Olay, Antakya ilçesi Karlısu Mahallesi’nde meydana geldi. Bölgede bulunan bir iş yerine istinat duvarı yapan usta, yaşanan toprak kaymasıyla mahsur kaldı. Durum ihbar verilmesi üzerine bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Yaralı işçi, itfaiye ekipleri tarafından kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.
Etiket: işçi
-
İnşaat işçilerinin sıcaklarla mücadelesi
Türkiye’yi etkisi altına alan kavurucu hava dalgası nedeniyle Van’da da hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Bunaltıcı havada vatandaşlar sokağa çıkmak istemezken, inşaat işçileri sıcak havada ter akıtmaya devam ediyor. Kış mevsiminde soğuklarla, yaz mevsiminde ise sıcaklarla mücadele eden işçiler, inşaat işinin yapılacak son meslek olduğunu söylediler. Termometrelerin yaklaşık 30 dereceyi gösterdiği şu günlerde, güneşin altında çalışarak ekmeklerini kazanmaya çalışan inşaat işçileri, yapacak başka bir işlerinin olmadığını söylediler. Bunaltıcı havaya rağmen kimi demir düzleme, kimi beton dökme, kimi ise duvar örme gibi zor işlerde çalışan inşaat işçileri mesailerini sürdürmeye devam ediyor.
Çocukluğundan beri inşaatlarda çalıştığını ifade eden Erhan Demir isimli demirci ustası, inşaat mesleğinin çok zor bir meslek olduğunu vurgulayarak, “İnşaat, son yapılacak bir meslektir. En son ekmek kapısıdır inşaat. Çünkü insanı hem bedenen hem ruhen hem de psikolojikman yoruyor ama ekmek meselesi. Yapacak başka bir iş yok” dedi.İnşaat işinde sıcaklıklardan korunmanın pek fazla mümkün olmadığına dikkat çeken Demir, “Sıcaklıklardan korunmak için yapacak pek başka bir şey yok. Normalde bazıları havaların serinlemesini bekliyor, bazılarının da gece ve gündüz vardiyası var. Ancak gündüz vardiyasında ne yaparsan yap bu şekilde sıcaklıklara maruz kalıyorsun. Güneşten korunma şekli şapkadır. Baret ağır ve sıcak olduğu için şapkayı tercih ediyoruz ve bol bol su içiyoruz. Ancak aşırı su içmek de vücuda zarar veriyor. Yapacak başka bir şey yok. Meslek bunu gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
21 yıldır inşaatta çalıştığını aktaran Ceciz Taşkıran isimli işçi ise, “Bu sıcakta, zor şartlar altında çalışıyoruz. Bu sıcakta ve güneşin altında çalışmak öyle kolay değil. Başımıza şapka veya başka bir şey bırakıp öyle çalışabiliyoruz. Çünkü hava bayağı sıcak ve susuzluk bizi zorluyor. Ancak başka yapabileceğimiz bir iş yok” diye konuştu.
20 yıldır inşaat sektöründe çalıştığını belirten Harun İnan isimli demirci ustası da, “Herkes inşaat işçileri çok para kazanıyor diyor. Onlar da gelip çalışsınlar, zorluğunu görsünler ve onlar da çok para kazansınlar. Demirin yazın sıcak olması, kışın soğuk olması ve aşırı tozlardan dolayı çok zorlanıyoruz. Güneşin altında çalışıyoruz. Bize baret ve yelek veriliyor ama sıcaklardan dolayı giyemiyoruz. Puşi veya şapka takıyoruz ve bol bol su içiyoruz” dedi. -
Maden kazasında hayatını kaybeden işç toprağa verildi
Erzincan’ın İliç ilçesinde 13 Şubat günü bir maden şirketine ait altın madeni sahasında meydana gelen toprak kayması sonucu 9 işçi toprak altında kalmıştı. Toprak altında kaldıktan 116 gün sonra kepçe operatörü olan Mehmet Kazar’ın cenazesine ulaşıldı. Yapılan işlemlerin ardından Kazar’ın cenazesi ailesine teslim edildi.
