Etiket: İfade

  • Mersin’deki feci kazada tutuklanan sürücünün ifadesi ortaya çıktı

    Mersin’deki feci kazada tutuklanan sürücünün ifadesi ortaya çıktı

    Kaza, 26 Mayıs akşamı Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu’nda meydana geldi. Diyarbakır-İstanbul seferini yapan Star Diyarbakır firmasına ait 34 SD 8821 plakalı yolcu otobüsü, şoför Ali Güler’in direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu çelik bariyerleri yıkıp karşı şeride geçti. 10 kişinin hayatını kaybettiği kazada ölü sayısı bugün 11’e yükseldi. Yaralanan 39 kişinin ise Mersin, Tarsus ve Adana’daki hastanelerde tedavisi sürüyor.

    “Zemin ıslak olunca hakimiyetimi kaybettim. Çok üzgünüm”
    Kazada hafif yaralanan şoför Ali Güler (45) de tedavisinin ardından Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderilen Şoför Güler’in ifadesi de ortaya çıktı. İfadesinde kaza nedeniyle çok üzgün olduğunu dile getiren Ali Güler, “Gişeden çıktıktan sonra bir aracı solladım. Hava aşırı yağışlıydı. Zemin ıslak olunca hakimiyetimi kaybettim. Çok üzgünüm” dediği öğrenildi.

  • Baba Bülent Cihantimur: “Oğlumu tanıyorum, dönmek istiyor”

    Baba Bülent Cihantimur: “Oğlumu tanıyorum, dönmek istiyor”

    Eyüpsultan’da 1 Mart 2024’de yazar Eylem Tok’un 17 yaşındaki oğlu T.C.’nin karıştığı trafik kazası sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci’nin hayatını kaybetmesine ve anne oğulun ABD’ye kaçmasına ilişkin soruşturma sürüyor. Soruşturma çerçevesinde ‘suçluyu kayırma’ suçundan ifade vermek üzere Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na gelen şüpheli baba Bülent Cihantimur’un Savcılıkta verdiği ifade ortaya çıktı.

    “Dışarıda görüşüyorlarmış, ben bundan haberdar değildim’’
    Şüpheli Bülent Cihantimur (54) kimlik tespitinde doktor olduğunu, medeni halinin ‘boşanmış’ olduğunu ve aylık gelirinin 1 milyon lira olduğunu belirtti. Şüpheli ifadesinde, “Eylem Tok isimli şahıs benim eski eşimdir. 2011 yılında kendisi ile boşandık, boşandıktan sonra ben İstanbul’a taşındım, belli bir süre sonra da Eylem, oğlumuz T.C. ile İstanbul’a taşındı. Oğlumla ilgilenmek için hayatıma kimseyi almadım. Velayeti annesinde olmasına rağmen okul ücretini ben ödedim, hatta kendisine bir şoför ve araç tahsis ettim. Annesi ile ikamet ettikleri ev de benim üzerime kayıtlıdır. Ben günlük olarak T.C. ve şoförü ile diyalog kurarım. Her sabah onlarla konuşurum, Eylem ile de oğlumuzla ilgili bir durum olduğundan konuşuyorum. Ayşe Ceren S. benim çalışanımdır, maaşını şirketten almaktadır. Eylem ile aralarında herhangi bir patronluk ilişkisi yoktur. Sadece sanat faaliyetleri nedeniyle diyalog kurmuşlardır. Ayrıca kendi tahsis ettikleri ilişkileri benim dışımdadır. Dışarıda görüşüyorlarmış, ben bundan haberdar değildim. Eylem’in evine de kendi aracıyla gitmiş’’ dedi.

