Etiket: iyi parti

  • Muharrem İnce: “Yüzde 51 için yola çıkıyorum”

    Muharrem İnce: “Yüzde 51 için yola çıkıyorum”

    Parti kuracağı iddiaları siyaset gündemini çalkalayan Muharrem İnce, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya bomba açıklamalarda bulundu. İnce “Ben bir parti kurmuyorum. Ben yola çıkıyorum. Yüzde 31’le bıraktım. Şimdi onu yüzde 51’e çıkarmak için yola çıkıyorum” dedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalar yapan İnce, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayı kesinlikle Abdullah Gül’dü. CHP’den birini asla düşünmüyordu. Ama onun bu planını Meral Akşener bozdu. Açık söylüyorum ben Akşener sayesinde aday oldum” diye konuştu

    CHP’den ayrılıp parti kuracağı iddiaları ile siyaset gündeminden düşmeyen Muharrem İnce sosyal medya paylaşımları dışında ilk kez açıklamalarda bulundu.

    Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya konuşan İnce, siyaset gündemini sarsacak ifadeler kullandı.

    Bir dönem çok konuşulan “Muharrem İnce Beştepe’de Erdoğan’la görüştü” iddialarına yanıt veren İnce, şunları kaydetti:

    “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na giden bir CHP’li var ama o ben değilim. Gidenin kim olduğunu da biliyorum. Bir genel başkan yardımcısı gitti Saray’a, Tayyip Erdoğan’a. Bana asıl dokunan Kemal Bey’in Fox TV’deki sabah programına çıkıp ‘Kimin gittiğini biliyorum’ diyerek beni ima etmesi oldu. Kemal Bey’i aradım hemen. ‘Biliyorsanız çıkıp açıklayın. Yoksa ben çıkıp sert konuşurum’ dedim. Açıklamadı.”

    “AKŞENER SAYESİNDE ADAY OLDUM”

    Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl aday olduğunu da anlatan İnce “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayı kesinlikle Abdullah Gül’dü. CHP’den birini asla düşünmüyordu. Bütün arzusu Abdullah Bey’i aday göstermekti. Ama onun bu planını Meral Akşener bozdu. Açık söylüyorum ben Akşener sayesinde aday oldum” dedi.

    “O GECE ‘SARHOŞTU’ İDDİASINI TUNCAY ÖZKAN YAYDI”

    Seçim gecesi yaşananlara da değinen İnce, CHP’de kendisine yönelik tavrın Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından başladığı dile getirip o geceyle ilgili çarpıcı bir iddiaya da gündeme getirdi. O gece sarhoş olduğu söylentilerini Tuncay Özkan’ın dillendirdiğini ifade eden İnce sözlerini şöyle sürdürdü.

    “Ben seçim kampanyasını çok iyi götürdüm ama yenilgiyi kötü yönettim. Çok kötü yönettim. Tuncay Özkan seçim gecesi ile ilgili olarak Levent Gültekin’e ‘Muharrem İnce o gece sarhoştu’ diyor. O da bunu yayıyor. Yahu o gece yanımda birçok partili var. Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay var. Bekledim ki, biri de çıksın ‘Değildi. Beraberdik’ desin. Hiçbiri çıkmadı. Ardından bu Saray’a gitme meselesini birileri kurguladı. Ben de bu iftiraya dava açtım. Genel Başkanımıza da dedim ki, ‘Parti de dava açsın’ ama açmadılar. Niye açmadılar sormak lazım. Ben Beştepe’ye Saray’a gitsem gizli gitmem. Açık açık giderim. Twitter’dan duyurur giderim. Çünkü bugünkü sisteme göre ben ana muhalefetim. Tayyip Erdoğan’ın rakibi Kemal Kılıçdaroğlu değildi, bendim. Bu yüzden isteseydim açık açık gider görüşürdüm. Gitmedim. O da yetmedi şimdi bir de bölücülük meselesi çıktı.

    “YÜZDE 51 İÇİN YOLA ÇIKIYORUM”

    Parti kuracağı iddialarına da açıklık getiren İnce:

    “Ben bir parti kurmuyorum. Ben yola çıkıyorum. Yüzde 31’le bıraktım. Şimdi onu yüzde 51’e çıkarmak için yola çıkıyorum. Bu yol Diyarbakır’da karpuz tarlasına gidiyor. Diyarbakır’da kardeşlerimle karpuz toplayacağım, Sümbül Deresi’nde işçilerle olacağım, Rize’de çay toplayacağım. Yollara çıkıyorum, halka emanet edeceğim kendimi. Parti kurmuyorum. Halkla beraber yola çıkıyorum. Harekete geçiyorum. Bir hareket başlatıyorum. Halkla beraber. Bu hareket yarın bir partiye dönüşür mü, yoksa partiler o hareketi arkasına mı takılır bilmem. Ben yola çıkıyorum. Ben yüzde 9, yüzde 10, yüzde 12 ya da yüzde 49 için çıkmıyorum yola. Yüzde 51 için çıkıyorum.”

  • İyi Parti: “Türk Lirasına sahip çıkılması konusunda güven verilmeli”

    İyi Parti: “Türk Lirasına sahip çıkılması konusunda güven verilmeli”

    İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı İsmail Tatlıoğlu, kısa vadede Cumhur İttifakı’nın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) bağımsızlığı konusunda kamuoyunu inandırıcı bir deklarasyon ilan etmesi gerektiğini söyledi.

