Etiket: istanbul

  • Zayıflama çayı canından ediyordu

    Zayıflama çayı canından ediyordu

    İstanbul’un Kartal ilçesinde yaşayan 48 yaşındaki Hatice Barutçu, 90 kilo olunca öneriler üzerine kullandığı zayıflama çayı nedeniyle az kalsın canından oluyordu. Hızla kilo veren Barutçu, dayanılmaz karın ağrısı ve şişkinliği nedeniyle doktora başvurunca karaciğer yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma alındı. Hayati tehlikesi olan Barutçu, acil çağrıyla Adana’da kadavradan bulunan karaciğerle hayata tutundu.

    Prof. Dr. Ender Dulundu, bu tarz çay ve ilaçlar kullanılmaması konusunda vatandaşları uyardı.
    Fazla kilolarından şikayetçi olanlar çözüm için çeşitli yollar arıyor. Ancak bu yollar her zaman sağlıklı ve güvenilir olmadığı gibi sonu ölümle bitebiliyor. İstanbul’un Kartal içesinde yaşayan 48 yaşındaki Hatice Barutçu de sağlıksız beslenince 90 kiloya ulaştı. Fazla kilolarından kurtulmak isteyen genç kadın, öneri üzerine aktardan zayıflama çayı alarak kullanmaya başladı. 1 ay içinde 20 kilo veren Barutçu, bu kez sağlık sıkıntılarıyla karşı karşıya kaldı.

    Yaklaşık 1 ay kullandığı zayıflama çayı genç kadında mide ağrıları, karın şişkinliğini beraberinde getirdi. Prof. Dr. Ender Dulundu’ya başvuran Hatice Barutçu’ya karaciğer yetmezliği tanısı konuldu. Uzun soluklu bir sürece giren Barutçu, ölümle burun buruna geldi. Bütün tedavilerine rağmen nakil olmadan iyileşemeyen genç kadın, yoğun bakım servisine alındı. Hayati tehlikesi olan Barutçu, Adana’dan bulunan karaciğerle hayata tutundu. Prof. Dr. Dulundu, zayıflamak için öneriler üzerine çeşitli çaylar ve ilaçlar kullanmak isteyenleri uyardı.

    “Zayıflamak için bir takım çaylar ve ilaçlara başvuruluyor, açıkçası bunlar çok tehlikeli yollar”
    Hareketsiz yaşam tarzının, spordan uzak kalmanın ve stresin fazla kilo almaya neden olduğunu; aşırı kilolanmanın ve obezitenin insan sağlığını tehdit eden bir problem olduğunu belirten Prof. Dr. Ender Dulundu, “Obezite pek çok hastalığın sebebidir. Özellikle kanser hastalıklarının da en önemli sebepleri arasında obezite, sigara ve alkol kullanımını sayabiliriz. Geçmişte karaciğer sirozunun en önemli sebepleri arasında hepatitleri sayarken günümüzde karaciğer yağlanması ve buna bağlı karaciğer kanserleri ön plana çıkıyor.

    Sonuçta kalp, tansiyon, kalp damar hastalıkları, eklem hastalıkları ya da kanser gelişimiyle ilgili olarak pek çok hastalığın ana sebebi olarak obeziteyi sayabiliriz. Ülkemizde maalesef obezite açısından dünyada bu oranın hızla arttığı ülkeler arasında bulunuyor. En önemli sebepleri arasında söylediğim gibi dengesiz beslenme, hareketsiz yaşam tarzı. Tabii böyle olunca özellikle genç jenerasyonda da bu kilo alma ciddi bir problem halinde karşımıza çıkıyor.

    Özellikle yaz dönemi öncesinde bahar aylarında başlamak üzere herkeste bir kilo verme ve yaza daha fit bir şekilde girme gibi düşünceler beliriyor. Bu anlamda da tabii dengeli beslenme ve spor yaparak problemi aşabilmek varken işin kolayına kaçıyoruz. Ne yapıyoruz orada? Zayıflama çayları ve kilo vermek için kullanılan birtakım ilaçlara başvuruyoruz. Açıkçası bunlar çok tehlikeli yollar. Hekim kontrolünde olmadıktan sonra bu tür zayıflama çaylarının ve kilo vermek için kullanılan ilaçların alınmasını önermiyoruz.

