Etiket: hemşire

  • Acı veda… Gözyaşları sel oldu

    Acı veda… Gözyaşları sel oldu

    Samsun’da koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybeden hemşire Meral Arbağ (42) için görev yaptığı Bafra Devlet Hastanesi’nde tören düzenlendi. Törene katılan Arbağ ailesi ile sağlık çalışanları, gözyaşlarına hâkim olamadı.

    Koronavirüs nedeniyle 1 aydır yoğun bakımda tedavi altında olan 2 çocuk annesi hemşire Meral Arbağ, dün gece hayatını kaybetti. Meral Arbağ’ın cenazesi bugün çalıştığı Bafra Devlet Hastanesi önüne getirilerek, tören düzenlendi. Törende Meral Arbağ’ın annesi Saliha Taş, babası Burhan Taş, eşi Cevdet Arbağ ve çocukları Saliha ile Ömer Arbağ hazır bulundu. Törene katılan Arbağ ailesi ile sağlık çalışanları, gözyaşlarına hâkim olamadı. Taziyeleri kabul eden baba Burhan Taş’un “Sen git. Ben de geleceğim kızım” demesi herkesi ağlattı.

    Törene katılan Samsun Valisi Zülkif Dağlı da “Akşam haber aldığımız andan itibaren bu üzüntüyü hepimiz yaşamış olduk. Şu anda gözyaşlarını tutmaya çalışan sizlerin bu yoğunluğu, bu kardeşimizin ne kadar çok sevilen ve çevresine ne kadar faydalı olan bir kişi olduğunun da ispatı. Allah rahmet eylesin. Sağlık camiamızın başı sağ olsun. Allah yakınlarına da sabırlar versin. Bütün temennimiz tüm yöneticiler olarak bu kayıpların önüne geçmek. Yalnız ilk sağlık çalışanımızın bu şekilde vefat etmesi gerçekten hepimizi derinden üzdü” dedi.

    Helallik alındıktan sonra Meral Arbağ’ın cenazesi toprağa verileceği Asri Mezarlığına götürüldü.

  • 2 çocuk annesi hemşire virüs kurbanı

    2 çocuk annesi hemşire virüs kurbanı

    Konya’da pandemi hastanesinde görev yapan 2 çocuk annesi hemşire Selver Kuşçu Ünal (36), koronavirüse yenik düştü.

    Kentteki pandemi hastanelerinden biri olan Beyhekim Devlet Hastanesi’nde görev yapan hemşire Selver Kuşçu Ünal, 11 Kasım’da koronavirüse yakalandı. Kronik astım hastası olan Ünal, görev yaptığı hastanede tedavi altına alındı. Bir anda durumu ağırlaşan Ünal, 22 Kasım günü Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi. Burada yoğun bakım ünitesinde tedavi gören 13 yıllık sağlık çalışanı Selver Kuşçu Ünal, doktorların tüm müdahalesine rağmen bugün sabah saatlerinde hayatını kaybetti.

    İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN BAŞSAĞLIĞI

    Konya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmek Koç yayınladığı başsağlığı mesajında, “Beyhekim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ebe/hemşire olarak görev yapan mesai arkadaşımız Selver Kuşçu Ünal’ın Covid-19 ile mücadelesinde hayatını kaybettiğini büyük bir üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayım. Mesai arkadaşımıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve tüm sağlık camiamıza başsağlığı dilerim.” ifadeleri kullanıldı.

  • 22 yaşındaki hemşire Covid-19 kurbanı

    22 yaşındaki hemşire Covid-19 kurbanı

    Kütahya’da, özel hastanede çalışan erkek hemşire Hasan Baştuğ (22), koronavirüs nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

    Ailesiyle birlikte Kütahya’nın Emet ilçesine bağlı Aydıncık köyünde yaşayan ve Kütahya Sağlık Meslek Lisesi’nden mezun olduktan sonra Kütahya’da özel hastanede erkek hemşire olarak çalışmaya başlayan Hasan Baştuğ’un, bir süre önce görülen belirtiler üzerine yapılan Covid-19 testi pozitif çıktı. Tedaviye alınan Baştuğ’un köyde yaşayan annesi, babası, babaannesi ve dedesinin de yapılan testleri pozitif çıkınca anne ve babası evlerinde karantinaya alınırken, babaannesi ve dedesi Emet Dr. Fazıl Doğan Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Birkaç gün sonra durumu ağırlaşan Baştuğ, çalıştığı hastanenin Afyonkarahisar’daki şubesine sevk edidi. Baştuğ, doktorların tüm müdahalesine rağmen hayatını kaybetti. Baştuğ’un cenazesinin yarın Afyonkarahisar’dan getirilerek Aydıncık köyünde toprağa verileceği öğrenildi.

