Etiket: işçi

  • İnşaattan düşen işçi hayatını kaybetti

    İnşaattan düşen işçi hayatını kaybetti

    Olay, saat 17.00 sularında Bahçelievler Hürriyet Mahallesi Güngören Sokak’ta bir bina inşaatında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, inşaatta çalışan ismi henüz öğrenilemeyen yabancı uyruklu şahıs binanın 5. katından düştü.

    Şahsın düştüğünü gören vatandaşlar ihbarda bulundu. Vatandaşların İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi geldi. Sağlık ekibi düşen işçinin hayatını kaybettiğini belirlendi. Olay yeri inceleme ekipleri inşaat alanında incelemelerde bulundu.

    Öte yandan inşaat alanında herhangi bir güvenlik önlemi olmaması dikkat çektiPolis olay ile ilgili inceleme başlattı.

  • Müstehcen sosyal medya grubu kurdu, tazminatsız kovuldu

    Müstehcen sosyal medya grubu kurdu, tazminatsız kovuldu

    Çalıştığı işyerinde, firma ismini kullanarak sosyal medyada grup kuran işçi, mesai arkadaşlarını da gruba üye yapınca olanlar oldu. Grupta, müstehcen paylaşımlarda bulunduğu iddia edilen işçi, kapı önüne konuldu. İşverenin güvenini sarstığı ileri sürülen işçi, soluğu İş Mahkemesi’nde aldı. Mahkeme, feshin haklı değil geçerli olduğuna hükmederek, davacı işçinin işe iade davasının reddine hükmetti. Karar, davacı işçi tarafından istinafa götürüldü.
    Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda; davacının grup kurduğu ve profil resmi olarak firma logosunu kullandığı, grupta müstehcen içerikli paylaşımlarda bulunduğu hatırlatıldı. Kararda şöyle denildi: “Her ne kadar davalı tarafça sunulan telegram ekran görüntülerinde davacının kullanıcı adının yanında ‘kurucusu’ yazmakta ise de, davacı tarafça kurucu olduğunun kabul edilmediği, bu şekilde yazmasının tek başına davacının grubu kurulduğunun ispatı olamayacağı belirtilmiştir. Bu tür gruplarda başkaları tarafından kurucu / yönetici olarak atanmanın da mümkün olduğu, bu durumda davacının şirketin ismi ile grup kurduğunun, şirket logosunun davacı tarafça gruba eklendiğinin işverence ispatlanamadığı ortadadır. Ancak davacının müstehcen paylaşımları gördüğü halde grupta kalmaya devam ettiği, bu paylaşımların şirketin ismi ve logosunun bulunduğu grupta paylaşılmış olmasının şirket itibarını zedeleyecek davranışlar olduğunun davacı tarafından bilinmesi gerektiği de aşikardır. O halde davacının davranışlarının işverenin güvenini zedelediği ve işverenden artık davacı ile çalışmaya devam etmesinin beklenemeyeceği, iş akdinin davacının davranışları sebebiyle geçerli nedenle feshedildiğinin kabulü gerekeceği ve yerel mahkeme kararının usul ve yasa ile dosya içeriğine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.”

  • Mevsimlik işçilerin zorlu mesaisi

    Mevsimlik işçilerin zorlu mesaisi

    Pazar ve market tezgahlarında yer alan sebze ve meyveleri tarladan bin bir emekle toplayan tarım işçileri, yağmura, çamura ve soğuğa aldırış etmeden çalışıyor.

    Mevsimlik işçilerden Cano Kendirci, sabah 06.00 gibi dağlık alandan yürüyerek çalıştıkları tarlaya geldiklerini ve 09.00’a kadar çalıştıklarını söyledi.

