Etiket: içişleri bakanı

  • Süleyman Soylu Ümit Özdağ gerilimi tavan yaptı

    Süleyman Soylu Ümit Özdağ gerilimi tavan yaptı

    Kaçak göçmenlerle ilgili tartışmalar siyasi gündeme de yansıdı. Sığınmacılarla ilgili tepkisini sürekli dile getiren Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki gerilim tırmandı. Canlı yayında Özdağ için çok sert ifadeler kullanan Soylu’ya, Özdağ tarafından sosyal medyada yanıt verildi. İşte Soylu-Özdağ geriliminin detayları…

    SOYLU: ÖZDAĞ’IN YAPTIĞI SOROS TAKTİĞİDİR

    Bakan Soylu TGRT’de katıldığı canlı yayında Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın Suriyeli sığınmacılar hakkındaki açıklamalarıyla ilgili, “Yaptığı Soros taktiğidir” ifadelerini kullandı. Özdağ da bu sözlere, “Soylu, ‘Özdağ Soros taktikleri uyguluyor’ demiş. Soros taktiklerini kimin uyguladığını biliyoruz. Zafer Partisi, öğrenmesi gerekenleri Soros’tan değil, Toros’dan (Denktaş) ve onun temsil ettiği gelenekten öğrendi” ifadeleriyle yanıt verdi.

    BAKAN SOYLU YANITI DİNLEMEK İSTEMEDİ

    Canlı yayında gündemi değerlendiren Soylu’nun iddialarına Ümit Özdağ’ın yanıt vermesi üzerine moderatör, Özdağ’ın yanıtını okumak istedi. Bu anlarda sinirlenen Soylu, “Kabul etmem. Toplantıyı terk ederim. Adam yerine, insan yerine koymam. Benim için hayvandan aşağı biridir. Operasyon çocuğudur, Soros çocuğudur. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir” ifadelerini kullanarak moderatöre tepki gösterdi. Soylu ayrıca, “İtibarımızı onunla bir araya getirir miyiz ya?” ifadelerini kullandı. Ümit Özdağ ise bu anları sosyal medya hesabından “yorumsuz” notuyla paylaştı.

    ÖZDAĞ: 11’DE BAKANLIĞIN ÖNÜNDE OLACAĞIM

    Soylu’nun canlı yayınından yaklaşık 1 saat sonra sosyal medyadan bir video yayınlayan Özdağ, “Süleyman, ben yarın saat 11.00’de tek başıma ve silahsız İçişleri Bakanlığı önünde olacağım. Zerre kadar cesaretin varsa beni şerefli Türk Polisinin arkasına saklanmadan bakanlık kapısında bekle. Kimin ne çocuğu olduğunu orada bütün Türk Milleti görecek.” dedi.

  • Süleyman Soylu: Afetlerin acı tecrübeleri var

    Süleyman Soylu: Afetlerin acı tecrübeleri var

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, programları çerçevesinde Elazığ’a geldi. Elazığ Valiliğine geçen bakanlar şeref defterini imzaladıktan sonra İl Değerlendirme toplantısına katıldı. Toplantı sonrasında Bakan Soylu açıklamalarda bulundu. Ülkenin büyük bir sınamadan geçtiğini dile getiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Elazığ depreminden sonra hepimiz yaşadık ki; seller, yangınlar, depremler, çığ yani peşi sıra gelen afetlerle ülkemiz büyük bir sınamadan geçti, hem de aynı zamanda insanlarımız da büyük bir sınamadan geçtiler. Acılar yaşadık, sıkıntılarla karşı karşıya kaldık. Vatandaşımızın bu süreçlerden sonra beklediği devletimizin kendine el uzatmasıydı. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade, bize verdiği talimatlar, tüm paydaşlarımızla, tüm arkadaşlarımızla her an her meseleyi takip etme konusunda ortaya koyduğu duyarlılık elbette ki bize ayrı bir güç verdi. Sorunlar sıkıntılar olmadı mı, yani özellikle afette her meselenin kendine ait oluşturulabilecek çözümü söz konusu ama Allah’a çok şükürler olsun devletimiz bütün gücüyle beraber bütün kurumlarıyla beraber her sorunun üstesinden gelmek için el birliği ile çalıştı. Sorunu yumak haline getirmeye değil sorunu çözmeye çalışan bir anlayış ortaya konuldu. Biraz önce Sayın Bakanımızda söyledi; 18 bin ev tamamlandı, 17 bin ev teslim edildi ve diğerleriyle ilgili de bütün süreçler anı anına takip ediliyor. Bunun birçoğu belki ifade etmek kolay değil ama ev yapılamayacak yerlerde evler yapıldı. Köyünden, şehrin içerisinde olan yerlerine kadar. Burada tek bir süreç düşünüldü, vatandaşımızın devletine olan itimadın, güvenin sarsılmamasına yönelik adım ortaya konuldu. Hem afet zamanında hem de afetten sonraki süreçlerde. Elazığlı hemşerilerimiz, Malatyalı hemşerilerimiz hakikaten kışın ortasında çok zor günler geçirdiler ama bu el birliğiyle atlatıldı” diye konuştu.

    Afetlerin öğretici olduğunu vurgulayan Bakan Soylu, “Hem kısmen bize güven verdi, cesaret verdi vatandaşımızın o sabırlı davranışı, vakur davranışı hem el birliği ile bütün devletin orada tüm kurumlarının orada el birliği ile ortaya koyduğu süreç bize ciddi bir öğreticilik ortaya koydu. Ondan sonra yaşadığımız her yerde hem vatandaşımızla el ele hem de devletimizin tüm kurumlarıyla el ele bir süreç yaşamış olduk. Afetlerin acı tecrübeleri var, afetlerin şöyle bir sonucu da var. Şehirler yenileniyor. Binalar yenileniyor hem de altyapılarıyla beraber yenilenmiş oluyor. Yeni dönemin hem imar ve inşa açısından hem de ihya açısından modelleri de ortaya çıkmış oluyor. Bu da tekrar söyleyeyim dün Kastamonu Bozkurt’taydık iki gün önce ne başlanmışsa ne söylenmişse ortaya konuldu. Hem afet zamanında hem de afetten sonraki süreçlerde. Elazığlı hemşerilerimiz, Malatyalı hemşerilerimiz hakikaten kışın ortasında çok zor günler geçirdi. Ama bu el birliğiyle atlatıldı. O zorluğun atlatılması buradaki Elazığlı hemşerilerimize de Malatyalı hemşerilerimize de söyleyeyim diğer karşı karşıya kaldığımız afetlerde de bize öğretici oldu. Hem kısmen bize güven verdi, cesaret verdi vatandaşımızın o sabırlı davranışı, vakur davranışı hem el birliği ile bütün devletin orada tüm kurumlarının orada el birliği ile ortaya koyduğu süreç bize ciddi bir öğreticilik ortaya koydu. Ondan sonra yaşadığımız her yerde hem vatandaşımızla el ele hem de devletimizin tüm kurumlarıyla el ele bir süreç yaşamış olduk” şeklinde konuştu.

