremedik. Hasada da Ağustosun 15’i- 20’sinden sonra başlarız. Hasat için gün sayıyoruz” dedi.

  • Anız yangınları toprağı çölleştiriyor

    Anız yangınları toprağı çölleştiriyor

    Sivas Tarım ve Orman Müdürü Seyit Yıldız, hububat hasadında yaşanacak dane kaybı ve hasat sonrası anız yakılmaması konusunda uyardı. Hububat hasadından sonra tarlada kalan bitki artıklarına anız denildiğini anımsatan Yıldız, “Anız organik yapıya sahip olup, mutlak surette toprağa karıştırılmalıdır. Ancak ilimizde hasat sonrasından sonbahar aylarına kadar olan süreçte anız yangınları görülmektedir.

    Anız yangınları toprak verimliliğini düşürmekte, toprakların zamanla çölleşmesine neden olmaktadır. İlimizde hububat ürün hasadından sonra toprağın yapısına ve çevreye vereceği zarar göz önüne alınarak anızların yakılması, çevre ve toplum sağlığı, kamu düzeni, halkın güvenliği ve esenliği ile kamu malları üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek gerektiğinden, 2872 Sayılı Çevre Kanununun Ek madde 1/c bendine rağmen ilimizde kontrollü anız yakılmasına izin verilmeyecektir.

    İlimiz sınırları içerisinde 2023 yılında anız yakmak; Valiliğimizin almış olduğu 2023/02 Sayılı Anız Yangınlarının Önlenmesi Valilik Tebliği ile yasaklanmıştır. Tebliğe göre anız yakanlara her dekar için 244,09 TL idari para cezası uygulanacak olup anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskûn mahallerde işlenmesi durumunda ceza beş kat artırılacak, ayrıca 6831 Sayılı Orman Kanununun ilgili cezai müeyyideleri uygulanacaktır” dedi.

    Hasat sırası ve sonrasında sapların parçalanarak toprağa geri dönüşümünün sağlanması gerektiğini belirten Yıldız, “Çiftçilerimiz ekim için anız yakmasınlar. Ayrıca biz çiftçilerimize hem daha ucuz, hem daha zahmetsiz hem de anızı yakmaya gerek duymayan toprak işlemesiz, anıza direk ekim yöntemini uygulamalarını tavsiye ederiz. Anız yangınının önüne geçmek için vatandaşlarımızın; 110 İtfaiye, 177 Orman, 155 Polis, 156 Jandarma numaralarını arayarak ihbarda bulunmaları önem arz etmektedir” diye konuştu.

  • Fındık üreticisine hasat uyarısı

    Fındık üreticisine hasat uyarısı

    Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından fındık üreticilerine erken hasat yapılmaması konusunda uyarıda bulunuldu. Üreticilerin bahçelerinde erken hasat yapması halinde randıman kaybı yaşanacağı belirtilerek Giresun’da fındık hasat tarihleri da açıklandı. Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğünden yapılan açıklamada, “Giresun’da 250 rakıma kadar olan sahil kesimde 12, 250-500 rakımda orta kesimde 17 ve 500 rakım üzerindeki yüksek kesimlerde ise 24 Ağustos hasat tarihleridir.

    Hasat zamanı için dalda bulunan fındığın nem oranının yüzde 30’un altına düşmesi, fındık sert kabuğunun yüzde 75 oranında kızarması, danelerin sert kabuğunun içinden kolayca çıkabilmesi, ve iç fındık zar renginin koyu krem rengine dönüşmesi gerekmektedir. Ayrıca sağlam ve dolgun meyveleri taşıyan fındık dallarının sallandığı zaman mevcut meyvelerin yüzde 75’inin daldan döküldüğü belirlenince hasadın başlanması gerekir.

    Tam hasat olgunluğuna ulaşmadan toplanan fındıklar kurutulduktan sonra dıştaki meyve kabuklarının rengi donuk kalır. Erken hasat edildiği takdirde meyve kalitesi düşer, fındıkların uzun süre muhafaza edilmesi güçleşir ve kolay bozulur. İç dolgunluğu düştüğü için randıman düşük olur. Fındıkta aflatoksin oluşmaması için toplama tarihi resmi olarak ilan edildiği tarihten önce toplanılmamalıdır” denildi.

  • Yağışlar tuz hasatını düşürdü

    Yağışlar tuz hasatını düşürdü

    Sivas’ın tescilli doğal kaynak tuzu olan Fadlum tuzunun rekoltesinde düşüş bekleniyor. 2023 yılının ilk yarısının yağışlı geçmesi nedeniyle tuz üretim sezonu kısaldığını söyleyen üreticiler yıllık bin 500 ton olan üretim kapasitesinin bu yıl bin tona düşmesi bekliyor. Sivas’ta yerin 7 metre altından çıkarılan tuzlu kaynak suyundan üretilen Fadlum Tuzu hasadından bu yıl düşüş bekleniyor. Yerin altından çıkarılarak yapılan tuz havuzlarına dökülen tuzlu su, havanın ısınması ile su buharlaşarak tuz oluyor.
    İçerisinde 84 mineral barındıran doğal kaynak tuzu, tamamen doğal yöntemler ile oluşuyor. Ülke genelinde yaşanan yoğun yağışlardan etkilenen tuz üreticiler, bu yıl rekoltede düşüş bekliyor.

