Bursa’da biliyorsunuz hava kirliliğini değerlendirdiğimizde birinci sırada İnegöl geliyor, ikinci sıralarda Gürsu, Kestel geliyor ve böyle gidiyor. Bursa’nın 3.3 milyon kayıtlı nüfusu olan ve yine ilavesiyle 3.7 milyon nüfusun barındığı kentimizde hava kirliliğinin olmaması ve tartışmasının dahi yapılmamasını arzu ediyoruz. Bu konuda çalışmalarımız var. Sayın Valimizi ziyarete gittiğimizde ilk konulardan bir tanesi hava kirliliği konusuydu. Bu konuda gerekeni yapacağını söyledi. Birlikte hareket ederek Bursa’nın havasını temiz tutacağız. Kendisinin desteği de şuanda mevcut. Şimdiden tüm olumsuzluk yaratan, kirletici unsuru olan fabrikaları buradan uyarmak istiyorum. Mutlaka bunların önlemini alın. Bursa’nın havası temiz olmalı. Eğer gerçekten iş dünyası bu konuda dereler temiz akacak dediğinde temiz akar, havası temiz olacak derse inanın bana Bursa’nın havası temiz olur. Bu önemli konuda iş dünyasından destek bekliyorum.
Etiket: hava kirliliği
-
Türkiye’de hava kirliliğinde 3. sırada
134 ülkenin hava kirliliği değerlerinin analiz edildiği 2023 Dünya Hava Kalitesi Raporu açıklandı. Bu çerçevede, metreküp başına düşen ince parçacıklı madde (PM 2.5) yoğunluğunu ölçümlerini esas alınarak hazırlanan raporda Türkiye, hava kirliliği sıralamasında 44’üncü sırada olduğu belirlendi. Türkiye’deki en kirli havaya sahip olan şehirlerin ilk sırayı Iğdır, ikinci sırayı Osmaniye alırken üçüncü sırayı ise Sakarya’nın Hendek ilçesi aldı. Iğdır’ın PM2.5 ortalaması 47,2, Osmaniye’nin ise 38,5 olarak ölçülürken Hendek ilçesinin ortalaması 37,3 olarak kayıtlara geçerken Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yıllık hava kalitesi kılavuz değerinin 8,6 katı olduğu belirlendi.
“İlçemizde hava kirliliği hissediliyor”
Hava kirliliği hakkında konuşan vatandaş Erol Kırcı, “Hava kirliliği araçların sayısının artmasından, sanayiden olabilir. Eskisi kadar odun ve kömür yakan yok. En çok hava kirliliğine sebep olan sanırım araçlarla birlikte sanayi olabilir. İlçemizde hava kirliliği hissediliyor” dedi.
“Beni şok etti”
Zeki Mutlu ise “Hava kirliliğinin sanayileşmeden dolayı olduğunu tahmin ediyorum. Normalde doğalgazımız var, kömür yakma oranımız düştü ama sanayileşmenin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu kadar yeşillik içerisinde olan ilçemizde yüksek oranlı hava kirliliği beni şok etti” diye konuştu.
-
İzmir’de hava kirliliği hayatı olumsuz etkiliyor
İzmir’de özellikle kent merkezinde bulanan bazı semtlerde kullanılan soba nedeniyle bacalardan yükselen duman hem hava kirliliğine neden oluyor hem de etrafa yayılan duman kokusu vatandaşları olumsuz etkiliyor.
Kent üzerinde oluşan hava kirliliği gözle görülür seviyelere ulaşırken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hava Kalitesi İzleme İstasyonundan edinilen bilgiye göre; özellikle merkez ilçelerden Konak’ta hava kalitesi ‘hassas’ değerlerde, Bayraklı, Balçova, Bornova, Gaziemir, Karşıyaka ve Karabağlar da ise ‘orta’ değerlerde ölçüldü.