    Yakınınız veya bir arkadaşınız bu zayıflama çayını ya da ilacını kullanmış olabilir ve onda bir problem gelişmemiş olabilir. Ancak bu sizde bir sıkıntı gelişmeyeceği anlamına gelmiyor. Nitekim bu sebeple kilo vermek için kullanılan zayıflama çayları nedeniyle karaciğer nakli yapmak zorunda kaldığımız hastalarımız bile oldu. Sonuçta karaciğere özellikle olumsuz etkilerinden dolayı hastalarda karaciğer yetmezliği tablosu gelişmektedir.

    Bu hastalar ilaç tedavisiyle toparlayamamaktadır. Son dönem karaciğer yetmezliği tablosuna girerek, karaciğer nakliyle sonlanan sürecin içerisine giriyorlar. Tabii orada karaciğer nakliyle tedavi edilebilecek bir yöntem olmakla beraber, her insan nakil olabilecek şansa da erişemiyor. Çünkü ülkemizde organ bağışı yetersiz.

    Bu nedenden dolayı yapılan nakillerin yüzde 75’i canlıdan canlıya yapılıyor ancak acil durumlarda canlı vericiden uygun nakil bulunamadığında kadavra için acil çağrı yapmak durumunda kalıyoruz. Fakat o sınırlı sürede organ çıkmadığı için hastaları kaybedebiliyoruz. Bu sonuçla yüz yüze kalmamak adına dengeli beslenme ve bu tür zayıflama ilaçlarından ve çaylarından uzak durmak en sağlıklı yol olacaktır” dedi.

    “Şuursuz ilaç kullanımından ve zayıflama çaylarından uzak kalınmasını tavsiye ediyorum’’
    Zayıflama çayı nedeniyle karaciğer yetmezliği yaşayan hastası hakkında konuşan Prof. Dr. Ender Dulundu, “Hatice Hanım bize kilo vermek için bir arkadaşının kendisine önerdiği zayıflama çayını kullanmak sonucunda karaciğer yetmezliği tablosuyla geldi. Bu tablodan sıyrılması için her türlü medikal tedaviyi uyguladık ancak maalesef vücudu buna yanıt vermedi. Sonuçta karaciğer nakli olmak zorunda kaldı.

    O dönemde şanslıydı kendisi acil çağrı yaptığımızda Adana’dan bir organ çıktı. Nakil ekibimizin bir grubu Adana’ya giderek o organı bağışlayan kişiden aldı. Biz burada karaciğer naklini gerçekleştirdik. Kendisini hayata döndürdük ancak şansız bir olay sonucunda organ bulacak kadar şanslı olması her hastanın aynı şansa sahip olacağı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bu pozisyona düşmemek için şuursuz ilaç kullanımından ve zayıflama çaylarından uzak kalınmasını tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Hızlı ve sağlıksız kilo vermenin sonucu karaciğer yetmezliğine kadar gitti’’
    Zayıflama çayı kullandıktan sonra yaşadığı sorunları anlatan Hatice Barutçu, “Karaciğer yetmezliği nedeniyle karaciğer nakli oldum. Zayıflama çayı kullandım. Kullanınca 1 ay sonra sıkıntılı dönemlerim başladı. Bu nedenle doktorlara başvurdum. Ender Hoca ile birlikte bir süreç izledik. Nakil oldum o kadar zor ki zayıflama ilacı ve çayını kimseye tavsiye etmem. Sağlıklı kilo versinler. 90 kiloydum zayıflamaya karar vermiştim. Sağlıklı beslenerek kilo vermek zor geliyordu direkt zayıflama çayı kullanarak hızlı kilo vermek istedim.

