Etiket: izmir

  • Şiddetli kuraklık alarmı

    Şiddetli kuraklık alarmı

    Araştırmacılar, içinde bulunduğumuz yüzyılın son 30 yıllık döneminde aşırı kuraklık olaylarının sayısının daha fazla olacağının öngörüldüğünü belirtti.
    Her geçen gün tüm dünyada etkisini gösteren kuraklık, gıda ve tarım ürünlerinin üretimi, güvenliği ve dayanıklılığı açısından büyük tehdit oluşturuyor. Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü’nün (WRI) verilerine göre Türkiye, 2040 yılında en çok su stresi yaşayacak 33 ülke arasında yer alıyor. Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari’nin yaptığı iki araştırma; 1940-2020 yılları ve 2020-2100 yılları arasında Ege Bölgesi’nin kuraklık durumunu ele aldı. Araştırma sonuçlarına göre; 2041-2070 yıl aralığında 14 ay ve 2041-2100 yıl aralığında 20 ay şiddetli kuraklık yaşanacağı öngörülüyor.
    Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari, iki Bilimsel Araştırma Projesi (BAP) ile İzmir ve Ege Bölgesi’nin 1940 yılından 2100’e kadar olan kuraklık durumunu inceledi. Doç. Dr. Safari’ye araştırmacı olarak eşlik eden Bursa Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Babak Vaheddoost’un yanı sıra İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Mustafa Nuri Balov ve yüksek lisans öğrencileri Denizhan Mersin, Ayşe Gülmez, Farzad Rotbei ise araştırmaya katkı sağladı.
    Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz havzalarının ele alındığı “İzmir İlinde Kuraklık Değerlendirmesi” araştırmasının sonuçlarından bahseden Doç. Dr. Safari, “Aynı dönemde Ege Bölgesi’nin doğu kesimlerinde daha şiddetli kuraklıklar yaşanırken, Ege Bölgesi’nin kıyı kesimlerinde orta düzeyde kuraklık yaşandığı gözlendi. Sonuçlara göre 1985-1990 ve 2005-2012 dönemlerinde Selçuk, Sultanhisar, Manisa, Denizli, Uşak, Kuşadası, Sultanhisar ve Denizli istasyonlarında şiddetli meteorolojik kuraklık yaşandığı saptandı. 1990-2000 yıllarında ise şiddetli kuraklık dönemleri tespit edilmiştir. Bu nedenle bölgenin doğu kesimlerindeki dağlık alanlar ve buna bağlı sosyo-ekonomik faaliyetler kuraklığa karşı daha hassastır ve meteorolojik kuraklık değil, uzun vadeli hidrolojik kuraklık tarım, sanayi, enerji ve gıda sektörlerinin temel kaygısı” dedi.


    Ege Bölgesi iklim değişikliğinden en çok etkilenenlerden biri
    Doç. Dr. Safari, 2100’e kadar yapılan kuraklık değerlendirmesinin sonucunda ise “Gelecekteki (2041-2070) kuraklık olaylarının sayısında ve şiddetinde önemli bir değişiklik olmayacağı, ancak içinde bulunduğumuz yüzyılın son 30 yıllık döneminde aşırı kuraklık olaylarının sayısının daha fazla olacağı öngörülüyor. Çalışmanın sonuçları, Ege Bölgesi’ndeki tüm emisyon senaryolarında yüzyılın sonuna kadar kuraklık olaylarının sayısında ve şiddetinde önemli bir artış olduğunu gösterdi. 2041-2070 yıl aralığında 14 ay ve 2041-2100 yıl aralığında 20 ay şiddetli kuraklık yaşanacağını öngörüyoruz. İklim modellerine göre Ege Bölgesi iklim değişiminden en çok etkilenen bölgelerden biri olarak öne çıkıyor. Buna göre kuraklık ve taşkın gibi aşırı iklim olaylarının şiddeti ve sıklığında artış bekleniyor. İklim modellerinin sonuçları bu modellerin yapısına bağlı olarak spesifik bir zaman için öngörüde bulunmak için uygun değil. Fakat yapılan analizler ortalama sıcaklığın artacağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

