Etiket: Hayal

  • 30 yıllık hayali

    30 yıllık hayali

    Türkiye’de ilçe sayısının bine çıkarılmasının gündeme gelmesinden sonra, 30 yıl önce ilçe olma mücadelesini başlatan Kayseri’nin Kocasinan ilçesine bağlı Argıncık Mahallesi, ilçe olacağı günleri sabırsızlıkla bekliyor.
    11 mahalle ve 15 köyden dönüşen, kırsal mahallesi ile ilçelik haritası bile hazırlanan Argıncık, 1993 yılından bu yana ilçe olma hayalini sürdürüyor.

    200 bine yakın nüfusu barındıran Argıncık’ta, toptancı hali, galericiler sitesi, toptancılar sitesi, doğu sanayi sitesi gibi binin üzerinde ticaret ve sanayi kuruluşu bulunuyor.
    Kayseri Erciyes Esnaf Kredi Kooperatifi Başkanı Nazmi Yücel’in 30 yıl önce başlattığı Argıncık’ın ilçe olmasıyla ilgili uğraşı ile tüm görüşmeler yapılmış, yerel onaylar alınmış, haritalar hazırlanmış, hatta TBMM alt komisyonunda kabul edilmiş, iş sadece TBMM’nin onay vermesine kalmıştı.

  • Beytullah’a dokunarak hayallerini gerçekleştiriyorlar

    Beytullah’a dokunarak hayallerini gerçekleştiriyorlar

    Hac vazifesini yerine getirmek için mübarek beldelere gelen milyonlarca hacı adayı, Kabe-i Muazzama’da her gün mutlaka bir tavaf yapıyor. Ancak hacı adaylarının büyük bir kısmı yoğunluktan dolayı, Beytullah’ın (Allah’ın evi) duvarlarına yapışıp, gözyaşları ile dua etmeyi çok arzuluyor. Yoğunluk sebebiyle, Beytullah’a yaklaşamayan birçok hacı adayı, uzaktan seyrederek ibadetlerini yerine getiriyor.

    Kabe’nin saf altından kapısına ulaşmak, mültezemde (kapının altı) dua etmek isteyenler zorlukları sabırla aşıyor. Cennetten geldiği kabul edilen gümüş muhafaza içerisindeki Hacerü’l-Esved taşına yüz sürmek isteyenler ise Rükn-i Yemani (Yemen) köşesinden kuyruğa girip saatlerce beklemek mecburiyetinde. Ancak bu zorlu bekleyiş ve mücadele de kalp kırmamak, kimseyi incitmemek çok büyük önem arz ediyor. Bir de bu mübarek yerlere ulaşıp kendinden geçenler, dakikalarca dualar yapıp sırada bekleyenleri unutunca, görevliler devreye giriyor.

    Son yıllarda ise, memlekettekilere görüntülü arama ile Kabe’yi seyrettirme yanlışı ortaya çıktı. Aslında tavaf ederken ve Beytullah’a ulaşınca namaz ibadeti gibi dünya ile irtibatı kesmek gerekiyor. Beytullah’a yüz sürmek için sırasını bekleyenler, görüntülü telefon görüşmesini uzatanları ikaz ediyor. Ağlayarak, gönülden gelen niyazlarını Allahu Teala’ya arz edenler, büyük bir rahatlama ve huzur içerisinde otellerinin yolunu tutuyor.

  • Özel çocuğun hayali gerçekleşti

    Özel çocuğun hayali gerçekleşti

    Samsun’da yaşayan özel eğitim öğrencisi Necip Fazıl Çırak, yaklaşık 3 yıldır Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesaplarını yakından takip ederek özellikle elektrikli otobüsleri merak ettiğine yönelik paylaşımlarda bulundu. Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili sosyal medya hesaplarına otobüslerle ilgili merak ettiklerine yönelik mesajlar gönderdi. Gelen mesajları takip eden Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanlığı görevlileri, özel eğitim öğrencisi gencin bu ilgisini fark edince hızla harekete geçti. Gencin babası Ömer Çırak ile iletişim kuran ekipler, özel bir ziyaret programı organize etti. Necip Fazıl Çırak, elektrikli otobüsleri yakından görmesi ve bilgi alması için özel olarak davet edildi.
    Babası ile birlikte Soğuksu Otobüs Garajına gelen Necip Fazıl Çırak, kendisini bekleyen görevlileri ve yan yana park halinde duran elektrikli otobüsleri gördüğünde büyük heyecan yaşadı. Çırak, otobüse binip merak ettiklerini görevli şoföre sordu. Ardından araç park halindeyken şoför koltuğuna oturup fotoğraf çektirdi. Büyükşehir Belediyesi görevlileri, ardından Çırak’ı otobüsle özel olarak gezdirip, hayalini gerçekleştirdi. Büyük mutluluk yaşayan gencin babası Ömer Çırak, oğlunun hayalini gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi görevlilerine teşekkür etti. Özel ziyaret sırasında baba ve oğluna Ulaşım Dairesi Başkanı Kadir Gürkan’da eşlik etti.

