İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ederken, Kanada, İsrail’e silah satışını askıya almaya hazırlanıyor. Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, yaptığı açıklamada, Kanada’nın gelecekte İsrail’e silah ihracatını durduracağını belirterek, bunun sembolik değil gerçek bir hamle olacağını ifade etti.
Kanada parlamentosu, dün İsrail’e yönelik silah satışının durdurulması yönünde bağlayıcı olmayan bir önergeyi 117’ye karşı 204 oyla kabul etmişti. Önerge, ayrıca uluslararası toplumu İsrail ve Filistinliler arasındaki ihtilafı çözmek için iki devletli çözüm için çalışma çağrısında bulunuyordu.
Etiket: israil
-
Kanada, İsrail’e silah satışına son verecek
-
İsrail ve Hamas heyetleri Katar’da
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 164 gündür devam ediyor. İsrail basınında yer alan haberlerde, İsrail ve Hamas heyetlerinin Gazze Şeridi’nde ateşkes görüşmeleri için Katar’ın başkenti Doha’ya geldiği belirtildi. İsrail heyetine İsrail istihbarat servisi MOSSAD Başkanı David Barnea’nın liderlik ettiği aktarılan haberlerde, Hamas heyeti ile görüşmelerin doğrudan değil dolaylı olarak yapılacağı ifade edildi. Haberlerde, görüşmelerin en az iki hafta sürmesinin ve zorlu bir atmosferde geçmesinin beklendiği aktarıldı.
İsrail ve Hamas heyetleri aynı otelde kalacak
Haberlerde, İsrail ve Hamas heyetlerinin aynı otelde kalacakları belirtilerek, heyetler arasında doğrudan bir temas olmayacağı, arabulucular ile taleplerin iletileceği aktarıldı.
-
İsrail güçleri sivillere ateş açtı
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 164 gündür sürüyor. Hava saldırılarının başladığı 7 Ekim tarihinden bu yana bölgeyi kuşatan ve sivil yerleşim yerleri, hastaneler ve ibadethaneleri vuran İsrail ordusu, dünyanın tepkisine yol açan saldırılarına aralıksız devam ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun güneydeki Refah şehrine operasyon planını onaylamasının ardından gözler Refah’a çevrilirken, İsrail güçleri bölgenin kuzeyindeki Şifa Hastanesi’ne gece saatlerinde baskın düzenledi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Daniel Hagari’nin “Hamas’ın hastanede yeniden toplandıklarını ve burayı İsrail’e yönelik saldırıları yönetmek için kullandıklarını biliyoruz” iddiası üzerine düzenlenen baskında Filistinlilere ateş açıldığı öğrenildi. Gazze’deki Medya Ofisi tarafından yapılan açıklamada, saldırının “savaş suçu” olduğu vurgulanırken, insansız hava araçları ve tankların eşlik ettiği ağır silahlı İsrail birliklerinin saldırıya geçtiği ve hastanenin içinde ateş açarak binlerce insanın hayatını tehdit ettiği kaydedildi. Saldırının, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki hastaneleri yok etme niyetini ortaya koyduğu belirtilen açıklamada, uluslararası topluma bir kez daha işgali engelleme ve yok etme savaşını durdurmak için acilen müdahale etme çağrısında bulunuldu.
Yaklaşık 30.000 kişi hastanede mahsur kaldı
Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise yerel saatle 02.00’de düzenlenen baskında çok sayıda ölü ve yaralının olduğu ifade edildi. Hastane avlusunda İsrail tanklarının bulunduğu, hastanenin özel cerrahi binasına füze fırlatıldığı ve ateş açıldığı belirtildi. Açıklamada, İsrail’in saldırıları nedeniyle yerinden edilmiş siviller, yaralılar ve sağlık personelinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 30 bin kişinin hastanede mahsur kaldığı bildirildi. Keskin nişancıların hareket eden herkesi hedef aldığı aktarılan açıklamada, son baskının İsrail’in 7 Ekim’den bu yana hastaneye düzenlediği 4. baskın olduğu ifade edildi. İsrail’in önde gelen medya kuruluşlarından biri olan The Times Of Israel’in İsrail ordusuna dayandırdığı habere göre de, İsrail, Şifa Hastanesi’nde 80 Filistinliyi tutukladı.
Saldırılarda can kaybı 31 bin 726’ya yükseldi
Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 31 bin 726’ya, yaralananların sayısının ise 73 bin 792’ye yükseldiği aktarıldı. Açıklamada, son 24 saatte düzenlenen saldırılarda ise 81 Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 116 Filistinlinin de yaralandığı belirtildi.
