Etiket: iklim krizi

  • Bursa’da kat edilen mesafeler ağaca dönüşecek

    Bursa’da kat edilen mesafeler ağaca dönüşecek

    İklim kriziyle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla 2022 yılını İklim Yılı ilan ederek çalışmalarını bu doğrultuda yürüten, Nilüfer Belediyesi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) giden yolda iklim krizi ve muhtemel çözümlerinin daha iyi anlaşılabilmesi, ilgililer arasında dayanışma oluşturan ve iklim eylemini hızlandırmak için bağlantılar kuran kitlesel katılımlı uluslararası bir girişim olan Walk2COP 27’ye ev sahipliği yapıyor.

    İklim kriziyle mücadele konusunda dayanışma ve yürüyüşü genişletmek, daha geniş kitlelere ulaşmak ve sivil toplumun sesini hükümetlere duyurmak için COP26’nın ev sahipliğini yapan İskoçya’nın Glasgow kentinden, COP27’nin ev sahipliğini yapacak olan Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentine uzanan 12 ülkenin yer aldığı sanal bir rota çizildi.

    TÜRKİYE’DEKİ EV SAHİBİ NİLÜFER BELEDİYESİ

    İskoçya, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan, Lübnan, Ürdün ve Mısır’ın yer aldığı rotanın Türkiye’deki ev sahibi ise Nilüfer Belediyesi. Türkiye’de iklim değişikliği sorunları, çözümleri, iklim değişikliği ve tarımın konuşulacağı Walk2COP27 Zirvesi öncesi Nilüfer Belediyesi, “İklim için Harekete Geç” sloganıyla bisiklet turu düzenledi.

    Tura katılanların kat ettiği mesafenin ağaca dönüşeceği etkinlik, Mysia Yolları’nın Gümüştepe (Misi), Dağyenice, Atlas ve Çalı mahallelerini içine alan B1 parkurunda gerçekleşti. Sabah saatlerinde Misi meydanında toplanan bisiklet tutkunları, ilk olarak “Atlas GO” mobil uygulaması üzerinden Nilüfer Belediyesi takımına dahil oldular. Ardından Misi’den Çalı’ya uzanan 18 kilometrelik parkurda pedallayan bisiklet tutkunları, doğanın yeşiline katkıda bulundular.

  • İklim krizi yaşamı derinden etkileyecek

    İklim krizi yaşamı derinden etkileyecek

    Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliğinde Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi’nde yapılan Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı 3. Belediyeler Buluşması’nda, iklim krizinin sağlığa, gıda ve tarım sektörüne etkileri ele alındı.

    Açılış bölümünün ardından yapılan oturumların ilkinde; Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın moderatörlüğünde, iklim krizinin sağlığa etkileri ele alındı.

    Gezegenimizin yeni bir çağa doğru sürüklendiğini belirten Prof. Dr. Pala, “Pandemi dönemi insan ilişkilerini ve hayata bakış açısını değiştirdi. Küresel ısınma ve iklim krizi insan hayatını derinden etkileyecek. Isınma sonucu dünyada görülmeyen ısı dalgaları karşımıza çıktı. Doğal afetler ortaya çıkıyor. İçinde olduğumuz iklim krizinin doğrudan ve dolaylı olarak sağlık etkileri var. İklim krizinin gelecek 20 yılda en fazla etkileyeceği 20 ülke arasında Türkiye de var. Bulaşıcı hastalıklar, iklim olayları hayatımızı derinden etkileyecek. Yaşlılar, çocuklar, açık hava çalışanları, evsizler bu etkilerden daha fazla etkilenecek. Tabi bunun yanında birçok canlı zarar görecek ve doğal dengede de bozulmalar olacak. Yerel yönetimlerin bu konuda duyarlı olarak önlemler almaları gerekir” dedi.

