Etiket: ırk

  • Uzmanından sokak köpeği sorunu için çözüm önerisi

    Uzmanından sokak köpeği sorunu için çözüm önerisi

    Son zamanlarda artan başıboş köpek saldırıları, büyük bir sosyal sorun haline geldi. Kimi hayvan severler bu sorunun çözümünü kısırlaştırmada buluyorken kimi hayvan severler ise çözümün sokak hayvanlarını uyutmak olduğunu savunuyor. Bu konuda Uzman Kangal Köpeği yetiştiricisi Umut Taşdelen, sorunun çözümüne yönelik önerilerde bulundu. Taşdelen, artan saldırıların temel nedeninin melez köpeklerin sokağa terk edilmesi olduğunu söyledi. Doğru eşleştirme yapılmaması ve bilinçsiz üremeler sonucunda ortaya çıkan melez köpeklerin, sokakta hayatta kalma mücadelesi verirken saldırganlaştığına dikkat çekerek sorunun çözümünün ise doğru çiftleşmeden geçtiğini söyledi.

    “Düzgün çiftleştirme yapılmalı”
    Uzman Kangal Köpeği yetiştiricisi Umut Taşdelen, yanlış çiftleşmeden dolayı dünyaya gelen melez köpeklerin sokağa atıldığını belirterek, “Son zamanlarda sokak hayvanları gündeme gelmektedir. Bunların önlemleri alınıyor ama yetersiz kalıyor. Barınaklar ağzına kadar dolmuş durumdadır. Aslında bunların önlemini ilk başta almamız gerekiyor. Bunların önlemleri de öncelikle düzgün eşleştirme yapılmalı. Yanlış çiftleştirmelerden meydana gelen köpekler melezlenmiş köpek oluyor. Ne yazık ki sokağa terk edilmek zorunda kalıyor. Çünkü sokakta ırk özelliklerini taşıyan iri cüsseli bir çoban köpeği veya işte komut dinleyen köpeklerin hiçbiri sokakta göremezsiniz. Öncelikle bunun önlemine bu şekilde başlanmalıdır” dedi.

    “Irk özelliklerini taşıyan köpek saldırgan olmaz”
    Irk özelliklerini taşıyan köpeklerin saldırgan olmadığına değinen Taşdelen, “Tabii ki sokak hayvanları bizim için gerçekten önem taşıyor. Çünkü neticede onlar da bir canlı. Onların da ilgiye ve sevgiye ihtiyacı var. Hiçbir zaman ırk özelliklerini taşıyan köpek saldırgan bir hale gelmez. Örneğin çoban köpeği görevini yapar insanlara zarar vermez, alan koruma da sürü korumada görevi neyse onu yerine getirir. İnsanlarla kesinlikle işi olmaz ve saldırgan olmaz. Diğer ırklar için de bu geçerli. Komutla hareket eder. Saldırırsa bile komutla saldırır. O yüzden de ırk özelliğini taşımayan köpekler ne yazık ki son zamanlarda insanlara zarar vermeye başladı. Ekipleşmeye başlıyorlar. Sokakta bağışıklık kazanıyorlar. Bazıları tedavi edilemiyor. Dolayısıyla hastalık bulaştırabiliyorlar. Bunların önlemini almak için ilk baştan başlamamız gerekiyor. Biz üreticiler olarak düzgün eşleştirmeler yapıp ırk özelliklerini taşıyan köpekler üretiyoruz. İnsanların da bu konuda duyarlı olmasını bekliyoruz. Sokak hayvanlarına zarar gelmesini hiçbir şekilde istemiyoruz. Vatandaş köpekleri alıyor istediği tarzda olmuyor, melezlenmiş oluyor, ırk özelliklerini taşımıyor ve ne yazık ki sokağa terk edilmek zorunda kalıyor. Irk özelliklerini taşıyan bir köpek saldırgan olmaz” diye konuştu.

  • İsmini koruma altındaki koyun ırkından alıyor

    İsmini koruma altındaki koyun ırkından alıyor

    Tokat’ın Erbaa ilçesine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Karayaka beldesi, ismini bir koyun ırkından alıyor. En belirgin özelliği kuyruk yağının olmaması ve bu yağın tüm vücuda yayılması olan karayaka ırkı koyun, bölgenin zengin biyolojik çeşitliliğine katkı sağlıyor. Bu nadir ırk devlet tarafından koruma altına alınırken, belde sakinleri de karayaka ırkının korunmasına yönelik çabaları destekliyor. Karayaka ırkıyla adını duyuran beldenin Tokat’ın tarımsal ve kültürel zenginliğine olan katkısı her geçen gün daha da belirgin hale geliyor.

