Etiket: israil

  • İsrail, gıda yardımı bekleyen sivilleri vurdu: 77 ölü

    İsrail, gıda yardımı bekleyen sivilleri vurdu: 77 ölü

    İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne ayrım gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırıları 146. günde sürdürüyor. İsrail ordusu, Gazze şehrinin güneybatısında gıda yardımı için sırada bekleyen Filistinli sivilleri hedef aldı. Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, gıda yardımı bekleyen kalabalığa ateş açılması sonucu 77 kişinin hayatını kaybettiği, 250’den fazla kişinin de yaralandığı bildirildi. Hayatını kaybedenlerden 20’sinin cansız bedeni Kamal Adwan Hastanesi’ne, 57’si ise Şifa Hastanesi’ne getirildi. Yerel kaynaklar, saldırının Reşid Caddesi’nde gerçekleştirildiğini aktardı.

    “Yardım bekleyenler soğukkanlılıkla öldürüldü”

    Filistin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, saldırının “sivillere yönelik soğukkanlı bir katliam” ve İsrail’in devam eden “soykırım savaşının” bir parçası olduğu ifade edildi. Uluslararası topluma, sivilleri korumanın tek yolu olarak ateşkes sağlanması için “acilen müdahale” çağrısında bulunuldu.

    Uluslararası topluma tepki

    Gazze’deki hükümetin Medya Ofisi tarafından yapılan açıklamada ise İsrail’in saldırıyı önceden planladığı belirtildi. Açıklamada uluslararası toplumun, özellikle de Biden yönetiminin, Filistinli sivillerin katledilmesine izin vermekle suçlanarak, “ABD yönetimini, uluslararası toplumu, İsrail işgalini ve uluslararası örgütleri, sivillerin öldürülmesinden sorumlu tutuyoruz. Tüm dünya ülkelerine, tüm Arap ve İslam ülkelerine, Arap Birliği’ne ve İslam İşbirliği Teşkilatı’na, soykırımı durdurması için İsrail’e baskı yapmak üzere acilen müdahale çağrısında bulunuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

  • İsrail, Nuseyrat Mülteci Kampı’nı vurdu

    İsrail, Nuseyrat Mülteci Kampı’nı vurdu

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ediyor. İsrail ordusu, Nuseyrat Mülteci Kampı’nı vurdu. Yerel kaynaklar, saldırı öncesi uyarı yapılmadığını ve sivil yerleşim yerlerinin hedef alındığını aktardı. Saldırıda, aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda kişi hayatını kaybetti ve yaralandı. Saldırının ardından olay yerine çok sayıda ambulans ve sivil savunma ekibi sevk edildi.

  • “Dünyada zulme karşı insanlık cephesi kurulmuştur”

    “Dünyada zulme karşı insanlık cephesi kurulmuştur”

    Kamu Denetçiliği Kurumu Gazze Dünyanın En Büyük Açık Hava Hapishanesinden Dünyanın En Büyük Çocuk Mezarlığına konulu raporu tanıttı.
    konulu raporunu tanıttı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, Gazze’deki katliama susanlar olduğu gibi ayağa kalkanlar olduğunu belirterek, “Yönetimler, hükümetler bu şekilde kendi tuzu kuru hesapları içinde gelecek hesapları yapabilirler. Ama dünyanın her yerinde sokağa çıkan Filistin halkının yanında durduğunu ifade eden insanları her birisini Washington’dan New York Brüksel’e Madrid’e Ankara’dan saygıyla selamlıyoruz. Zalimler kuvözlerde ölen bebekleri purolarını içerek izleyebilirler, zalimler sokakta açılıktan ölen nineleri ızdırabına gülerek yanıt verebilirler ama mazlumlardan yana, insanlıktan yana olanlar ayağa kalkmıştır, dünyada zulme karşı insanlık cephesi kurulmuştur, yoluna devam edecektir. Dünyanın neresine giderlerse gitsinler zalimler ve destekçileri için işleri kolay değildir. İlk olarak yapılması gereken, insanlık kendiliğinden yapmaya başlamış, organize olmuş, insanlık cephesini oluşturmuştur” dedi.

