Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. İddianame Yüksek Mahkeme’ye gönderildi.
Etiket: HDP
-
HDP’li Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yargı kararı Meclis Genel Kurulunda okunarak milletvekilliği düşürüldü.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasını onamıştı. Hakkında kesinleşmiş hükmün Meclis’te okunmasıyla Gergerlioğlu’nun vekilliği düştü. HDP’nin Meclis’teki milletvekili sayısı 55’e indi.
GERGERLİOĞLU PROSTESTOSU
Meclis’te karar öncesi bir de eylem vardı. 22. Dönem AK Parti Milletvekili Abdurrahim Aksoy aslında oturması yasak olan basın locasında otururken bir anda Genel Kurul’da ayağa kalkarak Gergerlioğlu kararını protesto etti. Aksoy, Meclis polisi tarafından salondan apar topar çıkarıldı.
-
HDP’li Buldan: Pandemi şartlarında nevruzu kutlayacağız
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bu yıl pandemi koşullarında 21 Mart günü nevruz kutlaması yapacaklarını ifade ederek, “Geçen sene hastalıktan kaynaklı nevruzumuzu kutlayamadık ama bu dönem elbette ki pandemi şartlarını da gözeterek, halkımızın sağlığını gözeterek, Orta Doğu halklarının kadim bayramı olan nevruz bayramını coşkuyla kutlayacağız” dedi.
Diyarbakır’da bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle birlikte bir basın toplantısı düzenleyen Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, geçen yıl pandemi nedeniyle kutlanamayan nevruzu, bu yıl kutlayacaklarını açıkladı. Pandemi koşullarını ve halkın sağılığını gözeteceklerini belirten Buldan şöyle konuştu:
“2021 nevruzunun tüm dünya halklarına barışı, özgürlüğü, kardeşliği ve demokrasiyi getirmesini yürekten temenni ediyorum. Dünya halklarının en fazla demokrasiye, özgürlüğe ve kardeşliğe ihtiyaç duyduğu bir süreçte, bir dönemde pandemi koşullarında 2021 nevruzunu kutlayacağız bu dönem. Geçen sene hastalıktan kaynaklı nevruzumuzu kutlayamadık ama bu dönem elbette ki pandemi şartlarını da gözeterek, halkımızın sağlığını gözeterek, Orta Doğu halklarının kadim bayramı olan nevruz bayramını coşkuyla, barışa ve demokrasiye vesile olması temennisiyle kutlayacağız”
-
AK Parti’li Özkan: HDP hem siyasi hem de hukuken kapanacaktır
AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, “Yargı yolunu açmak için dokunulmazlıkları kaldıracağız. HDP hem siyasi hem de hukuken kapanacaktır. Milletin vicdanında kapatılacaktır” dedi.
AK Parti’li Özkan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısı ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı anımsatan Özkan, “28 Şubat’ın yıl dönümünden 3 gün geçti. Bekledik Bay Kemal ne diyecek, CHP ne diyecek. 1940’lı yıllarda topyekûn savaş açan CHP’den Saadet Partisi’ne, Erbakan’a güzelleme yapılırken, 28 Şubatçılarla ilgili küçük eleştiri gelir mi diye bekledik. Bay Kemal, 28 Şubat ile ilgili küçük bir eleştiri açmadı” dedi.
‘HDP’Yİ KAPATACAĞIZ’
Özkan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarına ilişkin ‘kalkmasından yana değiliz’ ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, HDP’nin kapatılması konusundaki ısrarının sorulması üzerine şunları söyledi:
“Beş benzemezin kurduğu gizli açık ittifakların, dokunulmazlıklar hakkında nasıl hareket edecekleri konusunda tam kanaatleri yok. CHP’nin seçim beyannamesi var. HDP’ye oy verenler, bu parti sırtını Kandil’e dayasın diye vermedi. Yargı yolunu açmak için dokunulmazlıkları kaldıracağız. HDP hem siyasi hem de hukuken kapanacaktır. Milletin vicdanında kapanacaktır. Bu partiye oy veren 6 milyon vatandaşımız, onlar barış istediler. Demokrasi ve özgürlük söylemleri üzerine oy verdiler. ‘Teröre sırtını dayasınlar’ diye değil, ‘milletimizin emeğini Kandil’e peşkeş çeksinler’ diye oy vermediler. Milletimizin artık bu partiden umudu kalmadı. Milletimizin nezdinde HDP’yi kapatacağız. 83 milyon vatandaşımız, HDP’nin kapatılmasını hem siyaseten hem de hukuken anayasal hukuk çerçevesinde kapatılmasını istiyor.”
