Etiket: hasta

  • 109 Gazzeli hasta Türkiye’ye getirilecek

    109 Gazzeli hasta Türkiye’ye getirilecek

    Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Sağlık Bakanlığı’nın talebi üzerine Türkiye’de tedavi görecek 109 Gazze vatandaşının tahliyesi için Mısır’a A400M uçağı görevlendirdiğini açıkladı.

    MSB, uçağın Kayseri’den havalandığını belirtirken 10 kişilik sağlık personelinin de Mısır’a gittiğini belirtti.

     

  • Genç baba amansız hastalığa yenik düştü

    Genç baba amansız hastalığa yenik düştü

    Hendek ilçesinde yaşayan 33 yaşındaki Meriç Sancaktar, yaklaşık 7 yıldır kan kanseri ile mücadele ediyordu. Evli ve bir çocuk babası olduğu öğrenilen Sancaktar, İstanbul’da tedavi gördüğü özel bir hastanede hayatını kaybetti. Bayraktar’ın cenazesi Hendek Merkez Büyük Cami’de öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı.

  • Yaşlı hastaya doğum günü sürprizi

    Yaşlı hastaya doğum günü sürprizi

    YADES ekibi, Hakkari Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Servisinde tedavi gören ve doğum günü olan bir anneye doğum günü sürprizi yaparak, hasta odasında kendisini sevindirdi. Yanında torunları ve ailesi olan hasta, YADES ekibini karşısında görünce mutluluğu gözlerinden okundu. Oldukça duygulanan anne, kendilerini unutmayan YADES ekibine teşekkür etti.

    YADES ekibi, Vali ve Belediye Başkan Vekili Ali Çelik’in talimatları doğrultusunda kentin bütün mahallelerinde ikamet eden yaşlılara ulaşarak taleplerini dinleyip yerine getirdiklerini belirterek, “2021 yılında çalışmalarımıza başladık. Yaklaşık 300 yaşlıya ulaşarak gönül köprüsü kurduk. Bu kapsamda rutin yaşlı ziyaretlerimiz devam ediyor. Yeni yaşlı tespitleri yapılarak bu yaşlıların da taleplerini alıyoruz. Hakkari Devlet Hastanesinde tedavi gören Adile teyzemizin doğum günü olduğunu öğrendik. Kendisine sürpriz yaptık. Moral ve motivasyonu artan teyzemiz bize teşekkür etti. Bu sürprizden çok memnun kaldığını dile getirdi. Teyzemizin ailesi de bizi arayarak, yaptığımız çalışmanın çok kıymetli olduğunu ve duyarlılığımız için teşekkür dileklerini bize ilettiler. Hakkari Valisi ve Belediye Başkan Vekili Ali Çelik ve emeği geçenlere teşekkür ettiler” dedi.

  • Dr. Sarıkaya’dan Radyoloji Günü açıklaması

    Dr. Sarıkaya’dan Radyoloji Günü açıklaması

    Her yıl 8 Kasım’da kutlanan ‘Dünya Radyoloji Günü’ çerçevesinde açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Sarıkaya, radyasyona karşı korunma yöntemleri ile ilgili tavsiyelerde bulundu. Radyasyonun zararlı ışınlarının sağlığa zararlı vereceğini, hasta ve çalışanların radyasyon güvenliği önlemlerini eksiksiz alması gerektiğini söyledi.

    Sağlıktaki görüntüleme yöntemlerinin önemine dikkat çeken Sarıkaya, “Radyoloji, radyasyonun, hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanımı ve bu amaçla geliştirilen teknik ve yöntemleri kapsayan bilim dalıdır. Dr. Wilhelm Conrad Röntgen 8 kasım 1895 tarihinde keşfettiği ‘x’ ışınlarını insanlığın hizmetine sunmuştur. Eşinin el grafisini elde ederek fizik ve tıp alanında çığır açan Alman fizikçinin adı bugün hala dilimizde. 2012 yılından beri bütün dünyada bu büyük keşfin yapıldığı gün olan 8 Kasım günü Uluslararası Radyoloji Günü olarak kutlanmaktadır. Radyoloji gününde sağlık hizmetlerinin devamlılığında radyolojinin önemine ve radyasyon güvenliğine dikkat çekmek amaçlanmaktadır. Görüntüleme yapmadan tanı koymanın neredeyse imkansız olduğu bu günlerde, hasta ve çalışanlar radyasyon güvenliği önlemlerini eksiksiz alması gerekiyor” dedi.

