Etiket: iftar

  • İftar sofrası Gündüzler’de kuruldu

    İftar sofrası Gündüzler’de kuruldu

    Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Gündüzler Mahallesi’nde gerçekleştirilen iftar programında Eskişehirliler ile bir araya geldi. Tepebaşı Belediyesi Gündüzler Ek Hizmet Binası etkinlik salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Başkan Ataç’ın yanı sıra Tepebaşı Belediye Meclis üyeleri, Gündüzler Mahalle Muhtarı Selim Kurnaz ile çok sayıda mahalle sakini katıldı.

    “Bu birliktelik her zaman devam edecek”

    Buluşmada mahalle sakinlerine seslenen Başkan Ataç, “Bu güzel Ramazan akşamında Gündüzler’de sizlerle aynı sofrayı paylaşmaktan çok mutluyuz. Ramazan ayının en sevdiğim yönü tüm insanlar bir araya getiriyor olması. Bizler Tepebaşı’nda zaten daima bir aradayız. En merkezi noktadan, en uzak mahallemize kadar Tepebaşı bölünmez bir bütün. Gündüzler sakinleri olarak bunu sizler iyi biliyorsunuz. Uzun yıllardır karşılıklı güven ve samimiyet ile Tepebaşı’na değer katıyoruz. Merkezi ve kırsalı ile kentimizi daha da güzel noktalara taşıyacağız. Diliyorum ki bu birliktelik, her zaman devam edecek” diye konuştu.

    Gündüzler Mahallesi sakinleri de Başkan Ataç’a her zaman yanlarında olduğu için teşekkürlerini iletti. Başkan Ataç iftar programının ardından kahvehanede vatandaşlar ile birlikte çay içerek sohbet etti.

  • Rami Kütüphanesi’nde ilk Ramazan

    Rami Kütüphanesi’nde ilk Ramazan

    İstanbul’daki Rami Kütüphanesi 1,5 yıllık restorasyon çalışmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılmıştı. Türkiye’nin en büyüğü olan kütüphanede Ramazan etkinlikleri kapsamında Osmanlı geleneği olan tekne orucu programı düzenlendi. İlk Ramazanı geçiren Rami Kütüphanesi’nde 4-10 yaş aralığındaki çocuklara özel Rami’de İftar: İlk Orucum, İlk Kitabım etkinliğine yer verildi. Etkinliğe katılan çocuklar eğlenceli dakikalar geçirdi. Sahurlarını evde yapan çocuklar, iftarlarını açmadan önce kütüphanede hep birlikte oyunlar oynadı, masal ve hikayeler okudu. 30 çocuğun katıldığı etkinlikte, öğle ezanıyla birlikte iftarlar açıldı. İftarlarını açan çocuklara kitap hediye edildi.

    “Osmanlı’nın kadim kültürü devam ediyor”

    Etkinlik hakkında bilgi veren kütüphane çalışanlarından Gülfem Öztürk, “Osmanlı kadim kültürümüzün devamı olan, tekne orucunu çocuklarla birlikte kütüphanede açıyoruz. Bugün yaklaşık 30 çocuğumuzla birlikte etkinliği gerçekleştiriyoruz. Çocuklarımız 4 ile 10 yaş arasındaki çocuklar, ilköğretim düzeyindeler. Her biri sahurlarını yaptılar, öğle ezanıyla birlikte oruçlarını açtılar. Biz de kendilerine Rami Kütüphanesi olarak kitap hediye ettik” dedi.
    Çocukların eğlenceli vakit geçirmesini sağlayan kütüphane çalışanlarından Sümeyye Horosan ise, “Biz bugün çocuklarımıza Osmanlı’dan gelen kadim bir kültürü yaşatabilmek için tekne orucunu öğle ezanıyla birlikte açtırdık. Ben onlara etkinlik yaptırmak üzere buradaydım. Çocuklarımıza önce deve cüce sonra trik-trak oyunlarını oynadık. Bir küçük masal ve hikaye etkinliğimiz oldu. Sonrasında ise Osmanlı’dan bu yana gelen geleneği devam ettirebilmek için çocuklarımıza birer küçük hediyemiz oldu” ifadelerini kullandı.
    Çok eğlendiklerini söyleyen çocuklar ise Ramazan Bayramı’nda şeker toplama hayallerinin olduğunu, tekne oruçlarını açtıklarını ve her şey için teşekkür ettiklerini söyledi.