İsrail güçleri sivillere ateş açtı pic.twitter.com/3NR5mE4E29
— Line TV (@linetv) March 18, 2024
-
Hakan Fidan: “Çabalarımız Gazze’deki savaş suçlarını durdurmadı”
Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan Dışişleri Bakanlarının 9. Toplantısı kapsamında Bakü’ye gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Azerbaycan’daki temaslarına devam ediyor. Fidan, Bakü’deki temasları kapsamında, “Parçalanmış dünyayı düzeltmek” temalı 11. Küresel Bakü Forumu’na katıldı. Fidan, küresel sistemde köklü bir dönüşümünün eşiğinde olduğunu belirterek, “Bu nedenle kriz çatışmaları ve savaşlar eşi benzeri görülmemiş boyutlara ulaştı. Ne yazık ki bugün ne uluslararası sistem ne de onun arkasındaki büyük aktörler bir çözüm sunamıyor. Bunun yerine büyük güçler kendi gündemlerini sürdürüyorlar. Dahası, hiç kimsenin mevcut jeostratejik zorlukları bağımsız olarak ele alamayacağı açıktır. Bu nedenle bölgesel sahiplenmeye dayalı çözümler ileriye yönelik en geçerli yol olarak öne çıkıyor” dedi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Aliyev, vizyoner bir barış çağrısında bulundu”
Güney Kafkasya’da Azerbaycan’ın AGİT Minsk Grubu Karabağ’daki Ermeni işgaline son vermesi için onlarca yıl beklemek zorunda kaldığını vurgulayan Fidan, “AGİT Minsk Grubu işgali sona erdirmek yerine uzatma stratejisini tercih etti. İkinci Karabağ Savaşı ve terörle mücadele operasyonunun ardından alınan birçok BM Güvenlik Konseyi kararına rağmen nihayet adalet yerini buldu. 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’nın hemen ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Aliyev, 6 ülkeden oluşan bölgesel bir mekanizma önererek son derece vizyoner bir barış çağrısında bulundu. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Rusya, İran ve Gürcistan” şeklinde konuştu.
Önerinin birlik, barış ve istikrarın bölgedeki ülkelerin sağlayabileceği varsayımı üzerine inşa edildiğini belirten Fidan, “Bugünkü adıyla 3+3 platformu hızla kuruldu ve şimdiden 2 toplantı yapıldı. Geçen sene Ekim ayında İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki meslektaşlarıma üye devletlerin konuyu ele alması gerektiğini söyledim” dedi.“Filistin’de süregelen trajedi, artık iki devletli çözüm kapsamında çözülmeli”
Arap Birliği’nin olağanüstü zirvesiyle kurulan temas grubu, bölgeyi sahiplenme eylemi sergilediğini belirten Fidan, “Yedi ülke olarak bize Filistin’de devam eden trajediye müdahale etme için İslam dünyası adına hareket etme görevi verildi. Grubun çabaları ve uluslararası toplumun ezici üstünlüğü sayesinde Filistin’de süregelen trajedi, artık iki devletli çözüm kapsamında çözülmeli, derhal ateşkes ilan edilmeli ve engelsiz olarak insani yardım sağlanmalı. Ancak yoğun diplomatik çabalarımız İsrail’in Gazze’deki savaş suçlarını durdurmadı” ifadelerini kullandı.
Bugün itibariyle 31 binden fazla cenazenin olduğunu söyleyen Fidan, “Bunların çoğu kadın, çocuk ve yaşlı. Gazze artık yerle bir olmuş durumda ve yaşanmaz bir durumda. Bu nedenle Filistinlilerin katlanmak zorunda kaldığı fedakarlıkları ve anlatılamaz acıları söylemek bizim görevimizdir. 1967 öncesi sınırlara ve geçmişte tam teşekküllü Filistin devletine dayalı iki aşamalı çözümü hayata geçirene kadar bu mümkün olmayacak. İsrail’in iki devletli bölgeye yönelik taahhüt eksikliği nedeniyle nihai bir çözüme ulaşmak mümkün olmadı. Bu doğrultudaki önerimiz bölgesel ve uluslararası muhataplarımız tarafından olumlu karşılandı. Türkiye bu konuda bu sorumluluğu almaya hazır olacaktır” diye konuştu.
“Azerbaycan, Kafkaslarda kilit rol oynuyor”
Türkiye’nin Libya’da da istikrar, toprak bütünlüğü ve birlik temelinde, özgür, adil ve mutabakata dayalı güvenilir seçim sürecinin ilerletilmesi desteklediğini belirten Bakan Fidan, “Bu anlamda Türkiye’nin bölgeyi sahiplenme politikası enerji ve bağlantı projelerini de kapsıyor. TANAP, TAP, Trans-Hazar, Doğu-Batı Orta Koridoru ve Irak Kalkınma Yolu projesi gibi girişimleri destekliyoruz. Son yıllarda Azerbaycan, Kafkaslarda kilit rol oynuyor. Çok pozitif bir rolü var ve bölgesel diplomasi, bölgeyi sahiplenme ve bölgesel projeler için bir merkez haline geliyor” dedi.
Türkiye’nin pek çok konuda onlarla birlikte çalıştığını ifade eden Fidan, “Bilirsiniz, demiryolu projeleri, enerji projeleri ve ekonomik projeler gibi. Geçen sene sırf Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın toplantısı için Şuşa’ya gelmiştim. Azerbaycan, Avrupa’nın enerji güvenliğinde de çok önemli bir rol oynuyor” şeklinde konuştu.
“PKK ve YPG’ye bazı NATO ülkeleri tarafından yardım edildi”
Türkiye’nin sınırlarının diğer tarafında büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu belirten Bakan Fidan, “Biliyorsunuz Irak’taki PKK, YPG. PKK, Irak’taki uzantısı, YPG’de Suriye’deki uzantısıdır. Bazı NATO ülkeleri tarafından yardım edildi, güçlendirildi ve görevlendirildiler. Biliyorsunuz Amerika bunu açıkça yapıyor ve birkaç NATO ülkesi de Amerika’ya yardım ediyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin NATO ülkesi olduğunu vurgulayan Fidan, “Onlar da NATO ülkesi ve bazı NATO ülkeleri NATO dışı, devlet dışı bir unsur olan terör örgütüyle bir sorunu çözmek için bir araya geliyor. Buna da terörle mücadele sorunu diyorlar. Ama aynı zamanda ulusal güvenlik sorununa karşı da büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu birinci konu. İkinci konu, biz NATO üyesiyiz ve üye devletiz ve NATO’yu oluşturmanın asıl amacı üye ülkeleri daha güvenli hale getirmek ve güçlü bir dayanışma içinde olabilecekleri bir ortam ve platform oluşturmaktır” dedi.
