Yapılan son değerlendirmelere göre, yurdun kuzey kesimlerinin parçalı, yer yer çok bulutlu, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Kuzey ve iç kesimlerde sabah ve gece saatlerinde pus, yer yer sis bekleniyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, genellikle mevsim normalleri civarında, yer yer üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının, kuzey ve iç kesimlerde pazar günü azalarak mevsim normalleri altına düşeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın ise genellikle kuzeyli, yurdun doğu kesimlerinde doğu ve güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor.
Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Parçalı ve az bulutlu 18
İstanbul: Parçalı ve az bulutlu 21
İzmir: Az bulutlu ve açık 24
Adana: Az bulutlu ve açık 29
Antalya: Az bulutlu ve açık 28
Samsun: Parçalı ve çok bulutlu 20
Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu 18
Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 14
Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 23
Etiket: istanbul
-
Yurtta hava durumu
-
Ortodonti tedavisi için en uygun dönem
Ortodonti tedavilerinin genellikle 8 ile 13 yaşları arasında başladığını kaydeden Ortodonti Uzmanı Sanaz Sadry, iskeletsel bozuklukların çocuğun büyüme dönemi henüz bitmeden giderilebilmesi ve genç dokuların daha iyi yönlendirilmesi nedeniyle en uygun dönemin ‘ergenlik dönemi öncesi’ olduğunu söyledi. Sadry, ortodonti tedavisi sürecinde dikkat edilmesi gereken noktalara da dikkat çekti.
İstanbul Atlas Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sanaz Sadry, ortodonti ve ortodonti tedavisi sırasında dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin değerlendirmede bulundu.Ortodontinin, yanlış konumlanmış dişlerin çene kemikleri üzerinde düzgün şekilde yerleşebilmesi ve yüz düzensizliklerinin teşhis ve tedavisi ile ilgilenen diş hekimliğinin bir uzmanlık dalı olduğunu belirten Doç. Dr. Sanaz Sadry, “Amaç karşı çenedeki dişler ile uyumlu, düzgün sıralanmış dişlerin olmasıdır. Tabi her ne kadar düzgün diş anlamına gelse de kelime anlamını aşan ortodonti bölümü, günümüzde sadece dişleri değil, alt ve orta yüz düzensizliklerini de tedavi etmektedir” dedi.
Ortodonti tedavisi gören hastaların yüzde 30’unu erişkinler oluşturuyor
Ortodonti tedavisinin çocuklara ve erişkinlere uygulandığını kaydeden Sadry, “Önceleri ortodontik tedavinin yalnızca çocuklarda uygulanabileceği görüşü hakim olsa da günümüzde ortodontik tedavi gören hastaların yüzde 30’unu erişkin bireyler oluşturur. Bu nedenle ortodonti tedavisinin her yaştaki birey için mümkün olduğunu söylemek mümkündür. Aynı zamanda sağlıklı bir kapanış 16 yaşında olduğu gibi, 60 yaşında da hastalar için önemlidir. Sağlıklı olan dişler her yaşta istenilen şekilde hareket ettirilebilir” diye konuştu.Ortodonti tedavisine hangi yaşlarda başlanmalıdır?
Ortodonti tedavisinde yaş sınırı olmadığını, 7’den 70’e herkese tedavi uygulanabileceğini belirten Sadry, ortodonti tedavisi için en uygun yaş önerilerinin olduğunu söyledi.Amerikan Ortodonti Derneği (American Association of Orthodontics -AAO) tarafından çocukların 7 yaşını geçmeden ortodontik kontrolden geçmelerinin önerildiğini ifade eden Sadry, “Çünkü bu yaşlardayken yani henüz ağızda süt dişleri bulunuyorken ortodonti uzmanı tarafından çocuğun çene ve diş gelişimindeki sorunlar kolayca tespit edilebilir. Anormal bir durumun tespit edilmesi halinde ortodonti soruna müdahale erkenden yapılabilir ve tedavi süreci çok daha kolay ve çok daha kısa sürede gerçekleştirilebilir. Aksi takdirde ileri yaşlarda daha komplike ve daha maliyetli tedavilere ihtiyaç duyulabilir” diye konuştu.
Ortodontik hastaların aktif tedavilerinin genellikle 8 ile 13 yaşları arasında başladığını kaydeden Sadry, “Böylece iskeletsel bozukluklar da çocuğun büyüme dönemi henüz bitmeden giderilebilir. Genç dokular daha iyi yönlendirildiği için ortodontistlerin en sevdiği tedavi zamanı, ‘ergenlik dönemi öncesi’ olarak adlandırılabilir. Küçük yaşlarda başlayan ve diş üzerinde yaşanan çapraşık yapıları düzenlemek ergenlik dönemde daha kolay olacaktır. Ortodonti tedavisine en uygun yaş, bireyin diş yapısı, çene gelişimi ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle uzman bir ortodontiste danışarak en doğru yaş tespit edilmelidir” tavsiyesinde bulundu.
