Etiket: izmir

  • Belediye otobüsüne TIR çarptı: 1 ölü, 4 yaralı

    Belediye otobüsüne TIR çarptı: 1 ölü, 4 yaralı

    Kaza, saat 07.15 sıralarında Gaziemir Sarnıç Orman Yolu Mevkii’nde meydana geldi. Ayrancılar-Sarnıç Aktarma Merkezi hattında sefer yapan 705 hat numaralı (ESHOT) belediye otobüsünün sürücüsü H.D. karşı yönden şerit ihlali yaparak geldiği ileri sürülen E.Ç. idaresindeki tıra çarpmamak için ormanlık alana direksiyon kırdı. Bu esnada tır, otobüsün körük kısmına çarptı. Çarpmanın etkisiyle vatandaşlar otobüs içerisinde sağa sola savrulurken, ihbar üzerine adrese polis, 112 Acil sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi.

    1 yolcu hayatını kaybetti

    Yaralı durumda bulunan tır sürücüsü E.Ç. ile 3 yolcu, adrese gelen sağlık ekiplerine ambulansa alınarak çevredeki hastanelere kaldırıldı. Sağlık çalışanlarınca yapılan incelemelerde ise yolculardan 43 yaşındaki Erhan Kaya’nın olay yerinde yaşamını yitirdiği belirlendi. Kaya’nın cansız bedeni savcının incelemesinin ardından İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

    Belediyeden kazayla ilgili açıklama

    İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından sosyal medyada kazayla ilgili yapılan açıklamada, “Ayrancılar-Sarnıç Aktarma Merkezi hattında sefer yapan 705 hat numaralı ESHOT otobüsümüz, saat 07.15 sıralarında, Sarnıç Orman Yolu Mevkii’nde, karşı yönden şerit ihlali yaparak gelen tıra çarpmamak için sağa manevra yapmıştır. Buna rağmen tır, otobüsün körük kısmından çarpmıştır. Kazada bir yolcu hayatını kaybetmiştir. Yaralanan üç yolcu ise tedavi altındadır. Genel durumlarının iyi olduğu bildirilmiştir. Yaşamını yitiren yolcumuza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı; yaralılara ise acil şifalar diliyoruz. Kazayla ilgili inceleme devam etmektedir. Kamuoyunun bilgisine arz ederiz” ifadelerine yer verildi.

    Öte yandan, acı haberi duyarak olay yerine gelen cenaze yakınları sinir krizi geçirirken, kazayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.

  • Naci Görür: 7 büyüklüğünde bir deprem İzmir’i felç eder

    Naci Görür: 7 büyüklüğünde bir deprem İzmir’i felç eder

    Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği ’Deprem ve Dirençli Kentler’ konulu konferansa katıldı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen konferansta Prof. Dr. Naci Görür, deprem konusunda yeni dönem belediye başkanlarına da önerilerde bulundu. Programın açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 30 Ekim 2020’de İzmir’de yaşanan depremin, derin izler bıraktığını ve hayatını kaybeden 117 canın acısının ilk günkü gibi taze olduğunun altını çizdi. Soyer, 94 bin 773 yapının envanterini çıkardıklarını da belirterek şu sözlere yer verdi:

    “Sadece İzmir değil Türkiye’nin tüm kentlerinin en temel meselesi depreme dirençli kentler oluşturmak. Yaşadığımız felaketler yuvamız olan şehrin afetlere karşı dirençli olmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Çünkü depremde ölmek asla kader değildir. İzmir’de 30 Ekim depreminin hemen ardından, bir daha kimsenin yüreğine sevdiğinin acısı düşmesin ve hiç kimsenin ocağı sönmesin diye tıpkı bugün olduğu gibi yaşadığımız şehri depreme dirençli hale getirmek için el ele verdik. Bu kapsamda 14 üniversite, 25 kamu kurumu, 38 sivil toplum kuruluşu, meslek odası ve 29 belediyeden oluşan katılımcılarımızla aldığımız kararlar neticesinde Deprem Eylem Planımızı şekillendirdik. Mikro bölgeleme yöntemiyle Bayraklı, Bornova ve Konak ilçelerinde zemin çalışmalarına başladık. Kentimizdeki yapıların güvenliğini sağlayacak bu projemizi de 2024 içinde tamamlıyoruz. İzmir’le birlikte, Aydın ve Manisa’nın bir bölümünü de içine alan büyük bir alanın deprem riskini modelliyoruz.”

