Çalıştığı işyerinde, firma ismini kullanarak sosyal medyada grup kuran işçi, mesai arkadaşlarını da gruba üye yapınca olanlar oldu. Grupta, müstehcen paylaşımlarda bulunduğu iddia edilen işçi, kapı önüne konuldu. İşverenin güvenini sarstığı ileri sürülen işçi, soluğu İş Mahkemesi’nde aldı. Mahkeme, feshin haklı değil geçerli olduğuna hükmederek, davacı işçinin işe iade davasının reddine hükmetti. Karar, davacı işçi tarafından istinafa götürüldü.
Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda; davacının grup kurduğu ve profil resmi olarak firma logosunu kullandığı, grupta müstehcen içerikli paylaşımlarda bulunduğu hatırlatıldı. Kararda şöyle denildi: “Her ne kadar davalı tarafça sunulan telegram ekran görüntülerinde davacının kullanıcı adının yanında ‘kurucusu’ yazmakta ise de, davacı tarafça kurucu olduğunun kabul edilmediği, bu şekilde yazmasının tek başına davacının grubu kurulduğunun ispatı olamayacağı belirtilmiştir. Bu tür gruplarda başkaları tarafından kurucu / yönetici olarak atanmanın da mümkün olduğu, bu durumda davacının şirketin ismi ile grup kurduğunun, şirket logosunun davacı tarafça gruba eklendiğinin işverence ispatlanamadığı ortadadır. Ancak davacının müstehcen paylaşımları gördüğü halde grupta kalmaya devam ettiği, bu paylaşımların şirketin ismi ve logosunun bulunduğu grupta paylaşılmış olmasının şirket itibarını zedeleyecek davranışlar olduğunun davacı tarafından bilinmesi gerektiği de aşikardır. O halde davacının davranışlarının işverenin güvenini zedelediği ve işverenden artık davacı ile çalışmaya devam etmesinin beklenemeyeceği, iş akdinin davacının davranışları sebebiyle geçerli nedenle feshedildiğinin kabulü gerekeceği ve yerel mahkeme kararının usul ve yasa ile dosya içeriğine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.”
Etiket: işveren
-
Müstehcen sosyal medya grubu kurdu, tazminatsız kovuldu
-
İşçi ve İşveren Arasında Köprü Oluyor
Bursa ekonomisinin çatı kuruluşu BTSO, projeleriyle istihdama güç katmaya devam ediyor. BTSO Altıparmak Temsilcilik binasında Osmangazi Belediyesi ve İŞKUR işbirliğinde hizmet vermeye devam eden BTSO İstihdam Merkezi’nde Özen Grup ve Rollmech Otomotiv firması istihdam buluşması gerçekleştirdi. İş arayanların yoğun ilgi gösterdiği buluşmada, birçok vatandaş form doldurduktan sonra insan kaynakları yöneticileriyle yüz yüze görüşme imkânı buldu.
“Çok Hızlı Bir Şekilde Sonuç Aldım”
İstihdam buluşmasına katılan Oğuzhan Bulut, iş arayan her vatandaşın BTSO İstihdam Merkezleri’nden faydalanabileceğini söyledi. İstihdam ofisi uzmanlarının ilgilerinden memnun kaldığını belirten Bulut, “Formu doldurduktan sonra hiç beklemeden firmanın insan kaynakları görevlileriyle görüşme fırsatım buldum. Gerçekleştirdiğimiz görüşmenin hemen ardından beni firma yetkilisine yönlendirdiler. Süreç çok hızlı şekilde ilerledi. Bu merkez işverenler ile iş arayanlara adeta köprü görevi üstlenmiş. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.
“İş Arayan Herkes BTSO İstihdam Merkezinden Faydalanmalı”
BTSO İstihdam Merkezi’ne gelerek başvuru yapan Hüseyin Çakar, “Burada verilen hizmeti daha önce programdan faydalanan bir arkadaşımın tavsiyesiyle öğrendim. İş arayan herkes gönül rahatlığıyla bu merkezden faydalanmalı.”