    Zayıflama çayı kullanırken 1 ay içinde 70 kiloya kadar düştüm. Hızlı ve sağlıksız kilo vermenin sonucu karaciğer yetmezliğine kadar gitti. Bu süreçte zayıflama çayına devam ettim. 1 ay sonrasında rahatsızlıklarım başladı. Karında şişme, mide bulantısı, ağrılar ve yürüyemez hale geldim. Bağışıklık sistemim tamamen düşmüştü. Yerlerde sürünüyordum. Gece ve gündüz uykusu hiçbiri yoktu. Bunların sıkıntısıyla Ender Hoca’ya başvurdum kendisi de bana karaciğer yetmezliğine girdiğimi söyledi.

    Yoğun bakıma alındım. Kısa sürede kadavradan karaciğer bulundu. Ben yaşamayı çok sevdiğim için azim ettim. Yaşayacağım dedim başka da bir şey demedim. Şu anda Allah’a şükür ayaktayım. Nakil olduktan sonra dengeli besleniyorum, yürüyüş yapıyorum ve sağlığıma dikkat ediyorum. Ancak karaciğer nakli olduğum için ömür boyu ilaç kullanmak zorundayım” şeklinde konuştu.

  • Saç bakımı dolandırıcılığı

    Saç bakımı dolandırıcılığı

    Avcılar’da kuaföre gelerek saatlerce bakım yaptıran bir kadın, bin TL ücreti ödemeden kaçtı. Kadın, işlem ücretini dükkan sahibinin banka hesabına göndereceğini söyleyerek kayıplara karıştı. Kadının bakım yaptırdığı ve hiçbir şey olmamış gibi dükkandan çıkarak gittiği anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Olay geçtiğimiz hafta salı günü Avcılar Üniversite Mahallesi’nde bulunan bir kuaförde meydana geldi.

    İddiaya göre, kuaföre gelen bir kadın, uzun süren saç bakım işlemi sonrasında ücreti ödemeden dükkandan kaçtı. Yanında nakit para ve kredi kartı olmadığını söyleyen kadın, ücreti dükkan sahibinin banka hesabına atacağını söyledi. Dükkan sahibinden banka hesap numarasını alan ve kendi telefon numarasını bırakan kadın, o dakikadan sonra kayıplara karıştı. Kadının yaptırdığı tüm işlemler ve dükkandan ayrılışı dükkanın güvenlik kamerası tarafından kaydedildi.

    “Acelesi olduğunu ve çıkması gerektiğini söyledi”
    Dükkan sahibi Bekir Gök, yaşadığı mağduriyet hakkında şu ifadeleri kullandı: “Salonumuzu açalı henüz iki ay oldu. Bu hanımefendi bize iki hafta önce gelerek saçlarını açtırmak istediğini söylemişti. Saçlarına küçük bir test yaptık. Saçının yanacağını ve renginin açılmayacağını söyledik, o da kabul etti. Daha sonra bana geldi ve beni dinlemeyip Nişantaşı’nda saçını yaptırdığını söyledi. Saçının yandığını ve kötü olduğunu anlattı.

    Ben bakım ve makyaj yaptırmak istiyorum dedi. Önceki gelişinde işlemlerin ücretini ödemişti. Şimdi işlem bittiğinde bana, ‘Üzerimde nakit yok, banka hesabına göndersem olur mu?’ dedi. Ben de kabul ettim ve banka hesap numarasını verdim. Ardından acelesi olduğunu ve çıkması gerektiğini söyledi. Bu yüzden bir şey lazım olursa diye numarasını verdi. Sonrasında para gelmedi. Kaybımız çok büyük değil ama sonuçta hoş bir şey değil. Diğer meslektaşlarımı da bu konuda uyarıyorum.”