    Tatlıoğlı, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, hafta başından bu yana döviz kurlarında yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    Kısa vadede TCMB’nin ve ekonomi yönetiminin piyasanın güven duyacağı isimlerle değiştirilmesi gerektiğini belirten Tatlıoğlu, “Cumhur İttifakı’nın TCMB bağımsızlığı noktasında kamuoyunu inandırıcı bir deklarasyon ilan etmesi gerekiyor.” dedi.

    Kısa vadede sosyal güvenlik reformuna ve varlık fonunun denetime tabi tutulmasına ihtiyaç olduğunu aktaran Tatlıoğlu şöyle devam etti:

    ”Kamu özel iş birliği ödemelerini ve taahhütlerinin ödemeleri düzenlenmelidir. Türkiye’de Hazine’nin örtülü yahut açık tüm borç garantilerinin, risk yönetimi ilkelerine uyularak, yeniden gözden geçirilmesi ve Türk lirasına sahip çıkılması konusunda güven verilmelidir.”

    Türkiye’nin bir fakirleşme ve yoksullaşma süreci yaşadığına değinen Tatlıoğlu, 2008 yılında önce 10 bin 500 dolara ardından 12 bin dolara kadar çıkan kişi başına düşen milli gelirin de gerilediğini sözlerine ekledi.

  • İyi Partili Özel’den mısır çağrısı: Taban fiyatları revize edilmeli

    İyi Partili Özel’den mısır çağrısı: Taban fiyatları revize edilmeli

    İYİ Parti Yenişehir İlçe Başkanı Ercan Özel; “2019 yılında ton başına 1.150 lira olan mısır alım fiyatı bu sene 1.325 lira olarak açıklandı. Maliyet hesaplaması göz önüne alındığında bu rakam çiftçilerimizin beklentilerinin çok altında kaldı.” dedi.

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin mısır taban fiyatını açıklamasının ardından Yenişehirli mısır üreticilerinin kendisini aradığını söyleyen Özel; İlçemizde ki mısır üretimi ile ilgili Ziraat Odası Başkanı Sayın Sadi Aktaş ve tohumluk mısır firmalarının yöneticileri ile bir araya gelerek sorunu detaylı olarak masaya yatırdık” dedi.

    Tohum firmaları tarafından Yenişehir’in tohumluk mısır üretiminde oldukça verimli bir bölge olarak görüldüğüne vurgu yapan Özel; “Tohumluk mısır üretiminde Yenişehir, Bursa ilçeleri arasında 1. sırada yer alıyor. Yenişehir’de 2020 yılında 25.000 dönümün üzerinde tohumluk mısır ekimi yapıldı. Her geçen yıl ekim dönüm sayısı artıyor. İlçemizde Ağustos ayı sonu sonunda toplamda 150.000 ton’luk mısır hasatına başlanması bekleniyor.” dedi.

    MISIR ÜRETİMİ 6 MİLYON TON, YURTDIŞINDAN İTHALAT 3.5 MİLYON TON

    İYİ Parti İlçe Başkanı Özel; “Yaptığımız araştırmalarda mısır üretiminde Türkiye’nin kendine yeterlilik oranı yüzde 70 olarak görülüyor, yüzde 30 oranında ise ithalat yapılıyor. Türkiye’de yıllık 6 milyon ton mısır üretiliyor, tüketim ise 9,5 milyon ton civarında aradaki fark ise ithalatla kapatılıyor. Oysa üreticiye yeterli destek verilse Türkiye mısır üretiminde kendi ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilir. Mısır ithal etmek için Türkiye yılda 600 milyon dolar parayı dışarıya ödüyor. İthalata verilen bu parayı biz kendi yerli üreticilerimize teşvik olarak versek, mısır üretiminde ülke olarak kendi kendimize yeter hale geliriz” şeklinde konuştu.

    “İTHALATIN ÖNÜNÜ KESİN, MISIR ÜRETİCİSİNE DESTEK OLUN”

    Pandemi sürecinde tarımsal ürünlerin öneminin, bir kez daha gün yüzüne çıktığını ifade eden Özel, “Çiftçilerimize ve tarıma destek verilmesi gerekiyor. Tarıma ve çiftçiye destek verilirse, üreticilerimiz tarımsal manada ülkemizin kalkınması için daha güçlü duruma gelecektir.

    Çiftçilerimizden gelen talep üzerine onlar adına Yenişehir’den Tarım Bakanı Sayın Pakdemirli’ye sesleniyoruz; “Eğer gerçekten milli ve yerli iseniz bir ay sonra hasadı yapılacak olan mısırda üreticiye gerekli müjdeyi verin. İthalatın önünü kapatın, uygun bir taban fiyat belirleyin, mısır üreticisinin yanında olduğunuzu gösterin” açıklamasında bulundu.

  • Akşener’den ‘Evine dön’ diyen Bahçeli’ye yanıt

    Akşener’den ‘Evine dön’ diyen Bahçeli’ye yanıt

    Nevşehir’de ziyaretlerde bulunan İYİ Parti lideri Meral Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “evine dön” çağrısı ile ilgili gazetecilere açıklamalarda bulundu.

    Akşener’in açıklaması şu şekilde:

    “Siyasi magazin konularında konuşmayı ve siyasetçilerin ita amiri gibi parmak sallama pozisyonunda olmayı siyasi nezaketle hiç bağdaştırmadığımı söylemek istiyorum. Sayın Bahçelinin en önemli özelliği ısrarla kendisinin ısrarla altını çizdiği nezaketidir.

    Türkiye’nin özellikle ekonomiyle ilgili problemler yaşadığı dönemde üzerine salgın yaşadığımız dönemde esnafımızın, işçimizin, işsiz gençlerimizin, tarımımızın bir çok problemi varken, milletin sesini duymak yerine, o sese bir cevap vermek yerine siyasi magazinle meşgul olmasını hiç hoş bulmadığımı söylemek isterim.