    Konuşmalarını sürdüren Soylu, “Afetlerin acı tecrübeleri var. Afetlerin şöyle bir sonucu da var şehirler yenileniyor. Hem alt yapısıyla yenilenmiş oluyor, binalar yenileniyor, hem de altyapılarıyla beraber yenilenmiş oluyor. Yeni dönemin hem imar ve inşa açısından hem de ihya açısından modelleri de ortaya çıkmış oluyor. Bu da tekrar söyleyeyim dün Kastamonu Bozkurt’taydık iki gün önce ne başlanmışsa ne söylenmişse ortaya konuldu. Tıkır tıkır işler ilerliyor, bütün bakanlıklar ilerliyor, İller Bankası, DSİ, TOKİ, AFAD kendi görevini yapıyor. Tüm bakanlıklar kendi görevlerini yerine getiriyorlar. Sivil toplum kuruluşlarımız keza öyle. Onlara da minnettarız, müteşekkiriz. Onlar kendi görevlerini yapıyor. Yine bir hafta önce İzmir’deydik. Bir AFAD konutu prototipi var. Türkiye’de, renksiz en asgari donanımlı bir AFAD konutu prototipinden. Bir afet konutu değil. Neredeyse orta üst donanım diyebileceğimiz bir konut yapımıyla ve modeliyle karşı karşıya kaldık. Bu da Türkiye’nin geldiği noktanın ve seviyenin neresi olduğunu göstermektedir. Biz vatandaşımıza model ve örnek konut yapacağız. Köyde de şehir de. O model konutlar önemi bir şekilde bundan sonrası içinde örnek teşkil edecek. Şehirlere bir de karakter kazandırıyor. Afet konutu yapıldı bu meseleyi tamamlıyorum, bitirelim diye bir anlayış ortaya konulmadı” diye kaydetti.

    Devletin elini uzatmasıyla birlikte ortaya konulacak konutların o şehre de bir karakter kazandırdığını vurgulayan Soylu, “Bir mimari üslupta kazandırıyor. Onun için bu konuda gayret gösteren Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan belediyelerimize kadar bütün katkı koyan herkese şükranlarımızı ifade ediyoruz. Çünkü o günleri hatırlıyoruz, bugünleri de görüyoruz. O gün vatandaşımızı teselli ederken biz bugünün olabileceğini düşünüyorduk ama vatandaşımız o acı içerisinde bir ümitsizlik ile karşı karşıyaydı. Allah’a hamd olsun milletimize mahcup olmadık. Biz özellikle gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız onun alt birimleri TOKİ ve diğer genel müdürlükleri olsun İller Bankası olsun, AFAD olsun, belediyeler olsun, jandarmamız her birisi el birliğiyle çalışıldı ve belirli bir noktaya getirildi. Eğer böyle olmasaydı milletimize mahcup olurduk. Allah razı olsun, bu ülkemizin gelişmişlik seviyesinin bir yansımasıdır, ispatı, rüştüdür. Eksikler olur mu, bütün hemşerilerimiz bilsinler ki eksiklikleri telafi edecek kabiliyet ve kapasitemiz de söz konusudur. Bu açıdan da bunu ifade etmek gerekir. Sayın Bakanımız görmemiş olabilir. Kastamonu Bozkurt’ta sanayi siteleri o kadar mükemmel bir noktaya gelmiş ki %90’ın üzeri neredeyse tamamlanmış durumda. Ülkemizle de gurur duyuyoruz. Bu vesilelerle iştigal eden ve sorumluluğu üzerine alan bütün arkadaşlarımızla da gurur duyuyoruz. Allah razı olsun teşekkür ediyoruz. Eksiklikler varsa onları da gidermek boynumuzun borcudur. Bunu yapabilme kabiliyetimizde elbette ki vardır. Dediğim gibi sorunları yumak haline getiren değil, çözen bir anlayışı yansıttık. Bu işin başından itibaren mevzuatın bütün sınırlarına kadar geldik. Aştığımız yerler de oldu hep beraber yani risk alan bir anlayış ortaya konulmuş oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Hayatını kaybeden deprem zedelere, sel zedelere ve bütün afet zedelere bu Ramazan hürmetine tekrar Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. O meseleyle depremle ve afetle karşı karşıya kalan ve bugün hayatta olan o gün belki de yaralanan bütün vatandaşlarımıza da sıhhat diliyoruz, sağlık diliyoruz, afiyet diliyoruz tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” dedi.

  • Bursa’daki terör saldırısı sonrası bakanlardan açıklama

    Bursa’daki terör saldırısı sonrası bakanlardan açıklama

    Bursa’da sabah saatlerinde ceza infaz memurlarını taşıyan servise yapılan bombalı saldırının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Bursa’ya geldi. İlk olarak olay yerini inceleyen ve ardından Şehir Hastanesi’nde bulunan yaralıları ziyaret eden bakanlar, kısa bir basın açıklaması yaptı.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bu sabah saat 8’e çeyrek kala, infaz koruma memurlarımızı taşıyan cezaevi aracına Bursa Mudanya Yolu’nda direğin dibine yerleştirilmiş EYP ile saldırı gerçekleşti. EYP’nin uzaktan kumandalı olduğunu değerlendiriyoruz. Bu terör eylemini gerçekleştirenlerle ilgili savcılık, valilik koordinasyonumuzda emniyet teşkilatımız gerekli çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Yakın bir zamanda failler ele geçecektir. Umudumuz o yöndedir. Aynı zamanda bu eylemin sonunda bir infaz koruma memuru şehit oldu. Allah rahmet eylesin. Şehidimiz Cengiz Yiğit, biraz sonra adliyede töreni düzenlenecek ve oradan da memleketi Ağrı’ya göndereceğiz. Ailesine, ülkemize başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Burada Şehir Hastanesi’nde 5 hastamız var. 4’ü bugün taburcu olabilecek niteliktedir. Zaten 2 tanesi olaydan çok sonra patlamanın etkisi ile müracaatçı oldular. Yine Çekirge Hastanesinde ve Gemlik Devlet Hastanesinde müracaat var. Onlar da bugün itibariyle zannediyorum İl Sağlık Müdürümüzün verdiği bilgi çerçevesinde taburcu olacaklar. Burada bir hastamız var, diz kapağından yaralandı. Bir ameliyat oldu. Diğer tedavileri gerçekleşiyor. Hem şehidimize rahmet diliyoruz. Yaralılarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” dedi.

    Soylu: “Güvenlik güçlerimiz huzur ve istikrar için çalışıyor”

    “Terör örgütü fırsat kollar. Eğer rehavet içinde olursak bu fırsatı bulduğu andan itibaren de eylem yapmaya çalışır. Birçok eylemi oluşmadan engelliyoruz. Bu eylemle ilgili de yakın zamanda failler bulunacak ve cezalandırılacaktır” diyen Bakan Soylu, “İnanıyorum ki arkadaşlarımızın savcılık, emniyetin soruşturması yakın zamanda netice bulacaktır. Yakın zamanda kamuoyuna bunun bilgisini vermek nasip olur. Etrafımızdaki coğrafya elbette ki Türkiye’nin için de bu riskle her zaman karşı karşıya olduğumuzu söylememiz gerekir. Terör örgütü özellikle terörle mücadelede elde edilen büyük başarılardan sonra kendini ispat etmeye çalışacaktır. Önümüzdeki dönemde özellikle Türkiye’nin iç istikrar ve huzurunu bozmaya yönelik birçok eylem beklentisi bize istihbari olarak sürekli iletiliyor. Ancak bu konuda Türkiye’de milletimiz emin olsun tüm güvenlik güçlerimizle huzur ve istikrarın devamı için bu tip eylemlerin de oluşmadan engellenmesi için gayret ve çalışmalar yürütmektedir. Teröre hiçbir şekilde fırsat verilmeyecek. Ufak hücrelerinde tamamen kökünün kazınacağını bu vesile aziz milletimize bildirmek isterim. Allah terörle mücadele eden tüm birimlerimizi korusun” diye konuştu.

