Etiket: iletişim başkanı fahrettin altun

  • “Milletin iradesine saygı duyun”

    “Milletin iradesine saygı duyun”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, başkanlık binası konferans salonunda Sosyal Medya Platformlarında Dezenformasyonla Uluslararası Mücadele Paneli’ne katıldı. Altun burada yaptığı konuşmada, karşılarında küresel algı ve bilgi merkezlerini elinde tutarak dünyanın farklı yerlerinde operasyonlar yapmaya çalışan, akademiden medyaya birçok alanda etki ajanlarının ve ülkelerin kendi çıkarlarına göre yönetilmesini sağlayan çetelerin olduğunu ifade ederek, “Tarihsel ve aktüel olan bu saldırıların bilincinde olan milletimiz de işte bu nedenle çok açık bir şekilde Cumhurbaşkanımızın mücadelesine omuz veriyor. Çünkü çok iyi biliyoruz ki, bu mücadele bir hakikat mücadelesidir. Bu mücadele, bir bağımsızlık mücadelesidir. Bu mücadele, bir insanlık mücadelesidir. Bu mücadele, bir haysiyet mücadelesidir. Bu mücadele, sadece Türkiye için değil, tüm insanlık için tarihsel bir imkandır, fırsattır” dedi.

    “Sosyal medyanın nasıl demokrasi soslu ama demokrasi karşıtı bir silah olarak kullanıldığını artık hepimiz biliyoruz”

    Sosyal medyanın zihinsel etki ve psikolojik harp unsuru olarak kullanılması ile dünyanın son yüz yılda yaşadığı çatışmanın, savaşın ve insani trajedilerin daha sık insanların karşısına çıktığını dile getiren Altun, “Bununla birlikte kimi ülkelerin, örneğin Amerika’nın seçimlerinde dahi sosyal medyanın nasıl demokrasi soslu ama demokrasi karşıtı bir silah olarak kullanıldığını artık hepimiz biliyoruz” diye konuştu.

    Altun, Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasından sonra başlayan Twitter ifşa serilerinin sosyal medya platformlarına manuel şekilde ve algoritma oyunlarıyla müdahale edildiğinin gözlemlenebildiğini belirterek, “Bu ifşalarda seçim kampanyalarına destek için açılan hashtag kampanyaları, bot hesapların bu süreçteki aktif rolünü, üst düzey yönetici ve tanınmış politikacılardan Twitter yönetimine giden kara listeye alınma talimatlarını gördük. Ortaya atılan ifşa serilerinde sansüre uğrayan ya da talimat veren tarafta pek çok ünlü gazeteci, politikacı, iş insanı ve üst düzey bürokratın adı geçiyor. Üstelik bu isimler algoritmaların ötesinde bir filtreleme sistemine takılıyor” ifadelerini kullandı.

    “Mevcut iktidara destek verenlerin hesaplarının kapatıldığını gördük, öğrendik”

    Altun, Twitter ifşalarını sosyal medyanın gerçek yüzünün anlaşılması bakımından önemli gördüklerini belirterek, “Mevcut iktidara destek verenlerin paylaşımlarının nasıl görünmez kılındığını, hesapların kapatıldığını ya da bir şekilde onların gerçek anlamda baskılandığını, yine bu ifşalar içinde gördük, öğrendik” değerlendirmesini yaptı.

    “Şebekenin seçimler öncesi milletin iradesini etkilemek için nasıl çalıştığını ibretle gördük”

    Altun, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Geçtiğimiz günlerde muhalefet yapılarının sosyal medya üzerinden nasıl trol ağları kurduklarını, seçime yönelik dezenformasyon ve provokasyon yapmak üzere nasıl örgütlendiklerini ortaya koyan bir haberle sarsıldık. Kriminal ve kimi zaman terör örgütleriyle ilişkili yüzlerce kişi tarafından işletilen ve milyonlarca insanı manipüle eden şebekenin seçimler öncesi milletin iradesini etkilemek için nasıl çalıştığını ibretle gördük.”

    “Trol şebekelerinin deşifre olmasının önüne geçmek için son on gündür canhıraş bir mücadele veriyorlar”

    Altun, muhalefetin İletişim Başkanlığına ve kendisine yönelik iftira ve saldırılarının altında muhalefetin yönettiği çetelerin ifşa olmalarının ve deşifre olmalarının yattığını söyleyerek, “Seçime yönelik olarak uzun zamandır çalıştıkları ve besledikleri trol şebekelerinin deşifre olmasının önüne geçmek ve gündemi farklı bir yöne çekmek için son on gündür canhıraş bir mücadele veriyorlar. Yalan üstüne yalan, iftira üstüne iftira atıyorlar. Ancak beni ve çalışma arkadaşlarımı açıkça hedef göstererek kendi düzenbazlıklarının ve beceriksizliklerinin önüne geçmeye çalışan bu zihniyeti biz çok iyi tanıyoruz” dedi.

    “Milletin iradesine saygı duyun”

    Altun, muhalefete ve trol çetelerine, “Beyhude bir çaba içindesiniz. Bu beyhude çabadan vazgeçin. Milletin iradesine saygı duyun. Milletin sözü sizin için de esas olsun ve bizim bu türden ithamlarla, bu türden iftiralarla, bu türden yalanlarla yolumuzdan, davamızdan dönmeyeceğimizi de çok iyi bilin” dedi.

    Panel, Altun’un konuşmasının ardından Ahngeli Shivam’ın moderatörlüğünü yaptığı “Sosyal Medya Algoritmaları ile Dezenformasyon” başlıklı 1. oturum ile devam etti.

  • İslamofobi nefret suçu olarak görülmeli

    İslamofobi nefret suçu olarak görülmeli

    İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Toplantısı, dün Beşiktaş’ta bir otelde başladı.

    Toplantının bugünkü bölümüne, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülke temsilcileri katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan toplantının açılış konuşmasını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun gerçekleştirdi. Altun, günümüzde hakikate ulaşmanın zorlaştığını, her geçen gün daha fazla dezenformasyona maruz kalındığını ve dezenformasyonun önüne geçilmesi için çalıştıklarını söyledi. Fahrettin Altun, son dönemde yükselişe geçen İslamofobi hakkında ise, bunun bir suç olduğunu ve İslamofobi ile mücadele etmenin sadece Müslümanların değil, uluslararası toplumun bir görevi olması gerektiğini ifade etti.

    “Artan teknolojik imkanlar gerçekliğin bozulmasını beraberinde getiriyor”

    Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında işaret ettiği üzere, iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte bilgiye, habere ulaşmak kolaylaşırken, insanlığın hakikatle bağı giderek zayıflıyor. Geldiğimiz noktada her boyutta gerçeğe ve doğruya ulaşmanın zorlaştığı ‘hakikat ötesi’ bir dönemi tecrübe ediyoruz. Günümüzde dünyanın dört bir yanında bireyler, toplumlar ve ülkeler dezenformasyona, yalana, çarpıtmaya her geçen gün daha yoğun bir şekilde maruz kalıyor. Görüyoruz ki artan teknolojik imkanlar daha çok, gerçekliğin bozulmasını beraberinde getiriyor. Hakikat ötesi çağda gerçekliğin ideolojik saplantılara kurban edildiğini, teknoloji şirketlerinin beklentileri doğrultusunda manipüle edildiğini ve vesayet çevrelerinin çıkarlarına göre yeniden inşa edilebildiğini görüyoruz. Bu soruna dikkat çekmek ve çözüm bulmak amacıyla konferansımızı bu yıl ‘Hakikat Ötesi Dönemde Dezenformasyon ve İslamofobi ile Mücadele’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. Hakikate sahip çıkmalıyız. Hakikate sahip çıkmak ve hakikat için mücadele etmek, yüce dinimiz İslam’ın temel öğretilerinden biridir. Dolayısıyla bizlerin bireysel ve toplumsal hayattan uluslararası ilişkilere, her boyutta hakikatten ayrılmamak, hakikati hâkim kılmak bizim temel sorumluluğumuzdur” dedi.

    “İslamofobi ile mücadele etmek uluslararası toplumun asli görevlerindendir”

    Özellikle son dönemde artış gösteren İslamofobi’nin bir insanlık suçu olduğunu söyleyen Fahrettin Altun, “Sayın Cumhurbaşkanımız dünkü konuşmasında, bir yüzünde dezenformasyon ve dijital terörün bulunduğu madalyonun, diğer yüzünde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı olduğuna dikkat çekti. Gerçekten de günümüzün küresel tehditlerinden biri de hiç kuşkusuz İslam düşmanlığıdır. İslam düşmanlığının bugün literatürdeki karşılığı İslamofobi’dir. Biz İslamofobi dediğimizde esas itibarıyla İslam karşıtlığını, Müslüman düşmanlığını kastediyoruz. İslam dinine ve Müslümanlara yönelik düşmanlık ne yazık ki dünyanın dört bir yanında yoğun bir şekilde kendini gösteriyor.

    Günümüzde dezenformasyon faaliyetleriyle kasıtlı şekilde yükseltilen İslam ve Müslüman karşıtlığı ne yazık ki günden güne kendisine daha geniş alanlar bulabiliyor. Böylece İslam ve Müslümanlar ötekileştirilerek bir nefret nesnesi haline getirilmek isteniyor. Bunun arkasında bir endüstri olduğunu da bugün net bir şekilde görüyoruz. Her yıl yayınlanan Avrupa İslamofobi Raporuna baktığımızda İslam karşıtı ırkçılığın sosyal ve siyasal yaşamın birçok alanında hissedildiğini görüyoruz. İslamofobi aynı zamanda uluslararası toplumu da parçalayan, küresel huzur ve istikrarı tehdit eden bir özelliğe de sahiptir. Dolayısıyla tüm dünyanın İslamofobi ve İslam düşmanlığını açık bir nefret suçu, bir insanlık suçu olarak görülmesi ve bu suçla etkili şekilde mücadele etmesi gerekiyor. Yani bu suçla mücadele etmek sadece Müslümanların değil, uluslararası toplumun asli görevlerinden biri olmak durumundadır. Fakat görüyoruz ki ne yazık ki bazı ülkeler bu insanlık suçuyla mücadele etmek bir yana, yürürlüğe koydukları düzenlemelerle İslamofobinin kurumsallaşmasına hizmet ediyorlar” diye konuştu.

    “Müslümanların yaşadığı sistematik sorunlar uluslararası gündemin bir parçası olmalıdır”

    İslamofobi’nin doğurduğu olumsuz sonuçlara dikkat çeken Fahrettin Altun, “Müslümanlara yönelik şiddet yalnızca İslam karşıtlığının hızlı bir yükselişte olduğu Batı ülkelerinde de karşımıza çıkmıyor. Dünyanın farklı coğrafyalarında, doğu coğrafyasında da karşımıza çıkıyor. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm küresel kurumların reforma tabi tutulması gereklidir. İslamofobi ile mücadele noktasında da bu gerekliliğin kendini açık ve net bir şekilde gösterdiğini görüyoruz. Bu nedenle küresel örgütlerde İslam ülkelerini de kapsayan karar alma mecraları genişletilmelidir. İslam ülkelerinin bu küresel örgütlerde etkinliği artmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız, “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek Birleşmiş Milletler Reformuna işaret ettiğinde orada aynı zamanda İslam dünyasının temsiliyetinin de zayıflığına işaret etmektedir. Müslümanların yaşadığı sistematik sorunlar uluslararası gündemin elbette bir parçası olmalıdır. Bu noktada İslam ülkelerinin ilgili kurum ve kuruluşları bu iş birliklerini artırmalı, yeni mekanizmalar ve çalışmalar ortaya koymalıdır. Biz bu kapsamda İslam İşbirliği Teşkilatının gerçekleştireceği faaliyetlerin hayati öneminin farkındayız” şeklinde konuştu.

    “Hakikatten uzak ve düşmanca söylemleri ifşa etmeliyiz”

    Uluslararası yayın organlarının Müslümanlara yönelik olarak son derece olumsuz imajlar çizdiğini belirten Altun, “Küresel ana akım medya Müslümanların sorunlarına, görüşlerine yeterince yer vermiyor. Bu durum, uluslararası medyayı bir yankı odasına çeviriyor. İslam’ın ve Müslümanların hedef gösterilmesiyle birlikte de nefret suçu ve şiddet ortamı bu yankı odasında büyütüldükçe büyütülüyor. Hiç kuşkusuz, İslamofobinin yayılmasına neden olan diğer bir unsur da, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen dezenformasyon kampanyalarıdır. Aşırı sağın, popülist siyasetin sosyal medya üzerinden Müslümanlara yönelik dezenformasyonun artmasında da etkili kampanyalarıyla yeni insanlık suçlarına zemin hazırlıyorlar. Türkiye olarak ilgili kurumlarımız aracılığıyla İslamofobiyle mücadele etme ve bu konuda farkındalık oluşturma doğrultusunda da yoğun bir gayret gösteriyoruz. Böylesi zor bir dönemde hakikati anlatmak ve dezenformasyona geçit vermemek hepimizin ahlaki ve insani sorumluluğudur. Müslümanlar olarak gerçeğin savunucusu olarak çalışmalarımızı derinleştirmeliyiz. Hakikati tüm dünya ve insanlık için gündelik yaşamdan akademiye, medyadan siyasete kadar her alanda meşru bir zemin olarak kabul ettirmeliyiz. İslam’a ve Müslümanlara karşı geliştirilen hakikatten uzak ve düşmanca söylemleri ifşa etmeliyiz. Hoşgörü ve barış dini olan İslam’ın dünya kamuoyuna kendi özü ve gerçeğiyle gösterilmesi ancak bu şekilde mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.