    “Çalışmalar bittikten sonra İzmir dirençli bir kent haline gelecek”

    Şu anda İzmir’de çok değerli bir çalışma yapıldığını söyleyen Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, “Bu çalışma dirençli İzmir için önceden yapılması gereken bir altyapı. Ona öyle bakmak lazım. Bu çalışma bittikten sonra eş zamanlı yürütülen çalışmalarla birlikte umarım ki İzmir dirençli bir kent haline gelecek. Depremler bu coğrafyada yaklaşık 13,6 milyon sene önce mekanizmaları kurularak başladı. 13,6 milyon seneden beri bu topraklarda depremler olagelmekte. Milyonlarca sene de devam edecektir. Topraklarımızın yüzde 90’ına yakını canlı faylarla kesilmiş vaziyette. Bu fayların her birinin kendine özgü karakterleri var. Her biri ne kadar büyüklükte deprem üretir, nasıl üretir, ne zaman üretir, o bölgede depremin şiddeti ne olur, bu fayların özelliklerine bağlı. Yer yuvanın altındaki dinamikler; Yeryüzünde Türkler mi yaşıyor, Avrupalılar mı yaşıyor bilmez. Faylar deprem ürettiği zaman kendi güçleri ile ve o bölgenin karakteristikleriyle etki eder. Üstündeki yapılar eğer kendi özellikleriyle uyumlu ise onu belirli ölçüde tolere eder, yıkılmaz. Fakat zıtlaşmış şeyler yapıldıysa gözüne bakmadan yıkar. O bölgede yerleşmiş insanları öldürür. Depremlerin hiçbir seçeneği bu konuda yok” şeklinde konuştu.”

    “Kendi yaptığımız hataların altında eziliyoruz”

    “Biz yeryüzünde yaşayan insanlar olarak bu bölgeyi yaşam yeri ilan ettiysek İzmir’de yapacağımız her yapıyı, yolu, tüneli, barajı, bütün mühendislik yapıları yer altının dinamikleri ve karakteristikleriyle barışık yapmak zorundayız” diyen Görür, “Yapmazsak o yıkılır ve biz de sonuçlarını görürüz. İnşaat mühendislerimiz, mimarlarımız, kent yöneticilerimiz, her şeyden önce kendi usullerine göre yerin dinamiklerini ve özelliklerini bilerek, onlarla barışık ve uyum içerisinde yapmak zorundadırlar. Bugüne kadar Türkiye’de yapıların inşası bunun dışında olmuştur. Rant kaygısı, gecekondu veya daha fazla bir şeyler yapmak için siyasi nedenlerle biz kentlerimizi büyütmüşüz. Öyle büyütmüşüz ki bu dediğimiz yer altı özelliklerine uygun değil. Bugün kendi yaptığımız hataların altında eziliyoruz. Bunu da düzeltmeye korkuyoruz. O kadar çok hata yapılmış ki nasıl düzeltiriz diye ürküyoruz. Fakat bir yerden başlamak zorundayız. Umarım bundan sonraki siyasi anlayış ve yönetim bunu devam ettirir. İzmir deprem dirençli kente dönüşür” açıklamalarında bulundu.

    Prof. Dr. Görür, “Deprem dirençli kent, depremi minimum hasarla atlatan kent demektir. Elbette deprem, kentlerde hasar oluşturur ama bu hasarların afet boyutuna çıkması bizim yaptığımız yanlışlıklardır” diye söyledi. Bunun da utanılacak bir durum olduğu belirten Görür, sözlerine şunları da ekledi:

    “Biz her büyük depremde 10 binler 50 binler veremeyiz. Bunu dünya da kabul etmez. Aydın bilimle yönetilen ülkelerde depremlerde bu kadar hasar veren ülkelere bakış son derece çarpıktır. Bugün dirençli kentler yapmaya başlayan ülkeler bizim gibi 50 binleri toprağa verdiği zaman o tür ülkelere bakışı hiç de hiç değildir. Bir ülke şu büyüklükte bir depremde bu kadar insanı bir gecede toprağa gömüyorsa o ülke kokuşmuş bir ülkedir. Gerçekten bir günde siz 50 binlerden fazla insanı toprağa gömüyorsanız şapkanızı önünüze koyup düşüneceksiniz. Biz ne yaptık ya da neyi yapmadık ki bu kadar insanı toprağa verdik.”

    Konuşmasında 6 Şubat’ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depreme de değinerek, “Bu deprem geliyorum diyen bir depremdi. Malatya, Maraş, Hatay depreminin gelişi yıllar önce söylendi” diyen Görür, şu ifadeleri aktardı:

    “Biz Marmara depremini konuşurken bize şunu diyorlardı; ‘Ülkenin başka neresinde deprem bekliyorsunuz?’ Biz de parmağımızı yumup ‘Kahramanmaraş’ dedik 1999 yılında. ‘Elazığ depreminden sonra Kahramanmaraş’a dikkat edin’ uyarılarında bulundum. Halk da umursamıyordu. Sanki hiçbir şey olmaz gibi bakıyorlardı. Ne halk ne hükümet ne merkezi yönetim ne yerel yönetim. Hepimiz suçluyuz bu ülkenin sahibi ve insanları olarak. Bunu kader deyip geçiştiremezsiniz.”