  • Günlük kiralık evler otel sektörünü etkiliyor

    Günlük kiralık evler otel sektörünü etkiliyor

    Otelcilik sektörü, günlük kiralık evlerle ilgili yapılacak düzenlemeleri bekliyor. Sektör, yapılacak düzenlemelerle eşit şartların oluşmasını istiyor. Kişibaşı gecelik harcamaların 100 dolara yükseldiği ilk 6 ayda geceleme sayılarındaki gerilemenin günlük kiralık evlere olan yönelimden kaynaklandığı düşünülüyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2023 yılı ilk 6 aylık turizm verilerini açıkladı.

    Geçen yılın aynı döneminde 10,5 olan gecelik konaklama 9,9 geceye geriledi. Kişi başı gecelik harcama yüzde 11,9 artarak 99,9 dolara yükseldi. 2017 yılında 62 dolara kadar düşen kişi başı gecelik geliri 100 dolara yaklaştı. Bu gelişmelere ek olarak Bakan Ersoy, günlük kiralık ev kiralamaları yapanlara belli yükümlülüklerin getirileceğini, uygulamanın dünyadaki örnekleri gibi yapılacağını açıkladı. Turizm sektörünün en önemli ayaklarından olan otel yönetimleri bu açıklamalardan memnun oldular.

    “Günlük kiralamalar sektörümüze darbe vuruyor”
    Günlük kiralamaların otelcilik sektörünü olumsuz etkilediğinin altını çizen üst düzey yönetici Mehmet Aksekili, “Otele gelen müşteriler yaz aylarında genelde tatil için geliyorlar fakat kışın ise iş ve sağlık turizmi için geliyorlar. Günlük kiralamalar sektörümüze darbe vuruyor. Özellikle kalabalık aileler günlük kiralamaları seçiyor. Biz otelciler olarak günlük kiralama yapanlarla şartlarımızın eşit olmasını istiyoruz. Biz otelciler olarak yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Onlarında aynı yükümlülükleri yerine getirmesini talep ediyoruz” dedi.

    İstanbul’da otel dolulukların beklenildiği seviyede olmadığını söyleyen Aksekili, “Şu an İstanbul’da otellerde doluluk oranı yüzde 50 civarında. Gelecek aylarda da doluluk oranının bu rakamlarda kalacağını öngörüyoruz. Kültür Bakanımızın belirttiği gibi şu anda kişi başı günlük harcama 99 dolar civarında. Bu durum biraz daha böyle devam edecek. Normalde gelen turistler genelde 4 gün konaklıyordu şimdi ise ortalama 2 gün konaklıyorlar. Bu yıl genelde ağırlıklı olarak Orta Doğu ve Avrupa’daki gurbetçi vatandaşlarımızın talebi oluyor. Bizim beklentimiz Avrupa’dan daha çok turist çekmekti fakat genel anlamda bu ivmeyi sektör olarak yakalayamadık” şeklinde konuştu.

     

  • Kuraklığın boyutu ortaya çıktı

    Kuraklığın boyutu ortaya çıktı

    İstanbul’a su sağlayan barajların doluluk oranları İSKİ verilerine göre Papuçdere yüzde 4 ve Kazandere barajlarında ise yüzde 7 noktasına kadar düşerek kuruma noktasına geldi. Alibey Barajında doluk oranı yüzde 18,4 seviyesine kadar düştü. Daha önce Alibey Barajında su seviyesinin düşmesi ile 3 farklı noktada baraja atılan araçlar gün yüzüne çıkmıştı.

    Son durumu dron ile görüntülenen barajın birçok noktasında kuraklık nedeniyle toprakların çatladığı görülüyor. Güzelce ve Mağlova su kemerleri düşen su seviyesi nedeniyle tamamen gün yüzüne çıktı. Göl üzerine kullanılan bazı sandalların toprağa oturduğu görüntülere yansıdı. Barajların doluluk oranları, İstrancalar’da yüzde 34.84, Terkos’ta yüzde 23.81, Sazlıdere’de yüzde 20.58, Alibey’de yüzde 18.56, Büyükçekmece’de yüzde 17.42, Ömerli’de yüzde 69.75, Darlık’ta yüzde 52.67, Elmalı’da yüzde 27.83 olarak ölçüldü.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSKİ verilerine mega kentteki barajların doluluk oranlarının son 9 yıla oranla en düşük seviyesinde olduğu belirtildi.

