Etiket: “İnsanlık

  • “Gazze’de yitirilen insanlık”

    “Gazze’de yitirilen insanlık”

    Denizli’de 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşanan insanlık dışı olayları tekrar gündeme getirmek, geçtiğimiz gün Refah Sınır Kapısı’nda çadır kente yapılan saldırıya tepki göstermek için konferans düzenlendi. Denizli İmam Hatip Mezunları Derneği (DENİMDER), tarafından ‘Gazze’de Yitirilen İnsanlık’ konulu konferansa konuşmacı olarak çevirmen Ayçin Kantoğlu katıldı. Kantoğlu’nu dinlemeye gelenleri salon almadı. Servergazi İmam Hatip Ortaokulu Konferans salonunda düzenlenen etkinliğe Merkezefendi Kaymakamı Abdullah Demir, PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Tarım Orman İl Müdürü Şakir Çınar, TKDK Müdürü Bilal Taştepe, Et ve Süt Kurumu Denizli Et Kombinası Müdürü Alper Durmuş, Denizli Gönüllü Platformu Başkanı Ayhan Doğruyol, Denizli Şube Başkanı Serdar Çiftçi, davetliler ve vatandaşlar katıldı. Program Muhammet Sav’ın okuduğu Kuran’ı Kerim’le başladı. Sudanlı Muhammet Adil ise neşit seslendirdi.

    Filistin de dünyanın gözü önünde aylardır büyük acıların, büyük bir vahşetin yaşandığına dikkat çeken DENİMDER Başkanı Fatih Işık, açılış konuşmasında ‘Allah’ın selamı rahmeti Filistin’de Gazze’de tüm dünyadaki mazlum ve mağdur kardeşlerimizin üzerine olsun. Bu salonu dolduran herkes gibi biz bir duruş için buradayız. 7 Ekimden bu güne kadar dünyanın gözü önünde yapılan vahşete insanlık dışı davranışlara karşı yerimiz, yurdumuz, tavrımız, duruşumuz belli olsun diye buradayız. Rabbim duruşumuzu ve yerimizi kaybettirmesin’ dedi. Program Ahmet Talha Altuntepe’nin okuduğu şiirle devam etti.

    “Savaşında bir adabı vardır”

    Daha sonra kürsüye çıkan çevirmen Ayçin Kantoğlu ise savaşında bir adabının olduğuna dikkat çekti. Filistin’de İsrail tarafından sergilenen vahşete karşı herkesin elinden geldiğince tepki göstermesi gerektiğini anlatan Kantoğlu, “Savaşında bir adabı vardır. Savaşta illaki kayıplar olur. Ana kadınlar, çocuklar, hastaneler, sağlık çalışanları, camiler, çadır kentler bombalanmaz, masumlar öldürülmez. Bu olaylara da sessiz kalınmaz. Oradan öldürülen çocuklar bizim çocuklarımız. Çünkü her çocuk masum doğar, İslam dini üzerine doğar. Yaşanan vahşeti kabul etmediğimiz için buradayız. Daha öncesi de var ama 7 Ekimden bu yana orada yaşanan büyük acılar, ölümler hepimizi derinden üzdü, üzmeye de devam ediyor. En son Refah’ta sınır kapısında çadırların içinde yaşamak zorunda kalanlar bombalandı. Bunun haklı bir izahı olabilir mi” dedi.

    “Ayağa kalkmalıyız”

    Yaşanan vahşete karşı herkesin ayağa kalkması gerektiğini, elinden geldiğince boykota devam etmesi gerektiğini anlatan Kantoğlu, “Bırakın çamaşırlarımız çok beyaz olmasın, bırakın bardaklarımız da tabaklarınızda çizikler olsun, bir bardak kahvede içmeyiverin, hamburgerinizi evinizde kendiniz yapın. Boykot yapmaya karar vermek bir an meselesidir. Görülen bütün o vahim tablolar, videolar, kayıtlar sizi anında böyle bir karar almaya sevk eder ama bunu sürdürmek bir şahsiyet meselesidir. Dirençli olmak, şuurlu olmak, orada çocukların hali hazırda ölmekte olduğunu unutmamak ve iki buçuk milyon insanın orada bir abluka altında can mücadelesi verdiğini akılda tutmak gerek. Ama görüyorum ki kahveciler falan dolu bu ciddi bir kimlik kaybına işaret ediyor bu kimliği sizler kurmadınız kaybetmek hakkına sahip değilsiniz” dedi.

