Etiket: israil

  • Bu kriz öncekilerden farklı

    Bu kriz öncekilerden farklı

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT Haber’de dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı. Fidan, Filistin meselesinin Türkiye için önemine işaret ederek, 7 Ekim’de başlayan krizin endişelendirici olduğunu ifade etti.

    7 Ekim’deki krizi “birçok ilgili çevrenin geleceğini gördüğü fakat üstünü örttüğü bir kriz” olarak niteleyen Fidan, “7 Ekim’de başlayan Hamas saldırıları, aslında İsrail’in özellikle son 10 yıldır bölgede yürüttüğü politikaların yanlışlığının bir delili oldu. (İsrail’in) Kendisi için geliştirdiği ulusal güvenlik sisteminin zafiyetlerini ortaya koymakla beraber, esas itibariyle diplomasi yoluyla ortaya koymaya çalıştığı yapının, sistemin aslında bir başarısızlık projesi olduğunu da gösterdi.” dedi.

    “KRİZİN PATLAK VERECEĞİNİ BİLİYORDUK”

    Fidan, Türkiye’nin İsrail’in komşularıyla barış yapıp Filistinlilerle 2 devletli çözümü kabul etmemesini stratejik hata olarak gördüğüne işaret ederek, “Şu anda bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu dram karşısında biz ne yapıyoruz? Buna bakmak gerekiyor. Bu kriz bir önceki krizlerden farklı. Biz biliyorduk ki bu kriz bir yerden patlak verecek çünkü her ne kadar İbrahim Anlaşmaları ile birtakım şeyler ilerliyor gibi gözükse de esas itibariyle konunun muhatabı olan Filistinlilere yönelik baskının, zulmün daha sistematik, daha yaygın ve daha sık hale geldiğini gördük.” diye konuştu.

    İsrail’in 7 Ekim’de çok büyük kayıp verdiğine ve bu kaybın telafisini “barışta değil intikamda” gördüğüne işaret eden Fidan, “Bu misillemeyi yaparken sivil nüfusa dikkat etmemesi, onların alt yapısını, üst yapısını her türlü şekilde bombalaması ve toplu cezalandırma yolunu tercih etmesi insanlık için şu anda aslında çok ciddi bir endişe kaynağı olması gerekiyor. Bizim ülke olarak ortaya koyduğumuz tavır bunun hiçbir şekilde hiçbir hafifletici sebebe gitmeden, bahane getirmeden bir kriz olarak tanımlanması bir insanlık suçu olarak nitelendirilmesi, buna yönelik tavrın alınması ve buna öncelik etmektir.” ifadelerini kullandı.

    Fidan, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinden güneyine kadar belli alanları “boşaltılması gereken alanlar” olarak nitelendirdiğini ve bunu savaş stratejisi olarak belirlediğini kaydederek, “Buna göre de çok yaygın bombalamalara girmiş durumda. Şu anda özellikle sivil nüfusun kuzeyde yaşadığı yerlerin büyük bir bölümü bombalanmış durumda. 1 milyondan fazla insan güneye gitmiş durumda. İnsanlar güneyde kalmakla Mısır’a gitmek arasında bir tercihe de zorlanıyorlar. Bu da olayın başka bir kriz boyutu.” diye konuştu.

    Türkiye’nin krizin bütün taraflarıyla temas içerisinde olmaya çalıştığını belirterek, Gazze’deki krizin ateşkesle sona erdirilmesi, insani yardım ve esir takası gibi kolaylaştırıcı unsurlar hakkında çalışmalar olduğunu dile getirdi.

    “ABD, İSRAİL İLE TAM FİKİR BİRLİĞİ İÇERİSİNDE”

    Fidan, bölgede güvenliği ve kalıcı barışı sağlayacak yapının öncülüğünün yapılması gerektiğine dikkati çekerek, “İsrail’in Gazze’deki askeri hedeflere ulaşması için ortaya koyduğu çabaya Amerikalılar da şu anda ortak olmuş durumdalar. Hem Amerikan Başkanı’nın, hem milli güvenlik yetkililerinin, hem askeri makamların yaptığı değerlendirmelere açıklamalara baktığımız zaman görüyoruz ki Amerika özellikle Gazze’ye yönelik operasyonlarda, Hamas’a yönelik operasyonlarda İsrail ile beraber hareket etme konusunda, onu destekleme konusunda tam bir fikir birliği içerisinde.” dedi.

    Bölgede sadece İsrail ve Hamas’ın değil, Hizbullah gibi Filistin davasına müzahir diğer silahlı grupların olduğunun altını çizen Fidan, “Hizbullah’ın bir angajmana girmesi neticesinde Hizbullah tek başına kalacak durumda değil. Özellikle İran’a müzahir diğer gruplar, Irak’taki Haşdi Sabi, Suriye’deki milisler ve Yemen’deki Hutiler olmak üzere çok geniş bir yelpazede, bu olayın muhtemel tarafı olmaya hazır gruplar da var.” diye konuştu.