    “Çok mutlu oldum”

    Elektrikli otobüsleri yakından gördüğü ve şoför koltuğuna oturduğu için çok mutlu olduğunu belirten Necip Fazıl Çırak, “Elektrikli otobüsleri yakından takip ediyorum, bilgi edindim, çevre için gürültü kirliliğini önlediklerini öğrendim. Ben otobüsleri çok seviyorum. Otobüsleri yakından gördüğüm için çok mutlu oldum. Şoför abilerime sorular sordum. Ben bana bu imkanı sağlayan herkese çok teşekkür ederim” dedi.
    Oğlunun sosyal medyadan Büyükşehir Belediyesi’nin araç filosunu sürekli takip ettiğini özellikle elektrikli otobüsleri çok merak ettiğini belirten baba Ömer Çırak, “Oğlum elektrikli otobüsleri yakından görmek, incelemek bilgi almak istiyordu. Zaten sürekli otobüsleri takip ediyor. Sosyal medyadan paylaşımlara yorumlar yazıyordu. Ne kadar merak etiğini görevliler fark etmişler ve onunla iletişime geçtiler. Sonra bana ulaştılar ve ben de oğlumun durumunu anlattım. Bize özel olarak davet ettiler. Oğlumun hayalini gerçekleştirdikleri için onlara çok teşekkür ediyorum. Oğlum da ben de çok mutlu oldum” diye konuştu.

    “Necip’i ağırlamaktan çok mutlu olduk”

    Ulaşım Daire Başkanı Kadir Gürkan ise dezavantajlı durumda olan çocukların ve gençlerin topluma kazandırılmasının çok önemli olduğunu söyleyerek, “Necip arkadaşımız sosyal medyadan bizi takip ediyor. Merak ettiklerini soruyor arkadaşlarımızda onun bu ilgisini fark ediyor. Hızla ailesiyle iletişime geçtik ve onu otobüsleri yakından görmesi, incelemesi için davet etik. Necip bizim toplu taşıma filomuza hakim durumda, araçlarımızın güzergahlarını, teknik özelliklerini iyi biliyor. Necip’i ve babası Ömer Bey’i ağırlamaktan dolayı çok mutlu olduk. Bundan sonraki süreçte de iletişimimiz devam edecek. Birlikte güzel şeyler yapacağız” ifadelerini kullandı.

    “Her zaman önceliğimiz”

    Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir ise sosyal belediyecilik anlamında her yaş grubundan vatandaşın talep ve ihtiyaçlarını karşılamak için gayretle çalıştıklarını belirterek, “Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerimize yönelik olarak da birçok çalışma gerçekleştiriyoruz. Vatandaşlarımızın her türlü talebi bizim için her zaman önceliğimiz oldu. Bu noktada özel eğitim öğrencisi bir yavrumuzun hayalini ekiplerimiz gerçekleştirdiler. Onun mutlu olduğunu görmek bizim için her şeyden daha kıymetli. Yaptığımız tüm çalışmaları bir belediyecilik hizmetinin çok ötesinde insani bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tüm dezavantajlı gruplarda yer alan vatandaşlarımıza destek olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

  • Hayallerinin peşinden giderek Çin’de madalya kazandı

    Hayallerinin peşinden giderek Çin’de madalya kazandı

    Mardin’de yaşayan 32 yaşındaki Mungan’ın, çocukken ip bağladığı naylon poşeti uçurarak başlayan uçurtma tutkusu 26 yıldır sürüyor. Yaptığı profesyonel uçurtmalarıyla şimdiye kadar 30 ülkeyi gezen Mungan, kırkyama tekniğiyle 2 bin parçayı bir araya getirerek 5 ayda hazırladığı tavus kuşu, popuduk tavşan ve Atatürk uçurtmalarıyla Çin’de düzenlenen 40. Weifang Uluslararası Uçurtma Festivali’ne katıldı.
    Doğup büyüdüğü evi atölyeye çeviren Mungan, festivalde tavus kuşu uçurtmasıyla ‘Üç Boyutlu Şişme Uçurtma’ dalında altın madalya, ‘Estetik Uçurtma’ dalında ise bronz madalyaya layık görüldü.