    Bozdağ: “Yakalanacaklar ve yargıya teslim edileceklerdir”

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise, “Sabah meydana gelen patlama sonucu bir infaz koruma memuru şehit oldu. 7 memur yaralandı. Bakanımızla beraber önce olay yeri ve yaralıları ziyaret ettik. Şehit olan infaz koruma memurumuz Cengiz Yiğit’e Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. İlk elde edilen verilen bu saldırının bir terör saldırısı olduğunu gösteriyor. Hem güvenlik güçlerimiz hem adli birimler gerekli tahkikatı enine boyuna yapıyorlar. Bunun sonucunda da detaylı açıklamalar kamuoyu ile paylaşılacaktır. Ancak şu kadarını ifade etmek gerekirse bunlar nereye giderse gitsinler en kısa sürede güvenlik güçleri tarafından yakalanacak ve yargıya teslim edileceklerdir. Ben bu olayın da kısa süre içinde aydınlatılacağını yürekten inanıyorum. Devletimizin ilgili birimleri bu olayın gerçekleştirilen failler veya faillerle ilgili tahkikat içindedir. Bunu yapanların yakalandıklarına dair haberleri kamuoyu ile paylaşacağız diye temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Tutuklu ve hükümlüler devletimize emanettir”

    Bozdağ konuşmasına şöyle devam etti: “Son zamanlarda Türkiye’de ceza ve tevkif evlerinde işkence ve kötü muamele olduğuna dair iftiraları kamuoyunda bol bol dillendiren çevreler var. O çevreleri Bursa medyası da Türk halkı da iyi tanıyor. Biz buradan bir kez daha ifade edelim Türkiye Cumhuriyeti Devleti cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüleri devletimize emanettir. Onların yaşamından, sağlığından, barınmasından devlet olarak sorumluyuz. Gardiyanlarımız, infaz koruma memurları da onların güvenliği ve ihtiyaçlarını gidermek için görev yapmaktadır. Zaman zaman uluslararası bazı raporlarda ve en son ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı raporda maalesef terör örgütlerinin iftiraları hakikat gibi raporlara yazılıyor ve kamuoyu ile paylaşılıyor. Biz çok net söylüyoruz. Türkiye cezaevlerinde işkence yoktur. Türkiye cezaevlerinde kötü muamele yoktur. Vardır diyen isim versin, cezaevi adı versin, biz tahkikatını yapalım. Hükümet olarak AK Parti iktidarları döneminde geçmişte, 2005 döneminde bize ceza kanuna koyduğumuz düzenleme ile işkence ve kötü muamelede zaman aşımını kaldırmış bir ülkeyiz. Şu demek bu, 10-20-50 sene de geçse işkence ve kötü muamele hakkında soruşturmaya muhatap olan zaman aşımından yararlanamaz. Eğer öyle bir şey varsa da yargılanır ve cezasını Türk adaleti verir. Türkiye bu konuda şeffaf ve nettir.”

    “PKK, FETÖ, DHKP-C terör örgütleri son bir aydır iftira propagandası yapıyor”

    “Terör örgütleri son zamanda sosyal medya ve bazı siyasi partilerin konuşmacıları vasıtasıyla yoğun bir şekilde böyle iftiraları tekrar söylemektedirler. Buradan bir kez daha söylüyoruz şeffaf, açık ve netiz” diyerek sözlerine devam eden Bakan Bozdağ, “Bunu söyleyenler bunu ispat etmelidir. Yoksa iftiralarla Türkiye’yi karalamaktan vazgeçmelidirler. Biz bu olaylarla ilgili açıklamalarımızı her yerde yapıyoruz. Bizim cezaevindeki infaz sistemi dünyanın en iyi sistemlerinden bir tanesidir. Şeffaflık, netlik, denetlenebilirlik, insan hakları ve hukuka riayet edilirlik ve diğer tüm imkanlar bakımından hem uluslararası denetime hem de kamuoyu denetimine açıktır. İzleme kurulları tarafından ayrıca denetimler yapılmaktadır. Bu olay üzerinden cezaevlerinde işkence ve kötü muamele olduğunu bunun neticesinde bu olayları yaptığını söyleyen bir takım hesapları da görüyorsunuz. Bu terör örgütlerinin propagandasıdır. Özellikle PKK, FETÖ, DHKP-C terör örgütleri son bir aydır cezaevleri üzerine yoğun bir iftira kampanyası sürdürmektedirler. Onlar iftiradan usanmadılar, biz de onların iftira olduklarını anlatmaktan geri kalmadık. Şehidimize tekrar Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum. İnşallah böyle bir olay bir daha yaşanmaz” şeklinde konuştu.

  • 6 yılda 44 bin 392 can kaybı

    6 yılda 44 bin 392 can kaybı

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da düzenlenen ‘Karayolu Trafik Güvenliği Stratejileri Eşgüdüm Kurulu Toplantısı’na katıldı. Bakan Soylu, trafik meselesinin terör gibi, göç gibi, uyuşturucu gibi, küresel ölçekte bir güvenlik sorunu haline geldiğine dikkat çekerek, “Yaşadığımız kayıpların büyüklüğünden, geçmişte bu meseleyi daha ziyade kendi içimizde değerlendirirdik. Oysa bugün sayılar gösteriyor ki, küresel iş birliği çalışmaları gösteriyor ki, dünyanın en önemli güvenlik problemlerinden birisi, trafik güvenliği meselesidir. Bu işin sadece ceza kesmekle, fazladan 2 trafikçi koymakla çözülecek kadar basit olmadığını, bir ortak akılla, koordinasyona, ciddi bir stratejiye ve sağlıklı bir uygulamaya ihtiyaç duyduğu açıktır” dedi.

    ’70 ÇALIŞMA TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ’

    Bakan Soylu, üzerinde çalışılan ‘2021-2030 Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi’ ve ‘2021-2030 Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planı Belgeleri’nin uluslararası kılavuzlara uygun olarak hazırlandığını belirterek, “Hazırlanması sırasında 100’ün üzerinde kurumun yanı sıra, Dünya Sağlık Örgütü gibi örgütlerle de birlikte çalışılmıştır. Şu ana kadar strateji ve eylem planlarımız çerçevesinde 70 çalışma toplantısı gerçekleştirildi; bu çalışmalara 487 kurum, 2 bin 746 da kişi katılımı oldu. Eylem planımızdaki 41 amaç, 104 hedef ve 441 performans göstergesi üzerinden çalışmalarımız devam etmektedir” dedi.

    ‘BASİT BİR ÖNLEMLE YAŞANMAYACAK ZARARLARDIR’

    Soylu, trafik kazalarının hep sel kısmının görüldüğünü anımsatarak, kaza haberlerini dinlerken, öncelikle can kayıplarına kulak kabartıldığını söyledi. Bakan Soylu, “Oysa işin kum kısmı da en az onun kadar yaralayıcı ve acı vericidir. Bir trafik kazası sebebiyle sevdiklerini kaybedenler, yaralananlar, engelli olarak hayatına devam etmek durumunda kalanlar, sağlığına bir şey olmasa bile, yıllarca elde ettiği birikimlerini, bir trafik kazasının maddi bilançosuna harcamak zorunda kalanlar, belki ailenin geçim kaynağını kaybedenler, belki başkalarının can kaybına sebep olduğu için, hukuki kısmı bir yana vicdanen en büyük cezaya maruz kalan insanlar. Bunlar hep, işin ‘can kaybı’ sayısının arkasında saklı kalan, görmediğimiz, fark etmediğimiz, selden geriye kalan kumlardır. İşin en üzücü tarafı da şu ki; bunların pek çoğu da basit bir önemle yaşanmayacak zararlardır. Biraz dikkat, araç kullanırken biraz ciddiyet, bir basit emniyet kemeri takma hareketi, ayağımızı gazdan biraz çekmek; alkol almışsak taksiye binmek, uykumuzu almadan direksiyon başına geçmemek, cep telefonumuza elimizi uzatmamak, direksiyon başında eşe dosta mesaj yazmamak ve bunun gibi pek çok basit kural, aslında bize bu maliyetlerin hiçbirini yaşatmayabilir” diye konuştu.

