Etiket: hobi

  • Hobi olarak başladı, mesleği oldu

    Hobi olarak başladı, mesleği oldu

    Osmaniye’nin Toprakkale ilçesinde 1 buçuk yaşında geçirdiği çocuk felci hastalığından dolayı belden aşağısı tutmayan Hüseyin Köksal hobi olarak başladığı bıçak bileme işine komşularının talebi üzerine mesleğe dönüştürdü. İlçenin tek bıçak bileme ustası olan Köksal, ekmek fiyatına bıçak bileyerek oğlunu üniversitede okutuyor.
    Hobi olarak başladığı işin bir anda mesleği olduğunu söyleyen Hüseyin Köksal, “Bir buçuk yaşında çocuk felci geçirdim, belden aşağım tutmuyor ama normal bir insan gibi sadece yürüyemiyorum. Bütün işlerimi kendim yapıyorum okul hayatım, eğitimim hepsini aldım, el işlerimi geliştirdim. 6 Şubat depremlerinde evimiz yıkıldı bahçemize kurduğumuz konteynır da yaşıyoruz. Çok şükür, canımız sağ diyoruz yani şükrediyoruz. TOKİ’ye yazıldık işte, ev bekliyoruz. Bıçak işine de amatör olarak başladım evde yapıyordum kendim kendime, bazı el işlerim var, onlarla uğraşıyordum. Baktım komşularına falan talep var, ben de bu talebi boş çevirmedim yani bu işi mesleğe dönüştürdüm. Mesleğe dönüştürdüğüm de baktım talep daha da arttı, çarşıda bir yer açtım işlerim gelişti. Toprakkale, Osmaniye, Ceyhan’a kadar mesela ilçeler, köyler, kasabalar bana geliyor. Günlük yaklaşık bin 500 bıçak yapıyorum, artı bıçak satıyorum. Bütün malzemelerimiz var onları satıyor bu şekilde geçimimi sağlıyorum. Kazandığım parayı da oğlum var, üniversitede son sınıf Allah izin verirse bitirecek bu sene gelirimi onun eğitim hayatına harcıyorum” diye konuştu.

    “Ekmek fiyatına bıçak biliyorum”

    “Bıçakları yıllık piyasada ekmek parası neyse bıçakları o fiyata biliyorum. Bu sene ekmek 10 lira bıçak bilemede 10 lira ekmek fiyatını geçmez kesinlikle parası olur olmaz fark etmiyor her şekilde insanlarımızın ihtiyacını karşılıyorum. Kurbanlığı olanla olmayanları burada birbirine denk getirip onlara da yardım ediyoruz. Kesmeyenlerin isimlerini alıp kesenlere iletiyoruz. Burada insanlara destek oluyoruz burada sadece bıçakçılık yapmıyoruz” dedi.

  • Hobisi mesleği oldu

    Hobisi mesleği oldu

    Yerköy’de yaşayan Adem Selvi, pandemi sürecinde kuşlar için değişik motiflerde ahşap kafesler yaparak doğaya astı. Hobi olarak başladığı kafes yapımını zamanla geliştiren Selvi, kafeslere talep olunca seri üretime geçti. Kısa sürede işin tüm inceliklerini öğrenen Selvi’nin el emeği ürünleri vatandaşlardan büyük ilgi gördü.
    Evlerinde kuş besleyen vatandaşların ahşap kafeslere yoğun ilgi gösterdiğini belirten Selvi, işini severek yaptığını söyledi. Pandemi sürecinde boş zamanlarını değerlendirmek için kafes yapmaya karar verdiğini belirten Selvi, kayın ağacından yaptığı kafesleri müşterilerin beğenisine sunuyor.

    “Zamanla bu hobim sanata ve mesleğe dönüştü”

    Kafeslerin işçilik ve yoğun mesai gerektirdiğini belirten Selvi, “Pandemi sürecinde boş zamanlarımda vakit geçirmek için hobi edinmeye karar verdim ve kafes yapımına yöneldim. Önceleri yaptığım kafesleri doğaya asarak bu işe başladım. Zamanla bu hobim sanata ve mesleğe dönüştü. Seri üretime başladım. İsteyen müşterilerime özel kuş kafesleri üretiyorum. Vatandaşların ilgisi yoğun oluyor, ben de onların taleplerini karşılayabilmek için çalışıyorum. Kafeslerin modeline ve işçiliğine göre de fiyatları değişiyor” dedi.