    Sayın Erdoğan’a şunu söylemek isterim: Lütfen ortağınızı bize sardırmaktan alın, gerekli ilgiyi gösterin lütfen. Bizim derdimiz millettir, milletin sesidir.”

    BAHÇELİ NE DEMİŞTİ?

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı çağrı siyasetin gündemini allak bullak etti.

    “Zillet İttifakı’nın üç asıl ortağından ikisinin, yani CHP ile örtülü ortak HDP’nin Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’e menfi yaklaşımı ortadadır. Ancak İYİ Parti Genel Başkanı son hareketiyle onlardan ayrışmış, ayrı düşmüştür. Meral Hanım’ın kendisi adına hayırlı bir gelişmedir” ifadelerini kullanan Bahçeli, “Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde evine dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır” demişti.

  • İYİ Parti’den Bahçeli’ye jet yanıt

    İYİ Parti’den Bahçeli’ye jet yanıt

    İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi Ümit Dikbayır, partisinin Genel Başkanı Meral Akşener’e “Evine dön” çağrısı yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye çok sert yanıt verdi: Biz zaten evimizdeyiz… Başkalarının kuyruğuna takılıp, evin yolunu kaybedenler düşünsün!

    Ne olmuştu?

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti lideri Akşener’e çağrıda bulunarak, “Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde EVİNE dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. EVİNDE rahatı ve huzuru bulacaktır. İkbal ile idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, kaldı ki zillete düşmektense EVDE olmak isabetli bir tercihtir” ifadelerini kullandı.

  • Bahçeli’den Akşener’e ‘Evine dön’ çağrısı

    Bahçeli’den Akşener’e ‘Evine dön’ çağrısı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti lideri Meral Akşener’e ‘evine dön’ çağrısında bulundu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti lideri Akşener’e de çağrıda bulunarak, “Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde EVİNE dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. EVİNDE rahatı ve huzuru bulacaktır. İkbal ile idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, kaldı ki zillete düşmektense EVDE olmak isabetli bir tercihtir” ifadelerini kullandı.

    MUHARREM İNCE’NİN SİYASİ PARTİ KURACAĞI İDDİASI

    Devlet Bahçeli, Muharrem İnce’nin siyasi parti kuracağına ilişkin iddialara da yanıt vererek, ”CHP’de sular durulmaz, nitekim kaynayan tencere kapak tutmaz” açıklamasında bulundu.

    ”KÖKÜNDEN KOPAN OLUŞUM ÇOK YAŞAMAZ”

    Devlet Bahçeli sözlerine şunları da ekledi:

    ”37.Olağan Büyük Kurultay bir fırsattı, belki de bu fırsat kapısı ardına kadar açıldı. CHP, vaki geleneğiyle vahim gerçeği arasında kalmanın ağır sıkıntısını yaşıyor. Bana göre kökünden ve tarihinden kopan hiçbir sosyal ve siyasal oluşum çok yaşamaz.

    CHP iktidar hedefini falan bırakıp, girdiği tünelde karşısından gelen tehlikeli ışığa kafa yormalıdır. Bu ışık kurtuluş değil, şiddetli çarpışmadır, dağılmadır, parçalanmadır”

  • Karım beni aldattı dedi, başka kadınlarla fotoğrafları çıktı

    Karım beni aldattı dedi, başka kadınlarla fotoğrafları çıktı

    Antalya’nın Elmalı Belediye Başkanı İYİ Partili Halil Öztürk ile eşi Sümeyra Tilki’nin (31) ‘yasak aşk’ yaşadığını ileri süren Ahmet Tilki’nin (38), evli bir kadınla fotoğrafları ortaya çıktı. Sümeyra Tilki, Ahmet Tilki’nin o fotoğrafların evlenmeden önce çekildiğine yönelik iddiasına, “Bu fotoğrafları ortak yaşadığımız evde buldum. 3 adet cep telefonuyla beraber. Ayrıca bu kadınla da telefon konuşmaları var, dokümanlar mevcut” cevabı verdi.

    Elmalı ilçesinde yaşayan Ahmet Tilki’nin, eşi Sümeyra Tilki ile Belediye Başkanı Halil Öztürk’ün ‘yasak aşk’ yaşadığına ilişkin iddialarıyla ilgili olayda, yeni gelişme yaşandı. Asıl aldatılan kişinin kendisi olduğunu öne süren Sümeyra Tilki, Ahmet Tilki’nin başka bir kadınla fotoğrafını paylaştı.

    ‘HER ŞEYİN NEDENİ BU FOTOĞRAF’

    Sümeyra Tilki, Ahmet Tilki’nin bu evli kadınla çektirdiği fotoğrafın her şeyin nedeni olduğunu iddia ederek, “Kendisi benimle evliyken evli bir kadınla ilişki yaşıyordu. Ben bunu öğrenince deliye döndü. Zaten fotoğraflar ortada. Herkese ahlak dersi veriyor ama evli, çocuklu bir kadınla birlikte olmaktan da geri durmuyor” dedi.

    ‘TELEFON KAYITLARI DA VAR’

    Ahmet Tilki’nin o kadınla fotoğraflarının yanı sıra telefon kayıtlarının da olduğunu aktaran Sümeyra Tilki, “Bu belgeleri boşanma davamda delil olarak sunacaktım. Ama artık ipin ucu kaçtı. Herkes kendisinin nasıl bir insan olduğunu görsün. Mahkemede fotoğraf, ses kayıtları ve benle evliyken o kadınla yaptığı yazışmaları delil olarak sunacağım” diye konuştu.

