Etiket: ihmal

  • Doktor hakkında suç duyurusunda bulundu

    Doktor hakkında suç duyurusunda bulundu

    Şeker hastası olan eşi Cevdet Akbulut’a tedavi için gittiği Beşiktaş’taki Özel Etiler Hastanesi’nde yanlış müdahalede bulunulduğunu ve eşinin ihmal sonucu vefat ettiğini iddia eden Nahide Akbulut, Prof. Dr. Alper Çelik hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

    “Diyabet ameliyatı için kan değerleri düşmemesine rağmen hastaneye yatış yapmış ve aynı gün ameliyat olmuştur”

    Konuya ilişkin savcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesinde, “Müvekkilin eşi olan ve vefat eden Cevdet Akbulut, şeker hastası olduğundan sürekli inip çıkan hastalığının yaşantısını olumsuz yönde etkilediğinden tedavi olmak amacıyla Etiler’de bulunan özel bir hastaneye gitmiştir. Hastane bünyesinde hasta bakan Doktor Alper Çelik ile görüşmeler neticesinde maktul Cevdet Akbulut tedavi olmaya karar vermiştir. Maktul 25 Nisan 2023’de diyabet ameliyatı için kan değerleri düşmemesine rağmen hastaneye yatış yapmış ve aynı gün ameliyat olmuştur. Ameliyattan 3 gün sonra taburcu olmuş, 6 gün sonra ise dikişlerinden iltihap sızmaya başlamıştır. Oradaki hemşire, doktorun şifahen söylediği reçeteyi müvekkile vermiştir. 10 Mayıs tarihinden sonra ise hasta, dayanılamayan ağrılarından dolayı hastaneye gitmiş ve ameliyattan dolayı enfeksiyon kaptığı söylenerek hastaneye yatırılmıştır. Daha sonra aynı hastanenin bünyesinde hastaya mide stendi takılmıştır” denildi.

    “Yapılan yanlış müdahalelerden ötürü yaşam hakkını kaybetmiş olup ölümü şüphelidir”

    Başsavcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesine göre hastanın bu ameliyattan sonra daha da ağırlaştığı ileri sürülerek, “Hasta vefat tarihine kadar hastanede kalarak defalarca işleme maruz kalmıştır. Maktulün vefatından 1 gün önce Doktor Çelik, ‘hazırlıklara başlayın’ diyerek maktulün ailesine hastanın yakın zamanda ölümünü beklediğini bildirmiştir. Maktul, diyabet hastalığından kurtulmak için yürüyerek girdiği hastaneden canlı bir halde çıkamamıştır. Doktor Alper Çelik, kan değerleri tutmamasına rağmen hastayı riske atarak ameliyata almış, sonrasında enfeksiyon riskini göze alarak hastayı taburcu etmiştir. Hasta ameliyat sırasında ihmal sonucu enfeksiyon kapmış, sonrasında vefat etmiştir. Hastanın iyileşemediğini anladıkları için hastanın çıkışı için acılı müvekkile tıbbı müdahale ret formunu imzalatmışlardır. Maktul, yapılan yanlış müdahalelerden ötürü yaşam hakkını kaybetmiş olup ölümü şüphelidir’’ ifadelerine yer verildi.

    “Babam için adalet istiyoruz, babamı kanlı kefenle gömdük biz bayramın birinci günü”

    Konuya ilişkin Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı meydanında açıklama yapan Nahide Akbulut’un kızı Merve Akbulut, “Babam sosyal medyada ünlü bir doktor gördü şeker ameliyatı yapan. İsmi Alper Çelik. Babam doktorla görüşmeye gitti, doktor da etrafına insanları toplayarak bu şekilde kandırdı, ‘4 günde ayakta olacaksın’ dedi. Babamın şeker hastalığı vardı ama diyabet değildi, diyabet tanısı konulmamıştı. Doktor şekerinin yüksek olduğunu ve ameliyata uygun olduğunu söyledi. Sonra ameliyatını oldu, ameliyattan 1 saat erken çıkardı doktor. Nedenini sorduğumuzda nefesinin yetmediğini, karaciğerinden bir parça aldıklarını söylediler. Gittiğimizde yanına, babam hiç iyi olmamıştı” dedi. Doktora yönelik suçlamalarını sürdüren Akbulut, “Benim sosyal medya hesaplarımı kapatıyor, bana uzaklaştırma aldırmış. Hem suçlu hem güçlü. Babam için adalet istiyoruz, babamı kanlı kefenle gömdük biz bayramın birinci günü” şeklinde konuştu.