  • Hobi olarak başladı, sanat eserleri üretiyor

    Hobi olarak başladı, sanat eserleri üretiyor

    Yeşilyurt ilçesi Şeyh Bayram Mahallesi’nde yaşayan 46 yaşındaki İsmail Kılınç, bir kamu kurumunda çalıştığı işinden arta kalan zamanlarında, evinin bir odasında ahşaptan hayvan figürleri, biblolar ve avizelerin de aralarında bulunduğu çeşitli dekoratif ürünler yapıyor. 8 yıl önce hobi olarak ahşaptan hayvan figürleri ve dekoratif ürünler yapmaya başlayan Kılınç, ilerleyen zamanlarda ürünlerini sergileyeceği bir mekan açmayı planlıyor.

    “Deprem yüzünden bir süre ara verdim, yeniden üretime başladım”

    Ormanlık alanlar ve tabiattan topladığı ağaç parçaları ile üretim yaptığını kaydeden Kılınç, “Ahşap el oymacılığına, 2015 yılında hobi olarak başladım. Çeşitli hayvan figürleri ile sehpa, masa gibi malzemeler üretiyorum. Deprem nedeniyle bir süre üretime ara verdim, şimdiler yeniden aletlerimi çıkartarak, ben de bir tutku halini alan eser üretme keyfini yaşıyorum. Toprakta çürüyüp gidecek parçaları, insanların hizmetine, beğenilerine sunuyorum. Ağacı yontmak, estetik şekiller vermek insanın ruhunu dinlendiriyor. Ahşap sanatının yeni nesillere taşınması için meraklı gençleri de yetiştirmek istiyorum” dedi.

    Ürettiği ürünleri internet üzerinde satışa sunduğunu kaydeden Kılınç, evinin salon kısmını tamamen bu işe ayırdığını aktararak eşinin de çalışmalarında kendine yardımcı olduğunu söyledi.
    Kılınç, deprem nedeniyle boş dükkan bulmadığını da ifade ederek hedefinin ürünlerini sergileyebileceği bir mekan açmak olduğunu sözlerine ekledi.

  • Onun hobisi üniversite bitirmek

    Onun hobisi üniversite bitirmek

    İzmir’de 68 yaşındaki Ferda Sarıyer, çevresinde okuma aşkıyla tanınıyor. Fransızca öğretmenliğinin yanı sıra okul idareciliği ve Milli Eğitim şube müdürlükleri görevlerinde bulunan Sarıyer, öğretmenlik yaparken bir yandan da hukuk fakültesini bitirdi. Emekli olduktan sonra ise avukatlık mesleğine adım atan Sarıyer, hayatı boyunca; ön lisans, lisans ve yüksek lisans olmak üzere 14 bölümü bitirdi. Okumaya devam etmezse rahatsız olacağını ve okumanın kendisini zinde tuttuğunu ifade eden Sarıyer, bir sonraki eğitim hedefinin tarım üzerine bir bölüm okumak olduğunu, ömrü yetene kadar okumaya devam edeceğini söyledi.

    “Okuduğum bölümleri sıralarken karıştırıyorum”

    Eğitim hayatının nasıl başladığını anlatan Sarıyer, “İlk olarak Fransızca öğretmenliği yaparak göreve başladım. Öğretmenliğe başladıktan sonra 12 yıl müdürlük yaptım. Ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesine başladım. Mezun olduğum dönemlerde ise İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine atandım. Kamu Yönetimi, Halkla ilişkiler, Yerel Yönetimler, Medya ve İletişim, Turizm, Emlak Yönetimi, Sosyal Hizmetler bölümleri olmak üzere toplamda 14 bölüm bitirdim. Şu anda üç ayrı üniversitede öğrenciliğim devam ediyor. Bazen okuduğum bölümleri sıralarken karıştırıyorum. 72 yaşında İtalyan bir kişi 15 üniversite mezunu olarak dünya rekorunu elinde tutuyor. Haziran ayında okuduğum bölümden mezun olup rekoru kıracağım. Dünya rekoruyla kafa kafaya geleceğim” dedi.

