Etiket: Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek

  • ”Enflasyonda hedef yüzde 27,2”

    ”Enflasyonda hedef yüzde 27,2”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin enflasyon görünümüne ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Şimşek, Ekim ayında yıllık enflasyonun yüzde 48,6 seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatarak, piyasa katılımcıları anketine göre enflasyonun 12 ay içinde yüzde 27,2’ye düşmesinin beklendiğini söyledi.

    Bu öngörü, hükümetin ekonomide denge sağlama çabalarının bir sonucu olarak yorumlanıyor. Şimşek, ekonomik reformların ve sıkı para politikalarının bu hedefe ulaşmada kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

    Küresel ve yerel dinamiklerin etkisiyle belirlenecek olan bu hedef, piyasaların ve vatandaşların geleceğe yönelik beklentilerini şekillendirmede kilit rol oynayacak gibi görünüyor.

  • Dış finansmanda güçlü görünüm sürüyor

    Dış finansmanda güçlü görünüm sürüyor

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan eylül ayı ödemeler dengesi verilerini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla değerlendirdi.

    “Yıllık cari açık eylülde 10 milyar doların altında gerçekleşti. 2023 yılı mayıs ayına göre 46 milyar dolar azalan yıllık cari açık 33 ayın en düşük seviyesine geriledi.” bilgisini paylaşan Bakan Şimşek, daralan dış ticaret açığına hizmetler dengesinin olumlu seyrinin eşlik ettiğini belirtti.

    Şimşek, yıllık hizmetler gelirinin de, eylülde, 112 milyar dolar olduğunu bildirdi.

    Dış finansman konusuna da değinen ve bu alanda güçlü görünümün sürdüğüne dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

    “Eylülde 2,9 milyar dolar, ilk 9 ayda ise 28 milyar dolar portföy girişi gerçekleşti. Bu dönemde banka ve reel sektörün dış borç çevirme oranları sırasıyla yüzde 166 ve yüzde 138’e ulaştı.

    Yıllık cari açığın milli gelire oranının üçüncü çeyrekte yüzde 0,8’e gerilemesini ve son çeyrekte de düşüş eğiliminin devam etmesini öngörüyoruz. İyileşen cari denge, azalan dış finansman ihtiyacı ve artan sermaye girişi rezerv birikimine katkı sağlıyor ve makro istikrarı destekliyor.”

  • “Dış ticaret açığı geçen yılın mayıs ayına göre 43 milyar dolar azalarak, 79 milyar dolar gerçekleşti”

    “Dış ticaret açığı geçen yılın mayıs ayına göre 43 milyar dolar azalarak, 79 milyar dolar gerçekleşti”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından eylül ayı dış ticaret verileri ve cari açık rakamlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek, azalan cari açığın dış finansman ihtiyacını düşürürken makro finansal istikrarı desteklediğini ve temel hedef olan kalıcı fiyat istikrarına önemli katkı sağladığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:
    “Eylülde yıllık dış ticaret açığı geçen yılın mayıs ayına göre 43 milyar dolar azalarak 79 milyar dolar gerçekleşti. Yıllık cari açığın ağustosta yaklaşık 15 milyar dolara gerilemesini, eylülde benzer seviyelerde gerçekleşmesini bekliyoruz. Böylece üçüncü çeyrekte yıllık cari açığın milli gelire oranı yüzde 1,5’in altına gerileyecektir. Azalan cari açık dış finansman ihtiyacımızı düşürürken, makro finansal istikrarı destekleyerek temel hedefimiz olan kalıcı fiyat istikrarına önemli katkı sağlamaktadır.”

  • “Enflasyonu tek haneye indirmeyi hedefliyoruz”

    “Enflasyonu tek haneye indirmeyi hedefliyoruz”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Karabük ziyareti kapsamında ilk olarak AK Parti İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Burada il ve ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri, İl Genel Meclisi Başkanı ve partililer ile toplantı yapan Şimşek, ardından Karabük Belediyesi’ne geçip Başkan Özkan Çetinkaya’yı ziyaret etti. Çetinkaya’dan belediyenin çalışmaları hakkında brifing alan Bakan Şimşek, belediye ziyaretinin ardından “Türkiye Buluşmaları” programına katıldı. Bakan Şimşek, burada yaptığı konuşmada Orta Vadeli Program’ın tek hedefinin milletin refahını artırmak olduğunu ifade etti. Bu hedefe ulaşmak için sürdürülebilir büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı sağlamanın kritik olduğunu belirten Şimşek, şöyle dedi:

    “Bizim Orta Vadeli Programımızın bir tane hedefi var. O da milletimizin refahını arttırmak. Ama büyümek yetmiyor. Büyümenin sonucu ortaya çıkan refah artışının da daha adil bir şekilde dağılımı. Dolayısıyla sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı bu programın özü. Programın ana hedefi bu. Tabii bu hedefe ulaşmak için fiyat istikrarını sağlamamız lazım. Fiyat istikrarı ne demek? Enflasyonun düşük tek haneli seviyelere çekilmesi demek. Zaten gelir dağılımının bozulmasının en önemli sebebi enflasyon. Enflasyon yüksek olduğu zaman da büyüme performansı düşük. İşte kısa yakın dönem tarihinden bahsetmek istiyorum. 1990’lı yıllarda enflasyon ortalama yüzde 70 civarında, reel büyüme yani ülkede yıllık ortalama büyümesi yüzde 3 civarında. 2000’li yılların başına bakalım. 2000’li yılların başındaki on yıllık ortalama büyüme AK Parti hükümetinin döneminde yüzde 5,7’ye çıkmış. Yüzde 3,1’den yüzde 5,7’ye neredeyse ikiye katlanmış büyüme. Peki bu dönemde ne olmuş? Enflasyon ortalama yüzde 72’den ortalama 9,3’e düşmüş. Enflasyon düşünce ülkede kalıcı bir şekilde daha yüksek büyümeyi sağlayabiliyoruz. Çünkü enflasyonun düşmesi demek öngörülebilirliğin artması demek. Yatırımların artması, üretimin artması demek. Dolayısıyla bizim en büyük önceliğimiz fiyat istikrarıdır. Yani enflasyonun düşük tek haneye inmesi. Çünkü sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılım için olmazsa olmaz. Peki bunu destekleyecek diğer hususlar nelerdir? Tabii ki bütçe disiplini. Bunu sağlayamazsanız enflasyonu indiremez, büyük açıklar verirsiniz. O zaman kamu büyük açık verince normalde özel sektöre yatırımlara gidecek kaynakları kamu kendisi çeker. Yani dışlama etkisi olur. Dolayısıyla bütçe disiplinini tabii ki sağlayacağız.”