Özkan, CHP’li Teoman Sancar’ın istifasının sorulması üzerine; bunun açıklamanın kendilerine değil, CHP’ye düşeceğini söyledi.
-
Bahçeli: HDP’nin kapatılması acil ve şarttır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye bir hukuk devletiyse HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır. Ayrıca başka bir ad altında, mesela ‘Demokratik Bölgeler Partisi’ isimli paravan terör oluşumu çatısıyla bile tekrardan faaliyette bulunmasına fırsat verilmemelidir” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, erken seçim tartışmalarının sık sık gündeme getirilmesine ilişkin “Erken seçim tartışmalarının sıcak gündemde tutulması maksadıyla sipariş açıklamalar yapan gafillerin, 2023 yılının Haziran ayını beklemek durumunda olduklarını bir kez daha hatırlatmayı lüzumlu görüyoruz. Türk milleti, Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümünü bir yanda bahtiyarlıkla kutlayacak, diğer yanda bizatihi kendi tarihi ve egemenlik haklarını savunarak Cumhur İttifakı’nı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni demokratik zaferle taltif edecektir. Türkiye’nin geleceği heba edilemez, etmek için ortam kollayanlara fırsat verilemez. Bölücü terör örgütü PKK’nın keşif kolu ve gözetleme kulesi olan HDP’yle yasak bir ittifak şemsiyesi altında toplananlar, bunun adına da gerçek anlamından koparılmış ‘demokratik güç birliği’ diyenler, içine düştükleri zilletin bedelini er ya da geç ödeyeceklerdir. Hakem ve hakim olan millettir” diye konuştu.
‘HDP SUÇLUDUR, DESTEKÇİLERİ SUÇLUDUR’
Bahçeli, Türk milletini korkutacak, korkuyla sindirecek, korkudan korkuya sürükleyecek herhangi bir muhasım gücün olmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Bizim bölünecek bir milletimiz yoktur. Bizim yıkılacak bir devletimiz yoktur. Ve bizim vazgeçecek tek bir insanımız dahi yoktur. CHP yanlıştadır, İP yanlış ata oynamıştır, HDP ise A’dan Z’ye yozlaşmanın ve terör bataklığının içindedir. Dünyanın hangi medeni ve demokratik ülkesinde teröre aleni destek veren bir partiye ahlaken ve hukuken cevaz vardır? 13 insanımızın kafasına kurşun sıkmak suretiyle şehit eden teröristlere arka çıkan, yardım ve yataklık yapan parti görünümlü bir suç örgütüne siyaset ve demokrasi hayatında nasıl yer olacaktır? Gara’da yuvalanan teröristlere haber götürüp onlardan kanlı emirler getiren milletvekillerinin şehit ve gazi yadigarı TBMM’de ne işi vardır? Terör saldırılarını bırakınız kınamayı, küstahça devleti suçlayan, vahşete tek bir söz dahi edemeyen, üstelik milletin hazinesinden geçinen terörizmin çakar takmış militanlarına sabır göstermek Türk milletine en şedit saygısızlıktır. HDP tarih ve millet önünde suçludur, destekçileri suçludur, ittifak ortakları ağır bir vebal altındadır. Diyorlar ki, HDP şu kadar oy aldı, bu kadar desteği var. HDP’ye oy verenler, ‘PKK’nın uşağı, terörün ve bölücülüğün siyasi uzantısı olsun’ diye mi oy verdiler? HDP’yi tercih edenler cinayetlerin, hıyanetlerin ve rezaletlerin sökün etmesini mi istediler?”
‘NE ZAMAN YERLİ DURUŞ GÖSTERECEKLER?’