    “Hobi olarak görüyorum”

    Çevresindekilerin kendisine verdiği tepkiden de bahseden Ferda Sarıyer, “‘Hiç işin yok mu? Zaten belli bir yaşa gelmişsin, üniversite okumak isteyen öğrencilerin önüne geçiyorsun’ gibi tepkiler alıyorum. Kimileri de bunu bir hastalık olarak görüyor. ‘Ferda hocanın bir hastalığı var, o da üniversite bitirmek’ diyorlar. Ben bunu bir hobi olarak görüyorum. İş hayatım sürerken okumaya vakit buluyorum. Okumak benim için yemek yemek, su içmek gibi. Hedefe ulaşıncaya kadar mücadeleye devam edeceğim” ifadelerine yer verdi.

    “Sınavlarda öğretmen sanıyorlar”

    İki kızının da üniversite okuduğunu; fakat kendisi gibi çok sayıda diplomalarının olmadığını aktaran Sarıyer, “Çevre mühendisi olan büyük kızım benim isteğimi kırmadı ve ikinci üniversiteyi tamamladı. Küçük kızım da bir üniversitede dekan yardımcısı oldu. Daha sonra profesör olacak ve ben de ardından doktoraya başlayacağım. Kızlarımın benim gibi çok sayıda üniversite bitirmesi çok zor. Öğrencilerle fakültede sınava gireceğim zaman beni gözetmen öğretmen sanıyorlardı” diye konuştu.

    Sıradaki hedefi belediye başkanlığı

    Hedeflerinin arasında belediye başkanlığının da olduğunu söyleyen Sarıyer sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Şimdi aday adaylığı süreci içerisindeyim. Başvurumu yaptım. İnşallah sıradaki hedefim olan belediye başkanlığına da ulaşacağım. 14 diplomalı başkan olarak göreve başlayacağım.”

  • Hobisini kazanca dönüştürdü

    Hobisini kazanca dönüştürdü

    İlkokul yıllarındayken öğrendiği örgü işinde kendisini geliştiren 42 yaşındaki ev hanımı Melek Gamsız, hobi olarak başladığı işte kısa sürede usta oldu ve bunu kazanca dönüştürmeye karar verdi. El emeği göz nuru ürünlerini sosyal medya üzerinden aldığı siparişlerle görücüye çıkaran Gamsız, yelekten çantaya, patikten şapkaya kadar her işi yapıyor ve ev hanımlarına örnek oluyor.

    İlk başlarda kendi yakın çevresine ve ailesine hediyelik olarak çeşitli örgüler yapan ev hanımı Gamsız, şimdi siparişlere yetişmeye çalışıyor. Yaptığı ürünlerin beğenilmesi sonrası müşteri sayısı artan Gamsız, yurt içinin yanı sıra yurt dışından da sipariş almaya başladı. Sosyal medya platformu üzerinden kendisine bir sayfa açan Gamsız, çeşitli örgü hesaplarını takip ederek kendisine arkadaşlar edindi. Kurduğu dostluklar sayesinde çevresini genişleten Gamsız, sipariş aldığı müşterileriyle görüntülü konuşma yaparak fikir alışverişinde de bulunuyor.

    Almanya’dan toplu sipariş geldiğini belirten Gamsız, yurt dışı siparişlerinde bazen arkadaşlarıyla, bazen de memleketlerindeki yakınlarıyla iletişime geçerek gönderim yaptığını söyledi. Sosyal medya üzerinden tanıştığı Almanya’daki müşterisi 41 yaşındaki Tuğba Ückulak ile görüntülü konuşma yapan Gamsız, ürünlerinin beğenilmesinden gurur ve mutluluk duyduğunu belirtti.

