Etiket: hobi

  • Hobisi mesleği oldu

    Hobisi mesleği oldu

    Kastamonu’da yaşayan 53 yaşındaki Dilek Uzunoğlu, 15 sene önce hobi olarak hediyelik eşyayalar yapmaya başladı. Kısa sürede Uzunoğlu’nun ürettiği ürünlere talepler arttı. Mesleğini el işçiliği sanatına çeviren Uzunoğlu ise yaptığı takı, duvar süsleri, kıyafet çanta gibi ürünlerle gelen talepleri karşılamaya başladı. Kastamonu il merkezinde bulunan Yakupağa Külliyesinde kendi iş yerini açan Uzunoğlu, yaptığı el emeği göz nuru eşyaları satışa sunuyor. Uzunoğlu, kenti ziyaret eden vatandaşlar, tarihi külliyede iş yerindeki hediyelik eşyalara yoğun ilgi gösteriyor.

    “Bir kadının en azından elinde ekmeği olması lazım”

    15 sene önce hobi olarak başladığı meslek sayesinde yıllardır geçimini sağladığı belirten Uzunoğlu, “Bu dükkanı açalı 15 sene oldu. Hobi olarak başladım. Bir kadının en azından elinde ekmeği olması lazım, kimseye muhtaç olmadan ayakta durmak için. Burada takılar, duvar süsleri, kıyafet çanta, kapı süsleri, ahşap boyama hepsi elimle hediyelik eşya olarak yaptığım eserler” dedi.

  • Hobisini işe çevirdi, meslek sahibi oldu

    Hobisini işe çevirdi, meslek sahibi oldu

    Eskişehir’de yaşayan 58 yaşındaki Sema Çolpan, kızının kullanmayı bıraktığı taş tozundan kalıplar ziyan olmasın diye hobi olarak boyama yapmaya başladı. Yaklaşık 30 yıl önce el işi sanatları eğitimi aldığını dile getiren Çolpan, yaptığı ürünlerle çevresindeki insanlardan olumlu geri dönüşler aldığını söyledi. Bu işe ilk olarak kızının başladığını, ürünleri yapmak için malzemelere çok para harcadığını dile getiren Çolpan, “Kızım bu işi yapmaya başladığında malzemeler çok pahalı olduğu için bu işi yapmasını istemiyordum ama o sürekli yeni malzemeler alıp bir şeyler üretmeye devam ediyordu. Başka bir iş bulduğunda malzemelerini evde bıraktı ve ben o kadar masraf boşa gidecek diye düşünüp hobi maksatlı boyama yapmaya başladım. 30 yıl önce el işi sanatları eğitimi aldığım için bu işi yapmakta çok zorlanmadım ve çevremdeki insanlardan güzel yorumlar aldım. Yaptığım ürünler ilgi görmeye başlayınca onları belediyenin el işi yapan kadınlar için düzenlediği ‘Hanımeli Sokağı’ adlı pazarda satışa sundum. Müşterilerden de yoğun talep gördüğüm için Eskişehir ve Kütahya’daki diğer pazarlarda da ürün satışına gittim. Şimdi insanlar çok talep gösteriyor, bu yüzden ürün yetiştirmekte bile zorlanıyorum” dedi.

    “Boş zamanım yok, gece gündüz boyama yapıyorum”