    “Kalıcı kazanımlara dönmenin tek yolu yapısal reformlar, dönüşümdür”

    Türkiye’nin geçmişte yaşadığı sıkıntıların temelinde genelde büyük dış açıklar olduğunu, kalıcı kazanımlara dönmenin tek yolunun her alanda yapısal reformlar olduğunun altını çizen Bakan Şimşek, “Dış açık demek dış borç demek. Sonra bunları yani döndürülmesinde en ufak bir sorun yaşadığınız zaman bu kur’a tabii yansıyor. Dolaylı olarak enflasyona yansıyor. Dolayısıyla bizim cari açığı da sürdürülebilir bir düzeye çekmemiz lazım. Yönetilebilir bir düzene çekmemiz lazım. Bütün bu bahsettiğim gelişmeleri geçici olarak sağlamak yetmiyor. Kalıcı kazanımlara döndürmenin tek yolu var. O da yapısal reformlar, dönüşümdür. Her alanda tarımda, sanayide, bütün alanlarda. Yani verimlilik arttırmak, rekabet gücünü arttırmak için reform yapmamız lazım. Dolayısıyla bizim Orta Vadeli Programımızın özeti bu. Bu programla Türkiye’nin büyümesinin temellerini sağlamlaştırmak istiyoruz. Şimdi bazıları diyebilir ki büyüme yavaşlıyor. Bu geçici bir yavaşlamadır. Çünkü biz daha yüksek sürdürülebilir büyümenin temellerini şimdi sağlamlaştırıyoruz. Burada bu söylediklerimi çok kısa bir şekilde görsellerle zenginleştirmek gerekirse, enflasyon mayıs ayında yüzde 75, ağustos ayı itibarıyla yüzde 52’ye düştü. Önümüzdeki aylarda kalıcı bir şekilde düşmeye devam edecek. Yani enflasyonda kalıcı belirgin bir düşüşün içindeyiz” dedi.

    “Dezenflasyonu desteklemek için bütçe disiplinini sağlamamız lazım”

    Merkez Bankasının açıkladığı yüzde 42 olan tahmin bandına yakın bir noktaya ulaşılacağını ifade eden Bakan Şimşek, “Bizim Merkez Bankamızın açıkladığı bir tahmin bandı vardı. O tahmin bandının üst kısmı yüzde 42’ydi. Bu sene muhtemelen Merkez Bankamızın tahmin bandının üstüne yakın bir noktaya çekmiş olacağız. Gelecek senede yine bandın orta noktası olan yüzde 17,5 gibi yani en azından Orta Vadeli Program’da öngörüyoruz. Ondan sonraki yıl da tek hane. Tekrar yüzde 10’un altı. Dolayısıyla enflasyonda düşüş patikası bu çerçevede. Dezenflasyonu desteklemek için yani enflasyonda düşüşü desteklemek için bütçede disiplini sağlamamız lazım. Deprem nedeniyle ağırlıklı olarak geçen sene ve bu sene bütçe açıkları yüzde 5 civarında. Milli gelire oranla büyük açık. Şimdi biz bu açığı önümüzdeki sene yüzde 3 civarında, daha sonra yüzde 3’ün altına zaten AK Parti hükümetlerine bakarsanız 20 yıllık geçmişte ortalama bütçe açığı oranı yüzde 2,4. Depreme rağmen tekrar harcama disiplinini sağlayarak biz bütçe disiplinini başaracağız. Son 20 yıla bakarsanız Türkiye’de cari açığın milli gelire oranı yüzde 3,8. Bu sene biz bu açığı yüzde 1,7’ye düşürdük. Önümüzdeki üç yıl boyunca da yüzde 1 ile 2 arası bir tahmin öngörüyoruz, orada tutacağız. Bu düzeyde cari açık sorun değil. Programın özü sürdürülebilir yüksek büyümeye doğru bir altyapı oluşturmak. Bunun için enflasyonu tek haneye düşürmek bütçe açığını, master kriterleri çerçevesinde yüzde 3’ün altına çekmek. Cari açığı sürdürülebilir bir patika yani yüzde 2,5’un altına çekmek. Ve bunun sayesinde de şu anki sıkıntıları geride bırakmak” diye konuştu.

    “Cari açığı sürdürülebilir bir noktaya şu an itibarıyla çekmiş durumdayız”

    Milletin karşılaştığı en önemli sıkıntının hayat pahalılığı, enflasyon olduğunu, bir diğer önemli sorunun da cari açık olduğunu aktaran Bakan Şimşek, cari açığı sürdürülebilir noktaya çektiklerini ifade ederek şöyle devam etti:

    “Milletimizin karşı karşıya olduğu en önemli sıkıntı alanı tabii ki hayat pahalılığı, yani enflasyon. Dolayısıyla bu program esas itibarıyla enflasyonu kalıcı bir şekilde aşağı çekecek bir program. Tabii enflasyonun düşmesi demek, fiyatların düşmesi demek değildir. Yani diyelim ki bu ürünün fiyatı on liraysa ben gelecek sene 11 liraya çıkarsa yüzde 10 enflasyon var demektir. Çünkü ondan 11’e çıktı. Bir sonraki sene yani birden 11 liraya değil de 10 buçuk liraya çıksa o zaman enflasyon yüzde 5 oluyor. Ama fiyat artmaya devam ediyor. Dolayısıyla enflasyonda düşüş demek fiyatlardaki artışın yavaşlaması demek. Peki bu program çalışıyor mu? Bir yıl uyguluyoruz. Eylül ayında programı açtık. Hedeflerimizden bir tanesi cari açığı daraltmak hatırlarsınız. Cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çekmek. Geçen sene ortasında cari açık 50 milyar doların üzerinde, 60 milyar dolar civarı. Bu sene temmuz ayından itibaren cari açık 19 milyar dolara düştü. Milli gelire oranı da haziran ay itibarıyla yüzde 2 civarına düştü. Ama yılın sonunda biz yüzde 1,5 ila 2 arası bir cari açık öngörüyoruz. Yüzde 1,7 diye programa yazdık. Dolayısıyla biz cari açıkta hedefimizden çok daha iyi bir noktadayız. Cari açığı sürdürülebilir bir noktaya şu an itibariyle çekmiş durumdayız. Dolayısıyla memleketin dış açık sorununu kalıcı hale getirmek için bu seviyelerde tutup, daha aşağılara çekmek için yapısal dönüşüme ihtiyacımız var. Yani sanayide dönüşüme ihtiyacınız var, bütün diğer alanlarda dönüşüme ihtiyacınız var.”