    “Elimizden gelen başka ne varsa yapacağız”

    Yaşanan vahşete her gün tepki gösterilmeye devam edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kantoğlu, “Bizler İrlandalı kadar olamayacak mıyız? Fransız kadar olamayacak mıyız? Her gün mutat olarak ne varsa gösteri, sergi, tweet atmaksa atmak, bir tabelayı taşımaksa, bir dövizin kaldırmaksa onu yapmak boykot listesi yapıyor bizimkiler biz de yapıyoruz ama bize bu yan yok yemek yemeye gidiyorsunuz bütün restoranlar kola satıyor. Adamlar kendileri biz seçildik. Arz mevt denilen topraklar bizim diyorlar Bu söylenen toprak parçası içinde bizimde 18 şehrimiz bulunuyor. Yani Filistin’den sonra sıra sizde diye artık yüzümüze söylüyorlar. Bir şey saklamıyorlar, hiç kimseden çekindikleri falanda yok. Dünyanın gözünün önünde vahşete devam ediyorlar. O zaman iş başa düştü demektir. O zaman herkes kendisinden başlayarak bu işgale dur demek zorundadır. Hangi ismin altında olduğumuz, hangi siyasi görüşte olduğumuzun bir önemi yoktur” dedi.

    Gazzeli çocuklar hapiste

    100 yıldır Filistin bölgesinde kanın dinmediğini, 7 Ekimden bu yana ise büyük vahşetin yaşandığı Gazze’de tutuklu 12 yaş altı 550 çocuğun bulunduğuna dikkat çeken Kantoğlu, şöyle konuştu:

    “Neyle karşı karşıya olduğumuzu farkında mısınız? Dünyanın en gelişmiş organ bankasıyla deri bankasını kurmuş adamlar. Peki kimin bu organlar bu deriler kimin ve cevabını biliyoruz ya bir ulusun bir başka ulusu organınla derisine varana kadar istismar ettiğine ben bu yaşa geldim şahit oldum ama vaziyet budur o yüzden burası Anadolu’dur çocuğu katledilen her ana ayağa kalkar. Mevla kerimdir. Önce biz ayağa kalkalım sonrası gelir. Çünkü bütün Gazzelileri öldüremeyecekler, katledemeyecekler”

  • İnsanlığın ortak mirasları

    İnsanlığın ortak mirasları

    Türkiye’nin zengin somut olmayan kültürel mirasının görkemli örneklerinin UNESCO aracılığıyla tüm insanlıkla paylaşılması, Anadolu kültürünün zenginliğine vurgu yapılarak somut olmayan kültürel miras unsurlarının taşıdığı turizm değerlerinin tüm dünyaya anlatılması, tanıtılması ve ecdat yadigarı kadim kültürel miraslarının korunarak gelecek nesillere aktarılması vizyonuyla gerçekleştirilen çalışmalar devam ediyor.

    Türkiye’nin 2006 yılında taraf olduğu, insanlığın somut olmayan kültürel mirasının korunması amacı ile imzalanan UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında önümüzdeki yıl değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü tarafından üç ayrı aday dosya hazırlandı.

    Bu kapsamda beyaz kumaş üzerine iplik sayılarak ve çekilerek yapılan “Antep İşi Nakışı”, yün gibi hayvansal liflerin üzerinde bulunan pulların sıcaklık, nem ve basınçtan dolayı sürtünme yoluyla birbirine kaynaşması ile ortaya çıkarılan “Geleneksel Keçe Yapımı” ve “Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar”ı UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine eklenmesi için Türkiye tarafından UNESCO’ya sunuldu.

