Etiket: İkli̇m

  • İklim değişikliğine dikkat çekmek için kumaşlara ekolojik baskı yaptılar

    İklim değişikliğine dikkat çekmek için kumaşlara ekolojik baskı yaptılar

    Avrupa Birliği Başkanlığı ve Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen Polonya ve Kuzey Makedonya’nın ortak olduğu “ECOPRINT in Nature” projesinin de yürütücüsü olan Kastamonu Üniversitesi, petrol ürünlerinden ziyade doğada bulunan yaprak ya da çiçeklerin kullanılarak kumaşa yapılan baskıda da öncü olmaya devam ediyor. Birçok yabancı ülke ile ortak çalışmalar yürüterek iklim değişikliği ve geri dönüşüm konularında proje üreten Kastamonu Üniversitesi, “İklimin Geleceği: Geleceğin İklimi 2” projesi çerçevesinde doğal baskı etkinliği düzenledi. TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Destekleme Programı kapsamında desteklenen proje çerçevesinde düzenlenen etkinlikte katılımcılar, doğadan topladıkları, çiçek ya da yapraklarla, herhangi bir kimyasal madde kullanmadan kumaşa desen ve renk aktarımı yaptı.

    “Doğanın sunmuş olduğu hediyelerden bir sanat ortaya çıkartmak istedik”

    Projenin yürütücüsü Kastamonu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Berkan Güngör, “İklimin Geleceği: Geleceğin İklimi projesi çerçevesinde ‘ecoprint’ etkinliği yapıyoruz. Ecoprint aslında ekolojik baskı diye de geçiyor. Bu etkinlikte doğanın bizlere sunmuş olduğu hediyelerden öğrencilerimizle birlikte bir sanat ortaya çıkartmak istedik. Doğanın kendi ve öz güzelliğini, saf güzelliğini, insan eliyle sanat eserine dönüştürebileceğimiz bir etkinlik yapmak istedik ve ekolojik baskı etkinliğimizi projemize katılanlarla buluşturduk” dedi.

    “Bitkinin yumuş dallarını, çiçeklerini, tohumlarını ya da yapraklarını kullanabiliyoruz”

    Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Önder Tor ise, “Bitkilerin farklı bölümlerini kullanarak kumaşa ekolojik baskı yapılıyor. Ekolojik baskı, aslında farklı kumaşlara da yapılabilir. İpeğe, yüzde 100 pamuk olan kumaşa, kot pantolonlarına ya da daha farklı kumaşlara bu baskı yapılabilir. Bazen deriye dahi yapılıyor. Doğanın bizlere vermiş olduğu bitkinin bölümlerini bizler kumaşa farklı yöntemlerle aktarabiliyoruz. Özellikle bitkinin yumuşak dalları var ise bunları kullanabiliyoruz, yapraklarını, çiçeklerini, tohumlarını kullanabiliyoruz. En güzeli ekolojik baskıda hangi bitkinin hangi bölümünün hangi kumaş üzerinde nasıl desen veya renk verdiğini gözlemleyebiliyoruz. Bir yaprak deseni kumaşın üzerinde sizlere bambaşka bir renk ile baskı verebiliyor. Yeşil bir yaprak bakıyorsunuz kumaşın üzerinde farklı yöntemler kullanılarak mor, pembe ya da daha farklı renk verebiliyor” diye konuştu

    “Öğrendiğim bilgileri hayatımda da tecrübe etmek istiyorum”

    Kastamonu Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Yüksek Lisans öğrencisi Sevilay Güleroğlu da, “Günümüzde iklim değişikliğinin eksilerini kendi yaşantımda görüyorum. Benim ailem tarımla ilgileniyor. Onların da yaşadıkları sorunlar sebebiyle benim hep dikkatimi çekiyordu. Berkan hocamızın da şu anda günümüzün sorunu ile ilgili projesinin olduğunu duyduğumda hemen başvurmak istedim. Burada öğrendiğim bilgileri gerek ileriki yıllarda yapacağım akademik çalışmalarımda kullanacağım ya da kendi günlük yaşantımda da öğrendiğim bilgileri tecrübe etmek istiyorum. Proje çerçevesinde olayların yaşandığı yerlere gidiyoruz. Taşköprü’de yanan ormanlık alanları ziyaret etti. Bozkurt’ta yaşanan sel felaketini yerinde görüp inceledik. Buraları ziyaret ettiğimde daha gerçekçi bir göz ile görüyorum. Teorik bilgilerden ziyade gördüklerimi somut bir şekilde kavramlaştırıyorum. Daha sonra akademik olarak bu yönetişim şeklini, iklimin yine kendi çerçevesinde tanımı ve alt kavramlarını öğrendim. Daha somut çalışmalar içerisinde yer almak istiyorum ileriki zamanlarda da” şeklinde konuştu.