Türkiye’nin savunma sanayi alanında bazı NATO ülkelerinin kısıtlamalarına maruz kaldığını aktaran Fidan, “Dolayısıyla bu konuyu da tartışmaya açıyoruz. Bir yanda Türkiye’nin PKK, YPG’den başlayan terörle mücadele kaygıları, diğer yanda Türkiye’ye yönelik savunma sanayi kısıtlamaları. Bu konular etrafında çok güzel ve sağlıklı tartışmalar yaptığımızı düşünüyorum” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, gıda güvenliği konusunda çok hassastı”
Karadeniz’de giderek artan gerginliği azaltmak için artan militarizmi önlemek gerektiğini belirten Dışişleri Bakanı Fidan, “Karadeniz, savaştan önce uzun bir süre sessizliğin, mal ve diğer hizmetlerin taşımacılığının tadını çıkarıyordu. Bu çok önemliydi. Savaştan sonra Karadeniz’deki militarizm bizim için büyük sorunlara yol açtı. Öncelikle bildiğiniz gibi Ukrayna’dan tahıl sevkiyatının kesintiye uğraması tüm dünya için, özellikle de küresel güney için bir felaketti. Bazı Afrika ülkelerinde ve genel olarak gıda pazarında fiyatlar arttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle tüm dünyanın gıda güvenliği konusunda çok hassastı” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukraynalılar ile Ruslar arasında bir tahıl anlaşmasının sağlanması için çok çalıştığını söyleyen Fidan, “Bunu başardık ama belli bir süre devam etti, bu süre içinde sanırım toplam 33 milyon ton tahıl dünyanın geri kalanına sevk edildi. Bugün ortak ülkelerle birlikte benzer bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Gerçekten bir anlaşmaya varmamızı umuyor ve dua ediyorum. Bu sefer belki tahıl anlaşması adlandırılmayacak, belki de başka bir şey olacak. Ama eninde sonunda en önemli şey tahılı Karadeniz’den çıkarmak olacak. Sadece tahıl değil, Karadeniz’in tüm bölgeye ticari amaçlarla hizmet vermesini sağlamak için çıkan diğer mallara da” şeklinde konuştu.
“Libya’dan yakın gelecekte iyi haberler alabileceğimizi umuyorum”
Libya’nın Türkiye’nin gündemindeki bir diğer önemli konu olduğunu belirten Fidan, “Doğu ve Batı, onların sonsuza kadar bölünmüş kalmasına izin veremeyiz. Libya’ya olumlu bir ruh hali oluşması için savaşa gitmelerine, aktörlerden birinin lehine tek taraflı birleşmelerine izin veremeyiz. Çünkü Libya’nın doğusundaki dostlarımız Mısır, BAE ve diğer bazı aktörlerle yakınlıkları ve bağlantıları var. Artık masanın etrafında, şu anda söylediğimiz gibi bu üç, dört ülke bir araya gelebilir” dedi.
Libya’nın bağımsızlığına ve egemenliğine gerçekten katkıda bulunma rollerinin ne olacağı konusunda çok kaliteli tartışmalar yürüttüklerini vurgulayan Fidan, “Elbette çok sayıda farklılık var, ancak ben iyimserim ve yakın gelecekte iyi haberler alabileceğimizi umuyorum, ancak en iyi haber her zaman bir çatışmasının yaşanmamasıdır” ifadelerini kullandı. -
Gazze’de ateşkes olacak mı? Hamas’tan 3 aşamalı teklif
Hamas’tan ismini açıklamayan üst düzey bir yetkili yaptığı açıklamada, Mısır ve Katar’a sunulan teklifin ayrıntıları hakkında bilgi verdi.
Yetkili, teklifin ilk aşamasının, İsrail askerlerinin Gazze’deki şehir merkezleri ile Er-Reşid ve Salahaddin caddelerinden çekilmesi, yerinden edilenlerin güneyden kuzeye dönmesi ve yardımların geçişine izin verilmesi, İsrailli kadın, çocuk ve yaşlı esirlere karşılık 700’ü aşkın Filistinli esirin serbest bırakılmasını içerdiğini söyledi.
Buna göre ikinci aşamanın, Gazze’deki esir askerlerin serbest bırakılmasını ve bu süreç başlamadan önce kalıcı ateşkes ilan edilmesini öngördüğü kaydedildi.
Hamas’ın bu aşamada, her bir “canlı” esir kadın askerin serbest bırakılması karşılığında 30’u müebbet hapis mahkumu 50 Filistinli esirin serbest bırakılmasını istediğini dile getirdi.
Söz konusu yetkili üçüncü aşamaya ilişkin ise bilgi vermedi.
Hamas’tan gece geç saatlerde yapılan açıklamada, İsrail ile ateşkes ve esir değişimi anlaşmasına ilişkin teklifin Katar ve Mısır’daki arabuluculara iletildiği belirtilmişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Hamas’ın, Gazze’ye saldırıların son bulması ve karşılıklı esir takasına ilişkin son teklifindeki taleplerini “akıl dışı” olarak nitelendirmişti.