Kepçe operatörü Mehmet Kazar, memleketi olan Osmaniye’nin Sumbas ilçesinde yapılan cenaze töreninin ardından gözyaşları içerisinde toprağa verildi. Cenaze törenine Osmaniye Valisi Dr. Erdinç Yılmaz , Sumbas Kaymakamı Furkan Taşkıran, ailesi, akrabaları ve köylüleri katıldı.
-
İnşaattan düşen işçi ağır yaralandı
Olay, Buldan merkez Yeni Mahalle Serezli Sokakta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; pazaryerine yakın bir bölgede devam eden inşaatta çalışan 46 yaşındaki işçi Mehmet G., bir anlık dikkatsizliği sonucu değesini kaybederek yere düştü.
Mesai arkadaşlarının yardım talebi üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, ağır yaralanan işçiyi olay yerinde yapılan ilk müdahalesinin ardından acil servise kaldırdı. Omuz ve ayağında kırıklar olduğu tespit edilen Mehmet G., Buldan’daki tedavisinin ardından Denizli Devlet Hastanesine sevk edildi. Tedavisi süren işçinin hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.
-
Göçük altında kalan işçi hayatını kaybetti
Edinilen bilgiye göre, Salihli OSB’de bulunan bir fabrika inşaatının kanalizasyon çalışması esnasında toprak kayması sonucu göçük meydana geldi. Göçükte işçilerden Selim Çankaya(41) göçük altında kaldı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. Ekipler toprak altındaki işçiyi kurtarmak için zamanla yarışırken, bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı.
Ekiplerin çalışması sonucu göçük altından çıkarılan İşçi Çankaya’nın hayatını kaybettiğini belirlendi.Hayatını kaybettiği belirlenen İşçi Selim Çankaya’nın cansız bedeni Salihli Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
-
Üzerine yıldırım düşen tarım işçisi ağır yaralandı
Olay saat 16:00 sıralarında Hafik ilçesine bağlı Yarhisar köyünde meydana geldi. Nevşehir’den patates ekimi yapmak için Sivas’a gelen O.D. (28), traktörle birlikte tarlada çalıştı. Traktörden indiği sırada üzerine yıldırım düşen O.D. ağır yaralandı. Görenlerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Ambulansla Hafik Devlet Hastanesi’ne kaldırılan işçi, yapılanan ilk müdahalenin ardından Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesine sevk edildi. Ağır yaralanan O.D.‘nin tedavisi sürüyor.
-
Afgan işçiyi yakan 6 sanık hakim karşısında
Geçen yıl Kasım ayında ailesinin kayıp ihbarında bulunduğu 50 yaşındaki Afgan maden işçisi Vezir Mohammad Nourtani’nin cesedinin yanmış halde bulunmasının ardından başlatılan soruşturmada 3’ü tutuklu 6 sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Ocak sahibi olduğu ileri sürülen Enver G. (34) ve Hakan K. (46) ile Ahmet A. (52) tutuklanarak cezaevine gönderilirken Sercan K. (28), Eray D. (22), Alaattin Ç. (46) adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
“Maden ocağı kaçak, başımız ağrır” düşüncesi ile Vezir Mohammad Nourtani’nin akaryakıt istasyonundan 5 litre benzin alınarak yakıldığı ortaya çıkan olay sonrası kabul edilen iddianamede 6 sanık hakkında kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezası talep edildi.
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada iştirak iradesi ile hareket ettiği, kolluk kuvvetlerine haber vermedikleri, olayın ortaya çıkmasını engellemek amacıyla işbirliği, delilleri yok ederek kasten öldürme suçundan müebbet hapis talep edilen 3’ü tutuklu 6 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı.
Tutuklu sanıklar Enver G. ve Ahmet A. ile tutuksuz sanık Sercan K. SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Tutuklu sanık Hakan K. ile diğer tutuksuz sanıklar Eray ve Alaattin Ç.; taraf avukatları, öldürülen Nourtani’nin ailesi, DEM İstanbul Milletvekili Özgül Saki, EMEK Partisi Genel Başkanı Seyit Arslan da katıldı.