    “Swap hariç net rezerv 30 milyar dolar”

    Geçen yıl program öncesi 98,5 milyar dolar brüt rezervin bulunduğunu, bu rezervin 156 milyar dolara çıkartıldığını hatırlatan Bakan Şimşek, “Diğer önemli bir konumuz rezerv konusu. Geçen sene program öncesi 98,5 milyar dolar civarında brüt rezervimiz vardı. Bu rezervi biz yaklaşık 58 milyar dolar arttırıp, 156 milyar dolara çıkarttık. Uluslararası tanımlara göre artık Türkiye rezerv yeterliliğini sağlamış durumda. Tabii bu dönemde önemli tartışmalardan bir tanesi swap hariç rezervlerdi. Bankalardan, Merkez Bankası diye bir geçici olarak döviz alıp ona karşılık TL verince bu bir swap işlemi oluyor. Şimdi swap hariç net rezerv eksi 60,5 milyar dolardı. Swap hariç net rezervleri son 12 ayda 90 milyar dolar arttırdık. Ve Türkiye’nin rezerv sorununu bu anlamda çözdük. Yani artık bu konu bir endişe kaynağı olmaktan çıktı. Net rezerv swap hariç 30 milyar dolar” ifadelerine yer verdi.

    “Kur korumalıdan ülkemizin çıkışını öngörüyoruz. Burada da epey mesafe kat ettik”

    Kur korumalı mevduattan çıkmanın hedeflendiğini ifade eden Bakan Şimşek, “Diğer önemli bir konu veya önemli bir hedefimiz; kur korumalı mevduattan çıkış. Devlet şöyle bir taahhütte bulunmuş; vatandaş parasını Türk lirasında tutsun bankalarda ama eğer liradaki değer kaybı bankanın ödediği faizin üzerine çıkarsa o farkı da devlet taahhüt etmiş. Bu önemli bir belirsizlik kaynağı. Önemli bir koşullu yükümlülük olarak karşımıza çıkıyor. Bir de dezenflasyon sürecinden dediğim gibi liralaşma stratejimiz var. Çünkü biz liranın faizini yönetebiliyoruz, belirleyebiliyoruz. Yani hani bir aktarım mekanizması var para politikasında. Onun etkili olabilmesi için lira ağırlıklı bir sistem oluşturmamız lazım. Dolayısıyla kur korumalı mevduattan çıkış bizim için bir hedef. Son bir yılda yaklaşık 98 milyar dolar kur korumalı mevduatta düşüş oldu. Epey mesafe kat ettik. Yani eylül başı itibariyle kur korumalı mevduatın faizi 46 milyar dolara düştü 144 milyar dolardan. Biz piyasaları bozmadan önümüzdeki aylarda peyderpey bu bakiyenin daha da düşeceğini ve kur korumalıdan ülkemizin çıkışını öngörüyoruz. Burada da epey mesafe kat ettik” şeklinde konuştu.

    “Geçen sene tedbir almasaydık Türkiye böyle bir bütçe açığını yönetemezdi”

    Geçen yıl alınan tedbirler ile harcamaları kontrol altına aldıklarını ifade eden Bakan Şimşek, “Bakın Türk lirasının toplam mevduat içerisindeki payı geçen sene yüzde 32 civarı. Şu anda yüzde 53 civarına çıkmış durumda. Bir yılda muazzam bir başarı var. Yani Türk lirasına vatandaşımızın ve uluslararası aktörlerin güveni arttı. Dolayısıyla bir taraftan cari açıkta azaldı bir taraftan KKM’den çıkıyoruz. Bir taraftan rezerv biriktirdik. Bir taraftan da liraya güveni tekrar tesis ediyoruz. 20 yıllık ortalamalara bakarsanız Türkiye’nin bütçe açığı milli gelire oran olarak yüzde 2,4. Fakat deprem etkisiyle geçen sene EYT etkisiyle tedbir almasaydık bütçe açığı uzun vadeli ortalamanın beş katına çıkıyordu. Ama Türkiye böyle bir bütçe açığını yönetemezdi. Dolayısıyla geçen sene tedbir aldık. Geçen sene harcamaları kontrol altına aldık. Deprem hariç ve arz vergileri arttırmak zorunda kaldık. Ama bunu yapmasaydık enflasyon çok farklı seviyelerde olabilirdi. Çok daha yüksek seviyelerde olabilirdi. Dolayısıyla biz aldığımız tedbirlerle bütçe açığını kontrol ettik” dedi.

    “Programı başarılı bir şekilde devam ettirirsek risk puanı 200’ün altına düşecek”

    Gelecek yıllarda deprem etkisinin azalması, kamuda disiplin ve tasarruf ve diğer etkenlerle birlikte bütçede düzelmelerin devam edeceğinin altını çizen Bakan Şimşek şöyle devam etti:
    “Geçen sene bütçe açığı yüzde 5,27’ydi. Ama bunun üçte ikisi depremle alakalı. Bunun 3,6 puanı depremden kaynaklı. Dolayısıyla deprem etkisi azaldıkça bu sene de deprem etkisi yüksek. İnanıyoruz ki bütçede düzelme devam edecek. Tabii vatandaşımız bizden kamuda disiplin istiyor, tasarruf istiyor. Bu konuda önemli adımlar attık. Şöyle son on yıla bakarsınız. Deprem hariç yüce meclisimizin kabul ettiği bir bütçe var. Bir de gerçekleşen bir bütçe var. Genelde on yılın ortalamasından bahsediyorum. On yıl boyunca deprem etkisi hariç, ortalama yıllık bütçedeki sapma yani başlangıç ödeneğine göre gerçekleşme ortalama 9,1 daha yüksek çıkmış. On yıllık bir ortalama. 2024 yılında tesis ettiğimiz bütçe değişikliğiyle, harcama değişikliği harcama kontrolüyle ayrıca tasarruf tedbirleriyle başlangıç ödeneğine göre sapma ondan önceki yani 2024’ten önceki on yıl ortalamanın onda biri bile değil. Dolayısıyla geçen sene ve bu sene attığımız adımlarla bütçe harcamalarında kontrolü ve sağlamış durumdayız. Ve bunun sayesinde muazzam bir tasarruf var. Ve bu tasarruf miktarı gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 1.8i’ine kadar bu sene çıkması öngörülüyor. Türkiye’nin bütün bu çabaları sayesinde, bu program sayesinde risk primi 700 baz puandan 200 baz puana kadar düştü. Biz bu programı başarılı bir şekilde uygulamaya devam edersek belki gelecek sene bu vakitlerde risk primimiz 200 baz puanın altında bir noktada olması muhtemeldir. Bunun sayesinde Türkiye’nin dış borçlanma maliyetleri düştü. Dış borçlanma maliyeti bu hazinenin, devletin yani. Özel sektörün maliyetleri bunun çok üzerinde. Geçen senenin başında hazine borçlanma maliyetleri yüzde 9.75 iken bugün 6.75 civarına kadar düşmüş durumda. 300 baz puan deyip geçmeyin. Yani 250 milyar dolar borcumuz var. Bunu yüzde 9.75 yerine yüzde 6.75’le döndürürseniz muazzam rakamlara tekabül ediyor.”

