Etiket: islam

  • İslam dininden etkilenen Rus kadın Müslüman oldu

    İslam dininden etkilenen Rus kadın Müslüman oldu

    Eşi Sabri Karabaş ile birlikte Gazipaşa’da yaşayan Olga Karabaş, İslam dininden etkilenerek İlçe Müftülüğüne Müslüman olmak istediğini belirtti. Müftülük yetkilileri de Olga için ihtida töreni düzenledi.

    Düzenlenen ihtida töreninde İlçe Müftüsü Fahri Başar tarafından Olga Karabaş’a Kelime-i Şehadet telkin edilerek, İslam’ın temel inanç ve esasları anlatıldı.

    Müftü Başar konuşmasında “Biz Müslümanlar bütün peygamberlerin Allah tarafından gönderildiğini kabul ederiz. Hepsinin hak olduğuna inanırız. Son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’dır. Peygamberimize Allah tarafından vahyedilen Kur’an-ı Kerim, son ilahi kitaptır. Onda bildirilenlerin bütününe şüphesiz inanırız. Meleklerin, kaza ve kaderin, öldükten sonra dirilmenin ve hesabın yani ahiret gününün varlığını tasdik ederiz. İslam’a girmek Allah’a, Muhammed Mustafa’nın Allah’ın kulu, peygamberi olduğuna ve onun Allah katından getirdiklerinin tamamına inanmakla olur. Bizler bu inancı ‘Kelime-i Şehadet’ ile dile getiririz. Şimdi sizin kelime-i şehadeti ikrarınıza ve Müslüman oluşunuza şahitlik edeceğiz” dedi.

    Olga, kendisine İslam dininin temel inanç ve esasları anlatıldıktan sonra Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu ve Olga olan adı yerine Oya ismini aldı. İhtida merasimi, İlçe Müftüsü Fahri Başar’ın yapmış olduğu dua ile tamamlandı. Törenin ardından Müftü Başar, Oya’ya ihtida belgesi ile Kur’an-ı Kerim hediye ederek, İslam dininde önemli bir yol gösterici olan, Kur’an-ı Kerim’in kendisine rehber olmasını temenni etti.

    Törene katılan müftülük personeli de İslam dinine geçen Oya’yı tebrik etti.

  • “Dünyanın İslam’ın ve Kur’an’ın merhametine ihtiyacı var”

    “Dünyanın İslam’ın ve Kur’an’ın merhametine ihtiyacı var”

    Samsun’da, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Yaz Kur’an Kursları açılış programı düzenlendi. Samsun Büyükşehir Belediyesi Atakum Sanat Merkezi’nde düzenlenen programda kurslarda öğrenim görecek öğrenciler Kur’an-ı Kerim tilaveti ve duaların yanı sıra çeşitli etkinlikler ve gösteriler gerçekleştirdiler. Açılışta konuşan Samsun İl Müftüsü Seyfullah Çakır ve Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Sadide Akbulut, katılımcılara ve kursiyerlere başarılar diledi. Programın sonunda söz alan Prof. Dr. Erbaş, önemli açıklamalarda bulundu.

    “Camisiz şehir kalpsiz bedene benzer”

    İbadet yerlerinin sadece namaz kılınan bir yer olmadığını ve mektebe dönüştüğünü ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Şehirlerin aydınlanmasının yolu mescitlerden geçiyor, camilerden geçiyor. Camisiz şehir kalpsiz bedene benzer. Mescitsiz şehir, mahalle kalpsiz, yüreksiz bedene benzer. İşte onun için Allah Resulü Efendimizin ilk yaptığı şey, aydınlanmış bir şehir yani Medine yapmak için oraya bir cami kurdu, inşa etti. Mescid-i Nebevî diyoruz biz ona. Sadece namaz kılınıp da girilsin çıkılsın bir yer olmasın diye onu mektebe dönüştürdü, onu okula dönüştürdü. Tıpkı bizim gibi Allah Resulü Efendimizin varisleri olarak biz nasıl ülkemizde 90 bin camimizi ilmin, irfanın, bilginin, hikmetin öğrenildiği bir yer olarak değerlendirmeye çalışıyorsak, çalışırsak eğer gerçekten Peygamber Efendimizin yolunu takip etmiş sayılırız. 90 bin camimiz, yaz kurslarımızda her biri bir okul, her biri bir mektep, suffe oluyor. Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam, 23 sene boyunca bu vazifesini yaptı. Sonra Veda Hutbesi’nde ashabına çeşitli vasiyetlerde bulundu. Vasiyetlerden birisi şuydu: ‘Size 2 şey bıraktım, emanet ettim, bu 2 şeye sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız.’ Bunlardan birisi Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim, diğeri de Resulünün sünneti, peygamberinin yolu, peygamberinin hayatı, davranışları, yaşayış şekilleri. Biz buna ‘sünnet’ diyoruz” dedi.