    Mardin’de uçurmanın bir gelenek olduğunu İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirinme anlatan Zahit Mungan, Mardin’e ne zaman gelinirse gökyüzünde mutlaka bir uçurtma görüldüğünü söyledi. Bu durumun kendisi için ilham kaynağı olduğunu dile getiren Mungan, “Mardin, kuzey bir tepede kurulmuş, o yüzden gökyüzünde her zaman bir uçurma görürsünüz. Ben 5 yaşımdan beri uçurtma ile ilgileniyorum. Tavus kuşu uçurtması yaptım. Çünkü daha çok buradaki kültüre göre, mitolojik karaktere göre çalışıyorum. Ezidi’lerin melek tavus sembollerinden bir tanesi olan tavus kuşunu 5 ayda tamamladım. 2 bin parçadan oluşuyor. Her birini ayrı ayrı kesip diktim. Ve bu uçurtmayı uçurtmanın başkenti Çin’de uçurdum. Çünkü şehir uçurtma ile anılıyor. O yüzden büyük bir ilgi gördü. Uçurtmanın peşinde bir hayal sürdürüyorum. Bu geleneği ve kültürü devam ettirmeye çalışıyorum. Bunu yaparken de doğup büyüdüğüm evi atölyeye çevirdim. Buraya çocuklar geldiği zaman uçurtmanın hikayesini dinliyorlar. Daha sonra kendi uçurtmalarını yapıyorlar ve burada damda uçuruyorlar” ifadelerinde bulundu.

  • Şoförlüğü bırakıp hayallerinin peşinden gitti

    Şoförlüğü bırakıp hayallerinin peşinden gitti

    Çahmutoğlu kuzenine hayallerinden bahsettiğini, kuzeninin de kendisini kırmayıp hayallerini gerçekleştirmek adına maddi destekte bulunduğunu ve bugünlere gelmelerinde Zeki isimli kuzeninin payının büyük olduğunu ifade etti.

    “Hayallerimizden asla vazgeçmedik, bu işe 10 poşetle başladık şimdi 400 poşete ulaştık “

    Deneyerek, araştırarak, çatı katında mantar yetiştirmeyi akıllarına koyan iki arkadaş çatı katında da mantar üretebildi. Ürettikleri mantarlara zehirli olabilir diye güvenmediklerini söyleyen Çahmutoğlu, “Bu iş bizim hayalimizdi. 15-16 yaşlarında Bilal arkadaşımla beraber, çatı katında biz bu işe başladık. Deneyler yaparak, farklı farklı poşetler deneyerek, bol bol araştırma yaparak işe koyulduk. Çatı katında yaptığımız mantarlar hedeflediğimiz şekilde olmuyordu. O zamanlar mantarlar zehirli mi, sağlıklı mı diye güvenemiyorduk. Zamanla biraz daha işi büyütelim, biraz daha güzel işler yapalım, hayallerimizin peşinden koşalım maksadıyla 21 yaşındayken İstanbul’a tır şoförü olarak çalışmaya gittim. 2 sene boyunca para biriktirmek adına İstanbul’da tır şoförlüğü yaptım. Bilal arkadaşım da burada mantar üretebilmek için çatı katında deneyler yapmaya devam ediyordu. Hayallerimizden asla vazgeçmedik, bazen mantar alamadık, yapamadık ama pes etmedik. 10 poşetle bu işe başladık, 10 poşetten 1 tane mantar aldığımız anlar oldu. 1 ay gibi uzun bir sürede 10 gram, 20 gram gibi mantar alıyorduk ona rağmen yılmayıp, hayallerimizin peşinden koştuk.