    Kızının kullanmayı bıraktığı malzemelerle hobi olarak taş tozu boyama işine başladığını belirten Sema Çolpan, ürün yetiştiremediği için kızından yardım istediğini söyledi. Kızı bu işi yaparken ona kızdığını dile getiren Çolpan, “Bu işi yapmaya kızımın elde kalan malzemeleri ile hobi maksadıyla başladım. Yaptığım ürünleri İlk olarak belediyemizin el işleri yapan bayanlara bir hizmeti olarak düzenlediği Hanımeli Sokağı’nda satıyordum. El işi yapan bütün kadınlara ücretsiz yer belirlemesiyle satış yaptık. İlk olarak kızım başlamıştı bu işe ama biraz yapıp sıkıldı ve başka işe başladı. Kalıpları evde kalmıştı, malzeme silikondan olduğu için fiyatı çok pahalı. Kızım alıp kullanmayınca çok üzüldüm, sonrasında da ben devam ettim. Kızım pahalı malzemeleri alırken kızıyordum ‘Çok para veriyorsun bu kalıplara’ diye fakat şimdi kendim daha fazlasını alıyorum. Çeşit çıkarmayı, boyama yapmayı çok seviyorum. Elimden geldiği kadar değişik objeler yapmayı seviyorum. Silikon kalıbını hazır alıyorum, taş tozundan döküyorum ve el emeğimle boyuyorum. Bazen kızımdan da yardım alıyorum çünkü müşterilere ürün yetiştiremiyorum. Müşterilerim çok fazla talep gösteriyor sağ olsunlar.

    Farklı yerlerde satışa çıkıyorum. Tek yerde satış yapmaya başlamıştım ama şimdi birkaç yere gidiyorum. İnanın boş zamanım yok, gece gündüz sürekli boyama yapıyorum. Tezgahın başında bile boyama yapıyorum ve işimden çok memnunum. Olgunlaşma Enstitüsü mezunu olduğum için bu tarz işlere elim yatkın diyebilirim. Benim için çok rahat ve zevkli bir iş oldu. Satışa eşimle birlikte çıkıyoruz, sağ olsun bana destek oluyor. Başlarda bu işi yapmamı hiç istememişti ama yine de getirip götürmeye yardımcı oluyor sağ olsun” diye konuştu.

  • Sanatını emekli olduktan sonra sergiledi

    Sanatını emekli olduktan sonra sergiledi

    Uzun yıllar sınıf öğretmenliği yapmasının ardından emekliliğe ayrılan ve gittiği kurslarda rölyef ve el yapımı bebek sanatını öğrenen Hayriye Özcan, sergide 49 tabloyu ve çeşitli el yapımı bebekleri sanatseverlerle paylaştı. 5 yıldır hobi olarak yaptığı rölyef sanatında artık usta oldu.

    Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu Güzel Sanatlar Galerisi’nde sanatseverlerle buluşan 3 boyutlu tablolar 500-2000 lira arasında fiyata satılıyor. Rölyef sanatının yapım aşamasını anlatan Hayriye Özcan, “15 tane kağıt alıyoruz resimleri baskıya verip yaptırıyoruz. Daha sonra kretuar bıçağı desteğiyle tüm oyulacak yerleri oyuyoruz ve silikonlarla boyut kazandırıyoruz. Daha sonra da boyutlu boyalarla desenler veriliyor kalemlerle çiziliyor çerçeveleniyor ve led ışıklı bir tablo haline geliyor” dedi.

    Herkesin denemesini belirten Hayriye Özcan, “Emekli öğretmenim, emekli olduktan sonra hobilerimi gerçekleştirmek istedim. Mudanya’da 3 boyutlu rölyef kurslarına katıldım. Kendimi geliştirdim ve sergi açacak boyuta geldim. 3 boyutlu rölyefte resimler alınıyor, şekillendiriliyor, kesiliyor ve derinlik veriliyor bir takım materyallerle birlikte yapılıyor. Herkese de tavsiye ederim çok zevkli ve güzel bir çalışma” dedi.

  • Atık kağıtlar sanat eserine dönüşüyor

    Atık kağıtlar sanat eserine dönüşüyor

    Geleneksel sanat dallarını Manisa’da bir çatı altında buluşturan Tarihi Kurşunlu Han, unutulmaya yüz tutmuş sanat dallarına ev sahipliği yaparken ‘İleri geri dönüşüm dekoratif sepet örme’ kursu da kadınlardan yoğun ilgi görüyor.