  • Organ Bağışı Haftası’nda üç hastaya umut oldu

    Organ Bağışı Haftası’nda üç hastaya umut oldu

    3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasının ilk gününde, umutlandıran haber İzmir’ den geldi. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hipertansiyona bağlı beyin kanaması geçiren ve beyin ölümü gerçekleşen 40 yaşındaki erkek hastanın organları, ailesi tarafından bağışlandı. Organları bağışlanan kişinin karaciğeri ve bir böbreği, Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezine getirildi. Diğer böbreği ise nakledilmek üzere başka bir merkeze yönlendirildi. Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezi ekibi, bağışlanan organları ivedilikle merkeze getirerek nakil işlemine başladı.

    “Organ donörü olduğunuzu ailenize bildirin”

    Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezine liderlik edenProf. Dr. Şükrü Emre, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasına ilişkin “Organ nakli, son evre organ yetmezliği olan insanlarda tek hayat umududur. Şayet organ nakli yapılmazsa hayatını kaybedecekler ve birçok insan; anasız, babasız, çocuksuz, kardeşsiz ve eşsiz kalacaktır. Bu anlamda organ naklinin oluşturduğu fayda, çok büyüktür. Türkiye’de 25 binin üzerinde insan organ nakli beklemektedir. Türkiye’de canlı vericiden nakil daha sık yapılmakla beraber, kadavradan nakiller az sayıdadır. Bizim amacımız; kadavradan yapılan organ nakillerini artırmak ve canlı vericili nakilleri azaltmaktır. Bu anlamda sizlerin yardımına ihtiyacımız var. Organlarınızı bağışlamanız çok çok önemlidir. Organ donörü olmayı kabul ettiğiniz zaman lütfen ailenize bu kararınızı bildirin. Organ nakli, Türkiye’de hem hukuksal hem de dini yönden kabul görmüş bir işlemdir. Bunun en güzel örneği de; ‘Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır’ sözüdür. Organlarınızı bağışlamanızı ve organ nakli bekleyen insanlara umut olmanızı diliyorum” dedi.

    Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezi ekibi ise “Hayata iz bırak” yazılı t-shirtler ile organ bağışının önemine değindi. Organ Bağışı Haftasında bazı veriler de dikkat çekiyor. Buna göre, Türkiye’de 25 binin üzerinde hasta organ nakli bekliyor. Buna karşılık, yeterli sayıda bağışçı bulunmuyor. Ülkemiz, canlı vericili organ nakillerinde en üst sıralarda yer alıyor; ancak kadavradan organ nakli yeterli düzeyde değil. Türkiye’de organ nakillerinin yaklaşık yüzde 75’i canlı vericiden, yüzde 25’i ise kadavradan yapılıyor. Canlı vericisi olmayıp bekleme listesinde olan hastalarda, organa zamanında ulaşamadıkları için hayatını kaybetme riski fazla. Her yıl bekleme listesinde bulunan yaklaşık 2 bin hasta, nakil yapılamadığı için hayatını kaybediyor.

  • Hasta kabulüne başladı

    Hasta kabulüne başladı

    Bilecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp bölümüne atanan Uzm. Dr. Muhammed Tahsin Özen hasta kabulüne başladı. Eksik görülen polikliniklerde ise doktor atamasının devam edeceği belirtildi.