    Üzüm bağlarında işleri bittiğinde başka yere geçerek armut ve benzeri ürünler topladıklarını ifade eden Kendirci, “Üzüm ve diğer ürünlerde hasat geçen seneye göre bu sene daha az. En zorlandığımız yürümek ve hava şartlarının kötü olması. Sabahları soğuk oluyor. Yağmur, çamurda üstümüz başımız batıyor. Tarlaya araba gelmediği için uzun bir yol kat ediyoruz. Topladığımız ürünleri kasalara yerleştirip arkadaşlarımız ile arabaya yerleştiriyoruz. Çok yoruluyoruz fakat ekmek paramızı kazanıyoruz” dedi.

  • Dedikodu yapan işçiye kötü haber

    Dedikodu yapan işçiye kötü haber

    Gece bekçisi olarak çalıştığı işyerinden kovulan genç, İş Mahkemesi’nin yolunu tuttu. Kıdem ve ihbar tazminatı talep eden davacı genç, fazla çalışma ücretlerini de istedi. Mahkemede ifade veren davalı şirket avukatı ise, davacının, talep edilen alacakların zaman aşımına uğradığını, hafta tatili ve genel tatil ücret alacağı bulunmadığını öne sürdü.

    İşveren, davacının işini doğruluk ve dürüstlük kuralına uygun yapmadığını, dedikodu yaparak işçileri birbirine düşürdüğünü, sözlü uyarılara rağmen davranışlarını değiştirmediği için iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti.

    Kararın her iki taraf avukatınca temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtal 9. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Yüksek mahkeme, mesai arkadaşlarına iftira atarak, onların dedikodularını yapan işçinin tazminatsız kovulmasını yerinde buldu.

    Kararın sadece mesai saatlerinin hesaplanması yönünde bozulmasına hükmetti. Yargıtay kararında şöyle denildi: “Somut olayda; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 2 bin TL fazla çalışma ücreti talep edilmiştir. Dava dilekçesinde talep edilen fazla çalışma ücretine hükmedilmiş ise de; ek bilirkişi raporunda hesaplanan miktarın uygun bir indirim yapılmadan fazla çalışma ücreti olarak kabul edilmesi, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadan karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” denildi.

  • Göçük altında kalan işçi kurtarıldı

    Göçük altında kalan işçi kurtarıldı

    Olay, Denizli’nin Pamukkale ilçesine bağlı Pamukkale Mahallesi’nde meydana geldi. Yapımı devam eden bir inşaatta çalışan işçi S.A., iş makinesiyle kanalizasyon şebekesi çalışması sırasında meydana gelen göçükte toprak altında kaldı. Olayı gören mesai arkadaşları bir taraftan S.A.’yı kurtarmaya çalışırken, diğer taraftan ise 112 Acil Çağrı Merkezinden yardım talep etti. İhbar üzerine bölgeye jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Toprak altında kalan işçi, mesa arkadaşları ve itfaiye ekiplerin hız müdahalesiyle göçük altından kurtarıldı. Bilinci açık olan yaralı işçi, olay yerine yapılan ilk müdahalesinin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Yaralı işçinin, sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, konuyla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Gündelikçi kadınlara SGK müjdesi

    Gündelikçi kadınlara SGK müjdesi

    Tam 28 sene boyunca, gündelik işleri yapmak için gittiği evde, hasta yaşlı kadına da bakan B.Z., bir gün dahi SSK piriminin yatırılmadığını görünce hayatının şokunu yaşadı. İş Mahkemesi’nin yolunu tutan gündelikçi kadın; tam 28 sene boyunca davalının ev ve eczane temizliği ile annesinin bakım hizmetlisi olarak gece geç saatlere kadar çalışmasına rağmen çalışmasının Sosyal Sigortalar Kurumu’na (SGK) bildirilmediğini belirterek hizmet tespiti talep etti. Davalı iş kadını ise taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının yeşil kart hamili olduğunu, annesinin evinde bir süreliğine misafir olarak kaldığını öne sürdü. İş Mahkemesi, davanın reddine hükmetti. Kararı davacı kadın avukatı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, itirazı geri çevirdi. Davacı B.Z., bu kez kararı temyiz edince devreye Yargıtay 10. Hukuk Dairesi girdi.