  • İftara giderken sokak köpeğinin hayatını kurtardı

    İftara giderken sokak köpeğinin hayatını kurtardı

    Samsun’un Terme ilçesinde iftara gitmek üzere köprüden geçen Bekir Can Yenidünya, ırmakta mahsur kalmış sokak köpeğinin durumuna dayanamayarak 2 saatlik çalışma sonrası köpeği bulunduğu yerden kurtardı.
    Terme Çayı kenarında bulunan demir bariyerlerden aşağı düşen sokak köpeğini kurtarmak için ırmağa inen Bekir Can, yavaşça köpeğe yaklaşarak sakinleştirmeye çalıştı. Yalnız başına köpeği bulunduğu yerden çıkaramayan Bekir Can, arkadaşını arayarak yardım istedi. Bekir Can ve Ali Şen, 4 metreden ırmağa düşen sokak köpeğini yaklaşık 2 saatlik çalışmanın ardından kurtarabildi.

    “Masum bakışına dayanamadım”

    Olayı muhabirlere anlatan Bekir Can Yenidünya, “İftar için eve gitmek üzere köprüden geçiyordum. Uzun şekilde havlayan köpeğin ırmakta mahsur kaldığını fark ettim. Masum bakışına dayanamayarak ırmağa indim ve onu kurtarmaya çalıştım. Bir müddet sonra tek başıma çıkaramayacağımı anlayarak, arkadaşım Ali Şen’i arayarak yardım istedim. Arkadaşımın ve çevrede bizleri görenlerin desteğiyle sokak köpeğini kurtarıp özgürlüğüne kavuşturduk” ifadelerini kullandı.

  • Şehit aileleri ve gazilerle iftar sofrası

    Şehit aileleri ve gazilerle iftar sofrası

    Programda birlik mesajları veren Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “İnşallah bugünden sonra hiç şehit ve gazi haberi almayız ama biliyoruz ki Türkiye üzerinde emelleri olan, hedefleri olan art niyetliler hep vardı. Rabbim bu milleti, memleketi, askerimizi, polisimizi bu hain emellerden korusun” dedi.


    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar programında Bursa Valisi Yakup Canbolat, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ve kent protokolü, şehit aileleri, gaziler ve gazi yakınlarıyla bir araya geldi. İftar yemeğine deprem bölgelerinden gelen şehit yakınları da katıldı. Veledi Saray Camii imam hatibi Hüseyin Yavuz’un Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda iftarın ardından yemek duasını İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır okudu.

    İftar yemeğinin ardından şehit ailelerine seslenen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Milletimizin birliği, beraberliği, vatanımızın bütünlüğü ve bağımsızlığı uğruna canlarını seve seve feda eden bütün şehitlerimizi rahmetle ve millet anıyorum. Bize düşen, şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmaktır. Rabbim birlik ve beraberliğimizi bozmasın. İnşallah bugünden sonra hiç şehit ve gazi haberi almayız ama biliyoruz ki Türkiye üzerinde emelleri olan, hedefleri olan art niyetliler hep vardı. Rabbim bu milleti, memleketi, askerimizi, polisimizi bu hain emellerden korusun. Hayırlı Ramazanlar diliyorum, şimdiden bayramınızı tebrik ediyorum” diye konuştu.

    Bursa Valisi Yakup Canbolat da şehit aileleriyle aynı sofrada buluşmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi. Şehit ailelerine seslenen Vali Canbolat, “Aziz şehitlerimizin kıymetli aileleri; sizler şüheda listesinde adı yazılı olan eşinizin, babanızın, kardeşinizin, evladınızın bizlere hatırası, yadigârısınız. Devletimiz ve milletimiz sizlerin kıymetini, değerini her zaman bilecek hiçbir zaman da unutmayacaktır. Çünkü sizler en değerli varlıklarınızı bu vatan için, bu millet için, bu bayrak için feda ettiniz. Hepsinin ruhu şad olsun. Şüphesiz ki çeşitli sorunlarınız, arzularınız, dilekleriniz olacaktır.