  • Hatalı dönüş kazayı beraberinde getirdi

    Hatalı dönüş kazayı beraberinde getirdi

    Tuzla’da sürücüsünün hatalı şekilde u dönüşü yaptığı otomobile seyir halindeki bir hafif ticari araç çarptı. Otomobilde bulunan baba ile kızı ve hafif ticari araçta bulunan iki kişi yaralandı. Kaza, Tuzla’da dün saat 18.30 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre içerisinde sürücü Yusuf Hakan Özkan ile kızı Ayşe Beliz Özkan’ın bulunduğu Kia markalı otomobil u dönüşü yaptığı esnada yolda seyir halinde olan Fiat markalı  hafif ticari araçla çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle savrularak kaldırıma çıkan otomobilde bulunan Yusuf Hakan Özkan ile kızı Ayşe Beliz Özkan ile diğer araçta bulunan sürücü Ali Soylu ve yanındaki arkadaşı hafif yaralandı.

    Yaralanan baba ile kızı otomobillerinde oturup ambulansı beklerken diğer araçta bulunan iki hafif yaralı ise araçtan çıktı. Kaza haberini alır almaz olay yerine otomobiliyle gelen kadın, yaralı eşi Yusuf Hakan Özkan ile kızı Ayşe Beliz Özkan ve sağlık çalışanları ile olay yerinde konuşarak durumları hakkında bilgi aldı. 4 yaralı ambulanslar ile hastaneye kaldırıldı. kaza nedeniyle araç trafiğine kapatılan yol ekiplerin çalışmalarının sonlanmasıyla tekrar trafiğe açıldı.

    “Geçmiş olsun dedim ama yüzüme bile bakmadılar”
    Kazaya karışan hafif ticari aracın sürücüsü Ali Soylu, “Ben işimden gelirken arkadaş ters taraftan geldi. Ani dönüş yaparak önüme çıktı. Ben de frene bile basamadan olduğu gibi bindirdim. Sarsıldık tabii. Arabadan belli zaten. Baba kız vardı arabada. Geçmiş olsun dedim ama yüzüme bile bakmadılar” dedi.

  • Trafik magandası motosikleti sopayla dağıttı

    Trafik magandası motosikleti sopayla dağıttı

    Güngören’de tır sürücüsünün seyir halindeki motosikletliyi sıkıştırmasıyla sopalı kavga çıktı. Motosikletlinin ittirmesiyle gözlüğü yere düşen tır sürücüsü, motosiklete sopayla saldırdı. O anlar çevrede bulunan vatandaşın cep telefonu kamerasına yansıdı. Olay, Güngören’de bulunan Davutpaşa metrosunun yan yolunda dün saat 14.00 sıralarında meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, tır sürücüsü seyir halinde ilerleyen motosikletliyi yolda sıkıştırarak zor durumda bıraktı. Ardından ikilinin tartışmasının büyümesiyle tır sürücüsü büyük bir sopayla aracından inerek motosikletlinin yanına geldi.

    Sopayla motosiklete vurdu
    İki sürücünün kısa süreli tartışmasının ardından yaşanan itişmede tır sürücüsünün gözlüğü yere düştü. Aldığı darbeye sinirlenen tır sürücüsü bir anda sinirlerine hakim olamayarak sopayla motosiklete saldırdı. Vurduğu darbeyle motosikletin önünü parçalayan tır sürücüsü, hiçbir şey olmamış gibi aracına binerek devam etti. O esnada motosikletli yaşananlara büyük tepki gösterdi. Olay bir vatandaşın cep telefonu kamerasına anbean yansıdı.