    “Eylem beni aradı, ‘hemen gel T.C. kaza yapmış’ dedi’’
    İfadesine devam eden şüpheli Bülent Cihantimur, “Ben olayı öğrendiğimde Ayşe Ceren’i Eylem’in evinde gördüğümde şaşırdım. Ben kendisine Eylem de senin patronundur gibi laflar söylemedim. Olayın olduğu Cumartesi ameliyat yapmamama rağmen bir ameliyat ayarlanmıştı. Bu ameliyatı yaptım, uzun sürmüştü. Sonra babamla konuştum ve yorgunluktan uyuyakalmışım. 00.30 sıralarında Eylem beni aradı, ‘hemen gel T.C. kaza yapmış’ dedi. Ben normalde araba kullanmam, taksi çağırdım. Eylem ile oğlumun yaşadığı eve gittiğimde şoför Adem dışarıda bekliyordu, Ayşe Ceren de avludaydı. Eve girdiğimde T.C.’yi şok halinde gördüm, donmuş bir haldeydi. Eylem ise panik halinde birileriyle konuşuyordu. Eylem’e ‘çocuğu bana ver, hastaneye götüreyim’ dedim. Kabul etti. T.C. ile birlikte elektrikli aracıma bindik. Ben bavul görmedim, bavulun da nasıl konulduğunu bilmiyorum’’ şeklinde konuştu.

    “Oğlumu Eylem’in olay yerinden gelip aldığını sonradan öğrendim’’
    Ayşe Ceren S., T.C.,ve Eylem Tok ile birlikte yola çıktığını belirten şüpheli, “Kliniğe gitmek üzere anlaştık. Yolda oğluma olayı anlattırmaya başlamıştım. Yaralı var mı, ambulanslar arandı mı dedim. Kendisi bana ‘bir iki kişinin kafasında kan vardı, bir kişi yerde yatıyordu, yarım saat olay yerinde kaldım’ dedi. Ben zaten oğlumu Eylem’in olay yerinden gelip aldığını sonradan öğrendim. Aracın şarjının biteceğini anladığımda arkadaki araçtakilerden birini aradım. Şoför Adem’i beni gelip alması için aradım. Oğlumu diğer araca yolladım. Sonra Ayşe gelip benim aracımın arkasında oğlumun valizinin olduğunu söyledi. Bagajı açıp valizi aldı, benim tanıdığım Ayşe Ceren havalimanına gidileceğini bilseydi beni bu konuda uyarırdı. Bana ‘Eylem çocuğu kaçıracak’ derdi. Kesinlikle havaalanına gitmek gibi bir bilgim ve niyetim yoktu. Sonrasında ben Adem ile kliniğe döndüm. Ben eve çıktım. İkimiz de Eylem’leri bulamadık. Bulamayınca onları aradım, Eylem telefonu açmadı. Ayşe’ye ulaştığımda ise ‘hocam onlar yurt dışına gitti’ dedi. Eylem, Ayşe’nin telefonunu almış’’ diye konuştu.

    “Oğlumla en son irtibat kurduğumda bana Türkiye’ye dönmek istediğini ısrarla söylemiştir’’
    İfadesine devam eden şüpheli Eylem Tok’a en son Mısır’dayken ulaştığını söyleyerek, “Geri dönmesi konusunda ikna ettim. İkna olmuştu ancak sonrasında çevresinden ve medyadan gördüğü bilgilerden dolayı benimle irtibatı kesti. Sonra kendisine ulaşamadım. Oğlumla en son irtibat kurduğumda bana Türkiye’ye dönmek istediğini ısrarla söylemiştir. Her türlü yardıma hazırım. Oğlumun da dönmesini istiyorum. Oğlumla sık sık irtibat kuran bir insanım, bu durum beni de çok üzmüştür. Psikolojim bozuldu. Vefat eden kişinin ailesine taziyeye de gittim. Orada bize sitem edildi, kendilerine neden gelemediğimizi anlattım. Acılarını paylaştım, her türlü yardıma hazır olduğumu ilettim. Babası ile birbirimize telefonlarımızı verdik. Sonrasında ne kadar acılarını paylaşmak ve destek olmak için irtibat kurmaya çalışsak da kendilerinin tavırları değişmişti. Bizimle görüşmek istemediler. Oğlumun dönmesini çok istiyorum. Oğlumun gelmesi için ne gerekiyorsa yaparım. Kimseyi yönlendirmedim, hiçbir şeyi organize etmedim. Oğlumu tanıyorum, dönmek istiyor. Annesi ile döneceklerine ve adalete teslim olacaklarına inanıyorum’’ ifadelerini kullandı.