Filistin ve İsrail arasındaki dolaylı müzakereler
Tel Aviv yönetimi ile Hamas arasında, esir takası mutabakatı kapsamında Mısır’ın başkenti Kahire’de 13 Şubat’ta toplantı yapılmıştı.
Daha sonra bu müzakereler Fransa’nın başkenti Paris’te devam etmişti. Paris müzakereleri, Mossad Başkanı David Barnea başkanlığındaki İsrail heyeti, CIA Direktörü William (Bill) Burns, Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kemal ve Hamas heyetinin katılımıyla 24 Şubat’ta sonlanmıştı.
İsrail savaş kabinesi, müzakerelere devam edilmesi için Katar’ın başkenti Doha’ya “düşük seviyeli bir heyet gönderilmesini” kararlaştırmıştı.
Buna karşın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’ndeki saldırılardan kaçan yaklaşık 1,5 milyon kişinin sığındığı güneydeki Refah kentine saldırı ve buradaki sivillerin tahliye planlarını onaylamak için hafta başı kabineyi toplayacağını belirtmişti.
Mısır basını, 3 Mart’ta Kahire’de Mısır, Katar, Hamas ve ABD’nin katılımıyla müzakerelerin başladığını duyurmuştu.
-
İsrail, 100 gole ilk ulaşan efsane Filistinli forveti öldürdü
Filistin Futbol Federasyonu (PFA), eski milli takım futbolcusu 39 yaşındaki Muhammed Barakat’ın İsrail’in Gazze Şeridi’nde düzenlediği hava saldırısında öldüğünü açıkladı.Eski futbolcunun Pazartesi günü güneydeki Han Yunus kentindeki saldırıda hayatını kaybettiği açıklandı.Barakat, milli takımda ve Gazze, Ürdün ve Suudi Arabistan’daki çeşitli kulüplerde forma giymişti.Profesyonel kariyerine 2015 yılında Shabab Khan Younis’te başladı. Gazze’de tek takımla 100 gol atan ilk oyuncu oldu.Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye yönelik katliamının başlamasından bu yana 31 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı.Ölenler arasında 91’i çeşitli branşlardan futbolcular olmak üzere 158 sporcunun bulunduğunu duyurdu. -
AB’den İsrail’e Gazze çağrısı
GKRY Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen çevrimiçi toplantı sonrasında yayınlanan ortak açıklamada, Gazze’ye daha fazla yardım ulaştırılabilmesi için İsrail’in yeni geçiş noktaları açması gerektiğine dikkat çekildi.
Çevrimiçi toplantıya Kombos’un yanı sıra ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, AB Komisyonunun kriz yönetimi ve insani yardımlardan sorumlu üyesi Janez Lenarcic, İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayid en-Nehyan, Katar Dışişleri Bakanı Danışmanı Muhammed bin Abdulaziz el-Huleyfi ve BM Gazze Kıdemli İnsani Yardım ve Yeniden Yapılanma Koordinatörü Sigrid Kaag iştirak etti.
Toplantıdan sonra yayınlanan ortak açıklamada bakanların, Gazze’ye yardım ulaştırılmasında Mısır ve Ürdün üzerinden karayolu ile yardım girişlerinin yerini alabilecek anlamlı bir alternatif bulunmadığı konusunda hemfikir olduğu ifade edildi. Bakanlar ayrıca, İsrail’in Aşdot limanının insani yardımlar için kullanıma açılmasının deniz koridoru projesine önemli, memnuniyet verici ve tamamlayıcı bir katkı olacağı konusunda mutabık kaldı.
Bakanlar ayrıca, deniz koridorunun aktifleştirilmesine ilişkin olarak detaylı brifing ve ABD’nin limanı bulunmayan Gazze’ye önemli miktarda yardım ulaştırılabilmesini sağlayacak geçici bir iskele kurulmasına ilişkin askeri çabaları için angajmanın sürdürülmesi ve önümüzdeki hafta Güney Kıbrıs’a kıdemli yetkililerin gönderilmesi taahhüdünde bulundu. Açıklamada, kıdemli yetkililerin Güney Kıbrıs’ta deniz koridorunu desteklemek için ortak bir fon oluşturma ve koridorun sürdürülebilir olması için finansal desteklerin koordinasyonu gibi konuları istişare etmesi beklendiği ifade edildi.
Ortak açıklamada, “Bakanlar, Gazze’ye özellikle de kuzeye daha fazla yardım ulaştırılabilmesi için İsrail’in ek geçiş noktaları açması ve yaşam kurtarıcı insani yardım akışını kolaylaştırmak için genel gümrük kısıtlamalarını hafifletmesi gerektiğinin altını çizdi” denildi.
Blinken: “Deniz koridoru karayoluna alternatif değil”
Çevrimiçi bakanlar toplantısının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki basın odasında gazetecilere açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD’nin Gazze’ye insani yardımlar için bir deniz koridoru kurulması için çok uluslu bir çabayı koordine etmeye çalıştığını söyledi.