    Fidan, farklı ülkelerin Türkiye’den, çatışma bölgesindeki rehinelerin ve sivillerin kurtarılmasını istediğini ve bununla ilgili müzakerelerin sürdüğünü ifade etti.

    Mısır’daki El Ariş Limanı’na giden çok sayıda insani yardım olduğunu ve Türkiye’den şu ana kadar 80 ton insani yardım gittiğini belirten Fidan, Gazze’ye henüz insani yardımın ulaştırılamadığını söyledi.

    Fidan, İsrail’in Amerika’nın ve Batı’nın koşulsuz desteğini aldığını ve kendi gerçek sahici tavrını ortaya koymak isteyen bölge ülkelerinin yıllardır baskı altına alındığını ifade ederek, “Bu ülkelerin tabii teker teker baskı altına alınmaları, ufak teşvik edici maddi ve ticari konularla ve siyasi teşviklerle bunların politikalarını İsrail lehine kolaylaştırmaları yıllardır süregelen bir pratik.” dedi.

    “SİSTEMATİK OLARAK UYGULANAN BÜYÜK BİR YALAN VAR”

    Mevcut ilişki ağının İsraillilere ve Filistinlilere barışı ve güvenliği getirmediğinin altını çizen Fidan, “Burada sistematik olarak uygulanan büyük bir yalan var ve bu yalanın artık açıkça ifade edilmesi ve sahici olarak uluslararası toplumun bu meseleyi sahiplenip iki devletli çözümü mümkün kılması gerekiyor.” diye konuştu.

    Fidan, kimlik politikası izleyen çevreleri desteleyen yapıların ortaya koyduğu tavırdan kurtulmanın gerekliliğine işaret ederek, “Bu sarmalın içinden çıkmak için neler yapılmalı, bunun arayışı içerisindeyiz. Bunun da açıkçası diplomasiyle ilerletilebilecek çok ciddi alanlarının olduğunu düşünüyoruz. Gerek İslam İşbirliği Teşkilatı, gerek Arap Ligi, gerek Birleşmiş Milletler platformu Türkiye’nin aslında bu görüşlerini ilerletmesi için uygun ortamlar diye düşünüyorum.” dedi.

    Türkiye’nin her iki tarafın da güvenliğini gözeten ve Filistinlilerin ihmal edilmiş haklarını geri veren bir görüşü olduğunu dile getiren Fidan, “Bölgede herhangi bir şantaja maruz kalmadan veya kaldığı zaman da umursamadan ortaya koyabilecek bir durumda olduğumuz için bizim görüşümüz kıymetli. Özellikle Cumhurbaşkanımızın tavrını biliyorsunuz. Mesele Filistin meselesi olduğu zaman, mesele diğer stratejik konular olduğu zaman ülkemizi, bölgemizi, milletimiz, İslam dünyasını, Türk dünyasını yakından ilgilendiren hiçbir konuda hiçbir dayatmayı, hiçbir baskıyı, hiçbir şantajı kabul etmiyor. Şimdi bu böyle olunca sizin görüşünüz sahici olarak değer görüyor.” şeklinde konuştu.

    Fidan, bölgedeki birçok ülkenin Filistin konusundaki gerçek tavrını ortaya koyamadığını belirterek, “Bunun nedeni her ülkenin kendi başına ciddi problemlerinin olması, siyasi problemler, ekonomik problemler, güvenlik problemleri ve bu konuda Batıyla Amerika’yla bir türlü alışveriş içerisinde olmaları. Tabii bunların kendilerine karşı bir manivela olarak kullanılması, bir koz olarak kullanılması ve İsrail lehine tavırlarının itilmesi, bu ülkeler nezdinde yani yaralayıcı bir durum. Ama İsrail’in de bugüne kadar ortaya koyduğu politikayı da engellemeyen bir durum olarak karşılarına çıkıyor.” diye konuştu.

    “TÜRKİYE ELİNİ TAŞIN ALTINA SOKMAYA HAZIR”

    Türkiye’nin elini taşın altına sokmaya hazır olduğunu söyleyen Fidan, “Bu konuda biz bir irrasyonel site içerisinde değiliz, stratejik hesaplarımızda bir yanlış hesaplamaya gitmiş değiliz. İnançlarımızın ve duygularımızın düşüncelerimizi daralttığı bir durumda da değiliz. Biz son derece açık bir zihinle, stratejik hesaplarımızı yaparak, bölgedeki aktörlerin, hegemonların ve devlet dışı diğer aktörlerin ne türden etkileşimler içerisinde olduğunu görerek, aldıkları bugüne kadar tarihsel tavırları da göz önüne alarak, bir çıkış içerisindeyiz.” şeklinde konuştu.

    Fidan, bölgedeki ülkelerin ve İslam dünyasının Türkiye’den farklı düşünmediğini fakat ortak tavır sergilemede problemler olduğunu vurgulayarak, “Bugüne kadar çok ciddi şekilde kınamalarımız oldu ve bu kınamalar çok fazla sonuç getirmedi.” dedi.