    Olayın geçmişi
    Eyüpsultan’da 1 Mart 2024’de iddiaya göre yazar Eylem Tok’un 17 yaşındaki oğlu T.C., saat 23.50 sıralarında 34 EEG 06 plakalı araçla seyir halindeyken yol kenarında arıza nedeniyle park halinde bulunan 3 adet ATV tipi araca çarpmış, kaza sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Acı hayatını kaybederken orada bulunan diğer kişiler yaralanmıştı. Kazanın ardından polis ekiplerinden önce olay yerine gelen anne Eylem Tok, oğlu T.C.’yi olay yerinden kaçırmış, ekiplerce yapılan incelemeler sonucunda anne ile oğlunun ertesi gün saat 03.50 sıralarında İstanbul Havalimanı’ndan Mısır’a çıkış yaptıkları tespit edilmişti. Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde ise aynı gün şüpheli Eylem Tok hakkında ‘suçluyu kayırma’ suçundan, şüpheli T.C. hakkında ‘bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak’ suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılırken, kırmızı bülten çıkarılması da talep edilmişti. Soruşturma çerçevesinde daha sonra şüphelilerin ABD’ye kaçtıkları ortaya çıkmıştı ve iade talebinde bulunulduğu da öğrenilmişti. Ayrıca baba Bülent Cihantimur’a ‘yurt dışına çıkış yasağı’ ve ‘imza atma’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmıştı.

  • Hakan Ural’ın hakaret suçundan ifadesi alındı

    Hakan Ural’ın hakaret suçundan ifadesi alındı

    Müşteki S.B.’nin avukatı aracılığı ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği 11 Nisan 2023 tarihli şikayet dilekçesinde, Hakan Ural’ın bir televizyon kanalındaki programında kendisine hakaret ettiğini öne sürdüğü öğrenildi. Soruşturma dosyası, yetkisizlik kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesinin ardından yine yetkisizlik kararıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Soruşturma savcısının Hakan Ural’ın ifadesinin alınarak, ifade tutanağının gönderilmesi amacıyla adresinin bulunduğu Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazdığı, polis merkezi tarafından 10 Kasım 2023’te yapılan çağrıya rağmen Ural’ın müracaat etmediği öğrenildi. Öte yandan Hakan Ural’ın avukatıyla telefon görüşmesi yapıldığı, avukatına konunun aktarıldığı fakat ifadeye müracaatının sağlanamadığına ilişkin tutanak tutulduğu bilgisine de ulaşıldı.
    Soruşturma savcısı tarafından Hakan Ural’ın gözaltına alınıp ifadesi alınmak üzere adliyeye getirilmesi için talimat yazıldı. Talimatın yerine getirilememesi nedeniyle 6 Aralık 2023 tarihinde Hakan Ural’ın konutunun bulunduğu bölgedeki Polis Merkezi Amirliği’ne öncelikle ifadesinin alınması, alınamaması halinde ise ifade vermek üzere pazartesi, çarşamba veya cuma günleri mesai saatleri içerisinde adliyede hazır edilmesi için müzekkere yazıldığı ortaya çıktı. Ardından Hakan Ural’ın adreste bulunamadığı, kendisine ulaşılamadığı, bu nedenle hazır edilemediğine dair tutanak tanzim edildiği öğrenildi. Yazılan tüm müzekkerelere rağmen kolluk tarafından ifadesi alınamadığından ve talimat gereği yerine getirilemediğinden soruşturma savcısı tarafından 23 Ocak 2024 tarihinde Hakan Ural’ın gözaltına alınıp ifadesi alınmak üzere cumhuriyet savcılığına getirilmesi, aksi halde sorumlular hakkında yasal gereğinin yapılacağına dair talimat yazıldığı bilgisine ulaşıldı.