  • Engelli ve hasta kardeşlerin çöp evde yaşam mücadelesi

    Engelli ve hasta kardeşlerin çöp evde yaşam mücadelesi

    Adana’nın merkez Seyhan ilçesine bağlı Ziyapaşa Mahallesi’nde 53 yaşındaki bedensel engelli Osman ve 48 yaşındaki zihinsel engelli Yılmaz, 46 yaşındaki KOAH hastası kız kardeşleri Hörü ile birlikte babalarından kalma çatısı akan, döşeme tahtaları kırılmış, pencerelerinde cam bulunmayan, tuvaleti açıkta, içerisi adeta çöplüğe dönüşmüş viranede kalıyor.

    Zihinsel engelli Yılmaz gün boyu dışarıda gezerken, bedensel engelli Osman ise kanepede yaşamını sürdürüyor. KOAH hastası Hörü ise hastalığı nedeniyle ev işlerini yapamıyor.

    “Düzgün bir hayat istiyoruz”

    Açıklamalarda bulunan Hörü İba, “2 engelli kardeşime ben bakıyorum. Ben de KOAH hastasıyım. Onlara ben bakıyordum ama artık bakamıyorum. Evimizin onarılmasını istiyoruz. Ev işlerini ben ancak bu kadar yapabiliyorum. Bu evden başka bir yere gidemeyiz. Düzgün bir hayat istiyoruz” dedi.

    “Eskiden çalışıp onlara ben bakıyordum”

    Bedensel engelli Osman İba, “Kardeşlerimden birisi zihinsel engelli, ben de bedensel engelliyim. Sol tarafım felçli. Fizik tedavi görüyordum ama artık yola kadar dahi yürüyemediğim için bırakmak zorunda kaldım. Ben eskiden lokantada çalışıp kardeşlerime bakıyordum. Şu anda çalışamıyorum” ifadelerini kullandı.

  • Sizi hastalandıran şey iyileştirebilir

    Sizi hastalandıran şey iyileştirebilir

    En basit saman nezlesinde bile ilaç kullanmak yerine bitki çayları gibi o hastalığa iyi geldiği düşünülen doğal formların kullanılarak hastalığın ilerlemesini önlemeye çalışmak da bir nevi alternatif tıp oluyor. Uzm. Dr. Selin Turan, homeopatiyi, yaşam gücünü dengeleyerek vücudun kendini doğal olarak iyileştirmesine yardım eden, bireyi bütün olarak tedavi eden, tıbbın istisnai bir formu olarak tanımlıyor.

    “İçinde olanı iyileştirme enerjisi ile tedavi ediyor”

    Homeopatinin tümüyle doğal yöntemleri kullanan yan etkisiz bir tedavi yöntemi olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Selin Turan, “Yaklaşık 300 yıl kadar önce Dr. Samuel Hahnemann tarafından geliştirilerek dünyaya yayılmış olan homeopati, insanı fiziksel, zihinsel ve duygusal bir bütün olarak ele alan, hastalıkların semptomlarını bastırmak yerine herkesin içinde olanı iyileştirme enerjisini aktive eden, yalnızca hastanın sözel hikayesine başvurularak uygulanan bir tedavi türüdür” dedi.

    Genel prensibin anlaşılması için bir örnek veren Uzm. Dr. Selin Turan, “Mesela soğan doğrarken önce burnunuzda ve genzinizde bir yanma hissedersiniz. Sonrasında bol miktarda şeffaf su gibi bir burun akıntısı ve göz yaşarması başlar. Bu duruma çok benzeyen bir hastalık olan Allerjik Rinit yani Saman Nezlesinde de benzer bulgular görülür. O halde böyle bir vaka karşısında ‘Alium Cepa=Soğan’ın bilgisini içeren remedi kullanıldığında, şikayetlerin iyileşmesi mümkün olmaktadır” diye konuştu.