    “Dünyanın İslam’ın ve Kur’an’ın merhametine ihtiyacı var”

    İsrail’in Filistin halkına yaptığı zulme de değinen Prof. Dr. Ali Erbaş, “Beşerin derdine dermandır ancak Kur’an, Kur’an’sız canavardan da beterdir insan. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiş. Bakın dünyanın haline. Bakın Kur’an ahlakıyla ahlaklanmayan kendisini insan zanneden birilerinin oluşturduğu toplumlara işte görüyorsunuz işgalci, zalim, Siyonist topluluk nasıl bebekleri, çocukları, masumları, kadınları gözünü kırpmadan canavardan da beter bir şekilde nasıl öldürüyor? Nasıl bombalıyor görüyorsunuz değil mi? Dünyanın gözü önünde. Beşerin derdine dermandır ancak Kur’an. Kur’an’da ve Kur’an’dan ilhamla oluşan savaş hukukunda Müslüman’ın savaş hukukunda ne yazıyor? Askerler savaşmak zorunda kaldığında cepheye gittiğinde ‘Cephede sakın ha düşman tarafın kadınlarına dokunmayacaksın, çocuklarına dokunmayacaksın, masumlara dokunmayacaksın, mabetlere dokunmayacaksın, eli silahsız insanlara dokunmayacaksın, din adamlarına dokunmayacaksın’. Merhamete bakar mısınız? İslam medeniyeti merhamet medeniyetidir. Yeşile dokunmayacaksın. Hayvanlara dokunmayacaksın. O bölgenin hayvanlarına, yeşiline, ormanına, ağacına dokunmayacaksın. İslam hukukunun en önemli maddelerinden birisidir bu. İşte onun için dünyanın Kur’an’a ihtiyacı var. Onun için dünyanın İslam’ın merhametine ihtiyacı var. Kur’an’ın merhametine ihtiyacı var. Merhamet Peygamberi alemlere rahmet olarak gönderilen diye Kur’an’da Rabb’imizin tanımladığı Peygamber Efendimizin merhametine ihtiyacı var dünyanın. Bizim çocuklarımızın, bizim gençlerimizin, bizim toplumumuzun, İslam’ın merhamet medeniyetine ihtiyacı var. Derdimiz bu. Tasamız bu. Amacımız bu. Çocuklarımız böyle bir medeniyetin değerleriyle yetişsin. Hocalarımızın derdi bu. Ülkemizde 19 milyon sadece öğrenci, üniversite öncesinde var. 9 milyon öğrenci üniversitelerimizde var. 28 milyon bizim sadece öğrenci sayımız. Bunların adı Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma, Müslüman çocuklar. Müslüman çocukların Müslüman merhametiyle İslam medeniyetinin değerleriyle yetişmesi lazım” diye konuştu.

    Vali Tavlı: “7 hafta sürecek kursta, çocuklarımıza başarılar diliyoruz”

