Etiket: iskelet

  • Teknede 14 iskelet bulundu

    Teknede 14 iskelet bulundu

    Dominik Cumhuriyeti’nin kuzeyindeki Mara Trinidad Snchez eyaletine bağlı Ro San Juan sahilinde akıntıya kapılmış bir halde tekne bulundu. Sivil Savunma, Dominik Donanması ve yerel yetkililer, teknede 14 iskeletin bulunduğunu açıklarken teknedeki belgelerde kalıntıların Senegal ve Moritanya’dan gelenlere ait olduğunun tespit edildiğini bildirdi.

    Dominik Donanması tarafından yapılan açıklamada, menşei bilinmeyen teknenin yerel bir balıkçı tarafından bulunduğu ve yetkililere haber verildiği belirtildi. Teknede iskeletlerin yanı sıra cep telefonları, sırt çantaları ile Senegal ve Moritanya vatandaşlarına ait kimlik belgelerinin de bulunduğu aktarıldı. Ayrıca bir sırt çantasında 12 paket kokain ya da eroine benzeyen bir madde tespit edildiği ve bu maddelere de tam olarak ne olduklarının belirlenmesi için daha detaylı analizler yapılmak üzere el konuldu. Bildirilen açıklamada iskeletlerin olası hastalıkları önlemek için dezenfekte edildiği, daha sonra da incelenmek üzere adli tıpa gönderildiği kaydedildi.

    Yetkililer teknenin muhtemelen Avrupa’daki varış noktasından saptırılarak akıntılarla Karayipler’e sürüklenmiş olma ihtimali üzerinde duruyor. Teknede bulunanların kesin ölüm nedeni bilinmezken olaya ilişkin geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

    2021 yılında da Karayipler’deki ada ülkesi Trinidad ve Tobago açıklarında bir teknede 14 cansız beden bulunmuştu. Ölenlerin Moritanyalı olduğu ve İspanyol Kanarya Adalarına ulaşmak üzere yola çıktıkları tespit edilmişti. Benzer bir olayda ise Nisan’da Moritanya ve Mali’den 9 göçmenin bulunduğu bir tekne Brezilya kıyılarına varmıştı.

  • 12 metrelik balinanın iskeleti hayranlık uyandırıyor

    12 metrelik balinanın iskeleti hayranlık uyandırıyor

    Türkiye’nin Akdeniz’e kıyısı olan illerinden Hatay, su altı ve su üstü canlı çeşitliliğiyle birçok hayvana ev sahipliği yapıyor. Bölgedeki su altı zenginliğini gözler önüne sermek isteyen İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) tarafından su altı müzesinin açılışı geçtiğimizde günlerde gerçekleştirilmişti. Birçok hayvanın iskeletinin sergilendiği müzede görenlerin ilgisini çeken ise 8 Ocak 2016 tarihinde İskenderun Körfezi’nde kıyıya vuran 12 metre uzunluğundaki balina yavrusunun iskeleti oldu.

    Deprem sonrası bölgenin ayağa kalkması için çalışmalar yürüttüklerini dile getiren İSTE Rektörü Prof. Dr. Tolga Depci, “Biz teknik bir üniversite olarak şu anda sualtı müzemizi açmış durumdayız. Akdeniz’in incisi olan İskenderun’umuzu toparlamak, Hatay’ın toparlanması sürecinde bir üniversite olarak elimizden geldiği kadar devletimize katkı sağlamak zorundayız ve bunu da gönüllü olarak yapıyoruz. Bildiğiniz gibi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Fakültemiz var, fakültemizde görev yapan çok değerli hocalarımızın bugüne kadar toplamış oldukları canlılar var. Şu anda dünyanın en büyük 2’nci hayvanı olan 12 metre boyundaki balinanın iskeleti bizde bulunmakta. Bu da Akdeniz bölgesine baktığınızda tektir. Bu kapsamda yaklaşık 500 tane türün içerisinde bulunduğu bir müzemizi hayata geçirmiş bulunmaktayız. Tabii ki gelecek olan genç nesilleri elimizden geldiği kadar ülkemiz hakkında bilgilendirmek, denizlerimizin, denizdeki güzelliklerimiz ve denizaltı varlıklarımız hakkında da onları bilgilendirmenin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