    Bunları hiç çekinmeden bütün devlet kademelerine iletebilirsiniz. Şehit yakınları ve gazilerimizin sorunları ile bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en hassas şekilde tüm kurumlarımız ilgileneceklerdir. Bereket, rahmet ve mağfiret ayı olan mübarek Ramazan’ın bu güzel akşamında sizlerle birlikte olmaktan büyük bir bahtiyarlık ve onur duyduk” dedi.

  • Kirişci: ‘Depremde kuzenlerim ve yeğenlerimi kaybettim’

    Kirişci: ‘Depremde kuzenlerim ve yeğenlerimi kaybettim’

    Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Denizli’de gerçekleştirdiği programların ardından KYK yurtlarında yaşayan depremzedelerle iftar programında bir araya geldi. Burada iftarını açan Bakan Kirişci, depremzedelerin dertlerini dinleyerek yaralarını sarmaya çalıştı. Ardından açıklamalarda bulunan Bakan Kirişci, çalışmaların hızla sürdüğünü belirterek, “Millet olarak 6 Şubat’ta iki gün sonra iki ayı geride bırakmış olacağız. Çok büyük felaketle karşı karşıya kaldık, hayatını kaybeden kardeşlerimize rabbimden niyaz ediyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Ülke olarak bu afeti de atlatmak üzereyiz, acı büyük. 11 ilden hemşehrilerimizi bu yurtlarımızda misafir ediyoruz. Kardeş olmak bunu gerektirir. Artık enkazdan kurtarılacak canlarımız kalmadığında bu kez enkazı kaldırma çalışmalarını yürüttük, ihtiyaçlarını karşıladık. Afet konutlarının inşası başladı, 1 yıllık süre sonra yapılacak. Gidenleri geri getiremeyiz ama acıları dindirmek hepimizin görevi” dedi.

    “Deprem coğrafya olarak dünyadaki 100 ülkeden daha büyük alanda meydana geldi”

    Bakan Kirişci, “Bu 11 ili etkileyen deprem coğrafya olarak dünyadaki 100 ülkeden daha büyük alanda meydana gelen deprem. Geçenlerde misafirim olan Avusturya tarım bakanına şunu söyledim, ülkenizin nüfusu 8.8 milyon ama 11 ilin yer aldığı doğrudan etkilen deprem bölgesinin nüfusu 14 milyon, Avusturya’nın yüzölçümü 83 bin kilometre kare bizim 11 ilin yüz ölçümü 110 bin metrekare. Bu asrın afeti. İnşallah normale döndüğümüzde kaleleri boş bırakmamak adına topraklarımıza geri döneceğiz. Hepimiz oralara tekrar dönmeliyiz. Doğduğum şehir Kahramanmaraş, milletvekili olduğum şehir Adana. Maddi olan şeyler yerine konur, önemli olan birlik beraberlik. Bende yakınlarımı kaybettim, kuzenlerim ve yeğenlerimi kaybettim ama hepsini bağrımıza bastık” dedi.

  • Büyükelçilerle iftar programı

    Büyükelçilerle iftar programı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen 14. Geleneksel AK Parti Büyükelçiler İftar Programı‘na katıldı. Programda konuşan Erdoğan, ırkçılığın, ayrımcılığın, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi akımların veba gibi yayıldığı bir dönemde bu sofraların öneminin daha iyi anlaşıldığını belirtti. Bu yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi nedeniyle ramazanı buruk karşıladıklarını ifade eden Erdoğan,

    “Ramazanı şerifin gönüllerimizi yumuşatan, kalpleri birbirine yaklaştıran manevi iklime daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Ramazan ayının ülkelerimizle birlikte tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum. Bu yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi nedeniyle ramazanı buruk karşıladık. Depremlerde ve ardından yaşanan sellerde 50 binin üzerinde canımızı toprağa verdik. Hayatını kaybeden kardeşimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Aralarında sizlerin de vatandaşlarından olduğu müteveffa tüm misafirlerimiz için sabır ve baş sağlığı dileklerimi tekrarlıyorum. Depremin ilk gününden itibaren devlet millet el ele tüm kurumlarımız ve imkanlarımızla kararlı bir mücadele yürütüyoruz. Milletçe içinde bulunduğumuz bu zor günlerde dost ve kardeş ülkelerin güçlü desteğini yanımızda görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz.” diye konuştu.

