İzmit Belediyesi, Çayırköy Mahallesi’nde yıllardır atıl bırakılan 12 dönümlük araziye ektiği çileklerin hasadını yapmak isteyen vatandaşlar için otobüs seferlerine başladı. Perşembe ve Pazar günleri vatandaşlar Çilek Köyü’ne giderek geliri kız çocuklarının eğitimde kullanılmak üzere çilek hasat edip satın alabiliyor. Bu çerçevede 12.00 ve 15.00 saatlerinde servis hizmeti sunularak vatandaşlar çilek tarlasına gidip hasat yapabileceklerdi fakat Çilek Köyü’nde bugün yapılması planlanan hasat, hava muhalefeti sebebiyle ertelendi.
Etiket: hasat
-
Bal hasadı başladı
Adana’da arıcılığın yaygın olarak yapıldığı İmamoğlu ilçesinde bal hasadı başladı. İl Tarım ve Orman Müdürü Muhammet Ali Tekin, bölgede arıcılıkla ilgili eğitim faaliyetlerinin yıl boyunca sürdüğünü, uzun süredir bal üretiminde ilk üç içerisinde bulunan Adana’nın değişen mevsim şartlarına göre bazı yıllar üretimde ilk sırayı aldığına işaret etti. Tekin, “Adana, bal üretiminde Türkiye’de ikinci sırada yer almaktadır. Yaklaşık 13 bin ton civarında bal üretiyoruz. İlimizde ayrıca bal kooperatifimiz var. Bu kooperatif tüm arıcılarımızın ballarını alıp pazarlama yapmaktadır. Bunun dışında da ulusal ve uluslararası ölçekte işletmelerimiz var. Türkiye’deki birçok bal markasının üretim merkezi Adana’dır. Bu bal üretim merkezlerinden de hem yurt içine hem yurt dışına ürün gönderilmektedir” dedi.
Adana’da bal üretiminin devamlı olarak arttığına dikkat çeken Tekin, şöyle konuştu:
“Adana’da bal üretimi yıldan yıla artış gösteriyor. Bundan 4-5 yıl önce 8-10 bin ton civarındayken şu an 13 bin ton civarına çıktık. Yaklaşık 2 bin 500 arıcının 500 bin kovanda bal üretimi yaptığı kentte 2020’de 12 bin 171, 2021’de 12 bin 336, 2022’de 12 bin 645 ton bal üretildi. Sürekli en üstte bir mücadele içerisindeyiz. Hem arıcılarımızı hem ilimizi bu kategoride en önde tutmaya çalışıyoruz. Bal üretiminde en iyi olmak ve en kaliteli balı üretmek için mücadelemizi sürdürüyoruz ve sürdürmeye devam edeceğiz. Üretimin daha güçlenmesi için arıcılara desteklerimiz sürüyor.”Adana Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yunus Kılıçkaya ise, bal üretiminde ikinci sıradaki kentin birinci olabilmesi için çalıştıklarını kaydetti. 43 yıldır arıcılık yapan ve kooperatifin kurulmasına öncü olan İsmail Kılıçkaya, oğluyla 700 kovanda bal üretimi yaptığını söyledi. Bölgedeki arıcıların büyük bölümünün gezgin olduğunu anlatan Kılıçkaya, mazot desteği verilmesinin üretimin artırılmasında büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.
2023 yılında bal sezonun bereketli geçmesi bekleniyor. -
Hasat öncesi çilek bahçeleri kontrol edildi
Her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenen program çerçevesinde zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan pestisitlerin tespiti için saha çalışmaları gerçekleştiriliyor. Bu çerçevede Aydın’ın Buharkent ilçesinde sahaya inen ekipler, hasat öncesinde çilek tarlalarında pestisit tespiti için numune alımları gerçekleştirdi. Kimyasal kalıntıların olup olmadığının belirlenmesi amacıyla alınan numuneler ise analiz için laboratuvara gönderildi.
Konu ile ilgili Buharkent İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada “Hasat Öncesi Pestisit Programı çerçevesinde ilçemizde bulunan muhtelif çilek bahçelerinden numuneler alınarak laboratuvara gönderilmiştir” ifadeleri yer aldı.