Bahçeli, sözde aydın, akademisyen, gazeteci ve kaymak tabakanın Türkiye’nin hak ve menfaatleri söz konusu olduğunda esamelerinin okunmadığını bildirerek şöyle dedi:
“Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylara destek veren eski bir rektöre arka çıkmak amacıyla hazırlanmış ısmarlama bildiriye imza atan ve seçilmiş olduklarını ifade eden 38 eski rektör ve YÖK üyesinin teröre bir kez olsun tepkilerini duyanınız oldu mu? PKK’ya numune de olsa itiraz edenini gördünüz mü? Gara katliamını alenen lanetleyenine şahit oldunuz mu? Türkiye’nin tek meselesi üniversite özerkliğiyle akademik özgürlüklerdeki açmazlar mıdır? Bunlar neyin kafasını yaşıyorlar? Bunlar kime hizmet ediyorlar? Kimlerin değirmenine su taşıyorlar? 28 Şubat süreci başta olmak üzere, bazılarının geçmişte darbeci eğilimlerini cümle alemin bilmesine rağmen, hep puslu ortamlarda öne çıkan bu çürük rektörler, Türkiye’nin yaşadığı iç ve dış sorunlar hakkında bir defalık da olsa yerli ve milli duruş gösterecek onuru ne zaman ispat edecekler? Ellerine tutuşturulan metinlere heyecanla imza atan buçuk aydınlar, Türk milletinin üzerlerindeki hakkını ne zaman ve daha hangi haller ortaya çıkarsa ödeyecekler? Bunları sormak ve cevabını beklemek milletimizin bize yüklediği bir sorumluluktur.”
‘HDP’NİN KAPATILMASI ACİL VE ŞARTTIR’
Bahçeli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP hakkında inceleme başlatmasının çok önemli ve beklenilen bir gelişme olduğunu vurgulayarak şunları dedi:
“Başsavcılık inceleme sonucunda, HDP’nin faaliyetlerinin ‘terör eylemlerinin odağı’ haline geldiğine karar verirse soruşturma safhasına geçecek, nihayetinde hazırlanan iddianame Anayasa Mahkemesi’ne sunulacaktır. Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi’nce kesin olarak karara bağlanmaktadır. Anayasa’nın 69’uncu maddesinin 6’ıncı fıkrasıyla, Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 ve 103’üncü maddelerine göre, kapatmaya konu eylemlerin yalnızca işlenmiş olması yeterlidir. Anayasa Mahkemesi delilli ve belgeli şekilde HDP’nin terör eylemlerinin odağı olduğunu tespit ederse, ki başkaca bir seçenek yoktur, HDP diye bir partiden, kapatmaya neden olan üye ve yöneticilerinden söz etmek artık mümkün olamayacaktır. Türkiye bir hukuk devletiyse HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır. Ayrıca başka bir ad altında, mesela Demokratik Bölgeler Partisi isimli paravan terör oluşumu çatısıyla bile tekrardan faaliyette bulunmasına fırsat verilmemelidir. Kaldı ki Anayasa’nın 69’uncu maddesi bu çerçevede açık hüküm niteliği taşımaktadır ve şöyledir; temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.”
‘KİMSE MİNDERDEN KAÇMAMALI’
Bahçeli, Meclis’e gelen fezlekeleri anımsatarak “Dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle fezlekeleri TBMM’ye gelen bölücü milletvekilleri hakkında her siyasi parti tutumunu derhal netleştirmelidir. Terör örgütü propagandası yapan, suçu ve suçluyu öven, 6-8 Ekim olaylarını kışkırtan, suç işlemek amacıyla örgüte üye olan, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden demokrasi ve milli irade hasımlarıyla ilgili gereği hukuk sınırları içinde süratle ifa edilmelidir. Bununla birlikte FETÖ’cülerin ve PKK’lıların yargılandığı mahkeme süreçlerinin daha fazla uzatılmadan karara bağlanması, böylelikle iç ve dış mihrakların istismar kampanyalarının önüne geçilmesi ertelenemez bir mecburiyettir. Hiç kimse minderden kaçmamalı, yüreği yeten kartını açık oynamalıdır” dedi.
‘CHP VE İYİ PARTİ’NİN TUTUMU NE OLACAKTIR?’