    Programda konuşan Samsun Valisi Orhan Tavlı, “Örgün eğitim süreci içerisinde din kültürü ve ahlak bilgisi dersleriyle genel bir dini anlayış kazanan evlatlarımız, Kur’an kursları vasıtasıyla İslam’ın temel inanç prensipleri, dini ibadetler ve ahlak anlayışı hakkında bilgi sahibi olma, dua ve sureleri ezberleme, Peygamber Efendimizi tanıma, onun örnek hayatını öğrenerek davranış modelleri çıkarma, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okumayı öğrenme ve mealiyle birlikte okuma alışkanlığı kazanma imkanı da elde etmektedirler. Bugün başlayan Yaz Kur’an Kurslarına katılan çocuklarımız da inşallah yüce Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak esaslarını öğrenerek manevi hayatlarda yön vereceklerdir. Cami merkezli bir kaynaşma ortamında çocuklarımızın yeni dostluklar ve arkadaşlıklar kurmasına da vesile olan Yaz Kur’an Kursları evlatlarımızı manevi güzelliklerle buluşturmanın yanında vatan ve millet sevgisi gibi milli değerleri benimsemelerine de katkı sağlamaktadır. Bu bilinçle evlatlarını sağlıklı bir dinin eğitimi için kurslara gönderen ailelerimizi tebrik ediyor, 7 haftalık süreçte çocuklarımızın bu kurslarımızdan en güzel şekilde istifade edebilmesi için gayret gösterecek olan personelimize de şimdiden şükranlarımı, teşekkürlerimi, başarı dileklerimi ifade ediyorum” şeklinde konuştu.
    Kursların açılışına ayrıca AK Parti Samsun Milletvekili Ersan Aksu, Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nihat Soğuk, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, İl Milli Eğitim Müdürü Murat Ağar, kursiyerler, öğretmenler, din görevlileri ve aileler katıldı.

  • “Bahanenin arkasına sığınan bir İslam dünyasıyla yüz yüzeyiz”

    “Bahanenin arkasına sığınan bir İslam dünyasıyla yüz yüzeyiz”

    Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde gazetecilerle bir araya geldi. Yapıcıoğlu, seçimlere az bir süre kaldığını belirterek, Türkiye’nin 31 Mart 2024 Pazar günü sandık başına gideceğini hatırlattı. Son günlerde Türkiye gündeminin yerel seçimden oluştuğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Öyle görünüyor ki olağanüstü bir şey olmazsa seçime kadar da bu böyle devam edecek. Fakat aslında gündemimizde olması gereken konu Gazze. Bize göre oradaki soykırım, katliam devam ettiği müddetçe gündemin birinci maddesi Gazze olmalı” dedi.

    “Bahanenin arkasına sığınan bir İslam dünyasıyla yüz yüzeyiz”

    Gazze’de 5 ayı aşkın süredir vahşet yaşandığını ve soykırım uygulandığını aktaran Zekeriya Yapıcıoğlu, “Dünyanın gözleri önünde naklen yayınlarda bu suç siyonist terör şebekesi, siyonist katil çetesi tarafından pervasızca işleniyor. 5 ayı aşkın bir süredir her gün oradaki masum insanların, kadınların, çocukların tepesine bombalar iniyor. Son birkaç haftada insanlar sadece bombalarla, kurşunlarla, tank ve top gülleleriyle değil artık ilaçsızlıktan ya da gıdasızlıktan da ölmeye başladı. Beslenemediği için derisi kemiğine yapışmış, adeta canlı bir iskelete dönüşmüş insanlar var. Karadan yardımların içeriye girmesine müsaade edilmiyor. Yardım göndermesi gerekenler, İsrail’in siyonist işgal rejiminin bu vahşi tutumu karşısında sanki onlardan izin almak mecburiyetindeymiş gibi bir tavır takınıyor. ‘Biz elimizden geleni yapıyoruz fakat İsrail buna müsaade etmiyor’ şeklindeki bahanenin arkasına sığınan bir İslam dünyasıyla yüz yüzeyiz. Bu bahane, gerekçe kabul edilebilir değildir” şeklinde konuştu.

    “Açlıktan ölümlerin başladığı bir yere yardım gönderilmesi insanlık borcudur”

    Yapıcıoğlu, açlıktan ölümlerin başladığı bir yere yardım gönderilmesinin insanlık borcu olduğunun altını çizerek, konuşmasına şöyle devam etti:
    “Bu borç bütün insanlarındır. Mutlak suretle oraya yardımın gönderilmesi gerekir. Karada Refah Sınır Kapısı’nın önünde 10 binlerce kamyon yüklü bir vaziyette Gazze Şeridi’ne geçmeyi beklerken, o kapıyı açmak yerine Batılı ülkelerin, Amerika başta olmak üzere havadan Gazze Şeridi’ne yardım attığını söylemesi ve attıkları yardımların önemli bir kısmının da denize düşmesi, hatta sınırın öteki tarafına, işgal edilmiş topraklara düşmesi trajikomik bir durumdur. Yapılması gereken şey bir an önce Refah Sınır Kapısı’nın tamamen açılarak, oradaki insanlara yetecek miktarda gıda, su, ilaç, enerji, yakıt, ihtiyaç hissedilen bütün maddelerin bir an önce oraya gönderilmesi gerekir. Dediğim gibi bu bütün insanlığın bir borcudur.”