    ‘TERÖR MÜCADELESİNDE KAYBETTİĞİMİZ SAYIDAN FAZLA’

    İçişleri Bakanı Soylu, trendi sürekli azalmakla birlikte, Türkiye’de 2015 yılından 2021 yıl sonuna kadar yaşanan trafik kazalarında kaybedilen vatandaş sayısının toplam 44 bin 392 olduğunu söyledi. Soylu, “Bu sayı, 40 yıllık terör mücadelesinde kaybettiğimiz sayıdan fazladır. Aynı periyotta yaralı sayımız ise toplam 1 milyon 891 bin kişidir. 2015 yılı Kasım ayında Brezilya’da yapılan ‘İkinci Küresel Yüksek Düzey Yol Güvenliği Bakanlar Konferansı’nda’ trafik kazaları sebebiyle oluşan küresel kaybın yıllık 1,8 trilyon dolar olduğu tespit edilmiştir. Bu 2021 küresel ticaret hacminin yaklaşık yüzde 6,3’üdür. Dünyada da ülkemizde de paralimpik sporcuların önemli bir kısmı, ne yazık ki trafik kazaları sebebiyle kayıp yaşamış insanlardır. Trafik kazası, kriminal bir olay değildir. Bir terör eylemi veya bir cinayet gibi kasıtlı işlenmiş bir suç kategorisine değildir. Adı üstünde, kazadır. Ancak sonuçları itibarıyla, toplum sağlığı açısından, ekonomi açısından kabullenilemeyecek ölçüde yıkıcılığı olan, insanlığı yüksek bedellere katlanmak zorunda bırakan bir kazadır. Dolayısıyla, bunu engellemede hedefleri yüksek ve iddialı tutmak zorundayız. ‘Trafik kazası nedeniyle hiç kimsenin ölmediği veya ciddi derecede yaralanmadığı bir Türkiye’ hedefinin vizyonumuz olarak belirlenmesi, kararlılığımızın göstergesidir. Bu vizyonu gerçekleştirmek için benimsediğimiz ve uluslararası literatürde de karşılığı olan ‘güvenli sistem yaklaşımı’ ve ‘trafikte sıfır can kaybı’ hedefini ifade eden, literatürdeki adıyla ‘vizyon sıfır yaklaşımı’ iddialı; ama gerçekleştirilebilir hedeflerdir” dedi.

    ‘ARAÇ SAYISI ARTTI, ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI SAYISI AZALDI’

    Bakan Soylu, Türkiye’nin özelikle 15 Temmuz’dan sonra terörle mücadeleye odaklandığını ve başarı kazandığını vurguladı. Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadeleye odaklandığını ve burada da başarı kazandığını belirten Soylu, “Afet yönetimine odaklandı, burada da önemli bir kabiliyet kazandı. Trafik konusunda da odaklandı, stratejiler uyguladı ve 100 bin kişi başına düşen trafik kazası can kaybında 2015’te 9,6’dan 2021 sonu itibarıyla 5,7-6 bandına geldi. 2015’e göre yıllık can kaybı ortalama 2 bin 500 kişi azaldı. 2010 yılına göre araç sayısı 2020 yılında yüzde 59,9 artmışken ölümlü trafik kazası sayısı aynı periyotta yüzde 40,8 azaldı. Bunlar kolay elde edilebilir başarılar değildir, bunu hep birlikte gerçekleştirdik. Bunda hem uyguladığımız stratejilerin, hem de Türkiye’nin karayolu altyapısında, sağlık altyapısında, acil müdahale imkanlarında yaşanan gelişmelerin payı var. İnşallah bu kazanımları daha da arttırmanın gayreti içindeyiz. İnşallah yılın her gününde bu farkındalığı beklediğimizi; tıpkı terör örgütlerine yaptığımız gibi, trafik terörünün de eylem kabiliyetini en aşağılara çekmek için her vatandaşımızın desteğini beklediğimizi ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘STANDARTLARI YÜKSEK ÜLKELER SEVİYESİNE YAKLAŞTIK’

    Bakan Soylu, konuşmasının sonunda trafik kazalarına ilişkin güncel rakamlara yer vererek şunları kaydetti:

    “Bu yıl 21 Mart ile geçen yılın 21 Mart tarihlerini karşılaştırdığımızda, geçen yıl 346 olay yeri vefatımız vardı. Bu yıl bu rakam 345, yani geçen yıl ile bu yıl arasında 1 fark var. Geçen yıl kapanmadan dolayı bu tarihlerde ciddi bir azalma vardı. Açtıktan sonra da çok ciddi bir yoğunluktan dolayı yükseliş meydana geldi. Geçen yılın ilk 6 ayında ciddi bir motor kazası meydana geldi. O da pandeminin getirdiği bir hareketlilikten kaynaklı. Ancak yılın ikinci 6 aylık diliminde oluşan farkındalık sonrası düşüşe geçti. Ben bu yılın yüzde 5’lik, trafik ölümlerindeki azalışla neticeleneceğini düşünüyorum. Özellikle gelişme standartları yüksek olan ülkeler seviyesine çok yaklaştık. Biz bunları hesaplarken var olan 84 milyonluk nüfusumuz üzerinden hesaplıyoruz. Buna Türkiye’deki 5,5 milyon yabancıyı katmıyoruz. Katarsak daha aşağı bir seviyeye ineceğiz.”

  • Bakan Soylu Bursa’da muhtarlarla buluştu

    Bakan Soylu Bursa’da muhtarlarla buluştu

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bursa’da muhtarlarla bir araya geldi. Soylu, Cumhuriyet tarihinin uyuşturucu yakalama rekorunu egale ettiklerini ifade ederek, “2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçler, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimizin yakaladı” dedi.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir dizi temaslarda bulunmak üzere Bursa’ya geldi. Bakan Soylu’ya, İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Bursa İl Emniyet Müdürü Tacettin Aslan ve AK Parti Bursa milletvekilleri eşlik etti. Bakan Soylu, ilk olarak Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde, ‘Türkiye Muhtarları El Ele’ projesi kapsamında düzenlenen toplantıya katıldı. Burada muhtarlara seslenen Bakan Soylu, muhtarların vatandaşla devlet arasındaki köprüyü kurduğunu vurguladı.

    ‘HANGİNİZ ÇARŞI VE MAHALLE BEKÇİLERİNDEN RAHATSIZ OLDUNUZ?’