    Uluslararası yardım çağrısına 90 ülkeden 11 bin 320 personelle bir fiil destek verildiğini belirten Erdoğan, “Arama- kurtarma ekipleriniz yüzlerce vatandaşlımızın enkaz altından çıkarılmasına yardımcı oldu. Bölgede kurduğunuz sahra hastaneleri yaralıların tedavisine katkıda bulundu. Ayni ve nakdi yardımlarınız sahadaki acil ihtiyaçların karşılanmasında rol oynadı. Bu yardımların yanı sıra telefonla aramak mesaj göndermek hatta bizzat ziyaretimize gelmek suretiyle acımızı paylaşan milletimizle dayanışma sergileyen tüm dost ve kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Türkiye olarak nerede bir mazlum varsa kimliğine bakmadan imdadına koşmayı görev bilen bir ülkeyiz. Milli geliri oranla insani yardımlarda en üst sıralarda yer alıyoruz. Dünyanın en fazla yardım yapan ülkesi olmayı milletimiz adına bir şeref payesi olarak yıllardır gururla paylaşıyoruz.

    Ülkemizin ekonomik şartlarından bağımsız bir şekilde bugüne kadar hep mazlumun, mağdurun başı dara düşenin yanında olduk. Küresel korona virüs salgınında 160 ülke ve 14 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım ulaştırarak insani vazifemizi yerine getirdik. Bunların karşılığını da deprem afetiyle mücadelemiz sırasında olsun birebir görme fırsatı bulduk. Kimi dostlarımız milletimiz için dua etti. Kimisi yardım kampanyaları düzenledi. Kimisi uçaklar dolusu çadır ve yardım malzemesi gönderdi. Kimisi kıt imkanlarına rağmen elindeki avucundakini seferber etti. Kimisi yardım etmeyip isteyip de edememenin çaresizliğini de gözyaşı döktü. Ama bir dönem elinden tuttuğumuz yardımına koştuğumuz yaralarını sarmasına destek verdiğimiz hiçbir dostumuz bizi yalnız bırakmadı. Milletçe bize uzatılan yardım elini hiçbir zaman unutmayacağımızın bilinmesini istiyorum” diye konuştu.

    Türkiye’nin tarih boyunca sayısız imtihanlardan geçmiş bir millet olduğunu vurgulayan Erdoğan şu sözleri kullandı:

    “Bizler tarih boyunca sayısız imtihanlardan geçmiş bir milletiz. Bu topraklardaki bin yıllık mevcudiyetimizin nice saldırıyı işgal girişimini nice badireyi alnımızın akıyla atlattık. Zorluklar karşısında yılmadık. Önümüze çıkan engellere aldırmadık. Bağımsızlık irademizin kırılmasına izin vermedik. Gerektiğinde 250 bin evladımızı kara toprağa verme pahasına istiklal ve istikbalimize sahip çıktık. Çok ağır bedeller ödesek de her defasında tıpkı bir anka kuşu gibi küllerimizden yeniden doğmayı başardık. Bugün de aynısını yapıyoruz. Asrın felaketinde mücadelemizde aynı sarsılmaz azmi gösteriyoruz. 6 Şubat’tan bu yana deprem bölgesindeki illerimizin hepsini bir kaç kez ziyaret ettik. Cumhur İttifakı olarak beraberce dolaştık. Gittiğim ilerin tamamında aziz milletimizin metanetine hayata yeniden başlama kararlılığına gerçekten hayran kaldım. Depremin yıktığı şehirlerimizi eskisinden bir güçlü şekilde tekrar ayağa kalmak için adeta sabırsızlanıyor. Devlet kurumları belediyesi, sivil toplumu, gönüllüsüyle birlikte 85 milyon olarak yaralarımızı hızla sarıyoruz. Hasar tespit çalışmalarımız neticelenmek üzere enkaz kaldırma faaliyetlerimiz süratle devam ediyor. Çadırların yerini konteyner kentler ve prefabrik yapılar alıyor. Konternerlerin sayısını en kısa zamanda 100 bine çıkartacağız. Bir yandan geçici barınma alanların tamamlanırken diğer yandan kalıcı konutların inşasına geçiyoruz. Dün itibariyle 70 bin konut ve köy evinin yapım süreci başladı. Bunlardan 40 bin 761’nin temelini attık. Bu sayılar her gün yukarı yönlü güncelleniyor. Deprem bölgesinde toplamda 650 bin, ilk 1 yıl içerinde de 319 bin konut ve köy evinin inşasını planlıyoruz. Bugüne kadar vatandaşına verdiği tüm sözlerini tutan bir hükümet olarak Allah’ın izniyle bunu da başaracağız. Seçim sürecinin bu çalışmalarımızı yavaşlatmasına izin vermeyeceğiz. Bu konudaki kararlılığımızı ilk günden itibaren ortaya koyduk. 11 ilimizi ve 14 milyon vatandaşımızı etkileyen deprem felaketine rağmen seçimlerini erteleme yoluna gitmedik. Biz Türkiye’nin kapasitesine demokrasimizin gücüne hepsinden önemlisi milletimizin dayanışma ruhuna güveniyoruz. 14 Mayıs seçimlerinde insanımızın hem kendi hem de evlatlarının geleceği için sandıkta yine en doğru kararı vereceğinden şüphemiz yok. Meydanların dilini çok iyi bilen son 20 yılda girdiği 15 seçimin hepsinde milletin teveccühünü kazanan bir siyasetçi olarak dalga dalga büyüyen bir zaferin ayak seslerini duyuyoruz. Türkiye yüzyılının cemresi sadece gönüllere değil aynı zamanda sandığa da şimdiden düşmüştür. 2014 yılından beri yurt dışındaki vatandaşlarımızda oy kullanılabiliyor. Geçen seçimlerde gümrük kapılarının yanı sıra 60 ülke 123 merkezde sandık kurduk. 14 Mayıs seçimleri yurt dışında yaşayan kardeşlerimizin bulundukları yerlerde oy kullanacağız 6’ıncı seçim olacak. Vatandaşlarımızın iradelerini sandığa özgürce ve geniş bir katılımla yansıtabilme noktasında sizlerin desteğini bekliyoruz. Özellikle bölücü örgütlerin baskıyla zorbalıkla seçimlere gölge düşürmesine müsaade etmeyeceğinize yürekten inanıyorum.”

    “Felaketlerin en çarpıcı hakikatinin dünya hayatının faniliği yanında tüm insanların aynı kaderi paylaştığıdır.”