    “Hastalık adları değil, hastanın kendisi vardır”

    Homeopatide hastalık adları değil, hastanın kendisinin olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Selin Turan, “Sağlıklı olma kavramı için ruh, beden ve zihnin dengeli olması gerekmektedir. Bu dengeyi bozacak herhangi bir fiziksel, ruhsal ve zihinsel travma, her insanda çok farklı reaksiyon ve bulgulara sebebiyet verebilmektedir. Mesela boğaz ağrısı olan bir hasta sıcak isterken ve yudum yudum içilen sıcak içecekler ile boğaz ağrısı hafifliyorken, diğer bir hasta hiç yutkunmak istemez. Yutkunma gibi küçücük bir hareketle ağrı çok kötüleşir ve çok kuru hisseder ve buz gibi soğuk içecekleri büyük yudumlar ile içmek ister. Kas eklem ağrıları egzersiz ile rahatlayan hasta da vardır, istirahat edince ağrıları hafifleyen hasta da vardır. Hastaların tedavisinde örnekte de bahsedildiği gibi ince detaylar bile önem taşımaktadır. Kişinin ayrıntılarına (sevdiği, sevmediği ve dokunan yiyecekler, hava şartlarından nasıl etkilendiği, uyku ve rüyaları, şikayetlerin günün hangi saatlerinde arttığı, şikayetlerini nasıl tanımladığı, geçmişini, ailesi ile ilgili konuları, anne karnında iken annesinin hamileliğinin nasıl geçtiğini, hangi yiyeceklerden, renklerden, giyim tarzından hoşlandığını ya da hoşlanmadığını, gelecekteki arzularını), davranışlarına, alışkanlıklarına, psikolojik yüklerine, şikayetlerine, fiziki bulgularına göre homeopati hekim hastanın klinik resmi detaylandırılarak analiz edilir” ifadelerini kullandı.
    Homeopatinin bağışıklık sistemini dengelemek esasından yola çıktığını vurgulayan Uzm. Dr. Selin Turan, “Doğada bu resme karşılık gelecek aynı yakınmaları ortaya çıkaracak madde yani remedi, problemin derinliğine göre artan dilüsyon oranında kişiye verilmektedir. Hasta ile remedi arasında benzerlik olduğu sürece yani belirtiler ile remedi arasında eşleşme olduğunda, çok küçük dozlar hastada iyileşme yönünde bir süreç başlatır ve kişi tüm sağlığında gelişme deneyimler. İlaç hastanın yapısıyla uyuşmadığında ise hiçbir cevap oluşmaz yani kişide hiçbir değişiklik olmaz ki, bu da homeopatinin ayrıcalıklı özelliklerinden biridir. Bağışıklık sistemi dengelenirse dışarıdan gelen alerjen maddeyi, vücut artık yabancı bir madde olarak algılamaz ya da reaksiyonunu kısıtlar. Homeopati gerek akut gerekse kronik hastalıkların tümünün tedavisinde tercih edilebilecek bir tedavi yöntemidir” diye konuştu.

  • Zayıfladığı için hastaneye gitti, kalbinde tümör çıktı

    Zayıfladığı için hastaneye gitti, kalbinde tümör çıktı

    Gaziosmanpaşa’da yaşayan 4 yıllık evli olan ilk çocuğunu kucağına almaya gün sayan 29 yaşındaki Mustafa Yancar, bir süre önce iştahsızlık, hızlı kilo kaybı gibi şikayetler hissetmeye başladı. Yancar, sonrasında yorgunluk ve şişkinlik belirtileri de olup bir anda kendini kötü hissedince Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisine geldi. Burada yapılan tetkiklerde safra yolları fonksiyonlarıyla ilgili problem tespit edilerek dahiliye servisine yatışı yapıldı. İncelemelerde ekipten bir doktorun şüphesi üzerine sorunun kalbinden kaynaklı bir problem olup olmadığına da bakılınca Yancar ve doğumuna haftalar kalan hamile eşi büyük bir şok yaşadı. Kardiyoloji Bölümü Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Erdal Belen ve ekibi genç adamın kalbinde yaklaşık 10 cm’lik tümör olduğunu tespit etti. Ardından hasta, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Elif Teker Açıkel ve ekibine yönlendirildi. Ameliyat olması gerektiği ifade edilen genç adam, hazırlıkların tamamlanmasıyla operasyona alındı. Kalp ve Damar Cerrahisi ekibinin başarıyla gerçekleştirdiği açık kalp operasyonuyla kalpteki tümör alınırken, tespit edilen damar tıkanıklığı da giderildi. Tedavi sürecinin ardından Yancar taburcu edilirken, en büyük endişesinin şu an doğumuna yaklaşık 1 ay kalan bebeğini görememe korkusu olduğunu söyledi. Kardiyoloji Bölümü Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Erdal Belen hastalığın teşhis sürecini anlatırken Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Elif Teker Açıkel de ekibiyle birlikte girdikleri zorlu operasyon ve hastanın tedavisine ilişkin bilgi verdi.