    “4 aylık üretim sezonumuz var”
    Geleneksel yöntemlerle doğal tuz ürettiklerini ifade eden işletmeci Yunus Yılmaz, “Sivas ve çevresinde Fadlum Tuzu olarak bilinir. 150 yıldır üretim yapan bir yer burası. Daha önceden devlete aitti. 2000 yılında özelleşti, biz aldık. Yaz aylarında çıkar. 4 aylık üretim sezonumuz var. Geriye kalan aylarda da bakım ve tadilat oluyor. 11’nci aya kadar üretim yapıyoruz. Daha sonra da çıkan tuzlu suyu mevsim şartlarına göre depoluyoruz. Mayıs, Haziran gibi havuzların temizliği yapılıyor. Temizlikten sonra stokta birikmiş tuzlu suyu havuzlara bırakıyoruz. Güneş sayesinde buharlaşmadan dolayı doğal tuz elde ediyoruz” diye konuştu.

    “Tamamen doğal yöntemlerle oluyor”
    Tuzun oluşumuna müdahalede bulunmadıklarını ifade eden Yılmaz, “Tamamen doğal yöntemlerle oluyor. Normal yeraltı tatlı suları kaya tuzuna uğruyor. Kaya tuzunu eriterek yüzeye tuzlu su olarak çıkıyor. Çıkan tuzlu suyu yaz mevsiminde havuzlara bırakıyoruz. Güneş sayesinde buharlaşma ile tuz oluşuyor. Biz oluşan tuzu kendi ekipmanlarımızla dışarıya çıkmasını sağlıyoruz. Biz sadece oluşumuna yön veriyoruz. 2 ila 3 gün kurutuyoruz, daha sonra paketliyoruz” ifadelerini kullandı.
    “Hedefimiz bin ton civarında”
    Yağmurların üretimi olumsuz etkilediğini ifade eden Yunus Yılmaz, şu ifadelere yer verdi:
    Tuzun üstüne su ilave ettiğinizde eriyor. Yağmur yağınca bunun tuzluluk oranı düşüyor, buharlaşması gecikiyor. Gecikince de üretim sezonumuz kısalıyor. Bu sene geç başladık. Şu anda havalar güzel, açığı kapatacağız diye düşünüyoruz. Normal şartlarda bin 500 tona kadar çıktığımız oluyordu. Bu sene yağmurlar çok yağınca, sezon kısalınca hedefimiz bin ton civarında.”

  • Kene vakalarında artış

    Kene vakalarında artış

    Kastamonu’da Taşköprü sarımsağının hasadının başlamasıyla birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kene, vatandaşlar için risk oluşturmaya devam ediyor. Son 1 ayda kentte kene ısırmasından dolayı 6 kişi hastaneye sevk edildi. Kastamonu’da Taşköprü sarımsağı hasadının başlaması ve hava sıcaklıklarının artması ile birlikte kene vakalarında artış yaşanmaya başladı. Kentte son 1 ayda kene ısırması şikayeti üzerine yüzlerce kişi hastaneye başvurdu. Hastaneye başvuranlardan büyük bir bölümü kenenin çıkartılmasının ardından ayaktaki tedavilerinin tamamlanmasıyla taburcu edilirken, gözlem amacıyla 6 kişi tedavi altına alındı.

    Kastamonu’da kene sebebiyle hayatını kaybeden olmazken, hastanede tedavi altına alınan 6 kişiden 1’i Çorum’a sevk edildi. 1 kişinin tedavisi Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde devam ederken, 4 kişi ise tedavilerinin ardından taburcu edildi. Uzmanlar artan kene vakalarına karşı vatandaşları uyararak, sık sık vücudun kontrol edilerek kenelerin tespit edilebileceğine dikkat çekti.

    “Kene ısırmasının sebebiyet verdiği KKKA hastalığında artış var”
    Kene ısırmasının sebep olduğu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının son aylarda artış gösterdiğini belirten Özel Kastamonu Anadolu Hastanesine Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Oğuzhan Sepetçigil, “Pikniklerde kene temasına dikkat etmemiz gerekiyor. Yine bu dönemlerde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı var.

    Özellikle kene ısırması sonrasında oluşan bir rahatsızlık. Ateş, kas ağrısıyla kendini gösterebilir. O yüzden elbiselerin kontrol edilmesi oldukça önemli. Tabii ki sinek ısırmaları, böcek ısırmaları da bu dönemde çok sık görülüyor. Bu konuda da yine sivrisineklerden korunmak amacıyla nebati önleyiciler, spreyler ve sinek kovucular kullanılabilir. Bu konuda da şikayetler olursa kaşıntı giderici kremler, alerji şurupları kullanılabilir” dedi.

    “Kenenin yapıştığı yere alkol dökülmemeli, kimyasal madde kullanılarak çıkarılmamalı”
    Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde sarımsak hasadı sırasında kene ısırmalarının olabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Sepetçigil, “Taşköprü’de de sarımsak hasadımız başladı. Tabii ki bu yine çalışanlarımızın, çiftçilerimizin sıcak çarpmalarına da dikkat etmeleri gerekiyor. Özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı, kene ve bulaşıcı hastalıklar açısından dikkatli olmaları oldukça önemli.

    Özellikle çiftçilerimizin ya da pikniğe gidenlerin elbiselerini çıkarırken vücuda dikkat etmeleri, eğer kene yapıştığını görürlerse kendileri cımbızla tek seferde çıkarabiliyorlarsa çıkarmaları, alkol uygulanmasını istemiyoruz. Kendileri çıkaramayacak düzeyde ise o zaman acile başvurup orada çıkarılması önemli. Bazı kimyasallar kullanılarak çıkarılmasını çok önermiyoruz. El yıkama oldukça önemli ve temizliğe dikkat etmek gerekiyor. Eğer kene ısırığından sonra belirli aralıklarla ateş, kas ağrıları açısından takip ediyoruz ve belirli aralıklarla kan tahlilleri yapılabiliyor. Bu konuda da yine çocuk hastalıkları, enfeksiyon hastalıklarına başvurulabilir” diye konuştu.