    “2 yıl önceye kadar hep hediye olarak örerdim”

    Eskiden beri örgü örmeyi çok sevdiğini söyleyen Gamsız, “İlkokula giderken arkadaşlar örerdi. Onunla başladım. Sonra kendime, kardeşlerime kazaklar, etekler örmeye başladım. Çevremdekilere yeğenlere falan da örüyordum. 2 yıl önceye kadar hep hediye olarak örerdim. Örgü örmeye hobi olarak başlamıştım. 2 yıl önce bir arkadaş katip çantalar şapkalar örüyordu. Ben de internetten modellere bakarak çeşitli modeller örmeye başladım. Güzel işler ortaya çıkardım. İşlerimi gören arkadaşlar hediye götürmek istediği yakınları için parayla ördürmeye başladılar. Sosyal medya hesabı açtım. Sonra oradan bir sipariş aldım. Öyle bir sevinçli oldum ki ilk siparişte çok heyecanlıydım. Güzel geri dönüşlerin olması beni daha da heveslendirdi. Şimdi siparişleri yetiştirmeye çalışıyorum. 2-3 aylık siparişlerim var” dedi.

    İlk siparişin Almanya’dan geldiğini belirten Gamsız, sosyal medyadan gören ve tanıyanların katkısının büyük olduğunu ve hobisini kazanca çevirmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.

    Evinin tuhafiye gibi olduğunu ve şuan motifli hırka, katip çanta ve şapka gibi talebe göre her türlü örgüyü örebildiğini aktaran Gamsız, Yaptıklarının beğenilmesi ve kazanca dönüşmesinin çok daha güzel bir duygu olduğunu belirterek ev hanımlarına seslendi.

  • Hobisi mesleğine dönüştü

    Hobisi mesleğine dönüştü

    Çankırı’nın Eldivan ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki Akif Metin, ilkokul döneminde hobi olarak öğrendiği çiftçiliği mesleği haline getirdi. Dedesinden miras kalan çiftlikte hayalini gerçekleştiren Metin’in özenle yetiştirdiği büyükbaş hayvanlara Türkiye’nin farklı illerinden talep gelmeye başladı. Mesleğinde kendini kısa sürede geliştiren Metin, çeşitli büyükbaş ırklarına gelen talepleri karşılamaya başladı. Metin, ürettiği büyükbaş hayvanları Türkiye genelindeki büyük çiftlikler ve firmalara gönderiyor.

    “Hobi olarak başladığım çiftçiliği ticarete çevirdim”

    Mesleğin dedesinden miras kaldığını kaydeden Metin, “Hayvancılık, bana dedemden miras kalan bir meslek. İlkokul yaşlarımda hobi olarak başladığım çiftçiliği ticarete çevirdim. Hayvanları burada beslerken gerçekten çok mutlu oluyorum. Aynı şekilde benden hayvan alanlar da bu sevince ortak oluyorlar. Hayvanları sevmeyen insanlar bu tozun, toprağın içinde duramazlar. Ben de işi severek en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Burada büyükbaş hayvancılıkla uğraşıyorum” dedi.

    “Türkiye genelindeki büyükbaş besi çiftliklerine ve çeşitli firmalara gönderiyorum”

    Satın aldığı buzağıları özenle yetiştirdiğini belirten Metin, “Daha çok, Çankırı’da üretilmiş olan kaliteli buzağıları çiftliğime alarak Türkiye genelindeki büyükbaş besi çiftliklerine ve çeşitli firmalara gönderiyorum. Genelde almış olduğumuz hayvanlar etçil ırklar, simental, limuzin, şarole üretimi yapılıyor. Erkekleri besicilere temin ediyorum, dişileri ise damızlık ayırıyorum. Türkiye genelinde damızlık isteyen üreticilere de burada temin ediyorum. Bu hayvanlar yaylalarda doğup yayalarda yetişen, dengeli sütlerini emen ve gelişimini hızlı sağlayan hayvanlar” diye konuştu.