    “Halk siyasileri zorlayacak”

    Jeoloji Mühendisleri Odasının yazdığı rapordan da bahseden Naci Görür, “Kahramanmaraş’a deprem geliyor diye rapor hazırlandı. Bu rapor Cumhurbaşkanı’na, Meclis Başkanı’na, o bölgenin Milletvekiline, Vali’ye gönderildi. Ne oldu? Hiçbirimiz bu depremle yüzleşmedik. 50 binden fazla insanımız ölüyor biz hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Normal insanlar bir araya gelir konuşur. Bu ülke deprem ülkesi. ‘Biz neyi yanlış yaptık neyi yapmadık?’ diye oturup konuşalım. Ondan sonra bundan yararlanalım değil mi? Fakat böyle bir hazırlık yok. Bu olaylar üstüne birçoğu deprem dirençli kenti ortaya attı. Bir şey yapabiliriz, kentlerimizi deprem dirençli yapabiliriz. Çağdaş dünyada bilimin ışığı altında yürüyen ülkelerde bu yapılmış. Deprem dirençli yerler bugünkü bilim ve teknolojiyle yapılır. Bizim de bunu yapabilecek her şeyimiz var. Olmayan ise siyasi irade ve halkın gözetim ile denetim görevi. Eğer halk, siyaseti zorlamazsa siyasetçi bu işe girmez. Bu asrın sonuna eğer bu ülkeyi ekonomik ve siyasi olarak bağımsız olmasını istiyorsak deprem işini halletmemiz lazım. Aksi halde tarihin çöplüğüne atılmamız lazım” ifadelerini aktardı.

    “Topografyayı iyi değerlendirmek lazım”

    Çeşme, Güzelbahçe, Gümüldür, Manisa üzerinden geçen faydan bahseden Prof. Dr. Görür, “Depremi asla zamanla ölçmeyin. Zamanı depreme karıştırırsanız en büyük hatayı yaparsın. Deprem ne zaman olursa olsun önemli değil, ancak ne zaman olursa hazır olmazsak insanımız ölecek demektir. İzmir deprem kenti. Milattan sonra 175, 688, 1039, 1688, 1739, 1864 yıllarında İzmir’de 7’nin üstünde depremler var. İzmir’in depremleri yanlış söyleniyor. İzmir’de çok deprem kaynağı var. Manisa’da deprem olsa İzmir depremi deniliyor. Akdeniz’deki depreme İzmir depremi deniyor. Herkes İzmir’e yakıştırıyor. İzmir depremlerden oluşmuş. Aletsel dönemde 1928, 1939-1949-1953-1966-1974-1977-1979-1992-1994-2003-2017-2020 de 6-7 şiddetinde depremler olmuş. İnanmamazlık etmenin bir anlamı yok. İzmir’de sadece deniz içinde değil her yerde faylar var. Bunların her biri 7 ve üzerinde deprem üretebilir. Bunlar 7 ve üzerinde deprem üretirler ise bugün İzmir’i felç eder. 120-130 insan vefatı ile kurtulamaz bu kent. Bu deprem tehditleri olan faylar Çeşme Fayı, Güzelbahçe Fayı, Seferihisar, Tuzla Fayı, Grabel Fayı, Manisa Fayı. Bu fayların hepsi gerçek, tespit edilmiş, canlı ve her birinin büyük deprem üretme kapasitesi var. Bu faylar İzmir’i vuracak olan faylar. Ne zaman nasıl ne büyüklükte bilmiyoruz. İzmir’i tehdit eden faylar kuzu gibi oturuyor” diye konuştu.

    “İzmir fayı harekete geçerse Körfez’de hiçbir bina kalmaz”

    İzmir’de yeni seçilecek belediye başkanlarına deprem konusunda önerilerde bulunan Prof. Dr. Görür, şöyle devam etti:

    “İzmir’de ‘Vs30’ bazı yerlerde fazla bazı yerlerde düşüktür. Bunun düşük olduğu yerlerde deprem ihtimali yüksektir. Ciddi bir şekilde İzmir’in Vs30 tablosu olması lazım. İzmir körfezinin ve Bornova’nın olduğu yerlerde alüvyon zeminlerde sıvılaşma da çok oluyor. Bizim akıllı insanlarımız İzmir Körfezini en güzel yerlerinde ranta kapılıp en yüksek binaları dikmişler. Sisam’da deprem oldu gördünüz. Allah korusun İzmir fayı devreye girse körfez boyu hiçbir bina kalmaz. Sıvılaşma çok önemli. Sıvılaşmanın olduğu yerlere de özellikle bina yapılmaması lazım. Çünkü deprem geldiği zaman yer altı suyuna basıncı vuruyor. Belediye başkanı nerede sıvılaşmanın olduğu yer varsa oraya inşaat yapmayacak. İzmir’de tsunami de olabilir. Özellikle deniz içerisinde fay hareketleriyle, denizde suyun içinde olduğu zeminin hacminde herhangi bir değişiklik olursa o zaman tsunami meydana geliyor. Belli yükseklikte oluyor. Bizim ülkemizde de bu tsunamiyi gördük. Bununla ilgili çalışma da İzmir’de yapılıyor. Umuyorum ki bundan sonraki belediye başkanları da çalışmaları kesintiye uğratmadan yapar.”

    7 büyüklüğünde bir depremin 1 milyon 800 bin ton dinamitin aynı anda patlamasına denk enerji açığa çıkartabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Görür, “Depremin şiddeti 12’ye kadar çıkıyor ama o dünyanın sonu olur. Genellikle en fazla 9 büyüklüğünde oluyor. Bizim İzmir’de beklediğimiz 7 şiddetinde olur. Depremin şiddeti büyüklüğü ile eşdeğer değildir. 7 büyüklüğünde bir deprem 1 milyon 800 bin ton dinamitin aynı anda patlamasına denk enerji açığa çıkartır” şeklinde konuştu.