    Muhtarlık kurumunda elde edilen başarıyı ülkenin diğer meselelerine yaymak istediklerinde anlaşılmaz bir tutuculukla karşılaştıklarını belirten Bakan Soylu, “Asayişi teminde, terörle mücadelede, uyuşturucuyla mücadelede, buna gönlü yatmayan, aklı yatmayan, siyasi hırslarının cazibesinden sıyrılıp bu ülkenin değerleriyle buluşamayan, Batı’yı kendine tapınak belirlemiş, Batı’dan gelen her şeyi baş göz üstüne kabul etmiş, öz güvensiz anlayışlarla bizler de sizler de dönem dönem karşı karşıya kalıyoruz. Sizler muhtarsınız. Hanginiz çarşı ve mahalle bekçilerinden rahatsız oldunuz? Tam tersi. Türkiye’de adım adım muhtarlar toplantıları yapıyoruz. İstanbul’dan Ankara’ya, Adana’dan Diyarbakır’a kadar. Mahallenin en ufak meselesinden asayiş meselesine kadar, elektrik lambasının yanıp yanmamasından, telefonun çekip çekmemesine kadar, bir sağlık ocağındaki eksiklikten veya ihtiyaçtan, bir spor salonundaki ihtiyaca kadar her şeyi sayın bakanlarımızla da her birinin huzurunda telefon açıp konuştuğumuz, ‘Böyle bir mesele varmış, onu da hep beraber çözebilir miyiz?’ dediğimiz, hemen hemen herkese her meseleyi iletmeye çalıştığımız, ardından da masada bırakmadığımız, takip etmeye çalıştığımız, sonuçlandırmaya çalıştığımız bir süreci ortaya koyuyoruz” diye konuştu.

    ‘EROİN YAKALAMADAKİ REKORUNU EGALE ETTİK’

    Dünyada ele geçirilen eroinin yüzde 21’ini bu ülkenin polis, jandarma, sahil güvenlik ve gümrük muhafaza birimlerinin yakaladığını belirten Bakan Soylu, “Cumhuriyet tarihimizdeki eroin yakalamadaki rekorunu egale ettik. 2019 yılında 20 tondu, bu yıl ise toplam 22 tona çıktı. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçleri, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimiz yakaladı. Bütün bu mücadele hep birlikte sürdürülmelidir. Türkiye’de 2017 yılında uyuşturucudan ölenlerin sayısı adli tıp rakamlarına göre 941’di. Biz 2020 yılını 314 ile tamamladık. İnşallah bu yıl daha az bir rakamla bunu bitireceğiz. Bu el birliğiyle olmaktadır. Bir taraftan meselenin arza yönelik mücadelesi, bir taraftan talebi düşürmeye yönelik mücadelesi, bir taraftan rehabilitasyonla bu işin hep birlikte içerisindeyiz. 28 Avrupa Birliği ülkesinde yakalanan ecstasy tabletin toplamından yaklaşık 2 kat fazlasını yine bu ülkenin güvenlik birimleri yakalamaktadır. Bunu biz mi üretiyoruz? Hayır. Bunların hepsi yurt dışından geliyorlar. Amerika, Afganistan’ı işgal ettiğinde 15 bin dekar ile 20 bin dekardı oradaki üretim, 200 bin dekara çıktı. Buradan bir siyaset ürettiler. Sadece insanların oradaki hayatını kabusa çevirip, göç etmesini temin etmediler. Aynı zamanda dünyaya uyuşturucu ihraç ettiler. Bunu kim yaptı? Amerika’nın bizatihi kendisi yaptı ve bunu bir politika olarak ortaya koydu. Derdi bu bölgeleri istikrarsızlaştırabilmek, bu bölgeleri ufka değil, vizyona değil sadece ayaklarının ucuna bakabilecek duruma getirmektir. Başka hiçbir tablo değil” dedi.

    ‘SURİYE’DEKİ HAYATIN NORMALLEŞMESİNİ SAĞLAYACAK ADIMLAR ATTIK’

    DEAŞ, PYD ve PKK’nın Irak ve Suriye’nin devlet otoritesini yok ettiğini belirten Bakan Soylu, şunları kaydetti:

    “Dünyanın 4 temel sorunu vardır. Salgın hala sorun. İkinci temel sorunlardan bir tanesi, göç sorunu. Litvanya, Belarus, Polonya, Fransa, İngiltere, Almanya bizim yaşadıklarımızın yüzde 1’ini yaşadıkları halde hepsi korkmuş. Her yerde söylüyorum göç sorununu Türkiye ile Yunanistan arasına sıkıştırıp, cingözlük yapmaya çalışıyorlar. Kendilerini buradan kurtarmaya çalışıyorlar. Bir tane Angelina Jolie gibi bir aktrist gönderirler, o da bir fotoğraf verir. Onlar da oturup, ‘Ne güzel ilgilendik bu işlerle, ne güzel oldu’ derler. Ya kolları kopan çocuklar? Ya anne ve babalarını kaybeden evlatlar? Bütün bunlar ne olacak? Biz Suriye’de 1400 tane sanayi sitesi yaptık. Kendi paramızla değil. Orayı ilk önce huzura getirdik. Ondan sonra oranın meclisiyle ortak bir şekilde bir yer ayarlandı. 2 yıl önce gidip, ‘burada yapalım’ dedik. Şu anda bir bölümü bitti. Tam 25 bin kişi çalışacak. Şimdi orada evler yapılıyor. Biz Batı gibi Afrika’nın madenleri yüzünden bölgeyi sömüren, ondan sonra posasını orada bırakıp, ‘bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar, biz onların ucuz emeklerini istismar ederiz’ diyen millet değiliz. Biz Suriye’deki hayatın normalleşmesini sağlayacak adımlar attık. Biz buradan oraya dönüşün temellerini attık. Bunların hagisini Batılılar yaptı? Biz yaptık. Biz büyük ve asil bir milletiz. Benimle dalga geçiyorlar. ‘Şımarmadık diyordun’ diyorlar. 3 bin dolardan 10 bin dolara geldik biz şımarmadık. Şımarmadık. Atamıza, anamıza, komşularımıza sırtımızı dönmedik. Camilerimize, istiklal marşımıza, cumhuriyetimizi kuranlara kulaklarımızı tıkamadık. Dün ne biliyorsak, bugün ne yapıyorsak, yarın da aynı adımı atmaya devam edeceğiz.”

    ‘ABD GÜDÜMÜNDEKİ BAZI KOMUTANLAR DEAŞ’TA YÖNETİCİLİK YAPMAYA BAŞLADI’

    DEAŞ’ın bölgeden tasfiye edilmesi hakkında konuşan Bakan Soylu, “DEAŞ, coğrafyamız için tehdit miydi? Tehditti. Bunu söylüyorum, söylemeye devam edeceğim. Rakka’da yani Suriye’nin Rakka’sında bir tek mantar tabancası patlatmadan PYD/PKK terör örgütü, Rakka’dan DEAŞ’ı tasfiye etti, Amerika’nın gücüyle. Peki nasıl oldu bu? Peki nereye gitti bu insanlar? Yine onların yönlendirmesiyle beraber iki yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan ile Çin arasındaki vadiye. Peki sonra ne oldu? Sonra Amerika, Afganistan’ı terk etti. Peki terk edince ne oldu? Orada Amerika’nın güdümündeki bazı komutanlar, enteresan gelecek size, Rakka’dan getirdikleri DEAŞ’ın içerisinde yöneticilik yapmaya başladılar. Şimdi dünya bunu görüyor. Büyük bir oyun, büyük bir tezgah. Bazen demokrasinin içerisine sızdırılmış bir tezgah, bir senaryo. Bazen barış ve kardeşlik içerisine istismar eden bir senaryo. Bazen bir şeyle mücadele ediyormuş gibi gösterilen bir senaryo tablosuyla karşı karşıyayız. Onun için dünyanın başka bir noktasında olan bir meselenin Türkiye’nin, sizin muhtarı bulunduğunuz bir mahalleyi etkilememesi artık mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

    ‘2022 TATBİKAT YILI’

    Dün son afet toplantısını gerçekleştirmekten dolayı mutlu olduğunu belirten Bakan Soylu, “2024’ün sonunda bitirmemiz gereken tüm illerdeki afet risk azaltma planlarını, hamd olsun 2021’in sonu itibariyle bitirdik. Şu anda Türkiye’nin 81 ilinin afet risk azaltma planı var. Bu yıl 55 milyon insana afetle ilgili farkındalık eğitiminde ulaştık. 2021 yılı afet eğitim yılıydı. Sadece 6 milyonun üzerindeki vatandaşımıza bu konuda camilerde eğitim verdik. Şimdi kollarınızı sıvayın. 2022 yılı tatbikat yılı. Bol bol tatbikat yapacağız. Afet için bu tatbikatları yapmak zorundayız. Afet olduğunda bir kaos ve organizasyonsuzluk olmasını istemiyoruz” dedi.