    ifadesini kullanan Erdoğan, “Hangi inanca, kültüre, kökene mensup olursak olalım hepimiz büyük insanlık ailesinin bir er ferdiyiz. Fikir ayrılıklarımız farklı önceliklerimiz çoğu zaman çıkarlarımız farklı olsa da her birimizin müşterek faydası insandır. Bu ortak payda temelinde küresel barış ve huzurun temini için bizlere önemli görevler düşüyor. Türkiye olarak girişimci ve insani vasıflarıyla öne çıkan dış politikamızı bu ilkeler ekseninde yürütmenin çabasındayız. Ülkemizin çıkarlarını cesaretle savunurken, komşularınızdan başlayarak, çevremizde yaşanan trajedilere sırtımızı dönmüyoruz. Çatışmaları görmezden gelmiyor, mazlum ve mağdurların feryatlarına kulaklarımızı tıkamıyoruz. Nerede bir yangın varsa söndürmenin, nerede bir insani dram varsa durdurmanın, nerede bir kriz varsa çözüm bulmanın peşindeyiz. Özellikle Ukrayna savaşındaki tutumumuz kolaylaştırıcı ve ara bulucu rolümüz bunun en son örneğidir. Türkiye ilk günden itibaren yangına körükle gitmenin değil, iki komşusu arasındaki krize çözüm üretmenin derdinde olmuştur. Karadeniz tahıl girişimi, savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşı ortamının mümkün olduğunu göstermiştir. Muhataplarımızın da destekleriyle elde ettiğimiz bu diplomatik başarıyla küresel gıda krizinin önüne geçtik. Mart ayında mutabakatın devam etmesi temin edecek çabaları yine aynı hüsnüniyette sürdürdük. Aynı şekilde esir takaslarıyla pek çok aileyi buluşturmanın, sevdikleriyle yeniden kucaklaştırmanın mutluluğunu yaşadık. Biliyorsunuz savaşın başından bu yana Zelenski ve Putin’le irtibat halindeyim. Hemen hemen her hafta her ikisiyle de görüşüyorum. Çatışmaların durması için, samimiyetle gayret gösteriyorum. Her iki tarafa da onurlu çıkış imkanı verecek bölgemizi sürüklendiği girdaptan çekip alacak adil bir barışın mümkün olduğuna inanıyorum. Sadece Rusya, Ukrayna krizi değil, Filistin’de, Suriye’de, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de, Somali’de de kronikleşen sorunlar çözüm bekliyor. Fakat uluslararası toplum, krizleri hangi yoluna koyacak iradeyi sergilemekte mütereddit davranıyor. Çözümsüzlüğü sıradan hale getiren bu tablonun gerisinde küresel güvenliği sağlamakla meşgul kuruluşların adaletsiz yapısı vardır. Bir süredir dünya beşten büyüktür diyerek işte bu adaletsizliğe ve çarpıklığa dikkat çekiyoruz. Güçlüyü koruyan, zayıfın hakkını yok sayan, insanlığın kaderini beş ülkenin iki dudağı arasına hapseden mevcut nizam sürdürülebilir değildir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kapsayıcı ve kuşatıcı bir anlayışla reforma tabi tutulması acil bir ihtiyaçtır. Bu konuda adım atmakta geç kaldığımız her günün ceremesini maalesef hiçbir günahı olmayan masumlar çekiyor. Kendi tecrübelerimizin ışığında artık şu muhasebeyi yapmamız gerekiyor. Bir çoğumuz ömrümüzün önemli bir kısmını soğuk savaş şartlarında iki kutuplu dünyada geçirdik. Milyonlarca insanın hayatına mal olan çatışmaları, krizleri, gerilimleri yaşadık. Vaktinde adım atılmadığı için, göz göre göre ölüme sürüklenen çocukların bebekleri gördük. Buna bir dur demenin vaktinin çoktan geldiğine inanıyorum. Evlatlarımıza yeni bir dünya perspektifi sunalım istiyoruz. Bu hasbi çağrımıza tüm ülkelerin destek vermesini bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

    Dayanışmaya ihtiyaç duyulan bir başka alanın terörle mücadele olduğunu ifade eden Erdoğan, “Terörü insanlığın gündeminden çıkarmak temel vazifelerimiz arasındadır. Bu şiarla PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ başta olmak üzere terörün her türlüsüne karşı ayrım yapmadan mücadelemizi sürdürüyoruz. Kelime oyunlarıyla, diplomatik ve askeri cambazlıklarla, bölücü terör örgütünü palazlandırma girişimlerini biliyor tek tek takip ediyoruz. Vakti saati geldiğinde elbette bunların muhataplarının önüne koyacağız. Nasıl ülkemizin bir terör koridoruyla kuşatılmasına rıza göstermediysek yeni teşebbüslere de kesinlikle izin vermeyeceğiz. Vatanımıza yönelik terör tehditlerini kaynağında bertaraf etme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz. Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan’la son dönemde oluşan havanın sorunların çözümü için bir fırsat olarak değerlendirilmesi temennimizdir. Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımları her zaman olduğu gibi destekliyoruz. Maruz kaldığımız onca haksızlığa rağmen Avrupa Birliği üyeliği stratejik hedefimiz olmayı sürdürüyor. Ancak kimi Avrupa ülkelerinde İslam düşmanlığını körükleyen eylemlere göz yumulması geleceğimiz bakımından endişe vericidir. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in mushafının yakılmasına kadar varan bu menfur girişimler hiçbir şekil kabul edilemez, maruz görülemez. Bu açık ve net bir nefret suçudur. Mushaf yakma eylemlerine ifade hürriyeti kisvesi altında izin verenler demokrasi ve özgürlük kavramlarının altını oymaktadır. Yaklaşık iki milyar insanı rencide etmekle kalmayıp öfkeye sürükleyen bu alçaklıklara artık bir son verilmesi gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum. Bu beklentilerimizin ilgili makamlarınıza ve ülke kamuoylarınıza gerektiği şekilde aktarılması noktasında sizlere güveniyorum” diye konuştu.