     

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çevre Sağlığı Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz da panelde iklim krizine yol açan nedenler ve yerel yönetimlerin sorumluluklarını ele aldı. Tahminlere göre dünyada hava sıcaklıklarının hızla artış göstereceğini ifade eden Yavuz, “Gelecekte olumsuz etkileri yakından hissedeceğiz. Metan gazı salınımı ısınmayı arttırıyor. Bu salınımı 3’te bir oranında azaltmak gerekiyor. Emisyona katkı yapan ülkeler önlem almalı. Ama krizi fırsata çevirmeye çalışan ülkeler var. Çin kapitalist mantıkla hareket ederek önlem konusunda duyarsız davranıyor. Veriler 2100 yılında dünyanın 4.8 derece daha ısınacağını gösteriyor. Maalesef iyiye gitmiyoruz ve önlem alınmaya başlarsa kötü gidişat ancak yavaşlar” diye konuştu.

    Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Üyesi Doç Dr. Özge Karadağ da iklimin sağlık etkileri ve politika önerilerine değindi. Sağlıkta eşitsizliğin etkilerini vurgulayan Karadağ, “İklim krizi kolay önlenebilecek bir konu değil. Önlem alarak ancak yavaşlatabiliriz. Sağlık eşitsizliği dünyanın her yerinde var. Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, çevre ve yaşanan ortam toplum sağlığını birinci derecede etkiliyor. Bu konuda yerel yönetimlere büyük sorumluluklar düşüyor. Sağlık sistemi toplum sağlığının bir bölümünü oluşturuyor. Asıl önemli olan çevre ve yaşam koşulları. Pandemi bize çok fazla şey öğretti” şeklinde konuştu.

    Buluşmada yapılan bir diğer oturumda ise, iklim krizinin gıda ve tarım sektörüne etkileri tartışıldı. Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu moderatörlüğünde yapılan oturuma; CHP Bursa Milletvekili ve CHP Tarım Politikaları Başdanışmanı Orhan Sarıbal, Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üresi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ile Gıda Mühendisi Doç. Dr. Bülent Şık konuşmacı olarak katıldı. İklim krizinde doğru adımlar atarak sorunun çözülebileceğine dikkat çeken Sarıbal, “Olaya iki açıdan bakmak gerek. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin temel sorumlusu politika ve politikacılardır. Küresel kapitalist ve sömürü düzen de baş etkenlerdendir. Bu temel konuları ciddi şekilde değerlendiremezsek yapılan işlerin kıymeti olmayacaktır. Yaşanan olumsuz etkilerden en çok yoksul toplumlar ve sivil halk etkilenecek. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra büyük kalkınma ve sanayileşme modeli çevreyi kirletti. İnsanların kâr ve hırsı toplumu etkileyecek şekle geldi. Sorunlara ciddi şekilde bakılmazsa tarım alanları etkilenecek ve gıda krizi artacak. Pandemi bize çok şey öğretti. Tüm doğal kaynaklara sahip çıkmalıyız” dedi.

    Toprak haritalamasının önemine değinen Prof. Dr. Aksoy ise, “Toprak, su, hava eşittir yaşam. Bunlardan biri eksik olursa tarımsal üretim olmaz. Bu sürdürülebilirliği sağlamak için yaşamın en temel unsurlarından biri iyi toprak yönetimidir. Yeni kanun çıktı ve toprakların haritalanması vurgulandı. Bugüne kadar uygulama birkaç ilde uygulandı. İklim krizinden gıda erişilebilirliği açısından olumsuz etkilenmemek adına toprakları doğru yönetmek ve doğru tarım uygulamaları yapılmalı. Nilüfer Belediyesi toprak haritalaması ve analizlere önem veren kurumdur” dedi.
    Doç. Dr. Bülent Şık da iklim krizinin gıda ve beslenme krizine etkilerine değindi. Sorunun çok geniş boyutlu olduğunu vurgulayan Şık, “2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü hedef koymuştu. Raporda gıda güvencesine erişmede ciddi tehditler olduğu ve beslenme krizinin toplumları derinden etkileyeceği yer aldı. Sağlıklı beslenmede gıda erişim hakkı çok önem taşıyor. Son bir yıldaki gıda krizine bakarsak bu durum gelecekte de ciddi sorunlara yol açacak” diye konuştu.