    “Antep İşi Nakışı” ulusal dosya olarak, “Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar” Türkiye’nin moderatörlüğünde Bulgaristan’ın katılımı ile, “Geleneksel Keçe Yapımı” ise çok uluslu ve Kırgızistan’ın moderatörlüğünde Azerbaycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkiye’nin katılımı ile UNESCO Sekretaryasına gönderildi.

    Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine kaydettirdiği otuz kültürel miras unsuru ile en çok kültürel değer kaydettiren ikinci ülke konumunda.

  • Hesabına yanlışlıkla yatan 450 bin TL’yi iade etti

    Hesabına yanlışlıkla yatan 450 bin TL’yi iade etti

    Diyarbakır’da yaşayan tespih ustası Cebrail Çelebi (40), akşam işten eve gittiğinde “450 bin TL hesabınıza aktarıldı” bildirimini görünce şoke oldu. Çelebi, tanımadığı Emrah Çiftçi tarafından hesabına yatırılan yüklü miktardaki parayı gerçek sahibine iade etmek için banka ile iletişime geçti. Bankanın gizlilik politikası nedeniyle kendisine göndericinin numarasını beyan edemediklerini söyleyen Çelebi, daha sonra sosyal medya üzerinden şahsa ulaştı. Çelebi, Çiftçi’ye paranın miktarının ne kadar olduğunu söylemesiyle doğru cevabı alınca gerçek sahibinin Çiftçi olduğunu belirledi. Şahsı doğruladıktan sonra bugün sabah saatlerinde parayı iade eden Çelebi, başından geçen ilginç olayı anlattı.

    “450 bin TL’yi 450 TL sandım, umursamadım”

    Çiftçi’nin İstanbul’da bir oto galeri şirketinin olduğunu ve muhasebecisinin yanlış işlem yapmasıyla paranın hesabına aktarıldığını belirten Çelebi, “Dün akşam işten eve geçtim. Evde otururken mesaj geldi. Banka hesabıma 450 bin TL’nin aktarıldığı yazıyordu. Ben de belki müşterim 450 TL göndermiş diye fazla umursamadım. Daha sonra hesabımı kontrol ettiğimde 450 TL değil de 450 bin TL olduğunu fark ettim. Bankaya durumu söyledim ama kendileri gizlilik politikası nedeniyle parayı atan kişinin numarasını vermek istemedi. Ben de atılan dekont üzerindeki isimle sosyal medyadan şahsı buldum. İstanbul’da bir oto galericinin muhasebecisi tarafından gönderildiğini öğrendim. Tabii direkt kendisine miktarı söylemedim. Önce siz yanlış bir para transferi gerçekleştirdiniz mi diye sordum. Sonrasında kendisi 450 bin TL’yi akşam saatlerinde yanlışlıkla gönderdiğini söyleyince artık güvendim. Kendisine transfer kesintisi olacağından dolayı parayı sabah atacağımı söyledim. Ve tekrar teyit ederek şahsın parasını gönderdim” dedi.

    “Bu bizim insani görevimizdir”

    Yaptığı örnek davranışın başkalarına vesile olması temennisinde bulunan Çelebi, “Parasını göndermeme kendisi de sevindi, ben de sevindim. Sonuçta bir insani görevdir. Ben ticaret hayatımda şunu öğrendim; helal rızık daima farklıdır. Helal rızık işin malına bereket de koyar. Dünyadan kaçtık mı dünya peşimizden gelir. Dolayısıyla Allah çocuklarıma ve aileme haram lokma yedirmeyi nasip etmesin. İnşallah bu yaptığım davranış birilerine de vesile olur. Çünkü o para bana helal değildi. Yanlışlıkla parayı gönderen şahıs aynı zamanda beni İstanbul’a davet etmek istedi. Demem şu ki; helal para rızkı bollaştırır” diye konuştu.

    Çelebi’nin parayı iade ettiği Emrah Çiftçi ise, telefonla gazetecilere yaptığı açıklamada, duyarlı vatandaşların olmasından dolayı büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Çiftçi, “Bizim muhasebecinin yaptığı hatalı bir işlem sonucu para Cebrail Çelebi adına gitmiş. Cebrail Çelebi de bize ulaştı. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Böyle duyarlı vatandaşlar olduğu sürece insanlık ölmemiş demektir. En kısa zamanda kendisini İstanbul’a davet ediyorum. Bazı şeyler para değil. Bir de bu durumda kendisinin araması bizi duygulandırdı” ifadelerine kullandı.