    “Tahmin ve adaptasyon faaliyetleri önemli”
    Alınacak önlemlerle iklim değişikliğinin etkisinin azaltılabileceğini söyleyen Safari, “Geliştirilen sosyo-ekonomik senaryoların mahiyetine göre farklı durumlar söz konusu olabilir. Dünya çapında alınacak önlemlere göre bazı senaryolar iklim değişikliği tesirlerinin azalacağını gösteriyor. İklim değişikliği global bir problem, ancak bölgesel önlemlerin alınması da önemli olduğu vurgulanmaktadır. Bu önlemler yeni durumun doğru bir şekilde tahmin edilmesi ve ona göre adaptasyon faaliyetleri, meydana gelebilecek zararların minimize edilmesinde önemli rol oynayabilir. Bunlara örnek olarak tarım faaliyetlerinde, yeni teknolojiler ve daha uyumlu ürünlerin seçilmesi ve sulama randımanının artırılması gibi aksiyonlar, yaşam tarzının yeni durama göre değiştirilmesi, su tüketiminin daha verimli hale getirilmesi gösterilebilir” şeklinde konuştu.

  • İzmir’de depremin ürkütücü sesi kaydedildi

    İzmir’de depremin ürkütücü sesi kaydedildi

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) alınan bilgiye göre, merkez üssü Buca ilçesi olan 3.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Saat 23.53’de meydana gelen sarsıntı, yerin 9.23 kilometre derinliğinde oluştu. Deprem, kentte kısa sürede paniğe yol açarken, herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.

    Depremin sesi ürküttü

    Öte yandan, sarsıntı esnasında ortaya çıkan ses ise bir apartmanın güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Deprem anında yaklaşık 3 saniye boyunca gürültü sesi duyuldu.

  • Kur’an-ı Kerim yakan kişi, kazada vefat etti

    Kur’an-ı Kerim yakan kişi, kazada vefat etti

    İzmir’in Çiğli ilçesinde 26 Eylül 2022 tarihinde yaşanan olayda, içki sofrasında Kur’an-ı Kerim’i yırtıp ateşe veren Berke Can Çoban ve Mert Atakan Durmaz, çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuksuz sanık Mert Atakan Durmaz katıldı.

    Sanıklardan biri kazada öldü, diğer şahsa 10 ay hapis

    Hakim, diğer sanık Berke Can Çoban’ın 13 Mayıs 2023’te geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdiğini, bu nedenle dosyadan düşürüldüğünü belirtti. Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasında “sanığın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımında Kur’an-ı Kerim’in yakılmasından sonra söylenen ifadelerin nefret, hakaret içerikli sözler olarak değerlendirildiğini, böylelikle halkın bir kesimini diğer kesimine karşı kin ve düşmanlığa tahrik edecek ve öç almayı gerektirecek düzeyde olduğu ve suçun basın yayın yolu ile işlendiği” kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirdi. İddia makamı savcısı, sanığın “Basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan cezalandırılmasını talep etti.

    Hakim, sanığın söz konusu suçtan 10 ay hapse çarptırılmasına karar verip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kararlaştırdı.

  • “Yarım kalan üniversite hayali” tamamlandı

    “Yarım kalan üniversite hayali” tamamlandı

    İzmir’de yaşayan, Makedonya doğumlu 68 yaşındaki Mevlide Demir, içinde ukde kalan eğitim hayalini gerçeğe dönüştürerek herkesin takdirini kazandı. Vefat eden eşinin ‘Ben hayallerimi gerçekleştirdim, senin hiç hayalin yok mu?’ sorusu üzerine harekete geçen, emekli, 3 çocuk ve 2 torun sahibi Demir, ailesinin engeli sebebiyle hayalini kurduğu eğitim hayatına tekrar başlama kararı aldı.

    60 yaşında ortaokul, 68 yaşında üniversiteli oldu

    60 yaşında ortaokul eğitimine başlayan ve ardından devam eden süreçte lise eğitimini tamamlayan Demir, daha sonra üniversite sınavına girdi, Ege Üniversitesi İşletme Bölümünü kazandı ve 68 yaşında üniversiteli oldu. Mevlide Demir, şimdilerde eğitimini aksatmadan, titizlikle derslerini üniversiteden takip ediyor. Demir, aynı zamanda okuduğu bölümün yanında ikinci bir üniversite olarak da Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde Sağlık Yönetimi eğitimini de sürdürüyor.