    Buluşmanın son oturumunda ise, sürdürülebilir enerji ve iklim eylem planı çerçevesinde kentlerimizin durumu ele alındı. Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda; Bodrum Belediyesi adına Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Karşıyaka Belediyesi adına Doç. Dr. Emel Karakaya Ayalp, Nilüfer Belediyesi adına İklim ve Enerji Uzmanı Önder Algedik ve Tepebaşı Belediyesi adına Prof. Dr. Erol Nezih Orhon sunum yaptı.

  • Nilüfer’de ‘Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’ toplantısı

    Nilüfer’de ‘Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’ toplantısı

    Daha önceki iki buluşma Karşıyaka Belediyesi ve Tepebaşı Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleşirken, 3’üncü buluşma Nilüfer Belediyesinin ev sahipliğinde Bursa’da yapıldı.

    Akademisyenler, sektör temsilcileri, meclis üyeleri, STK ve çevreye duyarlı vatandaşların da katıldığı panel öncesi salondakilere seslenen Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “İklim krizi küresel bir sorun ve hayatımızın her alanını etkileyen bir konudur. Dünyada sanayi devrimi ile başlayan bu süreç, ne yazık ki bizi bir krizin eşiğine getirdi. Doğa ile barışık bir sanayileşmeyi başaramadığımız için endüstriyel kirlenme eko sistemde tahribata sebep oldu. Küresel ısınma ve ekolojik dengenin bozulması ve kuraklık yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladı” diye konuştu.

    “Hibrit tohum dayatmasına karşı, ata tohumlarını koruyup yaygınlaştırıyoruz”

    “Bugün bizi bekleyen iklim krizi, temelde insan hatasından kaynaklanmaktadır” diyen Başkan Erdem, “Toplumların bunu fark etmesini sağlayabiliyorsak eğer, bu gidişi değiştirebiliriz. Krizi durduramasak da şiddetini azaltabiliriz. Nilüfer’de biz bu konularda farkındalık oluşturmak için çok özel çabalar sarf ediyoruz. Nilüfer’deki çiftçilerimizi yeniden üretime teşvik etmek hedefiyle pek çok çalışma yürütüyoruz. İlaçsız üretim denemeleri yapıyoruz. Hibrit tohum dayatmasına karşı, ata tohumlarını koruyup yaygınlaştırıyoruz. Sadece kırsalda değil, kent merkezinde de vatandaşları balkon tarımına teşvik etmek için her yıl ata tohumlarından üretilmiş 10 binlerce sebze ve meyve fidelerini vatandaşlarımıza ücretsiz olarak dağıtıyoruz. Nilüfer genelinde toprak analizi yaptırıyoruz. Çiftçilerle paylaşacağımız sonuçlarla en iyi verimi almaya çalışacağız. Bu dünya hepimize yeter. Bilimin ışında doğa ile barışık yaşarsak üretime yönelir kendi potansiyelimizi hayata geçirirsek tüm krizleri aşabiliriz” şeklinde konuştu.

    “Yaşanabilir bir dünya için hem enerji hem de tarımda sürdürülebilirlik şarttır”

    Enerji Altyapı Projeleri Sorumlusu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Yaşanabilir bir dünya için hem enerji hem de tarımda sürdürülebilirlik şarttır. Bunu da CHP’nin sürdürülebilir politikalarıyla gerçekleştiriyoruz. Bugün seçim olsa, yarın iktidardayız. Bütün politikalarımızla, Türkiye’yi aydınlık geleceğe, yenilenebilir enerji, tarım, gıda ve iklim krizinden kurtulması için biz arkadaşlarımızla birlikte hazırız. Sadece gün bekliyoruz” dedi.