CHP ve İYİ Parti’nin tutumunu soran Bahçeli, “CHP’nin fezlekeli HDP’lilerin dokunulmazlık zırhının kaldırılmasına var mıdır, yok mudur? ‘Fezlekelerin içeriği nedir bir görelim, devlet intikam duygularıyla yönetilmez’ diyen kimliksiz CHP sözcüsü acaba senin kararın nedir? Terörün mü safındasın? Türkiye’nin mi yanındasın? ‘Aklıselim’ çağrısı yapan CHP’liler PKK’ya hala müşfik ve minnettar mıdır? İYİ Parti, HDP’lerin yargı önüne çıkarılmasına destek midir, köstek midir? İttifak ortağı CHP gibi, ‘fezlekelerde ne var ne yok ona bir bakalım’ mı diyecekler? Yoksa adaletin ve milletin çağrısına riayet mi edecekler? Hele bir cevap versinler; HDP’nin kapatılması konusunda CHP ile İYİ Parti’nin tutumu ve duruşu ne olacaktır? ‘Mutfakta yangın var’ diyenler, vatandaki yangını ne zaman göreceklerdir? HDP’ye destek, PKK’ya destektir. PKK’ya destek, şühedaya ve Türkiye’ye ihanettir. CHP kime destek vermektedir? Zalime mi mazluma mı? İYİ Parti kimin tarafındadır? Hıyanetin mi milli haysiyetin mi? Milliyetçi Hareket Partisi amasız, fakatsız, ancaksız şekilde dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘evet’ diyecek, HDP’nin kapatılmasını da sonuna kadar savunacaktır” ifadelerini kullandı.
-
Kılıçdaroğlu’nun kardeşi, evlat nöbetindeki aileleri ziyaret etti: Ben de ağabeyimi HDP’den istiyorum
Diyarbakır’da, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 208 ailenin HDP binası önündeki oturma eylemi, 546’ncı gününe girdi. Aileleri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kardeşi, Milli Beka Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Celal Kılıçdaroğlu, elinde ‘Ben de ağabeyimi HDP’den istiyorum’ pankartıyla katılarak ziyaret etti.
Diyarbakır’da, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 208 ailenin, HDP il binası önündeki eylemi 546’ncı günde de sürdü. Evlat nöbetindeki aileleri, Milli Beka Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Celal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet ziyaret etti. HDP İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbetinde aileleri ziyaret eden Kılıçdaroğlu, elinde ‘Ben de ağabeyimi HDP’den istiyorum’ pankartı taşıdı.
‘NEDEN BURAYA GELMİYOR’
Elinde ‘Ben de ağabeyimi HDP’den istiyorum’ pankartıyla gelen ve ailelerle yaptığı görüşmenin ardından açıklama yapan Milli Beka Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Celal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun buraya gelmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Ben şaşkınım neden buraya gelmiyor. Fakat bu insanlar burada çocuklarını bekliyor. Annelerin yüzünü güldürelim artık. HDP eş başkanlarına burada sesleniyorum, dağdaki masum çocukları serbest bırakın. Anneler Günü’nde nasıl ki bir gül veriliyorsa çocuklarımız da bir güldür. Annelerine teslim edin. Ağabeyim Kılıçdaroğlu da ‘Dostlarım’ dediği HDP’ye ve İyi Parti’ye bağlı kaldı. Bunlara bağlı kaldıkça buraları görmezden geldi. Diyarbakır’da CHP’nin il ve ilçe teşkilatları neden buraya gelmiyor. Gelsinler sahip çıksınlar buradaki annelere. Para ve pul istemiyorlar, evlatlarını istiyorlar sadece. Bir CHP’nin il ve ilçe başkanlarının taciz olaylarına mahkum oluyorsa, Didim Belediye Başkanı tacizden dolayı neden tutuklanmıyor ? CHP’lilerin yaptıkları zaten hırsızlık ve fuhuş, ne ararsan var. Rüşvet hepsi var bunlarda. Ağabeyimin dostları dediği zaten HDP’dir” dedi.
Evlat nöbetindeki aileler de Celal Kılıçdaroğlu’na destek ziyaretinden dolayı teşekkür etti.
-
Tuma Çelik’in ‘cinsel saldırı’ davasında yargılanmasına başlandı
Bağımsız Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in, 31 Mart yerel seçim çalışmaları sırasında tanıştığı D.K. adlı kadına cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla yargılanmasına başlandı. Basına kapalı görülen duruşmada, 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası talep edilen Çelik’in suçlamayı kabul etmediği öğrenildi.
