Etiket: hitit

  • Hititler’den kalan 3 bin 500 yıllık göl kurudu

    Hititler’den kalan 3 bin 500 yıllık göl kurudu

    Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sivas’ta bulunan Hititler’den kalma Suppitassu Gölü tamamıyla kurudu. 3 bin 500 yıl önce Hitit kralının baharı karşıladığı ve arınmak için kullandığı göl, iklimsel değişikliklere yenik düştü. Sarissa Antik Kenti yakınlarında bulunan ve manzarası ile bir dönem kendine hayran bırakan Suppitassu Gölü, sazlıklarla kaplandı. Alman bilim insanlarınca incelenen ve bir dönem yaklaşık 7 metre derinliğe sahip olan Suppitassu Gölü’nün yağışlarla birlikte yeniden su tutması bekleniyor.

    “3 bin 500 yıllık bir tarihi var”

    Suppitassu Gölü ile ilgili bilgiler veren Hüseyin Boran, “Bu göl 1977 yılında başlayan Sarissa kazılarının ardından bulundu. Suppitassu Gölü’nde bir tapınak varmış ve şenlikler yapılırmış. Kral, Çorum’dan buraya geldiğinde şehre uğramadan önce buraya geliyor. 3 bin 500 yıllık bir tarihi var. Kral önce buraya geliyor, şenliklere katılıyor, daha sonra da şehre iniyor. Kralın tahtı da orada. Hâkim bir tepede ayrıca tapınak var. Oraya geçtiğinde ilçenin tamamını görüyor. Karşısında nöbetçi kulübeleri vardı. Zamanla yok oldu. Kazı yapılırken Almanlar geldi. Bot ile girdiler ve 6 buçuk metre dolduğunu söylediler. Burası sahipsiz, bakımsız bir şekilde kurudu. Sarissa’nın ve bu gölün turizme açılmasını istiyoruz” dedi.

  • Sinir krizi geçirip kendini vurdu

    Sinir krizi geçirip kendini vurdu

    Olay, Bahçelievler Mahallesi’nde meydana geldi. Bahabey Caddesi üzerinde telefonla konuşan Alican K. (24) sinir krizi geçirerek pompalı tüfek ile kendini vurdu.

    Silah sesleri duyanların ihbarı üzerine olay yerine 112 sağlık ekibi ve polis ekibi sevk edildi. Olaydan sonra ağır yaralı genç, sağlık ekiplerinin olay yerinde yaptığı ilk müdahalenin ardından ambulansla Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak ameliyata alındı.

    Cadde bir süre trafiğe kapatılırken Olay Yeri İnceleme ekipleri çalışma yaptı.

    Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.

  • Hititlerin arşivi Sivas’ta bulundu

    Hititlerin arşivi Sivas’ta bulundu

    Koç Üniversitesi Arkeoloji Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Maner başkanlığında Sivas’ta yapılan bu yılki kazıların sonuna gelindi. 14 Temmuz tarihinden bugüne kadar devam eden kazı çalışmasında Hitit Kralı III. Hattuşili’nin ailesine ait mühürler, dini içerikli tabletler ve bölgenin Hititlerden Selçuklulara kadar kullanılan önemli bir yerleşim yeri olduğuna dair kalıntılar bulundu.

    Paralitik Çağ’dan Selçuklulara önemli bir yerleşim yeri

    Kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Çiğdem Maner, Kayalıpınar’ın Paralitik Çağ’dan Selçuklulara kadar önemli bir yerleşim yeri olduğunu gösteren izlere ulaşıldığını belirterek, “Bu yıl Kayalıpınar’da çalışmalarımız 14 Temmuz’da başladı. Önümüzdeki hafta tamamlanacak. Kazılarımız 4 farklı alanda yoğunlaştı ve tekrar çok önemli yapılar ortaya çıkarttık. Örneğin Bizans ve Roma dönemine ait yapı izleri, Hitit ve Koloni çağı yapı izleri ortaya çıktı. Ayrıca o dönemlere ait eserler ortaya çıktı. Kayalıpınar’ın Sivas’ın en önemli yerleşimi olduğunu söyleyebiliriz. Bin yılların merkezi, Paralitik Çağ’dan yeni bulduğumuz bir eserle birlikte Selçuklu dönemine kadar önemli bir merkez olduğunu anlamış bulunuyoruz” dedi.

    Hitit arşivi olduğu düşünülüyor

    Maner, kazılan bir bölümde ortaya çıkanların o bölümün arşiv olabileceği ihtimalini güçlendirdiğini ifade ederek, “Hitit dönemine ait çok önemli mühür baskıları çıktı, ayrıca çivi yazılı tablet parçaları çıktı. Tabletlerde dini içerikli bayramlardan bahsedilmektedir. Mühür baskıları ise III. Hattuşili kraliyet ailesine ait mühürlerdir. Bulduğumuz yapıyı imparatorluğa ait arşiv olarak tanımlamayı düşünüyoruz. Yaptığımız kazılar imparatorluk arşivinin farklı mekanlara sahip olduğunu ve bu mekanlarda da farklı işlemler yapıldığını görüyoruz. Kazıda ayrıca raf izleri bulduğumuzu düşünüyoruz” dedi.