    “Burada öğrendiklerimi meslek hayatımda da umarım kullanabilirim”

    Projeye katılan Kastamonu Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı yüksek lisans öğrencisi Ayşenur Kaya ise, “Ankara’dan katılıyorum. Projeye katılmamdaki amaçlarımdan bir tanesi kendi mesleğimi iklim adına nasıl geliştirebilirim düşüncesiydi. Kastamonu’ya geldikten sonra çok güzel deneyimler yaşadım. Proje tamamlanana kadar birçok bilgiye sahip olacağız. Olası işbirlikleri olsun, iklimin geleceği konusunda kendimi nasıl sağlam adımlarla ilerleyebileceğim konusunda birçok önemli bulgular elde ettim. Umarım bunu da meslek hayatımda kullanabilirim” ifadelerini kullandı.

    “Proje sayesinde her şeyin sebebini daha çok hakimim ve neden sonuç ilişkisini kurabiliyorum”

    İstanbul’dan projeye katılmak için Kastamonu’ya gelen Kayra Küçük, “Şu anda iklim ile ilgili problemler var. Daha yeni İstanbul’da su sıkıntısı ya da aktif olarak yanmaya devam eden ormanlarımız gündeme geliyor. Bunlar ülkemiz için çok büyük sıkıntılar oluyor. Bunların sebebi ne, bunlara karşı nasıl önlem alabileceğimizi öğrenmek için bu projeye katıldım. Taşköprü’de yanan ormanı, sel felaketi yaşanan Bozkurt’u ziyaret ettik. Burada her şeyi yerinde görmemizi sağladı. Bunların da olumlu yansımaları oldu. Çünkü artık her şeyin sebebine daha çok hakimim. Neden sonuç ilişkisini daha güzel kurabiliyorum” dedi.

  • “İklim Liderliği” projesi etkinlikleri

    “İklim Liderliği” projesi etkinlikleri

    Karapınar’daki program çerçevesinde Karapınar çölleşmeyle mücadele merkezi ve proje sahaları, Örnektepe, Acıgöl ve Meke Gölü, güneş enerji santrali ziyaret edildi. Konya’da öğrenim gören üniversite öğrencilerinin katıldığı etkinlikle, iklim değişikliği ile ilgili çeşitli çalışmaların yapılacağı kaydedildi.

    Kariyer Destek Eğitim Merkezi Eğitim Koordinatörü İbrahim Furkan Alabaş yaptığı açıklamada, “Konya Büyükşehir Belediyesi Kariyer Destek Eğitim Merkezi (KADEME) birimi tarafından düzenlenen ‘İklim Liderliği’ programı, Konya’da öğrenim gören üniversite öğrencilerini iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Üç gün süren program, eğitim, atölye çalışmaları ve teknik gezileri kapsıyor. Program süresince öğrenciler, Karapınar çölleşmeyle mücadele merkezi ve proje sahaları, Örnektepe, Acıgöl ve Meke Gölü, güneş enerji santrali gibi önemli yerleri ziyaret etme fırsatı buldu. Katılımcılar, aldıkları eğitim ve yaptıkları saha araştırmaları sonucunda bir çalıştay düzenleyerek, çölleşme ve kuraklaşmaya ilişkin çözüm önerilerini sunacaklar. Bu program, gençlerin iklim değişikliği konusunda farkındalığını artırmayı ve aktif olarak çözüm üretmelerini sağlamayı hedefliyor. Etkinliğimizin öğrenciler üzerinde etkili olduğunu düşünüyoruz” dedi.

    “İklim Liderliği” projesi etkinlikleri

    Etkinliğe katılan öğrencilerden Semih Balalioğlu da gezinin gayet verimli olduğunu belirterek, “Karapınar’ın yaşadığı iklim değişikliğini bizzat yerinde gördük. Çölleşme sürecinde alınan önlemleri gördüğümüz ve öğrendiğimiz bir geziydi. Bitki çeşitliliğinin artırılması için neler yapıldığını, çölleşmeyle mücadele için yapılan projeleri gezdiğimiz yerlerle görmüş olduk. Örnektepe’yi ziyaret ederek orada verilen mücadeleye tanık olduk. Dünyanın nazar boncuğu olan Meke Gölü’nün nasıl bir süreç sonrası kuruduğu ve tekrardan nasıl kurtarılacağına dair bilgi edindik. Bu önlemler ve projeler artarak devam ederse Karapınar’ın daha yeşil bir yer olacağını düşünüyorum. Ayrıca bu kadar güneş alan, çöl iklimine sahip verimsiz arazilerin güneş enerjisi panelleriyle değerlendirilerek güneş enerji santrali kurulması da güzel bir yatırım olmuş” diye konuştu.