    Zekeriya Yapıcıoğlu’ndan boykot çağrısı

    Temmuz ve ağustos aylarında Paris’te olimpiyat oyunları düzenleneceğini hatırlatan Yapıcıoğlu, “Biliyorsunuz Rusya’nın Ukrayna’nın topraklarının bir kısmını işgal etmesinden sonra üzerinde hak iddia etmesi ve aralarındaki savaşın başlamasından sonra Rusya Federasyonu uluslararası pek çok spor organizasyonundan men edildi. Rus sporcular, o organizasyonlara katılınca Rusya adına değil, şahıslar adına katılabiliyor. Biz buradan önümüzdeki temmuz ve ağustos aylarında Paris’te yapılacak olimpiyat oyunları başta olmak üzere uluslararası bütün spor organizasyonlarından Gazze’deki katliam, soykırım suçu devam ettiği müddetçe soykırımcıların ve bu soykırımı alkışlayanların men edilmesi gerektiğini söylüyoruz ve bütün dünya kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz. Eğer uluslararası olimpiyat komitesi böyle bir karar almazsa, eğer uluslararası futbol, basketbol, voleybol, bütün spor branşlarında bu soykırımcıları organizasyonlardan men etmezse diğer ülkeleri bu organizasyonları boykot etmeye çağırıyoruz” dedi.

  • Kanadalı yazar İslam’la tanışmasını anlattı

    Kanadalı yazar İslam’la tanışmasını anlattı

    Müslümanlığı seçen Kanadalı işaret dili ve İngilizce öğretmeni Jenny Molendyk Divleli, “İşaret dilini öğrenmek için eğitim alırken farklı dinleri de araştırmaya başladım. Müslüman olan birkaç kişiyle tanıştım ve daha çok araştırdım. İslam’la alakalı bir konferansa katıldım ve 21-22 yaşlarında Müslüman oldum. Aradığım soruların cevaplarını İslam’da buldum ve bu bana iyi geldi” dedi.

    Divleli, güzel din bilgisi, iyi dil bilgisi, güzel ahlak ve çalışkanlık ile dünya üzerinde herkese İslam’ın anlatabileceğini belirterek, “Çocuklarımızın İslâm’ın güzelliğini ve bunun bir hediye olduğunu anlamalarını istiyorum. Her zaman doğru yolda kalmamız ve inancımızı asla kaybetmememiz için dua ediyorum. Beni motive eden de bu. Sadece herkesin İslam’ın güzelliğini görmesini istiyorum” dedi.

  • Ukraynalı Stakhovska Müslüman oldu

    Ukraynalı Stakhovska Müslüman oldu

    Ukrayna vatandaşı Oksana Stakhovska, Safranbolu İlçe Müftülüğü’ne başvurarak Müslüman olmak istediğini belirtti.

    Stakhovska, için ihtida merasimi düzenlendi. İlçe Müftüsü Aydın Bostancı tarafından İslam dininin temel esasları hakkında Stakhovska’ya bilgiler verildi.

    Daha sonra yapılan dua ile kelime-i şehadet getirerek Müslüman olan Stakhovska’ya ‘İhtida Belgesi’ ile birlikte Kur’an-ı Kerim ve Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından çıkan çeşitli kitaplar hediye edildi. Stakhovska, Sena ismini aldı.

  • “Araştırdıkça İslam’a aşık oldum”

    “Araştırdıkça İslam’a aşık oldum”