  • Soylu yapılan bağışların miktarını açıkladı

    Soylu yapılan bağışların miktarını açıkladı

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 425 bin 256 kişinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda yangın ve sel bölgelerine 131 milyon TL destekte bulunduğunu açıkladı.

    İçişleri Bakanı Soylu, Twitter’daki hesabından yaptığı açıklamada, “425 bin 256 vatandaşımız ‘Ben de varım’ diyerek AFAD koordinasyonunda (17 Ağustos 8.00 itibariye) yangın ve sel bölgelerine destek için 1866’ya SMS gönderdi. Toplam destek miktarı 3’üncü gününde taahhütlerle birlikte 131 milyon 49 bin 316 TL oldu. Milletimizin yüce gönlüne müteşekkiriz” dedi.

  • Otoyollarda hız limiti artırılıyor

    Otoyollarda hız limiti artırılıyor

    Kara yollarındaki hız limitine ilişkin yeni çalışma yapılıyor. İçişleri Bakanı Soylu, “Otomobiller için 20 kilometreye kadar artırma yetkimiz var. Bu konuda hem yollara hem de standartlara göre Karayolları ile trafik bir çalışma yapıyorlar” dedi.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da düzenlenen ‘2021- 2030 Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi Eşgüdüm Kurulu İzleme ve Yürütme Kurulu ile Trafik Güvenliği İhtisas Grupları Toplantısı’na katıldı.

    ‘TRAFİK KAZALARINDA ÖLÜM ORANI 100 BİNDE 5’E DÜŞTÜ’

    Bakan Soylu, trafik güvenliği meselesinin küresel bir sağlık sorunu olduğunu ve dünyada yılda ortalama 1 milyon 350 bin kişinin trafik kazalarında hayatını kaybettiği belirterek, “Bugün dünyada 100 bin nüfus başına trafikte can kaybı ortalaması 18’dir. Avrupa Birliği (AB) ortalaması 5’ti ve biraz salgın koşulları sebebiyle de 4,2 oldu. Bizim ülkemizde ise 2015’te 9,6’ydı, 2020 sonu itibarıyla 5,8 oldu. Hatta, ülkemizdeki yabancı nüfusunu dahil edersek ki, teknik açıdan dahil etmemiz gerekir; çünkü sadece Türkiye’de 3,9 milyon mülteci var. Doğal olarak bu sayı 2020 itibarıyla 100 binde 5’e tekabül etmektedir. Sayısal olarak bakarsak da 2015 yılında kaza ölümleriyle ilgili 7 bin 530’dan, 2020 sonu itibarıyla yıllık 4 bin 866’ya gerilemiştir. Yani 2 bin 664 kişi daha az can kaybı yaşamışız” dedi.

    ‘TÜRKİYE, BM HEDEFİNİ TUTTURAN İKİ ÜLKEDEN BİRİ’

    Çok genel çerçeveyle, böyle bir fotoğrafın içinde olduklarını; ancak bir değerlendirme ortaya koyarken dünyada yaşanan değişimlerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade eden Soylu, “BM Genel Kurulu, 2011-2020 arasında trafik kazalarındaki can kaybını yüzde 50 azaltma hedefi koyduktan bugüne kadar dünya nüfusu da yüzde 12 artmıştır. Bizim ülkemizde ise yüzde 11,9 artmıştır. Yani ülkemizde; sürücü belgesi sayısı yüzde 36,4, motorlu taşıt sayısı yüzde 49,6 artmış. Keza 2011’de Suriye kaynaklı bir göç hadisesi başlamıştır. Bunun özellikle göçmen kaçakçılığı ile ilgili olarak trafik kazalarına çok olumsuz yansımaları oldu. Bir minibüste 20 Suriyeli kardeşimizin, bazen 30-32 Afganlı kardeşimizin olduğunu gördük. 15 Temmuz sonrasında terör-uyuşturucu ve diğer bölgesel sorunlarla verdiğimiz mücadele ve karşı karşıya kaldığımız yüksek güvenlik maliyetleri de göz önünde bulundurulduğu zaman, bizim trafik kazaları konusunda elde ettiğimiz başarı, bana sorarsanız daha anlamlı ve daha önemli bir hale gelmektedir. Türkiye, tüm bu şartlar altında, BM’nin can kayıplarındaki yüzde 50 azalış hedefini tutturabilen iki ülkeden biri olmuştur” diye konuştu.

    ‘AVRUPA, ‘TÜRKİYE’DE BÖYLE BİR ŞEY OLAMAZ’ DEDİ’

    Onun için de mutlaka strateji sahibi olunması ve konuyla ilgili tüm kurumların iş birliğini sağlamak durumunda olduğunu dile getiren Soylu, “İşte bu kurul, bu toplantılar bunun için değerlidir ve bu stratejik yaklaşım sayesinde Türkiye, son 5 yılda trafik kazalarındaki can kayıplarını yüzde 35 oranında azaltabilmiştir. Yol kenarlarındaki denetimler, aldığımız diğer tedbirler, bu başarının sadece bir ayağıdır. Bu, topyekûn bir Türkiye başarısıdır. Biz bu rakamları gönderdiğimizde Avrupa, ‘Türkiye’de böyle bir şey olamaz’ dedi. Yani, ‘Türkiye’de 100 binde ölüm oranı 5,8’e düşemez’ dedi. Bunu kabul etmek istemediler; ama incelediler ve burada çok önemli bir rol model ortaya çıktı. Ve bu modeli de esas itibarıyla kabul etmek zorunda kaldılar” ifadelerini kullandı.

    ‘SÜRÜCÜYÜ, ORTALAMA HIZ ALIŞKANLIĞINA SEVK ETMELİYİZ’

    Ortalama hız koridoru uygulamasının önemine değinen Bakan Soylu, bu uygulamanın tüm dünya tarafından kabul edildiğini belirterek, “Ben birçok Avrupa ülkesine gidiyorum. Orada soruyorum, ‘Ne uyguluyorsunuz, ne noktaya geldiniz?’ diye. Ortalama hız koridoru bütün dünyanın kabul ettiği en önemli anlayışlardan bir tanesidir. Bizim yapmamız gereken, sürücüyü bir ortalama hız alışkanlığına sevk etmektir. Ve kritik yerlerde, bu alışkanlığa sevk ettiğimiz andan itibaren ölümlü ve yaralanmalı kaza sayısını düşürebiliriz. Mesela ortalama hız tespit sisteminin kurulu olduğu otoyollarda; 2020 yılında toplam kazada yüzde 25, can kayıplarında yüzde 33 azalma sağlandı. Halen yeni otoyollara sistemin kurulumu devam etmektedir. Kamuoyunda sempatik bir algısı oluşan ve hatta bazen sosyal medya paylaşımlarına konu olan maket trafik aracı uygulamasından da olumlu sonuçlar aldık. Toplam 839 maket trafik ekip aracı, 428 adet de maket trafik polisimiz var. Bunların bulundukları yerlerin 3 kilometre yarıçapındaki alanda trafik kazalarında neredeyse yüzde 30’a yakın, ölüm oranlarında ise yüzde 23,8’lik bir azalış oldu” dedi.