  • Öğretim üyesi hobi bahçesinde ölü bulundu

    Öğretim üyesi hobi bahçesinde ölü bulundu

    Olay, Karabük Üniversitesi TOKİ Konutlarında meydana geldi. Hobi bahçesinde ağaca asılı halde bulunan şahsı gören vatandaşlar, durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrollerde şahsın hayatını kaybettiği belirlendi.
    Olay yerinde yapılan incelemelerde ölen şahsın Karabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Kurtgöz olduğu tespit edildi.
    Kurtgöz’ün cenazesi incelemenin ardından Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.
    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Başladığı hobisi mesleği haline geldi

    Başladığı hobisi mesleği haline geldi

    Pandemi dönemlerinin başında evde canı sıkılan 66 yaşındaki Adnan Tiryaki, zaman geçirmek için ahşap torna yapmaya başladı. O dönemlerde sadece hobi olarak yaptığı ahşap işini mesleği haline getiren Tiryaki, yaşları büyük olan ve çürümeye başlayan ağaçları kesip onları birer sanat eserine çeviriyor. Ağaçlardan yaptığı avize, tabak, çanak ve masa gibi ürünler yoğun ilgi görürken, büyük uğraşla yapılan ürünler olmasından ötürü değerli hale geliyor.

    Pandemi döneminde başladığı işi devam ettirdiğini belirten Adnan Tiryaki, “3 sene önce pandemide canım çok sıkılınca bu mesleğe başladım. Bir makine buldum toparladım ve kurdum, hobi olarak başladım. Gençlere, istikbale tavsiye ediyorum. Benden geçti artık bu iş. Gençler gelsin öğrensin. Bir işi severek yaparsan zorluğu yoktur. Herkes yapabilir. Bütün mesleklerde aynıdır. Bu bir aşktır, sevdadır. Burada tabak, çanak ağırlıklı avize yapıyorum Artık ağaç neyi verirse yapıyorum. Ağaçtan ne çıkarabiliyorsam odun değil ağaçtan ne çıkarabilirsem. Odun sobayı yakmak içindir. Soba yakmalık odunları aldım burada bir şeye benzettim. Kâse yaptım ufak kül tablası yaptım, sobadan kurtarmak için” diye konuştu.

    “Bu masayı alıp kullanan kendine değil torunun torununa kadar bırakabilir”

    Yaptıkları masaların çok uzun zaman sağlam kaldığını söyleyen Tiryaki, “Genç ağaç kesilmez. Bir ağaç kolay meydana gelmiyor. Ağaç oksijen deposudur. Maalesef biz kesiyoruz ormanları yok ediyoruz. Kesme zamanı gelen ağaçları tespit ediyoruz kesip alıyor, işliyor ve kalıcı hale getiriyoruz. Bu masayı alıp kullanan kendine değil torunun torununa bırakabilir. Epoksi bir kimyasaldır. Çok güçlü bir yapıştırıcıdır. Çürümeyi önleyici ve kalıcıdır. Epoksi sanayide kaçınılmaz bir hale geldi. Mobilyacılıkta inşaat da, gemi yapımında, tekne yapımında hepsinde kullanılıyor. Maalesef gençlerden gelen bir iki gün geldi gitti. Halk eğitimdeki bu işi yapan arkadaşımın kursundan birkaç kişi çıktı. Bu işi yapan o kadar var. Her şeyi öğrenmek için sabır gerekir. Merdivenin birinci, ikinci basamağına çıkmadan üçe ve dörde çıkamazsın” ifadelerini kullandı.

    “En azından on kişiden bir kişi çıkarsa bile kardır”

    Bu işin geri dönüşüm için yapıldığını ifade eden Tiryaki, “Fiyatlar için maliyetimiz ve artı yüzde otuz alıyorum. Masanın fiyatı 14-15 bin lira oluyor. Bu ağacı ormana gidiyoruz kesiyoruz, alıyoruz, fırınlıyoruz, buharlaştırıyoruz, işliyoruz. İşlemesi nerden baksan yedi sekiz saat sürüyor. Çok al benili olursa yüzde kırka çıkarıyoruz. Biz sattığımızda çevirebilelim bu işi yeter. Burada her şey geri dönüşüm için yapılıyor. Benim mesleğim esasında gemicilikti. 16 yıl yaptım. Dünyayı dolaşmak varken burada kapanmak zorunda kaldım. Şimdi hayatımın parçası bunlar. Bana göre yeni bir hayat başladı. Gençlere tavsiyem bu işe en azından hobi olarak başlasınlar. Devlet imkanlar sağlıyor. Halk eğitim kurslar açıyor. En azından on kişiden bir kişi çıkarsa bile kardır. Hiçbir ağaç yakmak için değildir mutlaka kalıcı olarak kullanılabileceği bir yer vardır” şeklinde konuştu.