HDP’li Tuma Çelik’in, 31 Mart 2019 yerel seçim çalışmaları sırasında Mardin’in Midyat ilçesinde Süryani derneğinde tanıştığı D.K. isimli kadına cinsel saldırıda bulunduğu iddia edildi. Olayın ortaya çıkması ardından HDP’den ihraç edilen Çelik hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, fezleke düzenledi. TBMM’de dokunulmazlığı kaldırılan Çelik’in dosyası, tekrar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Parlamenter Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak, Çelik hakkında ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan 12 yıldan az olmamak üzere hapis istemiyle dava açıldı.
DURUŞMA KAPALI GÖRÜLDÜ
Davanın ilk duruşması, Ankara 8’nci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz sanık Tuma Çelik ile mağdur D.K. ve taraf avukatları katıldı. Cumhuriyet Savcısı, duruşmanın kapalı görülmesini talep etti. Mahkeme bu talebi kabul edilerek, salona taraflar ve avukatları dışında, basın mensupları ve izleyicilerin alınmayacağını bildirdi. Duruşmada D.K.’nın şikayetini tekrarladığı ve olayı tekrar anlattığı, Tuma Çelik’in ise suçlamaları kabul etmediği öğrenildi. Beyanların ardından mağdur avukatları Çelik’in tutuklanmasını talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etmeyerek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 12 Mart’a erteledi.
KADEM’DEN AÇIKLAMA
Davaya katılma talepleri kabul edilen Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) üyeleri, duruşmanın ardından Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. KADEM Yönetim Kurulu Üyesi avukat Derya Yanık, Mardin’in Midyat ilçesinde bir dernekte çalışan D.K’nın, 31 Mart 2019 yerel seçim çalışmaları sırasında, HDP Milletvekili Tuma Çelik’in kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu iddia ettiğini belirterek, bu iddianın ardından HDP’den istifa eden Çelik’in milletvekili dokunulmazlığının kaldırıldığını ve Çelik hakkında ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan iddianame düzenlendiğini hatırlattı. Davanın ilk duruşmasında taraflar ile tanıklardan bir kısmının beyanlarının alındığını anlatan Yanık, duruşmanın 12 Mart’a ertelendiğini kaydetti. Yanık, “Bizler kadına yönelik tüm olaylarda ve kamuoyuna yansımış bu davada her zaman olduğu gibi suça odaklanarak adaletin tesis edilmesi gerektiğine inanıyor ve üzerine atılı suçtan yargılanması başlanan Tuma Çelik hakkında adaletin hak ettiği cezayı vermesi için çalışmalarımızı sürdüreceğimizi ifade etmek istiyoruz” dedi.
-
Pervin Buldan’la yaptığı konuşmayı anlattı
AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Meclis’te gündeme getirdiği, PKK tarafından kaçırılan vatandaşların durumuyla ilgili HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile yaptığı görüşmeyi anlattı. Çalık, “Terör örgütü PKK tarafından 2015 yılında kaçırılan Malatyalı Semih Özbey’in durumunu öğrenmek için o dönem HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ı aradım. Pervin Buldan ‘Sağlık durumu iyi. Bir süre misafir edilir, bırakılır’ dedi” diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gara operasyonu ile ilgili TBMM Genel Kurul’da bilgi verirken, şehit olan 13 kişinin kaçırıldığı günlerde AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, o dönem Grup Başkanvekili olan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’la yaptığı görüşmeyi gündeme getirerek, “Pervin Buldan dedi ki, ‘Biraz misafir edecekler sonra bırakacaklar.’ 10 tane çocuğa acımayan, askerime, polisime acır mı?” ifadelerini kullandı.
‘MİSAFİR EDİLİR BIRAKILIR DEDİ’
Öznur Çalık, bugün yazılı açıklama yaparak görüşmenin detaylarını paylaştı. 13 kişinin kaçırıldığı dönemde ailelerle devamlı temas halinde olduklarını belirten Çalık, o dönemde ve sonrasında da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aileleri kendisinin görüştürdüğünü aktardı. PKK tarafından kaçırılan vatandaşların durumuyla ilgili HDP Eş Başkanı Pervin Buldan’ı aradığını anlatan Çalık “Terör örgütü PKK tarafından 2015 yılında kaçırılan Malatyalı Semih Özbey’in annesi bir kanser hastasıydı ve diğer annelerimiz gibi yüreği yanıyordu, evladından haber almak istiyordu. Kimin kaçırdığını ve durumunu öğrenmek için o dönem HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ı aradım, annenin, ailenin durumunu konuştum. Pervin Buldan ise, ‘Kim kaçırmış bakalım size döneceğim’ dedi. Sonra tekrar bana dönerek, ‘Sağlık durumu iyi. Bir süre misafir edilir, bırakılır’ dedi. Ben de ailemize bu bilgileri verdim” diye konuştu.