    “İmar barışları bizim bir gecede binlerce insanı toprağa gömmemize sebep oldu”

    İzmir’in nasıl dirençli bir kent haline getirileceği konusuna değinen Görür, şu sözleri aktardı:

    “Birincisi yönetim sistemini değiştireceksin. Bu Meclisin yapacağı bir durum. Kent yönetimini değiştireceksin ve yönetimdeki yapılandırmayı değiştireceksin. İkincisi İzmirlileri eğiteceksin. Halk bilgili olmadığı taktirde başkan ne yaparsa yapsın İzmir’i dirençli yapamazsın. İmar barışları bizim bir gecede binlerce insanı toprağa gömmemize sebep oldu. Halkın deprem kültürü kazanması lazım. Üçüncüsü ise altyapılar. Köprü, viyadük, atık su şebekesi gibi. Bu altyapıyı da hükumet, başkan, belediyeler isterse bunu yapar.”

  • “Gerçek belediyeciliğin zamanı geldi”

    “Gerçek belediyeciliğin zamanı geldi”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir mitinginde konuşan İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu, İzmir’in artık gerçek belediyecilikle tanışma vaktinin geldiğini söyledi. Kasapoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “İzmir artık sınıfta kalan algı belediyeciliğine dur diyor. İzmir’de gerçek belediyeciliğin zamanı geldi. Artık zaman, gerçek belediyecilik zamanı, artık zaman eser belediyeciliği zamanı, artık zaman millete hizmet zamanı”
    Kasapoğlu, konuşmasının devamında AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ’a da vurgu yaparak, “Artık zaman, Büyükşehir’de Hamza Dağ zamanı. 30 ilçede birbirinden liyakatli adayları ile İzmir, Cumhur İttifakına hazır. İzmir şahit, Gündoğdu meydanı şahit. 31 Mart’taki demokrasi şölenimiz bu aziz millet için, İzmir için, Türk demokrasisi için hayırlı, mübarek olsun” şeklinde konuştu.

  • Erdoğan: İzmir’in yaralarını sarmaya az kaldı

    Erdoğan: İzmir’in yaralarını sarmaya az kaldı

    31 Mart’taki yerel seçimlere 20 gün kala, seçim meydanları hareketli…

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İzmir mitinginde konuştu.

    İzmir’in yaralarını sarmaya az kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İzmir bir asır önce düşmandan kurtuldu ama epeydir eser ve hizmet fukaralarından yakasını maalesef kurtaramadı. 31 Mart akşamı İzmir bir başka güzel olacak.” dedi.

    Cumhurbaşkanı, Gündoğdu Meydanı’nda miting için 100 bin kişinin toplandığını da söyledi.

    Erdoğan’ın hedefinde ana muhalefet partisi de vardı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’i eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Özgür efendi, Türk filmindeki ‘Mazlum’ karakterine döndü. Her canı sıkılan, her kafası bozulan gelip kendisine tekme tokat dalıyor.” diye konuştu.

    Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    ”Ege’nin incisi İzmir’de bugün bir kez daha sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

    ”31 MART AKŞAMI İZMİR BİR BAŞKA GÜZEL OLACAK”

    İzmir’in yaralarını sarmaya az kaldı. 31 Mart akşamı İzmir bir başka güzel olacak. Rotamızı Türkiye Yüzyılı’na çevirdik.

    MUHALEFETE ELEŞTİRİ: YAN GELİP YATTILAR

    İzmir bir asır önce düşmandan kurtuldu ama epeydir eser ve hizmet fukaralarından yakasını maalesef kurtaramadı. Terör örgütleriyle gizli saklı anlaşmalar yaptılar. İzmir’in yetki verdikleri yüzlerine Atatürk maskesi takıp yan gelip yattılar.

    ”ÖZGÜR EFENDİ, TÜRK FİLMİNDEKİ ‘MAZLUM’ KARAKTERİNE DÖNDÜ”

    Sırf bize kaybettirsin diye ortaya sürdükleri adaylara ne verdiklerinden haberdar mısınız? Böyle siyaset olur mu? CHP seçmenlerine bu yapılan reva mı? CHP’nin başında güya bir genel başkan var. Sabah erken kalkan, eline mikrofonu önce alan Özgür efendiden rol çalıyor. Bu genel başkana gelen posta koyuyor, giden posta koyuyor. Özgür efendi, Türk filmindeki ‘Mazlum’ karakterine döndü. Her canı sıkılan, her kafası bozulan gelip kendisine tekme tokat dalıyor.

    ”BAY KEMAL’İN AHI TUTMAYA BAŞLADI”

    Bay Kemal’in ahı bunları tutmaya başladı. Bir de tutmayın küçük enişteyi karakteri var. Zaten yarım gün mesai yapıyor.

    ”İZMİR’İN KAYIP YILLARINI TELAFİ ETMEK İSTİYORUZ”

    Bizde kibir, riyakarlık olmaz. Bizde eser ve hizmet siyaseti olur. İzmir’in yatırım eksiklerini en kısa sürede tamamlayarak, şehrimizin bu kayıp yıllarını hep birlikte telafi etmek istiyoruz.