    Koyun sürüsü olan Karayaka beldesi sakinlerinden 38 yaşındaki Mahmut Başara, “Beldemiz ismini karakaya ırkı kuzularımızdan almıştır. Karayaka kendine özgün bir ırktır. Türkiye’de eşi benzeri yoktur. Zaten devlet bunları da koruma altına aldı” dedi.

  • ‘Boz sığır’ ırkı koruma altına alındı

    ‘Boz sığır’ ırkı koruma altına alındı

    Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü hayvancılık tesislerinde, birçok çiftlik hayvanlarının hem eğitim, hem araştırma, hem de uygulama çalışmaları sürüyor. Sığırın farklı türleri, koyun, keçi, kaz, tavuk, deve kuşu ve arıcılık gibi hayvan türlerinin bulunduğu bölümün göz bebeğinin Boz ırk sığırlar olduğunu belirten Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, “Boz ırklar Türkiye’nin yerli hayvan gen kaynaklarından bir tanesidir. Ülkemizde özellikle Trakya ve Güney Marmara civarına yayılmış bir yerli ırkımızdır. Geçmişte bu bölgelerde eti, sütü ve iş gücünden yaralandığımız bir sığır ırkımızdı. Son yıllarda yüksek verimli kültür ırkları devreye girince, her türlü olumsuz şartlara daha dayanıklı ancak et ve süt verimi daha düşük olan Boz ırkların sayısı önemli düzeyde azaldı. Tarım ve Orman Bakanlığımızın yerli hayvan gen kaynaklarımızı korumakla ilgili önemli çalışmaları var. Bizler burada hem öğrencilerimize Boz ırkı tanıtıyor, hem de Boz ırkın korunmasına yönelik çalışmalara destek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    “Kırmızı et üretiminde ‘Boz ırk’ sığırlardan daha fazla yararlanılmalı”

    Boz ırkların özelliklerinin önemli olduğunu ifade eden Başkan Ak, “Bu ırklar, yetersiz bakım ve beslenmeye, hastalıklara ve kötü barınma şartlara dayanıklı bir hayvan ırkıdır. Tarım ve Orman Bakanlığımızın zorunlu tuttuğu bazı koruyucu aşılar dışında bu güne kadar herhangi bir hastalık ve tedavi giderimiz olmadı. Çünkü dediğim gibi diğer hayvanlara göre dayanıklı hayvanlar. İçlerinde boğa var, herhangi bir tohumlama masrafımız yok. Her yıl her inekten 1 buzağı alıyoruz. Şu ana kadar 8 buzağımız doğdu ve herhangi bir buzağı ölümümüz yok. Elektrikli çitle çevrili suni merada otlatıyoruz, fabrika besi yemi kullanmıyoruz ve çoban masrafımız yok. Bu ırk sığırlar uygun otlama alanı varsa otlayarak kendi besin ihtiyacını karşılayabiliyor. Fabrika yemi kullanmadığımız için de yem masrafımız yok denecek kadar az. Neredeyse sıfır masrafla sığırcılık yapıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Küresel ısınma ve kuraklığa dayanıklı yeni sığır ırklarının ıslahında Boz ırk sığırlardan gen kaynağı olarak yararlanılabilir”

    Dünyada yapılan ıslah çalışmaları, uygun bakım besleme şartlarının sağlanması ile yüksek verimli kültür ırkı süt ineklerinin veriminin 10 kat artırıldığını belirten Ak, “Ama inekler genelde yılda sadece 1 buzağı doğuruyor. Dolayısıyla altyapısı uygun bölgelerde ülke kırmızı et üretimine destek olmak için bu hayvanlardan et üretimi amacıyla daha fazla yararlanmamız gerekiyor. Bu arada ülke olarak et ve süt ihtiyacımızı karşılamak için alt yapısı uygun bölge ve çiftliklerde yüksek verimli ineklerimizi yetiştirmeye de devam edeceğiz. Onlardan yüksek süt ve et verimini almaya devam edeceğiz. Ama bu hayvanlarımızdan da et üretimi açığımızı karşılamada mutlaka daha fazla yararlanmamız gerekiyor. Günümüzde küresel ısınma ve kuraklık dünyada tarımda bitkisel ve hayvansal üretimi olumsuz etkilen en büyük tehdit. Ve bu tehdit her geçen gün artarak devam ediyor. Bu nedenle her türlü olumsuz şartlara dayanıklı yerli hayvan gen kaynaklarımızdan sıcağa ve hastalıklara dayanıklılık gibi önemli konularda yapılacak hayvan ıslah çalışmalarında yararlanabilmemiz için yerli ırklarımızın korunması büyük öneme sahip. Yerli gen kaynaklarımız geçmişten bu güne bize emanet edilen çok değerli bir miras. Binlerce yıl her türlü olumsuz şartlara dayanıp bu günlere kadar yaşama şansı bulmuş yerli hayvan gen kaynaklarımız bundan sonrasındaki hayvan ıslahı çalışmalarında yararlanabileceğimiz değerli bir hazinemiz. Ülkemizin diğer bölgelerinde başka yerli ırklarımız da var. Biz bölgemizin yerli ırkı olan Boz ırk sığırla çalışıyoruz. Doğu Anadolu’da Doğu Anadolu Kırmızısı, İç Anadolu’da Yerli Kara, Güney Doğu Anadolu’da Kilis Sığırı gibi yerli sığır ırklarımız da var. Şu ana kadar projemiz oldukça iyi gidiyor. Hayvanlarımız gayet sağlıklı, herhangi bir sorunumuz yok. Burada sürüyü biraz daha büyütmek, daha sonrasında da bu ırkla ilgili et süt verimi ve kalitesi ile ilgili araştırma gayeli çalışmaları da yapmak istiyoruz” dedi.