    Kararda; ev hizmetlerinde meşgul olanların ücretle ve sürekli olarak çalışmaları halinde sigortalı sayılabileceği belirtildi. Kararda; “Sigortalı sayılmak için, ücret ve sürekli çalışma birlikte arandığından, her iki koşulun da gerçekleşmiş olması gerekir. Hizmet karşılığı ücret alınmıyorsa veya ücret alınmakla birlikte çalışmada süreklilik yoksa, bu tür çalışmayı sigortalı çalışma saymak mümkün değildir. Bir işin ev hizmeti sayılabilmesi için yapılan işin evde gündelik yaşamın gerektirdiği faaliyetler kapsamında ev yaşamının gündelik, olağan ihtiyaçlarını karşılayan işlerdir. Öğretide ev hizmetleri, evde gündelik yaşamın gerektirdiği; temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı, mürebbiyelik gibi işler olarak kabul görmektedir. Ev hizmetleri çalışanları ise uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı vb evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişiler olarak kabul görmektedir” denildi.

    İş Mahkemesi’nin yeterince araştırma yapmadığının vurgulandığı Yargıtay 10. Hukuk Dairesi akrarında, davacı kadının sürekli çalışıp çalışmadığının tanık ifadeleriyle ortaya çıkarılması gerektiğine dikkat çekti. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Ev hizmetleri 506 sayılı Kanun ile tamamen sigortalılık dışında tutulmuş iken 2100 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece ücretle ve sürekli olarak çalışanlar sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır. Sürekli çalışma kavramı yönünden uygulamada, haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmekte, süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır. Eldeki davada, tüm dosya kapsamına göre davacının davalıya ait ev ve eczanede temizlik işine gittiği anlaşılmakta olup bozma öncesi dinlenen tanıklar tekrar dinlenmelidir.

    Ayrıca eve ve eczaneye komşu işyeri ve apartmanlarda uzun yıllar oturan ya da yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar (diğer evlerde çalışanlar, komşu market ve bakkal işleten ve çalışanları, sitede güvenlik görevlisi olarak görev yapmış kişiler), tespit edilip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmalı. Kargo teslimlerinin hangi saatte yapıldığı araştırılmalı, bu şekilde çalışmanın kısmi veya tam zamanlı çalışmayı gerektirip gerektirmediği yöntemince araştırılmalı. Toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra çalışmanın kısmi süreli çalışma olduğunun anlaşılması halinde; gerektiğinde uzman bilirkişi görüşü de alınmak suretiyle, hükme konu dönem içinde bir günde kaç saat çalışmış olabileceği, haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenmeli ve yedi buçuk saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gününe karşılık olduğu hususu tespit edilerek açık ve anlaşılır, infazı da mümkün bir biçimde hizmet tespitine karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”

  • Narenciyede işçi sıkıntısı

    Narenciyede işçi sıkıntısı

    Türkiye’nin narenciye üretiminin 3’te 1’inin karşılandığı Adana’da başta mayer cinsi limon olmak üzere mandalina ve birçok üründe hasat başladı. Sabahın erken saatinde bahçelere giren işçilerin binbir emekle topladıkları narenciye ürünleri, Türkiye’nin dört bir yanı başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesine gönderiliyor.

    İşçi sıkıntısı ortaya çıktı

    850 bin dönüm alandaki bahçelerde üretilen ve bu sene rekoltenin yüksek olduğu narenciye ürünlerinde tüccarlar ve çiftçiler, günlük 447 liraya ürünlerini hasat edecek işçi bulamıyor. Hal böyle olunca birçok ürün dalında kaldı.