  • “Memnuniyet sıralamalarına bakın”

    “Memnuniyet sıralamalarına bakın”

    Üniversite tercihlerinde adayların dikkat etmeleri gereken noktaları anlatan Prof. Dr. Ali Argun Karacabey, “Tercihlerinizi sıralamadan, memnuniyet sıralamalarına bakın” dedi. 3,5 milyon aday öğrencinin girdiği YKS-Yükseköğretim Sınavı sonuçlarının açıklanmasının ardından tercih maratonu sürüyor. Adaylar akademik kadro, burs imkanları, Erasmus ile yurtdışı eğitim olanakları, sosyal ve kültürel aktiviteler gibi pek çok kriteri değerlendirerek tercih sıralamalarını yapacaklar.

    Uzmanlar, bir diğer önemli göstergenin de mevcut öğrencilerin memnuniyet oranları olduğuna dikkat çekiyor. UNİAR tarafından gerçekleştirilen TÜMA – Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması sonuçları her sene tercih dönemi öncesinde yayınlanır. Adaylara, tercihlerini belirlemede önemli veriler sunar. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Argun Karacabey, bir üniversitenin memnuniyet düzeyinin, fiziksel yeterliliğinin yanı sıra öğrenci odaklı olup olmadığının da göstergesi olduğunu belirtti.

    Memnuniyet oranı bir sonuçtur. Adayların bakmaları gereken hususlar, üniversite yönetimlerinin karar alırken ve uygularken öğrenci faydasını ne kadar ön plana aldıkları. Akademik kadroların eğitim süreçlerinde öğrenci merkezli eğitim anlayışını ne derece içselleştirebildikleri olmalı. Bu alandaki faaliyetler öğrenci memnuniyetini de yükseltir” dedi.

    Üniversitelerini seçecek aday öğrenciler için “memnuniyet” anlama geliyor
    Prof. Dr. Karacabey, TÜMA’nin memnuniyet çalışmasıyla öğrencilerin sosyal ve akademik hayatlarına ilişkin eğitim gördükleri kurumu, olanaklarını, kurum yönetim anlayışı ve akademik kadrosunun yaklaşımlarını değerlendirdiğini kaydetti. Prof. Dr. Karacabey’e göre bir öğrencinin üniversitesinde karşı karşıya kaldığı her durumu, ortamı ve bunlara karşı tutumu bu çalışmanın sonucunda görülebiliyor. O nedenle tercih sıralaması yaparken sıralamalarına da göz atılmasında fayda var. Bu verileri, üniversite yönetimleri de değerlendirmeli ve süreçlerde iyileştirmeler yapılmalı.

    Bir öğrencinin üniversitesinden memnun olması için gerekli temel hususlar nelerdir
    Prof. Dr. Karacabey, öncelikle gerek eğitim için gerek yemek, barınma gibi yan hizmetler için gerekse de öğrencinin kültürel ve sosyal gelişimine destek olacak faaliyetler için üniversitenin uygun alt yapısının oturmuş olmasının gerekliliğine değindi. Öğrenci merkezli olmanın ilk koşulunun da öğrenciyi dinleyerek hareket etmek olduğunu kaydetti.

    Prof. Dr. Karacabey, “Karar vericiler ile öğrenciler arasında farklı konularda farklı beklenti ve yaklaşımlar olabilir. Alınan kararların öncesinde öğrencileri dinlemek ve sonrasında da tam bir bilgilendirme yapılması önemli. Yani öğrenci ile iletişim en önemli konu aslında. Açıkçası bazen iletişimin varlığı veya yokluğu tüm altyapı yatırımlarından bile önemli olabiliyor. Özellikle çatışan beklentiler durumunda öğrencilere alınan kararların nedenleri-gerekçeleri iyi anlatılabilmeli.” diyerek görüşlerini dile getirdi.