Duruşmaya Zonguldak Barosu da dört avukatı ile katılmayı talep etti. Zonguldak kömür havzasının en önemli problemlerinden biri olan kaçak maden ocaklarında olayın yaşanması, ocağın da ruhsatsız olduğuna dikkat çeken Zonguldak Barosu, olayın kamu vicdanını yaralayan nitelikte olduğunu; yargılama sonucu verilecek kararın ders niteliğinde olacağı ifade edildi. Ancak baronun katılma talebi kabul edilmedi.
“‘İnfazımız var. Başımız yanmasın, ocak kaçak, Nourtani’nin kimliği yok”
Tutuksuz sanık Eray D., madene girdiklerinde Vezir Mohammad Nourtani’nin sırt üstü yattığını; vagonun şasisine koyarak dışarıya çıkarttıklarını anlattı. Enver G. ve madene çağırdıkları Hakan K.’ye durumu anlattıklarını ifade eden Eray D., “Enver ve Hakan ‘Ocağın içinde olduğunu göstermeyelim, ocağın dışında olmuş gibi gösterip hastaneye götürelim’ dediler. İkisi birlikte ‘İnfazımız var. Başımız yanmasın, ocak kaçak, Nourtani’nin kimliği yok. Ocağın içinde olmamış gibi gösterelim’ dediler. Nourtani’yi arabaya koyduk. Enver, Nourtani’nin kıyafetlerini sobaya atmamızı söyledi. Hakan, Alaattin, Enver ve Ahmet arabaya binip hastaneye gittiklerini söyleyip yanımızdan ayrıldılar” diye konuştu.
Eray D., aracın madenin yanından ayrılması üzerine yemek arasında Sercan K. ile birlikte Nourtani’nin kıyafetlerini sobaya attıklarını söyledi. Eray D., bir süre sonra mahalle girişinde bir araya geldiklerini burada Hakan K.’ye arabada battaniyeye sarılı bulunan Nourtani’yi hastaneye götürmeleri gerektiğini söyleyerek, “Parmak izlerimiz var. Kalp krizi geçirdiyse otopside çıkabileceğini bizlik bir durum olmadığını söyledim. ‘Nourtani’yi yol kenarında bırakıp gitmeyelim’ dedim.
Mahkeme başkanının “O kadar kişisiniz birine bir şey oluyor, 112’yi neden aramadınız?” sorusuna Eray D. de “Hakan abiler hastaneye götüreceklerini söylediler. O yüzden çalışmaya devam ettik” dedi.
“Hırıltılı bir şekilde nefes alıp veriyordu”
SEGBİS ile duruşmaya katılan tutuksuz sanık Sercan K., suçlamaları kabul etmedi. Sanık Sercan K., “Vezir Muhammed olay saatinde vagonları değiştirdiğimiz yerde makasta sırt üstü yatıyordu. Boynu ise direğe yaslı haldeydi. Hırıltılı bir şekilde nefes alıp veriyordu. ‘Muhammed abi’ diye üç kere seslendim cevap vermedi. Alaattin kalp masajı yapmaya başladı. Ayrıca Alaattin ‘Dili içine kaçmış mı?’ gibisinden maktulü kontrol ediyordu. Nefes almak zaten çok güçtü” dedi.
Bu sırada Hakan K. kendisine, “Bu olayı hiçbir şekilde kimseden duymayacağım. Eğer duyarsam anam avradım olsun vururum seni” dediğini hatırlatan Sercan K., “Ben tehdit ve baskı altında kaldığım için kamerayı kendime çevirdim” ifadelerini kullandı.
Battaniyeye sarıp aracın bagajına yükledikleri Nourtani’yi tutuklu sanıklar Enver G., Hakan K. ve Ahmet A. ile birlikte seyir halindeyken hastaneye götürmeyi yinelediğini anlatan Alaattin Ç., “Enver araçta ‘Atalım’ dedi. Ben de ‘İnsan bu atamazsınız, çakal, kurt yer’ dedi. Hakan K.’ de ‘Doğru diyor, manyak mısın?’ dedi. 45 dakika kadar yanlarında kaldıktan sonra hastaneye götürmek için ikna etmeye çalıştım. Beni bırakmalarını söyleyip evime gittim. Haberleri görünce hemen avukatımla savcılığa gelerek her şeyi anlattım. Olay tarihinde alkollüydüm” diye konuştu.