    Şehzadeler Belediyesi ve Şehzadeler Halk Eğitimi Merkezi iş birliğiyle Kurşunlu Han’da açılan onlarca kursta Manisalı vatandaşlar birbirinden değerli geleneksel el sanatlarını öğrenme imkânı bulurken ev ekonomilerine de katkı da sağlıyorlar. Bu kurslardan biri olan ‘İleri geri dönüşüm dekoratif sepet örme’ kursu da kursiyerler tarafından yoğun ilgi görüyor.


    “Toplamda 320 saat sürüyor”

    Şehzadeler Belediyesi ve Şehzadeler Halk Eğitimi Merkezi iş birliğiyle haftanın 3 günü, 8 saat olmak üzere toplamda 320 saat süren kursun eğitmeni Nilgün Beşirik, atıl vaziyetteki kâğıtları değerlendirerek kâğıtlardan sepet yaptıklarını söyledi. Beşirik, “Tarihi Kurşunlu Han’da Şehzadeler Halk Eğitim Merkezi ve Şehzadeler Belediyesi iş birliğiyle açılan ‘İleri geri dönüşüm dekoratif sepet örücülüğü’ yapıyoruz. Kullandığımız bütün malzemelerimiz atık kağıt malzemelerden oluşuyor. Kullanmış olduğumuz defterlerimizi, kitaplarımızı, gazete kağıtlarımızı veya ambalaj kağıtlarımızı şişle kıvırarak sepetler haline getiriyoruz. Böylelikle hem atık olan kağıtlarımızı değerlendirmiş hem de dekoratif aksesuarlar haline getirmiş olduğumuz bu sepetleri satışa hazır metalar haline getiriyoruz. Kursumuz 320 saatten oluşuyor. Günlük 8 saat üzerinden planlanan kursumuza 22 kursiyerimiz katılıyor. Kursa katılan kadınlarımız gün içinde el sanatları ve hobi sanatlarına dayalı kurslarda üretim yapıyorlar ve meslek öğreniyorlar.

    A4 kağıtlarını dörde kesip şişle kıvırarak tutkalla yapıştırmayla tüp haline getirdiğimiz malzemeyi sepet örme tekniğiyle ama sepet malzemesi kullanmadan atık kağıt kullanarak sepet haline getiriyoruz. Bu üç malzeme bir araya geldiğinde kumaş boyası veya akrilik boyalarla boyayarak verniklediğimizde çok sağlam yıllarca kullanabileceğimiz malzemeler haline geliyor. Kağıtlarımız aynı dışarıda satılan kargıyla, rattanla kauçukla yapılmış sepetlerle aynı. Bunlar kağıtla yapılmış hali. Biz bütün atık kağıtları sepetlere döndürerek her alanda kullanabiliyoruz. Kına sepeti, hediye sepeti, çeyizlerde kullanılan sepetler haline, abajur haline gelebiliyor. Her türlü malzeme dekoratif aksesuar haline dönebiliyor. Belediye ile bu malzemelerin satışıyla ilgili görüşmeler yaptık. Oluşturulması planlanan sergilerde, Mesir Şenliklerinde veya sanat sokağı gibi oluşturulması planlanan sokaklarda tüm kursiyerlerimiz bu projede yer alıp bu eserlerini satabilecekler. Aile bütçelerine katkı sağlayarak farklı ürünlerle para kazanabilecekler.” dedi.


    Kursiyerler işlerini zevkle yapıyor

    Hobi olarak 4 ay önce başlayan kursiyerlerden Fatma Uysal, kursun başından beri yaptığı yaklaşık 160 santimetre yüksekliğindeki vazosu hakkında, “Hobi olarak başladım. Çok zevkli gidiyor. Salonuma vazo yapıyorum. 5 kilogram civarında atık kağıt kullandım. Yaklaşık 150-160 santimetre yüksekliğinde olacak. Yaklaşık 4 aydır devam ediyor. Her gün yapmıyorum sadece kursun olduğu günlerde yapıyorum. Bittikten sonra satmayı düşünmüyorum zevkle kullanacağımı düşünüyorum çünkü çok emek verdim.” diye konuştu.