    ”31 MART’TA MİLLİ İRADE BAYRAMINI KUTLAYACAĞIZ”

    Ramazan Bayramı gelmeden önce inşallah 31 Mart’ta milli irade bayramını kutlayacağımıza inanıyorum.

    ”İZMİR’İ CHP ZİHNİYETİNE BIRAKMAYACAĞIZ”

    İzmir’i bu CHP zihniyetine bırakmayacağız. Gerekenleri merkezi yönetim olarak biz yapacağız. Onca yılın ardından, kimsenin hayat biçimiyle derdimizin olmadığını kabul etmeyen kalmamıştır. Amacımızın, refah seviyesini yükseltmek olduğunu herkes gördü.”

  • 20 yaşındaki kızı bıçaklayarak öldürdü, annesini de yaraladı

    20 yaşındaki kızı bıçaklayarak öldürdü, annesini de yaraladı

    Olay, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde saat 23.40 sıralarında Konak Metro yakınında meydana geldi.

    Alkollü olduğu ileri sürülen 31 yaşındaki Y.Y. parkta bankta oturan tanımadığı anne O.T. (45) ile kızı İlayda Alkan’a (20) sebepsiz yere birden bıçakla saldırdı. Defalarca bıçaklanan anne-kız kanlar içerisinde kalırken, bekçileri görerek kaçan ve bu esnada kendini de suç aleti bıçakla yaralayan Y.Y. kıskıvrak yakalandı.

    İhbar üzerine adrese gelen sağlık ekiplerince ilk müdahaleleri yapılan anne-kız, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. 20 yaşındaki İlayda Alkan burada yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybederken, hayati tehlikesi bulunan anne O.T.’nin tedavisinin sürdüğü öğrenildi.

    Son yolculuğuna uğurlandı

    İlayda Alkan’ın cenazesi, İzmir Adli Tıp Kurumundaki otopsi işlemleri sonrası yakınlarına teslim edildi. Alkan’ın cenazesi; baba Rıza Alkan, aile yakınları ve vatandaşların katılımıyla dün, ikindi namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından Torbalı ilçesindeki Ayrancılar Mezarlığı’nda gözyaşları içerisinde defnedildi

    Tutuklandı

    Öte yandan, bir devlet hastanesinde memur olarak çalıştığı öğrenilen katil zanlısı Y.Y. emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

  • “Müebbet hapis kararı yüreğimize su serpti”

    “Müebbet hapis kararı yüreğimize su serpti”

    İzmir’in Gaziemir ilçesinde, 31 Ocak 2024 tarihinde meydana gelen olayda taksici Oğuz Erge (44), “soğukta üşümesin” diye aldığı müşterisi Delil Aysal (19) tarafından 3 kurşunla vurularak öldürülmüştü. Cinayet anı araç içindeki kameraya yansırken, görüntüler tüm Türkiye’yi yasa boğmuştu. “Bazı insanlara güvenmeyeceksin” dediği duyulan katilin, yaralı taksi şoförüne tokat atıp daha sonra da araçtan ayrıldığı anlar kameralara yansımıştı. Olay hakkında bugün görülen karar duruşmasında, mahkeme başkanı, sanığın “kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “nitelikli yağma” suçundan 14 yıl 10 ay ile “ruhsatsız silah taşıma” suçundan da 2 yıl 10 ay olmak üzere 17 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı. Mahkeme başkanı cezalarda indirim yapmadıklarını da aktardı.

    “Yargının kararından dolayı çok memnunuz”

    Vahşi cinayete kurban giden Oğuz Erge’nin Kahramanlar Taksi Durağı’ndan mesai arkadaşı olan Kadir Altanhan, verilen karardan dolayı memnun olduklarını dile getirdi. Altanhan, “Oğuz gitti, katili müebbet aldı evet ama Oğuz’u geri getiremeyiz. Ailesine bir Oğuz daha veremeyiz. Taksici esnafını koruyabilmek için yüksek araçlar ve korumalı kabin kurulmasında ısrarcıyız. Yargının kararından dolayı çok memnunuz, müebbet hapis kararı yüreğimize su serpti. Ama giden gitti, olan Oğuz’a oldu” dedi. Erge’nin başka bir mesai arkadaşı Ahmet Oruncak ise “Ölmeden 2 gün önce, memleketinden topladığı meyveleri getirip bize dağıtmıştı. 2 gün sonra olayı duydum ve kahroldum. Çok iyi bir arkadaştı, Allah rahmet eylesin. İyi bir dostumuzdu. Burada beraber mesai harcadık onca zaman ve hiç beklenmedik bir şeydi. Keşke yaşamasaydık, gerçekten çok üzücü. Ama yargının kararından dolayı da mutluyum verilmesi gerekilen karar da buydu. İçimizden geçen ise, ‘keşke o katil yok olsaydı’ ama hukuk boyutunda içimize su serpen bir karar oldu” açıklamasında bulundu.

