Etiket: hukuk

  • Aydemir’den kardeşlik hukuku vurgusu

    Aydemir’den kardeşlik hukuku vurgusu

    AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul’da yüzde 60’lara yaklaşan desteği yakalamış durumdayız” açıklamasına ilişkin, “‘Düşünürüm’ ya da ‘Düşünmem’ de. Arkadan dolanıyor, Kılıçdaroğlu’na mesaj veriyor.” değerlendirmesini yaptı.

    Milletvekili Aydemir, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 100 bine yakın binanın yıkıldığını hatırlatarak, “Bu yıkımın ardından siyaseten AK Parti’yi, Cumhur İttifakını yıkmak için bir başka yıkım faaliyeti başlamış. Böyle bir şey olur mu?” diye sordu.
    Şehirlerimizi Yeniden Ayağa Kaldıracağız
    AK Parti ve Cumhur İttifakının hizmet ve eser siyasetini esas edinen bir siyasi yapılaşma olduğu, bu eksende Türkiye’de her alanda reform ve yatırımların hayata geçirildiğini belirten Milletvekili Aydemir, ‘Ülkemizde bir sorun varsa AK Parti çözer, Cumhur ittifakı çözer. İnşallah asrın afetiyle oluşan yaraları Cumhur İttifakı çözecek, başlatılan konut hamlesiyle şehirlerimiz yeniden ayağa kalkacaktır. ‘ dedi.

    Türkpa

    TÜRKPA (Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi) Sosyal, Kültürel ve İnsani Meseleler Komisyonunun 10. toplantısını Türkiye’de yaşanan Asrın Felaketinden dolayı video konferans kanalıyla gerçekleştirdiklerini, “Eğitim” mevzuunda ayrıntılı görüşmeler yaptıklarını bildiren TÜRKPA üyesi Milletvekili Aydemir, ‘Depreme hazırlık odağında eğitimin ilkokuldan başlayarak verilmesi gereğinde görüş birliği kaydedildi. ‘ dedi.

    ‘Büyük veballeri var’

    TBMM Genel Kurulu’nda dün, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın iktidarı “katil” olmakla suçladığını söyleyen Milletvekili Aydemir, “Oysa katilin önde gideni kendileri. Kentsel dönüşümlere karşı çıkıp, oranın dönüşmesine mani olanlar, eğer orada bir yıkım yaşanmışsa onların ölümünden mesuldürler, büyük veballeri var demektir.” ifadelerini kullandı.

    ‘Samimiyetleri yok’

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul’da yüzde 60’lara yaklaşan desteği yakalamış durumdayız.” açıklamasını değerlendiren Milletvekili Aydemir, “Bu dilin iki arızası var. Bir mertlik yok. ‘Düşünürüm’ ya da ‘düşünmem’ de. Arkadan dolanıyor, Kılıçdaroğlu’na mesaj veriyor. İkinci arızası nedir? Sen bir parti mensubusun, genel başkanın var, partin var, bir kurumsal yapı var. Bu ne hal? Her kafadan bir ses çıkar haldeler. Niye? Samimiyetleri yok, birbirlerine karşı kardeşane duyguları yok. Ankara Belediye Başkanı da televizyon televizyon dolaşıyor, ‘Altılı masa beni göreve davet ederse gelirim’ diyor. Şuraya bakar mısınız?” diye konuştu.

    Cumhur İttifakı Ve Kardeşlik Hukuku

    Cumhur İttifakının milli iradenin birlik ve bütünlüğünü temsil eden bir bütünlük ve samimiyeti olduğunu kaydeden Milletvekili Aydemir, ‘21 yıldır iktidar olan bir partiyiz. 22 yıllık yaklaşık geçmişimiz var. Bizde kardeşlik hukukunu zedeleyici tavır asla olmamıştır. Cumhur ittifakına bakın. Cumhur İttifakı’na mensup partilerin genel başkanları öylesine bir kardeşliği içselleştirmiş ki asla birbirini kıracak, birbirini yoracak ifadeler duyamazsınız. ‘ dedi

    ‘Ne hakkınız var?’

    Fenerbahçe taraftarının Fenerbahçe-Kayserispor maçına alınmamasına yönelik karara ilişkin değerlendirmesi sorulan Milletvekili Aydemir, “Ben asude bir iklimde maç seyretmek istiyorum. Oraya 3-5 trol seyirci gelecek orayı karıştıracak, benim huzurumu bozacak, bunun adı da demokrasi olacak, böyle bir şey olabilir mi ya? Orada on binlerce insan var. Ne hakkınız var? Spor demek, barış demek. Çok sayıda seyirci kardeşim bize ‘Bunlar stadyum trolü’ diyorlar.” ifadelerini kullandı.