Ortodonti tedavisinde süre kişiden kişiye değişiyor
Ortodonti tedavi süresinin de kişiden kişiye farklılık gösterebileceğini ifade eden Sadry, “Aktif ortodontik tedavi 1 ile 4 sene arası sürebilirken, ortalama 2 senede biter. Bazı bireyler biyolojik yapılarından dolayı tedaviye diğerlerinden daha hızlı ya da daha geç cevap verebilir. Ayrıca önleyici ve erken tedaviler sadece birkaç ay sürebilir. Apareyler tedavi sürecinde periyodik olarak uyumlanır” dedi.Ortodonti tedavisinde 4 noktaya dikkat
Doç. Dr. Sanaz Sadry, ortodonti tedavisinde dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin de şu uyarılarda bulundu:
Ağız Hijyeni: Dişlerinizi normal rutininizden daha fazla fırçalamanız gerekmektedir. Her yemekten sonra ve akşam yatmadan önce, dişlerin fırçalanması gerekmektedir. Fırçalama işlemi ortalama 3 dakika sürmeli ve teller pırıl pırıl olana kadar devam ettirilmelidir. Tedavi boyunca ‘ortodontik diş fırçasına’ ilave olarak ‘arayüz fırçası da’ kullanmanız gerekmektedir. Eğer dişler bu süreçte iyi fırçalanmazsa, braketlerin altından oluşacak çürümeler sonucu, dişlerinizde geri dönüşü olmayan lekeler meydana gelecektir. Ayrıca kötü ağız hijyeni hekimin keyfini kaçırmakta, tedavinin de uzamasına sebep olmaktadır.
Ortodontik Aparey ve Aygıtlar: Hekiminizin takmanızı istediği aparey, plak ve lastikleri uygun bir şekilde takmalısınız. Aksi halde tedavinizin süresi uzar ve istenilen sonucun alınamamasına sebep olur. Braketlerin diş yüzeyinden kopmaması için yasak yiyeceklerden uzak durmanız gerekmektedir. Braketlerin kopması tedaviyi yavaşlatmakta ve ek ücret alınmasına sebebiyet vermektedir.Randevular: Randevularınıza özen gösteriniz. Eğer randevularınızı unutmanıza neden olacak çok özel bir durumunuz varsa hatırlatma isteyebilirsiniz. Telefonla randevu alma işini acil durumlar dışında son güne bırakmamanızı öneririz. Tatillerinizi ve uzun süreli seyahatlerinizi tedavinizin gidişatına göre ayarlamanız iyi olur. Tedavinin bazı dönemlerinde doktorunuza sormadan plan yapmamalı ve uzun süre ortadan kaybolmamalısınız. Aksi halde tedavi zarar verici hale gelir.
Sabır: Genellikle 10 gün süren alışma döneminde sabırlı olmanız gerekmektedir. Ağrı kesici almanızı tavsiye etmemekle birlikte, zor durumda kalındığında aspirin dışındaki ağrı kesiciler kullanılabilir. Ortodontik tedavi disiplin, titizlik ve iş birliği isteyen, kuralcı, uzun ve zor bir tedavidir. Çünkü dişlere uygulanan kuvvet kontrolsüz kalırsa, kemikleri ve diş köklerini eritici etki gösterebilmektedir.
-
Riskli binalar ‘Yarısı Bizden Kampanyası’ ile yenileniyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın desteğiyle Sultangazi Belediyesi tarafından ‘Yarısı Bizden Kampanyası’ ile riskli yapıların yerine depreme dayanıklı binalar inşa ediliyor. Kampanyaya Sultangazililer yoğun ilgi gösterirken, bugüne kadar 177 milyon liralık destek sağlandı.
Sultangazi Belediyesi, ‘Deprem değil bina öldürür’ diyerek ilçe genelinde binasını yenilemek isteyen vatandaşların taleplerini hızla değerlendirip, binaların yenilenmesine ağırlık veriyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nca yürütülen ‘Yarısı Bizden Kampanyası’ ile riskli binaların dönüşümü sağlanıyor. Riskli binalar hak sahiplerinin isteğiyle yıkılarak, yerine depreme dayanıklı modern binalar inşa ediliyor.Kampanyadan vatandaşların kolaylıkla faydalanması için destek olmak amacıyla Sultangazi Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nde özel bir birim oluşturuldu. Burada görev yapan uzman personel, ofise gelen vatandaşları kampanya hakkında bilgilendiriyor. Binaların Bakanlığın belirlediği kriterlere uyması ve gerekli şartların sağlanması halinde hak sahipleri Bakanlığın lisans verdiği firmalardan karot testi yaptırarak, binanın risk durumunu öğreniyor.
Riskli yapı statüsünde olan binalar için hak sahipleri ortak kararla seçecekleri yüklenici firma ile anlaşma yaparak, projelendirme ve yapı ruhsatı işlemlerini tamamlıyor. Yarısı Bizden Kampanyası’na uygun olması durumunda Sultangazi Belediyesi dönüşüm sürecini başlatıyor. Maliyetin yarısı Bakanlık tarafından karşılanırken, destek kapsamında hak sahibine 700 bin lira hibe ve 700 bin lira kredi imkanı, 100 bin de tahliye desteği sağlanıyor. Kredi geri ödemeleri, yapı ruhsatının alınmasından iki yıl sonra başlıyor, on yıla kadar vade imkanı sunuluyor. 3. yılın ödemeleri faizsiz alınırken, daha sonra ise TÜFE oranının yarısı kadar güncelleme yapılıyor.