    “Yapısal projeleri de öğrenci dolaplarının düzenlenmesini de öğrencilere sorduk”
    Prof. Dr. Karacabey, pandemi sonrasında geniş katılımlı bir çalıştayla öğrencileri karar alma süreçlerine dahil etmeye başladıklarını söyledi. Buradan çıkan bazı önerileri ve sorunları gündemlerine alarak, adımlar attıklarını ifade ederek, “Örneğin üniversitemizde bir öğrenci dekanlığı kurulması, öğrenci merkezli eğitimin yapısallaştırılması gibi stratejik kararların yanı sıra öğrenci dolaplarının kullanılabilir hale getirilmesi gibi operasyonel kararlarda da bunlara göre ilerledik.

    Ayrıca kariyer ve kişisel gelişime ilişkin yeni projeler geliştirildi ve markalı ders sayısı artırıldı” diye konuştu. Öğrencilerin yurtdışı eğitimi önemsemeleri nedeniyle, Erasmus programına ayrı bir önem verdiklerini iletti. “Bu kapsamda bu sene 211.450 Euro ile en yüksek hibeyi alan üniversitelerden biri olduk. 59 ülkede 365’ten fazla Erasmus+ değişim anlaşmasıyla Türkiye’nin en kapsamlı Erasmus programlarından birini yürütüyoruz. Sadece Avrupa ile sınırlı değiller.

    Endonezya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyayı tanıma imkanına sahipler. Bu çalışmaların olumlu sonuçlarını biz bu memnuniyet anketiyle gördük. Öğrencilerimizin bizi tüm üniversiteler arasında 25, vakıflar arasında 14. sıraya yükseltmeleri bunların güzel bir karşılığı oldu ”dedi.

    Öğrenciler ne istiyor
    Daha öğrenciyken sanayi iş birliği kapsamında özel sektörle çalışmaya başladık
    Elektrik ve Bilgisayar mühendisliği yüksek lisans öğrencisi. Aynı zamanda 2020 yılında aynı üniversitenin makine mühendisliği bölümünden mezun olan Ayaz İsrafil Taştan, Üniversite seçiminde kendisi için en önemli kriterin eğitim dilinin İngilizce olması ve akademisyen kadrosu olduğunu belirtti. Uluslararası yayınlara ve bilinilirliği sahip öğretim üyeleri olmasını önemsediğini anlattı.

    Üniversite eğitiminin kendisine en büyük katkısının farklı disiplinlerden öğrencilerden kurulu Eva Team ile deneyimleri olduğunu kaydederek, “Tübitak’ın düzenlenmiş olduğu elektrikli araç yarışları projelerinde uygulamalı eğitimin yanı sıra, elektrik, bilgisayar ve endüstri mühendisliği alanındaki arkadaşlarla multidisipliner bir çalışma ortamı yakaladık. İki yıl aktif olarak birçok görev de rol aldığım takım üyeliğim süresince makine mühendisliğini içeren konular dışında elektronik ve yazılım alanlarında da kendimi ciddi bir şekilde geliştirme şansı elde ettim.

    Bu sayede üniversite ve sanayi iş birlikleri kurarak henüz öğrenci iken gerçek saha ve iş deneyimi kazanımları elde ettim. Almanya’da Erasmus stajı yaparak yurtdışında tecrübe edinme şansı yakaladım. Şu anda aldığımız eğitimlerin karşılığını özel sektörde görebiliyoruz.” diye konuştu. Ayaz İsrafil, bir diğer önemli hususun da uluslararası deneyim olduğuna değindi. Aday öğrencilere seçimlerini yaparken üniversitelerin Erasmus ve yurtdışı imkanlarına da bakmalarını tavsiye etti.

    “Hem okuyor, hem çalışıyorum”
    Altınbaş Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans programı öğrencisi. Aynı zamanda Altınbaş Üniversitesi 2020 yılı Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı ve 2021 yılı Psikoloji Lisansı Çift Anadal Programı mezunu Aleyna Okur, ise üniversitede sunulan Çift Anadal imkânı, disiplinler arası bir yaklaşım, insanın kendini geliştirmesine yardımcı olduğunu belirterek, “Hem mezun hem de yüksek lisans öğrencisi olarak hayatımın birçok yerinde İngilizceyi aktif olarak kullanıyorum.