  • Eğlence mekanına silahlı saldırı

    Eğlence mekanına silahlı saldırı

    Olay, dün saat 03.00 sıralarında Alsancak Semti Gazi Kadınlar Sokağı’nda meydana geldi. Sokaktaki bir eğlence mekanına motosikletli yüzü kapalı ve kasklı 2 şüpheli tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Bu esnada iş yerinin bitişiğinde yer alan bir diğer eğlence mekanı önündeki müşteriler panikle kaçışırken, şüpheliler ise hızla olay yerinden uzaklaştı.

    Saldırı ve panik anı kamerada

    Yaşanan saldırı ve korku dolu anlar bitişikteki iş yerine ait güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntüde; motosiklet sürücüsünün hızla eğlence mekanının bulunduğu sokaktan ilerlediği esnada, arkada oturan şahsın iş yerine tabancayla ateş ettiği ve bu esnada bitişikteki eğlence mekanının önünde bulunan müşterilerin panikle kaçıştığı yer alıyor.

    4 mermi isabet etti

    Olay yerine gelen polis ekiplerince yapılan çalışmalarda iş yerinin duvar ve giriş kapısı camına 4 mermi isabet ettiği belirlenirken, korku dolu saldırıda çevredeki insanlardan yaralanan olmadığı tespit edildi. Kaçan saldırganlardan birisinin F.M. isimli şahıs olduğu değerlendirilen olayla ilgili, şüphelileri yakalamak için polis ekiplerince geniş çaplı araştırma başlatıldığı öğrenildi.

  • Yolların Sultanı Leyla

    Yolların Sultanı Leyla

    Genellikle erkeklerin daha sıklıkla görev aldığı tır şoförlüğü, artık azda olsa kadınlar tarafından da tercih edilmeye başlandı. O isimlerden birisi de 35 yaşındaki Leyla Elaldı. Daha önce tekstil işiyle uğraşan ve kendi iş yerini açan genç kadın, pandemi döneminin de etkisiyle işler kötüye gidince ekmek teknesine veda etti.

    Bu sürede bazı sektörlere yönelen ve umduğunu bulamayan Elaldı, babası Neşat Elaldı’nın izinden gitti. Aslen Adanalı olan Leyla Elaldı, “kadınlar her şeyi yapar” dedi, “erkek mesleği” demedi ve tır şoförü olmaya karar verdi. Genç kadının bu süreçte en büyük destekçisi ise “öğretmenim” dediği, yıllardır şoförlük yapan babası oldu. Sınavlara giren ve ehliyetini alan Leyla Elaldı, kendisini yetiştirdi, ojeli parmaklarıyla direksiyon başına geçti.

    Dünya Kadınlar Gününde örnek bir hikaye: “İşim benim için tutkum”

    İzmirli lojistik firmasında 8 aydır şoförlük yapan ve yolların tozunu atan genç kadın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde kendi başarı hikayesini yazdı. Yurt içinde ve yurt dışında gece-gündüz uzun yol şoförlüğü yapan “Yolların Sultanı” Leyla, 40 yıllık şoförlere ise adeta taş çıkartıyor. Manevraları ustaca alan ve direksiyona oldukça hakim olan Elaldı, bu hikayesiyle ise “erkek mesleği” olarak bilinen tır şoförlüğünü kadınlarında yapılabileceğini göstermiş oldu.

    “İşim benim için tutku” diyen Elaldı, yolda kendisini görenlerin şaşırdığını, bir kadın olarak zaman zaman zorluklar yaşasa da artık zorlanmadığını söyledi.

    “Bu işte kendimi buldum”

    Leyla Elaldı, “Şaşıran çok oluyor. En basit örneği ise trafik polislerimiz; ‘Bu kadar yıldır trafik polisiyim, kadın şoföre hiç denk gelmedim. Kolay mı? Zor mu?’ diye muhabbetimiz oluyor. Ben zorlanmıyorum. Aksine bu işte kendimi bulduğumu düşünüyorum; çünkü tek başıma olmak inanılmaz keyif veriyor bana. ‘Yapıyorsun, helal olsun. Erkek şoförler böyle yanaşamıyor, böyle park edemiyor. Güzel yanaştın’ gibi yorumlar alıyorum. 3 günlük dünya, olumsuz tarafına takılmak istemiyorum” dedi.

    8 aydır şoförlük yaptığını ifade ederek mesleğe başlayış hikayesini anlatan Leyla Elaldı, “8 aydır şoförlük yapıyorum. Evraklarımı tamamladığımda direkt işe başladım. Başladıktan sonra 5 ay Türkiye içinde, 5 aydan sonra da yurt dışına vizem alındı ve yurt dışına seferlerim oldu. Öğretmenim babam. Baktım kafama göre düzgün bir iş bulamadım. ‘Baba ben de mi tır şoförü olsam?’ dediğimde, ‘tabi ki kızım, yurt dışında zaten bu mesleği yapan kadın arkadaşlarımız var. Eğer gerçekten yapmak istersen yaparsın’ dedi. O şekilde başladım ve yola çıktım. Babam öğretmesi gereken püf noktaları öğretti. Birlikte üç sefere çıktık. İlk zamanlar geri manevramda biraz sıkıntı oldu; ama sonrasında aştım” diye konuştu.