    ‘3 TELEFONLA RESİMLERİ SAKLAMIŞ’

    Ahmet Tilki’nin, fotoğrafın 2015-2016 yılına ait olduğu sözlerine yanıt veren Sümeyra Tilki, “Eski bir ilişki ise neden halen benimle birlikte yaşadığı evde 3 adet cep telefonu ve bu resimleri saklamış? Ayrıca bu kadınla da telefon konuşmaları var, dokümanlar mevcut. Kendisi de çok iyi biliyor” dedi.

    ‘KİMSEDEN PARA ALMADIM’

    Öncesinde ilçe jandarma komutanı ile nişanlandığına yönelik eşinin açıklamalarına da yanıt veren Sümeyra Tilki, şöyle konuştu:

    “Bu nasıl bir ahlaksızlık. Benim geçmişteki ilişkilerim kimseyi ilgilendirmez. Geçmiş ilişkilerimin basına yansıtılması büyük terbiyesizlik. Ayrıca bahsi geçen kişiyle nişanlılığımız kötü bir şekilde bitmedi. Ortak almış olduğumuz medenice bir kararla bitti. Kendisine halen sonsuz saygı duyarım. Evlenmeden önceki hiçbir özelim hakkında ne Ahmet Tilki’ye ne de arkasındaki zavallılara hesap verecek en son kişiyim. Bu kadar seviyesiz duruma düşebileceklerine şaşırmadım. ‘Kirli ilişkiyi örtmek için Halil Öztürk, Sümeyra ve babasını parayla yanına çekti’ demiş. ‘Namusumu, şerefimi parayla satacak kadar şerefsiz değilim’ demiş. Halen resmi nikahlı olduğu eşini bu denli çirkin bir oyunla medyanın karşısına çıkaran adamın namus ve şeref seviyesini sorgulamak gerek. Allah’a şükür ki ne babamın ne de benim paraya ihtiyacımız var, bilenler bilir. Kimseden para almadım. Ahmet Tilki gibi rezil bir vaziyette kamera karşısına geçip tilkice hareketlerle duygu sömürüsü yapmadık. Asıl paraya ihtiyacı olan, kendini acındıran ve ‘acaba birileri bana iş verir mi’ diye yüzünü tanıtmak isteyen bir zavallı. Kınıyor ve gülüyorum.”

    İSİMLERİ BİLEKLİK VE TABAKTA

    Sümeyra Tilki, eşinin adı ve birlikte olduğunu iddia ettiği kadının isimlerinin yer aldığı bir bileklikle porselen tabağın fotoğraflarını da paylaştı. Kaligrafiyle isimlerin yazılı olduğu tabaktaki ‘Seni çok seviyorum’ ibaresi dikkati çekti.

  • Meral Akşener: “Alparslan da Fatih de Atatürk de bizimdir”

    Meral Akşener: “Alparslan da Fatih de Atatürk de bizimdir”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Diyanet İşleri Başkanlığı makamının kendileri için kıymetli bir makam olduğunu belirterek, “Siz utanmadan Ayasofya’yı düşmandan kurtaran ecdada saygısızlık ederken, 16 Türk adasında Yunan bayrakları, dalgalanmaya devam ediyor. Onlar şanlı bayrağımızı ateşe vererek milli onurumuza hakaret ediyor ama siz hala Mustafa Kemal’le uğraşıyorsunuz. Yazıklar olsun.” dedi.

    Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasına Mersin’deki kazada şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, yaralılara da şifa dileyerek başladı.

    14 gün boyunca Ankara’da karantinada olduğunu ve bir sorunla karşılaşmadan süreci tamamladığını anlatan Akşener, Kovid-19’a yakalanan koruma polisinin de sağlığına kavuştuğunu bildirdi.

    Karantinada olduğu için bazı programlara katılamadığını dile getiren Akşener, Ayasofya Camisi’nin tamamen ibadete açılmasıyla ilgili programa da bu nedenle katılamadığını vurguladı.

    “Ayasofya’da ibadet etmeyi, dua etmeyi ben de istedim. Ancak maalesef olmadı. İnşallah ilk fırsatta ziyaret edeceğim.” diyen Akşener, hükümetin Ayasofya’ya ilişkin tutumunu, “Sayın Erdoğan ve arkadaşları, uyarılarımıza rağmen dayanamadılar ve hepimizin ortak değeri olan Ayasofya’dan, siyasi rant devşirme telaşına düştüler.” ifadeleriyle eleştirdi.

    Meral Akşener, dün Ayasofya’nın açılmasına itiraz edenlerin, bugün “Ayasofya Fatihi” pozları verdiğini öne sürerek, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesine ilişkin sürece değindi.

    Akşener, şöyle konuştu:

    “Sürekli Vakıflar, Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, 2004 yılında Başbakanlığa dilekçe verip, Ayasofya’nın müze olması kararının iptalini istiyor. Başbakanlıktan dilekçelerine cevap alamayınca, 2005 yılı başında mahkemeye başvuruyorlar. Bursa 2. İdare Mahkemesi kanalıyla, Danıştay Başkanlığı’na gönderilen evrakta Başbakanlık, derneğin müracaatına yasal süresi içinde cevap vermediği için suçlanıyor ve dava başlıyor. O günün Başbakanlığı, bugünün Cumhurbaşkanlığı ne istiyor biliyor musunuz? Bu davanın reddini istiyor. Yani ‘Ayasofya müze olarak kalmalı.’ diyor. ‘Eğer ibadete açılacaksa, bu yargının değil, bizim, yani yürütmenin inisiyatifindedir.’ diyor. Peki gereğini yapıyor mu? Hayır. Davanın reddini isteyip oturuyor. Hatta Sayın Erdoğan bizzat çıkıp, ‘Önce Sultanahmet’i doldurun.’ diyor. Sonra, Danıştay ibadete açılma kararını verince, aynı iktidar meydana çıkıp, ‘Ben yaptım’ pozlarıyla caka satıyor.