    ‘OTOYOLLARDA HIZ SINIRININ ARTMASI İÇİN ÇALIŞMA YAPILIYOR’

    Bakan Soylu, ‘2021- 2030 Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi Eşgüdüm Kurulu İzleme ve Yürütme Kurulu ile Trafik Güvenliği İhtisas Grupları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada yol ve araç kalitesinin artması nedeniyle otoyollarda hız limitlerinin bir miktar esnetilebileceğini söyledi. Soylu “Trafik kazalarının en önemli nedeni sürat; ama eski Türkiye değil. Yol standardımız, kalitemiz konusunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız da karayollarımızda çok yetkindir. Bizim sürat kilometremiz 120’dir, ona bir yüzde 10’luk tolerans var, 132 kilometredir. Otomobiller için 20 kilometreye kadar artırma yetkimiz var. Bu konuda hem yollara hem de standartlara göre karayolları ile trafik bir çalışma yapıyorlar. Bir miktar artırma konusunda, özellikle yeni kara yollarından başlamak suretiyle bir adım atılması üzerine bir çalışma gerçekleştirilmektedir. Elbette ki ortalama hız da kendi açısından önemli bir anlayış oluşturmaktadır” dedi.

  • Mustafa Çalışkan: ‘Bence toplum Soylu’nun açıklamalarından rahatsız’

    Mustafa Çalışkan: ‘Bence toplum Soylu’nun açıklamalarından rahatsız’

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Sedat Peker’in iddialarının ardından Peker’e koruma polisi verilmesinde sorumluluğuna işaret ettiği Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan “Benim gibi bir insanı açığa kim alacak, nasıl alacak? Bir görelim bakalım” dedi. Çalışkan, Soylu’nun açıklamalarından toplumun rahatsız olduğunu savundu.

    Organize suç örgütü kurduğu iddiasıyla hakkında arama ve tutuklama kararı bulunan Sedat Peker’in, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik “Koruma polisimi sen vermedin mi?” iddiasının ardından, Soylu katıldığı bir televizyon programında dosyanın kendisinin üzerinde ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi sallandırıldığını belirtti.

    Sedat Peker’e özel polis koruması verilmesiyle ilgili olarak ise Soylu, “16 Ocak 2015’te DHKP-C tehdidi ile kendisine koruma veriliyor. Şimdi esas iş bundan sonra. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, terörden sorumlu müdür de Mustafa Çalışkan. Nurettin Demir Kadıköy Emniyet Müdürü. Özgür Taşdemir emniyet müdürü ihraç edildi. En irtibatlı olduğu kişi Sedat Peker. 2015 yılında sanal bir tehditle Nurettin Demir kardeşinden kalan DHKP-C mirasıyla bir kurgu yapar ve koruma verilir” ifadelerini kullandı. Bu açıklamaların ardından Mustafa Çalışkan’a yönelik soruşturma başlatılacağı ve açığa alınacağı iddia edildi.

    Soylu’nun suçladığı Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan, Cumhuriyet’ten Seyhan Avşar’a yaptığı açıklamada, Soylu’nun hakkındaki iddialarına ilişkin, “Allah’a sığınıyorum” dedi.

    “Açığa alınmayı bekliyor musunuz?” şeklindeki sorusuna ise Çalışkan, “Türkiye’deki en dürüst insanı neden dolayı açığa alacaklar çok merak ediyorum. Çıksın bir görelim bakalım. Türkiye’de insanlar var. Dürüst siyasetçiler var. En başta Sayın Cumhurbaşkanı var. Mustafa Çalışkan gibi bir insanı açığa kim alacak, nasıl alacak bir görelim bakalım. Çok merak ettim” dedi.

    “Soylu’nun açıklamaları sizde herhangi bir rahatsızlık yaratmıyor mu?” sorusuna ise Çalışkan, “Bence toplum rahatsız. Benim rahatsız olmam çok da önemli değil” ifadelerini kullandı.

  • Soylu: Talimatım budur, hesabını sorarım

    Soylu: Talimatım budur, hesabını sorarım

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadına yönelik şiddetle ilgili açıklamasında ”Bir kadın gidecek polise ‘Ben sıkıntıdayım, yardım et’ diyecek, polis ona ‘Git müracaat et’ dedikten sonra görevden alınmayla karşı karşıyadır. 112, 156 arandığında bir savsaklama varsa hesabını sorarım” dedi.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aile içi şiddetle mücadeleye ilişkin açıklama yaptı.

    Bakan Soylu, bir kadının polise gidip ”Ben sıkıntıdayım, yardım et” dedikten sonra polisin ona ”Git müracaat et” demesi halinde görevden alınmayla karşı karşıya olduğunu söyledi.

    ”TALİMATIM BUDUR”

    Talimatının bu yönde olduğunu belirten Soylu, sözlerine şöyle devam etti:

    ”Ona yardımcı olacak, aile içi şiddetle mücadeleye yönelik birime götürecek, teslim edecek yardımcı olacak. Aklı da orada kalacak. 112, 156 arandığında bir savsaklama varsa hesabını sorarım, arkadaşlarım da sorar.”

  • Bahçeli: İçişleri Bakanı yalnız değildir

    Bahçeli: İçişleri Bakanı yalnız değildir

    MHP lideri Devlet Bahçeli, “Hiç kimse TSK’nın onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. TSK’nın ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını ifade ediyorum. Konu devletimizin saygınlığı ve bekasıdır. Herkes yerini bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video ile rehin alınamaz. İftiralarla ele geçirilemez” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

    “Bin yıldır varlığımızı sürdürüyoruz. Üzerinde yaşadığımız toprakların tarihin hiçbir döneminde sükûnet bulmadığının farkındayız. Bilek güreşlerine eklemlenen hakimiyet ve hükümranlık mücadelelerinin üzerindeyiz. Sıcak veya soğuk çatışma ya da gerilim dinamiklerinin ağırlık merkezindeyiz. Dünyanın gözü üzerimizdedir. Medeniyetlerin kavşak noktasında doğu-batı güzergâhında yer almamızın avantajları olduğu kadar dezavantajlarını da görmek zorundayız.

    Her zaman resmin büyüğüne odaklanmalıyız. Maşayı değil tutan ve tutturan elleri görmeliyiz. MHP olarak hayatın akışını ve hadiselerin akışkanlığını milliyetçiliğin ilkeleriyle hukuk ve demokrasiyle okumalıyız. Tutarlı olacaksak etik hassasiyetlere uyacaksak başkaca bir seçenek olmadığını bilmeliyiz. Onun bunun dolduruşa gelerek siyaset yapmadık, bundan sonra da kimse beklememeli. Korkuya hiç rehin düşmedik. Türkiye’yi yakın markaja alarak karanlık operasyonların hedef ülkesi haline getirmek için ellerini ovuşturanlara taviz veremeyiz.

    “HEDEF TÜRKİYEMİZDİR”

    Telaşa kapılmadan, duygulara kanmadan daha soğukkanlı, sağduyulu davranmak mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin çevresindeki sinsi ve sisli kuşatma genişlemektedir. Asıl mesele gündemi işgal eden iddia ve isnatların taraftarlarından daha ötesidir. Yerli ve yabancı mihraklar tacizlerine, tahriplerine hız vermişlerdir. Herkesi uyarıyorum, hedef Türkiye’mizdir. Hedef milli birlikte ve huzur ortamımızdır. Bu menfur tezgahın siyaset taşeronları, medya teşrifatçıları, suç ve terör örgütü temincileri vardır ve bellidir. Türkiye’nin üzerine gölge düşmesi, siyasi ve hukuki çözülme yaşaması konusunda alçak bir rekabet yaşanmaktadır. Amaç Türkiye’nin itibarını lekelemektir. Devlet ile millet arasındaki güven bağlarının kopuşuna, devlete ve hükümete karşı toplumsal bir direnişin gerekçesini teşkil etmektir.

