Etiket: işçi

  • Firmaya EYT darbesi

    Firmaya EYT darbesi

    Firmadan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada durdurulan faaliyetlerin üretime etkisinin yüzde 20 olduğu ifade edildi. Söz konusu 359 çalışana ödenen/ödenecek kıdem ve ihbar tazminatlarının toplamının 48 milyon TL olduğu belirtildi.

    Firmanın KAP açıklamasında, “Kamuya açıklanan 31 Aralık 2022 finansal raporlarımızda yer alan toplam bin 304 çalışanımızdan 359 çalışanımızın EYT ve 15 yıllık hak kullanımı, kendi istekleri ile işten ayrılmış olması sonucu çalışanlarımızın eksilmesinden kaynaklanan zorunlu durum nedeniyle, yılın son çeyreğinde devreye alınması planlanan yeni teknoloji komple yatırım tesisimiz devreye alınıncaya kadar, kısmen 2. el, kısmen eski teknoloji üretim hatlarımızın duruşa geçirilmesine, karar verilmiştir” denildi.

  • Bursa’da işçileri taşıyan 3 servis aracı çarpıştı

    Bursa’da işçileri taşıyan 3 servis aracı çarpıştı

    Kaza, saat 07.00 sıralarında Nilüfer ilçesi İzmir Yolu Caddesi üzerinde meydana geldi.  İşçileri taşıyan servis aracı İrfaniye Kavşağındaki kırmızı ışıkta durdu. Bu esnada arkadan yine işçileri taşıyan servis minibüsü ıslak zeminin etkisiyle kırımızı ışıkta duran servis aracına arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle araçta bulunan 15 işçi yaralandı.

    Kazayı gören çevredekiler yaralıların yardımına koşarken, durum 112 Acil Çağrı Merkezine bildirildi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri güvenlik amacıyla yolu trafiğe kısa süreliğine kapatırken, yaralılar kendileri için gelen ambulanslarla bölgedeki hastanelere kaldırıldı. Olay yerine gelen bir ambulans ise yol kenarındaki çamura saplandı. Uzun uğraşlar sonucu mahsur kalan ambulansı başka bir ambulansa bağlanan halatla kurtarıldı.

    Öte yandan, yaralıların hayati tehlikesi bulunmadığı öğrenilirken, kaza sebebiyle kapanan trafik kısa süre sonra tekrar açıldı. Polis, olayla ilgili tahkikat başlattı.

  • Çocuk işçi sorunu sürüyor

    Çocuk işçi sorunu sürüyor

    Londra Merkezli Save The Children Fund’un (Çocukları Kurtarın Vakfı) İtalya için yaptığı çalışmanın sonucunda yayınladığı rapor İtalyan kamuoyunda geniş yer buldu.

    Rapora göre İtalya’da her 15 çocuktan 1’inin yasal çalışma yaşı olan 16 yaşından küçük olduğu ve 7 ile 15 yaş arasındaki 336 bin çocuğun iş deneyimine sahip olduğu belirlendi. Yapılan araştırmada gözlemlenen çocukların, genellikle kırsal kesimler ve refah seviyesi düşük yerlerde yaşadıkları ve büyük bir çoğunluğunun hizmet sektöründe çalıştığı bildirildi. Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Elvira ise raporun ardından “Bu bir oyun değil suç” diyerek duruma tepki gösterdi.

  • Bursa’da bir kadın işçi kolunu makineye kaptırdı

    Bursa’da bir kadın işçi kolunu makineye kaptırdı

    Olay, Yeniceköy Mahallesi’nde faaliyet gösteren cam fabrikasında meydana geldi. Fabrikada çalışan Leyla K. (50), geri dönüşüm makinesine kullanılmayan camları atmaya başladı. O sırada bir anlık dikkatsizlik sonucu sol kolunu makineye kaptırdı. Makinenin durması sonucu iş yeri arkadaşlarının kurtardığı kadının sol kolu, omzuna yakın yerden koptu.

    Kadın ve kopan kolu olay yerine sevk edilen Ambulansla İnegöl Devlet Hastanesine kaldırıldı. Acil serviste tedavisi yapılan kadın, kolu dikilmek üzere Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi.
    Jandarma Komutanlığı ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı.