    Kariyer Destek Eğitim Merkezi, üniversite öğrencilerini gerek üniversite hayatlarında gerekse üniversite sonrası iş hayatlarında yararlanabilecekleri kişisel, mesleki ve akademik gelişim eğitimlerinin verildiği, Avrupa Birliği gençlik projeleri hakkında bilgi alabildiği, staj imkanlarıyla iş hayatına adapte olabileceği, yüz yüze ve online birçok eğitime ulaşabildikleri, grup terapileri, dijital kütüphane ve gençlik araştırmaları gibi birçok çalışmanın bir arada bulunduğu bir kişisel gelişim merkezi olarak hizmet veriyor.

  • Toprağı susuz kalan çiftçi gözünü Nisan yağmurlarına dikti

    Toprağı susuz kalan çiftçi gözünü Nisan yağmurlarına dikti

    Sonbahar ve kış mevsiminde sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle gözler ekili tarım arazilerine çevrildi.

    Uzmanlara göre yağmur yağışının istenilen miktarda gerçekleşmemesiyle toprak susuz ve nemsiz kaldı. Kış mevsiminde ekili tahılları ‘yorgan’ misali örten kar yağışlarının neredeyse hiç olmayışı ise tarlalarda farelere açık davetiye verdi.

    İklim değişikliğinin oluşturduğu sorunlarla başa çıkmaya çalışan Çiftçiler ise gözlerini Nisan ayında yağması beklenilen bahar yağmurlarına dikti. Ankara’nın Çubuk ilçesinde arpa, buğday ve nohut gibi tahıl ürünleri üreten çiftçi Harun Çalış, yağışların olmaması nedeniyle korktuklarını ifade etti.

    “Bir dirhem su yok burada”
    Gidişatın iyiye gitmediğini söyleyen Çalış, “Bir dirhem su yok burada. Nisan ayı ve Mayıs’ta yağarsa eğer kurtarır. Geçen sene nohudumuz olmadı sıcak geçti hava. Nisan ve Mayıs’ta yağacak yağmuru bekliyor bütün çiftçiler. Ekinin yorganı olur kar. Fare çok bu sene. Kar yağmadığı için oluyor fare. Buralarda her tarafı karıştırıyor” ifadelerini kullandı.
    Çiftçi Yaşar Çalış ise yağmayan yağmurlara karşı ellerinden bir şey gelmediğini belirterek, içmeye sularının dahi olmadığını söyledi.

    “Çiftçi şu an da yağışları bekliyor”
    Tarım yazarı Mine Ataman ise yaptığı konuşmada, gelecek 20 gün içerisinde hava sıcaklıklarının daha da artması halinde ekili tahıllar için tehlike çanlarının çalacağını kaydederek, “Çünkü bunlar Kasım ayında ekildi ve büyüme aşamasındalar. Kuraklık olursa eğer ciddi anlamda verim kaybı demek. Bu anlamda da çiftçi şu an da yağışları bekliyor. Bir taraftan çünkü karda yağmamıştı” diye konuştu.

    “Kökler stres yaşıyor”
    Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde olmasına işaret eden Ataman, “Şu an da bir miktar havaların ısınmasıyla beraber topraktaki o uzun zamandır muhafaza edilen nemde gitmeye başladı. Nem gittiğinde de kurumaya başlıyor. Kökler stres yaşıyor ve o stresle beraber aslında verimi, kalitesi ve protein değerleri düşüyor” kaydetti.

    “Sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyredecek”
    Meteoroloji Uzmanının yaptığı açıklamada, “Tahminlere baktığımızda Mart, Nisan ve Mayıs ayı boyunca yurt genelinde yağışların mevsim normalleri civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyredecek” ifadesini kullandı.
    Türkiye geçtiğimiz yıl buğdayda 22 milyon tona yakın rekolte elde etmişti. Uzmanlara göre çiftçinin gözünü diktiği yağmurlar gerçekleşirse eğer aynı rekolte değerlerine ulaşılması bekleniyor.