    Kursa 2 ay önce katılan emekli Nevin Bakkal ise şunları söyledi: “Kursa 2 ay önce katıldım. Geri dönüşüm malzemelerinden sepet vazo gibi eserler yapabiliyoruz. Bunları boyayarak istediğimiz renkte de kullanabiliyoruz. Evde çocukların test kitapları, kağıt, gazete, dergi hiçbir şey çöpe gitmiyor. Ağaçtan sonra dönüşüm tekrardan kullanılıyor.”

  • Hobisi gelir kaynağı oldu

    Hobisi gelir kaynağı oldu

    Çocukken cam kırıklarını sobanın içinde erittiğini belirten Ağırman, üniversiteden sonra cam sanatına merak sardı. Üniversite’de kolye, bileklik gibi takılar yaptığı sırada “kendi boncuğumu nasıl yaparım” diye düşünen Ağırman, internetten yaptığı araştırmalardan sonra evinin balkonuna ilk cam atölyesini kurdu.

    “Cam kırıklarını sobada eritmeye çalışıyordum”

    Üniversitedeyken ilgi duyduğu cam sanatına, evinin balkonunda cam atölyesi kurarak başladığını ifade eden Ağırman, “Üniversite döneminde ilgi duymaya başladım. Okurken hazır boncuklardan takılar yapıyordum. Bunları yaparken “kendi boncuğumu yapsam nasıl olur” gibi düşüncelere girip, internette araştırırken bir anda cam boncuk yapımı eğitimlerini gördüm ve öyle başladım. Nazar boncuğunun bile nasıl yapıldığını hiç düşünmemiştim. O an öyle bir süreç gelişti. Bir anda öyle bir yolculuk başladı ve devam etti. Benim de planladığım bir şey değildi. Ama küçükken cam kırıklarını alıp sobanın içinde eritmeye çalışıyordum. Öyle şeyler hatırlıyorum. İlk atölyemi evde kurdum. Küçük bir balkonum vardı, orada atölyemi kurdum. Aynı buradaki düzeneğin miniğini orada kurmuştum. Sonra Balibey Han’a geldim” şeklinde konuştu.

    “Ateşin bir cazibesi ve çekiciliği var”

    Sanatını icra ederken ateşin kendisini izleyen insanları etkilediğini ifade eden Ağırman, “Uzun bir süreç yaptıkça eliniz alışıyor ve gelişiyor. Ne kadar çok pratik yaparsanız o kadar hızlı ilerlersiniz. Bir ayda da bir şeyler oturtabilirsiniz, bir yılda da. Ateş bir şekilde insanları içine çekiyor. Çocuklar gördüğünde ‘sihir mi oluyor’ diye düşünüyorlar. Ateşin bir cazibesi ve çekiciliği var” dedi.

    İsteyen herkes tecrübe ediyor

    Atölyesine gelen herkesin rahatlıkla tecrübe edebileceği bir aktivite olduğunu söyleyen Ağırman, “1-2 saatlik atölye çalışmaları yapıyorum. Burası küçük bir atölye olduğu için grup şeklinde yapamıyorum. Şehir dışından buraya gezmeye gelenler, böyle bir şey tecrübe etmek istiyorlarsa, tek bir boncuk yapıp, kolye ya da bileklik olarak takabiliyorlar. Daha çok çocuklarla çalışmayı seviyorum. Artık dijital çağda yaşıyoruz, çocuklar her şeyi bilgisayar da yapıyorlar. En azından görüp birebir deneyimlemek isterlerse buradaki el sanatlarını deneyimleyebilirler” diye konuştu.