‘AZİZ MİLLETİMİZ İHANETLERİNİZİN FARKINDA’
Pervin Buldan’a seslenen Öznur Çalık, “Pervin Buldan’a soruyorum; PKK’nın şehit ettiği bu evlatlarımızın durumları hakkında o gün kimlerden bilgi aldınız, kimlerle konuştunuz? PKK ile aranıza neden mesafe koyamıyorsunuz? Size iradelerini emanet eden 6 milyon seçmen kundaktaki bebekleri öldüren,13 vatan evladının kafasına bir mağarada kurşun sıkan, askere, polise saldıran PKK’nın sözcüsü olmanız için oy vermedi. Aziz milletimiz ihanetlerinizin farkında, yalanlarınızın farkında. Teröre karşı amasız, fakatsız, lakinsiz ya tavır alacaksınız ya da bu eli kanlı terör örgütünün her cinayetinin ortağı olarak hesap vereceksiniz” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Anneleri’nin HDP il binası önünde beklediğini hatırlatan Çalık, “Hala anlamayan var mı Diyarbakır Anneleri’nin neden HDP’nin önünde beklediğini? Şartlar ne olursa olsun her ortamda bağrı yanan analarımızın bizler sesi olmaya devam edeceğiz. Sabır, metanet ve cesaretle ısrarlı duruşunu sürdüren bu annelerimiz terörü yenecek, milletimiz de kalleş PKK’ya destek verenleri, siyasi uzantıları ve adını telaffuz etmeyenleri unutmayacaktır. Devletimizin tüm unsurları, sınırlarımız içinde ve dışında hain PKK terör örgütünün kökünü kazıyana ve tek bir terörist kalmayana kadar mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir” dedi.
‘NE YAZIKKİ İHD’DEN SES ÇIKMADI’
Malatyalı şehit Semih Özbey’in babası Gürsel Özbey’in İnsan Hakları Derneği (İHD) ile görüşmesini kendisine aktardığını belirten Çalık, aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı:
“Baba Gürsel Özbey beni aradı. İHD evlatlarını kendilerine kavuşturacaklarını söylemiş; fakat Türkiye’de hiçbir sorunla karşılaşmamak için bir teminat istemiş. Ben bu görüşmeyi Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Cumhurbaşkanımız da İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’yu hemen çağırdı, ‘Evlatlarımızı sınıra kadar getirsinler oradan teslim alalım, hiçbir müdahalede bulunmayalım. Yeter ki evlatlarımızı sağ salim ailelerimize teslim edelim’ talimatını verdi. Ben bunun üzerine evladımızın babası Gürsel Özbey ile tekrar görüştüm. Dedim ki; ‘İHD’ye gidip evlatlarımızı getirsinler, hiçbir zorlukla karşılaşmayacaklar’ dedim. Şunu da söyledim Gürsel Özbey’e; ‘İHD sadece sizin duygularınızı suistimal etmek için bunu yapıyor, getirecek olsalar hiçbir teminata gerek olmadan getirirler. İnşallah gerçek olur ve Semih evladınıza kavuşursunuz’. Ne yazık ki İHD’den bir daha ses çıkmadı” dedi.
-
HDP’den CHP’ye kritik ziyaret
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar başkanlığındaki HDP heyeti, CHP’yi ziyaret etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve beraberindeki heyeti kabul etti.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak, Oğuz Kaan Salıcı ve Muharrem Erkek ile CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke eşlik etti.