Koridorun karayolu yardım kanallarının yerini alamayacağını ifade eden Blinken, “Vurgulamak istediğim şey, bunun Gazze’ye insani yardım ulaştırmanın diğer yollarının bir alternatifi olmadığı ve ancak bir bileşeni olabileceğidir. Karayolu güzergahları, insani yardımları içeri sokmanın ve daha sonra da ihtiyaç sahiplerine ulaştırmanın en kritik yolu olmaya devam ediyor” diye konuştu.AB’den İsrail’e çağrı
AB Komisyonunun kriz yönetimi ve insani yardımlardan sorumlu üyesi Janez Lenarcic de sosyal medyada paylaştığı açıklamada, “Kıbrıs deniz koridoruna destek vermekle beraber, Gazze’ye ve özellikle kuzeye daha fazla yardım ulaşabilmesi için İsrail’i ek geçiş noktaları açmaya ve genel gümrük kısıtlamalarını hafifletmeye davet ediyoruz” diye yazdı.
-
“İsrailli yöneticiler Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen büyükelçilerle iftar programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene ramazan ayını buruk karşıladıklarını vurguladı. “Gönül coğrafyamızda acıların gözyaşların gönül yaralarının devam etmesi nedeniyle gerçekten üzüntü içerisinde olduklarını” ifade eden Erdoğan, “Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarında 5 aydır süren İsrail saldırıların da 32 bin kardeşimiz şehit oldu. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan ağır bombardımanlar da 73 bin Filistinli de yaralandı. İsrail 7 Ekim öncesinde 17 sene boyunca uyguladığı ablukayla zaten Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmişti. Son 5 aydır ise Gazze’yi örneklerine ancak 2. Dünya Savaşı’nda şahit olduğumuz büyük bir imha kampı haline getirdi. İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığına dönüşmüştür. Bunu sadece biz değil bölgeyi ziyaret eden, Gazze’de yaşayan, Gazze gören vicdan sahibi herkes söylüyor. Ama biz böyle konuştuğumuzda Netanyahu ve cinayet şebekesi rahatsız oluyor. Hemen antisemitizm yaftası vurarak bizi susturabileceğini zannediyor. Bu amaçla şimdiye kadar gizli açık her yolu denediler ama Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikati haykırmasına asla engel olamadılar. Bugün de katile katil zalime zalim demekten bizi alıkoyamazlar” diye konuştu.
“İsrailli yöneticiler, soykırım gerçeğini saklamak yerine Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”
İsrailli yöneticilerin Türkiye’ye saldırarak soykırım gerçeğini saklamaya çalışmak yerine Gazze’de susuzluktan ve açlıktan ölen bebeklerin hesabını vermesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Netanyahu ve suç ortakları kimsenin itibar etmediği yalanlara sarılmadan önce niçin Gazze’deki 35 hastaneden 31 devre dışı bırakıldığını doktoru ve hemşiresiyle niye 400 yakın sağlık personelini öldürdüklerini neden aralarında tarihi camilerin de olduğu 220 ibadet yıktıklarını niçin eğitim kurumlarının yüzde 90 enkaza döndürdüklerini açıkladılar. Bir miktar un, bir miktar makarna, belki bir adet kuru ekmek alabilmek için sıra bekleyen masum sivilleri katledenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. İsrail yönetimi ne yaparsa yapsın, katil, zalim, hırsız, yalancı ve faşist olduğu gerçeğini artık gizleyemez” diye konuştu.
“Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir”
Meselenin çok daha vahim tarafı uluslararası adalet divanının ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail’in hiçbir şeyi olmamış gibi katliamlarına devam etmesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimseyi dinlemeyen İsrail savaş suçlarını pervasızca sürdürüyor, hatta acil ateşkes çağrısı yapan ülkeleri dahi tehdit edecek kadar küstahlaşıyor. İsrail yaklaşık bir asırdır şımartılmanın, katliamları, toprak gaspları, hırsızlıkları karşısında sessiz kalınmasının faturasını sadece Filistin halkına ödetmiyor. Bu fatura aynı zamanda uluslararası kurumlara da ödetiliyor. Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir” şeklinde konuştu.
Netenyahu ve suç ortaklarına bu cesareti veren üzülerek ifade ediyorum ki İsrail’e koşulsuz askeri ve diplomatik destek sağlayanların ikircikli politikaları olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kargo uçakları, batı başkentlerinden Tel Aviv’e sürekli silah ve mühimmat taşırken yasak savma kabilinden kurulan cümlelerin hiçbir anlamı yoktur. Gazze’ye yönelik saldırılar ve devam ederken mevcut yardım miktarının yeterli olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz” dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Refah sınır kapısından tır geçişlerinin olması gereken düzeye çıkartılması en acil ihtiyaç olduğunu belirtti. İsrail üzerinde daha fazla baskı kurulması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Türkiye olarak şimdiye kadar 40 bin tondan fazla insani yardım malzemesini mısır üzerinden Gazze’ye ulaştırdık. Ulaştırmaya da devam ediyoruz. Son olarak önceki gün Bugün Kızılay’ımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza ait bir gemi Mısır’ın El-Ariç Limanı’na vardı. Ramazan ayı boyunca hem resmi kurumlarımız hem belediyelerimiz hem de vakıf ve derneklerimiz vasıtasıyla yardımlarımızı arttırarak sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
“Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazırız”
Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazır olduklarını aktaran Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Şu gerçeğin artık herkes farkındadır, Filistin meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan ne bölgemizde, ne dünyada kalıcı barış ve istikrar mümkündür. Bunun tek yolu ise 1967 sınırları temelinde Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız Egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin kurulmasıdır. Hepimizin katledilen Filistinli çocuklara borcu vardır. Bu borçla ancak bağımsız Filistin Devleti’nin tesis edilmesiyle ödenebilir. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerine sahip çıkacak hakkı ve hakikati haykırmaya devam edecek. Zalimler karşısında da kesinlikle geri adım atmayacaktır.”