    Yazar Julia Sena Yamanoğlu, 13. Kocaeli Kitap Fuarı’nda İslam’a yolculuk hikayesini “İki Dünya Arasında” adlı söyleşi ile okurlarına anlattı. 2000 yılında Polonya’nın Sczecin şehrinde ateist bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya gelen Julia Sena Yamanoğlu, İslam’ı seçmesiyle birlikte Türkiye’ye yerleşti. İslam’a yolculuk hikayesini paylaşan Yamanoğlu, “Polonya’da doğdum. 4 sene önce Türkiye’ye geldim. 13 yaşına kadar ailemle birlikteydik. Ailemden çok sevgi görmedim. Annem ve babam boşandığında tek kaldım. Çünkü annem yurt dışına gitti. Babam ise iş adamı olduğu için sık sık şehir dışına çıkıyordu. Çocukluğumda çok yalnız kaldım. Kimseyle arkadaşlık kuramadım. Her gece gökyüzünü izliyor, huzur buluyordum. Yahudilik ve Hristiyanlık dinlerini araştırdım ama ikisine de ısınamadım. Ben de İslam’ı araştırmaya başladım. İlk başta çok korkuyordum. Araştırmaya devam ettim, araştırdıkça İslam’a aşık oldum. Gökyüzünü izledim, o gece gökyüzü çok güzeldi. Sanki yıldızlar bağırıyordu, ‘Müslüman ol’ diye. 18 yaşıma kadar babama Müslüman olduğumu söyleyemedim. Bir gece haber izlerken babama Müslüman olduğumu söyledim. Kavga ettik ve ben de evden ayrıldım” dedi.

    “Eşim kulağıma ezan okudu ve Sena ismini aldım”

    Müslüman olduktan sonra “Meryem” ismini kullanmaya başladığını ifade eden Yamanoğlu, “Eşimle tanıştım. Eşim bana kulağıma ezan okunup okunmadığını sordu, bilmiyordum. Kulağıma ezan okudu ve Sena ismini aldım. O gün bugün Sena ismini kullanıyorum” dedi.
    Julia Sena Yamanoğlu, “Avrupa’da İslam’a fobi arttı. Haberlerde görüyoruz. Saldırılar oluyor kıyafetlerden dolayı. Gençlerimiz ateist oluyor. Bir yerde ne kadar acı varsa onun nimeti daha fazladır. Elbet İslam ve Müslümanlık hak ettiği yeri bulacaktır” diye konuştu.

  • “İslamofobi, düşmanlığına dönüşmüş akıl tutulmasıdır”

    “İslamofobi, düşmanlığına dönüşmüş akıl tutulmasıdır”

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 15 Mart İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü dolayısıyla sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde 15 Mart 2019’da terör saldırısının hedefi olan Nur Camii’nin fotoğrafının yer aldığı mesajında, “Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü vesilesiyle bir kez daha ifade ediyoruz ki; İslamofobi, İslam düşmanlığına dönüşmüş bir akıl tutulması ve içerisinde ırkçılık barındıran bir insan hakları sorunudur. Bu kirli zihniyetle kararlı mücadelemiz devam edecektir” ifadelerine yer verdi.

  • Ünlü aktivist Chomsky: İslam Avrupa’nın bin yıllık korkusu

    Ünlü aktivist Chomsky: İslam Avrupa’nın bin yıllık korkusu

    Ünlü yazar, dil bilimci, aktivist Prof. Dr. Avram Noam Chomsky, Avrupa ve Amerika’da son yıllarda yükselen İslamofobi hakkında Demirören Haber Ajansı’na (DHA) özel açıklama yaptı. Chomsky, İslamofobi’nin günümüzün meselesi olmadığını vurgulayarak, “İslam korkusu batı kültürüne derinden kök salmıştır ve bin yıldır da böyledir” dedi.

    “İSLAM FOBİSİNİN NEDENİ HAÇLI SEFERLERİ DÖNEMİNDE ARAMAK GEREK”

    Son yıllarda Batı’da tırmanan İslam korkusunun nedenlerini Haçlı Seferleri döneminde aramak gerektiğini belirten Chomsky, tarihçi William Polk’un, ‘Haçlı Seferleri ve Cihat: Müslüman Dünyası ile Küresel Kuzey Arasındaki 1000 Yıllık Savaş’ adlı kitabını kaynak gösterdi. Chomsky, “Bu kitap batının İslam korkusu hakkında iyi bir geçmiş bilgisi verir. Üstüne üstlük Avrupa inanılmaz ırkçıdır. Bu belirgin artışa neden olan şeyin ne olduğunu bulmak için, o dönemde meydana gelen olaylara bakmak gerekir. İslamofobi’nin çözümü için önce İslamofobi’yi anlamak gerekiyor. Toplumlar bilgilendirilip eğitilmeden, toplumsal meselelerin çözümü mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