    Netanyahu ile Hitlerin aynı kategoriye girdiğini ifade eden Kurtulmuş, “Bu çete Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine çıkacak ama insanlığın vicdanında yargılanmış, gerekli yere oturtulmuştur. Lahey’deki dava Filistin meselesinin başlangıcıdır. Önümüzde on yıllarca sürecek bir dava başlıyor. İnsanlığın cephesini tahkim ederek, bu cephenin saflarını sıklaştırıp, insanlık cephesinin katılanları çoğaltacağız, diğer taraftan da siyasi sonuçlar elde etmeye çalışacağız” ifadelerini kullandı.
    Güney Afrika Büyükelçisi Dipuo Letsatsi-Duba, Filistin konusuna destek vermenin Güney Afrika Cumhuriyeti dış politikasının bir parçası olduğunu kaydederek, Güney Afrika Filistin davasına destek konusun da aktif rol aldığını söyledi.
    Kamu Denetçiliği Kurumu Baş denetçisi Şeref Malkoç, 7 Ekim’den beri insanlığa karşı işlenen suçları ortaya koymaya çalıştıklarını anlattı.

  • Doktorların İsrail’e karşı “sessiz yürüyüşü”

    Doktorların İsrail’e karşı “sessiz yürüyüşü”

    Siirt’te Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde aralarında hekimlerin de olduğu sağlık çalışanı ve STK’lar Kızılay Meydanı’na kadar yürüdü.
    Dr. Özgür Aydın, grup adına yaptığı açıklamada, hekimler ve sağlık çalışanları olarak İsrail’e tepkilerini göstermek için 15 haftadır sessiz yürüyüş gerçekleştirdiklerini söyledi.
    30 hastane ve 53 sağlık merkezi hizmet dışı bırakıldığını belirten Aydın, “Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne sığınan sivilleri kuşatma altına alan işgal birlikleri hastaneyi zorla tahliye ediyor. Yine de meslektaşlarımız, sağlık çalışanları elektriksiz, susuz, oksijensiz, ilaçsız şartlarda tedavi vermek için destansı biçimde mücadele ediyor. Bütün bu saldırılar yetmiyormuş gibi Gazze’ye insani yardımın girilmesine izin verilmiyor. Filistin’in her gün binlerce tır yardıma ihtiyacı varken günde 3-5 tırın girmesine izin veriliyor. Mısır, Gazze sınırına beton barikatlar kurup jiletli teller ile sınırı güçlendiriyor” dedi.
    Yürüyüş, basın açıklamasının ardından sona erdi.

  • “İsrail’in planı uluslararası hukuka aykırı”

    “İsrail’in planı uluslararası hukuka aykırı”

    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Arjantin ziyareti sırasında mevkidaşı Diana Mondino ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “savaş sonrası Gazze” planı ve İsrail’in yasa dışı yerleşim yerlerini genişletme planı sorulan Blinken, “Savaş sonrası Gazze planını görmedim, bu yüzden ayrıntıları görene kadar fikrimi saklı tutmak istiyorum. Bununla birlikte, aylar önce ortaya koyduğumuz ve Gazze’nin geleceği açısından çok önemli olduğunu düşündüğümüz bazı temel ilkelerin olduğunu biliyorsunuz, buna Gazze’nin ‘terör platformu’ olamayacağı da dahildir. İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmemesi gerekiyor. Gazze toprakları küçültülmemelidir. Dolayısıyla ortaya çıkan herhangi bir planın bu ilkelerle tutarlı olduğundan emin olmak istiyoruz. Başka ilkeler de var ama bunlar en önemlilerinden üçü” ifadelerini kullandı.