    “Türk kadınımız, mücadeleci ve gerçekten güçlü kadınlar”

    Yeni yerler görmenin, yeni insanlarla tanışmanın kendisi için keyif verdiğini dile getiren Leyla Elaldı, “Her şeyden önce tırınızda tek başınasınız. Zorlukları var, yok değil; ama şuanda sıfır araçlara biniyoruz ve bu araçların bakımları ve onarımları yapıldığı için firma tarafından, bir aksaklık meydana gelmiyor. Eski araba olsa evet, bu tarz sıkıntılar yaşanabilir. Eski araçlarda sıkıntı var. Bundan dolayı da yaşadığım sıkıntılar oldu; aracım bozuldu, bazı olumsuzluklar yaşadım. Şuan bu aracımda bu sıkıntıları yaşamıyorum” ifadelerine yer verdi.
    Türk kadınlarının mücadeleci yönüne vurgu yapan ve çağrıda bulunan Leyla Elaldı, son olarak şöyle devam etti:

    “Türk kadınımız; mücadeleci, gerçekten güçlü kadınlar. Kesinlikle ve kesinlikle ‘bir kere yaptım olmadı’ demesinler. Sonuna kadar yapsınlar, başarsınlar, denesinler. Başarısız olduktan sonra kabul etsinler. ‘Ben bunda başarılı olamadım’ desinler. Mücadeleden vazgeçmesinler.”

  • Özhaseki’den İzmir’e ‘Dünya Bankası’ müjdesi

    Özhaseki’den İzmir’e ‘Dünya Bankası’ müjdesi

    Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İzmir programları kapsamında İzmir Ticaret Odası’nda (İZTO) düzenlenen İş Dünyası Buluşması’na katıldı. Buluşmaya Özhaseki ve ev sahibi İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener’in yanı sıra; İzmir Valisi Süleyman Elban, Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, AK Parti İzmir Milletvekili ve Cumhur İttifakı Konak Belediye Başkan Adayı Ceyda Bölünmez Çankırı, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ile çok sayıda iş insanı katıldı.

    Bakan’dan İzmir’e müjde

    Toplantıda yaptığı konuşmaya İzmirlilere müjde vererk başlayan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “4 yıldır sürdürdüğümüz bir çalışmaydı. Dünya Bankası bizim için verimli bir banka. Faizi neredeyse 0’a yakın. Faydalı olmaya çalışıyoruz. İstanbul da İzmir’de bizim gözbebeğimiz. Hem övünürüz zaten ama Marmara bölgesinde meydana gelebilecek deprem korkusu daha ön planda. Her an bir fay hattının kırılabileceği, olursa altından kalkmanın zor olacağı düşünceyle yarısı bizden kampanyası düzenledi. İzmir’in pilot bölge olarak seçildiği dünya bankası ile yaptığımız projede sona gelindi. Bu birkaç isme çıkacak. Amerika’dan katılanlar da oldu. Eğer bir vatandaş eviniz yenilemek istiyor ve yağış riskliyse bizden kredi alabilecek 0,69 faizle. 180 ay devam edecek TL bazında kredi. İzmir’imize hayırlı olsun” açıklamasında bulundu.

    “Bu kadar güzel, cennet gibi bir şehir kaç ülkede var”

    İzmir’in coğrafi olarak çok avantajlı bir kent olduğunu ancak insan eliyle kötü işler yapıldığına değinen Bakan Özhaseki, “Şehirlerimiz bizim için önemli. Dünyanın en eski şehirlerine sahibiz. Cennet gibi bir vatana sahibiz. Şehirlerinde üretim sanayi ekonomi var, bir yanda da kültür var medeniyet var. Medeniyet şehirlerde doğuyor. O şehirlere sahip çıkmak lazım. Şehirler canlı organizmalar. Şehirleri taştan topaktan görürsek yanılgı başlar. Şehirlerimizi seviyor ve önemsiyoruz. Şehirlerarasında rekabet var. Bu rekabette şehirlerin zamanın ruhuna dokunarak hareket etmesi gerekiyor. Bir şehrin geleceği o şehirde yaşayan yerel yöneticilerin ufuklarıyla doğru orantılıdır. Valiyi ve belediye başkanlarını, STK’ları, söz sahibi olan herkesi kastediyorum. Aralarında uyumu sağlamış, o hedef koyup hedefe doğru koşuyorlarsa o şehrin geleceği iyidir. Ama tam tersiyse o şehirlere yazık olur. Ben Türkiye’de birkaç yere çok üzülüyorum. Rabim bin türlü nimet vermiş ama insan eliyle de birçok kötü iş yapılmış. Bunlardan biri de İzmir ne yazık ki. Bu kadar güzel cennet gibi bir şehir kaç ülkede var? Deprem deyince herkesi titreme alıyor. Demek ki bir sıkıntı var burada. Demek ki bizim buraya dikkat etmemiz gerekiyor” sözlerine yer verdi.