  • İklim değişikliği hortumları tetikliyor

    İklim değişikliği hortumları tetikliyor

    Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, son birkaç yıldır artan ekstrem hava olaylarının bundan sonraki süreçte artarak devam edeceğini, özellikle denizlerde hortum olaylarının yaşanma ihtimalinin arttığını açıkladı. Hortumların dikey (ve genellikle yağış oluşturan) bulutlardan yeryüzüne kadar ulaşan ve de şiddetli bir biçimde dönen hava sütunları olarak tanımlandığını, konik biçimde dönen hava kütleleri olarak genellikle gözle görünür bir yapıya sahip olduklarını belirten Doç. Dr. Özçelik, hortumların oluştuğu şartlara bağlı olarak farklı özeliklere sahip olduklarını söyledi. Doç. Dr. Özçelik, “Son birkaç yıldır iklimlerde bir değişim, özellikle ekstrem olayların sayısında ve şiddetinde bir artış görüyoruz. Mevsim itibarıyla deniz yüzey sıcaklığı oldukça artmış durumda. Sonbaharın gelmesiyle havakürede ve de yağış, sıcaklık gibi parametrelerde ani değişimler gerçekleşiyor. Bu değişimler hortumların oluşması için elverişli ortamı oluşturuyor. Hortumların oluşması için bazı şartlar gerekir. Güneşin yeryüzünü ve de yeryüzüne yakın havayı ısıtması sonucu hava paketçikleri ısınarak yükselmeye başlarlar. Yeterli yüksekliğe ulaştığında ise dikey yönde bulutlar oluştururlar. Bu yükseklikte havakürenin sıcaklığının hızla düşmesiyle birlikte düzensiz hava şartları ve gök gürültülü fırtınalar da beraberinde oluşur. Bu sırada yukarı doğru çekilen hava kütlesi, rüzgar hız ve yönündeki şiddetli değişikler nedeniyle dönmeye başlar. Diğer taraftan da soğuk ve daha yoğun havanın aşağı doğru hareketiyle dönme hareketi net şekilde şiddetlenir. Nihayetinde dönen hava kütlesinin yerküreye ulaşması durumunda ise hortum oluşur” dedi.

  • Mevsimler 3 hafta kaydı

    Mevsimler 3 hafta kaydı

    Çukurova bölgesinde son yıllarda Haziran ayının yağışlı ve soğuk geçtiği, Adana ve ilçelerinde gök gürültülü sağanak yağışlar ve taşkınlar yaşandığı belirtiliyor. Prof. Dr. Zeynep Zaimoğlu, bu durumun küresel anlamda iklim değişikliğinin en net gözlenen etkisi olduğunu ifade ediyor.

    Araştırmalar ve modellemeler sonucunda mevsimlerde net bir kayma olduğu saptanmış ve mevsimlerin 2 ila 3 hafta ileri doğru kaydığı tespit edilmiştir. Örneğin, Adana’da her yıl Nisan ayında kutlanan Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı artık Mart ayının son haftasında başlamaktadır. Bu mevsimsel kayma tarımsal üretimde ciddi problemler yaratmaktadır.

    Kurak bir ilkbahar yaşanması, tarımsal üretimde sıkıntılara neden olmuştur. Yağışlar, seller ve dolu yağışları da verimde zarar meydana getirmiştir. Narenciyede %2, kayısıda %22 ve zeytinde ise bölgesel olarak %2-3’lük verim düşüşleri beklenmektedir. Bu durumlar, iklim değişikliğinin tarımsal üretimi nasıl etkilediğini göstermektedir.

  • Su uzmanı profesörden yağış uyarısı

    Su uzmanı profesörden yağış uyarısı

    Su uzmanı Prof. Dr. Yusuf Demir, “Mart ayından itibaren aldığımız yağışlar ekim ve dikim işleri için bir can suyu olarak görüyoruz. Rehavete kapılmayalım. ‘El Nino’ etkisi özellikle Afrika üzerinden gelecek sıcak hava dalgasının etkisi Türkiye’yi de ciddi anlamda etkileyeceği tahmin ediliyor. Mayıs ayı sonundan itibaren ciddi kuraklık ve sıcaklık etkisine maruz kalırsak elimizdeki su miktarı bizim için risk teşkil ediyor demektir” dedi.
    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, ülke genelinde mart ayının başından bugüne kadar etkili olan yağışların kuraklık açısından biraz rahatlattığını fakat Türkiye’yi de etkilemesi beklenen ‘El Nino’ denilen iklim olayından dolayı insanların yaz aylarında ciddi bir kuraklık ve sıcaklık riski ile karşı karşıya olabileceğini söyledi.