    10 poşetle yola çıktılar ayda 500 kilo mantar üretiyorlar

    Bazen siparişlere yetişemediklerini aktaran Çahmutoğlu, mantarların güvenilir olduğunu belirterek, “Bayburt Tarım İl ve Orman Müdürlüğünden gıda, sebze, üreticilik belgemiz vardır. Ankara İl Sağlık Müdürlüğünden sağlık raporlarımız vardır. Mantarlarımızın tamamı sağlıklıdır, istiridye et mantarıdır. Bugünlere gelmek gerçekten kolay olmadı. Maddi manevi çok zorluklar çektik. Bir de mantar çok alışılmış bir lezzet olmadığından, herkesin tercih ettiği farklı mantar olduğundan bu iş biraz riskli oldu. Dediğim gibi ilk işe başladığımızda 10 poşet mantarımız vardı, şimdi 400 poşet civarı mantarımız var, ayda 500 kilo mantar üretiyoruz. Zamanla bu işi daha da büyüteceğiz” dedi.

    “Genç arkadaşlarımıza destek vermek istiyoruz, genç kardeşlerimize örnek olmak istiyoruz”

    İlerleyen süreçte işleri büyüttükten sonra mantar üretim tesisi kurarak, istihdam oluşturmayı hedeflediklerini dile getiren Çahmutoğlu, “Gençlere elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışıyoruz. Kompost yapımlarında tanıdıklarımızı, yeni tanıştıklarımızı çağırarak yardım istiyoruz. İhtiyacımız olmadığı halde onlar da bir şeyler yapsınlar, görsünler istiyoruz. Bu abiler mantar üretiyor, biz başka bir şey üretebiliriz diyip görmelerini istiyoruz. Bayburt’ta iş imkanı kısıtlı olabilir ama bir şeyler yapılabilir genç arkadaşlarımız bizler gibi bir şeylere yeniden başlayabilirler. Biz gerçekten çok zorluklar çektik ama inanın pes etmedik” diye konuştu

    “Tır şoförüyken çok para kazanıyordum şoförlüğü bırakarak hayallerimi gerçekleştirmeyi tercih ettim”

    Tır şoförlüğü yaptığı zamanlarda Mantar işinden daha çok para kazandığını sözlerine ekleyen Çahmutoğlu, “Ben tır şöförüyken burada kazandığım paradan kat kat fazlasını kazanıyordum ama ne olursa olursa hayallerimin peşinden gitmeyi tercih ettim, hayallerimden vazgeçmedim. Arkadaşım Bilal’de aynı şekilde pes etmeyip, bir şeylerden vazgeçmedi. Hiçbir zaman bu işi acabalarımız olmadı, bu işi yapmamalı mıyız diye tereddütümüz olmadı. Sonuna kadar bu işi yapacağız, bu işi çok iyi şekilde yapacağız dedik. İşleri büyüttüğümüz zaman istihdam alanı oluşturup gençlere, kadınlara iş imkanı sunmayı istiyoruz. Bayburt’a gençlere örnek olacağız. İnşallah bizleri gören kardeşlerimiz olur, bizleri örnek alarak işe koyulan gençler olur. Bu arkadaşlar mantar üretmişler, biz de farklı bir şey üretelim diyenler umarım çıkar. Üretici bir şehir olabiliriz, çok değerli topraklarımızı var. Umarım hakkımızda hayırlısı olur” şeklinde konuştu.

  • Türkiye’nin hayali gerçek oluyor

    Türkiye’nin hayali gerçek oluyor

    3 Nisan 2018’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından temeli atılan Mersin’in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk ünitesinde sona gelindi. 4 üniteden oluşan ve Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali olma özelliği taşıyan Akkuyu NGS’de, birinci üniteye taze yakıt yüklemesi 27 Nisan tarihinde yapılacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı törende, yakıt yüklenmesiyle birlikte santral, ‘nükleer tesis’ statüsü kazanmış olacak. Törene, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise video konferans yöntemiyle katılacak.

    Her biri 1200 megavatlık VVER-1200 tipi ‘III+’ nesil reaktörlü 4 üniteden oluşan ve toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak santralden ilk elektrik, 2024 yılı ortalarında elde edilecek. Diğer 3 ünitenin de birer yıl arayla 2026 sonuna kadar faaliyete geçmesi hedefleniyor. Tam kapasite devreye girdiğinde yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek santralin, tek başına Türkiye’nin elektrik talebinin yüzde 10’unu karşılayacağı öngörülüyor.