    “Denetim kuruluşları durup dururken not artırmıyor”

    Muhalif kesimleri eleştirerek “’Program yok, işe yaramaz’ diyen Bakan Mehmet Şimşek, dünyada bir tek Türkiye’nin kredi derecelendirme puanının arttığına vurgu yaparak şöyle devam etti:
    “Bakın geçen senenin ilk beş ayında reel sektör yüz dolar borç ödediğinde dış borç sadece 73 dolar bulabiliyor. Bankacılık sektörü yüz dolar borç ödediğinde 97 dolar bulabiliyordu. Şimdi ise reel sektör ben yüz dolar borç ödediğinde 122 dolar daha ucuza daha düşük maliyetlerle bulabiliyor. Benzer şekilde bankacılık sektörü 100 dolar borç ödediğinde dünyadan 153 dolar alabilir. Dolayısıyla Türkiye’nin dış finansal sorununu çözdük. Risk primini düşürdük. Borçlanma maliyetlerini aşağıya çektik. Ve kredi derecelendirme kuruluşları notumuzu artırıyor. 2024 yılında dünyanın önde gelen üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu arttırılan tek ülke dünyada Türkiye. Şimdi bazı kesimler uzun bir süre ortada bir program yok dediler. Halen diyenler var aslında. Program yok diyorlar. Sonra programın olduğu çıkınca bu program işe yaramaz dediler. Bu programa kaynak gelmez dediler. Dışarıdan bu programa kaynak gelmez dediler. Net rezervler 90 milyar dolardı. 2003-2013 döneminde net rezervimiz 32 milyar dolarmış. On yılda net rezerv 38 milyar dolarmış. Son 12 ayda 90 milyar dolar. Bu defa dediler ki yok dediler tamam rezervler artıyor. Halbuki bu gelen paranın dörtte üçünden fazlası vatandaşımızın uluslararası kuruluşların Türk lirasına olan güveninden kaynaklanıyor. Daha uzun vadeli kaynak ve politikayı tercih ediyor. Denetim kuruluşları durup dururken not artırmıyor. Olmayan bir programda not artırılır mı? Ama hala bazı çevreler ortada program yok diyorlar. Ve bazı derecelendirme kuruluşları iki kademe artırıyor. Biz bu programı devam ettirelim notumuz artmaya devam edecek. Rahmetli Özal döneminde geldim ben ilk işte kredi notu düşürülmüş. 90’lı yılların başında Türkiye’ye bir kredi notu verilmiş. O zaman borcu çok düşük. Türkiye’ye yatırım yapılabilir kredi notu verilmiş. İki yıl sonra yani 1993’te yatırım yapılabilir kredi notunu kaybetmiş. Notumuz düşmüş. Notumuzun tekrar yatırım yapılabilir seviyeye gelmesi 19 yıl almış. 2013’te sağladık.”

    “Hain darbe girişimi notumuzu düşürdü, yeniden çıkartmakta kararlıyız”

    15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası Türkiye’nin puanının “Yatırım yapılabilir” seviyesinin altına düştüğünü, yeniden yatırım yapılabilecek seviyeye çıkartmakta kararlı olduklarını belirten Bakan Şimşek, “Bu defa çok daha hızlı olacak” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Sonra hain darbe girişimi sonrası tekrar kredi notumuz yatırım yapılabilir seviyenin altına düştü. Biz tekrar Türkiye’ye yatırım yapılabilir ülke seviyesinin notuna çıkartmakta kararlıyız. Bu defa çok daha hızlı olacak. Öyle görülüyor. Türkiye’nin olduğu en önemli makro ekonomik sorun enflasyondur. Enflasyon yeni bir konu değil ama kolay bir konu da değil. 1970’li yıllarda hükümetler gelmişler. Enflasyonu indireceğiz demişler. İndirememişler. 1980’li enflasyonu düşürememişler. Doksanlı yıllarda her hükümet geldiğinde enflasyonu düşüreceğiz demiş. Enflasyon yüzde yetmiş civarı. 2000’li yılların başında AK Parti hükümetleri döneminde enflasyon tek haneye düşürüldü. Uzun süre orada kaldı. Fakat maalesef son yıllarda tekrar yükseldi. Şimdi tekrar biz enflasyonu tek haneye indirmek istiyoruz. Bu kolay bir süreç değil. 1970’li yıllardan bu yana elli altı ülkede yüzün üzerinde enflasyon şoku yaşanmış. Değişik dönemlerde. Enflasyonu şok öncesine düşürülmesi şok öncesi seviyeye geri getirilmesi ortalama 3,4 yıl alıyor. Bu dünya değeri. Bizim programın ilk yılı geride kaldı. Biz inanıyoruz 2026’nın sonunda kararlı bir şekilde sabırla bu programı uygulayarak enflasyonu tekrar tek haneye düşüreceğiz. Nitekim biz zaten şunu öngördük. Dedik ki programın bu geçiş döneminde enflasyon yükselecek. Mayısta zirveyi bulacak dedik. Mayısta zirveyi bulduk. Mayıstan bu yana enflasyonda 23,5 puanlık düşüş var. Önümüzdeki aylarda bu düşüş devam edecek. Yılı yüzde kırk civarında bir enflasyonla kapatacağız. Gelecek senede yüzde yirminin altına bir enflasyon, bir sonraki sene de yüzde onun altına bir enflasyon.”