    “Hedefimiz 40 başlık bir sürü oluşturmak”

    Bu hayvanların sütü ve etiyle de çalışmalar yapmak istediklerini belirten Ak, “Çünkü merada ve daha doğal beslenen hayvanların et ve sütleri sağlıklı beslenme açısından ve besin maddesi zenginliği açısından çok önemli. Bu manada da ilerde sığır sayımız arttığında araştırma amacıyla buradan birçok veri de almış olacağız. Şimdilik 14 hayvan var, hedef 40 baş damızlık sığıra ulaşmak. Alanımız yeterli olmadığı için daha fazlasını üretmekle ilgili sorunumuz var. Güney Marmara bölgesi Boz ırk yetiştiriciliği için uygun bir bölgemiz. Boz ırk sığırları gen kaynağı olarak korumakla ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın Marmara Hayvancılık Enstitüsü bu konuda çalışmalar yapıyor. Yine Tarım ve Orman Bakanlığımızın yetiştirici elinde ıslah program çerçevesinde bölgede önemli çalışmaları var. Bizim Bursa’da Uluabat gölü kıyısında Eski Karaağaç Leylek köyünde mera ıslahı ile ilgili bir başka Boz ırk projesi de devam ediyor” diye konuştu.

    “Şimdiden talep yoğun”

    “Normal kapasiteye ulaştığımızda fazlalık olan erkek ve dişileri damızlık olarak yetiştiricilere vereceğiz” diyen Prof. Dr. Ak, “Erkeklerin damızlık talep fazlası ise kesime gidecek. Dişilerin damızlık olarak kullanılmasını hedefliyoruz. Şimdiden birçok yerden talep var. Ama henüz bizim hayvan sayımız yeterli değil. Çoğalttığımızda inşallah fazlalığını bu ırkı üretmek isteyen yetiştiricilere vereceğiz. Bilhassa makilik, ormanlık alanlarda bu hayvanlara barınak ve yeme ihtiyaç otlamadan sadece otlatarak beslemeniz mümkün. Doğada kendiliğinden yetiştirilme ve beslenme şansı var. Bu hayvan yetiştirme açısından önemli bir avantaj. Çünkü hayvancılıkta bizim en büyük işletme giderimiz yem gideri. Toplam işletme giderlerinin yaklaşık yüzde 70’ini yem oluşturuyor. Hayvansal üretimde yem gibi maliyeti yüksek olan bir girdiyi neredeyse sıfır maliyetle karşılıyorsanız bu hayvansal üretim açısından çok büyük bir avantaj. Sağlık ve veteriner gideri de yok denecek kadar az. Yüksek verimli hayvanlarda sık yaşanan sağlık sorunları ve tedavi için antibiyotik kullanımı bu ırk da yok denecek kadar az. Yüksek verimli kültür ırkı sığırlarda yaygın olarak görülen meme hastalığı (mastitis) bu ırkta pek görülmediği için antibiyotik kullanmak zorunda da kalmıyorsunuz” şeklinde konuştu.

    “Gelişimini tamamlayan hayvan, bin litre daha fazla süt veriyor”

    Proje başladığından beri hem buradaki hayvanları, hem de süt verimi yüksek olan siyah alaca ırk hayvanlarını anne ve buzağıları birlikte büyüttüklerini ve buzağılara daha fazla süt içirdiklerini ifade eden Ak, “Buzağılarımız anneleri ile birlikte büyüyor, daha uzun süre ve daha fazla süt emiyorlar. Son yıllarda yürütülen araştırmalarda daha uzun süre ve daha fazla sütle beslenen buzağılar kendi gelişimini daha iyi tamamladığı için doğumdan sonraki her süt verimi döneminde daha fazla süt verebileceğini gösteriyor. Ayrıca anne ve buzağının birlikte büyütülmesi hayvan refahı açısından da önem taşıyor. Bu nedenle biz anne ve buzağı birlikte büyütüyor ve erken sütten kesmiyoruz” dedi.