  • Hobi olarak başladı, siparişlere yetişemiyor

    Hobi olarak başladı, siparişlere yetişemiyor

    Kayseri’de yaşayan 72 yaşındaki emekli Mehmet Canleblebici, pandemi döneminde eve kapanınca kendine uğraş aradı. Gençlik yıllarından bu yana hobi olarak ahşaptan oyuncak yapan Canleblebici, çocukların doğal oyuncaklarla oynayarak sağlıklarını korumak için kolları sıvadı. Mehmet Canleblebici, birbirinden güzel ahşap malzemeler üretirken, hobi olarak başladığı işte siparişlere yetişemiyor. Pandemi döneminde sokağa çıkma yasağı olunca evde oturmaktan sıkıldığını söyleyen Mehmet Canleblebici, evinin altında bulunan dükkanını ahşaptan oyuncak üreterek değerlendirmek istediğini ifade etti.

    Mehmet Canleblebici, “Bu işe pandemi ile birlikte hobi olarak başladım. Daha önceden de bir şeyler yapardım ama iş sonradan ilerledi. Son zamanlarda siparişe yetişemez oldum. İş ticarete dönüştü. İnsanlarda artık bu tahtanın zararı olmadığını, plastiklerden daha sağlıklı olduğunu anlayıp, takdir etmeye başladılar. Şu anda siparişe yetişemiyoruz. Baya fazla bir istek var.

    Pandemi de sokağa çıkma yasağı olunca evde oturmaktan sıkıldığım için evimin altında bulunan dükkanımı bu şekilde değerlendirmek istedim. Çünkü bu iş evde yapılacak bir iş değil. Aşırı şekilde talaş tozu var. Dükkan müsaitti ve burada yapmaya başladım. Bu şekilde zamanımı geçirdim. Şu anda genelde objeler ve eskiden oynamış olduğumuz oyuncaklar gibi şeyler üretiyorum. Bunların dışında genelde zeka oyunlarını tercih ediyorum. Çocukların söküp, yakabilecekleri şekilde oyuncaklar düşünüyorum. Burada en büyük sıkıntımızda ahşam bulamamamız. İstediğimiz ahşaba ulaşamıyoruz. Yaş ağaç olunca bir sürü emek veriyoruz. Buna karşın çatlıyor veya orijinalliği bozuluyor” ifadelerini kullandı.

    “Siparişleri yetiştirmekte çok zorlanıyorum”
    Ürünlerin çok fazla el emeği istediğini belirten Canleblebici bu nedenle siparişlere yetişmekte zorlandığını dile getirerek, sözlerine şu şekilde devam etti:
    “Şimdi bu zeka oyunu dediğim oyunalar genelde internetten gördüğüm veya gelen vatandaşların arzu ettiği şeylerden kaynaklanıyor. Yaşlı arkadaşların anlattığı şeyleri burada değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu atölyeye girdiğim zaman dünya ile irtibatım kesiliyor. Gayet hoş ve rahat bir iş. Çünkü şekillenmemiş bir şeyden güzel bir şeyler elde etmek, insana haz veriyor. Burada yorgunluk hissetmiyorum. Tam tersi dört dörtlük dinleniyorum.

    Ürettiğim ürünleri görünce bu işin ticaretini yapan kişiler gelmeye başladılar. Onlar da birer tane değil de sayı olarak daha fazla istediler.  Ancak tamamen elden yapılan ürünler olduğu için yetiştirmek için çaba gösteriyorum. Yetiştirmekte de baya zorlanıyorum. Yalnız çalışıyorum. Vatandaşların bu işi öğrenmesini isterim ancak bu işi sıcak bakan çok kişi yok. Çünkü işin tozu, talaşı çok fazla. Evet ürün yapıldıktan sonra çok güzel ama yapılma aşamasında baya zorlanıyoruz. Maskesiz çalışmamama rağmen yine de zaman zaman nefes darlığı çekiyorum.”