177 milyon liralık destek
Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kampanyasının içeriğini müdürlüğümüzde anlatıyoruz. Hak sahibi hangi müteahhitle istiyorsa onunla anlaşabiliyor, devlet parayı ödüyor. Şartları kendileri belirliyorlar. Afetin ne zaman geleceğini bilmiyoruz. Bizim hızlı bir şekilde ilçemizi ona göre dizayn etmemiz lazım. Komşularımızdan bir ricamız var. Eğer binanızın depreme dayanıklı olmadığını düşünüyorsanız ona göre başvurularınızı yapın, hızlı bir şekilde sürece katılın.En önemli şey komşularımızın can güvenliği. Yarısı Bizden Kampanyamıza ilçemizden yoğun talep var. Belediye olarak Bakanlığımızla vatandaşlarımız arasında köprü görevi görüyoruz. Proje kapsamında Sultangazililere 177 milyonluk bir destek sağlandı. Yarısı Bizden Kampanyası’na İstanbul’da en çok talep gösteren 3. ilçe olmak bizleri mutlu ediyor” diye konuştu.
-
2025 yılının ilk yarısında Türkiye’de satışa sunulacak
MAİS A.Ş., Alpine A290 modelini 2025 yılının ilk yarısında Türkiye’de satışa sunmaya hazırlanıyor.
Alpine’in tamamen elektrikli Dream Garage serisinin ilk modeli olan A290, kompakt ve çevik tasarımı, yüksek performansı ve konforu ile dikkat çekiyor. MAİS A.Ş., Alpine A290 modelini 2025 yılının ilk yarısında Türkiye’de satışa sunmaya hazırlanıyor. MAİS A.Ş. Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş, “OYAK’ın da girişimi ve destekleriyle önümüzdeki yılın ilk yarısında Türkiye’deki hedef kitlesi ile buluşturmayı planladığımız Alpine A290 modelimiz için çalışmalarımız devam ediyor. Alpine’in ruhunu pistten caddelere taşıyacak bu yeni kompakt elektrikli model ile hem Türkiye’de hem de dünyada Alpine’in hedef kitlesine yepyeni genç ve dinamik bireyler katacağımıza inanıyorum” dedi.
Yapılan açıklamaya göre; Alpine A290, 4 metreden kısa olan küçük bir şehir otomobili olmasına rağmen, sahip olduğu gövde orantılarıyla özel bir görünüm sergiliyor. AmpR Small platformu, Antony Villain liderliğindeki Alpine tasarım ekibinin modele özel bir temel kazandırmasını mümkün kılarken, iz genişliğinin 60 mm artırılması bu etkiyi daha da güçlendirdi. Uzunluğu 3.990 mm, genişliği 1.820 mm, yüksekliği 1.520 mm ve aks mesafesi 2.530 mm olan A290 kompakt boyutlara sahip bir araç olarak öne çıkıyor.
Araç hakkında şu bilgiler paylaşıldı:
“A290, Jean Rédélé geleneğine bağlılığını sürdüren bir tasarıma sahip. Alpine’in tüm modellerinde bulunan dört farlı ön cephe, benzersiz ışık imzasıyla uzak mesafeden bile tanınabilirken, ralli otomobillerini anımsatan X şeklindeki desenler dikkat çekiyor.Geniş çamurluklar, gövde rengi kenarlara sahip yan marşpiyeler, alüminyum veya belirli versiyonlarda standart olarak anodize mavi tavan kenarları ve diğer birçok detay; A290’ın dış tasarımına özel bir ifade kazandırıyor. Ön kısımda Alpine yazısı yer alırken; özel spor tamponda tipik bir kar tanesi motifi bulunuyor.
A290’ın gövde tasarım sürecinin her aşamasında, elektrikli menzili en üst düzeye çıkartmak üzere aerodinamik faktörler göz önünde bulunduruldu. Maksimum verim elde etmek için geniş yan marşpiyeler, difüzör, kanatçıklar ve arka aydınlatmaların şeklinin yanı sıra tampondaki hava girişleri de özel olarak tasarlandı.
Alpine A290, yeni Alpine Vision Mavi de dâhil olmak üzere dört gövde rengi içeriyor. Ayrıca Deep Siyah, Nival Beyaz ve Matt Tornado Grisi renklerinde de sunuluyor.