-
Kiraz hasadı başladı
Selendi’de son yıllarda ekonominin can damarı haline gelen tadıyla ve aromasıyla dikkat çeken kirazın hasadı başladı. Eskin Mahallesinde başlanan kiraz hasadı beklenilen rekoltede olmamasından dolayı üreticileri de sıkıntıya soktu.
Mevsim normalinden fazla yağan yağmurlardan dolayı kirazlarda çatlamaların fazla olduğunu belirten üreticiler, ihracatlık kirazların çatlamalardan dolayı iç pazar fiyatına satıldığını belirtti. Eskin Mahallesinde kurulan pazarı ziyaret eden İlçe Kaymakamı Halil İbrahim Okumuş da üreticilere bereketli kazançlar dileyerek, yeni hasat sezonunun tüm üreticilere hayırlı olmasını temenni etti. Okumuş, “Son zamanlarda meyvecilik ile öne çıkan ilçemizde yetiştirilen ve ihraç değeri yüksek olan kirazın katma değeri yüksek ve ilçemiz tarım ürünleri içinde de ekonomik anlamda önemli bir yeri var” dedi.Kaymakam Okumuş, Eskin Mahallesi sakinleriyle sohbet ederek kiraz bahçelerini gezdi. Eskin Mahalle Muhtarı Yasin Uygun ve İlçe Tarım Müdürü Ahmet Ayhan da Kaymakam Okumuş’a eşlik etti.
-
Hasat için zamanla yarışıyorlar
Aydın genelindeki barajların doluluk oranlarının düşük olması ve kuraklığın beklenmesi sebebiyle son günlerde etkili olan yağışlar çiftçileri sevindirse de hasat için bekleyen buğdayların hasat tarihini erteletti. Bölge çiftçisi yağmurların kesilmesi ve tarlaların kuruması için beklerken Aydın’da buğday hasat sezonu yağışlar nedeniyle gecikmeli olarak başladı. Sabahın erken saatlerinde biçerdöverin tarlaya girmesi ile birlikte mahsuller toplanırken, hasadı yapılan buğdaylar kamyonlara yüklenerek Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) yolunu tuttu.
TMO’da bu sene uygulanan randevu sistemi ise üreticiler tarafından olumlu olarak karşılansa da yağışlar sebebiyle uzayan hasat sezonunda buğdayların daha fazla tarlada kalmadan ve kayıp yaşanmadan mahsullerin bir an önce toplanmasını isteyen üreticiler, randevuların ileri tarihlere sarkması sebebiyle ya hasadı bekleterek mahsul kaybı yaşayacaklarını ya da tüccarların verdiği düşük fiyattan ürünü satmak zorunda kalacaklarını belirtti.
“Buğday bekledikçe dökülebilir”
Buğdayın beklemeye gelmediğini ve zamanında hasat edilmesinin önemli olduğunu belirten üreticilerden Halil Özer; “2023 buğday sezonumuz başladı. Herkese hayırlı uğurlu olsun. Bereketli buğdaylar dileriz. Yağışlardan dolayı biraz gecikmemiz oldu ama olsun yağış da önemli. Hala daha yağışlarımız devam ediyor. Görülmemiş bir yıl bu. Yani Haziran ayında her gün yağış görülmesi bu zamana kadar görülmemiş bir şey. Tabi herkes biran önce buğdayını kaldırmak istiyor. Çünkü buğday beklemeye gelmez yani her an dökülebilir. Yağışta dökülebilir. Ayrıca rutubet olayı var biraz, ondan da sakınca olabiliyor. Rutubeti önleyemeyiz. Yağışlar devam ettiği sürece bekletmek zorundayız buğdayı. Hava şartlarından dolayı oluşan bir rutubet” dedi.