  • Bursa’da 2 çocuk annesi hemşire virüse yenildi

    Bursa’da 2 çocuk annesi hemşire virüse yenildi

    Bursa’da, devlet hastanesinde hemşire olarak görev yapan, 2 çocuk annesi Emine Ezen (40), koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

    Mustafakemalpaşa Devlet Hastanesi’nde çalışan hemşire Emine Ezen (40), 2 Kasım’da koronavirüse yakalandı. Görev yaptığı hastanede tedaviye alınan iki çocuk annesi Ezen, 4 Kasım’da sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine Bursa Şehir Hastanesi yoğun bakım servisine sevk edildi. Ezen, yoğun bakımda 15 gün tedavi gördü. Ancak, doktorların tüm müdahalesine rağmen önceki gün akşam saatlerinde hayatını kaybetti.

    İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN BAŞSAĞLIĞI

    İl Sağlık Müdürlüğü sosyal medya hesabından başsağlığı mesajı yayınladı. İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz imzasıyla yayınlanan mesajda, “Mesai arkadaşımız, Mustafakemalpaşa Devlet Hastanemizde hemşire olarak görev yapan Emine Ezen, yakalandığı Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Merhume’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve sağlık camiamıza baş sağlığı dilerim.” ifadeleri kullanıldı.

  • Cinayete kurban giden Hatice hemşirenin arkadaşları konuştu

    Cinayete kurban giden Hatice hemşirenin arkadaşları konuştu

    Aydın’ın Didim ilçesinde kayıp olarak aranırken eski sevgilisi Suat Aksoy (56) tarafından öldürülüp, cesedinin bataklığa gömüldüğü ortaya çıkan emekli hemşire Hatice Tusu’nun arkadaşları konuştu. Halen olayın şaşkınlığını ve üzüntüsünü yaşayan Tusu’nun arkadaşları, “Hayat dolu, son derece güler yüzlü, çok iyi biriydi” dediler.

    Didim’de geçen cumartesi günü kaybolan emekli hemşire Hatice Tusu’nun oğlu Görkem Öner, polise kayıp başvurusu yaptı. Yapılan çalışmalarla Tusu’nun otomobili, evinin 2 sokak arkasında bulundu. Tusu’nun cep telefonunun da aracın torpido gözünde olduğu belirlendi. Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, olayla ilgili soruşturma başlattı. Tusu’yu tanıyanların ifadesine başvuran polis, emekli hemşire ile bir süre ilişkisi olduğu belirtilen Suat Aksoy’u gözaltına aldı. Aksoy, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Aksoy’un otomobilinde de inceleme yapan polis ekipleri, koltukta kan iziyle karşılaştı. Alınan örneklerle Hatice Tusu’nun kanı eşleşti. Polisin yeniden sorguya aldığı Suat Aksoy, cinayeti itiraf etti. Suat Aksoy ifadesinde, Hatice Tusu ile son kez konuşmak için buluşup, kendi arabasına bindirdiği, yeniden bir araya gelmeye ikna edemeyince de boğazını sıkarak öldürdükten sonra cesedini bataklığa gömdüğünü söyledi. Aksoy’un cinayetten sonra Hatice Tusu’nun aracına binerek evinin iki sokak arkasına park ettiği ve parmak izlerini sildikten sonra oradan uzaklaştığı ortaya çıktı. Aksoy’un ifadesi doğrultusunda bölgede yapılan çalışmayla Tusu’nun cesedine ulaşıldı. Aksoy, çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, Tusu’nun cenazesi dün Söke’nin Özbaşı Mahallesi’nde sevenlerinin gözyaşları arasında toprağa verildi.