    “Beceri kazandırması gereken geniş bir nüfus var. Yapay zekâ çağındayız”

    Her alanda yapısal dönüşüme dikkat çeken Bakan Şimşek, “Reform gündemine gelince, şimdi makro ekonomide dengeleri düzeltmek için çaba gerekiyor. Para politikası tedbirleri, maliye politikası tedbirleri. Peki diyorlar ya memleketin sorunları, para politikası tedbirleriyle çözülemez. Biz hiçbir zaman memleketin sorunları para politikası tedbirleriyle çözülür demedik, demiyoruz. Sadece maliye politikası tedbirleriyle sorunları çözeriz, onu da demedik. Tam aksine, tabii ki para politikası, maliye politikası, gelirler politikası ama en önemlisi yapısal politikalar. Yani yapısal reform. Yapısal dönüşüm. Çünkü esas kazanımlar burada. Dolayısıyla ülkemizin makro ekonomik dengesizliklerini, sorunlarını çözmek için çok kapsamlı bir problem ortaya koyuyor. Ve bizim programın en büyük bileşeni, en detaylı kısmı en çok sayfa tutan merak edenler için, okumak isteyenler için en büyük kısmı yapısal dönüşüm kısmıdır. Yapısal dönüşümün temel alanları bunlar. Biz insanımıza yatırım yapacağız. Ya sadece öğrenciden bahsetmiyorum. Hayat boyu öğrenmeden bahsediyorum. Şu anda okulda olmayıp da niteliklendirilmesi gereken nitelik yani beceri kazandırması gereken geniş bir nüfus var. Yapay zekâ çağındayız. Hepimizin yeniden belki eğitilmesi gerekir. İleri becerileri kazanmamız gerekiyor. Dolayısıyla bizim en önemli gündemimiz beşeri sermayenin yani insan stokumuzun kalitesinin arttırılması, becerilerinin arttırması. Diğer bir konu yatırım. Şimdi yatırım çekmek için bakın dün Cumhurbaşkanımızın başkanlığından dünyanın önde gelen büyük kuruluşlarda ve şirketlerin temsilcileriyle epey bir mesai yaptık. Bütün dünyaya yatırım çekme yarışında. Yatırım çekmemiz için veya Türkiye’deki yatırımları tutmak bizim müteşebbislerin bizim girişimcilerin başka ülkeler yerine Türkiye’de yatırım yapmasını sağlamamız için ne yapmamız lazım? Yatırım ortamını iyileştirmemiz lazım. Yatırım ortamını iyileştirmek çok kapsamlı bir alan. Hukuk devletini güçlendirmekten başlıyor. Bütün yani birçok unsuru içeriyor. Dolayısıyla yatırım ortamının iyileştirilmesi mesela enflasyon varsa öngörülebilirlik düşüktür. Enflasyonu düşürdüğü zaman yatırım ortamını iyileştirir. Finansmana erişimi iyileştirir. Eminim buradaki girişimcilerimizin çoğunu kafasındaki en önemli sorun finansmana erişimdir” diye konuştu.

    “Finansmana erişimi uygun koşullarda sağlamanın yolu enflasyonu kalıcı olarak düşürmek”

    2026’da hayata geçirilecek olan karbon vergisine değinen Bakan Şimşek, dijital dönüş, yeşil dönüşümün altını çizerek şöyle konuştu:
    “Faturayı başkasına çıkartmadan kalıcı bir şekilde finansmana erişimi uygun koşullarda sağlamanın yolu enflasyonu kalıcı bir şey tek haneye ve düşük tek haneye çekmek. Bunu geçmişte başardık. Tekrar inşallah başaracağız. Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi yani sadece bankalardan yatırım amaçlı imkanlara erişim yetmiyor. Mutlaka sermaye piyasası enstrümanlarını da güçlü bir şekilde devreye almak gerekiyor. Kamu maliyesinde reform. Örneğin harcama disiplini bir reformdur. Şu anda dünyanın en önde gelen iki temel alanı. Yeşil dönüşüm demek Türkiye’de özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye alınması demek. Bu niye önemli? Sadece çevreyle ilgili değil. Bizim mal sattığımız bazı bölgeler örneğin Avrupa Birliği diyor ki ben 2026’dan itibaren belli sektörlere vergi koyacağım diyor. Eğer karbon ayak izi yüksekse. Yani karbon vergisinden bahsediyoruz. İşte Türkiye’nin bütün bu süreçlere hazırlıklı olması için yeşil dönüşümü hızlandırması lazım. Dijital dönüşüm. Her alanda şimdi etkisini gösteriyor. Şimdi esnafımız diyor ki efendim online satış. Bakın satışlar dijitalleşti. Süreçler dijitalleşiyor. Ama her alanda. Sadece tek bir alanda değil. Dolayısıyla bizim mutlaka yeşil ve dijital dönüşüm sağlamamız lazım. Bütün bunların sonucunda ne olacak biliyor musunuz? Türkiye’de verimlilik kalkacak. Rekabet gücü artacak. Büyüme potansiyelimiz artacak. Biz de doğru politikalarla sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlayacağız. Vergi politikaları üzerinden dezenflasyon üzerinden gelir dağılımını bugünkü durumdan çok daha iyileştireceğiz.”

    Bakan Şimşek, toplantının ardından Karabük Valiliği ve Kardemir’i ziyaret ederek şehirden ayrılacak.

  • Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek Kırıkkale’de

    Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek Kırıkkale’de

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Şehir Buluşmaları” programı çerçevesinde Kırıkkale’ye geldi. Bakan Şimşek, ilk ziyaretini Vali Mehmet Makas’a gerçekleştirdi. Valilik binasında Şeref Defteri’ni imzalayan Şimşek, daha sonra Vali Makas ve ilgili kurum müdürleriyle basına kapalı bir toplantı yaptı.

  • “Enflasyonun düşüşe devam etmesini bekliyoruz”

    “Enflasyonun düşüşe devam etmesini bekliyoruz”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon verilerine ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Şimşek, 12 ay ve 24 ay sonrası enflasyon beklentilerinin 10 aydır iyileştiğini vurguladı. Şimşek, şu ifadelere yer verdi:

    “Temmuz’da geçici etkiler kaynaklı yüksek gerçekleşen aylık enflasyon yıl sonu beklentisinde sınırlı artışa yol açsa da 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 28,7’ye gerilerken, 24 ay sonrası yüzde 19,3 oldu. Yıllık enflasyonun Ağustos’ta da belirgin şekilde gerilemesini ve yılın kalan döneminde düşüşe devam etmesini bekliyoruz.”