2 yılı aşkın süredir Ukrayna’da devam eden savaşta da vicdanlı ve ilkeli yaklaşım ile barışın sağlanmasına dönük her türlü çabayı sergilediklerini ifade eden Erdoğan, “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğimizi ortaya koyarken Rusya’yı dışlayan barış planlarının sonuç getirmeyeceğini de ifade ettik. Karadeniz’den komşumuz olan her iki ülkeyle de diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Zelenksi’yi İstanbul’da misafir ettik. Seçimler sonrasında da Rusya Devlet Başkanı Putin’i ağırlayacağız. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğini yeniden teşhis etmek ve tahıl ticaretinin güvenli şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla çalışıyoruz. Bölgede çatışmaları kızıştıracak, NATO’ya da sirayet etmesine sebep olacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği inancındayız. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni düsturuyla Rusya, Ukrayna arasında barışın tesisi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz” açıklamalarında bulundu.“Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz”
Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakmanın gururunu yaşayan ülkemiz, Türkiye Yüzyılının inşası için hedeflerine emin adımlarla ilerlediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze ve Ukrayna’nın yanı sıra Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Afganistan’da barış ve istikrara yönelik çabalara aktif katkı sağlıyoruz. PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ başı olmak üzere terörün her çeşidine karşı mücadele veriyoruz. Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda artık müttefiklerimiz başta olmak üzere dost ülkelerden en azından DEAŞ bahanesiyle bölücü terör örgütüne verilen desteği keserek Türkiye ile dayanışma sergilemelerini bekliyoruz. Son 10 yılda yaşanan tüm gelişmeler şu gerçeği çok net göstermiştir. Terör örgütleri vasıtasıyla çıkarların korunması mümkün değildir. Bu tür hesaplar tıpkı kumdan kale misali sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bölgemizde kalıcı istikrar ve huzurun tesisi yılanla aynı çuvala girmekten değil meşru aktörlerle ortak bir zeminde buluşmaktan geçiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ortak bulunacağına inanıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Kafkasya’da istikrarın korunması, Türkiye’nin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer aldığını vurguladı.“Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz”
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasıyla bölgede yeni bir dönemin başlamasını arzu ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ile son dönemde hakim olan olumsuz atmosferin somut sonuçlar vermesini ümit ediyoruz. Burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarları ile egemen eşitliği göz ardı edilerek bir çözüme ulaşılması mümkün değildir. Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz” dedi.
Geçtiğimiz ekim ay bu yana Kosova’daki NATO gücünün komutasını Türkiye’nin yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam yetmiş yıldan fazladır etkin ve güçlü üyesi olduğumuz NATO güvenliğimizin temel taşlarından biridir. NATO müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’yle Washington’da düzenlenen son stratejik mekanizma toplantımızda işbirliğimizi geliştirmeyi kararlaştırdık. Avrupa Birliği üyeliği de stratejik hedefimiz olmaya devam ediyor. Yeniden Asya girişimimizi güçlendirirken Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın müspet sonuçlarını alıyoruz” ifadelerini kullandı.Dördüncü Türkiye Afrika ortaklık zirvesini bu yıl içinde gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi Formunun üçüncüsünü 1-3 Mart tarihlerinde 148 ülkeden 4 bin 700 katılımcıyla başarıyla düzenledik. Foruma katılımlarınız için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.
“Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz”
Her 15 Mart’ı İslamofobi Mücadele Uluslararası günü olarak idrak ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Bu yıl Ramazan’a tekabül eden 15 Mart vesilesiyle giderek artan İslam düşmanlığıyla mücadelenin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Kutsal kitabımızın yakılmasına kadar varan alçakça saldırılara fikir hürriyeti denilerek müsamaha gösterilmesini hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz” dedi.
30 Mart’ı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildiğini aktaran Erdoğan, “Eşim Erdoğan’ın himayesinde yürütülen sıfır atık projesiyle çevre ve atık bilincini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Gelecek kuşakların bize emaneti olan çevrenin korunması noktasında siz dostlarımızdan gerekli desteği bekliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elçilerle en son iftarı Türkiye 14-28 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerin hemen arifesinde bulunduğunu hatırlattı. İftarda sizlere dalga dalga büyüyen zaferin seslerini duyduğumuzu söylediklerini belirten Erdoğan, “Yaşadığımız asrın felaketi 6 Şubat depremlerine rağmen Mayıs seçimlerini yüzde 90 bulan rekor katılım oranıyla tam bir demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Seçimlerin ikinci turunda yüzde 52 aşan oy oranıyla aziz milletimizden beş sene daha Türkiye’ye ve kendisine hizmet etmeye çalıştık. Tıpkı geçen seneki gibi bugünkü iftar programımızı da yine bir seçim sürecinde yapıyoruz. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinde amacımız son 22 yıldaki yirmi 28. sandık zaferimize imza atmaktır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yerel yönetimler boyutunda da inşallah neticeler elde edeceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.