Yoğun sis olayına karşı uyarı
Öte yandan, İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Birimleri Whatsapp Kanalı’ndan da kentte gece ve sabah saatlerinde 3 günlük periyotta sis olayı beklendiği, görüş mesafesinde azalma, kara ulaşımında aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmasına yönelik uyarı yapıldı.
Uyarıyla birlikte, Torbalı-Selçuk Karayolu Pamukyazı Kavşağı ile Sağlık Kavşağı arasında sis oluştuğu ve Belevi Kavşağı ile Çaybaşı Kavşağı Aydın istikametinde meydana gelen sis nedeniyle görüş mesafesinin 35-40 metreye düştüğü, Selçuk Kavşağı mevkiinde ise yaklaşık 2 kilometrelik yoğun sis bulunduğu öğrenildi. Bölgelerde yaşanan sis olayları trafikte bulunan vatandaşlar tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.
-
En kalitesiz hava o ilçede
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının web sayfasında yayımladığı bu raporlarda Boyabat ilçesinin hava kalitesi 347 (tehlikeli) seviyede görünüyor. Ayrıca “Hava kalitesi ciddi sağlık etkileri oluşturabilecek seviyede” ifadelerine yer verildi.
8 Temmuz Cumartesi günü Boyabat dışında Türkiye’de herhangi bir yerde hava kalite indeksi ‘tehlikeli’ seviyede olan başka bir bölge ölçülmedi. -
5 ilde hava kirliliği alarmı
Hava kirliliğinin tehlike seviyesi artarken fabrika dumanları, egzoz gazlar, yangınlar ve birçok etken artışa neden olmaya devam ediyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun raporuna göre, Türkiye’de hava kalitesi en düşük iller arasında sırasıyla Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya yer aldı.
En temiz havanın ölçüldüğü il ise Hakkari oldu.
Temiz Hava Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, her ilde fosik yakıtların çok yüksek düzeylerde tüketildiğini dile getirdi.
Örneklerle durumu açıklayan Gümüşel, “Batman’da bir petrol rafinerisi ve petrol rafinerileri yüksek miktarlarda işlemleri sırasında petrolü refine ederken çok ciddi miktarlarda toz emisyonuna havaya salıyorlar.” dedi.
Gümüşel, Iğdır’daki hava kirliliğinin önemli bir kısmının kentteki kömürden ısınma nedeniyle sobalarda yakılan kömürden kaynaklandığını belirtti.
Deprem bölgesindeki toz kirliliğinin asbest olmak üzere birçok tehlikeye neden olduğuna değinen Gümüşel, “Hatay’da İskenderun merkezde bulunan istasyondan aldığımız veriler bölgede çok ağır bir toz kirliliğinin olduğunu söylüyor.” dedi.
Gümüşel, şöyle devam etti:
“Hatay’da İskenderun merkezde bulunan istasyondan aldığımız veriler bölgede çok ağır bir gene toz kirliliğinin olduğunu söylüyor.”
Öte yandan raporda; kanser, kalp-damar, KOAH gibi hastalıklara yol açan hava kirliliğinin ruh sağlığı ve uyku düzenini de olumsuz etkilediğine yer verildi.
-
Hava kirliliği ‘zehirli’ seviyede
Çin Ulusal Meteoroloji Merkezinden yapılan açıklamada, ülkenin kuzey ve kuzeydoğu bölgelerinde yılın en yoğun kum fırtınalarının beklendiği bildirildi.
Açıklamada, Sincan Uygur, Ningxia Hui ve İç Moğolistan Özerk Bölgeleri, Çinghay, Gansu, Şaanşi, Şanşi, Hıbey, Liaoning, Cilin ve Heylonciang eyaletleri ile başkent Pekin ve Tiencin şehirlerinin kum fırtınalarından etkileneceği belirtildi. Açıklama, Pekin-Tiencin-Hıbey bölgesi için bu yıl yapılan 3. kum fırtınası uyarısı oldu.