“Ben senin ailene bakarım” iddiası
Tutuklu sanık Enver G., araçta ne yapacakları konusunda konuşurlarken Hakan K.’nin kendisine “Madem benim dersin, ben senin ailene bakarım’ dediğini; Alaattin Ç.’nin de ‘En fazla 6 ay yatıp çıkarsın” dediğini anlattı.
“Git benzin al gel ben bunu yakacağım”
Kendilerine patron olmadığını söylediğini anlatan Enver G., “Arabayı yolun kenarına çektik. Bir süre sonra Eray yanımıza geldi. Hakan da yanımıza gelerek Eray’a bir demet para içerisinden 150 lira uzattı ve ‘Git benzin al gel, ben bunu yakacağım’ dedi ancak Eray kabul etmedi. Hakan benden diğer ocakta çalışan Afgan’ı alıp getirmemi istedi. Ben kendi telefonumu Afgan Kazım’a, vererek Vezir Mohammad’ın eşini arayarak işe gelmediğini söylemesini istedim” dedi.
“Cep telefonunu bulmak için çakmağı çaktım, rahmetli alev aldı”
Nourtani’nin sarılı olduğu battaniyeyi Enver G., Hakan K. ile birlikte ormanlık alana getirdiklerini anlatan Ahmet A., “Hakan benzin bidonunu elimden aldı. Ben ondan 2-3 metre geriye uzaklaştım. Benzinin dökülürken çıkardığı sesten Hakan’ın benzini maktule döktüğünü anladım. Hakan beni yanına çağırdı. Karanlıkta göremediğimi söyledim ancak bir süre sonra yanına gittim. Benzini döktükten sonra Hakan önce bana ‘Yakmasak mı dayı oğlu?’ diye sordu. Ben de ‘Çekip gidelim’ dedim. H.K. de bana ‘Öyle olmaz çak bir çakmak dayı oğlu beklemeye gerek yok, gidelim.’ dedi. Yakma niyetim yoktu ama çakmağı çıkarırken telefonum yere düştü. Telefonu bulurum düşüncesiyle çakmağı çakınca bir anda ateş aldı. Çakmağı yakıp telefonu bulurum niyetiyle çakmağı çakmıştım. Rahmetli orada alev aldı. Ardından Hakan ‘Çabuk arabaya bin, gidelim’ dedi. Arabaya binip anayola çıktık. Pişmanım affınıza sığınıyorum.” dedi.
“Mahkemenizin huzurunda şaşırdım” deyip eski ifadesine döndü
Mahkeme başkanının savcılık sorgusundaki “Hakan’ın talimatıyla ateşi yaktım” şeklindeki ifadeleri hatırlatması üzerine sanık Ahmet A., “Emniyet ve savcılıktaki ifadelerim doğrudur. Hakan’ın talimatıyla çakmağı çakıp ateşi yaktım. Hakan’ın ısrarı üzerine çakmağı çaktım. Mahkemenizin huzurunda şaşırdım. Telefonu düşürdüğüm ve telefonu bulmak için çakmağı çaktığımı söyledim. Doğrusu Hakan’ın talimatıyla çakmağı çaktım” şeklinde konuştu.
“Cani olsak ocağın ağzında kalp masajı yapmazdık”
Tutuklu sanık Hakan K. “Nourtani’nin Nefes almadığını fark ettim. Kalp masajı yaptı, nabzına baktım. Enver’e adamın ölmüş olduğunu söyledim. ‘Ölü bizim ölümüz arayın 112’yi. Gelsinler alsınlar dedim.’ Enver G. de bana ‘Senin sicilin var abi, benim sicilim var. Ocak kapanır, kimliği yok’ dedi. Eray’a seslendim, battaniye getirmesini söyledim. Battaniyeye sarıp arabanın bagajına koydular. Aracı ana yoldan 4-5 metre içeriye sokmuştum. Aracı durdurdum, tuvalet ihtiyacımı gidermek için araçtan indim. Sonra bir ışık hissettim. Arkamı döndükten sonra maktulün yandığını gördüm. O an korktum. Biz cani insan değiliz. Cani olsak ocağın ağzında kalp masajı yapmazdık. Üç kere Enver’e ve Alaattin’e hastaneye götürmemiz gerektiğini söyledim. Benim amacım hastaneye götürmekti. Enver sürekli kafama ocağın kaçak olduğunu sokmaya çalışıyordu” dedi.