    “İlk yakıtın gelmesiyle tesisimiz, nükleer tesis statüsü kazanacaktır”

    Mersin’de bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Akkuyu Nükleer Güç Santrali sahasında katıldığı bir programda, santralin, çağın en modern reaktörleriyle ve toplam 4 bin 800 megavat kurulu güç kapasitesi olan 4 güç ünitesiyle Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olduğuna dikkat çekti. Nebati, “27 Nisan 2023 tarihinde ilk nükleer yakıtın güç santraline gelmesiyle tesisimiz, ‘nükleer tesis statüsü’ kazanacaktır. Santralin ilk ünitesi 2023 yılı içinde, diğer 3 türbin ise 2026 yılına kadar birer yıl arayla devreye alınacaktır. Akkuyu Nükleerden ilk elektrik üretimini de 2024 yılında sağlamış olacağız” dedi.

    “Tamamlandığında yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek”

    Santralin inşaatının tamamlanmasıyla santralden yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretileceğini ve Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’luk kısmının karşılanacağını dile getiren Nebati, “Nükleer enerjinin elektrik enerjisi üretim portföyümüze dahil olması, ithal enerji kaynaklarına bağımlılığımızı azaltırken, kaynak çeşitliliğimizi de artıracak ve ülkemizin enerji bağımsızlığına giden yolda tam anlamıyla bir milat olacaktır” diye konuştu.

  • Deprem evlerini yıktı, hedeflerini yıkamadı

    Deprem evlerini yıktı, hedeflerini yıkamadı

    Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Konya’da aralarında profesör, akademisyen, öğretmen ve öğretmen adaylarının bulunduğu 560 kişilik platform gönüllü Fizik Öğretmeni Fatih Keskin, tarafından kuruldu. Daha sonra sosyal medya ve Konya’da bulunan KYK yurtlarındaki öğrencilere kurulan sistem ile ulaşan öğretmenler 160 depremzede ortaokul ve lise öğrencisine özel kurulan sınıflarda ders veriyor.

    “Deprem oldu elbet hayallerimiz yıkıldı, ama hedeflerimiz devam ediyor”

    Kahramanmaraş merkezde büyük depremlere yakalanan lise son sınıf öğrencisi Mustafa Doğrubakan, ailesinin halen Kahramanmaraş’ta olduğunu kendisinin ise üniversite sınavına hazırlanmak için Konya’ya geldiğini ifade ederek, “Deprem oldu elbet hayallerimiz yıkıldı ama hedeflerimiz devam ediyor ve biz bu hedefleri gerçekleştirmek için buraya geldik. Bu gönüllü öğretmenlerle yolumuza katiyyetle devam edeceğiz. Buraya gelirken sadece eğitim için gelmedik. En azından bir kendi kafamızı dinlemek için ve bir yol olarak seçtik burayı. Geldiğimizde buradaki gönüllü öğretmenlerle tanışmamız, buradaki Fatih hocamızla tanışmamız elbette birçok şeyi bize imkan olarak sundu. Beklentilerimizin çok üstünde ve şu an şunu diyebilirim. Kahramanmaraş’taki diğer öğrencilere rağmen, kalan arkadaşlarıma rağmen biz şu an çok iyi bir durumdayız” dedi.

    “Deprem sonrasında hedeflerimiz yıkılacağını düşünüyorduk”

    Ailesi halen Kahramanmaraş’ta olan Konya’da ise üniversite sınav sürecini tamamlamaya gelen lise son sınıf öğrencisi Muhammed Duransarı ise, “Deprem öncesinde çok yüksek hedeflerimiz vardı. Çok çalışıyorduk. Buraya gelirken yolda, deprem sonrasında hedeflerimizin yıkılacağını düşünüyorduk. Sonrasında Konya’ya geldikten sonra tekrar hayallerimiz canlandı. Tekrar çalışmalara başladık. Tekrar hayata tutunmaya çalışıyoruz. Üniversite sınavına da yüksek bir hedef belirledik. O hedefle hala çalışmalara devam ediyoruz” diye konuştu.