    Ural’ın ifadesi alındı

    Hakan Ural’ın 26 Ocak 2024 tarihinde mesai saatleri dışında gece vakti sabaha karşı gözaltına alındığına dair Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na bilgi verilmesi üzerine gözaltına alınmaması, hakaret suçundan ifadesinin alınması ve derhal serbest bırakılması yönünde yazılı talimat verildiği ve Ural’ın şikayete konu hakaret suçundan ifadesinin alındığı öğrenildi.

  • Ünlü oyuncu “hakaret” suçundan ifade verdi

    Ünlü oyuncu “hakaret” suçundan ifade verdi

    Oyuncu Farah Zeynep Abdullah, 18 yaşındaki kıza nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanan Uzman Çavuş Musa Orhan’a ‘hakaret’ ettiği iddiasıyla İstanbul’da talimatla ifade verdi. İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen talimat duruşmasında tutuksuz sanık Farah Zeynep Abdullah ve avukatları hazır bulundu.

    “Amacım kesinlikle müşteki Orhan’a hakaret değildi, müşteki hakkında haberde yer alan ifadelere bir tepkiydi’’

    Duruşmada savunma yapan Abdullah, kimlik tespiti sırasında aylık gelirinin 50 bin lira olduğunu belirtti. Ünlü oyuncu savunmasında, “Müşteki Musa Orhan ile ilgili basında ve sosyal medyada çıkan cinsel saldırı haberleri üzerine ben de iddianamede belirtilen şekilde paylaşımda bulundum. Amacım kesinlikle müşteki Orhan’a hakaret değil, müşteki hakkında haberde yer alan ifadelere bir tepkiydi. Hakaret kastım olmadığından beraatımı talep ediyorum. Ayrıca mahkumiyetime karar verilecek olursa hakkımdaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ve talep ederim’’ ifadelerini kullandı.

    Sanık avukatı, müvekkilinin lise ve üniversite yıllarını İngiltere’de geçirmiş olduğunu belirterek, “İfade özgürlüğünün bu ülkede çok geniş olması sebebiyle ‘hakaret’ kastı bulunmadan açıklama yapmıştır. Müvekkil, toplumda takdir ve değer gören bir sanatçı olarak genç bir kızın bu şekilde hayatına son vermesine karşı tepki olarak paylaşım yapmıştır. Beraatını talep ederiz’’ diye konuştu.
    Mahkeme, talimatın esas mahkemesine iade edilmesine hükmetti.

  • Çocuğu’nun kaybına neden olan kişi için yalan ifade

    Çocuğu’nun kaybına neden olan kişi için yalan ifade

    Denizli’nin Honaz ilçesinde yabancı uyruklu ailenin merdivenden düştü yalanıyla hastaneye götürdüğü 4 yaşındaki Halid’in, dayısının kullandığı aracın çarpması sonucu öldüğü tespit edildi. Otopsi raporu ve çelişkili ifadelerle olayı aydınlatan JASAT’ın yakaladığı dayı, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Olay, Honaz ilçesine bağlı Kocabaş Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; 4 yaşındaki Halid Hilal, ailesi tarafından merdivenden düştü yalanıyla ağır yaralı olarak Denizli Devlet Hastanesi’ne götürüldü.

    Tedavi altına alınan Minik Halid, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Cansız bedende yapılan otopsinin ardından Halid’in kafatasında ve vücudun çeşitli yerlerinde çıkan kırıklar olayın merdivenden düşme olmadığını gösterdi. Bunun üzerine Denizli İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı JASAT ve Honaz ilçe Jandarma Komutanlığı ekipleri çalışma gerçekleştirdi.

    Merdivenden düştü yalanını JASAT bozdu
    JASAT ekipleri, anne Fatma Hilal’in ifadesinde çelişkili söylemleri sonucu soruşturmayı genişletti. Dedektif gibi iz süren JASAT, ailenin merdivenden düştü ısrarının yalan olduğunu tespit ederek çocuğun dayısı Hasan Ş. (45) tarafından kullanılan minibüsün çarpması sonucu hayatını kaybettiğini belirledi.

    Dayıyı bulunduğu yerde gözaltına alan jandarma ekipleri, suçunu itiraf ettirdi. Dayı verdiği ilk ifadesinde yeğenine kazara çarptığını belirterek korktuklarını söyledi. Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen dayı Hasan Ş., tutuklanarak cezaevine gönderildi. Böylelikle JASAT bir olayı daha aydınlattı.