    Yaklaşık 12 metrelik boyda bir yavru balinayı sergiliyoruz”
    İSTE Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Turan, İskenderun Teknik Üniversitesinde bir sualtı müzesi oluşturma fikrinin yıllardır sürdürülen bir düşünce olduğunu ifade ederek, “Çünkü İskenderun’un körfezi gerçekten biyolojikliğin yüksek olduğu bir bölge. Birçok balina türü, yunus türü, Akdeniz foku, deniz kaplumbağaları ve diğer balık türleri gibi birçok endemik türü içerisinde barındırmakta. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Tolga Depçi’nin sualtı müzesi kurma fikrine destek vermesiyle birlikte biz bu işe başladık. Daha önce İskenderun körfezinde karaya vuran balinaları, yunusları, deniz kaplumbağaları gibi türleri toplayarak, önce fakültemizde bunları toprakta gömdük ve onların kemiklerinin ortaya çıkmasını bekledik ve sualtı müzesini şu an itibarıyla İskenderun halkına ve Türkiye halkının hizmetine sunmuş bulunmaktayız. Bunun mutluluğunu yaşamaktayız, gerçekten özellikle Hatay bölgesinde bir ilk yani tüm Akdeniz bölgesini kapsayan ilk kez bir balina burada sergilenmiş olacak. Bu balina da zaten dünyanın en büyük 2’nci büyük hayvanı yaklaşık 37 metreye kadar uzayabilen bir balina türü. Biz de yaklaşık 12 metrelik boyda bir yavru balinayı sergiliyoruz burada. Yunuslar sergiliyoruz, deniz kaplumbağalarını, zehirli türleri, aslan balığı, balon balıkları gibi türleri halkın bunları tanımasını sağlıyoruz. Bu anlamda zengin bir koleksiyona sahibiz, yaklaşık 500 tane tür bulunmakta bunların bir kısmı atölyemizde daha hazırlık aşamasında sergiye hazırlamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Yanan araçtan geriye iskeleti kaldı

    Yanan araçtan geriye iskeleti kaldı

    Yangın, Dilovası ilçesi D100 Karayolu Ankara istikameti Tavşancıl mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, seyir halindeki 41 ALR 510 plakalı Iveco marka kapalı kasa kamyonetin lastiği patladı. Durumu fark eden sürücü, trafiği tehlikeye sokmamak için aracını kenara çekti. Sürücü araçtan inerken bu sefer de aracın lastiği alev aldı. Sürücü İbrahim Kader, yangın söndürme tüpüyle müdahale etmeye çalışsa da başarılı olamadı. Kısa sürede büyüyen yangın, poşet yüklü kamyonetin tamamına sıçradı. Dumanlar gökyüzünü siyaha bürürken ihbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri, alev topuna dönen aracı söndürmek için çalışma başlattı. Ekiplerin çalışmasıyla yangın söndürülürken, araçtan geriye iskeleti kaldı.
    Olayda yaralanan olmazken polis inceleme başlattı.
    Yangının nasıl başladığını anlatan İbrahim Kader, “Seyir halindeyken sağ arka 2 lastiğim patladı. Aracı cebe çektim sonrasında lastik alev almaya başladı. Yangın söndürme tüpü ile müdahale ettim ama söndüremedim alevler büyüdü. İtfaiye gelip yangını söndürdü. İstanbul’dan gelip İzmit’e gidiyordum” dedi.

  • Kronik ağrılarda kuru iğne yöntemi

    Kronik ağrılarda kuru iğne yöntemi

    Kuru iğneleme tedavi yöntemi kronik kas iskelet sistemi hastalıkları ve bu hastalıklara bağlı oluşan ağrı ve hareket kısıtlılıklarının tedavisinde kullanıldığını belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Doç. Dr. Emel Atar, “Tedavide akupunktur iğneleri ya da ince enjeksiyon iğneleri kullanılır ve bu iğneler ilaç içermez. Kasta oluşan sertleşmeler, iğnenin mekanik etkisinden faydalanılarak giderilmeye çalışılır ” dedi ve konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

    Kuru iğneleme tedavi yöntemi nasıl yapılır ve hangi hastalıklarda uygulanır

    Kas tutulmalarında kasta spazm ve tetik noktalar oluşur; bunlar halk arasında kulunç olarak tarif edilir. Kuru iğnelemede bu kulunçların içine iğne batırılır ve birkaç saniye beklenilir; bu sayede spazmın çözülmesi, tetik noktaların gevşemesi hedeflenir. Bu yöntem tetik nokta aktivasyonunun giderilmesinde oldukça güvenli ve etkin bir biçimde kullanılabilir.

    Kuru iğneleme tedavisinin hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır?