    “Yağışları aldık diye rehavete kapılmamız lazımdır”
    Uzun yıllık ortalamalarda bir değişkenlik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yusuf Demir, “Küresel iklimin etkisini sadece bir dönemde yağışın yağmaması veya belli bir dönemde yağışın yağması değil, yağış düzensizliği olarak ifade ediyoruz. Bu sene mart ayına kadar ciddi bir yağış eksikliğini gördük. Mart ayının başından itibaren Türkiye’nin bir çok yerinde ilkbahar yağışları dediğimiz yağışları iyi alıyoruz. Şu anda aldığımız yağışlar veri olarak bizi biraz sevindiriyor. Hala Türkiye’nin belli bölgelerinde ciddi anlamda kuraklık riski var. Bu yağışlar ilkbahar döneminde ekim ve dikim işleri için bir can suyu olarak görüyoruz. Bu yağışlar bir parça bizi rahatlattı. Dünyada bu konuda çalışan uzmanların raporlarına göre bu sene yaz aylarında ‘El Nino’ etkisiyle ciddi bir sıcaklık ve kuraklık riskini yaşayabiliriz. Bunu ihmal etmemiz lazım. Yağışları aldık diye rehavete kapılmamız lazımdır. Önümüzdeki günlerde özellikle mayıs ayının sonundan başlayarak haziran ve temmuz aylarında ciddi bir ciddi bir kuraklık riski ile karşı karşıya kalabiliriz. Yaz aylarının kurtarmamız lazım. Yaz aylarında hem içme suları hem de yer altı sularının beslenmesi hem de sulama açısında gerekli su kaynaklarımızın yeterli oranda depolanabilmesi için alınacak tedbirlerden bahsediyorum” diye konuştu.

    “Sıcaklık etkisine maruz kalırsak elimizde su miktarı risk teşkil ediyor”
    ‘El Nino’ sıcak hava dalgasına maruz kalındığı durumunda yaz aylarının zor geçeceğini ifade eden Demir, “Bu sene hala yer altın suları konusunda sıkıntımız devam ediyor. Kış aylarında kar yağışını almadık ama yüzey sularımızın doluluk oranları biraz daha yükseldi. Çiftçilerimizin, metropollerde yaşayan insanların, yerel yöneticilerimizin mutlak suretle yaz aylarına hazır olmaları gerekiyor. Eğer El Nino etkisi özellikle Afrika üzerinden gelecek sıcak hava dalgasının etkisi Türkiye’yi de ciddi anlamda etkileyeceği tahmin ediliyor. Mayıs ayı sonundan itibaren ciddi kuraklık ve sıcaklık etkisine maruz kalırsak elimizdeki su miktarı bizim için risk teşkil ediyor demektir. İstanbul’da dünkü yapılan ölçümlerde barajlarda yüzde 40’lık bir doluluk oranı var. Halbuki bu rakam geçen sene bu aylarda yüzde 90’nın üzerinde doluluk oranı vardı. Burdur’da şu anda ciddi anlamda göller bölgesidir ve içme suyu sıkıntısı var. Bu yağışları ise Karadeniz özeline baktığınızda biraz rahatlattı. Bu yağışlar rehavete düşürmemelidir. Seçim sattı dönemindeyiz. Siyasetçilerimizin bu konuyu ihmal etmemesi, bunun seçim atmosferi içerisinde ihmal edilecek bir konu olmadığını dile getirilmesinde, tarımsal üretim açısından yaz aylarında hala devam ettiğinin altının çizilmesinde yarar vardır. Bu yağışlar günümüzü kurtarmaya yönelik bizi rahatlattı, henüz yaz aylarımızı kurtaracak yeterlilikte değildir” şeklinde konuştu.

  • ‘İklim ve Çevre Bilim Merkezi’

    ‘İklim ve Çevre Bilim Merkezi’

    Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, İklim ve Sıfır Atık Dairesi bünyesinde hazırlıkları devam eden ‘İklim ve Çevre Bilim Merkezi’ni inceledi. Başkan Seçer, Türkiye’nin en büyük planetaryumunun da içinde yer aldığı merkezin Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim 2023 tarihinde açılacağının müjdesini verdi.

    İklim ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Dr. Kemal Zorlu’dan çalışmalar hakkında bilgiler alan Seçer, toplam 5 bin 250 metrekare alan üzerine kurulan ve içerisinde Türkiye’nin en büyük planetaryumu olan merkez hakkında açıklama yaptı. Seçer, “Bu planetaryum Türkiye’nin en büyük planetaryumu. 5 bin 250 metrekare üzerine kurulu bir bilim merkezi yapıyoruz. Burada deney düzenekleri, atölyeler, konferans salonu ve planetaryum olacak. Burada çocuklarımız bilim yapacak, ilim yapacak. Bir ilk oluyor. Türkiye’nin ilk İklim ve Çevre Bilim Merkezi olması ve şu anda koltuk kapasitesi ve çapı itibariyle de Türkiye’nin en büyük planetaryumunu yapıyoruz. Ayrıca uzayı izlemek için teleskop birimimiz olacak. Artık ailelerimiz diğer illerimize çocuklarını götürmek zorunda kalmayacak. Mersin de çok modern bir bilim merkezine kavuşmuş olacak” dedi.