    “Hükümet, çevre konusunda çok duyarsız”

    Doğa Hakları ve Çevre Politikalarından Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ise, “Hükümet, çevre konusunda çok duyarsız. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. Çevre Bakanlığı ile Şehircilik Bakanlığı yan yana olamaz, mantığa aykırı bir durum söz konusudur. Bizim iktidarımızda inşallah o ayrılacak. Tarım ve Orman Bakanlığı da ayrılacak. Orman tek bakanlık olacak. Su İşleri ve Balıkçılık Bakanlığı olacak. Türkiye’nin deprem ülkesi gerçeğini bilmeyen kimse yok. Ancak bekliyoruz ki deprem olsun, depremden sonra kurtarma çalışmalarını yapalım. AK Parti’nin en iyi yaptığı da bir afetin yaşanmasından sonra müdahale etmesidir. Öncesinden bir tedbiri yoktur. Deprem ülkesinde deprem ile ilgili tek çalışmayı CHP’li belediyeler yapıyor. İnşallah iktidara geldiğimizde, geliyoruz da, Türkiye’de çevre sorunlarının daha çözüme ulaşacağını göreceğiz. Türkiye, yeniden güçlü, büyük Türkiye olma yolunda CHP ve 13’üncü cumhurbaşkanı olacak olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yürüyecektir” şeklinde konuştu.

    “Sadece CHP belediyelerimiz 10 milyar liraya yakın destek vermekte”

    Yerel Yönetimlerden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da, “İktidar, tarıma 25 milyar lira destekte bulunurken, bizim sadece CHP belediyelerimiz 10 milyar liraya yakın destek vermektedir. Enerji konusunda da her bir belediyemiz güneş veya farklı bir enerji türünü üretebilmek için yoğun gayret içerisinde. Bu çabaların da ne kadar kıymetli olduğu önümüzdeki süreçte anlaşılacaktır. Tüm belediye başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Geleceğin güzel Türkiye’sinde hep birlikte yaşayacağız. Bu ülkenin sorunlarını çözecek sermaye birikimimiz ve insan birikimimiz var. Tüm sorun, bu kaynakların yanlış yerde kullanılması ve halka değil ranta çalışmasıdır. Bir avuç insanın refahı için bu ülkenin 84 milyonunun mağdur olmasıdır. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Yerel ve genelde de buna asla izin vermeyeceğiz. İnşallah millet iktidarında, millet masasıyla kuracağımız iktidarda sorunların tümünün çözümüne talibiz. Birikmiş bütün sorunlarını da inşallah çözeceğiz. Yaşanılabilir bir Türkiye’yi hep birlikte ortaya çıkaracağız” dedi.

    Konuşmaların ardından belediye başkanlarının oturumuna geçildi.

  • Kahve tiryakilerini üzen haber! Tükeniyor

    Kahve tiryakilerini üzen haber! Tükeniyor

    Son dönemde yapılan çalışmalarda iklim değişikliğinin çevresel ve sosyolojik etkileri incelenirken, ABD’de gıda, özellikle de kahve üzerindeki etkisi üzerine bir çalışma gerçekleştirildi. New York ve Michigan State Üniversitesi bilim insanları tarafından gerçekleştirilen çalışmada, “Yüksek kaliteli kahve türlerinin yüzde 60’ının iklim değişikliğinin olumsuz etkileri nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu gözüküyor” denirken, “Muhtemelen hayatımızın geri kalanında her gün kahveye daha fazla para ödeyeceğimiz anlamına geliyor” ifadeleri yer aldı.

    Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan yeni bir araştırmaya göre, iklim değişikliğinin gıda ürünlerine, özellikle de kahve üretimine büyük darbe vuracağı belirtildi.

    İklim değişikliğinin etkileri üzerine araştırma gerçekleştiren New York ve Michigan State Üniversitesi bilim insanları, iklim sorununa dikkat çekmek ve büyük bir sorun olduğunun altını çizmek için potansiyel tehlikelere dikkat çekti.

    İklim değişikliğinin sadece bir çevre sorunu olmadığını, bir tüketici sorunu da olduğunu belirten bilim insanları, halkın bu konuyu anlamakta zorlandığını ve bu nedenle basit terimlerle ifade ettiklerini söyledi.

    Araştırmada, “İklim değişikliği, muhtemelen hayatımızın geri kalanında her gün kahveye daha fazla para ödeyeceğimiz anlamına geliyor” denildi.