İş başvurusu bulunan adaylardan Merve Ödemiş, İŞKUR’dan gelen mesaj aracılığıyla merkeze geldiğini ve görüşmesinin olumlu sonuçlandığını belirterek, “Merkezdeki uzmanlar çok ilgiydiler. Belgelerimi hazırlayıp en kısa sürede işe başlamayı planlıyorum.” diye konuştu. Hülya Deniz ise İstihdam Merkezi’nin iş arayanlar için önemli imkanlara sahip olduğunu belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.İstihdam Merkezi Firmalara Çözüm Üretiyor
Özen Grup İşe Alım Uzmanı Selçuk Gül, BTSO, Osmangazi Belediyesi ve İŞKUR’un organize etmiş olduğu iş görüşmesi planlamasında kurum olarak yer almaktan çok memnun olduklarını söyledi. Çok sayıda adayla görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Gül, “Yapmış olduğumuz görüşmelerden verimli sonuçlar alabiliyoruz. Burada görüşme gerçekleştirdiğimiz adayları doğrudan firmamıza yönlendirip işe alım süreçlerini hızlı şekilde sonuçlandırabiliyoruz. Bizim sektörümüz anlık olarak müşteriye hizmet sağlıyor. Üretimden ziyade müşteri odaklı hizmetlerimiz var. Bu nedenle personel açığımız olmamalı. Burada kurulan platformda bizlere istihdam konusunda önemli destekler sunuyor. Katkılarından dolayı BTSO, Osmangazi Belediyesi ve İŞKUR’a kurumum adına teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.
-
Asgari ücretin işverene maliyeti
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, asgari ücrete yapılacak ara zam oranını belirleme çalışmaları kapsamında bugün saat 11.00’de üçüncü kez toplandı. Toplantıya; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Başkanı Ergün Atalay ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol da katıldı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yaptığı üçüncü toplantının sona ermesiyle birlikte, yeni asgari ücret zammı da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklandı. Buna göre; yeni asgari ücret miktarı yüzde 34 artışla net 11 bin 402 lira oldu.
Yeni asgari ücretin işverene maliyeti 15 bin 761 liraya yükseldi
Ocak ayına göre brüt asgari ücret 3 bin 406 lira artarak 10 bin 8 liradan 13 bin 414 liraya, net asgari ücret ise 2 bin 895 lira artarak 8 bin 506 liradan 11 bin 402 liraya yükseldi. Brüt asgari ücretten işçi payı olarak bin 878 lira sigorta primi, 134 lira da işsizlik sigortası primi kesilecek. İşveren maliyeti olarak ise 2 bin 79 lira sigorta primi, 268 lira da işsizlik sigortası primi kesintisi yapılacak. Böylece 11 bin 759 lira olan asgari ücretin işverene maliyeti 4 bin 2 lira artarak 15 bin 761 liraya yükselecek.
-
Asgari ücrete zam gelecek mi ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki dünkü Kabine Toplantısı’nın ardından, “Asgari Ücret Tespit Komisyonumuzda çalışmalara başlıyoruz.” açıklaması, çalışma hayatı gündemini hareketlendirdi.
Gözler, doğrudan 7 milyondan fazla çalışanı, dolaylı olarak ise tüm vatandaşları ilgilendiren yeni asgari ücret rakamına çevrildi.
Bu kapsamda işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, brüt 10 bin 8 lira, net 8 bin 506 lira olarak uygulanan mevcut rakama yapılacak artışı belirlemek için ilerleyen günlerde toplanacak.
Komisyonun, Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK) 3 Temmuz’da açıklanacak haziran ayı enflasyonunun ardından oluşacak 2023’ün ilk 6 aylık enflasyon rakamını da dikkate alarak, yapılacak ara zam miktarını belirlemesi bekleniyor.
Asgari ücret nasıl belirleniyor?
Asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor. Komisyon, yeni asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında teamül üzerine aralık ayında 4 kez toplanıyor.
Bakanlığın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp oy çokluğuyla karar veriyor. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.
İşverene maliyeti 11 bin 759 lira
Asgari ücret, bir işçi için aylık brüt 10 bin 8 lira, vergiler ve kesintiler düştüğünde net 8 bin 506 lira 80 kuruş olarak uygulanıyor.
Asgari ücretin işverene toplam maliyeti, bir işçi için 11 bin 759 lira 40 kuruş. Bunun 10 bin 8 lirasını brüt asgari ücret, 1551 lira 24 kuruşunu sosyal güvenlik primi, 200 lira 16 kuruşunu işveren işsizlik sigorta fonu oluşturuyor.
-
Samimiyetsiz patron ve işçiye kötü haber
İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilmedi.