    İSLAMOFOBİ BİR YILDA 2 KAT ARTTI

    Öte yandan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın son araştırmasına göre, İslamofobi 2021’in ilk 6 ayında Avrupa ülkelerinde 2 kat artış gösterdi. Avrupa’da İslamofobi, geçtiğimiz yıl Aralık ayında yüzde 7 oranında belirlenirken, bu oran Ocak 2021’de yüzde 18’e yükseldi. Araştırmada, Avrupa’da Müslümanların dini özgürlüklerinin kısıtlandığına, İslamofobinin toplumda meşrulaştırıldığına yer verildi. Raporda başörtü, cami, minare, helal et kesimi ve sünnetin Avrupa’nın bazı ülkelerinde ve bölgelerinde kısıtlandığı bildirilirken, başörtülü kadınların iş ve sosyal hayatlarında ön yargılarla karşılaştıkları, ev kiralamakta bile zorlandıkları belirtildi.

    KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI, DİNİ NİKAH ENGELİ, CAMİLER MERCEK ALTINA ALINDI

    Araştırmada, bu yıl içinde İslamofobi’nin başta Avrupa’daki yansımalarından da şu örnekler yer aldı: Almanya‘da çalışan memurların giysi ve dış görünümüne ilişkin kurallar içeren yasal düzenleme yapıldı. Düzenleme Eyalet Temsilcileri Meclisi’nden geçti. Kamuda başörtüsü yasağının önünü de açan düzenlemeye Müslüman kuruluşları büyük tepki gösterdi. Avusturya’da müslümanlar aleyhine düzenlemeler içeren tartışmalı terörle mücadele yasa tasarısı mecliste kabul edildi. Yasa ile camilerdeki vaizlerin mercek altına alınması, ‘radikal’ görüşlere sahip olduğu düşünülen cami ve dini derneklerin kolaylıkla kapatılabilmesi düzenlendi.Fransa’da Temmuz 2021 tarihinden itibaren ülkedeki kümes hayvanlarının İslami kurallara göre kesilmesinin yasaklanmasına karar verildi. Danimarka’da camilere yurt dışından yapılan bağışlara sınırlandırma getirilecek Danimarka parlamentosu, ülkede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve inanç grupları ve camilerin yurt dışından aldıkları yardım ve bağışları sınırlandırmak için yasa çıkarttı. İsviçre’de yapılan referandum sonucunda, kadınların burka giymesi yasaklandı. İsviçre‘de ülke genelinde yapılan referandumda aşırı sağcı İsviçre Halk Partisi üyelerinin de içinde olduğu Egerkinger Komitee adlı grup da katıldı. Yapılan referandum sonucunda müslümanların dini nikah hakkı da engelendi.

  • Erdoğan’dan Macron’a sert tepki

    Erdoğan’dan Macron’a sert tepki

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İslam’ın yükselişinden rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri öne sürerek, dinimize saldırmaktadır. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un başını çektiği bu tür girişimlerin esas gayesi, İslam’la ve Müslümanlarla hesaplaşmaktır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca online olarak düzenlenen ‘İslam İşbirliği Teşkilatı’na Üye ve Gözlemci Ülkelerin Diyanet İşleri Bakanları/Başkanları/Başmüftüleri İstişare Toplantısı’nın açılışına video mesaj gönderdi. Dünyanın tamamını etkileyen koronavirüs salgını sebebiyle toplantının dijital platformlar vasıtasıyla gerçekleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçinden geçtiğimiz bu sancılı ve imtihanlarla dolu dönemde, Müslümanlar olarak birbirimizi daha fazla dinlememiz, daha sık fikir alışverişinde bulunmamız gerektiğine inanıyorum. Bu tarz toplantılar, birbirimizi daha iyi anlamamıza imkân vermenin yanı sıra meselelerimizi özgürce konuştuğumuz çok kıymetli platformlardır. Bilhassa inancımızda ‘Peygamberlerin varisleri’ olarak tavsif edilen siz âlimlerimizin bir araya gelmesi, görüş teatisinde bulunması çok önemlidir. Görüş ayrılıklarımızı bir yana bırakıp, çeşitli zeminlerde istişare kültürünü yaygınlaştırdığımız ölçüde sıkıntılarımıza çözüm üretebiliriz. Farklılıklarımızdan ziyade ortak noktalarımıza, ortak meselelerimize yoğunlaştığımız müddetçe sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz” dedi.