İç tasarım
Araç, 5 koltuklu ve 5 kapılı A290, 326 litrelik bir bagaja sahip kompakt sınıf bir otomobil olarak öne çıkıyor. Kokpit, Deep Mavi seçeneğiyle Alpine dünyasına özgü sportif bir görünüm sergiliyor. Nappa deri ile kaplı üç kollu spor direksiyon simidi, A290’ın sportif karakterini vurgulamak ve ele daha iyi oturmasını sağlamak üzere kalın bir şekilde tasarlandı. Direksiyon simidinin solunda şarj için rejenerasyon seviyesini ayarlayan RCH döner düğme, sağında çeşitli sürüş modları ve kırmızı OV sollama düğmesi ile Formula 1 dünyasından ilham alan birkaç özel düğme içeriyor. Direksiyon; sürüş yardımcıları, telefon, sesli asistan ve gösterge ekranı modu için kontrollere ek olarak özel bir ses kumandası modülü de içeriyor.Spor pedallar ve ayak desteği, A290’ın sportif sürüş pozisyonunun ergonomisini tamamlıyor. Sürücüye doğru eğimli 10,1 inç orta ekran ve fiziksel klima kontrolleri; sürücünün gözlerini yoldan ayırmadan kontrol edebilmesini sağlayacak ergonomiyle tasarlandı. Döşemeler, çevre dostu malzemelerden üretildi. İlk donanım seviyesinde koltuklar, silika grisi kontrast dikişlerle kombinlenmiş yüzde 100 geri dönüştürülmüş koyu mavi kumaş ile kaplanırken; ön konsol, orta konsolun yanları ve kapı panelleri gözenekli kumaşla kaplandı. Sırtlığın üst bölümüne ise elektrikli ok şeklinde bir A logosu yerleştirildi. GT Premium ve GTS versiyonlarında koltuklar, ön konsol ve kapı panelleri Deep Mavi ve Eevee Gri renk Nappa deri ile kaplandı. Deri koltuk başlıklarına Alpine kabartması, koltuk sırtlığının ortasına ise A290 logosu işlendi.
Platform ve dinamik özellikler
Aracın, 220 HP’ye kadar gücü, 300 Nm torku ve 1.479 kg ağırlığı bulunuyor. Aracın 0-100 km/s hızlanma süresi ise 6,4 saniye. 3,99 metre uzunluğundaki bu 5 kapılı, 5 kişilik şehir otomobili; konfor ve pratiklik özelliklerini koruyor. 326 litrelik bagaj hacmi ve 10,20 metre dönüş çapı ile günlük kullanım kolaylığı sağlıyor. Tamamen alüminyum tasarımı ve batarya boyutu seçimi, ağırlığı son derece rekabetçi bir değer olan 1.479 kg’da tutmaya yardımcı oluyor. Düşük ağırlık merkezi A290’ın gövde salınımlarını sınırlıyor. Çok kollu arka süspansiyon, tekerlek konumunun hassas bir şekilde ayarlanmasını sağlıyor.A290’ın 26 sürüş destek sistemi (ADAS); geri manevrada otomatik acil durum freni, acil durum şerit düzeltmesi, güvenli yolcu çıkışı ve sürücünün dikkatini izleme özelliklerini içeriyor. Direksiyonun sol tarafında bulunan yeni My Safety Switch düğmesi, sürücünün ADAS ayar tercihlerini tek bir hareketle seçmesini sağlıyor. Ayrıca dur-kalk işlevine sahip adaptif hız sabitleme ve iki tekerlekli araçları sollamaya izin veren şeritten çıkma sistemi de A290’da standart özellikler olarak bulunuyor.
Güç-aktarma sistemleri
Versiyona bağlı olarak Alpine A290’ın motoru, GT ve GT Premium versiyonlarında 180 HP, GT Performance ve GTS’de ise 220 HP olmak üzere iki farklı güç seviyesine sahip. Kademeli hızlanma pedalı tepkisi, elektromotorunun yüksek güç ve tork seviyelerine rağmen A290’ı kontrolü kolay bir spor otomobile dönüşmesini sağlamak için ayarlandı. A290’ın geliştirme mühendisleri, çekiş gücünü en üst düzeye çıkarmak amacıyla fren müdahalesine ek olarak; optimum tork dağılımını hassas bir şekilde ayarlamayı mümkün kılan tork yönetim sistemi Alpine Torque Technology’yi geliştirdi.Elektrikli otomobillerde doğal motor gürültüsü olmadığından, sürüşe eşlik edecek ve güç aktarma sistemindeki stres hakkında doğrudan bilgi sağlayacak bir geri bildirim ses sisteminin oluşturulması, hissi artırmaya ve sürüş deneyimini iyileştirmeye yardımcı oluyor. Akustik uzmanları ve müzisyenlerle çalışan Alpine ekipleri, motorun ürettiği seslere dayanarak farklı frekans ve yoğunluklarda iki farklı Alpine Sürüş Sesi tonu oluşturdu. Bu sesler, A290 için özel olarak tasarlanan Devialet ses sistemi aracılığıyla yayılıyor. İlk ses olan Alternatif Ses, günlük kullanım için tasarlanan hafif, sportif bir ton sunuyor. İkinci ses olan Alpine Sesi, A290’a uygun bir sportif ses deseni ile sürüş aşamalarını yapılandırmaya yardımcı oluyor. Her iki Alpine Sürüş Sesi de sürüş modlarından bağımsız olarak çalışıyor ve devre dışı bırakılabiliyor. Ayrıca yayaları elektrikli bir aracın gelişine karşı uyarmak için 30 km/s hıza kadar zorunlu olan akustik araç uyarı sistemi veya AVAS da yine Alpine sesiyle tasarlandı.