    “Doktor olduktan sonra Elbistan’a gideceğim”

    Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde ikamet eden 7. sınıf öğrencisi Burcu Türkmen de, “Şu an öğretmenlerimin de desteğiyle birlikte Konya’dayım. Konya’da biraz daha büyüyüp kendimi geliştirip doktor olmayı düşünüyorum. Doktor olduktan sonra Elbistan’a gideceğim. Orada daha çok insanın yaralarına dokunmak istiyorum. Daha çok insanın yaralarını sarmak istiyorum. Ben buraya gelirken çok üzgündüm çünkü birçok arkadaşım, depremden etkilenmişti. Yaşımız henüz küçük olmasına rağmen bize depremin etkisinin daha büyük olduğunu düşünüyorum. O yüzden benim gibi birçok arkadaşımın hayalleri yıkılmış olabilir. Ama tekrar yeni bir yerde yeni bir hayata başlayıp orada kendilerini geliştirip hayallerini gerçekleştirdikten sonra tekrar memleketlerine gidebilirler. Ondan dolayı pes etmemelerini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    “Bu destekler sadece burada kalmayacak”

    Platformun kurucularından Fizik Öğretmeni Fatih Keskin, “Şu anda 560’ı geçkin gönüllü öğretmenimiz var. Bunların içinde hekimlerimiz, tıp hekimlerimiz içinde değerli profesörlerimiz ve her branş grubumuzun başında da birer akademisyen hocalarımız var alanlarıyla ilgili olarak. Şu anda 160 öğrenciyle bifiil iletişim halindeyiz. Yüz yüze veya online derslerimiz devam etmektedir. Ayrıca bunun yanında deprem bölgelerinde bazı illerimizde, ilçelerimizde bize ulaşan grup halindeki öğrencilerimize de öğretmen desteği, psikolojik destek ve kitap desteği veriyoruz. Bu destekler sadece burada kalmayacak eğer destek olduğumuz kardeşlerimiz sınavlardan sonra durumu olmayan öğrenciler için de bu platformumuz devam edecek” dedi.

    “Bizim desteğimiz sadece kitap, kalem ya da silgi değil”

    Necmettin Erbakan Üniversitesi Müzik Öğretmenliği öğrencisi gönüllü Ali Derebaşı, “Deprem bölgesinden gelen öğrencilerimiz ilk etapta kaldıkları yurtlardan ya da evlerden çıkmayı fazla istemiyorlardı. Psikolojik olarak da yorgun oldukları için. Buraya gelip bizimle tanıştıktan sonra burada da yüz yüze eğitim almak isteyenler oldu. Online eğitimden yüz yüzeye geçmek isteyenler oldu. Daha farklı sosyal bir yaşantı içerisine girmek için de yanımıza gelmeyi tercih ettiler. Her zaman da zaten kapılarımız onlara açık. Bizim desteğimiz sadece kitap, kalem ya da silgi değil, hem ders etkinliği hem buraya gelip bir kaynaşma etkinlikleri oluyor” diye konuştu.

  • Enkaz altında kalan hayaller yeniden yeşertiliyor

    Enkaz altında kalan hayaller yeniden yeşertiliyor

    Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen ve 11 ili etkileyen deprem felaketi sonrasında Samsun Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin bölgedeki çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Afetin izlerini silmeye çalışan Samsun Büyükşehir Belediyesi, bir yandan afetzede gençlere yönelik olarak da özel çalışmalar yapıyor. Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren ‘Büyükşehir Gençlik Hareketi’ ekipleri, Kahramanmaraş kent merkezi ve Elbistan ilçesindeki konteyner kentlerinde oluşturulan sınıflarda Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ile Liselere Giriş Sınavı’na (LGS) hazırlanan gençlere 3 bin adet yardımcı kaynak kitap desteği verdi.

    “Sınavlara hazırlanan gençlere desteğimiz sürecek”

    Deprem felaketinin ardından hızla tüm ekipleri ve imkanları afet bölgesi için seferber ettiklerini belirten Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Ekiplerimiz bölgede çalışmalarına devam ediyor. Depremin izlerini silmek için gerekli alt yapı ve üst yapı ile enkaz kaldırma çalışmalarını sürdürüyor. Vatandaşlarımıza sıcak yemek ve insani yardım malzemeleri desteğini veriyoruz. Ancak bunların dışında bölgede yaşayan gençlerimiz için de özel çalışmalar yapıyoruz. Hayatın normale dönmesi için gayret gösteriyoruz. Yüzyılın afetini yaşayan deprem bölgesindeki gençlerimiz YKS ve LGS sınavlarına hazırlanıyorlar. Biz de onlara kaynak kitap desteği veriyoruz. Yaşadıkları büyük deprem felaketine rağmen hızla toparlanmaya çalışan afetzede gençlerimizin eğitimleri için gerekli ihtiyaçlarını karşılama noktasında elimizden geleni yapacağız” dedi.