Meteorologlar, kuzey çölleri ve steplerinin kış aylarında yetersiz yağış alması nedeniyle yer yüzeyinde biriken kum ve tozun, bahar aylarında güney bölgelerinin erken ısınmasıyla kuzeyden güneye esen rüzgarlarla taşınarak kum fırtınalarına sebep olduğunu kaydetti.
Başkent Pekin’de, kum fırtınası nedeniyle hava kirliliği kritik seviyelere yükseldi.
ABD’nin Pekin Büyükelçiliğindeki ölçüm istasyonunun verilerine göre, hava kirliliğine yol açan 2,5 mikrondan küçük parçacık miktarını gösteren “PM2.5” yoğunluğu, bu sabah itibarıyla 318’e, 10 mikrondan küçük parçacık miktarını gösteren “PM10” yoğunluğu 999’a çıktı.
Uluslararası Hava Kalitesi Endeksine göre, söz konusu seviyeler, insan sağlığı açısından “zehirli” kategorisinde hava kirliliğine işaret ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü, yıllık ortalama 5 mikrogramın üzerindeki PM2.5 yoğunluğunu “insan sağlığına zararlı” kabul ederken, bu değerin üzerindeki hava kirliliğine maruz kalmanın solunum ve kalp damar hastalıklarına yol açabileceği uyarısı yapıyor.
-
Hava kirliliği gençlerde tansiyon düşüklüğüne yol açıyor
İngiliz bilim insanlarının, yüksek seviyede nitrojen dioksitin yanı sıra havayı kirleten 2,5 mikrometreden küçük sıvı veya katı parçacıklara maruz kalmanın gençlerde tansiyon düşüklüğüne sebep olduğunu belirlediği ifade edildi.
Bilim insanlarının, kirlilik ve kan basıncı arasındaki bu ilişkiyi Londra’da uzun süredir yapılan geniş kapsamlı ve etnik açıdan farklı çocuk gruplarının sağlık durumlarının izlendiği “Ergen Sosyal Refahı ve Sağlığının Belirleyicileri” adlı çalışmanın verileriyle tespit ettiği aktarıldı.
Araştırmaya 3 bin 200’den fazla gencin dahil edildiği ve gençlerin yaşadığı yerlerdeki yıllık hava kirliliği raporlarının değerlendirildiği bilgisi paylaşıldı.
Yapılan çalışmada, kirliliğe yol açan partikül maddelerin insan saçının 20’de biri kalınlığında olduğu, solumayla vücudun savunma sistemini atlatıp akciğerlere geçtiği, sonrasında da soluk vermeyle dışarı atılmayıp kana karıştığı belirtildi.
SİRKADİYEN RİTMİN BOZULMASINA NEDEN OLUYOR
Bu parçacıkların, tahrişe ve iltihaplanmaya neden olduğu ve sonuçta pek çok sağlık sorununa yol açabileceği ifade edildi.
Partikül madde kirliliğine maruz kalmanın, kişinin sirkadiyen ritimlerini bozarak kan basıncını etkileyebileceği kaydedildi.
İlave olarak partikül madde kirliliğinin gün içinde böbreklerin sodyum süzme yeteneğini azaltabileceği, bunun da gece kan basıncı seviyesinin daha yüksek olmasına yol açabileceği belirtildi.
Londra’daki kirlilik seviyesinin Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) insanlar için önerdiği güvenli seviyenin çok üstünde olduğu, 2019’da dünya nüfusunun yüzde 99’unun DSÖ’nün tavsiye ettiği hava kalitesi seviyelerini karşılamayan yerlerde yaşadığı biliniyor.
Çalışma, “PLOS One” dergisinde yayımlandı.
-
Bursa hava kirliğinde birinci sırada
Dünyanın Hava Kirliliği: Gerçek Zamanlı Hava Kalitesi Endeksi’ne göre Marmara Bölgesi’nde Bursa 213 puanla ‘Çok sağlıksız’ kategorisinde ilk sırada yer aldı.