  • İnşaattan düşen işçi hayatını kaybetti

    İnşaattan düşen işçi hayatını kaybetti

    Olay, Samsun’un Atakum ilçesi Beypınar Mahallesi’nde meydana geldi. Mantolama işçisi Murat Baltaoğlu (45), çalıştığı inşaatın 3. katındaki iskeleden düştü. Ağır yaralanan Baltaoğlu ambulansla özel bir hastaneye kaldırıldıktan sonra ilk müdahalesinin ardından Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi. Murat Baltaoğlu yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Bakan Bilgin: “Geçici işçi sorununu çözüyoruz”

    Bakan Bilgin: “Geçici işçi sorununu çözüyoruz”

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, AK Parti Grup Toplantısı öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Bakan Bilgin, geçici işçilerle ilgili düzenlemenin hafta içerisinde Meclis gündemine geleceğini belirtti. Emeklilikte yaşa takılanlardan (EYT) sonra geçici işçiler konusuna el atacaklarını söylediğini hatırlatan Bilgin, “Tahmin ediyorum bu hafta Meclis gündemine alınır. Geçici işçi sorununu çözüyoruz. Dosya önümüzde. Ele aldığımız her konuyu çözerek dosyayı kapatıyoruz. EYT’den sonra geçici işçiler demiştim. Şimdi de Meclisin vereceği karar ile geçici işçiler meselesi de kapanıyor” ifadelerine yer verdi.

    “Staj bir eğitimdir”

    “Staj mağdurları” kavramının doğru olmadığını ve prim yatırılmadan emekli olunmayacağının altını çizen Bakan Bilgin, “Staj mağduru diye bir kavram doğru değil. Primini yatırmamış kişiler primini yatırmadan emekli olabilir mi, patronları kim? Kendi adlarına sigorta primi yatıracak olan ismi bize bildirsinler, onları tespit edelim, primlerini yatırsınlar. Siz kendi iş verenlerinize sorun, staj için gelen çocuklar için prim yatırırsanız staja alır mısınız. Staj bir eğitimdir, bu durumu siz de yaşamışsınızdır. Kavramları doğru kullanın” değerlendirmesinde bulundu.

  • Samimiyetsiz patron ve işçiye kötü haber

    Samimiyetsiz patron ve işçiye kötü haber

    İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilmedi.
    Haksız yere kovulduğunu öne süren işçi, İş Mahekmesi’nin yolunu tuttu. Davacı, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı işveren işçcinin samimiyetsiz olduğunu, işe başlamakta naz ettiğini öne sürdü. Mahkeme, işçinin işe iadesine karar verdi.

    Hükmü, davalı işveren istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, kararı onadı. İşe iade kararına rağmen işe başlatılmayan davacı işçi, işveren aleyhine icra takibi başlattı. İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin tahsili için icra takibi başlatıldı. Davalı patron takibe itiraz ederek durdurdu. Mahkeme’nin kapısını çalan davacı, İcra Müdürlüğü’nün icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve yüzde 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etti.
    Davalı şirket davanın reddini talep etti. Mahkeme; işverenin işçiyi işe davetinin fesih tarihindeki işyeri ve görevine uygun olmadığı, bu suretle işçinin usulünce işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshinin netleştiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verdi. Davalı şirket avukatı kararı istinafa götürdü.

    Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. İşe iade davalarında hem patronların hem de işçilerin samimi olması gerektiğinin vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: “İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlanmamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve şartlar oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, hizmet alım sözleşmeleri, işyeri tescil belgeleri temin edilerek araştırılmalı ve sonucuna göre davalı şirketin işe davetinde ciddi ve samimi olup olmadığı belirlenmelidir. Davacının eski coğrafi işyerinde işe davet edilmemesinin zaruri olarak yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu araştırmalardan sonra davacı ve davalının işe iade konusunda samimi olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sonucuna göre, feshe bağlı hakların miktarı ile işe başlatmama tazminatına hak kazanıp kazanmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • “EYT konusunda arabuluculuk tutanakları olacaktır”