    Boyun ağrısı, sırt ağrısı, bel ağrısı, omuz hareket kısıtlılığı ve omuz ağrısı, miyofasiyal ağrı sendromu, fibromiyalji sendromu, tenisçi ve golfçü dirseği, ağrılı kas spazmlarında; aynı pozisyonda sabit durma sonucu oluşan ağrılarda (bilgisayar kullanımı gibi), duruş bozukluğu ya da skolyoza bağlı oluşan kas gerginlikleri sonucu oluşan ağrılarda; el, dirsek, omuz, topuk ve kalça tendinitlerinde, spor yaralanmalarında ve rehabilitasyonunda, çene eklemindeki tetik noktalara bağlı oluşan ağrılarda, travma sonrası omurga ağrılarında kuru iğne yöntemine başvuruyoruz. Kasların etkilenme durumuna göre tek iğne uygulaması yapılabileceği gibi çoklu iğne uygulamaları da yapılabilir.

    Akupunktur tedavisinden farkı nedir

    Akupunktur iğneleri tedavide kullanılsa da bu yöntem, akupunktur uygulamasından farklı bir yöntemdir. İğneler muayene sonucu belirlenen, direkt tetik nokta olan kasa batırılır; uygulamanın yeri hastaya ve hastalığının durumuna göre değişebilmektedir. Akupunktur uygulamasında olduğu gibi standart uygulama noktaları yoktur. İlaç içermeyen bir uygulama olduğu için alerji, ilaç etkileşimi gibi yan etkiler oluşmaz. İşlem sırasında kuru iğnelemeye bağlı ağrı duyulması, iğneler ince olduğu için genellikle minimaldir; bu ağrı duyma durumu da tetik noktaların hassasiyetine ya da kişilerin ağrı eşiğine bağlıdır. Bazı hastalar işlem sırasında hiç ağrı duymadıklarını da ifade etmektedirler.

    Kuru iğne tedavisi nasıl uygulanır

    Kuru iğne tedavisi (İMS) için çeşitli uzunlukta ve çok ince iğneler kullanılır. Kasılmış, bu nedenle ağrılı olan ve fonksiyonunu yeterince yerine getiremeyen kaslara bu özel iğneler batırılır. Kaslara uygulanan bu işlem ile kaslardaki spazmın çözülmesi, tedavinin esasını oluşturur.

    Kuru iğneleme tedavisinin seans sıklığı ve sayısı nasıl olmalıdır?

    Genellikle haftada 1-2 seans uygulama yapılır. Toplam seans sayısı genellikle 3-5 seans şeklinde hastanın hastalığı ve iyileşme periyoduna göre değerlendirilir. Bazı hastalarda 1-3 seans yeterli olurken bazı hastalarda hastalığın şiddeti ve durumu ile ilgili olarak nadiren 8-10 seans uygulama da yapılabilmektedir.

    Kuru iğneleme tedavisinde nelere dikkat edilmelidir?

    Kuru iğneleme tedavisi, iğne ile yapılan bir tedavi olduğu için bu uygulamayı; alanında uzman, tetik nokta yerleşimini iyi bilen hekimlerin yapması gerekir. Doğru uygulamalarla kuru iğneleme tedavisinin etkinlik oranları oldukça yüksektir. Başka tedavilerle birlikte ya da tek başına kullanılabilir. Başka tedavilerle birlikte kullanımında da etkinlik artabilmektedir. Doğru ve etkin bir uygulama için mutlaka ilgili branşın (Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon) uzman hekimlerine başvurulması önemlidir.

    Kuru iğneleme tedavisi sonrası nelere dikkat edilmelidir?

    Kuru iğneleme tedavisi sonrası germe ve eklem hareket açıklığı egzersizlerinin kombine edildiği bir egzersiz programının hastaya öğretilip günlük uygulanması tedavinin etkinliğini arttırır. Steril iğnelerle yapılan uygulamadan birkaç saat sonra banyo yapılabilir, uygulama yerinin kapatılmasına gerek yoktur.

  • Dev dinozor iskeleti açık artırmada

    Dev dinozor iskeleti açık artırmada

    ABD’den 9 büyük sandıkla İsviçre’nin Zürih kentine getirilen “Trinity” adlı dinozor iskeleti, Tonhalle Zürich Konser Salonu’nda sergilenmeye başlandı. 3,9 metre uzunluğundaki iskelet, kırmızı halının üzerine kurularak halkın ziyaretine açıldı.

    18 Nisan’da Koller müzayede evinde açık artırmaya çıkarılacak dev dinozor iskeletinin 5 ila 8 milyon İsviçre frangı arasında bir fiyata satılması bekleniyor.

    Dinozor iskeleti, Montana ve Wyoming eyaletinde 2008 ve 2013 yılları arasında kazı sonucu çıkarılan 3 dinozorun kemiklerinden oluşuyor. Satışın yapılacağı müzayede evinin sahibi Cyril Koller, “Bu iskeletin adı Trinity, çünkü 3 dinozordan oluşuyor” ifadelerini kullandı.