    Aydemir’den Yaptırım Vurgusu

    Buna dönük mutlaka yaptırım getirilmesi gerektiğini belirten Milletvekili Aydemir, “Siz, stadyumları terörize edeceksiniz, buna karşı da futbol federasyonu ya da ilgililer sükut edecekler, oh ne güzel. ‘Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.’ Peki oradaki masum insanlar evladını almış getirmiş, ne hakkı var onun huzurunu bozmaya? Buna bir müeyyide olmasın mı diyorsunuz?” diye sordu.

    EYT düzenlemesi

    EYT probleminin çözüldüğünü, şimdi onu “sulandırmak için prime takılanlar” gibi bahaneler üretildiğini anlatan Milletvekili Aydemir, bunu suni siyasi tartışma çıkarmak isteyen siyasetçilerin yaptığını söyledi. Vatandaşların EYT düzenlemesi ile ilgili teşekkür ettiğini aktaran Aydemir, “Bir problem varsa ileriye dönük onları da yine Cumhur İttifakı, yine Cumhurbaşkanı, yine AK Parti çözer.” dedi.

    İşleri Güçleri Aldatma Üzerine

    Deprem bölgesindeki yöneticilerin neden istifa etmediğine yönelik eleştirilere değinen Milletvekili Aydemir, “Bunu söyleyenlere şunu sormak lazım; Sizin belediye başkanlarınız var. Hatay en çok yıkımın olduğu yerlerden birisi, hiç belediye başkanlarıyla ilgili bir müeyyideleri var mı? Yok. İş, güç aldatma üzerine.” ifadelerini kullandı.

  • Yargıtay’dan İngilizce ibraname kararı

    Yargıtay’dan İngilizce ibraname kararı

    Bir firmanın yurtdışı şantiyelerinde çalışan işçi, sözleşmesinin sebephsiz yere feshedildiği gerekçesiyle İş Mahkemesi’ne başvurdu. Davacı işçi, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsilini talep etti. Davalı, iddiaları redetti. Mahkeme, ispat yükü kendisinde olan davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat edilemediği, bu nedenle ödemeler dikkate alınarak davacının kıdem ve ihbar tazminatları talebinin kısmen yerinde olduğuna karar verdi.

    Kararı davacı işçi avukatı temyiz etti. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, mahkeme kararını bozdu. Yeniden yapılan yargılamada İş Mahkemesi, ilk kararında direndi. Davacı kararı temyiz edince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Emsal nitelikte bir karara imza atan Genel Kurul, ödemelere ilişkin işçiye imzalatılan İngilizce ibranameye dikkat çekti. Kararda şöyle denildi: “Somut olayda yabancı dilde tanzim edilmiş belgeler ile ilgili özel dairenin bozma kararları arasında çelişki bulunmadığı ve usulü kazanılmış hakkın oluşmadığı anlaşılmakla söz konusu bu belgelere itibar edilip edilemeyeceği üzerinde durulmalıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı işçinin imzasını taşıyan, yabancı dilde hazırlanmış ‘final settlement and release’ başlıklı ibranameler ve bir kısım yine yabancı dilde hazırlanmış makbuzlara itibar edilerek, belgelerde yazılı ödeme tutarları, kıdem tazminatı alacağından mahsup edilmiştir.

    Ancak yabancı dil bilgisi ispatlanamayan davacı işçi tarafından, yabancı dilde düzenlenmiş belgelerin anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün değildir. Davacı asil de duruşmada alınan beyanında, uyuşmazlığa konu belgelerdeki ödemeleri kabul etmemiştir. Öte yandan söz konusu belgelerdeki ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı hususu da davalı tarafça ispatlanamamıştır.

    Sonuç olarak bahsi geçen yabancı dilde hazırlanmış belgelere itibar edilmemesi gerekirken aksi yönde kabul ile sonuca gidilmesi hatalı olup, direnme kararının bozulması gerekmektedir. O hâlde, Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı oy birliği ile bozulmuştur.”