    ​Müslümanların, ‘Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır’ ikazına uygun şekilde safları sıkılaştırıp, birbirlerine kenetlendikleri sürece dünya ve ahiret saadetine kavuşabileceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerden omuzlarınızda taşıdığınız yükün ağırlığıyla mütenasip olarak, yolumuzu ve ufkumuzu aydınlatan, cihanşümul kardeşliğimizi güçlendiren kararlara imza atmanızı istirham ediyorum” diye konuştu.

    ‘BİZİM NE SÜNNİLİK NE DE ŞİİLİK DİYE BİR DİNİMİZ VARDIR’

    Erdoğan, Yemen’den Suriye’ye, Afganistan’dan Libya’ya birçok bölgede kan, gözyaşı ve istikrarsızlığın kol gezdiğini, asırlar boyunca insanlığa ışık tutan, ilim, hikmet ve barışla anılan kadim İslam beldelerinden bugün feryatların yükseldiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya genelinde her gün ortalama bin Müslüman kardeşimizi teröre veya şiddete kurban veriyoruz. Bilhassa ırkçılık, kavmiyetçilik, mezhepçilik ve terör fitnesi, İslam âlemini içeriden çökerten sorunlar haline gelmiştir. Ölenin de öldürenin de ‘Allah-ü ekber’ dediği bir tabloyu bizim kabul etmemiz, içimize sindirmemiz asla mümkün değildir. ‘Haksız yere bir insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek’ olarak kabul eden bir dinin mensupları katliam yapmaz, yapamaz. Peygamber Efendimiz bir Müslümanın nasıl olması gerektiğini tanımlarken ‘Müslüman, diğer Müslümanların dilinden ve elinden selamette olduğu kişidir’ diyerek, gayet net sınırlar çizmiştir. Şayet bugün Müslümanlar kardeş kavgasına tutuşmuşsa, bunun sebebi veda hutbesindeki ‘Benden sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın’ emrine riayet edilmemesidir. Şayet bugün Müslümanlar Irak’tan Yemen’e etnik ve mezhep temelli kavgalarla tüm enerjilerini tüketiyorsa, bunun en büyük nedeni efendimizin ‘sıkı tutunun’ buyurduğu Kur’an ve Sünnetten uzaklaşmamızdır. Bizim ne Sünnilik ne de Şiilik diye bir dinimiz vardır, bizim dinimiz İslam’dır. Müslüman olmak, âlemlere rahmet olarak gönderilen kutlu Nebî’ye ümmet olmak bize şeref olarak yeter” diye konuştu.

    ‘EMPERYALİSTLERİN BİZİ BÖLMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ’

    Allah’a kulluğun dışında bir paye arayanın büyük bir gaflet içinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz üstünlüğün malda, mülkte, ırkta değil; takvada olduğuna inanıyor, böyle iman ediyoruz. İslam toplumlarını içten içe kemiren bu fitnelerin ortadan kaldırılmasında, siyasilerle beraber özellikle siz âlimlerimize çok önemli görevler düşüyor. Bunun için öncelikle Allah’ın ipine sımsıkı sarılacak, fitneye düşmeyecek, kardeşliğimize asla halel getirmeyeceğiz. Emperyalistlerin bizi Şii-Sünni, siyah-beyaz, Türk, Kürt, Arap, Farisî diye bölmesine müsaade etmeyeceğiz. Birbirimizi etnik kimliğinden, kabilesinden, ırkından dolayı değil; sadece ve sadece Allah için, Allah’ın rızası için seveceğiz. Günlük siyasi tartışmaların ümmet bilincimizi gölgelemesine, aramızdaki kardeşlik hukukunu zedelemesine asla izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

    ‘PEK ÇOK PROBLEMİN GERİSİNDE İSLAM’IN DOĞRU BİLİNMEMESİ VARDIR’

    Kainatın boşluk kabul etmediğini, hak ve hakikatin geri çekildiği yeri hemen batılın işgal ettiğini belirten Erdoğan, özellikle dini konularda boşluğun sonunun dünya ve ahirette hüsran olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, “İnsanlar, dini alandaki susuzluklarını, sahih kaynaklardan gideremezlerse DEAŞ, FETÖ, El Şebab, Boko Haram gibi terör örgütlerinin, İslam’a mugayir sapkın yapıların pençesine düşeceklerdir. Bugün sosyal hayatta yüzleştiğimiz pek çok problemin gerisinde İslam’ın doğru bilinmemesi ve doğru anlaşılmaması vardır. Dinimizin cihanşümul ilkeleri ile hayatın gerçeklikleri arasında güçlü ve muhkem bir bağ kurulması bu bakımdan çok mühimdir. Ülkelerimizden başlayarak tüm dünyada sahih İslam anlayışının yayılması ve dinimizin hakiki mesajlarının duyurulması büyük önem arz ediyor. Yeni medya araçlarını kullanarak bu konuda hepimizin gayret sarf etmesi gerekiyor” dedi.