    Konuyla ilgili konuşan Michigan State Üniversitesi’nde tarım, gıda ve kaynak ekonomisi bölümü başkanı Titus O. Awokuse, tüketicilerin artan sıcaklıklar, aşırı yağışlar ve şiddetli kuraklıkların sıklığı nedeniyle çok daha pahalı ve daha düşük kaliteli kahve beklemeleri gerektiğini söyledi.

    Awokuse, “Son araştırmalar, yüksek kaliteli kahve türlerinin yüzde 60’a varan kısmının iklim değişikliğinin olumsuz etkileri nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor” dedi.

    Gıda maliyetlerinin her geçen gün arttığını belirten bilim insanları, bunda corona virüs pandemisi, arz ve işgücünün büyük etkisinin olduğunu belirtirken, iklim etkisinin de büyük payının olduğunu aktardı.

    Konuyla ilgili konuşan New York Üniversitesi’nde beslenme ve gıda çalışmaları öğretim görevlisi doçent Carolyn Dimitri, “Fiyatlar arz ve talebi yansıtıyor ve üretim maliyetleri yükselirse veya arz daha da kısıtlanırsa fiyatlar yükselir” dedi.

    Dimitri, “İklim değişikliği muhtemelen üretim maliyetlerini artıracak ve en azından bazı yıllarda arzı azaltacak” diye konuştu.

    Dünyanın en büyük kahve üreticisi olan Brezilya’da yaşanan aşırı hava olayları nedeniyle kahve fiyatları son dört yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

    Pandemi ile ilgili konular nedeniyle yaşanan tedarik ve kahve çekirdeklerinin maliyeti ise bu yıl şimdiye kadar yüzde 40’tan fazla arttı.

  • Beyşehir Gölü’nde sular 150 metre çekildi

    Beyşehir Gölü’nde sular 150 metre çekildi

    Konya ve Isparta topraklarındaki Beyşehir Gölü’nde su, kıyıdan yaklaşık 150 metre çekildi. Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hasan Kurt, ”Beyşehir Gölü’ne ciddi bir kaynak sağlanmadığı sürece ve eğer bu yıl da ciddi bir kışımız olmazsa, Beyşehir gölünü herkes yok saysın. Göl önceden can çekişiyordu, şu anda ölme derecesine geldi” dedi.

    Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olarak bilinen 656 kilometrekare yüzölçüme sahip Beyşehir Gölü, Çarşamba Çayı ile Konya Ovası’nın sulanmasına katkı sağladığı gibi 466 balıkçının da geçim kapısı oluyor. Ancak iklim değişikliği ve bilinçsiz tarımsal sulama nedeniyle göldeki su, kıyıdan yaklaştık 150 metre çekildi. Su çekildiği için de balıkçılığın yapılması güçleşiyor. Aşırı kuraklık nedeniyle balıkçıların çoğunun göle açılıp, avlanamadığını belirten Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hasan Kurt, şunları söyledi:

    ”Aşırı kuraklıktan ve suların çekilmesinden dolayı 400’ün üzerinde balıkçımız, göle avlanmaya gidemiyor. Şu an 60 teknemiz gölde zor şartlarda çalışıyorlar. Suların çekilmesinden dolayı aşırı da otlanma meydana geldi ve balıkçılarımız ağ atacak yer bulamıyor. Beyşehir Gölünde su seviyesi 1122.40 kotuna geldikten sonra Çarşamba Çayı’na tarımsal sulama için su verilmemeye başlandı. Ancak Şarkikaraağaç bölgesinde 3 tane pompa ve 2 tane de Beyşehir bölgesinde Kıreli Sulama Projesi var. Bunlar aşırı bir şekilde, hoyratça ve vahşi sulama dediğimiz sistemle sulama yapıyorlar. Ayrıca burada bizi etkileyen konulardan bir tanesi Devlet Su İşleri, Beyşehir Gölü’nü besleyen kaynakların önüne baraj ve gölet yaptılar. Bunlar zaten su tutmuyor ve gelen suyu da engelliyorlar.”