    Başvuran bir dernek. Dilekçeyi sümen altı edip cevaplamayan, dönemin başbakanı Sayın Erdoğan. Kararı veren mahkeme ve Danıştay. Ama propagandist medyaya bakarsan bu işin kahramanı iktidar. Hem de bizzat o davanın reddini isteyen iktidar. Yine bir riyakarlık, yine vatandaşı değil, kendi ikbalini düşünme hastalığı.”

    İlk günden itibaren hükümete “Ayasofya’yı ibadete açın, ama siyasete kapatın” uyarısında bulunduklarını hatırlatan Akşener, ancak iktidarın, “Allah’ın evine siyaset sokma hastalığından bir türlü kurtulamadığını, ortak değerleri suistimal etmekten geri kalmadığını ve karar sürecinde gösterdikleri riyakarlığı, açılış programındaki sözleriyle bambaşka bir boyuta taşıdığını” ileri sürdü.

    “Alparslan da Fatih de Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir”

    Ayasofya’nın açılış programında “Selam olsun Anadolu’nun kapılarını açan Alparslan’a, Selam olsun İstanbul’u fetheden Fatih’e, Selam olsun, İstanbul’a ve Ayasofya’ya istiklalini yeniden kazandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e” açıklamasını beklediklerinin altını çizen Akşener, “Söylenmesi gereken buydu. Ecdadımıza ve tarihimize saygının gereği buydu. Devlet insanlığına, cumhurun başkanlığına yakışan buydu. Ama bu bile efendilere zor geldi. Bırakın saygıyla selamlamayı, saygısızlık etmekte hiçbir beis görmediler. Böylesine güzel bir günde bile düşmanlık etmekten utanmadılar.” değerlendirmesinde bulundu.

    Türk tarihinin bir bütün olduğuna dikkati çeken Meral Akşener, konuşmasın şöyle sürdürdü:

    “Alparslan da Fatih de Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir. Tarihte Atatürk’e düşman olup da Türk’e dost olan çıkmamıştır. Bunun tek bir istisnası bile yoktur. Çünkü Atatürk; Asya’dan Akdeniz’e, bir kısrak başı gibi uzanan bu memleketin ve büyük Türk Milleti’nin, mavi gözlü bozkurdudur.

    Ayasofya’da, makamının ve sıfatının gereğini yapıp, gönülleri kazanmak yerine, lanetlerden bahsedenlere sesleniyorum: Hastanede koşa koşa ziyarete gittiğiniz, ‘keşke Yunan kazansaydı’ diyen fesliyi örnek alıp, tarihi delik deşik edeceğinize işgal kuvvetlerini dize getirenlerle, Sevr’i yırtıp atan ve Misakımilli’yi çizenlerle gurur duyun. Kuvayımilliyecilerin katlinin vacip olduğuna fetva veren, Durrizade gibi alçaklardan feyz alıp, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına lanet okuyacağınıza oturduğunuz koltuğun ilk sahibi olan, İstanbul Hükümeti’nin idama mahkum ettiği Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi Hocamızla gurur duyun. Yunan’a ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’le, Çanakkale geçilmez diyen 57. Alayla, söz verdiği saatte Çiğiltepe’yi alamadı diye canına kıyan Albay Reşat’la, Kara Fatma’yla, 200 kiloluk top mermisini namluya süren Seyit Onbaşı’yla gurur duyun.”

    Kurtuluş Savaşı’nın, İslam ülkelerinin bağımsızlığını kazanması için bir psikolojik eşik olduğunu ve Müslümanların, Mustafa Kemal’in büyük zaferinden ilham aldığını belirten Akşener, şunları söyledi:

    “Kalın kafalara girememiş olsa da Türk olmak bir şereftir. Türk tarihine, hakkıyla sahip çıkmak bir şereftir. İstiklal Mücadelemizin önderi Gazi Mustafa Kemal’i anmak, bir şereftir. Sizler bu şerefle yaşamamayı tercih edebilirsiniz. Bu sizin sorununuz. Rahmetli Elçibey’in dediği gibi ‘Allah’ın bahşettiği şerefi istemeyene, biz zorla şeref verecek değiliz.’

    Ama unutmayın ki bağımsızlığı sağlamak için ödenmiş bedeller var. O bedeli tereddütsüz göze alıp, toprağa düşenlere, saygı göstermek zorundasınız. Bu bir lütuf değil, hem dinimizin hem de töremizin gereğidir. Allah-Muhammed aşkına, Muhammed-Ali aşkına; Atatürk’le alıp veremediğiniz nedir kardeşim sizin? Vatanı işgale yeltenen Yunanlılar, Fransızlar, İngilizler, Mustafa Kemal’e düşman olsa anlarım. Ama siz neden düşmansınız? Buradan iktidardakilere sesleniyorum; Diyanet İşleri Başkanlığı bizim için kıymetli bir makamdır. Ama şunu söylemeden de geçemem. Siz utanmadan Ayasofya’yı düşmandan kurtaran ecdada saygısızlık ederken, 16 Türk adasında Yunan bayrakları, dalgalanmaya devam ediyor. Onlar şanlı bayrağımızı ateşe vererek milli onurumuza hakaret ediyor ama siz hala Mustafa Kemal’le uğraşıyorsunuz. Yazıklar olsun.”