    “Yeni yerleşim planıyla hayal kırıklığına uğradık”

    İsrail’in Batı Şeria’da yeni yerleşim planı açıklamasına değinen Blinken, “Yerleşimlerle ilgili raporları gördük ve duyurudan dolayı hayal kırıklığına uğradık. Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat ABD yönetimleri, uzun süredir yeni yerleşimlerin kalıcı bir barışa ulaşma konusunda ters etkiye yol açtığı görüşünde. Ayrıca uluslararası hukuka da aykırıdır. Yönetimimiz yerleşimlerin genişletilmesine kesin bir şekilde karşı çıkıyor. Bizim kanaatimize göre bu, İsrail’in güvenliğini güçlendirmez, yalnızca zayıflatır” şeklinde konuştu.

    İsrail’in yeni yerleşim planı

    İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, işgal altındaki Batı Şeria’nın Beytüllahim kenti yakınındaki Maale Adumim Yahudi yerleşim birimine 2 bin 350, Kedar’da 300, Efrat’ta ise 694 konut inşasını onaylamayı planladıklarını açıklamıştı.

     

  • ‘Sömürgeleştirme faaliyetleri’ meşru müdafaa değildir

    ‘Sömürgeleştirme faaliyetleri’ meşru müdafaa değildir

    Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) “İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşü” duruşmaları 4’üncü gününde devam ediyor. Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’nda düzenlenen duruşmada Lüksemburg söz aldı. Lüksemburg Dışişleri Bakanlığı Hukuk Dairesi Başkanı Alain Germeaux yaptığı konuşmada, “Kendi geleceğini tayin hakkı temel bir insan hakkıdır. Yerleşimler, Filistin halkının bir Filistin devleti kurma hakkını büyük ölçüde baltalamaktadır” dedi.
    İşgal kurallarının işgalin geçici olmasını ve işgal edilen topraklarda kalıcı değişiklikler yapılmamasını gerektirdiğini ifade eden Germeaux, “Durum böyle olmadığı gibi, insanların korunması ilkesine de riayet edilmemektedir. İsrail, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne göre hukuka aykırı bir şekilde nüfusunun bir kısmını işgal altındaki topraklara nakletmiştir. Filistinlilerin mülklerini hukuka aykırı bir şekilde tahrip etmeye ve Filistinlileri şiddete maruz bırakmaya devam etmektedir” dedi.
    Yasadışı yerleşimlerin iki devletli bir çözümün ve “adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın” sağlanmasının önünde büyük bir engel teşkil ettiğini ifade eden Germeaux, “İsrail’in ‘sömürgeleştirme faaliyetleri’ meşru müdafaa kapsamında haklı gösterilemez. Yerleşim faaliyetleri orantılı ya da gerekli tedbirler değildir” dedi.

  • Japonya: “İsrail’in toprak ilhakı uluslararası hukuka aykırı”

    Japonya: “İsrail’in toprak ilhakı uluslararası hukuka aykırı”

    Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) “İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşü” duruşmaları 4’üncü gününde devam ediyor. Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’nda düzenlenen duruşmada Japonya söz aldı. Japonya Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Hukuk İşleri Bürosu Genel Direktörü Tomohiro Mikanagi, ülkesinin iki devletli çözümden yana olduğunu belirterek, toprak ilhakının uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Uluslararası hukuk kurallarının işgal altındaki Filistin toprakları için de geçerli olduğunu aktaran Mikanagi, “Japonya, İsrail ve Filistin arasındaki sorunun şiddet içeren bir şekilde değil, diplomasi ve karşılık güven yoluyla çözülmesi gerektiğine inanıyor” ifadelerini kullandı. Mikanagi, kalıcı barışın yolunun BM kurallarına uymaktan geçtiğinin altını çizdi.