    “Her şey eşimin bana ‘Senin hiç hayalin yok mu?’ sorusunu sormasıyla başladı”

    Yarım kalan eğitim hayatına, vefat eden eşinin kendisine yönelttiği bir soru üzerine başlama kararı aldığını söyleyen Mevlide Demir, “Eşimin bütün hayali emekli olduktan sonra köye yerleşmekti. Eşim bana ‘Senin hiç hayalin olmadı mı?’ diye sordu. Ben de ‘Olmaz mı var tabii; fakat benim hayalime geç kalındı bey’ dedim. Eşim de bana ‘Söyle, şimdiye kadar neden söylemedin?’ diye sordu. Ben de ‘Konusu açılmadı’ şeklinde cevap verdim; çünkü hayallerim yarım kalınca ben okul konusunu kapattım ve iş hayatına başlamıştım. Eşimin bu sorusu üzerine ortaokul eğitimimi tamamlama kararı aldım. Hayallerime kavuşacaktım, heyecanlıydım. Eğitim hayatıma başlayınca ortaokulu hemen bitirip ardından liseye başladım. Daha sonra liseyi de bitirip üniversiteye başladım. Hepsi art arda hızlıca gerçekleşti. İlk gördüğüm üniversite Ege Üniversitesi. Başka üniversite görmedim. Kendi çocuklarıma çok çalışın Ege Üniversitesini kazanın diyordum; çünkü onlar eğer burayı kazanırsa ben de onlar sayesinde burayı görecektim. Ben şimdi buradayım, başardım” şeklinde konuştu.

    “Üniversiteyi kazandığımı duyunca mutluluktan uyuyamadım”

    Üniversiteyi kazandığını öğrendiğinde heyecandan ağladığını söyleyen Mevlide Demir, “Üniversite sınav sonuçları açıklandığında ben köydeydim. Kızım beni aradı ve ağlıyordu. ‘Ne oldu kızım?’ dedim. Bana ‘Heyecandan ağlıyorum anne, Ege Üniversitesini kazanmışsın’ dedi. İnanamadım ve ben de ağlamaya başladım. Kızıma ‘Kızım yanlış bir şey olmasın dikkatli bak’ dedim. O da bana ‘Anne iyice baktım’ dedi. O gün mutluluktan gece uyumadım. Okula kaydımı yaptırdım ve ilk gün heyecanlı bir şekilde derse gittim. Sınıftaki gençlere ‘Günaydın’ diyerek güne heyecanla başladım. İlk başta hazırlık eğitimi görecektim. Ben de liseyi bitirdim; ama okulun verdiği kitaplarla eğitim gördüm sadece. Gençler çok rahat bir şekilde İngilizceyi kavrıyordu. İlk gün hoca bana soru soracak ve cevap veremeyeceğim diye çok heyecanlandım. O gün hemen eve gittim ve kızıma bana İngilizceyi en ayrıntılı şekilde baştan öğret dedim. Yavaş yavaş kendimi geliştirdim. Hazırlık sınıfını mutlaka geçmeliyim ki normal eğitime geçme hakkına sahip olayım” dedi.

    “Babam ‘Kız çocuğunu okutmam’ dedi”

    Babasının, okumasına izin vermediği için tüm umudunun o zamanlarda yıkıldığını belirten Demir, “Biz ilkokulu bitirdikten sonra babam bize ‘Kim okumaya devam edecek?’ diye sordu. Ben hemen parmak kaldırdım. Babam bana ‘Sen elini indir’ dedi. Benim tüm umudum o an yıkıldı. Okuma serüvenim orada son buldu. İlkokulu bitirdikten sonra hocalarım benden bir ışık gördü. ‘Okuyacak olan var mı?’ dedikleri zaman ben zaten parmağımı kaldırırdım. Babamın eğitim hayatıma izin vereceklerini düşünüyorlardı. Okul önlüğüm bile dikilmişti okula gideceğim zaman. En kötü günün ne gün dediklerinde ben de o günden bahseder ve okulda çekildiğim fotoğrafı gösterirdim. Benim için çok acı bir gündü” ifadelerini kullandı.

    “Babamı affettim”

    Hedefinin 4 yıllık eğitimi zamanında ve başarıyla tamamlamak olduğuna değinen Demir, sözlerine şunları da ekledi:
    “Ayrıca Açıköğretim Fakültesinde Sağlık Yönetimi Bölümü okuyorum. Bu bölümü de bitirmem lazım. İmkan varsa niye okumayayım ki. Gençler de okumalılar. Değişik kitaplar okudukça babamı daha iyi anladım. O, zamanında ailesinden öyle gördüğü için beni okutmamıştı. Babamın kabrine gidip babamdan özür diledim. Beni okutmadığın için ben de seni affediyorum dedim ve sen de beni affet baba dedim. O gece babam rüyama girdi. Çok duygulandım.”