    “Amerika Birleşik Devletleri’yle yakın diyaloğumuz devam ediyor” sözlerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti: “İki ülke arasındaki stratejik mekanizmadan da faydalanarak iş birliğini ilerletiyoruz. Yeniden Asya girişimimizi güçlendirirken Latin Amerika ve Afrika açılım politikalarımızın müspet sonuçlarını pek çok alanda görüyoruz. Sayısı iki yüz altmışa çıkan dış temsilcilik ağımızla ülkelerinizle ilişkilerimizi güçlendirmek için canla, başla çalışıyoruz. Türkiye’de mukim, diplomatik temsilcilik sayısının 302’ye ulaşması da bu çabalarımızda bizlere güç veriyor. Bu dünyada çocuklarımızın ve gelecek nesillerin misafiriyiz. Misafirliğin hakkını vermek, evlatlarımıza bizimkinden daha adil, daha barışçıl, daha yeşil ve güzel bir dünya bırakmakla mümkündür. Biliyorsunuz eşim Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen Sıfır Atık Projesi, Birleşmiş Milletler 77’nci Genel Kurulu’nda kabul edilen kararla küresel boyut kazandı. 30 Mart tarihi Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildi. Bu anlamlı günü idrak etmek üzere kısa süre önce Birleşmiş Milletler’de bu konuda özel bir oturum da düzenlendi. İnsanlığın geleceğini ilgilendiren, bu konudaki destekleriniz dolayısıyla her birinize teşekkür ediyorum”

  • Hollanda Kralı iftara katıldı

    Hollanda Kralı iftara katıldı

    Hollanda Kralı Willem-Alexander, Rijswijk kentini ziyaret etti. Hollanda’nın Türk kökenli ilk kadın Belediye Başkanı Huri Şahin tarafından karşılanan Kral Willem-Alexander, bölge halkıyla bir araya geldi. Rijswijk Belediye Başkanı Şahin’in ev sahipliğinde yaklaşık 90 kişinin yer aldığı iftara katılan Kral Willem-Alexander, yerel halkla sohbet etti. Süt ve hurma ile açılan oruçların ardından Afganistan, Türkiye, Suriye, Fas ve Hollanda mutfağından yemekler servis edildi.


    İftarın ardından, etkinliğe katılanlarla özellikle komşuluk ilişkileri ve kültürleri hakkında sohbet eden Kral Willem-Alexander, farklı kültürlerden çok sayıda kişinin böyle bir organizasyonda bir araya gelmesinin oldukça önemli olduğunu belirtti.


    Kral Willem-Alexander, 2019’da da Lahey’de düzenlenen bir iftara katılmıştı.

  • Ramazanın bereketi deprem bölgesinde

    Ramazanın bereketi deprem bölgesinde

    Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerin ardından bölgedeki çalışmalarını aralıksız sürdüren Osmangazi Belediyesi, ramazan ayında da gönül sofraları kurarak depremzede vatandaşlara iftar ve sahur yemeği dağıtıyor. Depremin ilk yaşandığı günlerden itibaren farklı noktalarda kurduğu aşevlerinde sıcak çorba dağıtımı yapan Osmangazi Belediyesi, 11 ayın sultanı ramazan ayı boyunca Gaziantep’in İslahiye ve Hatay’ın Antakya ilçesinde her gün 4 bin kişilik iftar ve sahur yemeği dağıtıyor.