    “Bana çok zor geliyor inanın ki, yardımcı olsun devlet bana”

    Nahide Akbulut ise, söz konusu parça alınırken kendilerinin haberi olmadığını iddia ederek, “Eşimin 2 ay boyunca başındaydım. Resmen eşimin üzerinde deney yapıldı, eşim bir türlü iyileşmedi ve iyi olmadı. Eşimi ambulansla devlet hastanesine götürdüğümüzde orada neyi olduğunu öğrendik. Enfeksiyonunun 300’ün üzerinde olduğunu, bağırsağında sıkıntı olduğunu, yemek borusunun delindiğini. Bizi Cerrahpaşa’ya götürdüler. Oranın sorumlularından biri bana ‘istediğin yere bizi veya Alper beyi şikayet et’ dedi. Şikayetçi oldum, avukat tuttum, her şeyi yapacağım ve sonuna kadar bu işin arkasındayım. Bayramın birinci günü, 28 Haziran’da vefat etti eşim. Bana çok zor geliyor inanın ki, yardımcı olsun devlet bana. Eşimin hiçbir şeyi yoktu, sadece şekeri vardı ondan dolayı’’ ifadelerini kullandı.

    Suçlamaları kabul etmedi

    Öte yandan Doktor Alper Çelik’in avukatı, söz konusu iddialara ilişkin, “Aile hakkında suç duyurusunda bulunduk, Merve Akbulut hakkında uzaklaştırma kararı aldırdık. Suç duyurularımız ve soruşturmalarımız devam ediyor. Aleyhimize alınmış hiçbir Adli Tıp Raporu veya rapor mevcut değildir. Dolayısıyla bu iddiaları kabul etmiyoruz’” diye konuştu.

  • Bursa’da taziyeye gittikleri evden, cenazeleri çıktı

    Bursa’da taziyeye gittikleri evden, cenazeleri çıktı

    Eşref Dinçer Mahallesi, Yeni Bahar Sokak’ta dün meydana gelen olayda, yakınlarına taziye için gelen Fatma Çelik, Müjgan Çelik, Kerime Çelik ve Salfura Kader isimli vatandaşların, binanın dışına yapılan seyyar asansörü kullandıkları sırada halat koptu. Asansördeki 4 kişi, yaklaşık 10 metreden zemin kata düşerken, olay yerine 112 sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Yaralılar ambulansla Gemlik Devlet Hastanesine kaldırıldı.
    Burada yapılan tüm müdahalede rağmen Fatma Çelik ve Salfura Kader hayatını kaybetti. Diğer yaralıların tedavisi hastanede sürerken, ölenlerin cenazeleri otopsi Adli Tıp Kurumuna morguna sevk edildi.
    Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

  • Ekmekten çıkan şeyi savunması pes dedirtti

    Ekmekten çıkan şeyi savunması pes dedirtti

    Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde faaliyet gösteren bir bakkaldan satın alınan ekmeğin içinden çıkan kemik, görenleri şaşkına çevirdi. Çerkezköy Gazi Mustafa Kemal Paşa Mahallesi’nde bulunan bakkaldan ekmek alan F.G., akşam yemeğinde ekmeğin yanında duran cismin, eşi E.G.’nin fark etmesi üzerine kemik olduğunu anladı.


    F.G. isimli vatandaş, ekmeği aldığı işletmeye gittiğinde ise işletmecinin özür dilemek ve muhatap fırına bilgi vermek yerine iddiaya göre “Olabilir, kemik de çıkar, kıl da çıkar, gayet normal” sözü karşısında ikinci şoku yaşadı. Bu durum karşısında çözümü zabıtaya mail atmakta ve Çerkezköy İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne bilgi vermekte bulan vatandaş, “Yediğimiz ekmeğin hangi şartlarda üretildiğini kimler kontrol ediyor bilmiyorum ama bu ekmekleri satanların tavır ve sorumlulukları da aynen üretenler gibi olmalı” diyerek yetkilileri göreve davet etti.