    Mevlide Demir’in sınıfa ilk geldiğinde onunla gurur duyduğunu söyleyen sınıf arkadaşı Beyza Öztürk de, “Mevlide abla yılmamış, pes etmemiş ve hayallerine kavuşmuş. Hocalar kelimelerin doğru telaffuzlarını söylediğinde bizim aklımızdan uçup gidiyor; ama Mevlide abla onu not ediyor, tekrar tekrar üstüne düşüyor. Biz gerçekten ona imreniyoruz. Tekrardan ilk günkü heyecanı var ve bu bizi mutlu ediyor. Gerçekten Türk kadını böyle olmalı. O gururu bize veriyor ve ilham kaynağı oluyor” ifadelerine yer verdi.

    Kendilerine bir anne şefkatiyle yaklaştığını belirten sınıf arkadaşı Caner Mısırlıoğlu ise, “Bizim bu yaşta yapamadıklarımızı onun o yaşta yapması gerçekten kendi açısından çok büyük bir başarı. İçinde geçmişten kalan bir eksiklik vardı. Mevlide ablanın bu yaşta bunu yapabilmesi gerçekten benim açımdan da gurur verici onun açısından da gurur verici bir olay. Bize anne şefkatiyle yaklaşıyor. Çok samimi biri olduğunu düşünüyorum. Bizlere de örnek oluyor” dedi.

  • Çeşme’de motosikletlere sıkı denetim

    Çeşme’de motosikletlere sıkı denetim

    Çeşme İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, son dönemde artan motosiklet kazaları ve gürültü şikayetleri üzerine denetime çıktı. Yapılan denetimlerde; 207 motosiklet kontrol edildi, 53 motosiklet sürücüsüne cezai işlem uygulandı.

    4 motosiklet ise trafikten men edildi. Denetimlerin, özellikle kasksız sürücüler ve çevreyi rahatsız eden sürücülere karşı yapıldığı, uygulamaların artarak devam edeceği bildirildi.

  • Karşıyaka’da Efe ameliyat oldu

    Karşıyaka’da Efe ameliyat oldu

    TFF 3. Lig 2. Grup ekiplerinden Karşıyaka’ya sezon başında Fatih Karagümrük’ten kiralık olarak transfer olan Efe Tatlı, 3. hafta mücadelesindeki Pazarspor deplasmanında ilk kez İzmir ekibinin formasını giyme şansı yakaladı.

    Karşılaşmada dakikalar 70’i gösterdiğinde Sefa Küpeli’nin yerine dahil olan genç oyuncu, 86. dakikada Pazarsporlu oyuncu ile girdiği ikili mücadele esnasında dizinden sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı. Daha sonra yapılan tetkikler sonucunda 21 yaşındaki orta saha oyuncusunun çapraz bağlarının koptuğu belirlenirken, bugün de yeşil-kırmızılı kulüpten Efe Tatlı’nın ameliyat olduğu ve başarılı bir operasyon geçirdiği açıklandı.

    Kulüpten yapılan açıklamada, “Pazarspor karşılaşmasında yaşadığı şanssız pozisyon nedeniyle İstanbul’da başarılı bir operasyon geçiren oyuncumuz Efe Tatlı’ya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz ve hızlı bir tedavi sürecinin ardından en kısa zamanda takımımıza dönmesini umuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

  • Granfondo Bisiklet Yarışı, İzmir’de başlıyor

    Granfondo Bisiklet Yarışı, İzmir’de başlıyor

    Bisiklet sporunun gelişmesi ve kamuoyunda bisiklet kullanımına dair farkındalığın artması için gerçekleştirilecek Turkcell Granfondo Yol Bisiklet Yarışı’nda onlarca ülkeden binlerce sporcu Cumhuriyet’in 100. yılı için pedallayacak. Yarış, 22 Ekim Pazar günü Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayıp aynı yerde sona erecek.