Haksız yere kovulduğunu öne süren işçi, İş Mahekmesi’nin yolunu tuttu. Davacı, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı işveren işçcinin samimiyetsiz olduğunu, işe başlamakta naz ettiğini öne sürdü. Mahkeme, işçinin işe iadesine karar verdi.Hükmü, davalı işveren istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, kararı onadı. İşe iade kararına rağmen işe başlatılmayan davacı işçi, işveren aleyhine icra takibi başlattı. İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin tahsili için icra takibi başlatıldı. Davalı patron takibe itiraz ederek durdurdu. Mahkeme’nin kapısını çalan davacı, İcra Müdürlüğü’nün icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve yüzde 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etti.
Davalı şirket davanın reddini talep etti. Mahkeme; işverenin işçiyi işe davetinin fesih tarihindeki işyeri ve görevine uygun olmadığı, bu suretle işçinin usulünce işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshinin netleştiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verdi. Davalı şirket avukatı kararı istinafa götürdü.Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. İşe iade davalarında hem patronların hem de işçilerin samimi olması gerektiğinin vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: “İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlanmamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve şartlar oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, hizmet alım sözleşmeleri, işyeri tescil belgeleri temin edilerek araştırılmalı ve sonucuna göre davalı şirketin işe davetinde ciddi ve samimi olup olmadığı belirlenmelidir. Davacının eski coğrafi işyerinde işe davet edilmemesinin zaruri olarak yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu araştırmalardan sonra davacı ve davalının işe iade konusunda samimi olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sonucuna göre, feshe bağlı hakların miktarı ile işe başlatmama tazminatına hak kazanıp kazanmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine oy birliği ile karar verilmiştir.”
-
“EYT konusunda arabuluculuk tutanakları olacaktır”
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili hususları düzenleyen kanun 3 Mart 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yaklaşık 5 milyon çalışanı etkileyen düzenleme kapsamında, 2023 yılında 2 milyon 250 bin kişi emekli olabilecek. Kanunun aradığı koşullara sahip olanlar, herhangi bir süre sınırı olmaksızın, SGK ve e-Devlet’ten başvuru yapabiliyor. EYT kapsamında emekliliğe hak kazananların bir kısmı emeklilik ardından çalışmaya devam etmeyi, bir kısmı ise gerçek bir emeklilik hayatına geçişi seçmeyi planlıyor. Hem işveren hem de çalışanların izlemeleri gereken yol ve haklarının neler olduğu konusunda bilgi veren Avukat Arabulucu Filiz Metin, emeklilik sürecinde tarafların haklarının korunması gerektiğine vurgu yaparak, “Alacağın belli bir rakama bağlanması, tarafların birbirini kırmasına, üzmesine neden olabilecek iletişim kazalarının giderilmesi gerekiyor. Ödemenin taksitlendirilmesi, kıdem tazminatını almadan çalışmaya devam edilmesi halinde, çalışanın bir hak kaybı yaşamaması, taraf iradelerinin ne şekilde olduğunun Adalet Bakanlığı Lisanslı arabulucularca resmi olarak kayıtlanması her iki tarafın da menfaatinedir. Tarafsız olan arabulucuların sürece dahil edilmeleri ile süreç yazılı ve resmi hale geleceği gibi, sürecin doğru yürütülmesi ile, anlaşma ve çalışma ilişkisinin istikrarı sağlanabilecektir” dedi.
“Söz uçar yazı kalır”
Emeklilik sürecinde işverenlerin ve çalışanların süreci arabuluculuk yolu ile yazılı ve taraf iradelerini net şekilde ortaya koyan arabuluculuk tutanakları ile ihtilaftan ari hale getirilmesine vurgu yapan Metin, “Zira arabulucular aynı zamanda avukat olduklarından, hukuki konulara vakıf olmalarının yanında, tarafların yukarıdaki şekilde farklı çalışma versiyonlarını tercih etmeleri halinde, bu ortak iradelerinin arabuluculuk tutanakları ile yazılı ve resmi hale getirilmesi her iki taraf bakımından da huzur ve hukuki güvenlik alanı sağlayacaktır. Söz uçar yazı kalır. Taraflar iradelerini arabulucu huzurunda ifade ederken, hiç konuşulmayan ya da mutabık kalınmayan konular veya ihtilaf halindeki konular netlik kazanacak, içeriği her iki taraf içinde uygun olan arabuluculuk tutanakları ile süreç yazılı ve resmi hale gelecektir. Arabuluculuk tutanakları her iki taraf için de bağlayıcı nitelikte olduğundan, ileri de aksine davranış söz konusu olamayacaktır” şeklinde konuştu.