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının öz yurdunda, beş vakit ezan sesinin yankılandığı Türk vatanında, şan, şeref ve nur içinde yattığını ifade eden Akşener, ‘önce vatan’ diyenlerle, atasını bilmeyen vatansızlar arasındaki farkın bu olduğunu söyledi.

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı eleştiren Meral Akşener, “Göreve geldiği günden bu yana, İstiklal kahramanları için bir hayır duayı bile çok gören Ali Erbaş, bu sefer de utanmadan onlara lanet okumaya kalktı. Varsın onlar günlerini aynı vefasızlıkla, aynı nankörlükle aynı kadir kıymet bilmezlikle geçirmeye devam etsinler.” dedi.

    Akşener, salonda bulunanları İstanbul’u ve Ayasofya’yı yeniden özgürleştiren kahramanların ruhuna fatiha okumaya davet etti.

    İstanbul Sözleşmesine ilişkin tartışmalar

    Kadın cinayetlerine de değinen Akşener, Türkiye’nin, 34 OECD ülkesi arasında, kadına yönelik şiddet olaylarında birinci sırada olduğunu iddia etti. Akşener, bu yılın Ocak ayında 27, Şubat ayında 22, Haziran ayında ise 27 kadının öldürüldüğünü vurguladı.

    Muğla’daki Pınar Gültekin cinayetine ilişkin de Akşener, kadınların korku içinde yaşadıklarını ve kendilerini güvende hissetmediklerin belirtti.

    Türkiye’de son 10 yılda 3 bin kadının öldürüldüğünü belirten Akşener, Türkiye’nin bu utançtan kurtulmak zorunda olduğunu vurguladı.

    İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin tartışmaları anımsatan İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “Sayın Erdoğan’ı bir kez daha yaptığı ender iyi işlerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek yerine, sözleşmenin maddelerini hakkıyla uygulamaya çağırıyorum. Bir avuç ahlaksızın hayallerini gerçekleştirmek uğruna, kadınlarımızı mağdur etmenize izin vermeyeceğiz. Bir avuç özgüvensizin egolarını eylemek uğruna, İstanbul Sözleşmesi’ni feda etmenize izin vermeyeceğiz. Çünkü, İstanbul Sözleşmesi yaşatır.” şeklinde konuştu.

    Turizm sektöründe yaşanan sorunlar

    Turizm sektöründe yaşanan sorunlara işaret eden Akşener, turizmin yalnız döviz geliri açısından değil, istihdam açısından da çok önemli bir sektör olduğuna dikkati çekti.

    Sektörün zor durumda olduğunu öne süren Akşener, Fethiye’den Çalış Turizm ve Tanıtım Derneği Başkanı Mete Ay’ı turizm sektöründe yaşanan sıkıntıları dile getirmek üzere kürsüye davet etti.

    Akşener, Türkiye’nin son 10 yılda, 370 milyar dolar cari açık verdiğini, bu açığın 290 milyar dolarının, turizm gelirleriyle finanse edildiğini, turizmin tek başına ihracatın 5’te 1’i kadar döviz kazandırdığını dile getirdi.

    Turizmdeki yükselişin, 1980’li yıllarda başladığını anımsatan Akşener, 40 yıldır yapılan yatırımların ve birikmiş sermayenin heba edildiğini savundu.

    Fransa’da, salgının en az hasarla atlatılabilmesi için turizme ayrılan kaynağın 18 milyar avro olduğunu, İspanya ve İtalya’daki desteklerin de benzer boyutlarda olduğunu anlatan Akşener, “Akdeniz Çengeli olarak anılan bölgedeki tüm rakiplerimiz, turizme yönelik kapsamlı finansman paketleri açıkladılar. Bizde ise ‘Türk Ekonomisi’nin sigortası, gözbebeğimiz’ dediğimiz turizm, salgın sürecinde müteahhitlerin gördüğü kadar bile destek göremedi. Turizm sektörünün acilen nefes alması gerekiyor. Sektörde 4 bin işletme, 1 milyon yatak kapasitesi var. İhtiyaç duyan turizmciye, yatak başına 5 bin lira, bir yılı faizsiz olmak üzere, 3 yıllık işletme kredisi sağlayın. Kamu ve turizm sektörünün yükü ortaklaşa paylaşacağı bir kampanya başlatın. Salgın süresince büyük özveriyle çalışan, başta sağlık, güvenlik ve eğitim personelinin, turizm tesislerinden haftalık 250 liradan yararlanmasını sağlayın.” diye konuştu.

    Meral Akşener, Dünya Turizm Örgütü’ne göre, 2030 yılında 1,6 milyar turistin dünyayı gezeceğini, sektörden elde edilen gelirin 2 trilyon doları aşacağını söyledi. Akşener, Türkiye’nin her geçen gün büyüyen bu pastadan payını alabilmesi için değişen koşullara uygun şekilde bir sektörel dönüşüm gerçekleştirmek zorunda olduğunu belirtti.

    Akşener, Türkiye’de yaşanan sorunların kaynağının “2 yıldır ülkenin başına bela olan Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi” olduğunu ileri sürdü.

    İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin ikinci yılını değerlendirdiği konuşmasında bu sistemin yürümediğini farkettiğini dile getirdi.