  • “İhmal, inmeye neden olabilir”

    “İhmal, inmeye neden olabilir”

    Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Hale Ünal Aksu, kalp çarpıntısı hakkında bilgiler verdi. Çarpıntının, kişinin kendi kalp atımlarını hissetmesi olarak tanımlanabileceğini dile getiren Doç. Dr. Aksu, “Sağlıklı bireylerin kalbi dakikada 60-100 arası atar. Normal koşullarda kişi bu kalp atışlarını hissetmezken, çarpıntıda yoğun olarak hissetmeye başlar. Bunun nedeni kalbin ya daha hızlı, ya da düzensiz atmasıdır” diye konuştu.

    “Düzensiz kalp atışı görülebilir”

    Kalp çarpıntısında oluşabilecek belirtilerden bahseden Doç. Dr. Aksu, “Hasta kalbinin; göğsünde, boğazında ya da boynunda attığını hissedebilir. Kişi çarpıntıyı kalbinin hızlı atışı olarak hissedebilirken bazen hızdan ziyade düzensiz atış olarak tarif edebilir. Çoğu zaman kendi kendine sonlanan, başka bir şikâyetin eşlik etmediği çarpıntılar olarak karşımıza çıkar. Ancak kalp atımı çok hızlıysa ve uzun sürüyorsa, sersemlik, baş dönmesi hatta bayılmaya yol açabilir. Özellikle altta yatan kalp damar hastalığı, yapısal kalp hastalığı varsa beraberinde göğüs ağrısı, nefes darlığı yapabilir ve hastayı kalp yetersizliğine sokabilir” dedi.

    “Kalp damar hastalıklarına dikkat edilmeli”

    Stres, uykusuzluk, enfeksiyon ve kafein tüketiminin çarpıntıyı tetiklediğine dikkat çeken Doç. Dr. Aksu, kalp çarpıntısının neden olduğunu ve hangi hastalıkların çarpıntı yapabileceğini şöyle anlattı: “En sık kaygı, endişe, stres, korku, panik, heyecan gibi duygusal durumlar çarpıntı yapar. Kalbin egzersize yanıtı olarak çarpıntı karsımıza çıkabilir. Gebelik, kansızlık, tiroid bozuklukları, enfeksiyon durumları, hipoglisemi, hipoksi, kan elektrolit bozuklukları, sıvı kayıpları çarpıntı yapan kalp dışı rahatsızlıklardır. Fazla kafein tüketimi, bazı ilaç kullanımları, sigara ve alkol kullanımı da çarpıntı yapabilir. Kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, kalp zarı ve kalp kası iltihabı, kalp yetersizliği, kalp kapak hastalıkları, doğumsal kalp hastalıkları, kardiyomiyopati dediğimiz kalp kası hastalıkları, ritim bozuklukları, çarpıntı yapabilen kardiyak patolojilerdir.”

    “Hayatı tehdit edebilir”

    Hangi kalp çarpıntılarının tehlikeli olup olmadığını yanıtlayan Doç. Dr. Aksu, “Özellikle altta yatan yapısal kalp hastalığı varsa; hastalığın ciddiyetine bağlı olarak çarpıntılar hayatı tehdit edebilir. Kalp damar hastalıklarında kalpte oluşan beslenme bozukluğuna bağlı gelişen ritim bozuklukları, yine altta yatan kanalopati dediğimiz ritim bozukluklarında, wolf parkinson white dediğimiz yan yol varlığında çarpıntılar hayatı tehdit edebilir. Özellikle ailede ani ölüm hikâyesi olan, çarpıntıya bayılmaların eşlik ettiği hastalarda çarpıntılara daha dikkatli yaklaşmak gerekir” dedi.