    ‘BU GİRİŞİMLERİN GAYESİ İSLAM İLE HESAPLAŞMAKTIR’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların içinde bulunduğu bu üzücü manzaranın emperyalistlere ve İslam düşmanlarına cesaret verdiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

    “İslam’ın yükselişinden rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri öne sürerek, dinimize saldırmaktadır. İslam ve Müslüman karşıtı söylemler, günümüzde batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için başvurdukları en kullanışlı aparatlardır. Yakın zamanda gündeme getirilen ‘Fransız İslam’ı, ‘Avrupa İslam’ı, ‘Avusturya İslam’ı gibi kavramlar, bunun en son örnekleridir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un başını çektiği bu tür girişimlerin esas gayesi, İslam’la ve Müslümanlarla hesaplaşmaktır. ‘Aşırılıkla mücadele’ kisvesi altında terörle muadeleden ziyade; zulme tepki vermeyen, zalime ses çıkarmayan pasif, pısırık, korkak, iddiasız bir Müslüman vatandaş profili hedefleniyor. Dinin sadece evde yaşandığı; sokakta, iş yerinde, çarşıda, sosyal hayatta dine, dini prensiplere ve dini sembollere müsaade edilmediği İslam karşıtı bir sistem kurulmak isteniyor. Dinin devlet eliyle kontrol edildiği, baskı altına alındığı, çok daha vahimi biçimlendirilmeye çalışıldığı bu sistemin adı demokrasi değil, totaliterliktir. Hiçbirimizin, hiçbir Müslüman ülkenin böyle bir hadsizliğe rıza göstermesi mümkün değildir. Dışarıdan sistemli şekilde yürütülen saldırılar, içerden, bu saldırılara zemin hazırlatan hatalar, dinimizin ruhuna asla nüfuz edemeyecektir.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, dinin alanını genişletmek ya da daraltmak gibi özden uzak girişimler yerine, dinin özünü anlamaya ve idrak etmeye yönelmenin, yeni kapıların açılmasını muhakkak beraberinde getireceğini ifade etti. Ümmetin ve yeryüzünün umudu olarak gördüğü alim ve münevverlerin bu konuda da öncü bir rol üstleneceğine duyduğu inancı dile getiren Erdoğan, “Rabbim, bizleri Kur’an’ın ve Sünneti Seniyye’nin aydınlık yolundan ayırmasın diyor, sizleri bir kez daha selamların en güzeliyle selamlıyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.

  • Sosyal medyada İslam’a hakaret paylaşımından tutuklandı

    Sosyal medyada İslam’a hakaret paylaşımından tutuklandı

    Sosyal medyada İslam dinine hakaret içeren paylaşımlar yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan şüpheli tutuklandı.

    Alınan bilgiye göre, şüpheli Mehtap B, Twitter hesabından İslam dinine hakaret içeren paylaşımlar yaptığı gerekçesiyle gözaltına alındı.

    Şüpheli, emniyetteki ifadesinde, Twitter hesabının kendisine ait olduğunu kabul etti.

    Bahse konu paylaşımları da kendisinin yaptığını beyan eden Mehtap B, “Benim dini değerleri aşağılama gibi bir niyetim yoktur. Ben de Müslüman bir bireyim. Paylaşımları Facebook’taki bir gruptan alıntılayarak paylaştım. Bu paylaşımı o gruptan kim yaptı bilmiyorum.” dedi.

    İslam’ın merhamet dini olmasına rağmen bazı kişilerin İslam’ı kötü tanıtmalarından rahatsız olduğu için paylaşımda bulunduğunu savunan şüpheli, yanlış anlaşıldığını ve pişman olduğunu dile getirdi.

    Mehtap B, emniyetteki işlemlerinin ardından, Bakırköy Adalet Sarayı’na sevk edildi.

    Savcılık ifadesinin ardından Nöbetçi Bakırköy Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Mehtap B, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan tutuklandı.