    Devletin deneme-yanılmayla yönetilmeyeceğine işaret eden Akşener, “Her ne kadar ballandıra ballandıra anlatsa da Sayın Erdoğan’ın sistemi ‘değişmez’ görmediğini söylemesi, olumlu bir adımdır. İşlerin yürümediğinin farkında olmak, gelecek için olumlu bir işarettir. Bu vesileyle Sayın Erdoğan’a bir çağrıda bulunmak istiyorum, sorunun farkına varmak çözmenin yarısıdır. Türkiye’nin bu sarmaldan çıkışı, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. İtiraf edemesen de bunu sen de biliyorsun. Gel, muhalefetle el ele ver, ülkemizi içine soktuğunuz bu sistem krizinden birlikte çıkaralım. Milletimizi içine soktuğunuz bu zor durumdan kurtaralım.” değerlendirmesinde bulundu.

    Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin hiç bir araştırma yapılmadan uygulamaya sokulduğunu öne süren Akşener, ilk günden beri bu sistemin yürümeyeceği yönünde uyarılar yaptıklarını söyledi.

    Meral Akşener, araştırma şirketlerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin araştırmalar yaptığını ve bu araştırmalarda halkın en az yüzde 54’ünün güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistemden yana olduğunun ortaya çıktığını savundu.

    Akşener, konuşmasının sonunda merhum Aşık Mahzuni Şerif’in oğlu Emrah Mahzuni’ye İYİ Parti rozeti de taktı.

  • Belediye Başkanı’na olay “Yasak Aşk” iddiası!

    Belediye Başkanı’na olay “Yasak Aşk” iddiası!

    Antalya’nın Elmalı İlçe Belediye Başkanı İYİ Partili Halil Öztürk’ün, nikahını kıydığı Ahmet Tilki’yi (38) makam şoförü yapıp, eşi S.T. (31) ile yasak aşk yaşadığı ileri sürüldü. Noter aracılığıyla istifa dilekçesi gönderen Ahmet Tilki, eşi ve evli olan Başkan Öztürk arasında geçtiğini iddia ettiği WhatsApp yazışmalarını da paylaştı.

    Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk ile makam şoförü Ahmet Tilki’nin eşi S.T. arasında yasak aşk yaşandığı öne sürüldü. Elmalı’da yaşayan Ahmet Tilki, geçen yıl, eşinden boşanmış bir çocuk annesi S.B. ile evlenmeye karar verdi. Çiftin 11 Nisan 2019’daki nikahını ise seçimi kazanıp Elmalı Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Halil Öztürk kıydı.

    NİKAH, BELEDİYENİN SOSYAL MEDYA HESABINDA PAYLAŞILDI

    Başkan Öztürk, ilk nikahı olan törende çekilen fotoğrafı, belediyenin sosyal medya hesabından da paylaşarak, mutluluklar diledi. Belediyenin sosyal medya hesabından da ‘Birlikte bir ömür diyerek yola çıkan S.T. ve Ahmet Tilki çiftinin nikahını kıyan Belediye Başkanımız, genç çiftimize bir ömür boyu huzur ve mutluluk temennisinde bulundu’ ifadeleri kullanıldı.

    MAKAM ŞOFÖRÜ YAPTI

    Öztürk, bir süre sonra ise Ahmet Tilki’yi, belediye şirketi Ebton A.Ş.’de işe alıp kendisine makam şoförü yaptı. Bu arada Ahmet Tilki, eşinin telefonunda, Başkan Öztürk ile yazışmalarını gördü. Bunun üzerine Tilki, 20 Temmuz’da işinden istifa edip, tebligatı da noter aracılığıyla belediyeye gönderdi. Tilki dilekçesinde, eşi ile Başkan Halil Öztürk arasında uygunsuz resim ve yazışmaların olduğunu, Öztürk’ün eşine gönderdiği konumda buluştuklarını, bu durumu adresin çevresindeki kamera kayıtlarından tespit ettiğini belirtti.

    ‘NAMUS VE ŞEREFİNİ PARAYLA SATACAK KADAR ŞEREFSİZ DEĞİLİM’

    Ahmet Tilki, ihtarnameyi de sosyal medya hesabından paylaştı. Tilki, paylaşımında, “Elmalı Belediyesi’nden istifa ettim. Bana eşimin adına kullanarak, namusumu karalayacak şekilde ‘Bize komplo kurdu iftira attı’ diyenlere iki çift sözüm var. Asıl iftiracı yalancı olan sizlersiniz. Attığınız yalanlarınızla ve iftiralarınızla boğulup gideceksiniz. Ben kendi namusumu karalayacak kadar alçak değilim. Ben namus ve şerefini parayla satacak kadar şerefsiz değilim. Allah mazlumların her zaman yanındadır. Bekleyin Allah var gam yok” ifadelerine yer verdi.

    ‘SUSMAYACAĞIM’

    S.T. ise S.B. adıyla açtığı Facebook hesabından, durumu namusunu, şerefini, onurunu ayaklar altına alan asılsız iftira olarak niteledi. S.B. açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