    “Günde en az bin 500 kamyonla hasat yapılmalı”

    Gazetecilere konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, Türk cumhuriyetlerinden ve Afrika’dan ucuz işçilerin Türkiye’ye getirilmesi gerektiğini belirtti. Doğan, Çukurova’da baş gösteren işçi sıkıntısının gelecek yıllarda daha da sorun olacağını aktararak, “Çukurova’da tarımla ilgili çok önemli sorunlar var. Adana ve başka illerde olmak üzere mevsimlik işçi sıkıntısı var. Çiftçilerimizin bir kısmı ürünlerini sattı ancak bir kısmı satmakta zorlanıyor. Narenciye paketleme tesislerinde de işçi sıkıntısı var. Şu anda yüzde 40 seviyelerinde çalışma yapılıyor. Adana’da 3 milyon 200 bin ton narenciye rekoltesi var. Günde en az bin 500 kamyonla hasat yapılırsa 6 ay içerisinde biz anca bu ürünü tüketebiliriz” dedi.

    “İşçiler Adana’ya gelmeli”

    Çevre illerde yaşayan yabancı uyruklu tarım işçilerinin Adana’ya gelmesi gerektiğini söyleyen Doğan, “İşçi az olduğu için biz ancak 3’te 1 kapasiteyle çalışmaktayız. Mevsimlik işçilerde sıkıntıda, birçoğu gelmiyor. Mevsimlik işçilerin bir kısmı Konya Ereğli’de soğan ve domates hasadında. Onları da bekliyoruz. Onlar dahi gelse şu an işçi sıkıntısı büyük. Tarım işçisi sorununu çözmek için Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Kilis gibi illerde yaşayan yabancı uyruklu tarım işçilerinin Adana’ya gelmelerine bakanlık tarafından izin verilmesini bekliyoruz. Adana’da 850 bin dönüm narenciye ekimi oldu” ifadelerini kullandı.

    “Ucuz işçiler gelmeli”

    Türk cumhuriyetlerinden ve Afrika’dan ucuz işçilerin de Türkiye’ye gelmesi gerektiğini vurgulayan Mehmet Akın Doğan, “Şu anda işçinin yevmiyesi 447 liradır. Bu paranın yüzde 10’unu elci almakta ve işçiye de 405 lira kalmaktadır. Günde bin 500 kamyonun toplanması için günlük en az 50 bin işçiye ihtiyaç var. Türk cumhuriyetlerinden ve Afrika’dan ucuz işçiler var ve onların buraya getirilmesi gerekiyor. Prefabrik ve konteyner kentler yaparak barınma ihtiyaçlarının giderilmesi sonucu ancak çözülebilir” diye konuştu.

  • Aydın: “İşçimizi enflasyona ezdirmedik”

    Aydın: “İşçimizi enflasyona ezdirmedik”

    Mahalli İdareler İşverenleri Sendikası (MİS) Genel Sekreteri Mehmet Oruçöz, Hizmet-İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Mustafa Yavuz ile sendikanın iş yeri temsilcileri Abdullah Kaymaz ve Recep Şen’in hazır bulunduğu imza töreninde konuşan Yenişehir Belediye Başkanı Davut Aydın, ek protokolün 200’e yakın işçiyi kapsadığını söyledi. Sınırlı imkanlara rağmen personelini enflasyona ezdirmemenin mücadelesini verdiklerini ifade eden Başkan Aydın, şunları kaydetti:

    “Ülkemizin şu an içinde bulunduğu ekonomik şartlar en çok işçimizi etkileniyor. Lakin durum geçicidir ve göreceksiniz Türkiye bu süreçten güçlenerek çıkacak. Ancak bu geçiş sürecinde Yenişehir için ter döken emekçi kardeşlerimizin mağdur olmaması için gereken mücadeleleri iş yerlerimizdeki barış ortamlarını da gözeterek sürdürüyoruz.”

    Ek protokolle en düşük işçi ücretinin 19 bin TL’ye yükseltildiğini belirten Başkan Davut Aydın, ek protokolün 1 Eylül-31 Aralık 2023 dönemini kapsadığını söyledi.