  • “2025 dezenflasyon yılı olacak”

    “2025 dezenflasyon yılı olacak”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı bir televizyon programında ülke ekonomisi ve uluslararası ekonomik gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. TÜİK’in açıkladığı enflsyon verilerine ilişkin de konuşan Şimşek, 2025 yılının dezenflasyon yılı olacağına dikkati çekti.

    Küresel piyasalardaki son duruma ilişkin konuşan Şimşek, “Küresel piyasalardaki çalkantı geçici bir panik atağa benziyor. Bunun merkez üssü Japonya’dır ama yansımaları global oldu. Tetikleyen faktör ABD’nin yumuşak riski başaramaması riski ve resesyona girme riski; bilindiği gibi şirket değerlemeleri, piyasa değerlemeleri oldukça şişkin. Eğer ekonomide yavaşlama olur şirket karlılıkları bunu destekleyici nitelikte olmazsa tabii ki bir düzeltme beklenebilir” açıklamasında bulundu.

    “Petrol ve emtia fiyatlarında düşüş bizi cari açık ve enflasyon kanalıyla olumlu etkiler”

    Şimşek, uluslararası piyasalardaki dengesizliklerin sonucunda ABD’de güçlü büyümenin nispeten devam edeceğini söyleyerek, “Şu anda bir düzeltme hareketi vardır. Türkiye’ye yansımalarına bakacak olursak; küresel büyümede yavaşlama olacaksa bu bir taraftan risk iştahını olumsuz etkiliyor bize de olumsuz etki olur. Ama beraberinde petrol ve emtia fiyatlarında düşüş getiriyor. Buradaki düşüş bizi cari açık ve enflasyon kanalıyla olumlu etkiler. Geçtiğimiz hafta Cuma gününe ve düne yani pazartesiye bakarsanız; piyasalar Fed’in çok daha hızlı ve fazla faiz indireceğini öngörmeye başladı. Küresel finansal koşullarında bu gelişmeler ışığında gevşemesi yine Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin lehinedir. Fon akışını etkileyebilir” ifadelerine yer verdi.

    “Yabancı pozisyonunun çok fazla olmaması bu türden çalkantıların Türkiye’ye yansımasını sınırlar”

    Şimşek, küresel piyasalardaki sert dalgalanmanın Türkiye’ye etkisinin, yabancı pozisyonunun az olması nedeniyle az olacağını aktararak, “Bu tür çalkantılar Türkiye’yi nasıl etkiler herkesin aklında bulunan bir soru. Bizim bir hikayemiz var. Bu bir dezenflasyon ve yapısal dönüşüm hikayesi. Dolayısıyla hikayesi olan ülkeler genelde bu tür olumsuz koşullarda bile nispeten az etkilenebilirler. Dolayısıyla yabancı pozisyonunun çok fazla olmaması, hikayemizin olması, petrol fiyatlarındaki düşüşün bize olumlu yansıyacak olması, küresel-finansal koşulların gevşemesinin bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin lehine olması gibi faktörler bu türden çalkantıların Türkiye’ye yansımasını sınırlar” diye konuştu.

    “Programımızın özü enflasyonu tek haneye düşürmek”

    Enflasyon oranları ve enflasyonla mücadelede gelinen noktayı değerlendiren Şimşek, “Uygulamakta olduğumuz reforma ve istikrar programı var. Özellikle makro finansal istikrar, fiyat istikrarı önemli. Reform hususi ise; yapısal dönüşümdür. Yeşil dönüşümden sanayi dönüşüme kadar çok kapsamlı bir dönüşümden bahsediyoruz. Ülkenin rekabet gücünü arttıracak bir dönüşümdür. Programın en büyük önceliği milletimiz hayat pahalılığı belasından kurtarmak. Çünkü bir enflasyonu çok kötü bir vergi olarak görüyoruz; bizim yaklaşımımız budur. Özellikle sabit gelirliler açısından gelir dağılımını bozan çok önemli bir makroekonomik problemdir. Enflasyon bizim karşı karşıya olduğumuz en önemli problemdir. Bizim programımızın özü de dezenflasyon yani enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye düşürmek” şeklinde konuştu.

    “Enflasyonda temmuz ayında oldukça güçlü bir düşüş yaşandı, bu ağustos ayında da devam edecek”

    Uygulamakta oldukları reform ve istikrar programının 3 yıllık bir program olduğunu ve bunun için 1 yıllık geçiş dönemi öngördüklerini aktaran Şimşek, “Dezenflasyona ortam hazırlamak için politika setini inşa etmemiz gerekiyordu, ekosistemi yeniden kurgulamamız gerekiyordu. Biz geçiş dönemini mayıs ayında bitirdik. Haziran ayı itibarıyla yıllık enflasyon düşmeye başladı. Temmuz ayında oldukça güçlü bir düşüş yaşandı. Bu ağustos ayında da devam edecek. Düşüş hızı aynı olmamakla birlikte düşüş ayı önümüzdeki aylarda da devam edecek. Şu andaki gelişmeler bizim program öngörülerimizle paralel gidiyor. Hatırlanacağı üzere mayıs ayından yıllık enflasyon yüzde 75’in üzerinde zirveyi buldu. Temmuz ayında yaklaşık olarak yüzde 62 civarına indi” açıklamasında bulundu.

    “2025 dezenflasyon yılı olacak”

    Şimşek, gelecek 12 ay için piyasa beklentisinin yüzde 30, 24 ay içinse yüzde 19 civarı olduğunu belirterek, “Biz tabii ki bu beklentilere değer veriyoruz ama performansımız ve hedeflerimiz arasındaki fark azaldıkça inanıyoruz ki beklentilerin de yakınsama ihtimali yüksektir. Enflasyonu düşürmekte kararlıyız. Milletimizin sıkıntılarını gidereceğiz. 2025 yılında ilk rahatlamayı göreceğiz. İlk yılımız zorlu bir yıldı çünkü dezenflasyona geçiş yılıydı. Şimdi 2025 dezenflasyon yılı olacak. Milletimiz bunun sonuçlarını görecek ve çektiğimiz sıkıntılara değecek” sözlerini sarf etti.