  • Bakan Bozdağ’dan Bursa’da önemli açıklamalar

    Bakan Bozdağ’dan Bursa’da önemli açıklamalar

    Bursa’da bir otelde Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘10. Yılında Türk Ticaret Kanunu Çalıştayı’na katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye’de adaletin vaktinde tecelli etmesi hepimizin ortak arzusudur. Geciken adaletin adalet olmadığını herkes yüksek sesle dile getiriyor. Her iş vaktinde olursa güzel olur. Ama buradan şunu da görmemek lazım. Her suçun soruşturması, her davanın yargılaması aynı sürede olur dersek büyük bir yanlışa düşeriz. Hızlandırarak soruşturma, hızlandırarak yargılama yaparsak adaletin terazisi bozulma tehdidiyle karşı karşıya kalabilir. Yetersiz delillerle hakkın doğru tespiti konusunda da büyük sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Onun için makul sürede yargılama yapmak doğru olandır. Makulün dışına çıkıldığında biz sıkıntıya düşeriz. Onun için de bakanlık olarak makul sürede soruşturmaların tamamlanması ve makul süreside yargılanmaların tamamlanması için hedef süreler konusunda uygulamadığımız süreleri gözden geçiriyoruz ve ayrı ayrı üzerinde duruyoruz” dedi.

    50-60 yıllık davalar için yasal düzenleme

    50-60 yıldır devam eden kimi davalar olduğunu belirten Bozdağ, “Buradan Türkiye’ye ilan ediyorum. Bu uzun süren davalarla ilgili bakanlık olarak özel bazı düzenlemeler yapacağız. 50-60 sene davaların sürdüğü bir Türkiye olmaktan ülkemizi çıkartacağız. Bununla ilgili, bakanlığımızın bazı hazırlıklarının olduğunu, önümüzdeki zaman içinde bunları somuta dönüştüreceğiz. Dededen, dedenin babasından onun dedesinden kalan davaların tamamını kısa bir süre sonra Türkiye’nin gündeminden tasfiye edecek adımlar atacağımızı buradan ifade etmek istiyorum. Hızlandırarak değil, zaten 50 yıldır devam ediyor. Onun hızlandırılması diye bir şey olabilir mi? O bizim ülkemiz için de yargımız için de hukuk devletimiz için de büyük bir ayıptır. Bu ayıptan ben Adalet Bakanı olarak hicap duyduğumu ifade ediyorum. Burada hepimizin kusuru var. Yargı görevi yapan hakim ve savcılarımıza buradan vatandaşlarımızın hak arayışları konusunda açtıkları davaların veya yaptıkları şikayetlerin makul sürede sonuçlanması yargıya güveni de adalete güveni de yükseltir. Bazıları içinden çıkılmaz hale gelmiş. O yüzden yasa ile biz bu konuda içinden çıkılmaz hale gelen ve ihtilafları karara bağlamaktan çekinen arkadaşlarımız nedeni ile bir adım atacağız. Bunu milletimizin gözü önünde adil bir şekilde sonuçlandıracak yasal düzenlemeleri hayata geçireceğimizi buradan ifade etmek isterim. Başka türlü başa çıkamayacağız. Çanakkale’de 52 yıllık dava var. Bir hukuk devletinde hangi ihtilaf olsun bu kadar sürer mi? Sürmez, sürmemesi lazım” ifadelerini kullandı.

    “Hukuki yardım sistemini sil baştan gözden geçireceğiz”

    “Türkiye’nin hukuk devleti vasfını güçlendirecek başlıca adımları da atacağız. Özellikle vatandaşlarımızın yargılama   süreçlerinde hak mahrumiyetine uğramamaları, kendilerini daha iyi savunmaları, daha güçlü şekilde hak ve hukukunun peşinden koşabilmeleri için, hukuki yardım sistemimizi sil baştan gözden geçireceğiz” diyerek sözlerine devam eden Bakan Bozdağ, “Türkiye’ye yüzyılı dediğimiz Cumhuriyetimizin 2. yüzyılında bu anlamda darda, zorda olan vatandaşlarımızın yanında hukuk devletinin gereği olarak ona yardıma koşan bir Türkiye olacaktır. Hukuk devletinin gereğini en üst düzeyde hayata geçireceğiz. Öte yandan CMK uzlaştırma dahil, bütün bunların hepsini içine alan çerçeveli reformları getiriyor ve vatandaşlarımızın hak mahrumiyetine uğramamaları ve haklarını etkin bir biçimde müdafaa edebilmeleri için hukuki yardımın çerçevesini genişletiyoruz. Yeni kaynakları vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız” dedi.
    Son günlerin tartışma konusu olan başörtüsünün anayasal düzenleme altına alınması ile ilgili de konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Anayasamızın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Cumhur İttifakı olarak bizim yaptığımız bir hazırlık var. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir kanun teklifi verdi. Gelin bu kanunu görüşelim, bu meseleyi kanunla çözelim deyince, Cumhurbaşkanımız da ona karşılık gelin biz bunu Türkiye’nin gündemine bir daha gelmeyecek şekilde anayasal güvenceye kavuşturalım. Zira kanun değişikliği basit çoğunlukla yapılabilir. Bugün çoğunluk var değiştirdiniz. Yarın başka çoğunluk geldi o da değiştirebilir. Bugün demokratik bir idare var, yarın yasakçı bir idare gelir, o başka bir şey koyabilir. Anayasayı 400 oyla değiştirmek ya da 360 üzerinden halkın iradesi ile değiştirmek öyle kolay bir iş değil. Bu çoğunluğu bulmakta öyle kolay husus değil. Onun için anayasal teminat altına alalım” dedi.