  • Gözaltındaki zanlının ifadesi ortaya çıktı

    Gözaltındaki zanlının ifadesi ortaya çıktı

    İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığına iki kurşun isabet etmesine ilişkin gözaltına alınan kişi serbest bırakıldı.

    Soruşturma kapsamında dün akşam gözaltına alınan inşaat bekçisi M.E., emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi.

    M.E, Bakırköy Adliyesi’ndeki savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı.

    “Hırsızları korkutmak için ateş ettim”

    Zanlının emniyet ifadesinde, “Hırsızları korkutmak için ruhsatlı silahımı çıkartarak havaya doğru ateş ettim. Silah sesini duyan şüphelilerin aşağı doğru kaçtıklarını gördüm. Sabah olunca da uyumaya gittim.” dediği öğrenildi.

    Emniyet: tesadüfen isabet etti

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığına mermi isabet etmesinin ardından yaptıkları incelemede, inşaat bekçisi M.E’nin görevli olduğu noktada hırsızlık girişimini önlemek amacıyla ruhsatlı silahını ateşlediğini ve hırsızların parti binası istikametine kaçması nedeniyle isabetin tesadüfi yaşandığını belirlemişti.

    Kurşunun adresine lazerli tespit

    Ekipler, lazer kullanarak yaptıkları alan çalışmalarından önce merminin nereden geldiğini belirledi. Kurşunların binanın karşısında bulunan D-100 karayolu kenarında yapımı devam eden bir inşaattan geldiğini tespit eden ekipler, M. E.’yi gözaltına almıştı.

  • 1.5 metre kaçak kat inmişti, ifadesi şaşırttı

    1.5 metre kaçak kat inmişti, ifadesi şaşırttı

    Kağıthane’nin Ortabayır Mahallesi’ndeki bir sokakta bulunan 5 katlı bir binanın zemin katına aylar önce gizlice giren bir kişi, burada kazı çalışması yapmaya başlamıştı. Zeminde 3 ayrı yerde kazı yapan şahıs, çıkan moloz, hafriyat ve toprakları da kamyonetlerle alandan taşımıştı. Çalışmalarını gizlice sürdüren ve soranlara da tadilat yaptığını söyleyen adam, önceki gün öğle saatlerinde çalışmalara devam ettiği esnada zemin kata rahatça ulaşabilmek için binanın arka tarafının duvarını kırmıştı. Şahıs buradan hafriyat ve toprakları taşıyacağı esnada vatandaşlar tarafından fark edilmişti. İhbar üzerine olay yerine polis ve zabıta ekibi sevk edilince şahıs, apar topar olay yerinden kaçmıştı.

    Zeminde yaklaşık 1.5 metre kazarak kaçak kat inmişti

    Kısa sürede olay yerine gelen ekipler, içeriye girdiklerinde gördükleri manzara karşısında adeta şaşkına dönmüştü. Şahsın içeride zeminden yaklaşık 1.5 metre aşağıya kaçak kat indiği ve alanı tahtalarla güçlendirip beton dökme aşamasına geçtiği görülmüştü. Vatandaşların da şoke olduğu olay sonrası Kağıthane Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü kaçak kazılan yerleri doldurmak için çalışma başlatmıştı.

    Kağıthane polisi şahsı kıskıvrak yakaladı

    Olayın ardından Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü Gültepe Polis Merkezi Amirliğine bağlı Suç Araştırma Büro ekipleri, çalışma başlattı. Yapılan incelemeler sonucunda şahsın emniyette çeşitli suçlardan 24 adet kaydı bulunan Bayram K. (58) olduğu tespit edildi. Şahsa yönelik çalışmalarını sürdüren Kağıthane polisi, Bayram K.’nin Ortabayır’da bir iş yerinde olduğunu belirledi. Hemen harekete geçen polis, Bayram K.’yi kıskıvrak yakaladı.