    ‘İKİSİ DE ÇOK İYİYDİ NASIL YAPTILAR HALA ŞAŞKINIZ’

    Tusu’nun Didim Devlet Hastanesi’nden mesai arkadaşı Nevin Duran, “İki yıl hastanede birlikte çalıştık. Yatalak hastalara birlikte gidip, evlerinde çok baktık. Hayat dolu, planlı ve programlı, işini bilerek yapan, aklı başında, son derece güler yüzlü biriydi. Ben bir işin içinden çıkamadığımda, oğlumu evlendireceğim zaman hep manevi destekte bulunmuştur. Her konuda bana destek olurdu. En son yaşadığı sitede birisi rahatsızlanmıştı, onu hastaneye getirdi o zaman kendisini görmüştüm” dedi.

    Hatice Tusu’nun koro arkadaşı Hüseyin Çakır da, “Didim Kültür ve Sanat Derneği adı altındaki korada birkaç yıl birlikte çalıştık. Hatice de Suat da arkadaşımızdı. Hatice hanım çok iyi biriydi. Arkadaşlarımızın ikisi de çok efendi kişilerdi. Böyle bir olay nasıl yaşandı, halen şaşkınlık içindeyiz” diye konuştu.

    Cumhuriyet Kadınlar Derneği Didim Şube Başkanı Selma Özöğretmen, “Dernek olarak biz de bu konuda tarafız. Hiç kimse hiçbir kadını öldüremez. Sebep ne olursa olsun. Kadın cinayetlerine son verilmesini istiyoruz. Bu olayın sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.

  • Ayşe Karaman davasında flaş gelişme

    Ayşe Karaman davasında flaş gelişme

    Ankara’da Ayşe Karaman’ın ölümüyle ilgili görülen davada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, sanık Dr. Özgür Tarhan’ın, ‘bilinçli taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 2 yıl 8 aydan 9 yıla kadar hapsini istedi.

    Davada, mahkeme sanığa bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası verdi.

  • Koronavirüsü yenen hemşire: Biz tek başımıza savaşamayız

    Koronavirüsü yenen hemşire: Biz tek başımıza savaşamayız

    Gazire Üniversitesi Hastanesi’nde pandemi bölümünde gönüllü görev yaparken koronavirüse yakalanan hemşire Feyza Nur Çavdar (25) hastalığı yenerek aynı serviste yeniden iş başı yaptı. İnsanların tedbirlere uymamasına tepki gösteren Çavdar, “Biz gerçekten zor şartlarda çalışıyoruz. Hepimiz artık tükendik, psikolojik olarak çok yorulduk. Biz tek başımıza savaşamayız” dedi.

    Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde 20 ay önce göreve başlayan hemşire Feyza Nur Çavdar, pandemi bölümünde koronavirüse karşı mücadele verirken yaşadığı nefes darlığı ve sırt ağrısı sonucu PCR testi yaptırdı. Testi negatif çıkan Çavdar’a, semptomlarının daha da ağırlaşması üzerine çekilen akciğer tomografisi ile koronavirüs tanısı konuldu. Aynı serviste tedaviye alınan Çavdar, hastalığı yenmesi ardından koruyucu kıyafetlerini giyerek, yeniden koronavirüs hastalarının tedavisine devam etti.

    ‘NEFESSİZ KALIP ÖLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM’

    Çavdar, servis hemşiresi olarak çalışırken koronavirüsün başlamasıyla gönüllü olarak Covid-19 yoğun bakımında çalışmak istediğini anlatarak, “Teşhis konulduktan sonra birkaç saat önce hasta boşalttığım odaya ‘yatış yapabilirsin’ dediler. Odaya girdiğim zaman kendimi çok suçlu hissettim. Başlarda ‘ben gencim, rahat geçirebilirim’ diye düşünüyordum. ‘Burada benim yerime başka birisi yatabilir’ diye düşünüyordum. Ama o gün içerisinde çok fazla solunum sıkıntım oldu. Aileme, arkadaşlarıma ‘iyiyim’ diyordum; ama orada nefessiz kalıp öleceğimi düşündüm. Çünkü çok kötü geçirdim. Öksürüklerimi duymasınlar diye kimsenin telefonunu açmıyordum” diye konuştu.

    ‘HASTALARA MORAL VERİYORUM’

    Hastalığı yendikten sonra pandemi servisinde çalışmaya devam ettiğini anlatan Çavdar, “Başta da bu işe gönüllü başladım. Hepimiz özveriyle çalışıyoruz. Antikor testi yaptırdım, bağışıklığım şu anda pozitif. Biraz da buna güveniyorum. Yüksek riskli bir hasta olduğunda yoğun bir bakım gereken bir hasta olduğunda diğer arkadaşlarımı korumak adına ben içeriye giriyorum. Hastalara ‘ben iyileştim, sende iyileşebilirsin, üzülme, güçlü ol’ diye onlarla da deneyimlerimi paylaşıyorum. Onlara da moral açısından iyi olur düşüncesiyle bunları anlatıyorum. Burada çalışmaktan çok mutluyum. Dünya genelinde böyle bir salgın var ve ben bu salgın için bir şeyler yapabiliyorum. İleride pandemi maceralarımı askerlik anısı anlatır gibi anlatacağım inşallah. Burada çalışmaktan gururluyum, yine olsa yine yaparım” dedi.

    ‘BİZ TEK BAŞIMIZA SAVAŞAMAYIZ’

    Çavdar, bu süreçte insanların bu kadar gevşek davranmasını anlayamadıklarına dikkat çekerek, “Biz Türk halkı değil miyiz, biz bir şeylerle topyekün savaşmaz mıyız? Ülke bir tehdit altındayken cephede askerler savaşırken geri planda olanlar bir şeyler yapmaya çalışırlar, onlara destek olurlar. Şu anda da ülkemiz bir tehdit altında, Türk halkı tehdit altında, insanların sağlıkları tehdit altında. Burada yatan hastalar da Covid servisinde yatıyorlar; ama pozitif olduklarını kabul etmiyorlar. İnsanların bu kadar gevşek davranmalarını, bize yardımcı olmamalarını, bizim böyle tek başımıza savaşmamızı anlamıyorum. Ankara’daki ya da Türkiye’deki birçok hastanede doluluk oranına ulaşıldı. Biz tek başımıza hastanelerde savaşamayız. Çünkü halk daha çoğunlukta, sağlık çalışanı halka göre daha az. Halkın bizden çok daha fazla bir şeyler yapması gerekiyor” dedi.

    ‘HEPİMİZ ARTIK TÜKENDİK’

    Hastalığı yenmek için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Çavdar, “Keyfi şekilde kafelere gidip oturulması, maske takılmaması, mesafeye uyulmaması beni çok üzüyor. Onlar maske takmadıkça, temasa dikkat etmedikçe bizi ekipmanların için hapsediyorlar. Bize yardımcı olmalarını istiyoruz. Çünkü burada gerçekten zor şartlarda çalışıyoruz. Hepimiz artık tükendik, psikolojik olarak çok yorulduk. Bize yardımcı olmalarını artık, ‘Covid’ diye bir şeyin olduğuna inanmalarını istiyoruz. Eve sadece uyumaya gidiyoruz. Onun dışında düğünlere gitmiyoruz, sosyal yaşantımız yok. Ailemle elimden geldiği kadar temas etmemeye çalışıyorum. Eve gittiğim zaman odada kalmaya çalışıyorum, farklı zamanlarda yemek yemeye, farklı zamanlarda tuvalete, banyoya gitmeye çalışıyorum. Hemşire olarak benim burada görevim hastaları tedavi etmek, onların iyi bir şekilde tedavi olmasını, rahatlamalarını sağlamaksa eğer halkında görevi temasa, sosyal mesafeye dikkat etmek, maskesini takmak, hijyenini korumak, bağışıklığına dikkat etmektir. Ben burada görevimi yerine getiriyorum, onların da görevini yerine getirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘SON SÖZÜ BOĞULUYORUM OLDU’

    Çavdar, hastaların genelde solunum sıkıntısından şikayet ettiklerini, ‘boğuluyorum’, ‘uyuyamıyorum’ dediklerini belirterek, oksijen maskesini takmakta bile zorluk çıkaran hastalarla karşılaştıklarını anlattı. Çavdar, “Maskesini takmamakta ısrar eden bir hastam ölmeden önce ‘boğuluyorum hemşire hanım, bana yardımcı olun’ dedi. Yakını buraya gelip, ‘son sözü ne oldu’ diye sorduğunda ben ‘boğuluyorum’ dediğini söyleyemedim. Bizim 6 aydır aile ilişkimiz, sosyal hayatımız yok. Biz sadece çalışıyoruz.

  • Virüsü yenen hemşire: Bir nefes için ağlayan hastalar var

    Virüsü yenen hemşire: Bir nefes için ağlayan hastalar var

    Mersin’de, koronavirüs salgınına yakalanan 25 yıllık hemşire Mehmet Nalpara (43), 2 çocuğunu bir yakınının evine yerleştirdikten sonra eşiyle birlikte ayrı odalarda 10 gün boyunca karantinada kaldı. İlaç tedavisinin ardından sağlığına kavuşan Nalpara, vatandaşlara önlem almaları konusunda uyarıda bulunarak, “Bir nefes çekip, ciğerlerini doldurmaya hasret kalarak ağlayan hastalarımız var. Çünkü bu dönem ‘Bana bir şey olmaz’ dönemi değil” dedi.

    Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Koronavirüs Yoğun Bakım Servisi’nde gönüllü olarak çalışan hemşire Mehmet Nalpara’nın, Erdemli Devlet Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan eşi Ayşe Aslıhan Nalpara (40), çeşitli semptomlar görmesi üzerine koronavirüs testi yaptırdı. Testi negatif çıkan Nalpara, öksürük, sırt ağrısı ve halsizlik şikayetleri devam edince tomografi çektirdi. Tomografi filminde virüsün akciğer tutulumu fark edildi. Ayşe Aslıhan Nalpara, evde karantinaya alındı. Eşi Mehmet Nalpara da aynı gün test yaptırdı. Filyasyon ekibi, çifti telefonla arayarak, Ayşe Aslıhan’ın testinin negatif, Mehmet Nalpara’nın testinin ise pozitif olduğunu bildirdi. Çift, 2 çocuğunu bir yakınlarının evine yerleştirdikten sonra aynı evde, farklı odalarda 10 gün karantinada kaldı. 10 gün boyunca evde ilaç tedavisi gören Mehmet Nalpara, eşiyle birlikte aynı anda testleri negatif çıkınca yeniden görevinin başına döndü.

    ‘SEMPTOMLARI EŞİM YAŞADI’

    Karantina süreci boyunca tüm ihtiyaçlarının komşuları tarafından karşılandığını ifade eden Mehmet hemşire, hastalığı kimseye bulaştırmamak için çok dikkatli davrandıklarını anlattı. Nalpara, “İkimizin de testi negatif çıkınca 1 Eylül’de işimin başına döndüm. Bu süreçte bende sadece boğaz ağrısı oldu. Başka hiçbir belirti yoktu. Semptomların tamamını eşim yaşadı. İşi bildiğiniz için daha çok korkuyorsunuz. Eşinizin solum sıkıntısını takip ediyorsunuz. Bayılacak, düşüp başını bir yere çarpacak diye korkuyorsunuz. Çocuklarınızın stresini yaşıyorsunuz. Bir bakıma kendinizi unutuyorsunuz. Ben kendimi şanslı hissediyorum. En ufak bir sorun yaşamadan süreci atlattım” diye konuştu.

    ‘NEFES ALMANIN ÖNEMİNİ FARK ETTİM’

    Hastalık sürecinde nefes almanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark ettiğini kaydeden Mehmet hemşire, “16 yıllık edindiğim tecrübe ile annesini, babasını, yakınlarını aramayan insanların yoğun bakıma alındıklarında vicdanen çok rahatsız olduğunu gördüm. Sizden hastalık bulaşan yakınlarınız öldüğünde vicdan azabı 10 katına çıkıyor. Annemizi, babamızı, yakınlarımızı, çevremizi düşünüyorsak maskemizi takalım, sosyal mesafemizi koruyalım ve hijyene dikkat edelim” ifadelerini kullandı.