Ölen Vezir Mohammad Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki sanıkların hepsinden şikayetçi oldu. Meliki, “Olaydan tam 1 hafta önce eşimin bana söylediğine göre orada patronlarıyla aralarında konuşma geçiyor. Enver bütün çalışanlara hitaben ‘Biriniz böbreğinizi bana satın, 20 bin dolar vereyim.’ dedi. Rahmetli eşim de kendisine gülerek böbreği verdikten sonra 20 bin dolar ne işe yarar demiş. Eşim olaydan önce 3 haftadır orada çalışıyordu” ifadelerine yer verdi.
Nourtani’in ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, maden ocağı ve aracın geçiş güzergahında talep ederken sanıkların ‘Afgan, kimliği yok, kurtulalım bundan’ gibi söylemlerle atılı suçlamanın ‘insanlığa karşı suçlar’ şeklinde değiştirilmesi öne sürdü. Şeker ayrıca Nourtani’nin böbreğinin alınmış olduğunu düşündüklerini ileri sürdü.
Sanık avukatları, madende kaza olduğu için suçun ‘taksirle ölüme neden olma’ kapsamında kalacağını öne sürerek tutuklu sanıkların tahliyesini talep etti. Mahkeme ise tutuklu sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesi olduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Adli kontrol tedbiri kaldırılan Alaattin Ç.’ye ise yurtdışı çıkış yasağı konulurken yurtdışı çıkış yasağının da devamına karar verilirken keşif talebi reddedildi. Mahkeme tanıkların dinlenmesi için 8 Temmuz tarihine ertelendi.
-
Sera işçisi kadınları taşıyan minibüs devrildi
Kaza, Hocalar ilçesi Yeşilhisar köyü yakınlarında meydana geldi. Elinden bilgilere göre, M.A., idaresindeki minibüs sürücüsünün henüz belirlenemeyen bir sebepten ötürü direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıktı. Savrulan araç ardından yol kenarındaki şarampole devrildi. Kazada tamamı kadın olan 14 işçi yaralandı. Yaralılar çevredekilerin haber vermesi üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından Afyonkarahisar ve Uşak’taki hastanelere kaldırıldı. Yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu bildirilirken, kazanın ardından jandarma tarafından inceleme başlatıldı.
-
Elektrik akımına kapılan işçi hayatını kaybetti
Olay, Viranşehir ilçesinde meydana geldi. 26 yaşındaki elektrik işçisi Yusuf Turan, kırsalda yaşanan bir elektrik arızasını gidermek için elektrik direğine çıktı. İddiaya göre, akımın kesilmediği elektrik hattına temas eden Turan, akıma kapıldı. Çevredeki vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine giden sağlık ekipleri, ağır yaralı Turan’ı yaptıkları ilk müdahale sonrası ambulansla Viranşehir Devlet Hastanesine kaldırdı. Burada ilk müdahalesi yapılan genç, daha sonra ambulansla Şanlıurfa’ya sevk edilirken yolda hayatını kaybetti. Turan’ın cenazesi, otopsi yapılmak üzere Şanlıurfa Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. -
Yol çalışması yapan işçiye araç çarptı
Olay, Yavuz sultan Selim Mahallesi Mevlana Caddesi Körfez Devlet Hastanesi mevkiinde meydana geldi. Yol bakım çalışması yapan R.S isimli işçiye sürücüsünün ismi ve plakası öğrenilemeyen araç çarptı. Kazayı fark eden Körfez Devlet Hastanesi çalışanları sedye ile R.S.’yi hastaneye götürdü.
İhbar üzerine bölgeye gelen polis ekipleri inceleme başlattı.