  • İnsanlığın pisliği gün yüzüne çıktı

    İnsanlığın pisliği gün yüzüne çıktı

    Geçtiğimiz akşam saatlerinde başlayarak dün akşam saatlerine kadar devam eden fırtına Rize’yi olumsuz etkiledi. Karaya vuran dev dalgalar Karadeniz Sahil Yolu’nu sular altında bıraktı.

    Karadeniz’in dev dalgaları doğaya bırakılan çöpleri de beraberinde getirdi. Pazar Merkez Sahil Cami’nin önü çöplerle doldu.

    Daha çok plastik atıkların geldiği cami bahçesinde ortaya çıkan görüntü herkese pes dedirtti.

  • Mersin sahillerindeki insanlık ayıbı

    Mersin sahillerindeki insanlık ayıbı

    Her yıl tüm dünyanın gözünün olduğu Mersin sahillerinde bu yıl yine gelecek güzel haberlere odaklanılırken, Davultepe sahilindeki görüntüler ise görenleri pes dedirtiyor. Kısa bir süre sonra deniz kaplumbağalarının yumurta bırakmak için sahile çıkacak olmasına rağmen kumsalın plastik atık ve çöplerle dolu olması dikkat çekti. Sahile yakın bölgelere açılan eğlence mekanları da bilim insanlarını tedirgin etti.

    “Tüm Doğu Akdeniz içerisinde yüzde 50 popülasyon bu kumsallara yuva yapıyor”

    Yaşanılan sorunla ilgili konuşan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama Araştırma Merkezi (DEKUYAM) Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, Mersin’in deniz kaplumbağaları açısından oldukça önemli bir alan olduğunu söyledi.

    Türkiye’de deniz kaplumbağalarının 22 üreme alanının olduğunu vurgulayan Ergene, “Bunların 5’i Mersin’de bulunuyor. Batıdan başlayacak olursak Anamur, Göksu Deltası, Alata, Davultepe ve Kazanlı sahillerinde üreme alanı bulunmakta. Özellikle bu üreme alanları içerisinde Mersin’i önemli kılan özelliklerden bir tanesi yeşil deniz kaplumbağasının buralarda ürüyor olması. Yeşil deniz kaplumbağası nesli tehlikede olan bir canlı türü. Caretta caretta yılların vermiş olduğu çalışmalarla birlikte nispeten statüsünü daha iyi konuma getirmiş durumda. Ancak yeşil deniz kaplumbağası için bu problem halen devam ediyor. Çünkü tüm Doğu Akdeniz içerisinde yüzde 50 popülasyon bu kumsallara yuva yapıyor. Mersin bu anlamda çok büyük önem taşıyor. Ana popülasyonlara çok büyük katkısı var” dedi.

    “Kumul alanı tahrip ettiğimiz zaman bu canlıların yaşam alanlarını yok etmiş oluyorsunuz”

    Türkiye’deki deniz kaplumbağalarının üreme kumsallarında sıkıntılar olduğunu dile getiren Ergene, “Davultepe de bunlardan bir tanesi. Burası bir tabiat parkı. Bu alanda yapılmaması gereken bazı eylemler var. Bunların olmaması gerekiyor. Aslında bütün deniz kaplumbağalarının ürediği kumsallarda bunların yapılmaması gerekiyor. Sadece deniz kaplumbağası da değil. Buralarda kum zambakları da var. Kumul alanın tahrip ettiğiniz zaman bu canlıların yaşam alanlarını yok etmiş oluyorsunuz. Biz ortak yaşamı seçiyoruz. Yani buradan insanlarda yararlansın ama deniz kaplumbağaları, kum zambakları da zarar görmesin istiyoruz. Bunun için kumu tahrip etmeyeceksiniz. Kumsaldaki bitkilere olan alanı temiz tutacaksınız. Bu alanlarda şezlonglar, şemsiyeler, banklar veya eğlenme mekanları alanları olmaması gerekiyor. Eğlence mekanı varsa bile bunların belirli saatlerle sınırlanması ve özellikle ışık, gürültü gibi etkinlikler yapılmaması lazım. İnsanlar buralarda deniz giriyor, kumda uzanıyor. Kumda yattıkları yer belki bir deniz kaplumbağası yuvası olabilir. Buralardan yavru çıkmasını beklememiz mümkün değil. Biz burayla ilgili direkt bir şey yapamıyoruz. Ben burayla ilgili gerekli yerlere bilgileri verdim. Raporlarımız ortada. Ben bir bilim insanıyım. Bilim insanı olarak bu hayvanların ve bitkilerin yaşam alanlarının korunması için elimden geleni yapıyorum” diye konuştu.