    “Aldığımda zemini kazılmış haldeydi, kazıdan ben sorumlu değilim”

    Gözaltına alınan Bayram K.’ye, ifadesinin alınmasının ardından “imar kirliliğine neden olma” ve “tehdit” suçlarından adli işlem yapıldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şahsın savcılık ifadesinde, “Bodrum katı iş yeri olarak satın aldım. Aldığımda zemini kazılmış haldeydi, kazıdan ben sorumlu değilim. Aksine burayı temizlemek ve sağlamlaştırmak için çabaladım. Asla kolonlara zarar vermedim. 100 bin lira zararım var” dediği öğrenildi.
    Bayram K.’nin mahkemeye sevk edilmesi bekleniyor.

  • Beyoğlu saldırganının ifadesi ortaya çıktı

    Beyoğlu saldırganının ifadesi ortaya çıktı

    İstanbul Beyoğlu’nda 6 kişinin hayatını kaybettiği 81 kişinin yaralandığı terör saldırısıyla ilgili soruşturma çok yönlü sürdürülüyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olay yerine bombayı bırakan eylemcinin ve olayla bağlantısı olduğu değerlendirilen 21 kişinin yakalandığını açıklamıştı.

    Terör saldırısıyla bağlantılı olduğu iddiasıyla gözaltına alınan şüpheli sayısı arttı. Buna göre saldırının ardından bin 200 güvenlik kamera görüntüsünden oluşan yüzlerce saatlik kayıtları didik didik inceleyen Terörle Mücadele ve istihbarat birimleri, kadın teröristin saldırının ardından kaçmak için “müşteri” kılığında bindiği taksiyi buldu. Taksi sürücüsü ifadesinin alınması için gece saatlerinde İstanbul Terörle Mücadele Şubesine getirilirken, ticari taksi ise emniyet birimleri tarafından incelemeye alındı.

    Terörist Esenler’de bir tekstil atölyesine kaçmış

    Bombalı saldırıyı gerçekleştiren Suriye uyruklu kadın teröristin, önce Esenler’de bir tekstil atölyesine kaçtığı, oradan da Küçükçekmece’de bir adrese giriş yaptığı saptandı. 21 farklı adrese ve yeri tespit edilen PKK/PYD’li teröristin Küçükçekmece’de sığındığı adrese gece saat 02.50’de güvenlik güçlerince düzenlenen eş zamanlı operasyonla gözaltına alındı.

    Teröristin ifadesi ortaya çıktı

    Teröristin emniyette yapılan sorgusunda, PKK/PYD/YPG Terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin üzerinden ülkeye eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını itiraf etti.

    Öte yandan operasyona ilişkin görüntülere ulaşılırken, saldırıda kullanılan parlatıcının türü de belli oldu. Halkın kalabalık olduğu caddede meydana gelen terör saldırısında kullanılan patlayıcının TNT tipi bomba türü patlayıcı kullanıldığı öğrenildi. Bölücü terör örgütü PKK/PYD bağlantılı olduğu anlaşılan hücre üyesinin, Türkiye’deki tüm bağlantıları mercek altına alındı. Ayn El Arab (Kobani) bölgesinden eylem talimatı alarak Türkiye’ye giriş yapan Ahlam Albashir isimli teröristin sorgusu devam ederken, failin ifadelerine ulaşıldı.

  • Maden patlaması sonrası 50 kişinin ifadesi alındı

    Maden patlaması sonrası 50 kişinin ifadesi alındı

    Bartın Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen çalışmalar çerçevesinde ise ilk etapta 50 kişinin ifadesi alındı.

    Bilirkişi tarafından el konulan dijital materyaller üzerinde yapılan araştırma çerçevesinde ocak içinde 17.59’dan önce metan gazı yüzde 1’in altında, 17.59: 1,06 olunca sistem ilk uyarı ikazı vermeye başlamış ve elektrikler otomatik olarak devre dışı kalmış.