    “EKG ile tanı konuluyor”

    Doç. Dr. Aksu, teşhis koyma süreciyle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Öncelikle iyi bir anamnez almak, hastanın şikâyetlerini iyi dinlemek gerekir. Hastanın kullandığı ilaçlar, bitkisel takviyeler, kafein tüketimi, sigara ve alkol tüketimi, eşlik eden hastalıklar sorgulanır. EKG değerlendirilir ve laboratuvar tetkikleri yapılır. Ekokardiyografi ve gerekirse efor testi yapılabilir. Özellikle sık tekrarlayan çarpıntılarda 24 saat ya da hastanın çarpıntı sıklığına göre daha uzun süreli ritim holter monitorizasyonu yapılır. Böylelikle hastanın ritim takibi kayıt altına alınır. Kesin tanı çarpıntı sırasındaki EKG ile konulur. Gereken durumlarda elektrofizyolojik çalışma yapılabilir.”

    Kalp çarpıntısında tedavi yolları

    Kalp çarpıntısında tedavi yollarına değinen Doç. Dr. Aksu, “Çarpıntı tedavisi, basit hayat tarzı değişikliği önerilerinden, ablasyon dediğimiz ciddi tedavilere kadar değişir. Yapılan testlerde altta yatan bir hastalık tespit edilirse (anemi, tiroit bozuklukları gibi) öncelikle tedavi bu hastalıklara yöneliktir. Hastaya hayat tarzı değişiklikleri önerilir (kafeinin azaltılması, sigara ve alkol alımının kesilmesi, bazı ilaçların kesilmesi gibi). Ritim bozukluğu saptarsak, ritim bozukluğunun tipine, altta yatan hastalığa göre ilaç tedavisi başlanabilir, gerekli durumlarda ablasyon dediğimiz işlem uygulanabilir. Hasta devam eden ciddi çarpıntı ile geldiyse, ritim bozukluğunun tipine göre; bazı manevralar, ilaçlar, kardiyoversiyon dediğimiz elektroşok tedavisi uygulanabilir” ifadelerini kullandı.

    “Kafein tüketimi azaltılabilir”

    Doç. Dr. Aksu, çarpıntının tipine göre değişmekle beraber şikâyeti olan hastalarda çarpıntı sıklığını azaltabilecek unsurları şöyle sıraladı: “Stres seviyenizi azaltmak, alkol tüketimini kesmek, kafein tüketimini minimuma indirmek, sigara ve türevlerini kullanmamak, egzersiz, çarpıntınızı artıran yiyeceklerden ve bitkisel takviyelerden uzak durmak.”

    “Düzenli egzersiz kalp sağlığını koruyabilir”

    Kalp sağlığını korumak için önerilerde bulunan Doç. Dr. Aksu, “Sağlıklı beslenmek, kaliteli ve yeterli uyku, sigara ve alkolden uzak durmak, düzenli egzersiz yapmak ve kardiyoloji kontrolleri yaptırmak kalp sağlığını korumada önemlidir. Bazen çarpıntı hastayı çok fazla rahatsız etmeyebilir. Başka bir sebeple yapılan muayenede tesadüfen saptanabilir. Her ne kadar hastaya şikâyet oluşturmasa da bazı çarpıntılar tedavisiz ya da takipsiz kaldığında; kalp yetersizliği, inme, hatta ani ölüm gibi ciddi sağlık problemlerine sebep olabilirler. Bu nedenle kalp çarpıntılarını önemsemeli, hekimin önerilerine uyum sağlamalı ve takibi bırakmamalıyız” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Yıkılan binada köpük kullanmışlar

    Yıkılan binada köpük kullanmışlar

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki büyük depremin ardından arama kurtarma faaliyetleri 7. gününde sürüyor. Enkaz kaldırma çalışmalarının da sürdüğü şehirlerden biri olan Hatay’da kaydedilen görüntüler ise bu kadarına pes dedirtti. Bir vatandaşın cep telefonu kamerasına yansıyan görüntülerde, binanın gövdesinde köpük kullanıldığı görüldü.
    Cep telefonu kamerası ile köpük kullanılan binanın enkazını çeken vatandaş, “Taşıyıcı kolonlar sağlam değil, köpük. Binanın yarısı köpük yarısı beton. Numuneler alacağız zaten. Bu adamların kaçmasına izin vermeyin. Süleyman Mutlu Apartmanı, Firuz Mutlu Apartmanı Antakya Hatay. Yargılanması lazım” diyerek binayı yapan yetkililere tepkisini gösterdi.