  • Bursa’da çift yeni hayatlarına imza attılar

    Bursa’da çift yeni hayatlarına imza attılar

    Hatay’da 2 yıl önce tanışan ve kendi aralarında nişan yapan Adem Akçe (34) ve Tülin Sümbül (29), Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremle evlerinden son anda çıkabildi. Yaşadıkları evleri yıkılan Adem ve Tülin çifti, Hatay’ın Antakya ilçesinden Bursa’ya geldi. hayalini kurdukları düğün için aldıkları çeyizler ise enkaz altında kaldı. Yaşadıkları korku dolu anları halen yaşayan çift, kaldıkları otelin de desteği ile dünya evine girdi.

    Otel çalışanlarının da katıldığı törenle nikahları kıyılan çiftten Adem Akçe, “Hatay’da hayat durduğu için mecburen buraya geldik. 12 gün oldu bizde buraya geleli. Geldiğimizde AFAD’a gittik. Soy ismimiz tutmadığı için sorun yaşayabilirdik. Allah herkesten razı olsun. Geçtiğimiz hafta nikah tarihini aldık. Mobilya üzerine işim vardı. Bursa’da böyle bir işim olursa, mesleğimi icra etmek istiyorum. Artık burada hayatımızı sürdürmek istiyoruz. Hatay’da yıkılan evimizle birlikte hatıralarımız, aldığımız düğün eşyalarımız gitti. Şükür halimize, elimiz ayağımız tutuyor. Yeniden kurar, yeniden eşyalar alabiliriz” dedi.

    Nikahının kıyılmasıyla Akçe soyadını alan Tülin ise, “Hatay Antakya ilçesinde yaşıyorduk. Depremin olmasıyla birlikte canımızı nasıl kurtardık bilmiyorum. 10 gün gibi oralarda kaldık. Daha sonra buraya gelmeye karar verdik. AFAD’a yerleştik. Sonra bizi otele gönderdiler. Bizde hayalini kurduğumuz evliliğe adım atmak istedik. Tek tek ayrı ayrı yerlere de gönderilebilirdik. Bugün de nikahımız yapıldı. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Biz şimdi yeniden bir hayat kurmak istiyoruz. Ben kasiyerlik yapıyorduk. İnşallah burada iş imkanı bulursak, evimizi de kurmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

    Çifti 12 gündür ağırlayan Gönlüferah Otel Müdürü Uğur Kurtuluş, “Yaşanan depremden dolayı büyük üzüntü yaşadık. İlk günden itibaren AFAD ve STK’lar ile birlikte bir hazırlık içerisine girdik. Misafirlerimizi otelimizde ağırlamaya başladık. Nişanlı çiftin nikah hayallerini gerçekleştirmek için arkadaşlarla birlikte bir organizasyon düzenledik. Onları bu zor günlerinde mutlu etmeye çalıştık. Umarım bir nebze de dokunabildiysek ne mutlu bize” diye konuştu.
    Çiçeği burnunda çiftin nikah şahitliğini ise, Bursa Vali Yardımcısı Mustafa Gündoğan, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız, Bursa İl Turizm Müdürü Kamil Özer, Gönlüferah Oteli Müdürü Uğur ve Akbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı İlkay Akbaş yaptı.

  • Hayali kurarken, kabus yaşadı

    Hayali kurarken, kabus yaşadı

    Akıllı telefon sahibi olmak isteyen binlerce vatandaş, sosyal medya aracılığıyla satış yapan dolandırıcılar tarafından mağdur ediliyor. Türkiye genelinde yaşanan bu dolandırıcılık olayının bir benzeri de Tatvan’da meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, telefona ihtiyacı olan Barış Karaca adlı vatandaş, akraba tavsiyesi ile bir sosyal medya hesabından telefon aramaya koyuldu. Karaca, piyasadaki ünlü markanın orijinal ürününü 14 bin TL’ye görünce ilk olarak şüphelendi.

    Daha sonra güvendiği kişiler aracılığıyla sosyal medyadan beğendiği telefonu almayı kabul eden Karaca, 14 bin TL ödeyerek telefonu sipariş etti.