    İslam dünyasının “çaresizlik sarmalı” içinde olduğunu ifade eden Fidan, “Biz artık bu sarmaldan çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz İslam dünyasının gerekli diplomatik platformları kullanması durumunda insanlığı da bu sarmaldan çıkartıcı bir uyarıcı görevi oynayabileceğine inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

    Fidan, değerlere ve ilkelere dayalı politika üretiminin eksikliğine işaret ederek, “Batı için üretilmiş gerçeklik algısı Ukrayna’da bir hareketi desteklerken, Filistin’de başka bir hareketi destekliyor, günün sonunda aslında aynı denklemin aşağı yukarı olduğu bir noktada iki taraf da. Eğer Ukrayna için bir argüman getiriyorsanız, aynı argümanı Filistin için de getirmeniz gerekiyor.” diye konuştu.

    Yapılan her eylemin iyi veya kötü bir süreci tetiklediğini söyleyen Fidan, “Filistin meselesinde Batı’nın hem kendine söylediği bir yalan var hem dünyaya söylediği bir yalan var, o yalan üzerine de açıkçası ciddi bir sistem kurulamaz, yani giderek büyük bir kan kaybı da oluyor, onu da görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “700 KİŞİNİN TAHLİYE TALEBİ VAR”

    Fidan, bir kısmı çifte uyruklu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşı olan yaklaşık 700 kişinin çatışma bölgesinden tahliye talebi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

    “Krizin ilk 1-2 gününde bir miktar vatandaşımızı tahliye etme imkanımız olmuştu sınır kapısı bombalanmadan önce, Mısır yetkilileriyle bir koordinasyon içerisinde belli miktardaki vatandaşımızı oradan çıkarmaya başlamıştık ama Refah Sınır Kapısı bombalandıktan sonra geçişler şu anda durmuş durumda.”

    Refah Sınır Kapısı’yla ilgili bir soruna işaret eden Fidan, “İsrailliler, sınır kapısının açılıp sivillerin oradan çıkmasını istiyorlar. Mısırlılar ise insanların gelmesini değil, içeriye insani yardımın girmesini istiyorlar. Çünkü İsrail’in istediği, Gazze’den mümkün olduğunca çok sayıda Filistinli sivili Gazze dışına itip geri kalan yerde çok daha rahat askeri operasyon yapabilmek.” değerlendirmesinde bulundu.

    Fidan, özellikle Mısır, Ürdün ve Lübnan’ın Gazze sorunuyla beraber istikrarsızlaştırma riski içinde olduğunu ifade ederek, “Türkiye olarak bu ülkelerin de istikrarsızlaştırılmasına karşı olduğumuzu ifade ediyoruz.” dedi.

    “TÜRKİYE, İNSANLARIN DRAMI ÜZERİNDEN KREDİ KAPMA PEŞİNDE DEĞİL”

    Sınır kapısının ne zaman ve hangi şartlarda açık olacağı konusunda İsrail ile Mısır arasında müzakerelerin devam ettiğini dile getiren Fidan, bu konuda Birleşmiş Milletler (BM) ve bölge ülkelerle yoğun temas halinde olduklarını vurguladı.

    Fidan, Türkiye’nin arabuluculuk çalışmalarında bulunduğunu, sorunun “herkese iyi olacak şekilde” çözülmesi gerektiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Türkiye, insanların dramı üzerinden, bölgede yürüyen bir savaş üzerinden, tırnak içinde, bir kredi kapma peşinde değil. Biz bunu ahlaki de bulmuyoruz zaten. Bu konuda tabii bütün taraflarla konuşabiliyor olmanız lazım, belli bir miktar diyalog kanalının sürekli açık olması lazım. Biz her ne kadar diyelim İsrail’in politikalarına, uygulamalarına, sivil halka yönelik yaptığı zulme karşı çıksak da arabuluculuk yapılabilmesi için belli bir noktada temaslarınızı devam etmesi gerekiyor.”

    Birkaç ülkenin daha arabulucu olarak çabalarının olduğunu kaydeden Fidan, bakanlık ve istihbarat kurumunun yoğun temaslarının bulunduğunu söyledi.

    Fidan, bölge ülkelerine yaptığı ziyaretlerde gündeme gelen konuların olduğunu, bunların “hayata geçene kadar belli bir miktar mahremiyet içinde gitmesi” gerektiğini belirterek, Türkiye’nin önceki yıllarda yaptığı gibi arabuluculuk konularında gizlilik prensibine her zaman için dikkat ettiğini aktardı.

    Garantörlük meselesine ilişkin konuşan Fidan, şunları kaydetti:

    “Müslüman ülkelerin bu konuda çok ciddi hassasiyetleri var, şimdi bölgede üzerinde anlaşılmış bir barış sadece Filistinlilerle değil, bu konuda problemi sahiplenecek ve sahiplendiği probleme bir nevi garantör olacak. Taraflardan, taraf olduğunun varılan anlaşmaya uymasını sağlayacak ve kendisinin kendi halklarının da bu anlaşmanın tarafı olduğu vurgusunu devam ettirecek bir garantörlük sistemi. Aynı şekilde İsrail tarafından da işin içinde garantörlüğünün olması gerekiyor, bu olmadığı takdirde 2 ülkenin 2 halkın bir araya gelip barış sağlama imkanı yok.