    “En çok korktuğum çocuğumu görebilecek miyim düşüncesi oldu”

    Yaşadıklarını anlatan 29 yaşındaki Mustafa Yancar, “Hastaneye acilden giriş yaptım, 2 ayda yaklaşık 9-10 kilo verdim bir anda, son 1-1,5 haftada yeme olarak inanılmaz kesilmeler oldu. Yürürken artık yorgunluk ve şişkinlik hissetmeye başladım o yüzden acile geldim. Acilde safra kesemle ilgili problem olabileceğini söylediler ve beni dahiliye birimine yatırdılar. Akabinde kalbimde bir büyüme olduğunu fark ettiler. Kalp ve damar cerrahına yönlendirip bir kitle olduğundan bahsedip operasyon yapmak istediklerini söylediler. Acil bir şekilde operasyonum gerçekleşti. Bu benim ilk hastane tecrübem, ilk operasyonum ve çok büyük bir operasyon geçirdim. Bir anda olunca şoka girmiş gibi olduk. Burada kalp ve damar cerrahisindeki doktorlarımız özellikle Melike Hoca, operasyondan önce beni inanılmaz rahatlattı. Çok mutlu oldum, çok rahatladım zaten en başta ameliyatı atlatayım bir uyanayım, ondan sonraki illaki gelecek diye bekliyorduk, öyle de oldu. En çok korktuğum kısım oydu, çocuğumu görebilecek miyim, bütün problem orada başlıyordu zaten operasyona girmeden önce tek bir söz istedim. Ben çocuğuma yetişmek istiyorum, bunu yapabileceksek ben tamamım, her şeye varım. Çok şükür de verdikleri sözü tuttular, yetiştiriyorlar” şeklinde konuştu.

    “Bu şikayetlerle gelen birinde akla gelmesi zordur, ilginç bir vaka”

    Hastanın geliş şikayetleri düşünüldüğünde çok yönlü tanı sürecinin hastalığının tespitinde büyük önem taşıdığını söyleyen Kardiyoloji Bölümü Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Erdal Belen, kimi zaman kalp hastalıklarının şikayet vermeyebileceğini ifade ederek kontrollerin yapılması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Belen, “Hastamız çok genç bir hasta 29 yaşında kilo kaybı, iştahsızlık şikayetleriyle başvuruyor. İç Hastalıkları bölümü hastamızı yatırarak tetkik ediyor safra yollarında bir tıkanıklık, enfeksiyon var. Bunu yapacak yüzlerce sebep olabilir aslında ama ayırıcı tanının önemi, oradaki bir doktor arkadaşımız acaba kalpten gelen bir durum var mı diye bizden EKO istedi. Ekokardiyografi yani, kalp ultrasonunda bir sağ kulakçık dediğimiz yerde 10 cm’ye yakın bir kitle saptandı. Bu kitlenin tek tedavisi vardı o da cerrahi. Biz de teşhisi koyduktan sonra bu 10 cm’lik kitle için kalp ve damar cerrahisi kliniğimize konsülte ettik. Ameliyat için hastayı oraya devrettik. 29 yaşında bu şikayetlerle gelen birinde akla gelmesi zordur o yüzden ilginç bir vaka olması önemli. Bir de sağ tarafta olması önemli daha çok solda bekleriz, bu da farklı bir özelliği ama şükür ki iyi bir ameliyatla hastamızı kurtardık” dedi.