    “Deprem turistleriydi onlar”

    6 Şubat Depremi’nin ardından deprem bölgesini ziyaret eden bazı belediye başkanlarını eleştiren Özhaseki, “6 Şubat depremin herkes deprem bölgesinde koşuyor. Ben o dönem genel başkan yardımcısıydım. Yerel yönetimlerden sorumluydum. Bin 390 belediye var; Türkiye’de 810 tanesi AK Partili. Arkadaşların tamına telefon ettim. Acil işleri sürdürün ancak işi gücü bırakıp oraya gidin diye. Tüm beledilerimiz oradaydı. Tüm millet ayaktaydı. Bir de nüfusları milyonları geçtiği halde koca koca devasa belediye başkanları vardı. Onlar bir ara özel jetler ile uğradılar. Sosyal medya ekipler, TV’ler, kameralar… Sonra birkaç selfie çekilip gittiler. Onların Allah iyiliğini versin, deprem turistleriydi onlar” diye konuştu.

    İzmir’de 6 ile 7,2 büyüklüğü arasında deprem üretebilecek 21 fay kırığı var”

    İzmir’de büyük deprem üretebilecek 21 fay kırığı olduğunu söyleyen Özhaseki, “İzmir’de bizim tespitlerimize göre 6 ile 7,2 arasında deprem üretebilecek 21 fay kırığımız var. Hangisi hangi tarihte nasıl hareketlenecek böyle bir bilgi yok. Çok riskli bir coğrafya üzerinde oturduğumuzu biliyorsunuz. Bizim tespitimize göre 180 bin bağımsız birim riskli gözüküyor. İlk etapta bir an önce yapılması gereken 36 bin bina var. Bir an önce yapılması gerekiyor. 13 milyon metrekarelik arazi üzerine çalıyorlar 20 bin üzerinde konut üretimsiz birçok ilçede çalışanlar devam ediyor. Bunlar yeterli değil. İzmir Afet Risk Haritası hazırladık. Nerede ne olabileceğin, heyelan riski olan bölgeler, fayların hareketli, olduğu bölgeleri, zeminin sıvılaştığı bölgeleri arkadaşlarımızı belediyelerle işbirliği ile resim etmiş ve isteyen belediyelere veriyor. Kentsel dönüşüm doğru ve sağlıklı yapılabilmesini 3 temel ayağı var. Birisi bakanlık. Bakanlık bu işten mutlaka elini kolunu, her türlü bünyesi olması lazım, çekinmemesi lazım. Kanun yapılması lazım yapıyoruz. Nasıl yapılacağı konusunda herkesin önünü açmaya çalışıyoruz. İkinci bir ayağı var belediyeler. Bazı belediye başkanları beni görünce ‘bizim bölgemiz riskli gelip bir çalışma yapsanız’ diyor. Kentsel dönüşüm başkanlığında 200-300 çalışan var. Ankara’dan gelip yapsınlar demenin ne mantığı var. Her belediyede 3-5 bin kişi çalışıyor. Riskli mahalleleri çalışın bize ulaştırın, sonuna kadar önünüzü açacağım. Ben her imkanı sunacağım diyorum” dedi.

    “5 yıl içinde bir hedef koyduk”

    İzmir İş Dünyası Buluşması’nda konuşan Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ ise, “İzmir’de yerinde dönüşümü gerçekleştireceğiz. Bu konuda tabii ki Çevre Şehircilik Bakanlığımızın manevi desteğini yanımızda hissedeceğimiz biliyoruz. Büyükşehir ve Çevre Şehircilik olarak kentimizdeki yenilenmeyi sağlayacağız. 5 yıl içinde bir hedef koyduk. Bunu gerçekleştirme konudaki en büyük güvencem sizlerle birlikte olmak. Biz 150 bin hedefini koyduk” açıklamasında bulundu.

    Özgener’den İzmir ricası

    Toplantıda konuşan İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nden ‘yarısı bizden’ kampanyasına İzmir’inde dahil olmasını istedi. Özgener, “Bakanlık olarak İstanbul için uygulamaya aldığınız ‘Yarısı Bizden’ kampanyasının İzmir için de uygulamaya alınmasının önem taşıdığını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

  • İzmir’deki cinayetin zanlısı ‘eski gelin’ çıktı

    İzmir’deki cinayetin zanlısı ‘eski gelin’ çıktı

    Olay, geçtiğimiz salı günü saat 17.15 sıralarında Seferihisar ilçesi Payamlı Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Zadet Derin’in (74) evin içerisinde yerde hareketsiz şekilde yattığı ihbarı üzerine adrese 112 Acil Sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Eve giren sağlık ekipleri, Derin’i evinin salonunda karın kısmından 2 kez bıçaklanarak öldürüldüğünü belirledi. Olay yerinde ve civarında yapılan incelemelerde, ayrıca alınan ifadeler sonucunda olayın şüphelisinin yabancı uyruklu 40 yaşındaki E.M. isimli kadın olduğu tespit edildi. Gözaltına alınan E.M. karakoldaki ifadesinin ardından dün, sevk edildiği mahkemece ‘kasten öldürme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Eski kayınvalidesinin evine hırsızlık için girmiş

    Öte yandan olayın yaşandığı saatlerde Suriye uyruklu E.M.’nin, eski kayınvalidesi olduğu öğrenilen Zadet Derin’in evine hırsızlık amacıyla girdiği, yakalanınca da ikili arasında çıkan arbede esnasında E.M.’nin yanındaki bıçakla yaşlı kadını bıçakladığı ve daha sonra da Ulamış Mahallesi’ndeki evine kaçtığı ortaya çıktı.
    Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.