    Kemiklerin 67 milyon yıllık olduğu belirtiliyor.

  • 3,5 yıldır kayıptı, denizde iskeleti bulundu

    3,5 yıldır kayıptı, denizde iskeleti bulundu

    Aydın’ın Didim ilçesinde, arkadaşı Süleyman Uçar (32) ile birlikte denize açıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Ahmet Sakak’ın (34), 3,5 yıl sonra denizin dibinde iskeleti bulundu. Deniz patlıcanı avcıları tarafından bulunan, aküye telle bağlı iskeletin Sakak’a ait olduğu yapılan DNA testiyle kesinleşirken, gözaltına alınan Uçar tutuklandı.

    Didim ilçesi Akbük Mahallesi’nde 11 Mart 2017 tarihinde Ahmet Sakak ile arkadaşı Süleyman Uçar tekneyle denize açıldı. Uçar, Akbük Limanı’na geri dönerken Sakak’tan ise haber alınamadı. Sakak’ın nişanlısı Özlem Karademir ile yakınları kayıp başvurusunda bulundu. Olayla ilgili çalışma başlatan polis, Sakak’ın arkadaşı Uçar’ı gözaltına aldı. Uçar, sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Yapılan çalışmalarda Ahmet Sakak’ın izine ulaşılamadı.

    PATLICAN AVCILARI TESADÜFEN BULDU

    Akbük açıklarına 2 ay önce deniz patlıcanı avına çıkanlar, denizin dibinde kafatası gördü. Kıyıya çıkan avcılar, Sahil Güvenlik ekiplerine bilgi verdi, ekipler de durumu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bildirdi.

    Dalgıçlar tarafından yapılan çalışmayla iskeletin yeri tespit edildi. Aküye telle bağlı olduğu belirlenen iskelet, çıkarılarak İzmir Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Yapılan DNA testinde iskeletin kayıp Ahmet Sakak’a ait olduğu belirlendi.

    ARKADAŞINI ÖLDÜRDÜĞÜ İDDİASIYLA TUTUKLANDI

    Bu gelişme üzerine polis, aynı gün denize birlikte açıldıkları arkadaşı Süleyman Uçar’ı yakalamak için çalışma başlattı. Polis, bir gemide çalıştığı ve yurt dışından Türkiye’ye giriş yaptığı belirlenen Uçar’ı gözaltına aldı. Suçlamaları kabul etmeyen Uçar, polisteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı.

  • Apartman bahçesinden 8 bin 500 yıllık insan iskeleti çıktı

    Apartman bahçesinden 8 bin 500 yıllık insan iskeleti çıktı

    Bilecik’te bir apartmanın bahçesinde keşfedilen ve Batı Anadolu’daki ilk yerleşim yerlerinden biri olduğu ortaya çıkan kazı alanında, 8 bin 500 yıllık insan iskeletine rastlandı.

    Bahçelievler Mahallesi’nde yaşayan bir kişinin, boş arazide gördüğü seramik parçalarını Arkeoloji Müzesi’ne bildirmesi sonucu geçen yıl sonunda başlatılan arkeolojik kazı sürüyor.

    TÜBİTAK tarafından buluntu ahşap parçalara yapılan yaş tayini analizleri sonucu yerleşmenin günümüzden 9 bin yıl önce kurulduğu, en az 500 sene boyunca kesintisiz yaşamın devam ettiği belirlenen alanda, taş ve kemikten yapılmış aletlerin yanı sıra ilk kez insan iskeletine ulaşıldı.

    Bilecik Valisi Bilal Şentürk, yaptığı açıklamada, kent ve çevresinin tarihi bakımdan büyük öneme sahip olduğunu vurgulayarak, Kültür ve Turizm Bakanlığının takibinde, Bilecik Müze Müdürlüğünün denetimindeki kazıların Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinden uzmanlar tarafından yürütüldüğünü ifade etti.

    Şentürk, “Kazı alanının içindeki avluda bulunan bir iskelet de Batı Anadolu’da günümüze ulaşan en eski insan iskeleti olarak değerlendirilecek. Bilecik’imizin tarihine önemli bir katkı sağlayacağı muhakkak. Çok lokal bir alan tespit edilen yer. Uzun yıllar yerleşim alanı olmuş, boş kalmış bir parseldi. Çok isabetli bir tespit olmuş. Önümüzdeki yıllarda bu çalışmalar devam edecek.” diye konuştu.

    İskeletle ilgili araştırmanın üniversiteden uzmanlar tarafından yapılarak cinsiyeti ve hangi dönemde yaşadığının belirlenmesine çalışılacağı öğrenildi.