    BEYŞEHİR GÖLÜ CAN ÇEKİŞİYORDU, ŞU ANDA ÖLME DERECESİNE GELDİ

    Hasan Kurt, tedbirler alınmazsa Beyşehir Gölü’nün önümüzdeki yıllarda tamamen kuruyabileceğine dikkat çekerek, ”Ciddi bir kaynak sağlanmadığı sürece ve eğer bu yıl da ciddi bir kışımız olmazsa, Beyşehir Gölü’nü herkes yok saysın. Göl önceden can çekişiyordu, şu anda ölme derecesine geldi. Eğer Beyşehir Gölü’nü istiyorsak, uzman ekipler gelip gölde, geniş kapsamlı inceleme yapıp acil eylem planı yapılması lazım. Eğer istemiyorsak, kendi haline bırakırız, birkaç yıl sonra da artık’ Burada bir Beyşehir Gölü vardı’ diye anlatırız. Geçtiğimiz yıldan bugüne kadar aynı bu zamanlarda bizim su seviyelerini görürsünüz. 2 metrenin altında aşırı su çekilmesi oldu. Kıyıdan da 150 metre çekildi, diyebilirim. Eğer bu kuraklık bu şekilde devam ederse, seneye balıkçılarımızın hiçbiri göle çıkamaz” diye konuştu.

    ‘GÖLÜN BU HALİNİ GÖRDÜKÇE ÜZÜLÜYORUZ’

    Bölge halkından Hasan Kaser ise, çocukluk yıllarındaki gölün durumu ile şu an kuraklık halini gördükçe üzüldüğünü belirtti. Kaser, ”55 yaşındayım. Gölün bu halini gördükçe üzülüyorum. Yaş itibarıyla hatırladığım kadarıyla 50 yıldır gölü bu şekilde görmedim. Böyle bir durum yoktu ve balık durumu da aynı şekilde, daha önce de 8 -10 çeşit balık varken, şu anda balık da yok. Gölün bu durumu bizleri gerçekten çok üzüyor. Bunda kuraklığın etkisi olduğu kadar tahminimce DSİ’nin yanlış politikası da var. Çünkü gölü besleyen kaynakların önlerine göletler yapıldı. Buna da bir çözüm bulunulması lazım. Sulamalara dikkat edilmesi gerekiyor. Yoksa ilerleyen dönemlerde buralarda bol bol kavun ekeriz, karpuz ekeriz, arpa ve buğday ekeriz. Çocukluğum bu mahallede geçti ve şu anda röportaj yaptığımız yerler suydu. Biz buralarda balık tutar, göle girerdik. Şimdi göle girebilmek için ancak Karaburun plajına gitmek gerekiyor” dedi.

  • Buzulları zirvesine ilk kez yağmur yağdı

    Buzulları zirvesine ilk kez yağmur yağdı

    ABD Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi, Grönland’daki buzulların zirvesine ilk kez yağmur yağdığını açıkladı.

    İklim krizi etkisini son olarak Grönland’da gösterdi. ABD Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi tarafından yapılan açıklamaya göre, Grönland’da 14 Ağustos’ta buz tabakasının 3 bin 216 metrelik zirvesine birkaç saat boyunca yağmur yağdı.  Sıcaklığın donma noktasının altına nadiren indiği bölgede görülen ilk yağmur olduğu vurgulandı.

    ABD Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi’nden Twila Moon bu durumun “artan sel, yangın ve diğer durumların yanı sıra sera gazı emisyonlarını azaltma ihtiyacına işaret eden birçok alarm zilinden biri” olduğunu söyledi.

    Bilim adamı Ted Scambos ise “Bu eşi benzeri görülmemiş bir durum. Binlerce yıldır görülmeyen eşikleri geçiyoruz ve açıkçası bu, yaptığımız şeyi havaya göre ayarlayana kadar değişmeyecek” ifadelerini kullandı.

    Grönland Temmuz ayında büyük çaplı bir erime kaydederken, 2021’in yaygın erimenin görüldüğü 4 yıldan biri olduğu ifade edildi.