    “Türkiye’nin geçmişte yaşadığı travmalar var”

    Bozdağ sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin geçmişte yaşadığı travmalar, bizim daha güvenceli tedbirler almaya sevk ediyor. Bizim anayasamızın 10’uncu maddesi, herkes kanun önünde eşittir diyor. Devlet organları, idare makamları, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadır diyor. Buna rağmen eşitliğe uydular mı? Başı açık, başı örtülü kadınlar arasında eşit davrandılar mı? Anayasanın eşitlik ilkesini hem devletin organları, hem de idare makamları bu genel ilkeye rağmen bunu çiğnediler. Herkes ibadete, dini ayin ve törenlere katılma hakkına sahiptir. Kimse dini ayin ve ibadetlere katılmaya zorlanamaz. İnancından ve kanaatinden dolayı suçlanamaz ve kınanamaz derken, bu ülkede kadınlar inancından dolayı suçlandı, kınandı mı? Mesleklerinden uzaklaştırıldı mı? Hatta idamla dahi yargılananlar oldu. Anayasa kınayamazsın, suçlayamazsın diyor. Bu anayasayı uygulamakla mükellef olan devlet organları idare makamları daha da kötüsü yargı, anayasayı çiğneyen karara destek verecek şekilde imza attılar.”

    “O dönem Başbakanımızın eşi GATA kapıdan alınmadı”

    “Anayasa 42’nci madde ‘Hiç kimse eğitim öğretim hakkından yoksun bırakılamaz’ diyor. Bırakıldılar mı? Anayasada çalışma, seçme seçilme hakkı her Türk vatandaşınındır diyor” diyerek sözlerini sürdüren Bozdağ, “Anayasa diyor ki kimse bunlardan mahrum bırakılamaz diyor yasa var. Yasada başı açık olma örtülü olma şartı yok. Bu işlere girmek için, eğitim almak için kamuda olmak için. Buna rağmen yıllar yılı Türkiye’de kadınlarımızın bir kısmı inancı gereği başını örttüğü için ‘Ya başını açacaksın ya eğitimden vazgeçeceksin’ dediler. Böyle bir tercih ile karşı karşıya kaldılar. Merve Kavakçı hanımefendinin başına gelenlere hepimiz şahidiz. Türkiye bu acıları yaşadıktan sonra 2008 yılında anayasanın 10 ve 42’nci maddesinde bir değişiklik yaparak bu acılar yaşanmasın dedik. Ama Anayasa Mahkemesi çok ilginç bir karar verdi. Ben o karardan utanıyorum. Altına imza attılar ve anayasadaki bu değişiklikleri iptal ettiler. Yetmedi, hemen iptalin arkasında AK Parti’ye 14 Mart 2008’de kapatma davası açtılar. ‘Siz başı açık başı örtülü kadınları eşitlemeye teşebbüs ettiniz. Bu ülkenin kadınları arasında eğitim, çalışma ve diğer alanlardaki ayrımcılığa son verecek bir adım attınız’ dercesine kapatma davası açtılar. Daha dünün Türkiye’si. Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan hanımefendi bir sanatçımızın GATA’da tedavi gördüğü zaman ziyarete gitmek istedi, Başbakan eşi kapıdan alınmadı. Kolay gelmedi Türkiye bu günlere. Bunca mağduriyetlerin yaşandığı bir ülkede insanlar yarın iklim değişir, siyasi irade farklılaşır acaba bu yasaklar yeniden olabilir mi diye endişe etmelerinde bir hak yok mu? Haklılık payı elbette var. Artık bu endişe olmasın istiyoruz. Türkiye’de artık bu ülkenin kadınları, kıyafetlerine göre ayrı ayrı muameleye tabi tutulmasınlar istiyoruz. Hiçbir kadında başı açık, örtülü şartı aranmaz, aranamaz diyoruz bu kötü bir şey mi? Başını örten, açan kadınları koruma altına alan haklarını ayrıca sunulan hizmetlerden yararlanmasını anayasal güvenceye kavuşturan son derece önemli demokratik, laik devlet anlayışına uygun önemli bir değişikliktir” şeklinde konuştu.
    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Hukuk Profesörü Dr. Ünal Tekinalp ve eşine plaket takdim etti.