Teknoloji
Direksiyonun arkasındaki 10,25 inç gösterge ekranı ve sürücüye dönük 10,1 inç merkezi bilgi-eğlence ekranı, özel grafikleri, arayüzleri ve işlevleriyle A290’ın atmosferine katkıda bulunuyor. Bu dijital deneyim, A290 kokpitinin sportif şıklığına uygun görsel temalarla da yansıtılıyor. Hız göstergesinin alt kısmındaki sürüş modu simgesinin görsel teması seçilen sürüş moduna bağlı; Normal, Spor, Eko ve Kişisel olarak değişebiliyor.Elektrikli rota planlama işleviyle Google Haritalar GPS navigasyon ve Google Asistan sesli asistan tüm donanım seviyelerinde standart olarak sunuluyor. Çok sayıda uygulama Google Play içeriği olarak sunuluyor. Android Auto ve Apple CarPlay üzerinden akıllı telefonlar entegre sisteme kablolu veya kablosuz olarak bağlanabiliyor. Alpine Telemetrik fonksiyonu, Canlı Veriler, Koçluk ve Yarış olmak üzere A290’a dayalı üç ana hizmet kategorisine erişim sağlıyor.
Batarya ve şarj
Alpine A290, standart olarak yaklaşık 380 km’ye kadar WLTP menzili sağlayan 52 kWsa batarya ile sunuluyor. A290’ın 100 kW DC hızlı şarj sistemi ile batarya, yüzde 15’ten yüzde 80 şarja 30 dakikada ulaşabilirken, 15 dakika şarj ile de 150 km’ye kadar WLTP menzil sağlıyor. AC şarj noktasında entegre 11 kW şarj cihazı ile bataryanın yüzde 10’dan yüzde 80’e ulaşması için 3 saat 20 dakika şarj etmek, yüzde 50’den yüzde 80’e ulaşması için 1 saat 20 dakika şarj etmek ve 70 km WLTP menzile ulaşması için ise 1 saat şarj etmek yeterli oluyor. Şarj cihazı, V2L (araçtan cihaza) işlevine olanak sağlayan çift yönlü kullanım özelliğini de içeriyor. Bunun yanı sıra V2G (araçtan şebekeye) ile de uyumlu.” -
Topkapı ve Dolmabahçe Sarayı’ndaki eserler restore ediliyor
Sultan 2. Abdülhamid Han tuğralı bir taht, Topkapı Sarayı Mecidiye Köşkü’nde sergilenen bir kuyruklu piyano ve Topkapı Sarayı’nın Harem Dairesi’ne ait kapı, Yıldız Şale Köşkü’ndeki Sedef Atölyesi’nde restore ediliyor. Restore edilen eserler, atölyedeki işlemlerinin ardından ait oldukları yerde sanatseverlerle buluşturulacak.
Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı restorasyon ve konservasyon atölyeleri, kültürel mirası geleceğe taşımaya devam ediyor. Başkanlık’a bağlı 32 atölyeden biri olan Sedef Atölyesi, başta İstanbul sarayları olmak üzere Milli Saraylar çatısı altındaki kasır, köşk ve müzelerin sanat harikası eserlerini ustalıkla eski ışıltısına kavuşturuyor. Atölye şu sıralar Sultan 2. Abdülhamid Han tuğralı bir taht, Topkapı Sarayı Mecidiye Köşkü’nde sergilenen bir kuyruklu piyano ve Topkapı Sarayı’nın Harem Dairesi’ne ait kapı üzerinde çalışıyor.
Beşiktaş’taki Yıldız Şale Köşkü yerleşkesinde yer alan Sedef Atölyesi’nde çalışan uzman restoratörler, zamanın yıpratıcı etkisine yenik düşen tarihi eserleri, özgünlük ve en az müdahale gibi evrensel ilkelerle yeniden sergilenebilir hale getiriyor. Atölyede restorasyonu tamamlanmak üzere olan eserlerden biri Sultan 2. Abdülhamid Han tuğralı taht. Üzeri sedef ve fildişi süslemelerle bezeli tahtın taç ve ayak kısmı sedefle geometrik bölümlere ayrılırken ve bu bölümlerin içleri fildişi kakmalarla süslendi. Oturma yeri ve yanları ise ince çizgili pembe renk ipekli kumaşla kaplanan tahtın üst tarafında yine sedefle işli Sultan 2. Abdülhamid Han tuğrası, en üstünde de sedef kakma bir taç yer alıyor.
Atölyede dikkat çeken bir diğer eser ise ‘boulle’ stilinde tasarlanmış kuyruklu bir piyano. Fransız ‘Erard’ marka piyanonun kapağının iç yüzeyinde Abdülmecid tuğrasının işlendiği bir madalyon bulunuyor. Kahverengi maun iskeletin üzeri bağa kaplama ile birlikte stilize edilmiş çiçekler, yapraklar ve dallar ile süslü piyano, döneminin tüm zarafetini yansıtıyor. Milli Saraylar Sedef Atölyesi’nin üzerinde çalıştığı bir diğer eser ise Topkapı Sarayı’nın Harem Dairesi’ne ait sedef işlemeli bir kapı. Dönemin saray ustaları tarafından sanat eseri inceliğinde süslenen el yapımı ahşap kapının restorasyonunda sona yaklaşıldı. Alanında uzman isimler tarafından restore edilen eserler, atölyedeki işlemlerinin ardından ait oldukları yerde sanatseverlerle buluşturulacak.