    AKŞENER’İN RİZE ZİYARETİ

    CHP bunun üst figüranıdır. 6 ay içinde başka bir Türkiye’nin görüleceğini söyleyen Kılıçdaroğlu krizin bekçisi konumundadır. HDP, Türkiye’nin kalbine hançer sokmak için bekleyen fitnedir. Asıl bizi düşündüren İP’in provokatörlüğüdür. Bu şahsın Rize’yi ziyaret ederek müessif olaylara sebebiyet vermesi incelenmelidir. Söz konusu ilçe belediyelerinin MHP yönetiminde bulunduğu göz önüne alındığında nasıl bir oyunun sahnelenmeye çalışıldığı fark edilecektir. İP Başkanı’nın toplumsal huzursuzluğun fitilini tutuşturmak için Rize’ye gitmesi sorumsuzlukla izah edilemez. Siyasi hayatı kumpasla, yalanlarla heba olmuş bu şahsın Netanyahu sözleri sonrası Rize ziyareti olay çıkarmak üzere planlanmıştır. 1959 Uşak olaylarında olduğu gibi podyuma çıkarılmıştır.

    AA’nın kuşkulu muhabiri tarafından sorulan ısmarlama soru gündeme oturmuştur. Viranşehir Kaymakamı’nın sözleri de başka bir konudur. Bunlardan birisi de PKK’nın maket uçaklarla suikast girişimidir. Şüphe uyandıran olaylar üst üste çakışmıştır. Kudüs’te cinayet, Kıbrıs’ta melanet, Karabağ’da rezalet zanlıları insanlık mirasını yağmalayan zalimler ve işbirlikçileridir.

    TERÖRLE MÜCADELE

    FETÖ’ye, PKK’ya ve milli bekamızı tehdit eden ülkelere karşı sağlam duruşumuz, kim varsa rahatsız etmektedir. Son zamanlarda ortaya çıkan mesnetsiz iddiaların, iftiraların Türkiye aleyhine icra edilen bölgesel ve küresel operasyonlardan bağımsız ele alınması mümkün değildir.

    Terörle mücadele kahramanca devam ederken, vatan savunması cesaretle yapılırken bu mücadele içinde yer alan asker ve sivil devlet adamlarını itibarsızlaştırma çabaları matuf bir amaca hizmet etmektedir. Biz her şeyin farkındayız. Devletin hükmü, milletin kutlu varlığını uçuruma çekmek isteyen kampanyayı görüyoruz. Algı düzenekleri kuranlar, herkes bilsin ki yıkım ittifakının potasında birleşmişlerdir. Oyun büyüktür, oyun kirlidir, oyun karanlıktır.

    Libya’daki varlığımızın rövanşını almaya çalışıyorlar. Kıbrıs’taki kararlılığımızın hesabını sormaya kalkıyorlar. Doğu Akdeniz’den intikamla yanıp kavruluyorlar. Irak’ın kuzeyinde PKK/PYG’ye dünyayı zehir etmemizden dolayı üzerimize geliyorlar. Terör devletinin suya düşmesinden gocunuyorlar. Kandil’e Türk bayrağı dikeceğiz ya çıldırıyorlar.

    128 milyar dolar nerede diye sorun dediler tutmadı, 104 emekli amiral bildiri yayınladı kimse yemedi, Cumhur İttifakını karalayın, ekonomiyi kötümserliğe sokun diye tembihte bulundular inanan çıkmadı. Çabalar boşuna, hevesler beyhudedir. Türk milleti Cumhurbaşkanı’nın, devletinin, hükümetinin, egemenlik haklarının destekçisidir. Bir suç varsa, suçluların belgelerle tespiti yapılmışsa adres bağımsız Türk mahkemeleridir. Karambolde siyasi fırsatçılığa kapılanlar, iki dünyada bunun hesabını vereceklerdir.

    “İÇİŞLERİ BAKANI YALNIZ DEĞİLDİR”

    İkazen diyorum ki hiç kimse İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek kimsenin gücü yetmeyecektir. Hiç kimse TSK’nın onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. TSK’nın ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını ifade ediyorum. Konu devletimizin saygınlığı ve bekasıdır. Herkes yerini bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video ile rehin alınamaz. İftiralarla ele geçirilemez. Sayın Binali Yıldırım’ı evladıyla töhmet altında bırakmak müfteriliktir. Bu meselede tarafsız kalmak Türkiye’ye kast etmek için kullanılan çevrelere destek vermektir.

    “DÜŞMANA HİZMETLE BİR”

    Her nifak ve dedikoduya sarılan CHP’nin siyasi ayıplıdır, ahlaksızdır. Çukur siyasetidir. Kılıçdaroğlu’nun rotası yanlıştır. CHP Türkiye üzerinde emelleri olanların Türkiye muhalifidir. İP bu limana varmıştır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için faal olanlara bedeli ne olursa olsun izin verilmeyecektir. Biden lobisinin zehir saçan zihniyeti Türkiye Cumhuriyeti’ni düşüremeyecektir. CHP’nin sırtını emperyalizme dayaması tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda düşmana hizmet etmekle birdir.

    “HÜKÜMETİMİZİN YANINDAYIZ”

    Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır. Biden’ın muhalefeti pışpışlaması sonu hüsran olacak maceraya atılmaktır. Ruhsatı kovboylar değil, güç odakları değil büyük Türk milleti vermektedir. Türkiye’yi siyasi, hukuki ve toplumsal alanlarda taşeronlar vasıtasıyla seçime zorlamak demokrasi ve milli irade düşmanlığının yansımasıdır. Türkiye sokakta bulunmadı, harita üzerinde kurulmadı. Türk milleti tesadüfen bir araya gelinmedi. Bağımsızlık hediye alınmadı. Sınırlarımız icazetle çizilmedi. Varsa çıksın karşımıza. Hiç kimse MHP ve ülkücü hareketin sabrını test etmemelidir. Herkesin sorumlu davranması tarihi bir görevdir. Biz hükümetimizin yanındayız. Sokak çetelerinin karşısındayız.

    AP RAPORU

    AP’nin çağrısı ayaklarımızın altında çiğnenmeye müstehaktır. 19 Mayıs’ta kabul edilmesini de manidar bulduğumuzu belirtmek isterim. Teröristleri ülkelerinde ağırlayan, ülkelerin akıl ve vicdan tutulması yaşadıkları açıktır. Milliyetçi-ülkücü hareketi terörle anmak, terör sevicilerin harcıdır. Yayınlanan rapor Avrupa değerlerinin inkarıdır. Bir Haçlı organizyonudur, bizim için yok hükmündedir. Onların baktığı yer PKK’nın, YPG’nin, FETÖ’nün sığınıp ikmal yaptığı yılan deliğidir. Biz hakkın yanındayız, halkın yanındayız. Türk milleti yapay ayrımlara fırsat vermeyerek beraberliğini sonsuza kadar sürdürecektir. Gün kucaklaşma gündür.

    AP’nin raporu malumun bir nevi ilamından başka bir şey değildir. Türkiye üzerinde oynanan oyunların bir parçası da söz konusu raporun 19 Mayıs’ta yayınlanmasıdır. Nefret salgını vebadan daha büyük hasar vermektedir.”