-
Bahçeli: HDP bedelini ödemelidir
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “HDP, 6-8 Ekim olaylarının, hendek terörünün ve bölücülüğe mihmandarlık yapmasının bedelini kanun, millet ve tarih önünde kesinlikle ödemelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir” dedi.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, milli birlik ve toplumsal huzuru baltalamak, kardeşlik bağlarını budamak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü dinamitlemek isteyen meşum odakların oyunlarının gizlenemeyecek ölçüde ortada olduğunu bildirdi. Gelinen aşamada mızrağın çuvala sığmasının imkânsız olduğunu belirten Bahçeli, “Türkiye’nin, terörün hunhar eylemlerine boyun eğmesini dayatan, asıl manasından koparılmış demokrasi ve özgürlük ezberleri karşısında taviz vermesini amaçlayan habis çevreler yıllardır faal haldedir. Yozlaşmış ve soysuzlaşmış demokrasi arzusu taşıyanların, 6 Ocak günü ABD Kongresi’ne yapılan boynuzlu baskından ilham aldıkları bir başka altı çizilmesi gereken husustur. Demokrasinin defin merasimini düzenleyenlerin esasen insanlığa söyleyecekleri hiçbir şey de kalmamıştır. Özellikle Ortadoğu coğrafyasında vasat bulan dehşet ve vahşet ortamının ülkemize sıçraması maksadıyla kesintisiz provokasyon içinde olanların hüviyetleri bellidir. Kaldı ki bellerinin kırılması ise an meselesidir” dedi.
‘MİLLETİMİZE VE ÜLKEMİZE MUSALLAT OLMUŞLARDIR’
Bahçeli, son 10 yılda devletin ve milletin planlı, sistemli ve sonuç odaklı pek çok kalkışmaya, işgal girişimine, hain teşebbüse alenen maruz kaldığını belirterek, “2013 yılı Haziranı ayında tırmanan Gezi Parkı şiddeti, 2014 yılında gerçekleşen 6-8 Ekim olayları, 2015 yılının ikinci yarısından itibaren yeşeren hendek terörü, 15 Temmuz 2016’da vuku bulan FETÖ işgal denemesi ülkemizin mahvı için kurgulanan iç ve dış düşman saldırılarıdır. Terör örgütleri efendilerinden aldıkları talimatlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin aleyhine tesis edilen yıkım koalisyonunda eşzamanlı buluşmuşlardır. PKK ile FETÖ, DEAŞ ile DHKP-C, MLKP ile THKP-C aynı kaynaktan beslenen, aynı emellerle teçhiz edilmiş, aynı yöntemlerle teşkili sağlanmış kanlı terör örgütleri olarak milletimize ve ülkemize musallat olmuşlardır. Bunların siyasi ayakları da zillet ittifakı çatısı altında yuvalanmıştır” diye konuştu.
‘TERÖR EYLEMLERİ KESİNLİKLE BAŞKALDIRIDIR’
Bahçeli, 6-8 Ekim olaylarını anımsatarak, “Serhildan olarak isimlendirilen bu ihanetle yüzleşmeden, halkı sokağa davet eden hainlerle mücadele edilmeden maşeri vicdan huzur ve feraha tam anlamıyla kavuşamayacaktır. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırlamış olduğu kapsamlı iddianamenin Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi bölücülükle ve terörizmle hesaplaşmak adına tarihi bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. 14 Nisan 2009 tarihinde yapılan KCK operasyonlarıyla tutuklanan bölücülerin 30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçim sürecinde kuşkulu şekilde tahliye edilmeleri, bu tahliye edilenlerin 6-8 Ekim olaylarının sevk ve idare merkezinde konuşlanmaları tesadüfün ötesinde FETÖ-PKK işbirliğinin ortaklaşa kumpasıdır. PKK/KCK silahlı terör örgütünün önce özyönetim-özerklik, ardından sözde büyük Kürdistan’ı kurma gayesiyle 37 kişinin ölümüne neden olan ve 32 ilde gerçekleşen şiddet ve terör eylemleri kesinlikle şerefsiz bir başkaldırıdır” ifadesini kullandı.