    “Siyasi destek çok önemli”

    Şimşek, çok güçlü bir program ortaya koyduklarını ve bunda siyasi desteğinin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, “Çok güçlü bir program ortaya koyduk ve bunu Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle gerçekleştiriyoruz. Siyasi destek çok önemli. Teknik anlamda dünyanın en iyi programını ortaya koyabilirsiniz ama esas belirleyici olan siyasi iradedir. 90’lı yıllardaki başarı ve başarısızlığı belirleyen de oydu. 2000’li yılların başında yine güçlü bir program güçlü bir şekilde kararlı bir şekilde yayınlandı. Biz bunu başaracağız, enflasyon düşecek ama biraz zamana ihtiyacımız var” dedi.

    “Orta Doğu’da gerginlik muhtemelen bizim cari açığımız milli gelire oran olarak yüzde 1,5’un altında olacaktı”

    Ortadoğu’daki siyasi gelişmelerin Türkiye’deki siyasi gelişmelere etkisine ilişkin sorulan soruları da yanıtlayan Şİmşek, “Bugüne kadar ki jeopolitik gerginlik endeksine bakıldığında baya yukarılara çıktığını görüyoruz. Fakat piyasa fiyatlamalarına baktığınız zaman piyasa bu gerginliğin, savaşların ve çatışmaların yayılmayacağı varsayımıyla hareket ediyor. Orta Doğu’daki gerginlikleri önemsiyoruz. Gerginlik olmasaydı muhtemelen bizim cari açığımız belki milli gelire oran olarak yüzde 2 yerine yüzde 1,5’un altında olacaktı. Örnek olarak söylüyorum. Biz bunları önemsiyoruz ve yakından takip ediyoruz. Risk iştahındaki gelişmeler bizi de etkiliyor” ifadelerine yer verdi.

    “Yıl sonu enflasyon hedeflerini tutturmaya ilişkin bir endişemiz yok”

    Enerjideki fiyat artışlarını Merkez Bankası’nın hedef patikasının ortak noktası olan yüzde 38’e göre artırdıklarını da sözlerine ekleyen Şimşek, “Hatta doğal gazda hanehalkına yansıması yüzde 24 civarı. Enerjideki fiyat artışları yıllık bazda zaten enflasyon patikasıyla uyumlu yaptık. Burada bir sürpriz yok. Özetle yıl sonu enflasyon hedeflerini tutturmaya ilişkin bir endişemiz yok. Öngörülerimiz doğrultusunda gidiyor. Hedefleri tutturacağız ve bu konuda kararlıyız” şeklinde konuştu.

    “Dünyada 3 ayrı kredi derecelendirme kuruluşu kredi notu artışına mazhar olan tek ülke Türkiye’dir”

    Şİmşek, Türkiye’nin uluslararası derecelendirme kuruluşlarında görünümünün gün geçtikçe iyileştiğine değinerek, “Moody’s Türkiye’yi ilk kez 2 kademe artırmıştı, bu normal değil çok istisnadır. 2024 yılı içerisinde dünyanın önde gelen 3 ayrı kredi derecelendirme kuruluşu kredi notu artışına mazhar olan tek ülke dünyada Türkiye’dir. Sadece kredi notumuz artmadı, görünüm de olumlu. Yani bu politikaları kararlılıkla uygularsanız notunuzu tekrar artıracağız demek” açıklamasında bulundu.

    “Sadece borç perspektifi ile bakarsanız biz zaten yatırım yapılabilir kredi notunu hak ediyoruz”

    Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülkeler listesine girme sürecinde olduğunu, bu çerçevede çalışmalar yürütüldüğünü dile getiren Şimşek, “Programımız güçlü, önümüzde 4 yılımız var. Bütçe disiplini zaten bizim artık DNA’mızda var. Deprem, EYT nedeniyle geçici bütçe dengesizlikleri yaşıyoruz. Bunu görmemiz lazım. Ama bunları düzeltmek için bir çaba içerisindeyiz. Dolayısıyla bütçe disiplini çok önemli. Bizim zaten borcun milli gelire oranı akranlarımıza göre yani bize benzer ülkelere göre çok düşük. Dolayısıyla sadece borç perspektifi ile bakarsanız biz zaten yatırım yapılabilir kredi notunu hak ediyoruz. Ama sadece borca bakılmıyor. Bizde enflasyon çok yüksek. O nedenle enflasyonu tek haneye düşürmemiz lazım. Bizde cari açık da çok yüksek. Cari açığı da kalıcı sürdürebilir seviyelere çekmemiz lazım” diye konuştu.

    “Türkiye önemli cazibe merkezi haline gelecek”

    Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yaptıkları yatırımların seviyesine de değinen Şimşek, şu ifadelere yer verdi:
    “Ülkemizin mutlaka kendisinden daha teknolojik gelişmiş ülkelerden yatırım çekmesi lazım. Doğrudan yatırımlar gayrimenkul alımıyla sınırlıydı. Şimdi bu programı uygulamaya başladıktan sonra ilgi artmaya başladı. Genelde biraz zaman alıyor. Türkiye bu programı uygulayarak önemli cazibe merkezi haline gelecek. Türkiye büyük bir ekonomi. Türkiye yaklaşık 86 milyon nüfusa sahip. Kişi başı milli geliri 13 bin doların üzerinde. Türkiye belki 15 bin doları zorlar bu yıl. Şu anda bana nüfusu 86 milyon ve üzeri olan kişi başı milli geliri 13-15 bin dolar arası olan kaç ülke sayabilirsiniz? Bir elin sayısı kadar.”

    “Emekli, memur, asgari ücretliyi enflasyon sıkıntısından kurtarmak en büyük önceliğimiz”

    Şimşek, Orta Vadeli Program’a (OVP) ilişkin yaptığı değerlendirmede ise, OVP’nin 3 yıllık bir program olduğunu ve her sene yenilendiğini dile getirerek, “Her sene özel sektör için rehber, kamu için bağlayıcı yol haritası açıklamamız lazım. Enflasyonla ilgili tereddütümüz yok. Emekli, memur, asgari ücretliyi enflasyon sıkıntısından kurtarmak en büyük önceliğimiz. Bu sene için MB’nin belirlediği üst bant yüzde 42. Biz yaklaşacağımıza yakalayacağımıza inanıyoruz” ifadelerine yer verdi.
    Cari açığı bu sene için yüzde 3,1 olarak beklediklerini fakat muhtemelen açık yüzde 2 civarı hatta belki altında olacağını aktaran Şimşek, bunun öngördüklerinden çok daha iyi bir cari açık olduğunu kaydetti. Şimşek, rezerv birikimlerinin ise bizim hayal ettiklerinin ötesinde olduğunu hatırlatarak, ‘rezervlerde swap hariç artıya acaba birkaç yılda geçebilir miyiz’ diye düşündüklerini fakat ilk yılda bunu muazzam bir şekilde başardıklarını dile getirdi.