    Ardından saat 18.00’da 1,14, 18.01: 1,22, 18.02: 1,31, 18.03: 1,41, 18.04: 1,45, 18.05: 1,55’e ulaşınca sistem kırmızı alarmla içerideki işçilere uyarı gönderiyor. Olası bir patlama riskine karşı sistem elektrikleri keserken, eksi 300 kodundaki dışarıdan temiz havayı sağlayan vantüpler ise çalışmaya devam etti.

    18.06: 1,55, 18.07: 1,59, 18.08: 1,65, 18.09: 1,69 ve patlamanın yaşandığı 18.10’da ise veri akışı alınamadığı ortaya çıktı. Diğer yandan alınan verilerin eksi 300 kotundaki sağ ve sol olarak çalışma yapılan 2 galeriden birinden alındığı öğrenilirken, hangi galeriden bu verilerin alındığı ise inceleme yapacak ekibin ocağa giremediğinden bilinmiyor.

    Yaşanan patlama sonrası içeride oluşan yangının söndürülmesi ile ilgili eksi 300 kotunda ve gerisinde iki ayrı baraj sistemi kuruldu. Yangının sönmesi ile birlikte heyet patlamanın hangi galeride yada bölgede olduğu noktasını ocağa girerek araştıracak.

    Öte yandan Maden İş yerlerinde İş Sağlığı Güvenliği Yönetmeliği’nde “Havasında yüzde 19’dan az oksijen, yüzde 2’den çok metan, yüzde 0.5’den çok karbondioksit, 50 ppm (yüzde 0.005) den çok karbonmonoksit ve diğer tehlikeli gazlar bulunan yerlerde çalışılmaz. 8 saatlik çalışma için müsaade edilen en yüksek hidrojensülfür oranı 20 ppm (yüzde 0,002)’dir. Oksijen miktarı azalan veya yanıcı, parlayıcı ve zararlı diğer gazların karışmasıyla bozulan yahut çok ısınan hava akımları, diğer çalışma yerlerinden geçmesine meydan verilmeden, derhal ve en kısa yoldan, ocak dışına atılır” derken bir diğer madde de ise grizulu ocaklarda havalandırma ile ilgili değerler her vardiyada ölçülür, metan gazı ölçümleri bu ölçümlerle beraber yapılır. Havada yüzde 1’den çok metan gazı tespitinde, bu oran yüzde 1’in altına düşünceye kadar ölçümler aralıksız sürdürülür. Üretim ünitelerinden dönüş havası içinde ve üretim yerlerindeki gazların birikebileceği yerlerde metan gazı seviyesi sürekli olarak izlenir” ifadeleri yer alınıyor.
    Mevzuatta ayrıca ateşleme ile ilgili olarak ta, “Ateşleyici, lağımların doldurulmasından sonra ve ateşlemeden önce ölçümü tekrarlar. Metan oranı yüzde 1’in altındaysa lağımlar ateşlenir, üstündeyse yüzde 1’in altına düşünceye kadar ateşleme yapılmaz” ibaresi yer alıyor.

  • Canan Kaftancıoğlu hakaret davasında ifade verdi

    Canan Kaftancıoğlu hakaret davasında ifade verdi

    CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na geldi. Basın Suçları Soruşturma Bürosunda ifade veren Kaftancıoğlu, ardından adliyeden ayrıldı.

    Canan Kaftancıoğlu, ifadesinde, “CHP Gençlik Kolları İl Başkanları Toplantısında yaptığım konuşmanın geneline bakıldığında, söylemlerim partimizde görev alan genç arkadaşlarıma, hiçbir koşulda umutlarını kaybetmemeleri…Bu minvaldeki bir konuşmanın içeriğinden suç unsuru çıkarmak mümkün değildir. Bununla birlikte konuşma içerisinde Cumhurbaşkanı’ndan açıkça bahsedilmiş veya şahsı ile ilgili herhangi bir konuya değinilmiş değildir. Bütünüyle sisteme yönelik eleştiriler içeren bir açıklamanın Cumhurbaşkanı’nın kişilik haklarına saldırı teşkil etme imkanı yoktur. Bu bağlamda matufiyet şartı gerçekleşmemiş ifadelerden dolayı hakaret suçunun oluştuğundan bahsedilemez” dedi.