-
Erdoğan, İsrail savaş suçu işliyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen büyükelçilerle iftar programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene ramazan ayını buruk karşıladıklarını vurguladı. “Gönül coğrafyamızda acıların gözyaşların gönül yaralarının devam etmesi nedeniyle gerçekten üzüntü içerisinde olduklarını” ifade eden Erdoğan, “Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarında 5 aydır süren İsrail saldırıların da 32 bin kardeşimiz şehit oldu. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan ağır bombardımanlar da 73 bin Filistinli de yaralandı. İsrail 7 Ekim öncesinde 17 sene boyunca uyguladığı ablukayla zaten Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmişti. Son 5 aydır ise Gazze’yi örneklerine ancak 2. Dünya Savaşı’nda şahit olduğumuz büyük bir imha kampı haline getirdi. İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığına dönüşmüştür. Bunu sadece biz değil bölgeyi ziyaret eden, Gazze’de yaşayan, Gazze gören vicdan sahibi herkes söylüyor. Ama biz böyle konuştuğumuzda Netanyahu ve cinayet şebekesi rahatsız oluyor. Hemen antisemitizm yaftası vurarak bizi susturabileceğini zannediyor. Bu amaçla şimdiye kadar gizli açık her yolu denediler ama Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikati haykırmasına asla engel olamadılar. Bugün de katile katil zalime zalim demekten bizi alıkoyamazlar” diye konuştu.
“İsrailli yöneticiler, soykırım gerçeğini saklamak yerine Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”
İsrailli yöneticilerin Türkiye’ye saldırarak soykırım gerçeğini saklamaya çalışmak yerine Gazze’de susuzluktan ve açlıktan ölen bebeklerin hesabını vermesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Netanyahu ve suç ortakları kimsenin itibar etmediği yalanlara sarılmadan önce niçin Gazze’deki 35 hastaneden 31 devre dışı bırakıldığını doktoru ve hemşiresiyle niye 400 yakın sağlık personelini öldürdüklerini neden aralarında tarihi camilerin de olduğu 220 ibadet yıktıklarını niçin eğitim kurumlarının yüzde 90 enkaza döndürdüklerini açıkladılar. Bir miktar un, bir miktar makarna, belki bir adet kuru ekmek alabilmek için sıra bekleyen masum sivilleri katledenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. İsrail yönetimi ne yaparsa yapsın, katil, zalim, hırsız, yalancı ve faşist olduğu gerçeğini artık gizleyemez” diye konuştu.
“Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir”
Meselenin çok daha vahim tarafı uluslararası adalet divanının ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail’in hiçbir şeyi olmamış gibi katliamlarına devam etmesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimseyi dinlemeyen İsrail savaş suçlarını pervasızca sürdürüyor, hatta acil ateşkes çağrısı yapan ülkeleri dahi tehdit edecek kadar küstahlaşıyor. İsrail yaklaşık bir asırdır şımartılmanın, katliamları, toprak gaspları, hırsızlıkları karşısında sessiz kalınmasının faturasını sadece Filistin halkına ödetmiyor. Bu fatura aynı zamanda uluslararası kurumlara da ödetiliyor. Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir” şeklinde konuştu.
Netenyahu ve suç ortaklarına bu cesareti veren üzülerek ifade ediyorum ki İsrail’e koşulsuz askeri ve diplomatik destek sağlayanların ikircikli politikaları olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kargo uçakları, batı başkentlerinden Tel Aviv’e sürekli silah ve mühimmat taşırken yasak savma kabilinden kurulan cümlelerin hiçbir anlamı yoktur. Gazze’ye yönelik saldırılar ve devam ederken mevcut yardım miktarının yeterli olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Refah sınır kapısından tır geçişlerinin olması gereken düzeye çıkartılması en acil ihtiyaç olduğunu belirtti. İsrail üzerinde daha fazla baskı kurulması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Türkiye olarak şimdiye kadar 40 bin tondan fazla insani yardım malzemesini mısır üzerinden Gazze’ye ulaştırdık. Ulaştırmaya da devam ediyoruz. Son olarak önceki gün Bugün Kızılay’ımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza ait bir gemi Mısır’ın El-Ariç Limanı’na vardı. Ramazan ayı boyunca hem resmi kurumlarımız hem belediyelerimiz hem de vakıf ve derneklerimiz vasıtasıyla yardımlarımızı arttırarak sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
“Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazırız”
Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazır olduklarını aktaran Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Şu gerçeğin artık herkes farkındadır, Filistin meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan ne bölgemizde, ne dünyada kalıcı barış ve istikrar mümkündür. Bunun tek yolu ise 1967 sınırları temelinde Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız Egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin kurulmasıdır. Hepimizin katledilen Filistinli çocuklara borcu vardır. Bu borçla ancak bağımsız Filistin Devleti’nin tesis edilmesiyle ödenebilir. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerine sahip çıkacak hakkı ve hakikati haykırmaya devam edecek. Zalimler karşısında da kesinlikle geri adım atmayacaktır.”
2 yılı aşkın süredir Ukrayna’da devam eden savaşta da vicdanlı ve ilkeli yaklaşım ile barışın sağlanmasına dönük her türlü çabayı sergilediklerini ifade eden Erdoğan, “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğimizi ortaya koyarken Rusya’yı dışlayan barış planlarının sonuç getirmeyeceğini de ifade ettik. Karadeniz’den komşumuz olan her iki ülkeyle de diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Zelenksi’yi İstanbul’da misafir ettik. Seçimler sonrasında da Rusya Devlet Başkanı Putin’i ağırlayacağız. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğini yeniden teşhis etmek ve tahıl ticaretinin güvenli şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla çalışıyoruz. Bölgede çatışmaları kızıştıracak, NATO’ya da sirayet etmesine sebep olacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği inancındayız. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni düsturuyla Rusya, Ukrayna arasında barışın tesisi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz” açıklamalarında bulundu.
“Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz”
Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakmanın gururunu yaşayan ülkemiz, Türkiye Yüzyılının inşası için hedeflerine emin adımlarla ilerlediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze ve Ukrayna’nın yanı sıra Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Afganistan’da barış ve istikrara yönelik çabalara aktif katkı sağlıyoruz. PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ başı olmak üzere terörün her çeşidine karşı mücadele veriyoruz. Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda artık müttefiklerimiz başta olmak üzere dost ülkelerden en azından DEAŞ bahanesiyle bölücü terör örgütüne verilen desteği keserek Türkiye ile dayanışma sergilemelerini bekliyoruz. Son 10 yılda yaşanan tüm gelişmeler şu gerçeği çok net göstermiştir. Terör örgütleri vasıtasıyla çıkarların korunması mümkün değildir. Bu tür hesaplar tıpkı kumdan kale misali sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bölgemizde kalıcı istikrar ve huzurun tesisi yılanla aynı çuvala girmekten değil meşru aktörlerle ortak bir zeminde buluşmaktan geçiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ortak bulunacağına inanıyoruz” dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Kafkasya’da istikrarın korunması, Türkiye’nin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer aldığını vurguladı.
“Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz”
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasıyla bölgede yeni bir dönemin başlamasını arzu ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ile son dönemde hakim olan olumsuz atmosferin somut sonuçlar vermesini ümit ediyoruz. Burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarları ile egemen eşitliği göz ardı edilerek bir çözüme ulaşılması mümkün değildir. Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz” dedi.
Geçtiğimiz ekim ay bu yana Kosova’daki NATO gücünün komutasını Türkiye’nin yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam yetmiş yıldan fazladır etkin ve güçlü üyesi olduğumuz NATO güvenliğimizin temel taşlarından biridir. NATO müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’yle Washington’da düzenlenen son stratejik mekanizma toplantımızda işbirliğimizi geliştirmeyi kararlaştırdık. Avrupa Birliği üyeliği de stratejik hedefimiz olmaya devam ediyor. Yeniden Asya girişimimizi güçlendirirken Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın müspet sonuçlarını alıyoruz” ifadelerini kullandı.
Dördüncü Türkiye Afrika ortaklık zirvesini bu yıl içinde gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi Formunun üçüncüsünü 1-3 Mart tarihlerinde 148 ülkeden 4 bin 700 katılımcıyla başarıyla düzenledik. Foruma katılımlarınız için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.
“Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz”
Her 15 Mart’ı İslamofobi Mücadele Uluslararası günü olarak idrak ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Bu yıl Ramazan’a tekabül eden 15 Mart vesilesiyle giderek artan İslam düşmanlığıyla mücadelenin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Kutsal kitabımızın yakılmasına kadar varan alçakça saldırılara fikir hürriyeti denilerek müsamaha gösterilmesini hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz” dedi.
30 Mart’ı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildiğini aktaran Erdoğan, “Eşim Erdoğan’ın himayesinde yürütülen sıfır atık projesiyle çevre ve atık bilincini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Gelecek kuşakların bize emaneti olan çevrenin korunması noktasında siz dostlarımızdan gerekli desteği bekliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elçilerle en son iftarı Türkiye 14-28 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerin hemen arifesinde bulunduğunu hatırlattı. İftarda sizlere dalga dalga büyüyen zaferin seslerini duyduğumuzu söylediklerini belirten Erdoğan, “Yaşadığımız asrın felaketi 6 Şubat depremlerine rağmen Mayıs seçimlerini yüzde 90 bulan rekor katılım oranıyla tam bir demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Seçimlerin ikinci turunda yüzde 52 aşan oy oranıyla aziz milletimizden beş sene daha Türkiye’ye ve kendisine hizmet etmeye çalıştık. Tıpkı geçen seneki gibi bugünkü iftar programımızı da yine bir seçim sürecinde yapıyoruz. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinde amacımız son 22 yıldaki yirmi 28. sandık zaferimize imza atmaktır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yerel yönetimler boyutunda da inşallah neticeler elde edeceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.
-
İsrail Lübnan’ın doğusunu vurdu
İsrail ve Lübnan’daki Hizbullah arasında çatışmalar yoğunlaşıyor. İsrail, dün gece saatlerinde Lübnan’ın doğusunda Suriye sınırı yakınındaki Baalbek kentine 4 saldırı düzenledi. Baalbek-Hermel Valisi Bashir Khader yaptığı açıklamada, saldırılarda bir sivilin hayatını kaybettiğini, 6 kişinin ise yaralandığını ifade etti.
Hizbullah’tan misilleme
Hizbullah tarafından yapılan açıklamada, Lübnan’daki saldırılara misilleme olarak sabah saatlerinde İsrail’in kuzeyine 100 roket atıldığı belirtildi. Saldırılarda Golan Tepeleri’nde yer alan İsrail’e ait 2 askeri üssün hedef alındığı kaydedildi.
İsrail, Hizbullah’ın saldırılarında yaralanma ve can kaybı olmadığını açıklamıştı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023’ten bir gün sonra Lübnan’daki Hizbullah ve İsrail arasında saldırılar artmıştı. İsrail, Ekim 2023’ten bu yana Lübnan’ın doğusunu ilk kez 26 Şubat’ta hedef almıştı. Saldırılarının büyük bir bölümünü Lübnan’ın güneyindeki sınır üzerindeki mevzilere düzenleyen İsrail, saldırılarını kuzeye doğru genişletmeye başladı.