    “EYT konusunda arabuluculuk tutanakları olacaktır”

    Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili hususları düzenleyen kanun 3 Mart 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yaklaşık 5 milyon çalışanı etkileyen düzenleme kapsamında, 2023 yılında 2 milyon 250 bin kişi emekli olabilecek. Kanunun aradığı koşullara sahip olanlar, herhangi bir süre sınırı olmaksızın, SGK ve e-Devlet’ten başvuru yapabiliyor. EYT kapsamında emekliliğe hak kazananların bir kısmı emeklilik ardından çalışmaya devam etmeyi, bir kısmı ise gerçek bir emeklilik hayatına geçişi seçmeyi planlıyor. Hem işveren hem de çalışanların izlemeleri gereken yol ve haklarının neler olduğu konusunda bilgi veren Avukat Arabulucu Filiz Metin, emeklilik sürecinde tarafların haklarının korunması gerektiğine vurgu yaparak, “Alacağın belli bir rakama bağlanması, tarafların birbirini kırmasına, üzmesine neden olabilecek iletişim kazalarının giderilmesi gerekiyor. Ödemenin taksitlendirilmesi, kıdem tazminatını almadan çalışmaya devam edilmesi halinde, çalışanın bir hak kaybı yaşamaması, taraf iradelerinin ne şekilde olduğunun Adalet Bakanlığı Lisanslı arabulucularca resmi olarak kayıtlanması her iki tarafın da menfaatinedir. Tarafsız olan arabulucuların sürece dahil edilmeleri ile süreç yazılı ve resmi hale geleceği gibi, sürecin doğru yürütülmesi ile, anlaşma ve çalışma ilişkisinin istikrarı sağlanabilecektir” dedi.

    “Söz uçar yazı kalır”

    Emeklilik sürecinde işverenlerin ve çalışanların süreci arabuluculuk yolu ile yazılı ve taraf iradelerini net şekilde ortaya koyan arabuluculuk tutanakları ile ihtilaftan ari hale getirilmesine vurgu yapan Metin, “Zira arabulucular aynı zamanda avukat olduklarından, hukuki konulara vakıf olmalarının yanında, tarafların yukarıdaki şekilde farklı çalışma versiyonlarını tercih etmeleri halinde, bu ortak iradelerinin arabuluculuk tutanakları ile yazılı ve resmi hale getirilmesi her iki taraf bakımından da huzur ve hukuki güvenlik alanı sağlayacaktır. Söz uçar yazı kalır. Taraflar iradelerini arabulucu huzurunda ifade ederken, hiç konuşulmayan ya da mutabık kalınmayan konular veya ihtilaf halindeki konular netlik kazanacak, içeriği her iki taraf içinde uygun olan arabuluculuk tutanakları ile süreç yazılı ve resmi hale gelecektir. Arabuluculuk tutanakları her iki taraf için de bağlayıcı nitelikte olduğundan, ileri de aksine davranış söz konusu olamayacaktır” şeklinde konuştu.

    “İhbar tazminatı çalışana ödenmez”

    EYT kapsamında kıdem tazminatına da değinen Metin, “İşten istifa sureti ile ayrılıp, emekli olduktan sonra, yeniden aynı işyerinde işe devam etmek isteyenler kıdem tazminatlarını alma ya da almadan ikinci dönemde çalışmaya devam etme hususunda serbestler. Kıdem tazminatını almak isteyenlerin emeklilikle birlikte son giydirilmiş brüt ücrete göre hesaplanan kıdem tazminatlarını ve varsa diğer işçilik hak ve alacaklarını elde edecekler. İhbar tazminatı çalışana ödenmez. Bu durumda çalışanın emekli olduktan sonra, ikinci dönemdeki çalışması yeni bir iş ilişkisi gibi olacaktır. İkinci dönemde 5 yıl çalışırsa, işten ayrıldığında son giydirilmiş brüt ücreti üzerinden 5 yıllık kıdem tazminatı ve varsa diğer işçilik hak ve alacaklarını alacaktır. İlk dönemde almış olduğu kıdem tazminatı, ikinci dönem sonunda avans niteliğinde sayılmayacak ve iki dönemde ayrı ayrı hesaplamaya konu olacaktır” diye konuştu.