    ‘BANA BİR ŞEY OLMAZ DÖNEMİ DEĞİL’

    Tüm dünyayı saran virüs nedeniyle herkesin dikkatli olması uyarısında bulunan Mehmet hemşire, şunları söyledi:

    “Yoğun bakımlarımızda solunum sıkıntısı şikayeti çok fazla geliyordu fakat ben Van’da kuş gribi salgınında da çalıştım ancak böyle bir şeyle karşılaşmadım. Bir nefes çekip ciğerlerini doldurmaya hasret kalıp ağlayan hastalarımız var. Aldığınız nefes boğazınızda kalıyor. Hüngür hüngür ağlayan hastalarımız var. Bunun için diyoruz ki, ‘maske takın.’ En azından nefesinize sahip çıkın. Temizliğimize dikkat edelim. Büyüklerimizi bu konuda uyaralım. ‘Bana bir şey olmaz’ deyip ihmal ediyorlar ama bu süreç bana bir şey olmaz süreci değil. Tam tersine bana her an bir şey olabilir süreci.”

  • Hemşire ablasını bıçaklamıştı! Yeni görüntüler çıktı

    Hemşire ablasını bıçaklamıştı! Yeni görüntüler çıktı

    Bursa’da kardeşi Mustafa B. (35) tarafından 9 yerinden bıçaklanan hemşire Zübeyde Gülbakan’ın (45) hastanedeki tedavisinin sürdüğü ve durumunun iyiye gittiği belirtildi. Mustafa B.’nin mahalleli tarafından zorla dışarıya çıkarılıp etkisiz hale getirilmesi ve sağlık ekiplerinin Gülbakan’a müdahalesi ise kameraya yansıdı. Mustafa B.’yi etkisiz hale getiren Uğur Yılmaz, “Bir adam Zübeyde ablanın üzerine oturmuş bıçaklıyordu. Durumu görünce bıçaklayan kişiyi etkisiz hale getirdim” dedi.

    Olay, dün öğle saatlerinde Osmangazi ilçesi Altıparmak Mahallesi Anadolu Sokak’taki bir apartmanda meydana geldi. Mustafa B., uzun süredir görüşmediği hemşire ablası Zübeyde Gülbakan’ın evine geldi. Kapıyı açan ablasına, “Senin oğlun 2 sene önce bana hakaret etmişti. Sen bana laf ettirdin” diyerek, bıçakla saldırdı. O sırada evde olan diğer ablalar, Mustafa B.’ye engel olmak istedi. Bağırışlar üzerine gelen komşular, Mustafa B.’yi binadan çıkararak etkisiz hale getirdi. İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri, 9 yerinden bıçaklanan 2 çocuk annesi Zübeyde Gülbakan’ı Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Tedaviye alınan Gülbakan’ın sağlık durumunun iyiye gittiği, tedbir amaçlı yoğun bakım bölümünde tedavisinin devam ettiği belirtildi.

    Olayın ardından gözaltına alınan Mustafa B. ise emniyetteki işlemlerinin sürdüğü bildirildi.

    SALDIRGAN KARDEŞİ ETKİSİZ HALE GETİREN KOMŞU KONUŞTU

    Binanın zemin katında iş yeri bulunan Uğur Yılmaz (52), çığlıkları duyunca yardıma koştuğunu, Mustafa B.’yi Zübeyde Gülbakan’ın üzerine oturmuş bıçaklarken gördüğünü belirtti. Yılmaz, “Dün ofisin önünde otururken, yukarıdan çığlıklar duydum. Apartmana girdiğimde birinci katta bir kadının üzerine bir adam oturmuş bıçaklıyordu. Yanında bir kadın daha vardı, durdurmaya çalışıyordu. Olayı anlamadan Allah’ın verdiği güçle bıçaklayan adamı aldım, duvara itekledim. Daha sonra kesici aleti düşürttüm. Şahsı kontrol altına aldıktan sonra apartman sakinlerine polis ve ambulans çağırmalarını söyledim. Bu sırada bir daha saldırmaya yöneldi. Bunun üzerine şahsı apartman dışına çıkardım ve yere yatırdım. Ayağımla boynuna bastırdım kaçmasın diye. Şüpheliye, sakinleştikten sonra neden yaptığını sordum. ‘Kardeşim yaptı’ dedi. Etkisiz hale getirdikten sonra gelen polislere teslim ettim. Duyduğum kadarıyla Zübeyde abla 9 bıçak yarası almış. Karnında sıkıntı varmış. İnsana olan şiddete karşıyız, hele kadına şiddet olunca kendimi tutamıyorum” dedi.