    Lisans mezuniyetinden sonra üniversite bünyesindeki Öğrenme ve Öğretimde Mükemmeliyet Birimi içerisinde çalışmaya başladım. Şu anda hem çalışıp hem de öğrencilik hayatıma devam ediyorum. Üniversitelerin başarılı mezunlarını iş hayatına dahil etmesi ve mezunlarına bu anlamda öncelik vermesi, öğrencinin aidiyet duygusunu geliştiriyor.

    Son yılarda yapılan memnuniyet anketlerinde yükselişte bu durum önemli yer tutuyor” diye konuştu. Öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılabilmesinin de bireysel gelişimini her anlamda desteklediğine değinen Aleyna, “Daha önce hiç tanışmadığım yelken sporu ile burada tanıştım. Yelken kulübünde eğitimler ücretsizdi. Yelken yarışlarında önemli dereceler aldık.” değerlendirmesini yaptı.

  • Çaldığı motosikleti satarken yakalandı

    Çaldığı motosikleti satarken yakalandı

    İstanbul’dan çalınan ve Adıyaman’a getirdiği motoru satmak isteyen şahıs jandarma ekiplerine yakalandı. Edinilen bilgilere göre, Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Narince Köyü’nde piyasa değeri 120 bin TL olan bir motosikletin değerinin çok altında satılmaya çalışıldığı bilgisine ulaşan Narince Jandarma Karakol Komutanlığı ekipleri, durumdan şüphelenerek araştırmalarda bulundu.

    Motosiklete ulaşan jandarma ekipleri yaptıkları çalışmalar neticesinde motosikletin İstanbul’dan çalınarak Adıyaman’a getirildiği tespit edildi. Şase ve seri numarası silinen motosiklet sahibine teslim edilirken olayla ilgili bir şahsı gözaltına aldı. Konuyla ilgili soruşturma sürüyor.

  • Karavan, park halindeki araca çarptı

    Karavan, park halindeki araca çarptı

    Kağıthane’de freni boşalan bir karavan, park halindeki otomobile çarparak durdu. Kazada şans eseri ölen ya da yaralanan olmazken araçlarda hasar oluştu. Olay, Kağıthane Emniyet Evleri Mahallesi’nde saat 14.30 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, seyir halinde olan karavanın yokuş aşağı inerken bir anda freni boşaldı.

    Frenlerin tutmamasıyla direksiyon hakimiyetini kaybeden sürücü, virajı alamayarak park halindeki araca çarptı. Yol kenarındaki demir levha otomobilin üzerine devrildi Kazada ölen veya yaralanan olmazken araçlarda ise büyük çapta hasar oluşurken, kazaya ilişkin inceleme başlatıldı.

  • Dron destekli trafik denetimi

    Dron destekli trafik denetimi

    İstanbul’da dron destekli trafik denetimi gerçekleştirildi. Denetimde, emniyet kemeri takmadığı tespit edilen bir sürücüler, ”Ne yalan söyleyeyim genelde takmıyorum. Emniyet kemerini bir daha takar mıyım bilmiyorum orası meçhul” dedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şubesi ekipleri, Beşiktaş 15 Temmuz Şehitler Köprüsü mevkiinde denetim noktası oluşturdu. Kontrollerde durdurulan araçların ve sürücülerin belgeleri incelendi. Dron destekli denetimlerde emniyet kemeri takmayan 5 sürüye 436’şar lira olmak üzere toplamda 2 bin 180 lira para cezası kesildi.

    “Emniyet kemerini bir daha takar mıyım bilmiyorum orası meçhul”
    Seyir esnasında kemer takmadığı tespit edilen bir sürücü, ”Haklılar, yapacak bir şey yok. Onlar da bizi düşünüyor. Daha yeni bir yere uğradım, ne yalan söyleyeyim genelde takmıyorum. Emniyet kemerini bir daha takar mıyım bilmiyorum orası meçhul” dedi. Denetimlerin süreceği öğrenildi.