    “Silahlı saldırının karşılığı toprak ilhakı olamaz”
    Japonya adına söz alan Oxford Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Dapo Akande, ise askeri güç yoluyla toprak elde etmenin uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, “Devletlerin toprak ilhakı niyetlerini gizleyerek hak sahipleri üzerinde kontrol sağlamaya çalışması güç kullanarak toprak edinme yasağının etkisini ciddi şekilde azaltır” dedi.
    Akande, “Zorla toprak ilhakı silahlı saldırıya orantılı karşılık olamaz. Meşru müdafaa hakkı kendi halkını savunmak ve halihazırda sahip olunan toprakları korumak için kullanılır. Meşru savunma ilave toprak elde etmek için kullanılamaz” ifadelerini kullandı. Akande, Japonya’nın savunduğu kuvvet yoluyla toprak kazanmama ilkesinin uluslararası hukukun bağlayıcı yasağını pekiştiren önemli bir norm olduğunu da sözlerine ekledi.

    Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu İsrail’in Filistin işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin UAD’nin görüşlerine başvurmuştu. UAD oturumlarında dile getirilen görüşlerin bağlayıcılığı bulunmasa da, uluslararası kamuoyunda etki gücüne sahip olduğu biliniyor.

  • Gazze’de can kaybı artıyor

    Gazze’de can kaybı artıyor

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik acımasız saldırıları 139 gündür aralıksız devam ediyor. Bölgede her bir noktayı hedef alan ve çoğu kadın ve çocuk binlerce sivili katleden İsrail güçleri tepkilere aldırış etmeden insanlık suçunu sürdürüyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından bölgedeki son rakamlara ilişkin yapılan açıklamada, 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 29 bin 410’a, yaralananların sayısının ise 69 bin 465’e yükseldiği duyuruldu.

    Son 24 saatteki bilançonun da aktarıldığı açıklamada, 97 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 132 Filistinlinin de yaralandığı belirtildi.

  • İsrail, yüksek güvenlikli mahalleyi vurdu

    İsrail, yüksek güvenlikli mahalleyi vurdu

    Suriye resmi haber ajansı, İsrail’in yerel saatle 09.40 sıralarında başkent Şam’ın merkezindeki yüksek güvenlikli Kafr Sousa mahallesini hedef aldığını duyurdu. Mahalledeki 9 katlı bir binanın füzelerle vurulması sonucu en az 2 kişinin öldüğü, 1 kişinin ise yaralandığı belirtildi. Saldırıda hedef alınan binada ve park halindeki araçlarda maddi hasar meydana geldi.

    Okulların, konutların, İran kültür merkezinin bulunduğu mahallede güvenlik servislerine ait bir kompleksin yer aldığı öğrenildi.
    İsrail’in Şubat 2023’te Kafr Sousa’ya düzenlediği hava saldırısında en az 5 kişi ölmüştü.

  • Hollanda: “Uzun süreli işgal, kendi geleceğini tayin etme ilkesini ihlal ediyor”

    Hollanda: “Uzun süreli işgal, kendi geleceğini tayin etme ilkesini ihlal ediyor”

    Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) “İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşü” duruşmaları devam ediyor. Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’nda düzenlenen duruşmaların ikinci gününde Hollanda adına söz alan Dışişleri Bakanlığı Hukuk Danışmanı ve Amsterdam Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Rene Lefeber, argümanlarını sundu.

    Lefeber, “Mahkemenin tavsiye niteliğinde görüş verme yetkisi bulunmaktadır. BM Şartı uyarınca herkesin kendi geleceğini tayin hakkı vardır. Herkesin bu hakka aykırı eylemlerden kaçınma yükümlülüğü vardır. Kendi geleceğini tayin etme hakkı, bağımsız devletlerde yaşayanların yanı sıra işgal ve sömürge egemenliği altındaki insanlar için de geçerlidir. Uzun süreli bir işgal, kendi geleceğini tayin etme ilkesini ihlal ediyor. Gereklilik ve orantılılık ilkelerine uyulması şartıyla silahlı bir saldırıya cevap olarak yabancı toprakların işgali meşru olabilir. Bu gereklilikleri yerine getirmeyen taraf, hukuki dayanağını kaybedebilir ve dolayısıyla güç kullanma yasağını ihlal edebilir. İşgalci güç, işgal ettiği topraklardaki nüfusun bir kısmını sınır dışı etmeyecek veya sürmeyecektir. Bu, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü uyarınca savaş suçu teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı. Lefeber, işgal sırasında işgalci gücün sivillere saygı duyma ve onları koruma görevi bulunduğunu vurguladı.