    OLAY SONRASI ANLAR KAMERALARDA

    Bu arada, olayın ardından sağlık ekiplerinin Zübeyde Gülbakan’a müdahale etmesi, şüphelinin komşular tarafından etkisiz hale getirilmesi ve polisin gözaltına alması cep telefonu ve güvenlik kameralarına yansıdı.

  • Virüsü yenip göreve başlayan hemşireye saldırı

    Virüsü yenip göreve başlayan hemşireye saldırı

    Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görevli hemşire Erol Canyurt, koronavirüs tedavisinin ardından döndüğü görevi başında adı açıklanmayan hasta yakını tarafından darp edildi. Canyurt, “Bir hasta yakını böyle bir şey yaptı diye biz işimizden vazgeçecek değiliz. İşimi seviyorum, darp olayından sonra da pandemi sürecindeki çalışma arkadaşlarımı yalnız bırakmak istemedim” dedi.

    Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görevli hemşire Erol Canyurt, koronavirüs testiinin pozitif çıkması üzerine evinde kendisini izole etti. 10 gün sonra yapılan testinin negatif çıkması üzerine de dün endoskopi bölümündeki görevinin başında döndü.

    Akşam saatlerinde endoskopi için gelen bir hastanın yakını, personel için ayrılan tuvaleti kullanmak istedi. Bunun üzerine hasta yakını ile Canyurt arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında hasta yakını, Canyurt’a tekme ve yumruklarla saldırdı. Güvenlik görevlilerince kurtarılan Canyurt, darp raporu alıp hasta yakınından şikayetçi oldu. Gözaltına alınan hasta yakını ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.

    3 gün iş göremez raporu verilmesine rağmen koronavirüs vakalarında arkadaşlarını yalnız bırakmak istemeyen Erol Canyurt, işine devam etti.

    ‘PANDEMİ SÜRECİNDE ÇALIŞMA ARKADAŞLARIMI YALNIZ BIRAKMAK İSTEMEDİM’

    Yaşananlar karşısında üzüntü duyduğunu ifade eden Canyurt, “Koronavirüs nedeniyle evimdeydim. Son yapılan testim negatif çıkınca, ertesi gün işimin başına döndüm. Maalesef bir hasta yakını tarafından darp edildim. Hemen polis geldi, darp eden kişiyi gözaltına aldı. Ben işimi seven bir insanım. Tabi ki bir hasta yakını böyle bir şey yaptı diye işimizden vazgeçecek değiliz. Buradayız, işimizi seviyoruz. Böyle zamanlarda, pandemi sürecinde çalışma arkadaşlarımı yalnız bırakmak istemedim. İş göremez raporum var ama işimi yapmam gerekli. İnsanların biraz daha duyarlı olmasını istiyorum” dedi.

    ‘RAPOR ALMASINA RAĞMEN ARKADAŞIMIZ YİNE MESAİSİNE DEVAM EDİYOR’

    Hastane Başhekimi Prof. Dr. Suat Zengin ise bu tür münferit olayların sağlık camiasını üzdüğünü ama çalışma şevklerinin eksilmeyeceğini belirterek, “Ülkemizin ve dünyanın zorlu bir mücadeleye girdiği dönemde, bu tür faktörler bizim moralimizi bozmayacaktır. Arkadaşımızın koronavirüs testi 27 Temmuz’da pozitif çıktı. Ayın 4’ünde negatife döndü. Bir gün dahi beklemeden, hemen ertesi gün mesaisinin başına döndü. Gerçekten de sağlık personelimizin hemen hemen hepsinde bu özverili ve şevkli çalışma isteğini görmek bizi mutlu ediyor. Bu darp olayından sonra rapor almasına rağmen, arkadaşımız yine mesaisine devam ediyor” şeklinde konuştu.