  • Adalet Bakanı’ndan iyi hal açıklaması

    Adalet Bakanı’ndan iyi hal açıklaması

    Adalet Bakanı Bozdağ, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması Komisyonu Başkanı Öznur Çalık ve komisyon üyelerini kabul etti. Bozdağ, kadına yönelik şiddetle mücadelenin bakanlığın birinci ve değişmez gündemi olduğunu belirterek, “Sadece bazı yasaların değiştirilmesiyle o meselede mesafe alamayacağımızı bizzat yaşayarak gördük. Uygulamanın da yasal değişikliklerle uyumlu olması ve cezaların caydırıcılığının toplumun bütün kesimleri tarafından fark edilmesi son derece önemli. O nedenle de yargı görevi yapan hakim, savcı ve avukatlarımıza bu anlamda büyük görevler düşüyor. Sadece kanunlar bu meseleyi çözmeye yetmez. Uygulayıcıların da kanunlarda yansıyan iradeyi kararlarına yansıtması son derece önemlidir” dedi.

    ‘ŞİDDETİ ÖNLEYİCİ TEDBİRLER DAHA ÖNEMLİ’

    Kadına karşı şiddetin sadece mahkeme kararlarıyla çözülmesinin de mümkün olmadığını kaydeden Bakan Bozdağ, “Kadın şiddete uğruyor veya cinayete kurban gidiyor, ondan sonra savcılık ve mahkeme devreye giriyor. Esasında yargının devreye girmesi kadının mağduriyetinin oluşmasından sonra oluyor. Bunu önleyici hukuku daha öne çekme imkanı var. Türkiye’nin kadına karşı şiddetle mücadelede şiddeti önleyici tedbirlere daha çok ihtiyacı olduğuna; önleyici tedbirlerin kadınlarımızın sağlığını koruma, yaşam hakkını koruma ve diğer haklarını muhafaza etme bakımından daha önemli olduğuna ben yürekten inanıyorum. O yüzden kadını şiddetle veya cinayetle eziyetle işkenceyle tehditle muhatap kılmadan önce bu muhataplığı ortadan kaldıracak mekanizmaların da çok önemli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

    ‘VİCDANIMI RAHATSIZ EDİYOR’

    Bakan Bozdağ, iyi hal indiriminin kaldırılmasına yönelik çalışmalarla ilgili de “Türk Ceza Kanunu’nda ‘iyi hal’ diye halk arasında bilinen takdiri indirim sebeplerinin uygulanması toplumumuzda infiale yol açmaktadır. Zaman zaman ortaya çıkan hadiseler ve bu hadiseler nedeniyle verilen kararlar insanımızın vicdanını sızlatmaktadır. Adalet bakanı olarak bu kararlar benim de vicdanımı rahatsız etmektedir. Elbette bu konuda ortaya çıkan kararlara dair bizim de söyleyeceğimiz sözler olacaktır; çünkü daha iyiyi, daha doğruyu aramak hepimizin hakkıdır. Bu çerçevede dün de bir karar çıktı. İlk derece mahkemesi tarafından verilmiş bir kararda iyi hal indirimi uygulanmış, daha sonra bu iyi hal indirimi de Yargıtay tarafından ‘yerinde’ görülerek onanmış. Burada bu yanlışı düzeltecek Yargıtay’dır, ilgili ceza dairesidir. Birisi daha önce kız kardeşini öldürüyor, daha sonra da boşandığı eşini öldürüyor ve iyi hal indiriminden yararlanıyor. Yargıtay’ın burada iyi hal indirimini değerlendirmesi lazım; burada iyi hal indirimi hakikaten de uygulanır mı uygulanmaz mı?” dedi.

    Ziyarette Komisyon Başkanı Öznur Çalık, kadına yönelik şiddetle ilgili hazırladıkları raporu Bakan Bozdağ’a verdi. Çalık, “Raporumuzda 17 ana başlık altında tespit ve çözüm önerilerimizi raporumuza derç ettik. Bunlardan en önemlilerden bir tanesi özellikle mevzuattaki değişikliklerimiz ki tespit ve önerilerimizde şiddet uygulayanın rehabilitasyonundan şiddet mağdurunun desteklenmesine, ailemizin güçlenmesine, kadınımızın güçlenmesine kadar birçok tespit ve önerimiz var” diye konuştu.