    “Yenişehir Belediyemizin sınırlı imkanlarına rağmen üyelerimizi enflasyona ezdirmeyen Başkanımız Sayın Davut Aydın’a şükranlarımı sunuyorum” diyen Hizmet-İş Sendikası Şube Başkanı Mustafa Yavuz da 1 Eylül’den geçerli olmak üzere yıl sonuna kadar geçerli olacak protokolle her işçiye 6’şar bin TL seyyanen ödeme yapılacağını belirtti.

     

    Yenişehir Belediyesi’nin her dönem personelinin ihtiyaçlarını gözettiğini belirten MİS Genel Sekreteri Mehmet Oruçöz de hem belediye hem de sendika yönetimine gösterdikleri duyarlılıktan ötürü teşekkür etti.

  • İskelede mahsur kalan 2 işçi kurtarıldı

    İskelede mahsur kalan 2 işçi kurtarıldı

    Olay, Adıyaman merkez Mimar Sinan Mahallesi 820. Sokakta meydana geldi. Bir binanın dış cephe boyasını yaparken dış halatın kopması nedeniyle iskele ile havada mahsur kaldı.

    Beş katlı binanın 3. katında mahsur kalan boya ustası Musap Celo ve Cihat Celo’nun kurtarılması için 112 acil çağrı merkezine bilgi verildi.

    Olay yerine itfaiye, polis ve AFAD ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri, itfaiye aracının merdivenini iskeleye uzatarak mahsur kalan işçileri kurtardı.

  • Zor şartlar altında mangal kömürü

    Zor şartlar altında mangal kömürü

    Diyarbakır’dan kilometrelerce yol kat ederek Kırıkkale’ye gelen Hekimoğlu ailesi, meşe odunundan mangal kömürü üretmek için 6 ay boyunca zorlu yaşam şartları altında çadırlarda yaşıyor. Sulakyurt ilçesindeki ormanlık bölgeye yerleşen ve aslen Mardinli olan aile, asırlar önce Orta Asya ve Anadolu’da bir yaşam tarzı olan konar-göçerlik çadır geleneğini sürdürüyor.

    “Torlukçular” olarak da bilinen mangal kömürü üreticileri, sabahın ilk ışıklarıyla kesim için ormanda mesaiye başlıyor, traktöre yükledikleri odunları ocakların bulunduğu sahaya getiriyor. Orman İşletme Müdürlüğü tarafından uygun görülen bölgelerden kesilen meşe odunları boyutlarına göre ayrılıyor, koni şeklinde dizildikten sonra üstü saman ve toprakla kapatılıyor.

    Yaklaşık 400 ile 500 derece ısıyla yanan odunlar kömüre dönüşüyor. Kömürlerin kül olmaması için de 24 saat nöbet tutuluyor. Bir sezonda yaklaşık 25 ton kömür üretiliyor. Mangal kömürünün tonu ise 14 bin liradan toptancılara satılıyor.

    Kömür üreticisi Mehmet Bekir Hekimoğlu, “Bir ocakta kömürün oluşumu 20 güne kadar sürüyor. Daha sonra ateşi sönsün diye naylon çekiyoruz. 4 gün beklettikten sonra çıkartıyoruz kömürleri. Çuvalladıktan sonra alıcı bulursak satıyoruz. Bir sezonda 25 ton kömür üretiyoruz. Tonu ise en fazla 14 bin liradan satılıyor” dedi.

    “Nöbet tutmazsak kül olur gider”

    Sabaha kadar ocakların başında nöbet tuttuklarını belirten mevsimlik işçi Rıdvan Hekimoğlu ise, “Sabahtan akşama kadar rezillik çekiyoruz. Yaptığımız iş göz önünde. Topraklaması, budaması, yakması, kesmesi her biri birbirinden zor. Ama başka bir mesleğimiz olmadığı için bu işi yapıyoruz. Eskiden bize kâr bırakıyordu, şimdi ise sadece aç kalmıyoruz. Sabaha kadar nöbet tutuyoruz. Bir-iki saat yatıyoruz, tekrar kalkıyoruz ve çalışmaya başlıyoruz. Nöbet tutmazsak kül olur gider. Mecburen katlanıyoruz” diye konuştu.