    “Çalışanın yıllık izin hakları toplam çalışma süresine göre kullanılacaktır”

    Çalışan emekli olup çalışmaya devam ettiğinde ise, yıllık izin süresi birinci dönemi de kapsayacak şekilde hesaplandığını belirten Metin, “Zira yıllık izin ihtiyacı, çalışanın yıllara yayılan yıpranması ve zamanla izin ihtiyacının artması sebebiyle, ilk dönem ve ikinci dönem bir bütün sayılarak toplam ne kadar izin hakedişi doğuyorsa çalışan bu kadar süre izin kullanacaktır. Çalışanın emekli olup kıdem tazminatını almadan işe devam etmek istemesi halinde de, ikinci dönem sonunda hesaplanacak olan kıdem tazminatı birinci ve ikinci dönem çalışma yılları toplamı üzerinden hesaplanıyor. Çalışan birinci dönemde 5 yıl, ikinci dönemde 3 yıl çalışmışsa, çalışana ödenecek olan kıdem tazminatı toplam 8 yıl dikkate alınarak, hiç çıkış, giriş yapılmamışçasına hesaplanıyor. Çalışanın çalışması karşılığı hak ettiği başkaca alacaklar varsa ayrıca kendisine ödenecektir. Yıllık izin hakları hiç çıkış ve giriş yapılmamış gibi düşünülerek, birinci ve ikinci dönem toplam çalışma süresi dikkate alınarak kullanılmaya devam edilecektir” ifadelerini kullandı.

  • O sanayinin içinde açan bir çiçek oldu

    O sanayinin içinde açan bir çiçek oldu

    Afyonkarahisar’da yıllarca sanayi sektöründe makine mühendisi olarak çalıştıktan sonra kendi iş yerini açmak isteyen Çetin, İŞKUR’un girişimcilik kurslarının desteğiyle açtığı işletmede araçların iç dış bakımlarını yapıyor. Yıllarca sanayi sektöründe edindiği bilgi ve tecrübeyi oto yıkama işletmesinde harmanlayan Çetin, ‘kadınların yapamayacağı iş yok’ diyor.
    1 çocuk annesi Çetin, kendine çizdiği yolda en büyük destekçisinin eşi olduğunu söylüyor. Sanayide bir kadın olmak çok zordu diyen Çetin, 2016 yılında katıldığı İŞKUR Girişimcilik kursuyla hayatının yönünün değiştiğini söylüyor.

    “Bir iş yeri açıp kendimi erkeklerin içinde kabullendirmem de çok zor oldu”

    Emine Çetin, uzun yıllar sanayide çalıştıktan sonra kendi iş yerini açma fikrinin nasıl oluştuğunu şöyle anlattı:
    “1 çocuk annesiyim. Makine mühendisiyim aslında. Uzun yıllar sanayi tecrübem var. Hep başkalarıyla beraber çalıştım yıllarca. Bunun tabi özel sektörde başkalarıyla birlikte çalışmanın rahatsızlığını bir bayan olarak çok yaşadım. Özellikle sanayide bir bayan olmak çok zordu. Daha sonra 2016 yılında İŞKUR’un Girişimcilik Kursları’nı duydum. Bunun üzerine kurslara katıldım. Daha sonra 2017 yılında da kendi iş yerimi oto yıkama detay merkezi üzerine kendime dair böyle bir yapılanmaya gittim. 2017 yılından beridir de bu sektörde faaliyet göstermekteyim. Kadın olarak zaten sanayi sektöründe çalışmak Türkiye şartlarında zaten çok zor. Yani böyle kendime dair bir iş yeri açıp kendimi erkeklerin içinde kabullendirmem de çok zor oldu. Ama biraz da sektöre ve sanayiye yatkın olduğum için eşim de sağ olsun beni çok destekledi bu konuda. O yüzden çok fazla zorluk yaşamadım. Yanımda hep profesyonel insanlar vardı. Bu işte bir düzen sağlayana kadar.”