Buğdayda devletin verdiği fiyatın güzel olduğunu belirten Özer; “Toprak Mahsulleri Ofisi’nin randevu sistemi, çok güzel oldu aslında. Çünkü yığılma olmuyor. Herkes sırası geldiğinde gidiyor. Aynı doktor randevusu gibi. Öbür türlü olduğunda yığılma oluyor ofislerimizde. Millet birbirine giriyor. Onun için bu sistem iyi oldu. Herkes sırası geldiğinde buğdayını biçtirip gönderiyor. Fiyatımız da dışarıya göre daha güzel. Mesela dışarıda 5 bin 500 liradan bahsediyorlar şu anda ama TMO desteklemesiyle beraber ayrıca yol ücreti de veriyor. TMO’nun fiyatı destekleme ve yol ücreti desteği ile kiilogramda 9,5 lirayı buluyor. Genel olarak çok iyi olmayabilir ama günümüz şartlarında devletimizin ofisinin verdiği fiyat daha güzel yani” dedi.
“Bir günde bile akmalar olabiliyor”
Bu sene buğday rekoltesinde düşüş yaşanabileceğini ifade eden üreticilerden Ahmet Solak ise “Bu sene mevsimsel olarak biraz problemliydi. İlk başta çiftçi, Ocak-Mart aylarında yağmuru çok bekledi. Yeterli miktarda yağış olmadığı için önce kurak oldu. Daha sonra Mayıs ve haziran yağışları iklim şartlarını değiştirdi. İklim şartları değiştiği için hasat arkaya kaldı. Hasatta biraz verim kaybı bekliyoruz. İnşallah hasadımız düzgün olur. Ege’de bu sene ortalama rekolteyi 550-600 kilogram arasında bekliyoruz” dedi.
Tüccarların devletin belirlediği fiyatları daha aşağıya çekmeye çalıştığını ve devletin bu fırsatçılığa mahal vermemesi gerektiğini sözlerine ekleyen Solak; “TMO’nun randevu sistemi iyi oldu ama şu ara hasat yoğunlaştığı için bir birikme oluştu. TMO’da biraz beklemeler de olunca çiftçi tarlasında buğdayını hasat edemiyor. Hasat edemediği için bu buğdayda bir günde akmalar meydana geliyor. Yani buğday daneleri toprağa düşüyor. Herhalde 2-3 güne kadar bu problemin çözüleceğinden eminim. Aşamayacağımız hiçbir şey yok. Çünkü devletimiz hep arkamızda. Bu sene fiyatlarımız iyi, bir hafta sonra da fiyatların daha da yerine oturacağını düşünüyorum. Yalnız tüccarlar çok iç açıcı fiyat vermiyor. Devletin belirlediği fiyattan 2,5-3 lira aşağıya almaya çalışıyor. Böyle olunca fırsatçılık doğuyor. Devletimizin bunlara fırsat vermemesi lazım. Çiftçinin tek derdi bu. Çiftçi bazen satmaya mecbur kalıyor. Başka hiçbir problem yok” şeklinde konuştu.
-
İlk kez dikimi yapılan salepin hasatı yapıldı
İlçenin Akçiriş mahallesinden Hanife Özcan, Geyikli mahallesinden Hanife Bayraktar ve Üzümözü mahallesinden Çağlar Özdemir’e ait oluşturulan bahçelerde 2020 yılında salep fidanının Trabzon’da toprakla buluşması sağlandı. Geçen 3 yılın ardından ilk hasatta gerçekleştirildi.
Şalpazarı Ziraat Odası Başkanı Ali Bayraktar, fındık üreticilerine alternatif ürün oluşturmak için bir süredir yürüttükleri çalışmalar kapsamında güzel sonuçlar almaya başladıklarını söyledi. Bayraktar “İlçemizde kültür mantarcılığı, seracılık, salma tavukçuluk, aronya fidan dağıtımı ve değişik konularda atılımlar yaptık. Fakat bu atılımlarda üreticilerimizle ikinci aşamaya geçemedik. Trabzon’da ilk defa Şalpazarı ilçesinde 3 çiftçiyle getirisi yüksek olan salep dikimi için önceden toprak tahlillerini yaptığımız 20 metrekarelik alanlarda, 3 bahçede, ekimini 2020 yılında yapmıştık. Bu salep bahçelerimizin Akçiriş mahallesinde bulunan Hanife Özcan’ın bahçesini Şalpazarı Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından uygulamalı örnek bahçe olarak belirledik. Projemizi 20’şer metrekareden 3 çiftçimizle yürütüyoruz. Diktiğimiz bu salep bitkisini Mayıs ayının sonunda hasat etmeşe başladık. Değerli çiftçi kardeşlerimiz ile bu bahçeleri yeniden düzenleyerek tekrar dikimini yaparak ilçemizde ilk defa uygulamasını yaptığımız bir ürünü aynı yıl ikinci defa dikmeyi başardık” diye konuştu.
Şalpazarı Kaymakamı Zekeriya Murat Şahan ise, “Salep üretiminin coğrafi olarak dar bir alanda yapıldığında ilçe ekonomisine katma değeri yüksek bir ürün olacak” dedi.
-
Didim’de erkenci karpuz hasadı yapıldı
Hasat etkinliğine Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca ve eşi Eda Kuruca, Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay, Başkan Yardımcıları Yusuf Deveci ve Zeynel Şener, Didim İlçe Tarım Orman Müdürü Alamettin Hatipoğlu, Didim Ziraat Odası Başkanı Hilmi Yıldırım, Didim Şoförler Odası Başkanı Savaş Cengiz, Didim Rumeliler Derneği Başkanı Berrin Muslu ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Hasat öncesi katılımcılar, karpuz tarlalarını gezerken karpuz yetiştiricisi Şükrü Çağlar, karpuz hasadıyla ilgili bilgiler verdi. Çağlar, “İlk olarak hangi bölgede hangi karpuz yetişir; onu tespit ettik. Şu an 5 çeşit ürünümüz var, 10’a çıkartmaya çabalıyoruz. Deneme dikimleri gibi yapıyoruz. Seneye hangisini güzel alabiliriz, hangisi hasta olur? Erkenci mi? Uygun mu? Mesela bir çeşidimiz şu an hastalık var, külleme hastalığı var, demek ki o çeşitten çok tercih edilmeyecek diye kararımızı veriyoruz. Hem deneme yapıyoruz, hem önayak olalım istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Konuşma yapan Kaymakam Can Kazım Kuruca ise “Yani görmek istediğimiz bir iş yapıyorsunuz. Yani biz de hep çiftçilerimize diyoruz ki yani klasiğe takılmayın, yeni işler deneyin, yeniliklere açık olun her zaman ve katma değeri yüksek ürün üretmek her zaman önemli. Artı ürün gamını geliştirmek de önemli” dedi.
Karpuz tarlasının gezilmesinin ardından davetlilere ve ilçe protokolüne ikramlarda bulunuldu.
-
Tokat’ta bağ yaprağı hasadı başladı
Gökçeli beldesinde çiftçiler, asma bağ yaprağı hasadına sıcak hava dolayısı ile erken saatlerde başlıyor. Türk mutfağının lezzetlerinden yaprak sarmasının ana malzemesi olan üzüm yaprağını özenle toplanıyor. Tek tek toplanan bağ yaprakları salamura yapılmak üzere haşlanarak bidonlara basılıyor. Gökçeli beldesinde bağ yaprağı toplayan kadınlı erkekli çiftçiler belde ekonomisine katkı sağlıyor. Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun gibi büyükşehirlerden talep gören bağ yaprağı bölgeye önemli girdi sağlıyor. Geçen yıl kilosu 30 liraya kadar çıkan bağ yaprağının kilosunun bu sene 50 liraya kadar çıkması bekleniyor.
Gökçeli Belediye Başkanı Mustafa Koyuncu, altın sarısı yaprağın Gökçeli’nin simgesi olduğunu belirterek, “Hava şartlarından dolayı bu sene hasadımız Mayıs sonuna kaldı. Gökçeli’de Mayıs ortasında başlayan yaprak hasadımız bu sene tabii yağmurlar çok yağdığı için biraz geç kaldı. Yani yapraklar yeni uzamaya ve erişkin olmaya başladı bu sebeple Haziran ayına kaldı. Bizim Gökçeli beldemizin yaprağının özelliği ince, zarif olmasıdır. Yaprak üzerindeki damarları çok incedir. Çok ince olduğu için de çabuk pişiyor, buranın havasından toprağından dolayı da aroması da çok farklı oluyor. Diğer yörelere göre bizim Gökçeli’nin yaprağı aroma olaraktan, pişme olaraktan daha güzel, daha narin oluyor, zaten narenciye diyoruz üzüme de. O bakımdan hakikaten diğer yerlere göre daha farklı bizim yaprağımız var. Onun için de yaprağın başkenti Gökçeli diyoruz biz. Burada yaprak haricinde üzümü de değerlendiriliyor aynı zamanda. Üzümden sofralık da oluyor pekmezlik de oluyor. Bir kısmını sofralık olaraktan değerlendiriliyor, bir kısmı da pekmez yapılıyor. Bizim pekmezimiz de çok güzeldir içerisinde herhangi bir katkı maddesi, ilaç falan konulmuyor, tamamen doğal. Sadece pekmez toprağı dediğimiz bir maya var. Onun dışında hiçbir şey koymuyoruz. Pekmezimiz de doğal, yaprağımız da öyle zaten. Bu ürünleri çiftçilerimiz hem kendileri ailece tüketiyorlar hem de satışını yapıyor” dedi.
“Kilosu 50 liraya kadar çıkabilir”
Başkan Koyuncu beldede yaklaşık 4 bin ton civarında yaprak hasadı olduğunun altını çizerek, “Gökçeli’de yaklaşık 4 bin ton civarında yaprak çıkar. Bunun yüksek bir kısmı İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlere satılıyor bir kısmını da insanlar kendi evlerinde yemek için, eşine, dostuna hediyelik yaparlar. Toplanan yapraklar, bidonlara basılıyor, salamura şeklinde satıldığı gibi, işte naylon 40 kiloluk çuvallarda onlara basarlar, bunlarla da toptan satanlar oluyor. Geçen sene son zamanlarda kilosu 30 liraya kadar çıkmıştı, bu sene henüz piyasası oluşmadı ama tahminimce 30 liradan başlar ve 50 liraya kadar çıkar zannediyorum. Bizim yaprağımız altın sarısı rengindedir, Gökçeli’nin altını diyebiliriz. Her yıl beldemizde festival yapıyoruz yine geleneksel olarak bu sene de yapacağız ama şu anda tarihini henüz belirlemedik, zannediyorum bu ayın sonlarında falan olabilir. Yaylada böyle gayet güzel yaprak sarması yarışmaları falan da yapıyoruz, en güzel yaprak sarması kim yapıyorsa onları da ödüllendiriyoruz. Sonuçta maksat yaprağımızı dolmamızı, sarmamızı tanıtmak vatandaşı teşvik etmek, amacımız bu. Yaprak almak isteyen, gerçekten ağız tadıyla dolma yemek isteyen yaprağını gelsin Gökçeli’den alsın” diye konuştu.
“Birçok büyükşehire satış yapılıyor”
Belde çiftçilerinden Sakin Aykut yaprak toplamanın zahmetli bir iş olduğunu belirterek, “Sabah erken saatlerde kalkıp bağa geliyoruz ve yaprakları toplamaya başlıyoruz. Yaprakları 120 kiloluk varillere salamura yapıyoruz, salamura yaptıktan sonra tüccarlarımız geliyor ve yaprağımız alıyor. İstanbul, Ankara, Eskişehir nereden talep varsa oraya satılıyor. Bu sene verim randıman çok yüksek, kalite yönüyle de yüksek, lakin biraz geç kaldık. Hava koşulları yüzünden geçen sene bundan 20 gün önce birinci mahsul bittiydi, şu anda birinci mahsule anca başladık anca bitiriyoruz. Yani sıcak güneş olması lazım ama bu sene yağış bol oldu sıcak fazla olmadı onun için mahsul 20 gün geç başladık. Birinci toplama hasadımızı tamamladık şimdi ikinciyi yapacağız inşallah. Erbaa yaprağı ile buranın arasındaki fark kalite farkı var. Bizim Gökçeli’nin yaprağı biraz daha kaliteli. Özelliği güneş oraya direkt bakıyor, bizim buraya arkadan dolanıyor yani. Orası güneye geliyor, burası yumuşak oluyor onun sebebine orada üç toplanır, dört toplanır daha toplanmaz yaprak. Ondan sonra üzüme kalır. Ama burada dört, beş, altı hatta az daha mevkinin yüksek yerinde 7 defa yaprak toplanır. Köy yaprağı narenciye cinsi üzümü narenciye cinsi şaraplık. Bu da salamura yaprağımız. İstanbul, Ankara, Çorum’a yani Türkiye’nin ücra köşelerine satılıyor bu yaprak. Lezzetlidir, mayhoştur tadı, özelliği budur” ifadelerini kullandı.