İstanbul’un orta kesimleri 151 ile ‘Sağlıksız’ kıyı kesimleri ise 55-70 arasında ‘Orta’ seviyesinde haritada yerini aldı. Yalova 158 puanla ‘Sağlıksız’ Kırklareli 96 puanla ‘Orta’, Kocaeli 155 ile ‘Sağlıksız’, Balıkesir 157 ile ‘Sağlıksız’, Tekirdağ 97 ile ‘Orta’ Edirne ise 96 puanla ‘Orta’ kategorilerinde yer aldı.
Bursa’nın ilçelerinde ise Gürsu, Kestel, Osmangazi, Yıldırım’da 213 ile ‘Çok Sağlıksız’ ölçülen hava değerleri, Nilüfer’de 182 ile ‘Sağlıksız’ olarak değerlendirildi.
-
Hava kirliliği Kovid-19’da ölüm riskini artırıyor
İstanbul’da yapılan güncel bir akademik araştırma, Covid-19 ölümlerinde hava kirliliğinin etkisine dikkat çekti. Araştırmaya göre, İstanbul’da Covid-19 pandemisi boyunca gerçekleşen ölümlerin yaş, sosyoekonomik durum ve hane halkı sayısının yanı sıra, hava kirliliğiyle de ilişkili olduğu açıklandı.
Covid-19 vakalarının hızı, artan aşı oranlarıyla düşse de pandemi dünya genelindeki etkisini sürdürüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) güncel koronavirüs tablosuna göre, bugüne kadar 235 milyonu aşkın vaka tespit edilirken, 5 milyona yakın insan pandemi dolayısıyla yaşamını yitirdi. Online PR Servisi B2Press, giderek kendini daha fazla hissettiren kış soğuklarının yarattığı hava kirliliği hakkındaki verileri pandemi çerçevesinde inceledi. Bu konuda güncel bir akademik araştırmayı ele alan B2Press, İstanbul’da Covid-19 pandemisi boyunca gerçekleşen ölümlerin yaş, sosyoekonomik durum ve hane halkı sayısının yanı sıra, hava kirliliğiyle ilişkili olduğunun ortaya konulduğunu açıkladı. Environmental Science and Pollution Research Dergisi’nde yayımlanan “İstanbul’da Covid-19’a Bağlı Ölümlerde Hava Kirliliği ve Sosyoekonomik Düzeyin Etkisi” başlıklı araştırma, kirli havanın Covid-19’dan ölüm riskinin daha da artmasına yol açtığını gösterdi.
HAVA KİRLİLİĞİ 7 MİLYON İNSANIN ERKEN ÖLÜMÜNE YOL AÇIYOR
Basın bülteni dağıtımı hizmeti veren Online PR Servisi B2Press’in incelediği Greenpeace Hava Kirliliği Algısı Anketi’ne göre, her 10 kişiden 4’ü Türkiye’nin en büyük çevre sorununun hava kirliliği olduğunu düşünürken, Türkiye dünya hava kirliliği sıralamasında 46. sırada yer alıyor. Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) raporuna göre, Türkiye elektriğinin yüzde 56’sını fosil yakıtlardan, yüzde 37’sini de kömürden elde ederken uzmanlar, kömüre dayalı elektrik üretiminin yarattığı yoğun hava kirliliğinin halk sağlığı için büyük bir risk oluşturduğunu söylüyor. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı verilere göre, hava kirliliği küresel ölçekte insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehdit olarak görülüyor ve dünyada her yıl 7 milyon insanın erken ölümüne yol açıyor. Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri arasında ise astım, bronşit, solunum yolu gibi akciğer hastalıklarının yan sıra; kanser, kalp ve damar hastalıkları da yer alıyor.