    “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, biz de ilimin peşinden gidiyoruz”

    Günlük 720 öğrenciyi bu merkezde farklı seanslarda misafir edebileceklerine de değinen Başkan Seçer, “Bilime dair burada atölyelerimiz olacak. Deney düzeneklerimiz olacak. Sadece iklim ve çevre değil genel kültür konulu çalışmaların da yapılabileceği bir alan olacak. Planetaryum 360 derece ve 3 boyutlu görsel olanağı sunacak bir yapı olacak. Konferans salonumuzda önemli ve değerli bilgilerin aktarıldığı, öğrencilerimizin bilgilerine bilgi katacağı çalışmalar, konferanslar düzenleyeceğiz ve Mersin için çok büyük bir kazanım olacak. Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümü ve biz burayı Mersinlilere, çocuklarımıza 29 Ekim’de açmak ve armağan etmek istiyoruz. Herhalde Atatürk’ümüz bunu duysaydı çok mutlu olurdu. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, biz de ilimin peşinden gidiyoruz” diye konuştu.

    Türkiye’nin en büyük planetaryumu bu merkezde

    Öğrencilerin ve meraklılarının deney düzenekleri ile birçok şeyi deneyimleyecekleri merkezde, planetaryum odası ile de gökyüzüne dair her şey, 360 derece ve 3 boyutlu görüntülenme olanağına sahip olacak. Planetaryum, kapasitesi ile Türkiye’nin en büyüğü olacak. Planetaryumda astronomi ve uzay bilimleri alanında öğrenme, farkındalık oluşturma gibi çalışmalar üç boyutlu olarak yapılacak.

    Bilime dair her şey bu merkezde

    2 kattan oluşan İklim ve Çevre Bilim Merkezinin içerisinde toplam 121 interaktif deney düzeneği yer alacak. Özellikle 6-14 yaş grubu öğrencilere hitap edecek merkezde ayrıca atölyeler, planetaryum, fuaye, bekleme alanı, bilimsel gösterilerin yapılacağı konferans salonu da olacak. Merkezde bilim ürünlerinin satılacağı bir bilim mağazası ve misafirlerin dinlenebilecekleri bir bilim kafe de olacak. Birinci katta yer alacak olan planetaryumda, bilgisayarla yönlendirilen çoklu projeksiyon cihazı ve balık gözü lensi ile kubbe şeklinde hazırlanan bir yapının içinde güneşin, yıldızların, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin 360 derecede 3 boyutlu görüntüleri yansıtılacak. Bu alanda, uzay boşluğundaki hareketlerin gerçekçi bir şekilde simüle edilebilmesi sağlanacak.

  • Öğrencilere çevre, deniz ve iklim eğitimi

    Öğrencilere çevre, deniz ve iklim eğitimi

    ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün konusunda uzman hocaları, araştırma görevlileri ve genç araştırmacıları tarafından verilen eğitimlerde, deniz farkındalığı kazandırmak ve korumak başta olmak üzere çocuklarda deniz bilincinin yüksek olması ve yaşadıkları gezegene sevgiyle yaklaşmaları, iklim değişikliği, insan kaynaklı küresel ısınma gibi konularda da farkındalık oluşturmak hedefleniyor. Mayıs ayının sonuna kadar sürecek olan eğitimlerde çok sayıda öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi, eğitim boyunca ulaşım, kumanya ve eğitim materyali desteği sağlayacağı kaydedildi. Temiz Akdeniz için bilgi ve bulmaca kitapçığı da öğrencilerin eğlenerek öğrenmesi için hediye edildiği ifade edildi.

    “Amacımız çevre, deniz ve iklim bilincini kazandırmak”

    ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışan Dr. Evrim Kalkan, eğitimi kısa süre önce kurulan ODTÜ İKLİM-Orta Doğu Teknik Üniversitesi İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi çatısı altında verdiklerini belirtti. Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ile daha önce de çocuklara yönelik eğitim programı yaptıklarını aktaran Kalkan, “İklim merkezimiz kurulduktan sonra, çocuklara çevre, deniz ve iklim bilincini kazandırmak, onları bilimle buluşturmak ve biraz olsun hayatlarına dokunmak için bir araya gelmek istedik. Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ile daha önce de bu çalışmaları yapmıştık. Yine benzer bir iş birliği yaptık” dedi.

    Eğitimin içeriği ile ilgili detayları aktaran Kalkan, “İlk olarak çevre ve deniz nedir. Deniz canlıları nelerden oluşuyor gibi bilgilerin üzerinden geçiyoruz. İşin içine biraz oyun kattık. Hem denizleri ve denizde ne olduğunu öğrensinler, hem de oyun oynasınlar ve onlarda daha kalıcı bir iz bıraksın istedik. Daha sonra iklim meselesine giriyoruz. Deniz kirliliğinden, çöp probleminden bahsediyoruz. Biz yetişkinler yeterince sorumluluk alıp bir şeyleri değiştiremedik, ama çocuklara bunun bilincini ve farkındalığını kazandırmak ve bir şeyleri en azından gelecek nesiller üzerinden değiştirmek istiyoruz. Sonra eğlenceli bir deney aktivitemiz var. Orada küresel ısınma ile ilgili kimyasal tepkimelerin nasıl olduğu konusunda, eğlenceli 4-5 deneyden oluşan bir bölüm var. Ayrıca, çocuklara deniz koruma alanlarının önemini anlatabilmek ve farkındalık kazandırmak için de, burada her sene yaptığımız deniz kaplumbağaları izleme çalışmasını referans aldık. Onunla ilgili ne yapıyoruz, koruma faaliyetleri ne demek, nasıl olur, nasıl yapılır konularında interaktif şekilde bilgi veriyoruz” diye konuştu.

    “Yaklaşık 250 öğrenciye eğitim vermiş olmayı planlıyoruz”

    Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Proje Birimi’nde görev yapan Hacer Çabuk ise eğitim projesinin süreci hakkında bilgi vererek, ” Burada çevre kirliliği, denizin korunması, denizin tanınması, deniz canlılarının tanınması ve deniz kirliliğini önlemek maksatlı öğrencilere eğitim vermeyi hedefliyoruz. Eğitimlerimiz Mayıs ayı sonuna kadar sürecek. Toplamda 10 hafta olarak belirledik. Bu sürecin sonunda yaklaşık 250 öğrenciye eğitim vermiş olmayı planlıyoruz” şeklinde konuştu.

    4. sınıf öğrencisi Bade Akgül, eğitimde önemli bilgiler öğrendiğini söyledi. Çevreyi korumak için elinden geleni yapacağını ifade eden Akgül, “Doğa bizim yaşam alanımız. Nasıl denizler balıkların yaşam alanıysa, doğa da bizim yaşam alanımız. Doğa olmazsa biz yaşayamayız” diye kaydetti.

  • BUSKİ arıtma tesislerine enerji teşviki

    BUSKİ arıtma tesislerine enerji teşviki

    Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ Genel Müdürlüğü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili yönetmeliği gereğince yükümlülüklerini yerine getirmesinden dolayı geçtiğimiz yıllarda ödenen elektrik bedellerinin bir bölümünü geri aldı. Böylelikle kurum 2022 yılında yaklaşık 16 milyon TL tutarında aldığı teşvik ile Atıksu Arıtma Tesislerindeki enerji maliyetlerini büyük oranda azaltmayı başarmış oldu.


    Adım adım tüm atıksu arıtma tesisleri için teşviklerden yararlanmak adına çalışmaların sürdürüldüğüne dikkat çeken Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “BUSKİ Genel Müdürlüğümüz, sağlıklı içme suyu sağlamanın yanı sıra çevre sağlığı için de yatırımlarını sürdürmekte, devreye alınan atıksu arıtma tesislerinin de çevreye duyarlı ve verimli bir şekilde işletilmesini sağlamaktadır” dedi.


    Başkan Aktaş, ”2021 yılı itibariyle Doğu ve Batı Atıksu Arıtma Tesislerine ek olarak BUSKİ sorumluluğunda işletmesi devam eden Küçükkumla, Kirazlı ve Kurşunlu Atıksu Arıtma Tesisleri’nin de başvuru dosyasına eklenmesiyle birlikte toplamda beş adet atıksu arıtma tesisimiz enerji teşviki geri ödemesinden yararlanmaya hak kazanmıştır” ifadelerini kullandı.

  • CHP Bursa’da enerji ve iklimi konuştu

    CHP Bursa’da enerji ve iklimi konuştu

    Partinin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi’ndeki etkinliğin açılışında, iklim kriziyle ilgili geçmişte neler kaybettiklerini düşündüklerinde durumun vehametini gördüklerini söyledi.

    Tüketimin arttığını dile getiren Torun, “Eskiden teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Bu kadar fazla tüketmiyorduk. Bu kadar elbise de tüketmiyorduk. Araçlar bu kadar fazla değildi yani doğayı kirletecek olan egzoz gazı da bu kadar yoktu. Düşündüğümüzde aslında eskiden daha da mutluyduk ama yaşam konforumuz arttıkça maalesef bedeli de sorumluluğu da daha fazla artmaya başladı.” dedi.

    Torun, tüm bu konuları ele alacakları bir tarım çalıştayı gerçekleştireceklerini ifade etti.

    Belediyelerinin temiz enerji üretmek için yoğun gayret gösterdiğini belirten Torun, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Geçtiğimiz yıl haziran ayında Parti Meclisimizde, Yerel Yönetimler Politika Belgemizi kabul ettik ve o belgemizde de sürdürülebilir yerel yönetim başlıklı bir rapor ortaya koyduk. Burada da aslında en önemli konulardan biri yerel yönetim hizmetlerinin sürdürülebilir kılınması maddesiydi. Üç maddeden biri buydu ve burada da üç alt başlıkta da bunu topladık. Çevre, yerel kalkınma ve akıllı şehirler, bu bizim vizyonumuz. Şu anda yeni bir yerel yönetimler yasası için de yoğun bir çalışma içindeyiz.”

    Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ise dünyada yaşanan gıda krizinin de iklim kaynaklı bir kriz olduğunu vurguladı.

    Orman yangınlarının iklim krizi nedeniyle arttığına dikkati çeken Öztunç, “Orman yangınları büyük oranda insan eliyle yaşanıyor ama son iki yıldır, özellikle geçtiğimiz yıl Antalya’da ve Marmaris’te yaşanan yangınların Akdeniz çanağında bulunan ülkemizde küresel ısınmadan kaynaklandığı, kuru hava, nemsiz hava, sıcaklar bundan kaynaklandığı bilim insanları tarafından da anlatılıyor. Tüm bunlar insanoğlunun yaşamını olumsuz etkiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    Öztunç, iktidara gelmeleri halinde çevre, iklim değişikliği ve şehir konularında ayrı bakanlıklar kuracaklarını, tarım ve ormanı da birbirinden ayıracaklarını kaydetti.

    Kahramanmaraşlı olduğunu hatırlatan Öztunç, “Afşin-Elbistan Termik Santrali var Elbistan’da. Bildiğiniz insanoğlunun üzerine zehir saçılıyor. Bildiğiniz kül yağıyor. Dünyanın hiçbir yerinde yoktur siyah kar ama Afşin’de kar siyah yağar. Bu da iklim krizinin sebeplerinden biridir işte. İnşallah iktidara geldiğimizde Türkiye’de çevre sorunlarının çözüme ulaşacağını öngörüyoruz.” sözlerini sarf etti.

    “Üniversite-sanayi iş birliği de son derece önemli”

    Enerji ve Altyapı Projelerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın da dünyanın enerji ve iklim konularını tartıştığını belirtti.

    Nilüfer ilçesinde enerji kooperatifi kurduklarını aktaran Akın, şunları dile getirdi:

    “Türkiye’de hem büyük bir enerji krizi hem de iklim krizi ve pahalılıkla karşı karşıyayız. Tabii yaşanabilir bir dünya için hem enerjide hem de tarımda sürdürülebilirlik şart. Bunu da nasıl yapıyoruz? Cumhuriyet Halk Partisinin sürdürülebilir politikalarıyla. Size şunu net olarak söyleyeyim. Temiz, yenilenebilir enerjiyle, gıdayla, tarımla ve iklim krizinden kurtulan bir Türkiye’yi oluşturmak için biz arkadaşlarımızla birlikte hazırız. Şu anda Rusya ve Ukrayna arasında bir savaş var maalesef. Fakat buna rağmen bütün dünya ülkeleri özellikle Avrupa ülkeleri Avrupa Yeşil Mutabakatı’na sahip çıkıyor.”

    Enerji verimliliği konusunda çalışmalar yaptıklarını bildiren Akın, bu konuda kendi belediyelerinin projeler ürettiğini anlattı.

    Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık ise kalkınma stratejileri konusunda çalışmaları olduğu bilgisini verdi.

    Sürdürülebilirliğin en önemli aşamasında temiz enerji ve iklim eylemleri konularına yer verdiklerine değinen Karabıyık, “Bu süreç içinde Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimizin çok büyük sorumlulukları var ve bu sorumlulukların farkında olarak belediyelerimiz son derece önemli çalışmalar yapıyor. Üniversite-sanayi iş birliği de son derece önemli. Çalışmalara ışık tutulacaksa hem yerel yönetimler hem de üniversiteler bu çalışmalara katkı koymak durumundalar.” diye konuştu.

    CHP Bursa milletvekillerinin de katılımcılara seslendiği program, belediye başkanlarının sunumlarına yer verilen oturumlarla devam etti.