“Restorasyon çok aşamalı ve çok ince bir sanattır”
Sedef Atölyesi olarak çalışmalarını en kısa sürede bitirmeyi hedeflediklerini söyleyen Milli Saraylar Sedef Atölyesi Sorumlusu Cemalettin Ünal, “Atölyemize Milli Saraylara ait kısır ve köşklerdeki bütün eserleri sedefli olan süslemelerini biz yapmaktayız. Atölyemizde şu anda bulunan piyano Mecidiye Köşkü Topkapı Sarayı’ndan gelmiştir. Bir adet kapımız vardır o da Halim Sultan giriş kapısıdır. Bir de Yıldız Sarayı’ndan Abdülhamid Han’ın kullandığı ve İran’dan hediye olarak gelen tahtımız vardır.Bu tahtımızın sedef, fil dişi ve bütün süslemelerini Sedef Atölyesi olarak yapmaktayız. Restorasyon çok aşamalı ve çok ince bir sanattır. Restorasyon zor ve zaman alan bir iştir. Ama bunun yanında Sedef Atölyesi olarak biz elimizden gelen gayretleri göstererek en kısa zamanda bitirmeye gayret ediyoruz. Tahmini olarak aralık ayında kapıyı bitirmeyi, kasım ayı sonunda da tahtımızı bitirmeyi hedefliyoruz. Piyanonun çok detaylı işleri olduğu için onun yaklaşık 1 yıllık bir süresi var. Bu eserler bir arada yapıldığı için hepsinin aşamalarını farklı zamana yaymaktayız” diye konuştu.
-
Tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltı alındığı anlar ortaya çıktı
Dün “PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla düze operasyonda gözaltına alınan Özer’in evinde, aracında ve belediye binasında da arama yapılmıştı. Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadesinin ardından tutuklanan Özer’in İstanbul Terörle Mücadele ekipleri tarafından gözaltına alındığı anlar ilişkin görüntülere ulaşıldı. Suçlamaları reddetti. Evinde, ofisinde ve makamında yapılan aramaların yer aldığı görüntülerde, Ahmet Özer’in polis eşliğinde emniyete götürülüşü yer alıyor.
-
Taksim’de yaya yolunu işgal eden motosiklet sürücülerine ceza yağdı
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne bağlı trafik polisleri tarafından Taksim Meydanı’nda yaya yolu üzerinde yolculuk yapan motosiklet sürücülerine yönelik denetim yapıldı. Yapılan denetimlerde motorize ekipler meydanda ring atarak yaya yoluna giriş yapan motor sürücülerini tespit etmeye çalıştı. Yaya yoluna giriş yaptığı tespit edilen 20 motosiklet sürücüsü durdurularak uyarıların yapılması ve ceza işlemleri için sabit bekleyen ekiplerin bulunduğu noktaya getirildi.
Sürücülere toplam 30 bin 120 lira para cezası kesildi
Gerçekleştirilen denetimde, 20 motosiklet sürücüsüne kişi başı bin 506’şar liradan toplamda 30 bin 120 lira para cezası kesildi. Para cezası kesilen sürücüler yapılan işlemler sonrası motorları ile denetim noktasından ayrıldı. -
İstanbul’da 200 milyon liralık kaçak ilaç ele geçirildi: 5 gözaltı
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Türkiye’ye yurt dışından illegal yollarla getirilen ilaçların tedarik edilip, piyasaya sürüleceğini tespit etti. Teknik ve fiziki takip yapan ekipler, kaçak ilaçların Fatih, Esenler ve Avcılar’da depolarda saklandığını belirledi. Ekipler, yapılan çalışmaların tamamlanmasının ardından belirlenen adreslere düzenledikleri 6 farklı operasyonda, 5 şüpheliyi yakaladı. Adreslerde yapılan aramalarda piyasa değeri 200 milyon lira olduğu değerlendirilen flakon ve enjektör formunda kanser, diyabet, astım, ürtiker, hormon, HPV ile romotait atrir hastalıklarının tedavisinde kullanılan 628 bin 469 tablet tıbbi ilaç ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şubesine götürüldü. Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilen 5 şüpheliden 4’ü adli kontrol hükümleri şartıyla, serbest bırakıldı. Bir şüphelinin ise çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandığı bildirildi. Bu arada operasyonda ele geçirilen ilaçlar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün avlusunda sergilendi.
-
Milli uçak gemisi İstanbul’dan New York’a gidecek
Yüzen havalimanını andıran dev milli uçak gemisi tasarım aşaması hız kesmeden devam ediyor. 72 metre genişliğe ve 285 metre tam boya sahip olması planlanan gemi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek. Projede BAYKAR ve TUSAŞ’la birlikte çalışılıyor. 50 adet insanlı ve insansız hava aracının iniş ve kalkış yapabilecek gemi hakkında bilgi veren Dizayn Proje Ofisi müdürü Doç. Dr. Mühendis Albay Hakan Uçar, “Gemi tasarımında kritik unsur olan uçuş güvertesi tamamlandı. Gemide yerli sistemlerin kullanılmasını hedefliyor ve milli uçak gemimizde yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranı bekliyoruz. Yakıt tüketimini azaltmaya yönelik yeni tip yumru baş tasarımı geliştirdik. Milli uçak gemisine özel sessiz pervane tasarladık” dedi.