  • 6 yaşındaki gelin skandalında yeni ihmaller

    6 yaşındaki gelin skandalında yeni ihmaller

    Kamuoyunda “6 yaşındaki gelin skandalı” olarak bilinen, 6 yaşında evlendirilen H.K.G.’nin eğitiminde de ciddi ihmallerin olduğu belirlendi. Meclis’te kurulan komisyonda H.K.G’nin 6 yaşındayken neden okulda olmadığı sorusu yöneltildi. Komisyona katılan Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları, “Çocuktan haberdar olmadıklarını.” söyledi.

    TBMM’de cinsel istismarla mücadele amacıyla kurulan araştırma komisyonu, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken “dini nikahla” 29 yaşındaki Kadir İstekli ile “evlendirmesi” ve H.K.G.’nin cinsel istismarına göz yummasıyla ilgili olarak ilgili bakanlık bürokratları dinledi.

    DW Türkçe’den Kıvanç El’in haberine göre, komisyona Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Cemal Özdemir, Ortaöğretim Genel Müdürü Halil İbrahim Topçu, Temel Eğitim Genel Müdürü Tuncay Morkoç, Teftiş Kurulu Başkanı Metin Çakır ile İçişeri Bakanlığı Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Erhan Gülveren bilgi verdi.

    H.K.G.’nin 2004 yılında 6 yaşında olduğu sırada neden okula gitmediği de tartışmalara neden olmuş ve “Takibinin neden yapılmadığı?” sorusu gündeme gelmişti.

    Komisyon toplantısında bu tartışmayı hatırlatan HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, ilkokula gönderilmeyen H.K.G’nin durumuna atıfta bulunarak “H.K.G.’nin durumu öğrenci takip sistemiyle takip edilmiş midir? Okullara devam etmediği görülmüş ise H.K.G.’nin devam etmediği okullarda yöneticilik yapan kişiler hakkında işlem yapılmış mıdır?” sorusunu yöneltti.

    Temel Eğitim Genel Müdürü Tuncay Morkoç da bu soruya “T.C. kimlik numarası kullanımı 2006’da başladı. 2007-2008 eğitim öğretim yılında e-okul sistemini geliştirildi. Şu anda bir tuşa bastığımız zaman bütün çocuklar kendi okullarıyla otomatik olarak o okulun sistemine dahil oluyorlar. O çocuğun takibimizden çıkması artık mümkün değildir. H.K.G. 2003’te veya 2004’te kaydolması gereken bir çocuğumuz” yanıtını verdi.

    Komisyon Başkanı ve AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu da bunun üzerine “Çocuğumuz takibe girmemiş oluyor, öyle mi?” diye sordu. Genel Müdür Morkoç da “Tabii ki. Tabii ki bu bir gerekçe olmaz ama.” demekle yetindi. Kanunda sorumluların belli olduğunu söyleyen Morkoç, “Bir mülki amirler; iki muhtarlar; üç belli yerde zabıtalar ve okul müdürleri, müfettişler. Okul müdürünün bunu takip edebilmesi çocuğun ondan haberdar olabilmesine bağlı, muhtarlıklardan, başka yerlerden… Şu anda öyle bir şey yok, artık haberdar olabiliyor, çünkü çocuğun T.C. kimlik numarasını görüyor.” şeklinde konuştu.
    Toplantıda HDP’li Kurtulan’ın “Yani ‘Biz bu çocuktan haberdar olamamışız’ diyorsunuz…” demesi üzerine de Morkoç, “Tabii ki o dönemde okul müdürü olamamış. O tarihte muhtemeldir ki bu bilinememiş, yani okul müdürü bunu tespit edememiş” yanıtını verdi. Muhalefet temsilcilerinin “2007’de sisteme geçildikten sonra geriye doğru tarama neden yapılmadı?” sorusuna da Morkoç, “Doğru söylüyorsunuz efendim, zorunlu değildi o tarihlerde” yanıtını verdi. AK Parti’li Aydoğdu da “Yerinde bir soru ama yapılmamış, ihmal edilmiş” ifadelerini kullandı.

    Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Metin Çakır da H.K.G. olayıyla ilgili sorumluların bulunması için inceleme sürecinin devam ettiğini kaydetti.