    “Maliye denetimleri yoğunlaşarak, artarak her sektörde devam edecek”

    Şimşek, yüksek kazançlardaki denetimlerin devam edeceğine de dikkati çekerek, “Maliye denetimleri yoğunlaşarak, artarak her sektörde devam edecek. Her sektörde. Bizim kayıt dışılıkla mücadele dışında hiçbir seçeneğimiz yok. Vergilerde biz birçok alanda sınırdayız. Artık vergide oranlarındaki artıştan çok kayıt dışılıkla mücadelede dozu artıracağız” açıklamasında bulundu. Şimşek, “Çok kazanandan ve kayıt dışı olandan biz vergi almak için ne gerekiyorsa yapacağız. Çok kazanlar kesinlikle maliye kapınızı çalacak” dedi.

  • “Vatandaşlarımızın refahını kalıcı olarak artıracağız”

    “Vatandaşlarımızın refahını kalıcı olarak artıracağız”

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı Temmuz ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) değişim Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 3,23, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 28,76, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,78 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 65,93 artış olarak gerçekleşti.

    TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelecek dönemde enflasyondaki düşüşün daha çok hissedileceğini işaret etti. Bakan Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Yıllık enflasyon düşüyor. Temmuzda aylık enflasyon geçici etkiler kaynaklı arttı. Yıllık enflasyon ise hazirana göre 9,8 puan azalarak yüzde 61,8’e geriledi. Ana hedefi dezenflasyon olan programımızın her alanda olumlu sonuçlarını almaya devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş daha çok hissedilecek. Fiyat istikrarını sağlayarak vatandaşlarımızın refahını kalıcı olarak artıracağız” ifadelerine yer verdi.

     

    Temmuz ayı enflasyon rakamları açıklandı

  • “Cari açıkta gerileme bekliyoruz”

    “Cari açıkta gerileme bekliyoruz”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dış ticaret rakamlarını değerlendirdi.

    Şimşek, sosyal medyadan yaptığı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

    “Dış ticarette dengelenme belirginleşiyor.

    Temmuzda yıllık dış ticaret dengesi bir önceki aya göre 5,3 milyar dolar, geçen yılın aynı ayına göre ise 38,8 milyar dolar iyileşti.

    Yıllık cari açıkta temmuzda kayda değer bir gerileme bekliyoruz.

    Döngüsel faktörlere yapısal reformların da eşlik etmesiyle sürdürülebilir cari açığı ve rezervlerdeki kazanımlarımızı kalıcı hale getireceğiz.”

     

     

    NTV

     

  • “Vergi incelemelerine devam ediliyor”

    “Vergi incelemelerine devam ediliyor”

    Hazine ve Maliye Bakanlığı, sosyal medyada bazı hesaplar üzerinden dijital vergi levhası bilgilerinin paylaşılarak vergi yükümlülükleri ile ilgili haberler yapılmasının ardından konuya ilişkin yazılı açıklama yayımladı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada 2 bin 815 büyük vergi mükellefinin yüzde 27’sinin vergi incelemesinde olduğuna dikkat çekilerek gelecek dönemde bu oranın arttırılacağı bildirildi.

    “2815 büyük mükellefin halihazırda toplam yüzde 27’si nezdinde vergi incelemelerine devam edilmektedir”

    Yapılan haberlere istinaden yayımlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Mükelleflerimizin beyanlarının doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacıyla Vergi Denetim Kurulumuzun risk analiz sistemi üzerinden yaptığı tespitler neticesinde, 2815 büyük mükellefin halihazırda toplam %27’si nezdinde vergi incelemelerine devam edilmektedir. Bu oranın müteakip dönemde daha da artırılması planlanmaktadır. Ayrıca yine sürekli zarar beyan eden mükelleflerden büyüklüğü ve sektörüne göre beyanı riskli değerlendirilen öncelikle 735 mükellef nezdinde vergi incelemeleri yürütülmektedir. Buna ek olarak vergi inceleme istatistikleri mükellef büyüklüklerine göre tespit edilerek Vergi Denetim Kurulu yıllık faaliyet raporunda ayrıca kamuoyuyla paylaşılacaktır.”

    “İstisnalar nedeniyle ödenecek vergisi çıkmayan mükelleflere yurt içi asgari kurumlar vergisi getirilmektedir”

    Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Program’da vergide adaletin güçlendirilmesi ve doğrudan vergilerin payının artırılması konusunda kararlılığın devam edeceği vurgulanan açıklamada “Bu doğrultuda az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını hedefleyen ve kayıt dışılıkla mücadelemize katkı sağlayan vergi paketimiz de dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. Vergide etkinlik ve adaletin güçlendirilmesini sağlayacak olan bu paket ile; vergi cezaları artırılacak, bazı istisna ve indirimler kaldırılacak ve kayıt dışı ekonomi ile daha güçlü bir şekilde mücadele edilecektir. Bu paket, son günlerde kamuoyunda dile getirilen eleştirilere de kritik bir düzenleme ile yanıt vermektedir. Paketle birlikte, istisnalar nedeniyle ödenecek vergisi çıkmayan mükelleflere yurt içi asgari kurumlar vergisi getirilmektedir. Buna göre, kazançlarından istisna ve indirimler düşüldüğünde ödenecek vergisi çıkmayan mükellefler, bu indirimler düşülmeden önceki kurum kazançları üzerinden artık yüzde 10 oranında asgari vergi ödeyeceklerdir” ifadelerine yer verildi.

    “Haberlere konu olan mükellefler arzu ederlerse kendileriyle ilgili açıklama yapabilirler”

    Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak gerek vergi incelemeleri ile gerekse saha denetimleri ile kayıt dışılıkla mücadelenin aralıksız devam edileceği belirtilen açılamada “Vergi kanunlarına uymayan mükellefler hakkında tüm yasal işlemler istisnasız uygulanmaktadır. Bu mücadelemize destek vermek amacıyla vergi cezalarının artırılmasına yönelik hükümler de yeni kabul edilen Kanun’da yer almaktadır. Bu kapsamda, vergi mahremiyeti nedeni ile Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak mükellef bazında detaylı bilgi paylaşılması mümkün olmamakla birlikte, haberlere konu olan mükellefler arzu ederlerse kendileriyle ilgili açıklama yapabilirler. Vergide adalet, etkinlik ve kazanca göre vergileme, politikalarımızın ana unsurudur” denildi.