    “O kitleyi tamamen kalbinden aldık”

    Hastasının tedavi sürecine yönelik konuşan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Elif Teker Açıkel, “Gerçekten bizim nadiren görebileceğimiz durumlardan biri, hasta dahiliyeye beslenmesinin azalması, ciddi kilo kaybıyla ve safra kesesinde enfeksiyon soru işaretiyle gelip yatıyor. Oradaki bir doktor arkadaşımın ciddi bir dikkati sayesinde kardiyolojiye danışılıyor. Fark ediliyor ki kalbinde yaklaşık 10 cm’lik tümörel bir kitle olduğu görülüyor. Bize danışıldı, biz de hastamızı zaman kaybetmeden hızla operasyona alıp o kitleyi tamamen kalbinden aldık. Çoğunlukla semptomatik oluyorlar, eninde sonunda bir nefes darlığı, hareketli eforla birlikte güçsüzlük, çarpıntı gibi belirtiler veriyor ama bizim hastamızda ne yazık ki bunlar yoktu. Bu kitlenin sürecini sorarsanız çok uzun süredir var olduğunu düşünüyorum, birdenbire 10 cm’lik bir kitle oluşmaz. Bu yavaş yavaş artmıştır artık en son aşamada kalbe o kadar büyük bası yapmaya başlamış ki bu şekilde belirti vermeye başlamıştır. Kitle 10 cm’ye yakın olduğu için açık kalp ameliyatı yaptık, ameliyatımız esnasında aynı zamanda bir kapağı da tamamen bozulmuş durumdaydı. Hem o büyük kitleyi aldık hem de kapak tamirimizi yaptık” dedi.

    “Hastayı kaybetmeye kadar giden ciddi sonuçlar doğurabilirdi”

    “Ameliyatımız yaklaşık bir 4-5 saat sürdü” diyen Doç. Dr. Açıkel, “Hastamız uyandıktan sonra bile kendisinde farklılıkları çok rahat bir şekilde gördük. Kan değerlerimiz toparladı, hastamızın daha rahat bir hareket hali oldu, beslenmesi arttı. Kilo da almaya başladı, en güzel yanlarından biri de bu oldu. İşin en dramatik tarafı; eğer ki fark edilmemiş olsaydı o kapaktan geçen kitle kapağı tamamen kapatıp kalbin dolaşımını bozup hastayı kaybetmeye kadar giden ciddi sonuçlar doğurabilirdi. Kendisini ilk gördüğüm zaman da dedim; evet, 29 yaşında gencecik bir beyefendisin bu bakımdan şanssızsın keşke olmasaydı ama herhangi bir şey olmadan sana müdahale etme şansımız olması bu da senin şanslı olduğunu gösterir. Çok genç, evet fark edilmemiş ama şu an her şey yolunda. Hastamızı taburcu ettikten sonra günlük hayatına devam edecek, onlar da bir sıkıntısı yok. Belli aralıklarla mutlaka takibimize gelecek. Kullanacağı ilaçlar, tedavilerine de uyduğu zaman ömür boyu artık rahat ve mutlu bir hayat sürmesini düşünüyoruz” diye konuştu.

  • Vatandaş buldu belediye ekipleri köpeğin tedavisini üstlendi

    Vatandaş buldu belediye ekipleri köpeğin tedavisini üstlendi

    Çiçekdağı yolu üzerinde ölmek üzere olan köpeği bulan duyarlı vatandaş, durumu Çiçekdağı Belediye Başkanı Hasan Hakanoğlu’na bildirdi. Başkan Hakanoğlu, aldığı ihbar telefonuyla belediye ekiplerini çaresiz köpeğin bulunduğu alana sevk etti. Çaresiz köpek, ön tedavisi ilçede yapıldıktan sonra gerekli tedavilerin yapılması için Konya Hayvan Hastanesine teslim edildi.