HAVA KİRLİLİĞİ YALNIZ 65 YAŞ ÜSTÜ İÇİN RİSKLİ DEĞİL
Uzmanlar, hava kirliliğine maruz kalmanın, solunum sistemine zarar vererek viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı direnci azalttığını söylüyor. Hava kirliliği, vücudun virüslere karşı doğal savunmasını bozarak hastalıklara yakalanma olasılığını yükseltirken, virüslerin taşınmasında etkili oluyor. B2Press’in incelediği göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Nilüfer Aykaç ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Nilay Etiler imzalı akademik araştırmaya göre, hava kirleticilerine maruz kalmak yalnızca 65 yaş üstü kırılgan grup için değil, tüm yaş grupları için onaylanmış Covid-19 vakalarının sayısını artırıyor.
HER 10 KİŞİDEN 9’U KÖMÜR KOKUSU SOLUYOR
Türkiye’de büyük şehirler de dahil olmak üzere birçok ilde kömür kullanımı oldukça yaygın. Online PR Servisi B2Press’in incelediği HEAL raporuna göre, kömürden en çok etkilenen bölge, “kömür kuşağı” olarak da adlandırılan Zonguldak, Çanakkale, Milas-Muğla arasındaki havza. Çoğu büyük şehirle tüm Akdeniz ve Karadeniz kıyı şeridi de kömürden büyük ölçüde etkileniyor. Greenpeace anketine katılanlar da bu tabloyu doğruluyor. Hava Kirliliği Algısı Anketi’ne göre, her 10 kişiden 9’u pencereyi açtığında temiz hava alamadığını ya da kömür kokusu soluduğunu belirtiyor.
-
DSÖ: Milyonlarca kişinin hayatı tehlikede
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), son 15 yılDA atmosferde azot ve metan gazlarının belirgİin bir şekilde arttığını belirterek,hava kirliliğinin önceden düşünülenden daha tehlikeli olduğu konusunda uyardı. Her yıl yaklaşık yedi milyon insanın hava kirliliğine bağlı hastalıklardan erken öldüğünü duyuran DSÖ, özellikle düşük ve orta gelirli ülklerde milyonlarca kişinin büyük bir risk altında olduğu konusunda uyardı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hava kalitesi standartları ve kriterlerini içeren “Yeni Küresel Hava Kalitesi Kılavuzları”nı (AQG) açıkladı.
ÖLÜMLERİN YAKLAŞIK YÜZDE 80’İNİ ÖNLENEBİLİR
DSÖ, 15 yılın ardından güncellediği hava kirliliği kılavuzlarında önerilen standartlar yakalandığı ve kriterlere uyulduğu takdirde her yıl küresel olarak milyonlarca ölümün ve PM 2.5 olarak bilinen ince partiküllerle bağlantılı ölümlerin yaklaşık yüzde 80’inin önlenebileceğini belirtti.
DSÖ hava kirliliği kılavuzlarıyla ilgili yaptığı açıklamada, 2005 yılında gerçekleştirdiği son küresel güncellemeden bu yana hava kirliliğinin sağlık durumunu nasıl etkilediğini gösteren bulgularda belirgin bir artış gözlendiğini aktardı.
Açıklamada ayrıca, hava kirliliğinin, iklim değişikliğinin yanı sıra insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehditlerden biri olduğuna dikkat çekildi. Kılavuzların hava kirliliğinin daha önce düşünülenden daha düşük seviyelerde bile insan sağlığına verdiği zararın kanıtlarını net bir şekilde sunduğu ve hava kalitesi için yeni seviyeler önerdiği aktarıldı.
Hem bu nedenle hem de kanıtların sistematik bir incelemesinden sonra DSÖ’nün hava kalitesi kılavuzunun yeni değerlerinin aşılmasının sağlık için önemli risklerle ilişkili olduğu konusunda uyarıda bulunarak tüm kılavuz değerlerini daha düşük değerlerde olacak şekilde yeniden düzenlediği belirtildi.