    “Şahsım adıma, boşanma sürecinde olduğum kişi tarafından sosyal medya üzerinden ve diğer iletişim kanallarından ‘Namusumu, şerefimi, onurumu’ ayaklar altına alacak asılsız ve yersiz iftiralar, bir anne, bir kadın olarak iğrenç ve kumpas dolu bir senaryoya alet edilmem beni, oğlumu ve tüm ailemi yıpratmış ve psikolojik olarak yıkıma uğratmıştır. Ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetlerinin artmış olduğu şu dönemde, boşanma sürecinde olduğum kişinin ölüm tehditleriyle karşı karşıyayım. Evliliğimin 3’üncü ayında ortak yaşadığımız evimde Tilki denilen şahsa ait 3 adet cep telefonu vb. materyaller yakaladım. Bu şahıs tarafından aldatıldığıma dair bir sürü görüntü ve ses kayıtları tespit ettim. Sustum, sabrettim. Bu konuyu irdelemeye başladığım vakit, halen evli ve 2 çocuk annesi o kadınla telefon görüşmelerini tespit ettim. Kadın tarafından telefonda birçok kez rahatsız edildim. Bunlar ortaya çıkmasın, bu mesajları ve görüntüleri kimseye göstermeyeyim diye Tilki tarafından defalarca kez ölümle tehdit edildim. Evlendiğim kişi tarafından üzerime atılan o çirkin iftiranın temelinde bunlar da yatmaktadır. Bugüne kadar onurum için yaşadım, bu saatten sonra da inatla yaşamaya devam edeceğim. Pes etmeyeceğim, savaşacağım ve kazanacağım. Susmayacağım.”

    ‘EŞİME ŞİDDET UYGULAMAYACAĞIMA SÖZ VERİYORUM’

    S.T. sosyal medya hesabında, eşinin imzaladığı bir yazıyı da paylaştı. Ahmet Tilki’nin imzalayıp verdiği yazıda, “Eşim S.T.’ye evliliğimiz boyunca şiddet, hakaret, tehdit etmeyeceğime söz veriyorum. Sözümü tutmazsam gereğinin, hukuki işlemlerin yapılmasını arz ederim. 18.6.2020” ifadelerinin yer aldığı görüldü. S.B., bu açıklamayı paylaştıktan kısa süre sonra ise hesabını kapattı.

    ‘BÖCEK BULUNDU’

    Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk’ün avukatı Ümit Ulus, konuyla ilgili DHA’ya açıklama yaptı. Avukat Ümit Ulus, Ahmet Tilki hakkında suç duyurusunda bulunmak için dilekçe yazdığını belirtti. Ulus, “Biz bu vatandaşın iş akdini bu olaylar yayılmadan yaklaşık 15-20 gün öncesinde, hareketlerinden şüphelenen müvekkilim aracın içinde ve makam odasında arama yaptırıyor. ‘Böcek’ diye adlandırılan bir dinleme cihazı olduğunu tespit ediyor. Müvekkilim de iş akdine son veriyor. Ahmet Tilki isimli vatandaşın iş akdine son verildikten sonra bu vatandaş boş durmadan geri geliyor. ‘Beni tekrar işe alın ya da başka birime alın’ falan diyor. Tabi geri adım atılmıyor. Daha sonra küçük küçük şantajlar başlıyor. ‘Elimde birtakım belgeler var, kayıtlarım var’ diyor. Müvekkilimin de gizli kapaklı işi olmadığı için çok aldırış etmiyor. Talepleri reddediyor” dedi.

    ‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUZ’

    Avukat Ümit Ulus, “Geçen hafta çarşamba günü Ahmet Tilki isimli vatandaş, şirkete Halil Öztürk’ün eşiyle ilgili birtakım yazışmaları hakkında ihtarname çekiyor. Biz de tam buna karşı suç duyurusunda bulunmaya hazırlanırken, bugün tekrar bir olayla karşılaştık. Şimdi de konuyla ilgili dilekçe yazıyorum. Bu vatandaş WhatsApp yazışmalarında müvekkilimin fotoğrafını kullanmış. Kendilerinin beraber bir şekilde fotoğrafları yok zaten. Herhangi bir numara mı kullanmış. Benim tahminim muhtemelen sanal bir telefona WhatsApp kurulmuş. WhatsApp’a müvekkilimin numarası kaydedilmiş. Müvekkilimin fotoğrafını da yapıştırmış oradan kendisiyle birtakım yazışmalar yapılmış. Bu yazışmaların nereden geldiği belli değil. Bu hesabın kime ait olduğu da belli değil. Bu yazışmalarla birlikte Ahmet Tilki isimli vatandaşın Facebook üzerinden yaptığı paylaşım üzerine suç duyurusunda bulunuyoruz” diye konuştu.

  • İyi Parti Bursa Milletvekili: “Bugün yoklamalarda üçüncü partiyiz”

    İyi Parti Bursa Milletvekili: “Bugün yoklamalarda üçüncü partiyiz”

    İYİ Parti Uluslararası İlişkiler Başkanı ve Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, “Genel Seçimlerden beşinci parti çıkmıştık, bugün kamuoyu yoklamalarına bakarsanız üçüncü partiyiz.” dedi.

    Erozan, parti çalışmaları dolayısıyla geldiği Edirne’de, İYİ Parti İl Başkanı Ekrem Demir ile basın toplantısı düzenledi.

    Partisinin üye sayısının artış eğiliminde olduğunu ve oy oranının arttığını belirten Erozan, şöyle devam etti:

    “Son 6 ayda yurt içinde 50 bin yeni üyemiz var. Buna benzer yurt dışında da sayımızı artırma çabası içindeyiz. Birbirimizle kucaklaşmamız lazım. Genel seçimlerden beşinci parti çıkmıştık, bugün kamuoyu yoklamalarına bakarsanız üçüncü partiyiz. Sadece üçüncü parti değiliz, merkez ve merkez sağda Erdoğan’ın ardından ikinci sıradayız.” diye konuştu.

    Yurt dışı oylarını artırmak için çeşitli programlar başlattıklarını anlatan Erozan, hedeflerinin en az yurt içinde aldıkları oy oranına ulaşmak olduğunu kaydetti.

    Erozan, parti olarak her zaman seçimlere hazır olduklarını ve 31 Mart Yerel Seçimleri’nde başlattıkları seferberliğin devam ettiğini sözlerine ekledi.