    İslahiye ve Antakya’da vatandaşlarla birlikte iftar ve sahur yapan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, ramazanın kardeşlik ve paylaşma ayı olduğunu belirterek, “Asrın felaketinin yaşanmasının ardından Osmangazi Belediyesi olarak ekiplerimiz ve araçlarımızla bu bölgede çalışmalara başladık. İslahiye’de 100 hanelik prefabrik konutlar inşa ediyoruz. Ramazan ayının bereketini de buradaki vatandaşlarımızla birlikte paylaşıyoruz. İftar ve sahur sofralarında bir araya gelerek, sohbet etme imkânı buluyoruz. Ramazan süresince İslahiye ve Antakya’da her gün 4 bin kişilik iftar ve sahur yemeği ikram ediyoruz. Bu mübarek ayda deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yanındayız. İnşallah, bu zorlukları hep birlikte atlatacağız.” diye konuştu.

  • Yıldırım’da çocuklar için iftar vakti

    Yıldırım’da çocuklar için iftar vakti

    Yıldırım Belediyesi, küçük yaşta çocukları oruca alıştırmak ve ramazanın maneviyatını hissetmelerini sağlamak amacıyla tekne orucu iftarı düzenledi. Çocuklar oruçlarını öğle ezanının okunmasıyla açtı.

    Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, katıldığı programda oruçlarını açan çocukların heyecanını paylaştı. İftar sonrası Hacivat-Karagöz gösterileri ile minikler doyasıya eğlendi.

    İftar programında konuşan Başkan Oktay Yılmaz, “Evlatlarımıza orucu sevdirmek amacıyla bu yıl da tekne orucu etkinliği düzenledik. Ağaç yaş iken eğilir demiş atalarımız.

    Bu yüzden çocuklarımızı erken yaşta ibadete alıştırmak çok önemli. Evlatlarımızı oruca özendiren tüm ailelerimizi tebrik ediyorum. Yarım günlük oruçlarını tutup, iftar etkinliğimize katılan tüm çocuklarımızı da kutluyorum. Ramazanın feyzi ve bereketi hanelerinizden eksik olmasın” dedi.

  • UÜ yönetimi iftarını depremzedelerle yaptı

    UÜ yönetimi iftarını depremzedelerle yaptı

    Türkiye’yi sarsan büyük afetten etkilenerek Bursa’ya getirilen 70 depremzede, BUÜ Nilüfer Hatun Konukevi’nde misafir olarak kalmaya devam ediyor. Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Adem Doğangün, Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Üniversite Genel Sekreteri Osman Dikmen ve idari personelle birlikte depremzede ailelerin Ramazan sofralarına konuk oldu.


    İftarın ardından kısa bir konuşma gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, yaşanan büyük afetin enkazının devlet ve millet dayanışması ile kısa sürede kaldırılacağını ifade etti. Acıların ilk günkü gibi taze olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “İçimiz kan ağladı. Elbette sizler orada bizzat o felaketi yaşadınız. Ancak emin olun yaşanan acı ülke genelinde hissedildi. Allah, devletimize ve milletimize zeval vermesin. Devletimiz çok büyük bir özveri ile ilk andan itibaren şefkat elini bölgeye uzattı. Cumhurbaşkanımız ve Bakanlarımız başta olmak üzere sürekli olarak depremden etkilenen illerde mesai yapıyor. Bu elbette yitirdiğimiz canları geri getirmeyecek ancak felaketin yaralarını hızlıca sarabilmek için önemli bir güç olacaktır” şeklinde konuştu.


    Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa temennisinde bulunan Rektör Kılavuz; “Geride kalan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. Biz ülke olarak kararlılık gösterirsek, inşallah 1 veya 1,5 yıl içerisinde şehirlerimizi çok daha nitelikli yapılara kavuşturacağız. Bölge halkına dayanıklı binalar inşa ederek teslim edilecek. Gelecek günlere daha güvenli bakılacak. Hamdolsun devletimiz güçlü. Milletimiz çok kadirşinas. İnşallah hep birlikte tüm zorlukları aşacağız. Sizler misafir olarak burada bizim başımızın tacısınız. Ancak insanın kendi evi gibisi yok. Kısa zamanda evlerinize ve şehirlerinize kavuşmanızı diliyorum” dedi.

    Hep birlikte yapılan iftarın ardından Üniversite Yöneticileri ile aileler uzun süre sohbet etti.