    Dini yapı ortaya çıkabilir

    Maner, bugüne kadar Hititlerin yaşam alanlarında yapılan kazılarda siyasi ve idari yapıların ortaya çıkartıldığını, Kayalıpınar’da ise dini bir yapının izlerine rastladıklarını belirterek şunları söyledi:
    “Burada heyecan verici şey sadece buluntular değil yapının nasıl kullanıldığı, hangi evrelerde nasıl değiştiği, nasıl ekler yapıldığıdır. Burada ulaşmaya çalıştığımız birçok sorun var. Bizim burada en çok merak ettiğimiz yerleşim ve nehir ilişkisi. Kızılırmak’ın o dönemde ticaret için kullanıldığı bilinmektedir. O ilişkiyi de anlamaya çalışıyoruz. Nehirden dolayı bir yıl önce de buranın önemli bir yerleşim merkezi olduğunu anlıyoruz. Tüm çağlar boyunca yerleşim yeri olarak kullanılmasının nedenlerinden birisi budur. Burada kraliyet ailesinin yaşadığı yerleri anlamaya çalışıyoruz. Dini yapıları ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar siyasi ve idari yapıları ortaya çıkartan kazılar yapıldı. Dini yapılar eksik. Bu nedenle dini yapıları bulmaya çalışıyoruz. Bu yıl kazı yaptığımız iki yerde dini yapı olabilecek izlere rastladığımızı düşünüyoruz. Çivi yazılı metinler genellikle dini içerikli.”

  • Çorum’da bulundu! Paha biçilemiyor

    Çorum’da bulundu! Paha biçilemiyor

    2002 yılında bulunmasının ardından merhum Dr. Mustafa Süel tarafından bilim dünyasına kazandırılan savaşçı miğferinin dünyada eşi benzeri bulunmuyor. Bronz savaş malzemelerinin savaşlarda ganimet olarak alınması ve bronzun tekrar eritilerek yeniden başka üretimlerde kullanılmasından dolayı günümüze çok azı ulaşabilen, ezilmiş ve tahrip olmuş durumdaki miğfer, Hitit İmparatorluğu döneminden günümüze ulaşan tek örnek olması açısından oldukça önem arz ediyor. Mitolojide ‘Fırtına tanrısı’na hediye olarak sunulan miğfer, 8 medeniyete ev sahipliği yapan Çorum Müzesi’nde sergilenmeye başladı.

    Savaşçı miğferinin Çorum Müzesi’nde bu yıl sergiye çıktığını açıklayan Çorum Müzesi arkeologlarından Özge Eren, “Bu yıl sergiye çıkan bronz miğfer, Ortaköy Şapinuva ören yerinde 2002 yılında yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarında D binasında bir sunu sekisi üzerinde bulunmuş ve merhum Dr. Mustafa Süel tarafından yayınlanmıştır. Sivri tepelikli konik formlu olan miğferin ense ve yanak kısmında perçin delikleri vardır. Bu kısımlara yanakları ve enseyi koruyan aparatlar takılmaktadır. D binasında yapılan kazılarda miğferin yanında savaşlarda kesici silahlara karşı başı ve vücudu korumak amacıyla üretilen miğfer yanaklığı ile vücut zırhına ait bronz pullar, mızrak uçları, bronz baltalar toplu halde bulunmuştur” dedi.

    GÜNÜMÜZE ULAŞAN TEK ÖRNEK

    Bronz miğferin yaklaşık 3 bin 300 yıl önce büyük bir yangın sonucunda yıkılan “D” binası olarak adlandırılan dini yapının enkazının altında kaldığı için ezilmiş ve tahrip olmuş durumda bulunduğunu anlatan Eren, “Bronz savaş malzemelerinin savaşlarda ganimet olarak alınarak götürülmesi ve bronzun tekrar tekrar eritilerek yeniden başka üretimlerde kullanılmasından dolayı günümüze çok azı ulaşabilmektedir. Bu nedenle Ortaköy Şapinuva’da bulunan bu miğfer, ezilmiş ve tahrip olmuş durumda bulunmasına rağmen ait olduğu Hitit İmparatorluk döneminden günümüze ulaşan diye konuştu.

    Hurrice ismi “gur-sip-pi”, Hititçe ismi “hupruşhi” olan eserin savaşı da temsil eden ‘Fırtına tanrısı’na adanmış bir mabette ona sunulan hediyelerden biri olduğunu anlatan Eren, “Bronz miğferler o dönemde diğer bir süper güç olan Antik Mısır’da firavuna gönderilen kıymetli hediyeler arasında yer almaktadır. Şapinuva’da bulunan bu miğfer, Boğazköy Hattuşa Kral Kapı’da yer alan kabartmada üzerinde savaş kıyafetleri ve silahlarıyla tasvir edilen tanrının başına taktığı miğfer ile birebir uyum içindedir. Bu durum dönemin heykeltıraşlarının oldukça gerçekçi bir şekilde kireçtaşı üzerine yüksek kabartma tekniğini uygulayabildiklerini ve adeta 3 bin 300 yıl öncesine ait Hitit dünyasından bazı kesitleri görsel olarak bize yansıtabilecek seviyede olduklarını göstermektedir” dedi.

    Eren ayrıca, “Hitit medeniyetine ilgi duyan herkesi bu yıl sergiye çıkan bu nadide miğfer ile diğer eserlerimizi görerek geçmişe doğru bir yolculuk yapmak üzere Çorum Müze’mize bekliyoruz” şeklinde konuştu.