    Amerika’nın koşulsuz desteğiyle İsrail, geçici zaferleri çok elde etti ama kalıcı bir güvenli ve barış hiç elde edemedi, her bir krizden bir öncekinden daha fazla vatandaşı ve askeri onun da ölüyor. Bu şunu gösteriyor, giderek artan güvenlik mekanizmalarına, yardımlara rağmen, geliştirilen silah sistemlerine rağmen, üstün teknolojiye rağmen aslında kalıcı bir güvenlik yok, kimin ne zaman saldıracağını bilemiyorsunuz. Niye? Çünkü başkasının toprağını işgal etmişsiniz, bu sorunu çözmemişsiniz. Problem şurada; son yıllarda esas itibarıyla İsrail’in 2 devletli çözümü rafa kaldırmış olması, Filistinlilerin haklarını hiç umursamaması onun yerine bölgedeki Arap ülkeleriyle Amerika’nın bilek bükmesiyle anlaşma yapması. Zannedildi ki bu vesileyle bu sorun unutulacak ve hiçbir şey olmayacak. Tam tersine bu metodoloji son derece büyük bir yanlışlığa yol açtı ve İsrail’in kendisi için çok büyük problemli sonuçlar ortaya çıkardı.”

    Fidan, garantörlük konusunu, bölge ülkelerinin meseleyi aktif olarak sahiplenmesi olarak anlamak gerektiğini vurgulayarak, bölge ülkelerinin Filistinlilerle beraber elini taşın altına koyması gerektiğini aktardı. Fidan, Türkiye’nin bir anlaşmaya varılırsa bunun uygulanması için elinden geleni yapacağını belirtti.

    “BARIŞI TERCİH ETMEZSEK, KALICI BİR SAVAŞ BİZLERİ BEKLİYOR”

    Türkiye’nin garantörlük konusunda ciddi bir rol oynayabileceğini vurgulayan Fidan, şu ifadeleri kullandı:

    “Tarafların ve bölgedeki diğer dostlarımızın bunu uygun bulması durumunda biz bu konuda rol oynayabiliriz diye düşünüyorum. İsrail’in tarafında da kimler garantör olacak, kimler meseleye girecek, o da önemli belki. Bu manada uluslararası bir formül aramak gerekiyor. Hep gündeme getirdiğimiz bu kriz varken muhataplarımızla da konuşurken özellikle İsraillilere de söylüyoruz, Amerikalılara da söylüyoruz. Bu krizden sonra gidilecek 2 yol var; birincisi ya art arda gelecek daha büyük savaşlara gidilecek. İkincisi büyük bir barış anlaşmasına gidilip artık bu kriz sondur deyip barışla bu işin neticelenmesi. İkinci yolun tercih edilmesi için biz çabalarımızı ortaya koyuyoruz. Umarız bu çağrımıza kulak verilir.”

    Fidan, bölgedeki gerilimlere ilişkin, “Buradan barışa gitmezsek, kalıcı bir barışı tercih etmezsek, kalıcı bir savaş bölgede ve istikrarsızlık bizleri bekliyor. Bu kimsenin tercih etmeyeceği bir senaryo diye düşünüyoruz.” dedi.

    Türkiye’nin yaklaşımlarının realiteyi gözettiğini kaydeden Fidan, arabuluculuk konularında birçok ülkenin, “Türkiye bize geldiği zaman hiçbir gündemi olmadan, zihninin gerisinde bir şey olmadan geliyor.” diye düşündüklerini belirtti.

    Fidan, bölgede iyi ilişkiler ve ittifaklar için iyi dostların olması gerektiğini söyledi.

    “GAZZELİLERİN ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTIĞIMIZI BİLMELERİNİ İSTİYORUM”

    Dışişleri Bakanı Fidan, Kahire’de düzenlenecek Filistin konulu zirveye ilişkin de şunları dile getirdi:

    “Umarım gerçekten çok olumlu şeyler çıkar. Bunların başında birincisi ülkelerin genel kabul edilmiş doğruları kabul etmekle kalmayıp, bunun hayata geçmesi için somut ne türden adımlar atarız konusunda bir mutabakat içinde olmaları gerekiyor. Herkes gözyaşı dursun, siviller ölmesin, altyapı, üstyapı yok edilmesin diyor ama somut adım atmaya gelince İsrail’i durduracak adımı hiç kimse atmıyor. İsrail, eleştirilerek bu türden operasyonları yapmaya yıllardır alışkın bir ülke, yani Amerikalılar bile İsrail’i özellikle Demokratlar biliyorsunuz eleştiriyorlar. Fakat arkasına bir yaptırım koymadığınız zaman bu türden eleştirilerin bir anlamı olmuyor.

    İlk başta bu kan kaybının durmasını, gözyaşının durmasını istiyoruz ama dediğim gibi yapısal dönüşüm sağlanamazsa, İsrail politikası, bakış açısında ve İsrail’i destekleyen diğer ülkelerde uzun vadede bu kendini tekrar eden bir hatanın içinde olmaya devam edecek yani tıpkı önce olduğu gibi… Bunu görmek ve analiz edebilmek için çok zeki olmaya gerek yok.

    Gazzeli kardeşlerime her şeyden önce büyük bir sabır diliyorum, ülkem adına, devletim adına, halkım adına… Elimizden gelen her şeyi yaptığımızı bilmelerini istiyorum. İnşallah bu günler geçecek ve Türkiye onların yanında olmaya devam edecek, şu anda onların yanındayız.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan İsrail’e tepki

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan İsrail’e tepki

    Erdoğan sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, “Tüm devletleri ve uluslararası kuruluşları bir an önce Gazze’de insani ateşkesin tesisine yönelik girişimlere samimiyetle destek olmaya davet ediyorum. İsrail yönetimine sivillere yönelik saldırılarının kapsamını asla genişletmemesi ve soykırıma varan operasyonlarını derhâl durdurması çağrımızı yineliyorum. Müslümanların, Yahudilerin, Hristiyanların ve bu topraklarda yaşayan herkesin emniyetini garanti edecek yeni mekanizmaların kurulmasıyla bölgemizin kalıcı istikrara kavuşacağına inanıyoruz.

    Türkiye, daha fazla masum kanının akmaması, daha fazla insani trajedinin yaşanmaması ve Filistin’deki çatışmaların geri dönülmez noktaya varmadan çözümü için üzerine düşeni yapmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.

  • Antalyaspor’da İsrailli futbolcular maça çıkmak istemiyor

    Antalyaspor’da İsrailli futbolcular maça çıkmak istemiyor

    TFF, İsrail’in saldırıları nedeniyle hayatını kaybeden Filistinli vatandaşları anmak üzere bu hafta oynanacak maçlar öncesi saygı duruşu kararı almıştı. Öte yandan federasyon, futbolcuların sahaya kollarında siyah bantla çıkacaklarını bildirmişti.

    2 İsrail’li futbolcu için ‘Maça Çıkmayacaklar’ iddiası

    Alınan bu karar sonrası Antalyaspor’da forma giyen 2 İsrailli futbolcu Ramzi Safuri ve Sagiv Jehezkel’in yarın oynanacak Gaziantep FK maçına çıkmama kararı aldığı iddia edildi.

    Sport5’in haberine göre 2 futbolcu, Antalyaspor yönetimine kararını iletti ve kulüp bunu anlayışla karşıladı.

    Kulüple görüşen iki futbolcu da müsabaka öncesi saygı duruşunda bulunmak istemediklerini iletirken, yaşanan zorlu süreç nedeniyle maçta yer almak istemediklerini bildirdi. Antalyaspor, futbolcuların talebini kabul etti.

    “Gelen haberler futbol oynamayı imkansızlaştırdı”

    İkili adına açıklamada, “Ülkeden gelen kötü haberler, bizim için rutin olan futbol oynamayı neredeyse imkansız bir göreve dönüştürdü. Kulüp, isteğimize saygı duydu. Bunun için teşekkür ederiz” ifadeleri kullanıldı.

    “Amacı İsrail Devleti’ni kınamak olan bir törene katılmak istemedik”

    Açıklamanın devamında “Ayrıca yarınki maçta amacı İsrail Devleti’ni kınamak olan bir tören yapılacağı ve Milli Takım oyuncusu olmaktan gurur duyanlar olarak bizim katılmaya niyetimizin olmadığını kulüp başkanına ifade ettik. Kararımıza saygı duydular” denildi.

    “Güzel günlerde yeni köprüler kuranlar arasında olmaya devam edeceğiz”

    Son olarak, “Burada bize karşı tavırlar çok sıcak ve biz de güzel günlerde yeni köprüler kuranlar arasında olmaya devam edeceğiz. Kalplerimiz ve düşüncelerimiz İsrail’deki kardeşlerimizle birlikte” açıklaması yapıldı.

  • Etik dışı İsrail paylaşımına tutuklama

    Etik dışı İsrail paylaşımına tutuklama

    Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Bekir Yüksel Hoş, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Filistin’de Hamas’ın esir aldığı iddia edilen İsrailli kadınlarla ilgili çirkin bir paylaşımda bulundu. Hoş paylaşımında, “Adam sanki elite model look seçmeleri yapar gibi seçip seçip esir almış. İsrail’in en taş hatunlarını esir almak nedir be kardeşim? İsrailli gençler n’apsın şimdi? Taş mı yesin?” ifadelerine yer verdi.

    Paylaşım üzerine Hoş, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Biden’dan İsrail’e tam destek mesajı

    Biden’dan İsrail’e tam destek mesajı

    ABD Başkanı Joe Biden, İsrail ziyaretinden döndükten 20 saat sonra Amerikalılara seslendi. Ukrayna ve İsrail’in başarılı olmasını sağlamanın ABD’nin ulusal güvenliği için hayati önemde olduğunu ifade eden Biden, bu nedenle bugün Kongre’ye eşi benzeri görülmemiş ek harcama talebinde bulunacağını duyurdu.

    Biden, Kongre’nin fonlamasını talep ettiği “güvenlik paketi”nin İsrail’in askeri üstünlüğünü güçlendireceğini kaydederek, “Bölgedeki diğer hasım aktörlerin İsrail’in hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu görmelerini sağlayacağız ve çatışmanın yayılmasını engelleyeceğiz.” diye konuştu.

    Zamanın çok kıymetli olduğuna dikkati çeken Biden, ABD’de bazı bölünmüşlükler olduğunu belirterek, “Hamas gibi teröristler ile Putin gibi diktatörlerin kazanmasına izin veremeyiz. Buna izin veremem.” dedi.

    “HAMAS VE PUTİN DEMOKRATİK KOMŞULARINI YOK ETMEK İSTİYOR”

    Biden, “Hamas ve Putin farklı tehdit teşkil ediyor ancak ortak bir noktaları var, ikisi de demokratik komşularını tamamen yok etmek istiyor.” ifadelerini kullandı.

    ABD’nin Ukrayna’ya asker göndermeyeceğinin daha önce de altını çizdiğini anımsatan Biden, Ukrayna’nın tek isteğinin Rus güçlerini ülkelerinden çıkarmak için yardım olduğunu dile getirdi.

    Biden, Ukrayna’ya sağlanan yardımların “ABD’nin depolarından” gittiğini ve Kongre’den talep edeceği bütçeyle “depoların Amerikan yapımı yeni teçhizatlarla” doldurulacağını kaydetti.

    ABD Başkanı, “Cuma günü Amerika’nın ulusal güvenlik ihtiyaçları çerçevesinde İsrail ve Ukrayna dahil ortaklara destek olmak için Kongre’ye acil bütçe talebinde bulunacağım.” diye konuştu.

    İsrail ziyareti hakkında da konuşan Biden, ABD’nin en önemli önceliğinin Hamas tarafından rehin alınan Amerikalı vatandaşların güvenliği olduğunu vurguladı. Biden, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısında hayatını kaybeden Amerikalıların sayısının 32’ye yükseldiğini duyurdu. “Barıştan vazgeçemeyiz, iki devletli çözümü terk edemeyiz.” diyen Biden, ABD’nin Filistin halkına olan bağlılığının da sürdüğünü ifade etti.

    “GAZZE’YE İLK İNSANİ YARDIM SEVKİYATINI GÜVENCE ALTINA ALDIM”

    Biden, “Gazze’deki hastanede meydana gelen patlamadan” da derin üzüntü duyduğunu belirterek, bunun İsrailliler tarafından gerçekleştirilmediğini tekrar dile getirdi.
    Hamas’ın tüm Filistin halkını temsil etmediğinin altını çizen Biden, “Dün İsrail ve Mısır liderleriyle yaptığım görüşmelerde Birleşmiş Milletler’den Gazze’deki Filistinlilere ilk insani yardım sevkiyatının gerçekleşmesini güvence altına aldım.” bilgisini paylaştı.

    “İSRAİL SAVAŞ KURALLARINA UYGUN HAREKET ETMELİ”

    Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile aynı zamanda “İsrail’in savaş kurallarına uygun” bir şekilde hareket etmesi gerektiğinin önemini de görüştüklerini belirterek, “Bu, çatışmada mümkün olduğu kadar sivilleri korumak anlamına geliyor.” dedi.

    Amerika’nın 11 Eylül terör saldırılarının ardından çok kızgın olduğunu ve adalet için hareket ettiğini anımsatan Biden, “Bazı hatalar yaptık. Bu nedenle İsrail hükümetini ‘öfkenin gözlerini bürümemesi’ gerektiği konusunda uyardım.” açıklamasında bulundu.

    “YAHUDİ KARŞITLIĞI VE İSLAMOFOBİYİ REDDETMELİYİZ”

    7 Ekim saldırılarının ardından ABD’de de Yahudi karşıtlığı ve İslamofobinin artışa geçtiğine dikkati çeken Biden, geçen hafta 6 yaşında Müslüman bir çocuğun öldürülmesine tepki gösterdi. Biden, “Bunlar olurken sessiz kalamayız. Açık bir şekilde Yahudi karşıtlığı ve İslamofobiyi reddetmeliyiz.” vurgusunu yaptı.

    ABD KONGRESİNİN ALT KANADI TEMSİLCİLER MECLİSİ “DONMUŞ” DURUMDA

    ABD Kongresinin alt kanadı Temsilciler Meclisinin Kevin McCarthy tarafından boşaltılan başkanlık koltuğu hala doldurulamadı. “Donmuş” durumda olan Temsilciler Meclisine bu noktada yasa tasarıları ya da karar tasarıları sunulamıyor. Amerikan basınında, Biden’ın bütçe talebinin, dış yardımlardan önce “göç ve sınır sorunları” gibi iç politikayı ilgilendiren konularda harekete geçilmesini isteyen Kongre’deki Cumhuriyetçilerin engeline takılabileceği yorumları yapılıyor. Aynı zamanda, Biden’ın Kongre’den 100 milyar dolarlık bütçe talep edeceği gündeme getiriliyor.

  • Tunç: “İsrail anlaşmaları çöpe atıyor”

    Tunç: “İsrail anlaşmaları çöpe atıyor”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kentteki programları çerçevesinde Antalya Valisi Hulusi Şahin’i makamında ziyaret etti. Vali Şahin tarafından karşılanan Bakan Tunç, Valilik özel defterini imzaladı.

    Ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Antalya’ya büyük önem verdiğini, şu ana kadar kente 200 milyara yakın yatırımın yapıldığını bildirdi.

    Tarımsal üretim anlamında Antalya’nın Türkiye’nin gururu olmaya devam ettiğini ifade eden Tunç, “Bu yatırımlar sayesinde turizmde dünya markası olmaya devam ediyor. Adalet alanında önemli yatırımlar yapıldı. 21 yılda merkez adalet binası başta olmak üzere, eski adalet binasının onarımı yapıldı. 2021 yılında 10 milyarı aşkın kamu yatırımı yapıldı. Antalya ek adalet binası var. Mevcut adalet binası büyüklüğünde ek bir bina yapacağız. 61 bin metrekare kapalı alanda bir bina olacak. 2024 yatırımlarına alındı. Kemer’e bir adalet binası kavuşturulacak. Arsa sorununu çözdük 11 bin metrekare bir adalet binası yapılacak. İhalesi önümüzdeki günlerde müjde olacak” diye konuştu.

    “Denetimli Serbestlik Müdürlüğü binası yapılacak”

    Antalya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün Kepez’de inşa edileceğini dile getiren Bakan Tunç, “3 bin 354 metrekare yüzölçümlü tahsisli taşınmaz üzerine inşa edeceğiz. Elmalı ve Kaş’ta da adalet binaları kazandıracağız. Manavgat’ta iş yükü arttığı için ek adalet binasını da 2024 yılı yatırım planlarına dahil ettik. Tarım ve ticaretin, turizmin gelişmesiyle yargıya düşen iş yükü gelişiyor. 118 mahkemeden 309 mahkemeye yükseldi Antalya’daki sayımız. 4 ticaret mahkememiz var, 1 ticaret mahkemesi daha kurulması çalışmamız var. Son atamalarla Antalya’mıza 539 adliye personeli daha ataması gerçekleştirildi. Antalya’mın için bu yatırımlar hayırlı olsun. Fiziki mekanlar adalet teşkilatımız için önemli, kurumsal kapasitemizi, personel sayısını ve teknolojinin imkanlarını hizmete verirken, görev yapan hakim ve savcılarımız yargı hizmetlerinden vatandaşlarımızın en etkin ve adil şekilde yararlanabilmesi için gayret gösteriyorlar” ifadelerine yer verdi.

    “Bağımsız Filistin Devleti”

    Filistin’deki katliamlardan da bahseden Bakan Tunç, “Hepimizin yüreğini dağlayan bir orada savaş suçu işleniyor. Filistinli kardeşlerimiz genç, çocuk, yaşlı, kadın demeden katlediliyor. Adeta bütün dünyanın gözü önünde bir soykırım yapılıyor. Soykırımın sona ermesi bu savaş suçunun ortadan kalkması, katliamların sona ermesi için Türkiye olarak bir gayret gösteriyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim’den beri orada devam eden saldırılar sonrasında 20’ye yakın devlet başkanı seviyesinde görüşmeler yaştı. Türkiye’nin özellikle Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu gösteriyor. İnsanı yarım noktasında başından beri askeri uçaklarımıza yardım götürüyor. Dünyanın sessiz kalması, bu katliama göz yumması, adete uluslararası kuruluşların BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes önerilerini reddederek oradaki savaşın devam etmesi yöndeki kararını da ibretle görüyoruz. Uluslararası sistem insanlığın sorunlarına çözüm üretemiyor. İsrail uluslararası anlaşmaları çöpe atıp ayakları altına alarak uluslararası kuruluşlar da buna sessiz kalıyor. Başından beri söylüyoruz. Orada kanayan yarayı durdurmanın yolunun Filistin’de iki devletli bir yapının kurulması ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin kurulmasından geçtiğini söylüyoruz. Bunu söylemeye devam edeceğiz. 4 bine yakın Filistinli orada yaşamını yitirdi. İnşallah bir an önce aklıselim galip gelir ve oradaki katliam durur” açıklamasında bulundu.

    Bakan Tunç, ardından Antalya Adliyesi’nde basına kapalı olarak yargı mensuplarıyla bir araya geldi.

    Bakan Tunç’a, AK Parti Antalya Milletvekilleri Mustafa Köse, Kemal Çelik, İbrahim Ethem Taş, Tuba Vural Çokal, İbrahim Ethem Taş, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin de eşlik etti.