HER YIL 7 MİLYON KİŞİ HAVA KİRLİLİĞİ NEDNEİYLE ERKEN ÖLÜYOR
Bu yeni değerlere bağlı kalmanın milyonlarca hayatı kurtarabileceği vurgulanarak, her yıl hava kirliliğine maruz kalmanın 7 milyon kişinin erken ölümüne ve milyonlarca sağlıklı yaşam yılının kaybedilmesine neden olduğu aktarılarak, çocuklarda da bu sorunun akciğer büyümesi ve akciğer işlevlerinde azalma, solunum yolu enfeksiyonları ve ağır astım şeklinde görüldüğü açıklandı.
Açıklamaya göre, yetişkinlerde dış mekan hava kirliliğinin neden olduğu en yaygın ölüm nedenleri iskemik kalp hastalığı ile inme olurken, kılavuzlar, hava kirliliği temelli diyabet ve beyindeki sinir hücrelerinin işlevini engelleyen çeşitli hastalık ve durumlar gibi diğer etkilere dair kanıtları da ortaya koydu.
Bu durumun, hava kirliliğinin neden olduğu hastalık yükünü, sağlıksız beslenme ve tütün kullanımı gibi diğer önemli küresel sağlık riskleri ile aynı seviyeye getirdiği ifade edilen açıklamada, hava kirliliğinin iklim değişikliğinin yanı sıra insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehditlerden biri olduğu kaydedildi.
Açıklamada, DSÖ’nün yeni kılavuzlarının hava kalitesini iyileştirme, iklim değişikliğinin etkilerini azaltma çabalarına katkı sunduğu belirtilirken, emisyonları azaltmanın da hava kalitesini iyileştireceği vurgulandı. Ülkelerin, bu kılavuz değerlere ulaşmaya çalışarak hem sağlığı koruyabileceği hem de küresel iklim değişikliği konusunda destek olabileceği belirtilirken, maruz kalmadan kaynaklanan sağlık etkileri konusunda en fazla kanıtın bulunduğu 6 kirletici için olması gereken hava kalitesi seviyelerini önerdiği aktarıldı.
Diğer taraftan, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde büyük ölçüde fosil yakıtların yakılmasına dayanan büyük ölçekli kentleşme ve ekonomik kalkınma nedeniyle artan düzeyde hava kirliliği yaşanırken, hava kirliliğine maruz kalmadaki eşitsizlikler dünya genelinde arttı.
EŞİT OLMAYAN HASTALIK YÜKÜ
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, “Hava kirliliği tüm ülkelerde sağlığa yönelik bir tehdittir ancak en çok düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanları etkilemektedir. Tüm ülkeleri ve çevremizi korumak için savaş veren herkesi, kirliliğin yol açtığı acıları azaltmak ve hayat kurtarmak için bu kılavuzları kullanmaya çağırıyorum” diye konuştu.
ÖNERİLEN HAVA KALİTESİNE ULAŞMANIN YOLU
Kılavuzun amacının, tüm ülkelerin önerilen hava kalitesi seviyelerine ulaşabilmesi olduğu belirtilen açıklamada, DSÖ’nün hava kalitesinde kademeli iyileştirmeyi kolaylaştıracak kısa vadeli hedefler önerdiği belirtildi.
Mevcut hava kirliliği seviyeleri, güncellenen kılavuzda önerilen seviyelere düşürüldüğü takdirde dünya genelinde PM 2.5 olarak bilinen ince partiküllerle bağlantılı ölümlerin yaklaşık yüzde 80’inin önlenebilir hale geleceği belirtildi. Aynı zamanda, kısa vadeli hedeflere ulaşılmasının en büyük yararının, ince partiküllerin yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu ve nüfusları yüksek olan ülkelerdeki hastalık yükünün azaltılması olacağı aktarıldı.