“Aroması ve lezzeti bir numara”
Belde de bağcılık işi uğraşan Mustafa Çoban ise, “Normalde Mayıs ayında başlıyor hasadımız ama bu sene havalar yağışlı ve soğuk gittiği için hasadımız gecikti. Bizim beldemizin yaprağının bu kadar özel ve lezzetli olmasının sebebi arazi koşullarıdır. Mesela bizim arazilerimiz normalde ikindi vaktinden sonra güneş almaz öğleden sonra güneş biter buralarda o yüzden yaprak sertleşmez yumuşak olur ve çabuk pişer biraz da diğer yapraklara göre mayhoşluğu vardır. Bu sene piyasanın yüksek olacağını düşünüyoruz ama tabii fiyatlar henüz oturmuş değil. Hasatlar da yeni başladığı için tam belirgin bir fiyat söyleyemeyiz. Bağ ne kadar sıcak olursa yaprak o kadar güzel büyür ve çabuk toplanır, bir haftada yeniden toplanabilir ama sıcak olmaz yağışlı giderse hava haliyle toplama süresi de uzayabilir” şeklinde konuştu.
-
Hatay’da şeftali hasadı başladı
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin en büyük yıkımı yaptığı Hatay’da, tarımsal üretime ara verilmiyor. Amik Ovası ve çevresinde başta hububat olmak üzere bir çok meyve ve sebzenin de hasadı başladı. Sabahın erken saatlerinde şeftali bahçesine giren işçiler sıcak havaya rağmen hasat gerçekleştiriyor. Çizilip ya da darbe almaması için içi sünger kaplı kovaya toplanan şeftaliler daha sonra sandıklara konularak kamyonlarla işleme tesisine götürülüyor. Paketlenen şeftalilerin çoğunluğu başta Arap ülkeleri olmak üzere Rusya, Romanya, Ukrayna, Dubai, Lübnan, Suudi Arabistan’a ihracatı gerçekleştiriliyor.
Kırıkhan ilçesinde meyve üretimi yapan Hakan Toklucu, depremde ev ve iş yerlerinin zarar gördüğünü ve yakınlarını kaybettiğini dile getirdi.
Yaşanan olumsuzluklara rağmen tarımın durmaması gerektiğimin altını çizen Toklucu, “Her şeye rağmen işimize devam etmek zorundaydık. Kırıkhan’da yaklaşık 500 dönüm arazi üzerinde meyve üretimi yapıyoruz. Sert çekirdekli meyveler kayısı, şeftali, nektarin bahçelerinde üretim yapıyoruz. Yılda 15 bin gündelik işçi çalıştırıyoruz. Ürünlerimizin büyük çoğunluğunu ihracat yapıyoruz. Şuan şeftali hasadındayız. Bu üründe yaklaşık 500 ton kapasitemiz var. Dünyanın birçok ülkesine başta Rusya, Romanya, Ukrayna, Dubai, Lübnan, Suudi Arabistan’a ihraç ediyoruz. Ürünler seçiliyor. Kaliteli ürünler yurtdışına, 2. kalite ürünler iç piyasaya gönderiliyor” dedi.“Tarladan 10 liraya çıkıyor”
Türkiye’de ilk meyve hasadının Hatay, Adana ve Mersin bölgesinde yapıldığını ifade eden Toklucu, “Bu şeftalinin türü Transvalia’dır. Özellikleri uzun raf ömrü vardır. Şuan şeftalinin tarladan çıkış fiyatı 10 lira. Geçen sene don felaketinden dolayı ürün azdı ve 20 lira tarladan çıkış fiyatıydı. Rekoltemiz her sene olduğu gibi bu sene de çok yüksek. 10 Temmuz’a kadar bu şeftalinin hasadı devam eder. Dalından toplanır, meyve seçme tezgahında seçilir. Daha sonra soğutularak ambalajlanır, paketlenir. Kara, hava, deniz yoluyla dünyanın birçok ülkesine ihraç edilir” diye konuştu.