‘FETULLAH GÜLEN NEYSE TERÖRİST DEMİRTAŞ ODUR’
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6-8 Ekim olaylarının çıkmasında doğrudan payı bulunan 108 kişi hakkında 30 farklı suçtan dava açtığını kaydeden Bahçeli, şunları kaydetti: “Bunların en azılılarından birisi de CHP’nin ve İYİ Parti’nin destekleyip sempati beslediği terörist Selahattin Demirtaş’tır. Şurası kesindir ki, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen neyse terörist Demirtaş odur. 6-8 Ekim olaylarıyla 15 Temmuz kalkışması, Gezi Parkı hadiseleriyle Hendek terörünün istikameti öz itibariyle bir ve aynıdır. Terörist Demirtaş’ın 30 Eylül 2014 tarihinde yaptığı direniş çağrısı, 6 Ekim 2014 tarihinde KCK’nın sözde Türkiye sorumlusu bir teröristin de katıldığı HDP MYK toplantısında halkın sokağa daveti suçu ve suçluları tevsik etmektedir. HDP, DTK, DBP, HDK, PKK, YPG ittifak halinde Türkiye’ye meydan okumuş, ateşli silahlarla, bombalı suikastlarla, nefret söylemleriyle ve organize şekilde milli varlığımıza saldırmışlardır. Bunların ikmali, tahkimi ve takviyesi de FETÖ tarafından yapılmıştır. Hiç kimse demokrasi ve özgürlük kisvesiyle 6-8 Ekim şiddet olaylarının faillerini aklamaya, haklı çıkarmaya kalkışmamalıdır. Buna yeltenen kim varsa suça iştirak etmiş sayılacaktır.”
‘HDP BEDELİNİ ÖDEMELİ’
Bahçeli, HDP ve diğer marjinal terör partilerinin Anayasa’nın 68’inci maddesinin 4’üncü fıkrasını açıkça çiğneyerek suç işlediğini bildirdi. Bahçeli, “Bunun yanı sıra Anayasa’nın 69’uncu maddesine göre, bölücülüğün ve terörün odağı haline gelmiş partilerin kapatılması inkar edilemez bir amir hükümdür. HDP, 6-8 Ekim olaylarının, hendek terörünün ve bölücülüğe mihmandarlık yapmasının bedelini kanun, millet ve tarih önünde kesinlikle ödemelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir. Şayet kapatma davasının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse Milliyetçi Hareket Partisi Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır.”
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ EYLEMLER
CHP ve İYİ Parti’nin itirazları suç ve suçluyu koruma mahiyetinde olduğunu öne süren Bahçeli, “Bunun yanında teröre yardım ve yataklık olarak da ayrıca ele alınmalıdır. Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasına itiraz edenlerin, sırtlarını dönerek şovmenlik yapanların, terör örgütleriyle aynı kümeye girenlerin 6-8 Ekim olaylarından ders almaları, sivil itaatsizlik çarpıklığına özenmemeleri samimi tavsiyemdir. Terör örgütlerinin tazyik ve tahrikleriyle ‘Üniversitelere kayyum istemiyoruz’ temalı protestolarla ABD’deki Kongre işgalinin aynı döneme denk gelmiş olması dikkat çekici ve tek kaynaktan beslenen bir eylem türüne işaret etmektedir” dedi.
‘KILIÇDAROĞLU TERÖRİSTLERLE BAĞINI KESMELİDİR’
Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin sokakta kurulmadığını, sokak sokak eylem yapan görevli ajanlara rehin bırakılmayacağını belirterek, şunları kaydetti: “ABD’nin seçilmiş Başkanı’na ve seçim sonuçlarına saygı duyan, ama Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na ‘sözde’ diyen CHP Genel Başkanı’nın hukuka ve milli iradeye savaş açması kendisini bekleyen makus sondan da asla kurtaramayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’na ‘sözde’ demek öz itibariyle Türk milletine, demokrasi kültürüne, milli egemenlik ilkelerine hakarettir, hıyanettir, hürmetsizliktir. Zalimlerin ve Türkiye düşmanlarının yeminli sözcüsü olan Kılıçdaroğlu, FETÖ’ye, PKK’ya, MLKP’ye, DHKP-C’ye tutunmaktan, bu hain örgütlerle yol yürümekten derhal vazgeçmeli, teröristlerle bağını kesmelidir. Yoksa suç ve terör örgütleriyle irtibat ve iltisakının vebali kendisinin siyasi sonunu süratle hazırlayacak, milletimiz bu namertliği affetmeyecektir. İYİ Parti Başkanı’nın da heyecanla rezervini yaptığı terörist Demirtaş ile kahvaltı programını meçhul bir tarihe erteleyip masa edebiyatına son vermesi eve dönüş yolunda kendisini bihakkın rahatlatacaktır. Ne idüğü belirsiz iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için ‘masa kurulsun’ diyen bu şahıs bilmelidir ki, çift taraflı davranan ve ikiyüzlü olan bizatihi kendisidir.”