    “Burada yuva yapan kaplumbağalarının yüzde 99’u nesli tükenme tehlikesi olan yeşil deniz kaplumbağası”

    Davultepe’de 300’e varan yuvalar oluştuğunun altını çizen Ergene, “Yani burası küçük bir kumsal ama çok sayıda yuva oluyor. Bu çok önemli bir rakam. Yani yaklaşık 100 yetişkin deniz kaplumbağası giriş ve çıkış yapıyor. Bu yuvalardan da binlerce yavruyu denizle buluşturuyoruz. Burada yuva yapan kaplumbağaların yüzde 99’u yeşil deniz kaplumbağası yani nesli tehlikede olan canlı. Dolayısıyla alan önemli bir alan. Burayı kullananların çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu hem insanlık adına önemli hem doğayı korumak adına önemli. Biliyorsunuz dünya küresel ısınma ile mücadele ediyor. Biz bunun dışında kendimizi tutamayız ve buradaki deniz kaplumbağaları da, bu alanlarda doğal olarak bu küresel ısınmadan etkilenecek. Denizler ısınıyor, dünya ısınıyor ve kumullar yavaş yavaş belki denizin altında kalacaklar. Dolayısıyla biz zaten yok edersek kumulu, bur süre sonra hiçbirşey bulamayacağız. Biyolojik çeşitliliğe, doğamıza sahip çıkmak, nesli tükenmekte olan bir canlıyı korumak bizim görevimizdir. Ben bunu kendim için yapmıyorum. Bunu gelecek kuşaklara da miras bırakmak adına küçücük bir parça desteğim olursa diye yapıyorum” ifadelerini kullandı.

  • İnsanlık ölmemiş dedirten dürüstlük

    İnsanlık ölmemiş dedirten dürüstlük

    Olay, Samsun’un İlkadım ilçesi Yaşardoğu Mahallesi’nde meydana geldi. Ayşe Altıntaş çöp atmaya gidince çöp kutusunun yanına atılmış giysiler arasında bir cüzdan fark etti. Cüzdanı kontrol ettiğinde içinde 32 adet 100’lük banknotlar halinde 3 bin 200 ABD doları olduğunu gören Ayşe Altıntaş, söz konusu cüzdanı ve içinde bulunan paraları İlyasköy Mesut Yılmaz Polis Merkezi’ne teslim etti. Polis merkezi ekipleri de giysiler arasında yanlışlıkla çöpe atıldığı değerlendirilen paranın bulunduğu cüzdanın içinde bir döviz bürosuna ait fiş olduğunu fark etti.

    Polis, döviz bürosunun güvenlik kamerası kayıtlarından yola çıkarak paranın sahibini bulmak için çalışma başlattı. Dövizi alan kişinin güvenlik kamerası görüntüsü Samsun Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde incelemeye alındı. Polis, yüz tanıma sistemini kullanarak paranın sahibinin Ayhan Pars olduğunu tespit etti. Ayhan Pars, İlyasköy Mesut Yılmaz Polis Merkezi Amirliğine davet edildi. Ayşe Altıntaş da polis merkezinde Ayhan Pars’a 3 bin 200 doları teslim etti. Ayşe Altıntaş’a teşekkür eden Ayhan Pars, “Her insanın yapamayacağı bir şeyi yaptı. Bu konu İnşallah başka insanlarımıza da örnek olur. Sağ olsun” dedi.

    Ayşe Altıntaş ise “Çöpteki giysilerin yanında cüzdanı fark ettim. Baktım içinde para var. Ben önce çocukların oynadığı oyuncak para zannettim. Sonra çocuklara gösterdim. Çocuklar gerçek para olduğunu söylediler. Ben de karakola teslim ettim” diye konuştu.
    Ayşe Altıntaş’ın örnek davranışı olayı duyanlar tarafından takdirle karşılanarak “İnsanlık ölmemiş” dedirtti.

  • Bulduğu 22 bin TL’yi sahibine teslim etti

    Bulduğu 22 bin TL’yi sahibine teslim etti

    ATM’ye para yatırmaya gelen Aydın Sarı (22), ATM yanında bir poşet olduğunu fark etti. Poşetin içerisinde para olduğunu gören genç, poşeti almadan durumu hemen 112 aracılığıyla Sultanhanı İlçe Emniyet Müdürlüğüne bildirdi. ATM’ye gelen emniyet ekipleri, poşeti alarak sahibi hakkında araştırma başlattı. Yapılan araştırmada paranın Hüseyin Koyuncu’ya (75) ait olduğu tespit edildi. Paranın sahibine ulaşan polis ekipleri, parasının emniyette olduğunu söyledi.

    Bunun üzerine emniyete gelen Hüseyin Koyuncu’nun oğlu Celalettin Koyuncu (47), parayı bulan Aydın Sarı ve polis ekiplerinden tutanak karşılığı parasını teslim aldı. Koyuncu, ATM’de işlem yaptıktan sonra içerisinde para bulunan poşeti ATM yanında unutarak oradan ayrıldığını ifade etti. Celalettin Koyuncu, parayı bulan Aydın Sarı’ya teşekkür ederek, “İnşallah örnek olur. Herkes böyle duyarlı olduğu vakit hiçbir zaman hiçbir şekilde bir kaybımız olmaz. Duyarlı insanlarımızın bu şekilde çok olmalarını diliyorum” dedi.

  • “İnsanlık ölmemiş” dedirten hareket

    “İnsanlık ölmemiş” dedirten hareket

    Olay Orhaniye mahallesi Yenişehir caddesi üzerinde meydana geldi. Ceyda Dizdar(18), arkadaşı Hakan Özdemir(18) ve 7 yaşındaki kardeşi Emir Dizdar ile birlikte Yenişehir caddesi üzerindeki kaldırımda yürürken yerde cüzdan buldular. Cüzdanın içine bakan gençler, cüzdanın içinde ziynet eşyaları ve paraları gördüler. Çevrede cüzdanın sahibini bir süre arayan gençler, başarılı olamayınca İnegöl Emniyet Müdürlüğü Merkez karakoluna giderken rast geldikleri polis ekiplerine cüzdan bulduklarını ifade ettiler. Gençler, polis otosuyla karakola götürülerek, cüzdanı teslim ettiler. Polis ekipleri de cüzdanın içinden çıkan kimlikten sahibine ulaşarak Karakola davet ettiler.

    Cüzdanındaki para ve altınların eksiksiz olduğunu gören Kadriye Acar(50), cüzdanı bulan gençlere teşekkür etti. 2 adet Çeyrek altın, 700 Avro para, 1 Adet çocuk künyesi, 10 gram altın, 1 adet zincir küpe ve kolye seti, 2 adet altın yüzük, 100 dolar, 100 TL para, 2 adet yarım gram altın sahibine teslim edildi.

    Olayı anlatan cüzdanı bulan gençlerden Ceyda Dizdar(18), “Yolda geziyorduk. Yerde cüzdan bulduk. İçinde yüklü miktar vardı. Bizde polise getirdik. İnsan olan herkesin yapması gereken bir şeydi” dedi.
    Cüzdanın sahibi Kadriye Acar(50) ise, “Bulunduğu için çok mutluyuz. Cüzdanın içinde yüklü miktar 60 bin TL değerinde altın ve para vardı. Çok teşekkür ederim gençlere. Herkese de örnek olsun bu çocuklar” dedi.