Türkiye’nin mavi vatandaki yeteneğini küresel ölçekte genişletecek, stratejik caydırıcılığını artıracak milli uçak gemisi tasarım çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Gemi 20 yıllık deneyime sahip ve denizcilik sektöründe bir marka haline gelen Milli Savunma Bakanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Dizayn Proje Ofisi’nde tasarlanıyor.
Geminin, 60 bin ton deplasmana, 72 metre genişliğe ve 285 metre tam boya sahip olması planlanıyor. 25 knots azami sürate sahip olacak gemi, yakıt ikmali yapmadan İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilme kabiliyetine sahip olacak. Yüzen havalimanını andıran gemi tasarımda kritik unsur olan uçuş güvertesi tamamlandı. Yakıt tüketimini azaltmaya yönelik yeni tip yumru baş tasarımı geliştirildi. 110 personelin görev yaptığı gemi tasarımında BAYKAR ve TUSAŞ’la birlikte çalışılarak ilerleniyor.
“Dizayn Proje Ofisi 20 yıllık süreçte, denizcilik sektöründe bir marka haline gelmiştir”
Dizayn Proje Ofisi müdürü Doç. Dr. Mühendis Albay Hakan Uçar, “Dizayn Proje Ofisi, Türkiye’nin savunma sanayisinde önemli bir rol oynayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı bir kuruluştur. Ülkemizin deniz savunma kabiliyetini artırmak, bağımsız bir deniz savunma sanayisine katkı sağlamak ve stratejik denizcilik projelerine öncülük etmek amacıyla Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan savaş gemilerini tamamen yerli imkânlarla tüm performans gerekliliklerini sağlayacak şekilde ve maliyet etkin olarak tasarlıyoruz.Gemide kullanılacak sistemlerin yerli ve milli olmasına azami gayret göstererek yerlilik oranı yüksek milli savaş gemileri öncelikli hedefimizdir. Geminin tüm tasarım süreçlerini icra ediyor, gemi inşa ve test süreçlerinde aktif rol üstlenerek sahadan geri beslemelerin tasarıma yansıtılmasını ve geminin planlanan zamanda elde edilmesini sağlıyoruz. Dizayn Proje Ofisi, MİLGEM Projesi ile başlayan ve bugün TF-2000 hava savunma harbi muhribi ve milli uçak gemisi ile devam eden 20 yıllık süreçte, denizcilik sektöründe bir marka haline gelmiştir” diye konuştu.
“Milli uçak gemisi, ülke savunması ve Türk Deniz Kuvvetleri için stratejik öneme sahiptir”
Milli uçak gemisinin stratejik bir öneme sahip olduğunu ifade eden Uçar, “Milli uçak gemisi, ülke savunması ve Türk Deniz Kuvvetleri için stratejik öneme sahiptir. Ülkemizin deniz yeteneklerini küresel ölçekte genişletecek, stratejik caydırıcılığını artıracak ve Türkiye’nin mavi vatandaki gücünü pekiştirecek bir platform olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifi ile projeye başlanmış, projede Deniz Kuvvetlerimizin kendi alanlarında uzman personelin de katılımıyla Dizayn Proje Ofisi bünyesinde toplam 110 kişilik bir ekip yer almaktadır. Aynı zamanda havacılık sektöründe öncü firmalarımız BAYKAR ve TUSAŞ ile müşterek çalışmalar icra edilmektedir” ifadelerini kullandı.“Hedefimiz, teknolojik olarak muadillerinden üstün bir uçak gemisini en kısa sürede ülkemize kazandırmak”
Milli uçak gemisi projesinde gelinen son noktayı anlatan Hakan Uçar, “Gemimizin tasarımına tamamen bize özgün olacak şekilde süratle devam ediyoruz. Öncelikle uçak gemisinin en kritik unsuru olan uçuş güvertemizin tasarımı için yerli ve milli hava araçlarımızı esas alarak BAYKAR ve TUSAŞ firmaları ile birlikte çalıştık. Çalışmalarımızın sonucunda rampalı uçuş güvertemiz ile hangar tasarımını tamamladık. Bununla birlikte, uçuş güvertesini taşıyacak teknenin formunu tasarladık, endazesini oluşturduk, ağırlık, kapasite hesapları ve sevk analizlerimizi yaparak geminin ihtiyaç duyacağı itki gücünü ve sevk sistemini de belirledik.Gemimizin tüm dünya denizlerindeki en kötü deniz durumlarında harekat icra edebilmesi için denizcilik analizlerini yaptık. Şu an gemimizin 3 boyutlu olarak genel yerleşim çalışmalarına ve sistem tasarım hesaplarına devam ediyoruz. Hedefimiz milli hava araçlarımızın konuşlandırılması ile muharip gücü yüksek, teknolojik olarak muadillerinden üstün ve yerlilik oranı yüksek bir uçak gemisini en kısa sürede ülkemize kazandırmak” dedi.
“Yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelecek”
Uçak gemisinin yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip geleceğini ifade eden Doç. Dr. Mühendis Albay Hakan Uçar, “Yapılan tasarım çalışmaları sonucunda gemimiz yaklaşık 60 bin ton deplasmana, 72 metre genişliğe ve 285 metre tam boya sahip olacaktır. Uçuş güvertemiz 3 koşu yollu çift kalkış pisti ve 1 iniş pistinden oluşacak, hava araçlarımız için kısa mesafeden kalkış ve halatlı yakalama sistem, STOBAR’a sahip olacaktır.Yakıt ikmali yapmadan 10 bin deniz mili yani İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek ve 4 adet gaz türbininden oluşan ana tahrik sistemi ile 25 knots azami sürate sahip olacaktır. Yerli ve milli hava araçlarımızdan BAYKAR üretimi Kızılelma ve TB-3 ile TUSAŞ üretimi Hürjet ve ANKA-3 hava araçlarımız gemiden kalkış ve iniş yapabileceklerdir. Bununla birlikte gemide kullanılacak tüm sistemler için öncelikle yerli savunma sanayi firmalarımız ile birlikte çalışacağız” diye konuştu.
“50 adet insanlı ve insansız hava aracı kapasitesi olacaktır”
Geminin yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranına sahip olacağını belirten Uçar, “Öncelikle, geminin tasarımının tamamen tarafımızca yapıldığını ve inşasının da askeri tersanelerimizde planlandığını belirtmek isterim. Bununla birlikte, gemide yerli sistemlerin kullanılmasını hedefliyor ve yerli ve milli hava araçlarımız ile milli uçak gemimizde yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranı bekliyoruz” dedi.“Daha caydırıcı ve daha güçlü bir uçak gemisi”
SİHA gemisi TCG ANADOLU’nun ağabeyi olan milli uçak gemisi ile arasında boyut, deplasman, taşıyacağı hava aracı, seyir siası gibi birçok açıdan farklılıklar mevcut olduğunu ifade eden Doç. Dr. Uçar, şunları kaydetti: “Milli uçak gemimizin temel amacı sabit kanatlı uçaklar ve insansız hava araçları için bir deniz platformu sunmaktır. Bu maksatla TCG ANADOLU’dan daha geniş bir hava gücü barındırabilecektir. TCG ANADOLU’dan 2 kat daha büyük boyut ve deplasmana, daha uzun süre operasyon yapabilme kabiliyetine sahip olacaktır. Yani daha caydırıcı ve daha güçlü bir uçak gemisi olarak görev yapacak ve ülkemizin denizden hava gücünü aktarmasına ciddi imkân sağlayacaktır. Çalışmalarda gelinen durum itibariyle asgari 50 adet insanlı ve insansız hava aracı kapasitesi olacaktır.”“Milli uçak gemisine özel sessiz pervane tasarladık”
Milli uçak gemisi için hazırlanan özel tasarımlardan bahseden Uçar, “Milli uçak gemimizin tüm sistemleri üzerinde çalışmalar icra etmekteyiz. Ancak, bunlardan bazıları ileri mühendislik gerektiren ve yenilikçi yaklaşımları barındıran tasarımlardır. Örneğin, uçak gemimizin daha uzun süreli operasyon yapabilmesi için yakıt tüketimini azaltmak fayda sağlayacaktır. Bu maksatla, Dizayn Proje Ofisi olarak yakıt tüketimini azaltmaya yönelik yeni tip yumru baş tasarımı geliştirdik. Bu yeni tip yumru baş tasarımını ilk defa milli uçak gemisinde kullanacağız. Ve böylelikle yakıt tasarrufunda da ciddi bir kazanım elde edilecektir. Bununla birlikte, geminin su altı akustik izini azaltmak ve böylelikle düşman unsurlar tarafından tespit edilmesinin önüne geçmek amacıyla milli uçak gemisine özel sessiz pervane tasarladık. Ayrıca, gemimizin su üstü ve su altı patlamalarına yönelik ileri mühendislik gerektiren şok analizlerini icra ediyor, analiz sonuçlarına göre tasarım yaparak gemimizin patlamalara karşı dayanıklı olmasını sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. -
Minibüs sürücüsü küçük çocuğu ezip yoluna devam etti
Olay, dün saat 16.00 sıralarında İstanbul Esenyurt Namık Kemal Mahallesi’nde meydana geldi.
İddiaya göre, seyir halindeki minibüs sürücüsü İshak T., o sırada sokakta yürüyen D.S. isimli küçük çocuğa çarptı. Sürücü, çocuğun üzerinden geçerek yoluna devam etti. Çarpmanın etkisiyle yere düşen çocuğu görenlerin ihbarı üzerine sokağa ambulans ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralı çocuk, sağlık ekiplerince yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Olay sonrası kaçan minibüs sürücüsü polis ekiplerince yakalanarak karakola götürülürken İshak T., çocuğu fark etmediğini söyledi. Hastaneye kaldırılan D.S.‘nin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Kaza anı ise çevredeki bir güvenlik kamerasıyla saniye saniye görüntülendi.