“İhbar tazminatı çalışana ödenmez”
EYT kapsamında kıdem tazminatına da değinen Metin, “İşten istifa sureti ile ayrılıp, emekli olduktan sonra, yeniden aynı işyerinde işe devam etmek isteyenler kıdem tazminatlarını alma ya da almadan ikinci dönemde çalışmaya devam etme hususunda serbestler. Kıdem tazminatını almak isteyenlerin emeklilikle birlikte son giydirilmiş brüt ücrete göre hesaplanan kıdem tazminatlarını ve varsa diğer işçilik hak ve alacaklarını elde edecekler. İhbar tazminatı çalışana ödenmez. Bu durumda çalışanın emekli olduktan sonra, ikinci dönemdeki çalışması yeni bir iş ilişkisi gibi olacaktır. İkinci dönemde 5 yıl çalışırsa, işten ayrıldığında son giydirilmiş brüt ücreti üzerinden 5 yıllık kıdem tazminatı ve varsa diğer işçilik hak ve alacaklarını alacaktır. İlk dönemde almış olduğu kıdem tazminatı, ikinci dönem sonunda avans niteliğinde sayılmayacak ve iki dönemde ayrı ayrı hesaplamaya konu olacaktır” diye konuştu.
“Çalışanın yıllık izin hakları toplam çalışma süresine göre kullanılacaktır”
Çalışan emekli olup çalışmaya devam ettiğinde ise, yıllık izin süresi birinci dönemi de kapsayacak şekilde hesaplandığını belirten Metin, “Zira yıllık izin ihtiyacı, çalışanın yıllara yayılan yıpranması ve zamanla izin ihtiyacının artması sebebiyle, ilk dönem ve ikinci dönem bir bütün sayılarak toplam ne kadar izin hakedişi doğuyorsa çalışan bu kadar süre izin kullanacaktır. Çalışanın emekli olup kıdem tazminatını almadan işe devam etmek istemesi halinde de, ikinci dönem sonunda hesaplanacak olan kıdem tazminatı birinci ve ikinci dönem çalışma yılları toplamı üzerinden hesaplanıyor. Çalışan birinci dönemde 5 yıl, ikinci dönemde 3 yıl çalışmışsa, çalışana ödenecek olan kıdem tazminatı toplam 8 yıl dikkate alınarak, hiç çıkış, giriş yapılmamışçasına hesaplanıyor. Çalışanın çalışması karşılığı hak ettiği başkaca alacaklar varsa ayrıca kendisine ödenecektir. Yıllık izin hakları hiç çıkış ve giriş yapılmamış gibi düşünülerek, birinci ve ikinci dönem toplam çalışma süresi dikkate alınarak kullanılmaya devam edilecektir” ifadelerini kullandı.
-
EYT teklifi kabul edildi
EYT olarak bilinen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Kabul edilen maddelere göre, 8 Eylül 1999 tarihi dâhil olmak üzere, 9 Eylül 1999’dan önceye sigortalılık süresini mevcut mevzuata göre götürebilen her çalışan artık yaş şartına bağlı olmaksızın emekli olabilecek.
Her bir çalışan emekliliği hak edip emekli olduktan sonra aynı iş yerinde on gün içerisinde tekrar işe başlamadığı takdirde kanun teklifi bünyesinde yaklaşık 500 TL desteklemeyi Hazine üstlenecek.
Emekliliği hak eden taşerondan işçi kadrosuna geçen çalışanlar isteğe bağlı olarak emekli olabilecek ya da çalıştıkları işyerinde çalışabilme imkânına sahip olabilecekler.
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan işveren ve çalışanlara müjde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde İstanbul Ticaret Odası 140. Yıl Özel Ödülleri programında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda tüm işveren ve çalışanları ilgilendiren müjdeleri duyurdu. İşte yemek kartı, elektrik, doğal gaz ve ısınma yardımı ile ilgili müjdelere ilişkin haberin detayları…
‘YEMEK KARTI’ MÜJDESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında “İstanbul Ticaret Odası’na gelmişken bazı müjdeleri paylaşmamak olmaz. İlk müjdemiz çalışanlara ödenen yemek ücretlerini vergi istisna rakamlarının değiştirilmesiyle ilgilidir. Temmuzdan itibaren çalışanlara ödenen yemek parasının vergi istisnasını 34 liradan 51 liraya çıkardık. Yemek ödemelerinde restoran, lokanta ve yemek kartı kullanma zorunluluğunu kaldırıyoruz. Artık çalışanlara nakden ödenen yemek tutarları da vergi istisnası kapsamına girecektir. Böylece çalışanlara daha fazla alternatif sağlıyor, iş verenlerin üzerinden işlem maliyetini kaldırıyoruz.” ifadelerini kullandı.