  • Hobi olarak savaş zırhı yapıyor

    Hobi olarak savaş zırhı yapıyor

    Tokat’a yaşayan Mehmet Recep Erçin, 10 yıl önce babasıyla birlikte savaş zırhı yapımına başladı. Hobi olarak yaptıkları zırhlar yoğun ilgi gören Erçin, zırhları Almanya, Katar gibi ülkelere gönderiyor. Yapılan zırhların 200 bin farklı işlemden geçtiğini belirten Erçin, taleplere yetişemeyeceği için gelen siparişleri geri çeviriyor. 40 bin halkanın 5 kez farklı işlemden geçmesi sonucunda hazırlanan zırhların tamamlanması ise 4 ayı buluyor.

    “40 bin halka her seferinde 5 sefer ustamızın elinden geçiyor”

    Zırhlara yoğun talep olduğunu belirten Mehmet Recep Erçin, “Biz yaklaşık 10 yıldır bu zırh işiyle uğraşıyoruz. Amacımız bu sanatın kaybolmamasıdır. İnsanların geçmişlerini tanımaları açısından üretimini yapıyoruz, müzelere gönderiyoruz. Kıbrıs, Katar, Almanya, İstanbul ve Ankara gibi yerlere gönderiyoruz. Bu zırhın diğer zırhlardan farkı replika bir zırh olmasıdır. Buradaki bir zırh Topkapı Sarayı’nda sergilenen III. Mustafa’nın törende kullandığı zırhın replikasıdır. Bizim amacımız bu sanat kaybolmasın, insanlar geçmişini hatırlasın diye biz bu sanatla uğraşıyoruz.

    Bir zırhın yapımı yaklaşık 4 ay sürüyor. 40 bin halka her seferinde 5 sefer ustamızın elinden geçiyor. Ustamız bu halkaları sıkarak değil de çekiçle döverek bu işlemleri yapıyor. Bunun nedeni de birbirine geçen halkalar sıkma olursa açılıyor. Teller dövülerek birbirine geçiyor. 200 bin işlemin ardından zırh bitmiş oluyor. Film setlerinden ve Cumhurbaşkanlığından talepler geldi ama biz hobi amaçlı yaptığımız için bu taleplere yetişemiyoruz. Biz sanat eseri yapıyoruz, ticari amaçlı kullanmıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Böyle hobi görülmedi

    Böyle hobi görülmedi

    Aydın’ın Köşk ilçesine bağlı Güzelköy Mahallesi’nde ikamet eden ancak gezgin arıcı olduğu için ülkenin değişik yerlerinde arıları ile konaklayan İsa Süzer, kendine has yöntemleri ile oğul çıkarıp kovandan kaçan kolonileri topluyor. Çocukluğundan bu yana arıcılık yapan 41 yaşındaki Süzer’in arılarla olan yaşamı görenleri hayrete düşürürken, arı toplama işinin kendisi için sıradan bir iş olduğunu belirtiyor. Genç arıcının görenleri şaşkına çeviren arı toplama yöntemi ise film sahnelerini aratmayacak görüntüler oluşturuyor.

    Aynı zamanda baba mesleği olan arıcılığı çocuk yaşlardan bu yana yaptığını belirten İsa Süzer; “Arıların olduğu bölgede çalışırken oğul çıkarıp kovanı terk eden bir koloni geldi. Koloninin beyini aldım. Onu elimde tutunca ana arının peşinden gelen diğer tüm arılar da ana arının salgıladığı koku ile benim vücudumda toplanıyor. Koloninin tüm arıları benim vücudumda toplandıktan sonra bu koloniyi yeni bir kovana yerleştiriyoruz. Yaptığımı işi dışardan görenler şaşırsa da benim için sıradan bir iş. Vücudumda topladığım arılar zaman zaman beni soksa da etkilemiyor” dedi.