    13 Ekim tarihinde sosyal medyadan sipariş verdiği cep telefonunu 3 gün sonra kargodan alıp heyecanla paketlenen telefonu açan Karaca, incelemesi sonucu replica (kopya) olduğunu anladı. Paketin içinden çıkan taklit edilmiş telefon ile dolandırıldığını anlayan Karaca, satın aldığı 14 bin TL’lik ürünün aslında orijinal olmadığını öğrenmesiyle birlikte savcılığa giderek suç duyurusunda bulundu. Savcılıkta hakkını aramaya koyulan Karaca, şimdi ise dolandırıcıların yakalanmasını isteyerek vatandaşların görmeden bir ürünü sosyal medya hesaplarından almamaları konusunda uyarıda bulundu.
    Yaşanan olayın ardından telefonu satan ve Karaca’nın iddiasına göre insanları dolandıran şahıslar konuyla ilgili açıklama yapmayacaklarını söyledi.

    “Sizi mahcup etmeyeceğiz”

    Telefona ihtiyacının olduğunu bilen akrabalarının sosyal medyadaki hesaptan güvenerek telefon alabileceğini söylediklerini açıklayan Karaca, “Dayıoğlum bana teyzesinin oğlunun telefon sattığını söyledi. Konuşmamız için sosyal medya hesabını verdi. Şahısla görüştük. Son model bir telefonun fiyatını sorduk. Fiyatı da 14 bin TL olduğunu söyledi. Fiyatı bana da uygun geldiği için irtibata geçtik. Pazarlığında pek güvenemediğim için bu sefer de abisi, teyze çocuklarını arayarak böyle bir durum olduğunu söyledim. Güvenip alabileceğimi söylediler. Ondan yola çıkarak T.Ç. ile pazarlığımızı yaptık. F.Ç. adlı kişinin IBAN’ını attı. Ama F.Ç.’ye ait olmadığı çıkınca bu sefer M.Ç., yani ablasının IBAN numarasını attı. 14 bin TL’yi hesabına gönderdim. ‘Akrabayız’ diye bir sıkıntı olmayacağını ve ‘sizi mahcup etmeyiz’ denildiğini söyledi. Telefon İstanbul Arnavutköy’den kargoyla çıkış yaptı. 3 gün sonra elime ulaştı.

    Ben de telefondan pek anlamadığım için telefoncuya götürdüm. Telefoncu bu ürünün replika olduğunu, yani içi Android dışı iOS olduğunu söylediler. T.Ç. bana ‘abi ben size replika olduğunu söylediğimi biliyordum’ diye ifadeler kullandı ve yalanlıyordu. Bunun üzerine F.Ç.’nin numarasını isteyerek paramın iadesini istedim. ‘İademiz yok’ dediler. Bu sefer ikisini konferans görüşmeye alınca da F.Ç. telefonu gönderen kişi T.Ç.’nin sizi kandırdığını söyledi. Yani dolandırdığını söyledi. ‘Ben replika ürün satıyorum ama T.Ç. size böyle bir şey olduğunu söylemedi’ dedi. F.Ç.’nin ailesiyle görüştüm. Bunun üzerine bir hafta süre vardı. Bir hafta süreyle beni beklettiler. Bu sefer rahat bir şekilde gidip soruşturma açabilirsiniz denildi” dedi.

    “Yaşım reşit değil ben ceza almam”

    Pazarlığı yaptığı kişinin reşit olmadığını ve bundan dolayı çok rahat olduğunu dile getiren Karaca, “Bunun için savcılığa başvuruda bulundum. Savcılıktan da bize takipsizlik kararı geldi. Dava açmaktan serbest bırakılabilir yazılmış. Yine ben gerekli yerlere şikayette bulunacağım. Davamı açacağım” diye konuştu.

    “Akraba kurbanı oldum”

    Maddi ve manevi mağduriyetinin olduğunu dile getiren Karaca, “Akrabalarıma güvenmeseydim bir ürünü görmeden almazdım. Telefonun orijinal olup olmadığını sordum onlara. ‘Abi sıkıntı yok, telefonumuz orijinal ve bir sıkıntı yok’ dediler. Telefon elimize gelince replika geldi. Ben de telefon hakkında bilgi istedim. Dedim hani Irak malı mı, nerenin malı bu? Diye sorunca da o da ‘bende kalsın’ dedi” şeklinde konuştu.

    “Bir ürünü görmeden almayın”

    Vatandaşlara uyarılarda bulunan Karaca, “Telefonu ya da bir ürünü görmeden almamalarını tavsiye ediyorum. Güvenli sitelerden alışveriş yapsınlar. Sosyal medya hesabından milleti dolandırıyorlar. O tür yerlerden telefon almasınlar diyorum. Avukatla görüştüm, dilekçe hazırlayıp tekrardan davamızı açacağız” dedi.