ELEKTRİK VE DOĞAL GAZ ÖDEMELERİ
Öte yandan Erdoğan “2023 nisan ayından itibaren işverenlerin çalışanlara elektrik, doğal gaz ve ısınma desteklerinin 1000 liralık kısmını gelir vergisinden, sigorta prim kesintisinden muaf tutuyoruz.” açıklamasında bulundu.
-
İşverenlerin bordro oyunu bozuldu
Bir inşaat şantiyesinde çalışan işçi, iş bitimi sebebiyle kapı önüne konulunca soluğu İş Mahkemesi’nde aldı. Firmaya ait inşaat şantiyelerinde iş makinesi operatörü olarak çalışırken son şantiyeden iş bitimi nedeniyle gönderildiğini, yeniden işe çağırılmadığını, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürdü. Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, ulusal bayram, genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı patron ise iddiaları reddetti. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Davalı işveren istinaf yoluna başvurunca devreye giren Bölge Adliye Mahkemesi, mahkeme kararını ortadan kaldırdı. Kararı davacı temyiz edince dava dosyası Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal nitelikteki kararda, işverenlerin bordro üzerinde oynama yapamayacağına dikkat çekildi.
Kararda şöyle denildi:
“Tazminat ve alacakların hesabına esas ücretin hatalı belirlendiği, işverence imzasız ücret bordrolarının banka ödemeleri ile uyumlu hale getirilerek temel ücretin bölünmek suretiyle işçilik alacaklarının ödendiği şeklinde bir uygulama geliştirildiği ortadadır. Davacı, açıkça imzasız belgelere ya da ücret bordrolarına delil olarak dayanılmasına itiraz etmektedir. Bankaya yatan tutar ile uyumlu hale getirilmek için hazırlanan imzasız ücret bordrolarına, imzasız personel cari kartına ya da bu belgelerde yazan tahakkuk ya da avans miktarlarına değer verme imkanı bulunmamaktadır.
Buna karşın, Bölge Adliye Mahkemesince imzasız ücret bordrolarına değer verecek şekilde ‘bordro net’ ve ‘ödenecek tutar’ şeklinde bir ayrıma gidilmesi doğru olmamıştır. Şu halde; fazla çalışma ücreti alacağı bakımından varsa sadece kabul edilen ücrete göre ödenmesi gereken aylık tutarı aşan miktarda bankaya yatan tutarın mahsubu yerine denetime elverişli şekilde de gösterilmeyen ve imzasız ücret bordrolara değer verir şekilde yapılan bir hesaplama ile sonuca gidilmesi yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Aynı şekilde; somut uyuşmazlıkta, yıllık ücretli izin kullandırdığını ispatla yükümlü olan işveren tarafından dosyaya imzalı yıllık ücretli izin cetveli ya da eşdeğerde bir belge sunulmamış olup yıllık ücretli izin tahakkuku bulunan ücret bordroları da imzasızdır. Bu husus da bozmayı gerektirmiştir.”
-
Boş senet imzalatan işverenler için karar
Hukuka aykırı bir şekilde çalışanlara işe girişte boş senet imzalatan işverenler için Yargıtay’dan karar çıktı. Yüksek mahkeme; işçiden boş senet alan işverenin, iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçunu işlediğine hükmetti.
Mahkemeye başvuran bir grup işçi, patronlarının işe başlarken kendilerinden boş senet aldığını öne sürdü. Mahkeme, davanın düşürülmesine hükmetti. Kararın temyiz edilmesiyle devreye Yargıtay 18. Ceza Dairesi girdi.
Yargıtay kararında; Türk Ceza Kanunu’nda hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlâl eden kişiye, mağdurun şikâyeti hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verileceği yönündeki yasa maddesi hatırlatıldı.
Kararda şöyle denildi: “Sanıkların, şikayetçilerden kıdem tazminatı, iş kazası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan uygulanacak cezalar gibi durumlarda şirket bütçesinden bir ödeme yapılmamasını önlemek amacıyla, alacaklısı, tarihi ve miktarı olmayan senetler alınacağını, vermek istemeyenlerin işten çıkarılacağını söyledikleri ortadadır. Sanıkların eyleminin TCK’nın 119. maddesi kapsamında birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmiş olup olmadığı tartışılarak, suçun kovuşturulmasının şikayet koşuluna bağlı olmadığı tespit edilmeksizin şikayetin süresinde olmadığı gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırıdır.”