    Bangladeş: “İşgal geçici olmalıdır, ilhak yasa dışıdır”
    Bangladeş’in Hollanda Büyükelçisi Riaz Hamidullah ise “meşru müdafaa” ilkesinin uzun süreli işgal için “yasal dayanak sağlamadığına” dikkat çekti. Hamidullah, İsrail’in işgalinin kendi geleceğini tayin hakkı, ilhak ve ırk ayrımcılığı olmak üzere uluslararası hukukun üç temel ilkesine aykırı olduğunu vurgulayarak, “Uluslararası hukukun gerektirdiği gibi herhangi bir işgal geçici olmalıdır, ilhak yasa dışıdır. İsrail’in uzun süreli işgali, ilhak ile birleştiğinde uluslararası hukuku ihlal ediyor. Meşru müdafaa hakkı, kendi geleceğini tayin hakkı da dahil olmak üzere uluslararası hukukun ihlalini gerektirmez. İsrail, eylemlerini haklı çıkarmak için meşru müdafaaya güvenemez. İsrail’in, Filistin halkının kendi geleceğini tayin hakkını reddederek uluslararası hukukun emredici normlarını ihlal ettiği, aynı zamanda adil ve kalıcı bir barış umutlarını da engellediği konusunda geniş bir fikir birliği var” şeklinde konuştu.

    “İsrail’in uluslararası hukuka uymasını sağlamak için iş birliği şarttır”
    İsrail’in Filistin halkının kendi geleceğini tayin hakkının kullanılmasını engelleyen tüm eylemlere son vermesi, aynı zamanda askeri güçlerini geri çekmesi ve yasa dışı yerleşimlerini ortadan kaldırması yönünde çağrıda bulunan Büyükelçi Hamidullah, “İsrail, verilen zararın tazminini sağlamalı ve bir daha yaşanmayacağını garanti etmelidir. Devletler, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere İsrail’in haksız eylemlerinden kaynaklanan hukuka aykırı durumu tanımamalı ve yardım sağlamamalıdır. İsrail’in uluslararası hukuka uymasını sağlamak için iş birliği şarttır. BM Güvenlik Konseyi işgali sona erdirmek için daha fazla önlem almalı. Apartheid sistemine son vermek için derhal harekete geçilmesi gerekiyor” dedi.

    Belçika: “İsrail, yasa dışı yerleşimlerle Filistin’in demografik yapısını değiştirmeyi amaçlıyor”
    Duruşmada Belçika adına söz alan Brüksel Özgür Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Vaios Koutroulis ise İsrail’in yerleşim politikasına ve hukuki sonuçlarına odaklandı. Koutroulis, “Belçika, Filistin halkına karşı şiddet kullanılmasını kınıyor, İsrail’in şiddete son verme ve failleri adalet önüne çıkarma yönündeki yükümlülüklerini vurguluyor. İsrail, yasa dışı yerleşim politikasıyla Filistin topraklarının demografik yapısını ve bizzat Filistin topraklarının statüsünü kalıcı bir şekilde değiştirmeyi amaçlıyor. Bu politika, toprakların zorla ele geçirilmesinin yasak olduğu ve kendi geleceğini tayin etme ilkeleri gibi uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal etmektedir. İsrail tüm yerleşim faaliyetlerine son vermeli ve el konulan tüm mülkleri geri vermelidir. Üçüncü devletler durumu hukuki olarak kabul etmemeli, yardım yapmamalı ve ihlallerin sona erdirilmesi için iş birliği yapmalıdır” ifadelerini kullandı.