Hatay’da depremden dolayı 50 tane ihracatçı firmanın 47’sinin Adana bölgesine taşındığını belirten Toklucu, tarımın sürekliliği için çalışmak zorunda olduklarını sözlerine ekledi. -
‘Kırmızı elmas’ın ilk hasadı yapıldı
İnegöl’e bağlı Kurşunlu Mahallesi’nde üretimi yapılan Kurşunlu çileğinin hasadı başladı. Tarlada kilosu 15 TL’den satılan ve bin 100 haneli mahallede oturan vatandaşların geçim kaynağı olan Kurşunlu çileğinin, önceki yıllarda da olduğu gibi bu yıl da Gürcistan, Rusya ve Irak’a ihraç edilmesi planlanıyor. Hasadı inceleyen Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik, “Kurşunlu’muz çileğiyle ünlü bir yer. Yaklaşık 13-14 senedir burada çok güzel çilek üretimi gerçekleşiyor. Yıldan yıla da üretim hacmi ve ekim alanları da genişliyor. Örneğin geçen sene burada 35 bin tona yakın çilek üretimi gerçekleştirdik. Bu sene de beklentimiz bu yönde ancak 1 buçuk aydır hiç kesilmeden yağmur yağıyor.
Dolayısıyla da çilek hasadı biraz sancılı başladı. Çilek güneş görmediğinde, sürekli yağış olduğunda sorun olabiliyor. İnşallah bundan sonraki süreçte bunu telafi edebiliriz. Çünkü bizim çileğimizin hasadı ekim ayının sonuna dek yapılıyor. Bu yüzden de telafi edebiliriz diye düşünüyorum. İlaç fiyatları bildiğiniz gibi çok yükseldi, işçi maliyetleri de keza aynı şekilde ancak yine de bu senenin çilek fiyatları geçen senenin bandında geziyor.
Sanayilik çilek 12 TL, sofralık çilek 15 TL ve marketlik çilek 16 TL civarında değişiyor. Özellikle ağustos ve eylül aylarında gelir anlamında bahçeyi kapatırız diye düşünüyoruz. Gürcistan’a, Ukrayna’ya, Avrupa’nın bazı ülkelerine ihracatımız olmuştu. Bu sene de yine beklentimiz o yönde. Geçen sene bu bölgede biz, özellikle ihracatçı arkadaşlarımızla hesaplamasını da yaptık. Bu bölgede çilekten 500 milyon TL civarında bir kazanç sağlandı. Bu sene de umarım hem rekolte anlamında hem de gelir anlamında onu geçeriz diye düşünüyorum” dedi.
Çelik, “Biz İnegöllüyüz, bu bölgede büyüdük. Şu anda burası için çileği nasıl konuşuyorsak, eskiden de fasulye için aynı şekilde konuşuyorduk. Burası fasulyenin deposuydu. İstanbul gibi şehirlerin yakın olmasından dolayı da gerçekten İstanbul’un fasulye deposu olarak adlandırabiliriz. Sonraki süreçte bir boşluk oluştu. Bölgede Çilek Mobilya gibi fabrikaların da oluşması ve tarımda gelir seviyelerinde düşme yaşanmasında dolayı özellikle bölgedeki çiftçilerimiz fabrikalarda çalışmayı tercih ediyordu. Bundan 14 sene önce bir fuarda alınan fidelerle birlikte bu seviyelere dek gelindi.
Bundan sonra da devam edeceği kanaatindeyim. Burasının nüfusu 10 bine yakın, eskiden de belediyeydi zaten. Büyükşehir yasasıyla mahalleye dönüştü. Burada 10 bin nüfus varsa bunun 7-8 bini zaten çilekle uğraşıyor. Kiminde 2-3 dönüm var, kiminde ise 10 dönüm var. Ancak bir şekilde herkes burada çilekle uğraşıyor” ifadelerini kullandı.