    “Kadınlar her işi yapabilecek güçteler”

    Hem kendi geçimini sağlayıp hem de gençlere istihdam sağlayan Çetin, bunu gurur verici bir şey olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
    “Kendimi bir bayan olarak kabullendirmek gerçekten zordu. Gençlerle çalışmayı tercih ettim. Yıl içinde 2 3 tane elemanım oluyor. Yazın bazen 5 6 elemanımız oluyor. Yani insanlara ekmek parası kazandırmak hem kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak para kazanmak gerçekten bir bayan olarak çok güzel. Yani bütün bayanlara bunu tavsiye ediyorum. Her bayanın yapabileceği bir iş mutlaka vardır. Herkes kendi ihtiyacı istikametinde çalışmasını gerçekten çok istiyorum. Kadınlar her işi yapabilecek güçteler. Yani bunu öğrenmek zor olmadı. Ben zaten saç demir üzerine çok uzun yıllar sanayide eğitim aldığım için yani bu sektörde de çalıştığım için yani çok fazla zorlanmadım açıkçası. Zaten temizlik bayanların vazgeçilmezi. Pasta cilada ben saca üzerindeki astara, verniğe, boyaya kaç mikron olduğuna kadar hakimimdir. Sektörden de biliyorum daha doğrusu. O yüzden bir bakınca bile üzerinde kaç mikron boya olduğunu az çok anlayabilirim. Mesleğimden kaynaklı birazcık yatkınlığım vardı. Sanayiyi buraya birleştirmiş olduk. Hep imalat üzerine çalışmıştım. Bu da hizmet sektörü. Bütün birikimimi 45. Yılımda harmanlayıp bu şekilde bir oluşuma gittik.”

  • Dünya Kadınlar günü

    Dünya Kadınlar günü

    Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak adlandırılan 8 Mart’ın hikayesi aslında insan hakları temelinde kadınların sosyal bilinçleri için savaşarak kazandığı bir mücadeleyi esas alan bir hikayeye dayanmaktadır.

    Amerika Sosyalist Partisi, 28 Şubat 1909’da New York’ta bir “Kadınlar Günü” düzenledikten sonra, 1910 Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı her yıl bir “Kadınlar Günü” düzenlenmesini önerdi. 1917’de Sovyet Rusya’da kadınlar oy hakkı kazandıktan sonra 8 Mart ulusal bayram oldu. Kadınlar Günü, 1967’de feminist hareket tarafından benimsenene dek ağırlıklı olarak sosyalist hareketler ve komünist ülkeler tarafından kutlandı. 1975’te Birleşmiş Milletler tarafından kutlanmaya başlandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 16 Aralık 1977 yılında aldığı kararı ile üye ülkeler kendi geleneklerine ve tarihlerine uygun bir günü Uluslararası Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü ilan etmeye davet edildi.

    26 – 27 Ağustos 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2’nci Enternasyonal’e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker’in her yıl ‘Kadınlar Günü’ düzenlenmesi yönündeki önerisi kabul edildi.

    8 Mart’ta ne oldu?

    8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Bu grev esnasında polis işçilere saldırdı ve onları fabrikaya kilitledi. İşçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ardından çıkan yangında, işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. Ölen işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

    İstedikleri sadece “daha iyi çalışma koşulları” idi.

    Türkiye’de 8 Mart

    Dünya Kadınlar Günü, 1977’ye kadar resmiyet kazanmadı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977’de tarihe 1917 Şubat Devrimi olarak geçen ayaklanmalardan yola çıkarak 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını kabul etti.

    Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’de ilk kez 1921’de kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimiyle gündeme getirilse de 1975’e kadar olan 54 yıllık süreçte kutlanmasına izin verilmedi. 1975’te ‘Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı’ ilan edildi. Türkiye, Birleşmiş Milletler üyesi olduğu için 1975’te düzenlenen ‘Kadın Yılı Kongresi’ ile Dünya Kadınlar Günü kutlaması yeniden gündeme getirildi.

    12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra askeri yönetim 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarını yasakladı. 1984’te yeniden demokrasiye geçişle birlikte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı.