Etiket: işsizlik

  • OECD genelinde işsizlik Eylül’de yüzde 7.3’e geriledi

    OECD genelinde işsizlik Eylül’de yüzde 7.3’e geriledi

    Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) genelinde işsizlik, Ağustos ayındaki yüzde 7.4 düzeyinden, Eylül ayında yüzde 7.3’e geriledi.

    OECD verilerine göre, OECD bölgesi işsizliği Eylül ayında, pandemi öncesindeki Şubat ayına göre hala 2.1 yüzde puan yukarıda bulunuyor.

    OECD bölgesinde genç (15 – 24 yaş) işsizliği de, Eylülde aylık bazda 0.8 yüzde puan düşüşle yüzde 14.6’ya gerilese de, pandemi öncesindeki Şubat ayına göre hala 3.4 yüzde puan yukarıda bulunuyor.

    OECD’nin açıklamasında, genel olarak işsizlik oranındaki son düşüşleri yorumlarken “biraz özen gösterilmesi”nin gerektiğine dikkat çekilerek, verilerin ABD ve Kanada’daki geçici işten çıkarılmış işçilerin geri dönüşünü yansıtığı anımsatıldı ve bu konumdaki kişilerin ABD ve Kanada’da “işsiz” olarak tanımlanırken, diğer birçok ülkede işsizler arasında sayılmadıkları belirtildi.

    OECD ÜYESİ ÜLKELER:

    • Türkiye,
    • ABD,
    • Almanya,
    • Avustralya,
    • Avusturya,
    • Belçika,
    • Çekya,
    • Danimarka,
    • Estonya,
    • Finlandiya,
    • Fransa,
    • Kore Cumhuriyeti,
    • Hollanda,
    • İngiltere,
    • İrlanda,
    • İspanya,
    • İsrail,
    • İsveç,
    • İsviçre,
    • İtalya,
    • Japonya,
    • İzlanda,
    • Kanada,
    • Kolombiya,
    • Letonya,
    • Litvanya,
    • Lüksemburg,
    • Macaristan,
    • Meksika,
    • Norveç,
    • Polonya,
    • Portekiz,
    • Slovakya,
    • Slovenya,
    • Şili,
    • Yeni Zelanda,
    • Yunanistan
  • CHP’li Özel gündemi değerlendirdi, işsizlik rakamlarına değindi

    CHP’li Özel gündemi değerlendirdi, işsizlik rakamlarına değindi

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, dünyada, bir yargı bölgesinde birden çok baronun olduğu örnek bulunmadığını söyledi.

    Özel Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, çoklu baro sisteminin, dünyanın pek çok ülkesinde bulunduğu söyleminin doğru olmadığını savundu.

    Almanya ve ABD’de çoklu baro denilenlerin, avukat derneği olduğunu ifade eden Özel, bunların Türkiye’de de bulunduğunu dile getirdi. Özel, Almanya’da ve ABD’de baronun tek olduğunun altını çizerek, “Dünyada, bir yargı bölgesinde birden çok baronun olduğu örnek yok.” dedi.

    Barolara ilişkin kanun teklifinin, Genel Kuruldaki görüşmeleri sırasında baro başkanlarının Kuğulu Park’ta beklediklerini anımsatan Özel, şöyle devam etti:

    “Sürekli 4 milletvekilimiz oraya gidip onlara katkı sağlıyorlar. Bugün ben de ziyaret ettim. Gördüğüm tablo Türkiye ve Başkent için utanç tablosudur. Bu kadar utanmazlık, bu kadar kamu gücünü orantısız, haksız uygulama, Türkiye tarihinde yok. Hadsiz Süleyman, haddini tekrar aşmıştır. Süleyman’ın aldığı karar nedeniyle iki santime indi sosyal mesafe. Bu karar alınmasa, baro başkanları sosyal mesafeye uyarak yürüyorlardı. Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bulaş riskini artırma dediğiniz şeyin ta kendisi Süleyman Soylu’dur. Buradaki temasın tamamından Soylu sorumludur. Mertçe ‘yürütmüyorum’ demek yerine, küçücük virüsün arkasına saklanıyor.”

    CHP’nin, barolara ilişkin teklife karşı mücadelesini sürdüreceğini belirten Özel, teklifin yasalaşmasıyla birlikte hiç vakit kaybetmeden yürütmeyi durdurma talebinde bulunacaklarını bildirdi. Özel, “Anayasa Mahkemesinin bu düzenlemeyi iptal etmesini ümit ediyoruz. Başka karar ne hukukla ne vicdanla bağdaşmaz.” diye konuştu.

    “Uzmanlık dışı görevlendirme”

    Hendek’te ikinci havi fişek faciasında üç askerin şehit olduğunu anımsatan Özel, bu mühimmatın taşınma kararının, “cinayet vasfında” olduğunu ifade etti.

    Özel, “Yerinde soğutma ve imha yapılması gerekirdi. İlla taşıma kararı aldıysanız uzaktan kumanda edilen bir araçla taşınması gerekirdi. Uzmanlık dışı görevlendirmeyle üç askerimizin canına kastettiler. Bilsinler ki biz bunun peşini bırakmayız. Milletimiz enkaz altında oradaki çalışan emekçilerin kurtulmasını beklerken, fabrika sahibinin itibarını kurtarmaya çalışanları hatırlayalım. Taziye olacaksa aileye, kaymakama, valiye, varsa sendikaya yapacaksın. Fabrika sahibine yapılırsa, bu, bir nolu şüpheliyi koruma ve kollamadır.” değerlendirmesini yaptı.

    Fabrikanın, üç ay önce denetlendiğinin söylendiğini aktaran Özel, “Madem denetlendi, niye bu fabrika yanardağ gibi patladı? Bu açıklama, iş güvenliği ve denetim mekanizmasının ne kadar eksik, aksak, işlevsiz, faciaları önlemede ne kadar etkisiz olduğunu gösteriyor.” dedi.

    İşsizlik rakamları

    TÜİK’in, bütün dünyada işsizlik rakamları artarken işsizliği sadece Türkiye’nin azalttığını iddia edecek kadar “gülünç duruma düştüğünü” öne süren Özel, geçen yıl nisanda yüzde 13 olan işsizliğin, bu yıl 12,8’e düştüğünün açıklandığını hatırlattı. Özel, “Geçen yıl çalışan sayısı nisanda 28 milyon 199, bu yıl nisanda 25,6 milyona düşmüş. Yani arada 2,5 milyondan fazla kişi artık çalışmıyor ama işsizlik rakamı da düşüyor. Türkiye’de geçen yıl iş gücü sayısı 32 milyon, bu yıl 29 milyon. 3 milyon kayıp var.” ifadelerini kullandı.

    Özel, geniş tabanlı gerçek işsizlik oranının yüzde 30,1’e dayandığını öne sürdü.

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, baro başkanlarını Meclis’e davetiyle ilgili bir soru üzerine Özgür Özel, “Gözlerinin önünde öldürdükleri adaletin, defin törenine davet ediyor. Konuşmadıkları yerde ne işleri var baro başkanlarının.” diye konuştu.

  • İşten çıkarma yasağı 3 ay daha uzayacak

    İşten çıkarma yasağı 3 ay daha uzayacak

    Normalleşme sürecinde ‘Yeni İstihdam Kalkanı’ paketinin ayrıntıları belli oldu. NTV’nin haberine göre, salgın ile getirilen işten çıkarma yasağı 3 ay daha uzatılacak.

    Yeni düzenleme kapsamında ayrıca;

    • Ücretsiz izne çıkarılan işçilere nakit desteği 3 ay daha sürecek.
    • Kısa çalışma ödeneği uygulaması model değişikliğile devam edecek.
    • İşverene istihdamı koruması karşılığında teşvik verilmesi gündemde.

    17 Temmuz’da bitecekti

    Koronavirüs salgınında çalışanların olumsuz etkilenmesini en aza indirmek için 17 Nisan tarihinde firmalara 3 ay boyunca işten çıkarma yasağı getirilmişti. Yasak normalde 17 Temmuz’a kadar devam edecekti. 3 aylık uzatma ile birlikte yasak 17 Ekim’e kadar uzatılmış olacak.

  • Türkiye’de korona nedeniyle işsizlik yüzde 33’e yükselecek!

    Türkiye’de korona nedeniyle işsizlik yüzde 33’e yükselecek!

    ODTÜ ve Bilkent’ten iki profesörün hazırladığı rapor; Türkiye’de işsizliğin yüzde 33’e yükseleceğini, hane halkı gelirinin yüzde 46 azalacağını ortaya koyuyor. Rapora göre, faydası maliyetinden çok daha fazla olan halka doğrudan gelir desteği verilmesi, bu büyük çöküşe çare olabilir.

    ODTÜ Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ebru Voyvoda ve Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erinç Yeldan’ın hazırladığı Kovid-19 Raporu, salgının gayri safi yurt içi hasılada (GSYH) yüzde 26.7, toplam istihdamda ise yüzde 22.8’lik kayba neden olacağını ortaya koyuyor.

    Sözcü’den Özlem Ermiş Beyhan’ın haberine göre, işsizlik oranı yüzde 14 düzeyinden yüzde 33’e yükselecek. Çalışma, işsiz sayısının 4.7 milyon kişiden 11.7 milyona çıkacağına vurgu yapıyor. Tüm bu gelişmelerin sonunda hane halkı harcanabilir gelirlerinin 2019’a görece olarak yüzde 46 düşeceği tahmin ediliyor. Rapora göre, bu büyük çöküşün gelir eşitsizliklerini daha da derinleştirmemesi için halka dağıtılacak doğrudan bir gelir desteğinin faydası, maliyetinden çok daha fazla olur.

    ‘Gelir desteği verilsin’

    Prof. Voyvoda ve Prof. Yeldan, Kovid-19 virüsünün yol açtığı krizin, Türkiye ekonomisinin makroekonomik dengelerinin zayıf olduğu ve özellikle kamu kesiminde bütçe açığının yüksek ve sabit sermaye yatırım performansının gerilemekte olduğu bir konjonktürde yaşandığını vurguluyor.

    Raporda Türkiye’nin krize karşı politika önlemlerinin etkinliğini de kısıtlayan bu zayıflıklarla uygulanabilecek alternatif bir politika paketi tasarlanıyor. Bu paketin önceliği hane halkları emek gelirlerinin desteklenmesi. Bu çerçevede önerilen “emek gelir desteği” paketinde, ücretliler ortalama ücretin yüzde 50’si kadar bir ödeme ile destekleniyor, küçük ve orta boy şirketler ve kendi hesabına çalışan kesime destek veriliyor ve kamu tüketim harcamaları yüzde 20 düzeyinde artırılıyor.

    Model sonuçları emek gelir desteği paketinin mali yükünün 2019 sabit fiyatlarıyla 123.5 milyar TL düzeyinde olacağını ve 2019 milli gelirinin yüzde 2.9’una ulaşacağını gösteriyor.

    ‘Bütçe açığı azalır’

    Çalışmaya göre, böyle bir paketin uygulanması ile, hane halkları kullanılabilir ücret geliri kayıplarının yüzde 85’i telafi ediliyor ve yurt içi GSYH Kovid-19 salgınının yaratması muhtemel düzeye görece yüzde 60’lık bir kazanım sağlıyor. Bunun da ötesinde bu model bütçe açığını yarı yarıya azaltıyor. Model sonuçları, böyle bir programın özellikle ara ve yatırım malları üreten sektörlerde canlanma yaratacağını gösteriyor.

    ‘Çarpan etkisi yaratır’

    Prof. Voyvoda ve Prof. Yeldan salgının derinleştireceği gelir eşitsizliğine karşı emek gelir desteğine öncelik verilmesi gerektiğini belirtiyor. Raporda, emek gelir desteğinin neden gerekli olduğu şu ifadelerle ortaya konuyor:

    “Toplumun sağlığı nedeniyle faaliyeti durdurulan ve gelirini kaybeden insanlara bizzat öncelikle toplumun destek olması gerekir. İkinci olarak, bu yönde bir gelir desteği ekonomik daralmayı azaltır; dolayısıyla, odaklanmış emek gelir desteği programı sadece destek olunan kişilere değil, çarpan etkisi ile tüm topluma olumlu katkıda bulunur.”

  • İşçilerin yüzde 92’si borçlu

    İşçilerin yüzde 92’si borçlu

    Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından, 14-24 Mayıs 2020 tarihleri arasında, otomotiv, metal eşya, elektrik-elektronik ve demir-çelik sektörlerinde çalışan, Birleşik Metal İş sendikası üyesi 948 işçi ile yapılan araştırmanın sonuçları sanayi işçisinin COVID-19 sürecinde gelir kaybını ve borçluluk düzeyindeki artışı ortaya koydu.

    Araştırmanın sonuçlarına göre metal işçilerinin yüzde 75’i gelir kaybı yaşadı. Borçluluk oranı son derece yüksek olan ve hanehalkı gelirleri yoksulluk sınırı altında kalan işçiler açısından bu durum, yoksulluğun derinleşmesi anlamına geliyor. Araştırma kapsamındaki işçilerin yaklaşık dörtte birinin hanehalkı geliri 3000 TL’nin altında olduğu belirtildi. 3000-3999 TL arası hanehalkı gelirine sahip olanların oranı yüzde 40 ile en geniş kesimi oluşturdu. 4000-4999 TL arası hanehalkı gelirine sahip olanların oranı yüzde 18 iken, 5000 TL ve üzeri hanehalkı gelirine sahip olanların oranı yüzde 17 seviyesinde. Buna göre işçilerin yüzde 83’ü 5000 TL’nin altında bir hanehalkı gelirine sahiptir.

    İşçilerin yüzde 92’si borçlu

    Araştırma kapsamındaki işçilerin yüzde 92’lik ezici bir çoğunluğu borcunun olduğunu ifade etti. Yüzde 92’lik borçlu kesim içerisinde ise borçlarının kendisini hiç zorlamadığını söyleyenlerin oranı yüzde 3,42 seviyesinde. Buna karşın borçların kendisini zorladığını söyleyenlerin oranı yüzde 40,14, çok zorladığını söyleyenlerin oranı yüzde 56,44 olarak kaydedildi.

    Araştırma kapsamında borcu olan yaklaşık her üç işçiden birinin kişisel borcu bulunurken, her beş işçiden birinin konut kredisi borcu bulunuyor. Araç kredisi borcu olanların oranı yüzde 3,6 olarak belirtildi.

    Araştırma kapsamındaki işçilerin yaklaşık yüzde 52’si pandemi sürecinde hanehalkı gelirinin yanında net gelirinde de kayıp yaşadı.

    Araştırma kapsamındaki işçilere hanehalkı gelirlerinde yaşanan gelir kaybının nedenleri de soruldu. İşçilerin yüzde 46,8’i kısa çalışma nedeniyle, yüzde 31,1’i fazla mesai yapamadığı için, yüzde 17’si aile fertlerinden birinin işsiz kalması yüzünden, yüzde 14,1’i ise ek iş yapamadığı için hanehalkında gelir kaybı yaşandığını belirtti.

    İşçilerin yüzde faturalarını ödemekte zorlanıyor

    Araştırma kapsamında geçerli cevap veren metal işçilerinin yüzde 51’i Nisan ayında borçlarının arttığını ifade etti. Bu işçilerden fatura ödemekte zorlananların oranı yüzde 48. Araştırmaya göre, İşçilerin yüzde 36,7’si kredi kartını, yüzde 18.6’sı tüketici kredisi borcunu, yüzde 5.7’si konut kredisi borcunu ödeyemediğini belirtti. Kirasını ödeyemeyen işçilerin oranı yüzde 12,7 olarak tespit edildi.

    Araştırma kapsamındaki işçilere siyasal iktidarın aldığı tedbirleri ne kadar başarılı buldukları soruldu. İşçilerin yüzde 44’ü virüse karşı alınan tedbirleri başarılı bulurken, sadece yüzde 21’i ekonomik tedbirleri başarılı olarak niteledi. Buna karşın siyasal iktidarın virüse karşı aldığı tedbirleri başarısız bulanların oranı yüzde 23 iken, ekonomik tedbirleri başarısız bulanların oranı yüzde 47 olarak kaydedildi.

  • Vatandaşı önce salgın sonra ekonomi korkutuyor

    Vatandaşı önce salgın sonra ekonomi korkutuyor

    Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR) Koronavirüs salgınıyla ilgili araştırmasının sonuçlarını yayınladı.

    Ankete katılan vatandaşların yüzde 50’si salgın nedeniyle gelirinin azaldığını belirtti. “Koronavirüs salgını dışında ülkenin en önemli sorunu nedir?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 77,6’sı “ekonomi” cevabını verdi. Bu oran şubat ayında yüzde 70,2 olarak belirlenmişti.

    ANAR, “Covid 19 Salgını Kamuoyu Algı ve Tutum Araştırması” başlıklı anket sonuçlarını yayımladı. Araştırma, 9-18 Mayıs tarihleri arasında, 26 ilde yaşayan 2 bin 43 kişiyle “CATI” (Bilgisayar Destekli Telefonla Anket) yöntemi ile yapıldı. Yaş, cinsiyet, lokasyon ve parti tercihi kotalarının uygulandığı araştırma, seçmen yaşı olan 18 ve üzeri yaş grupları ile gerçekleştirildi.

    Yüzde 75.6 maske kullanıyor

    Yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin soruların yönetildiği araştırmada, katılımcıların yüzde 50,3’ü salgına karşı kişisel tedbirlere “çok dikkat ediyorum”, yüzde 46,4 ise “dikkat ediyorum” cevabını verdi. Salgına karşı tedbir olarak maske kullandığını söyleyenlerin oranı yüzde 75,6, tedbir olarak ellerini sabunla yıkadıklarını söyleyenlerin oranı ise yüzde 51,8 oldu.

    Yüzde 14 işini kaybetti, yüzde 50’nin geliri azaldı

    Ankete katılanlara salgından nasıl etkilendikleri sorusu yöneltildi. Katılımcıların yüzde 50,5’i “gelirim azaldı”, yüzde 36,2’si “borçlarım arttı” cevabını verirken yüzde 14,9’u ise “işimi kaybettim” cevabını verdi. “Hiçbir şekilde etkilenmedim” diyenlerin oranı ise yüze 12 olarak kaydedildi.

    Seyahat yasağı ve 65 yaş üzeri için sokağa çıkma kısıtlamasına destek

    Katılımcılara, “Cumhurbaşkanlığı ve hükümetin Koronavirüs salgınına yönelik uygulamalarını ne ölçüde başarılı buluyorsunuz?” sorusu yöneltildi. Uygulamaları değerlendiren katılımcıların yüzde 90,7’si “toplu faaliyetlerin kısıtlanması”nı en başarılı uygulama olarak gördü. İkinci sırada yüzde 87,9 ile “iller arası seyahat yasakları”, üçüncü sırada ise yüzde 86,7 ile “65 yaş ve üstü vatandaşların sokağa çıkma yasağı” sıralandı.

    Araştırmada, hükümetin salgına yönelik başarı puanı, 100 üzerinden 73,7 olarak hesaplandı.

    Gelecekle ilgili beklentilerine dair sorular yöneltilen katılımcılardan “kurumlara ve devlete güveniyorum” diyenlerin oranı yüzde 67,6 oldu. “Umutluyum” ifadesine katılanların oranı yüzde 67,4, “kaygılı ve endişeliyim” ifadesine katılanların oranı ise yüzde 43,3 olarak gerçekleşti.

    Yüzfe 37.5 normale dönüşün bir yıldan fazla sürmesini bekliyor

    “Salgın sonrası ülkemizde ne kadar sürede her şey normale döner?” sorusuna, katılımcıların yüzde 37,5’i “bir yıldan fazla” cevabını verirken, yüzde 15,9 oranında “0-3 ay”, yüzde 14,2 oranında ise “4-6 ay” yanıtı geldi.

    En önemli sorun ekonomi

    Katılımcıların yüzde 77,6’sı “Size göre Koronavirüs salgını dışında ülkemizin en önemli sorunu nedir?” sorusuna “ekonomi” yanıtını verdi. İkinci sırada yüzde 3,7 oranıyla “terör/güvenlik”, üçüncü sırada yüzde 2,7 oranıyla “hükümet/yönetim” cevabı verildi.

    Şubat 2020’deki araştırmada, salgın öncesinde ülkenin en önemli sorunu “ekonomi” diyenlerin oranının yüzde 70,2 olduğu belirtildi. Ayrıca Koronavirüs öncesi dönemde katılımcıların yüzde 4,8’i en önemli soruna “Suriyeliler/mülteciler” derken şu anki araştırmada bu oranın 0,3’e gerilediği bildirildi.

  • Salgının yarattığı kriz Türkiye’de işsizliği tırmandırıyor

    Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) hazırladığı “Korona Salgınının Türkiye Ekonomisine Etkisi Değerlendirmeler Ve Öneriler Raporu”, salgının yarattığı ekonomik krizin 10 milyonu aşkın kişiyi işsiz bırakabileceğini ortaya koydu.

    “Sadece başkasının yanında çalışanlar değil, işverenlerin kendileri de işsiz kalmaya başladı” denilen raporda, “Hizmetler sektörü içerisinde başta turizm, lokanta, eğlence sektörleri olmak üzere her alanda işler durdu. Bu nedenle, hizmetler sektöründe yer alan çalışanların yarıdan fazlasının işini kaybetmiş olmaları olasılığı bulunuyor. Böyle bir durumda Türkiye, yılın üçüncü çeyreğinde 10 milyonu aşan yeni işsiz sayısı ile karşılaşabilir. Sanayi sektöründe de çok fazla işten çıkarmalar olduğu unutulmamalı” ifadelerine yer verildi.

    Gelir desteği şart

    Gelişmiş ülke hükümetlerinin, gelirsiz kalan tüm kitlelere doğrudan gelir aktarımı niteliğinde önlemler alırken, Türkiye’de ise bu önlemlerin “en düşük emekli maaşını 1500 TL’ye çıkarmak”, “65 yaş üzeri muhtaç olanlara ayda 1000 TL ödemek”, “kısa çalışma ödeneğini devreye sokmak” ile sınırlı kaldığına dikkat çekildi. Raporda, şu ifadeler yer aldı: “Bu krizden en fazla etkilenen kesimlerin başında esnaf geliyor ancak yaklaşık 2 milyon oldukları düşünülen esnaf için alınan tedbirler zayıf: Yalnızca yükümlülükleri ötelendi, doğrudan kaynak aktarımını içeren önlemler yok. İşletmelerin faaliyetlerini sürdürmeleri, özellikle KOBİ’ler için zorlaştı. İnsanları açlığa ve çaresizliğe karşı korumak artık kamusal bir sorumluluktur.”

    TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu ise, “Zincirleme baş gösteren ekonomik çöküşü önlemek için bir strateji ve program dahilinde kısa vadede ekonomiye yapılacak desteklerde kararlı bir duruş gösterilmeli. Öncelikle işsizler ve yoksulların asgari geçinebilecekleri bir gelir desteğine kavuşması gerekiyor” dedi.

    Gelirsiz kalanlara nakit desteği verilmeli

    TÜRMOB’un söz konusu raporunda krizi ve sonuçlarını yönetebilmek amaçlı önerilen önlemlerden bazıları şunlar:

    – Evde kalmak zorunda olanların bazı zorunlu ödemeleri üstlenmeli.

    – Gelirsiz kalanlara mutlaka nakit destek verilmeli. Maaş, vergi, elektrik, su gibi ödemelerde ilave destek sağlanmalı.

    – İşsiz kalanlara hayatlarını idame ettirebilecek bir ücret sağlanmalı.

    – Başta esnaf ve küçük orta boy işletmeler olmak üzere, nakit akışı bozulan bütün işletmelere nakit akımı yaratılmalı.

    – İflasların, bankaları etkileyerek, sonraki aşamanın bir finansal kriz süreci olacağı dikkate alınarak, finansal sisteme sağlanacak destekler ile bu durum engellenmeli.