  • İsrail hakkında suç duyurusu

    İsrail hakkında suç duyurusu

    Ankara 2 Nolu Barosu, İsrail’in Gazze’de sivillere karşı acımasızca yürüttüğü saldırılar nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Baro Başkanı Avukat Sabri Hafif burada yaptığı açıklamada, “Ankara 2 Nolu Barosu olarak dünyanın neresinde ve ne konumda olursa olsun sivillerin, kadınların, çocukların, hastaların, tedavi görenlerin katledilmesinin ve hastanelerin bombalanmasının hiçbir şekilde göz ardı edilmemesi, üstünün kapatılmaması gerektiğini savunuyoruz” dedi.

    “BM’yi İsrail’in Filistin topraklarını haksız işgaline yönelik cezalandırıcı kararlar almaya davet ediyoruz”

    Birleşmiş Milletler’i İsrail’in Filistin’i işgaline karşı caydırıcı ve cezalandırıcı kararlar almaya davet ettiklerini aktaran Hafif, “Birleşmiş Milletler’i İsrail’in Filistin topraklarını haksız işgaline yönelik eylemlerine karşı caydırıcı ve cezalandırıcı kararlar almaya ve uygulamaya davet ediyoruz. ABD’nin İsrail yanlısı tutumundan dolayı uluslararası hukuku hiçe saymasını ve her seferinde görmezden gelmesini kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.

    Tüm dünyanın ve başta İsrail’i, Filistin’in toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyması gerektiğini vurgulayan Hafif, şunları söyledi:
    “İsrail’in son saldırıları sebebiyle Gazze halkı elektrik, su, akaryakıt ve temel gıda maddelerinden mahrum kalmış, on binlerce insanın evi yıkılmıştır. Bu kapsamda bir an evvel Birleşmiş Milletler’den Cenevre Sözleşmesi kapsamında insani yardım koridorları açılmasını, denizden, havadan ve karadan insani yardımların ulaştırılmasının sağlanmasını insanlık namına talep ediyor, bu hususlar için ne gerekiyorsa yapacağımızı ifade ediyoruz.”
    Hafif, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Mescid-i Aksa ve Filistin halkının bekası için gerekeni yapacağından şüphelerinin olmadığını vurguladı. Tüm ülkelerin barolarına seslenen Hafif, savaş suçlarının tespiti ve yaşanan bu dramın sona ermesi, İsrail’in insan haklarını yok sayarak sürdürdüğü ölçüsüz saldırıları durdurması için baro olmanın gereklerini yapmaya çağırdı. Hafif, konuşmasını şöyle noktaladı:

    “Savaş suçları ve soykırım suçu Türk Ceza Kanunu’na göre dünyanın neresinde ve kim tarafından işlenirse işlensin, muhatabının kim olduğuna bakılmaksızın yer bakımından Türkiye’de kovuşturulabilir ve failler Türkiye’de yargılanabilir. Gazze’de yaşayan sivillerin evlerinin, şehri terk etmeye çalışan insanların araç konvoylarının ve özellikle hastane katliamının failleri ile ilgili Türk Ceza Kanunu 13. maddesindeki yargılama yetkisine binaen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk.”

  • Bedenleriyle ‘Katil İsrail’ yazdılar

    Bedenleriyle ‘Katil İsrail’ yazdılar

    İsrail’in Filistin halkına uyguladığı şiddet tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tepkiyle karşılanıyor. Sivas’ın Zara ilçesindeki Zara Anadolu Lisesinde eğitim gören öğrenciler, İsrail’in zulmüne kayıtsız kalmadı. Bir grup öğrenci, bedenleriyle ‘Katil İsrail’ yazıp Türk bayrağı açarak, Filistin halkının yanında olduklarını ifade ettiler.

    Okul Müdürü Celal Çakmak yaptığı açıklamada, “İsrail’in Filistinli kardeşlerimize yapmış olduğu insanlık suçlarına dikkat çekmek için öğrencilerimizle beraber böyle bir etkinlik hazırladık. Dualarımız ve kalbimiz Filistinli kardeşlerimizle” dedi.

  • Tunceli’de cemevinden İsrail’e protesto

    Tunceli’de cemevinden İsrail’e protesto

    Tunceli’de Hacı Bektaşı Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği Cemevi öncülüğünde Filistin’e destek açıklaması gerçekleştirildi. Vali Bülent Tekbıyıkoğlu’nun da katıldığı destek açıklamasında İsrail’in saldırıları protesto edilirken Filistin’e destek mesajları verildi.

    Cemevi adına açıklama yapan dede Ali Önal, İsrail katliamını lanetlerken, “Filistin’i işgal altında tutan İsrail, tüm insanlığın gözü önünde insanlık dramı yaşatmaktadır. Ne yazık ki dünya devletleri bu zulüm ve vahşet karşısında sessiz durmakta hatta destekleyen tutumlar sergilemektedir” dedi.

    “Katil İsrail” sloganlarının atıldığı açıklamada, Filistin’de hayatını kaybedenler için mumlar yakılarak dualar edildi.

    Düzenlenen dayanışma etkinliği, katılımcılara lokma ve niyazların dağıtılmasıyla sona erdi.

  • Mescid-i Aksa’da yoğun önlemler

    Mescid-i Aksa’da yoğun önlemler