    İzmir’de pazar günü bazı yollar trafiğe kapatılacak

    İzmir’de 22 Ekim Pazar günü gerçekleştirilecek olan Granfondo Yol Bisiklet Yarışı sebebiyle bazı yollar kapanacak. Valilikten yapılan açıklamaya göre, pazar günü 06.00 ile 15.00 saatleri arasında trafiğe kapanacak yollar ise şöyle:

    “Cumhuriyet Bulvarı, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı, Balçova Haydar Aliyev Bulvarı, Başak Sokak, İnciraltı Caddesi, Konak Mustafa Kemal Sahil Bulvarı yan yol (Bahçelerarası), Narlıdere İzmir-Çeşme Otoyolu yan yol, Güzelbahçe Mithatpaşa Caddesi, Mithatpaşa Caddesi İstihkam güzergahı, Urla Mareşal Fevzi Çakmak Bulvarı, Neyzen Tevfik Caddesi, İskele Caddesi, Yalı Caddesi, Harbiye Caddesi, 16/3 Sokak, Koca Dere Yolu Sokak, Güzelbahçe Mithat Ünal Caddesi, 627 Sokak, Şehit Kemal Caddesi, Erler Caddesi, 343 Sokak, 348 Sokak, Eski Seferihisar Caddesi, İstikbal Caddesi, Abdullah Baydar Caddesi, Yarendede Caddesi, 12 Sokak ile Narlıdere Yıldırım Kemal Caddesi, İzmir-Çeşme Otoyolu yan yol.”

    İzmir-Çeşme Otoyolu Güzelbahçe Kavşağı’ndan Kahramandere çıkışına trafik akımı verilmeyeceği, trafik akımının İzmir-Çeşme Otoyolu üzerinde Çeşme ve İzmir istikametlerine yönlendirileceği belirtildi.

    İzmir-Çeşme Devlet Kara Yolu’nun Çamlıçay Köprüsü ile Özbek Kavşağı, Güzelbahçe’den Çeşme istikametine; Urla Gişeler Bölgesi Keklik Tepe Kavşağı’ndan ve Çeşme bağlantı kolundan Çeşme yönüne; İzmir-Seferihisar Kara Yolu’nun Ulamış Kavşağı ile Kahramandere Işıklı Kavşağı Seferihisar ilçesinden Güzelbahçe istikametine araç trafiğine kapatılacağı da kaydedildi.

  • Denizlerin ‘Vatoz’u

    Denizlerin ‘Vatoz’u

    İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünden 2020’de mezun olan Oğul Görgülü, ardından da tasarım çalışmaları alanında yüksek lisans yaptı. Bu süre içinde bir şirket kuran Görgülü, insansız deniz araçları üzerine de tez gerçekleştirdi. Görgülü’nün yanı sıra Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunları olan yapay zeka mühendisi Rıza Serkan Kaskan, gemi inşaat mühendisi Genco Barış Atalay ve yazılım mühendisi Tuğçe Köseoğlu’nun da katılımıyla ekip 4 kişiye ulaştı.

    9 ay çalışıldı

    Genç ekip, sürdürülebilir kalkınma hedefinden yola çıkarak deniz yüzeyini temizleyen, katamaran sınıfında bir insansız deniz aracı (IDA) yapmak için harekete geçti. Yaklaşık 9 aylık kapsamlı çalışma sonunda Vatoz isimli teknenin prototipi hazırlandı. 65 kilogram ağırlığındaki Vatoz, elektrikli iki motoru ve arkasında atık tiplerine göre değiştirilebilir ağlar ile geçtiği yerlerdeki katı ve sıvı atıkları anında topluyor.

    100 kilograma kadar atık toplayabilen Vatoz, 5 metrelik dalgaya dayanabilecek şekilde geliştirildi. 6 saat boyunca aralıksız çalışabilen Vatoz, yapay zeka sayesinde kendi rotasını belirleyebiliyor. Vatoz, sığ alanlarda büyük teknelerin giremediği yerlere de rahatlıkla ulaşabiliyor. Uluslararası standartlara uygun tasarlanan, insan gücüne ihtiyaç duymayan Vatoz, önündeki kamera sayesinde topladığı atıkların türlerini de analiz edebiliyor.

    Vatoz’un özellikle marina ve liman işletmelerinde rahatlıkla kullanılabileceğini söyleyen Oğul Görgülü, “Denizlerdeki kirliliği önlemek, mevcut atıkları toplamak için birçok yöntem aranıyor. Belediyeler, marina ve liman işletmecileri için deniz yüzeyinin temizliği çok önemli. Vatoz, tam da bu noktada kullanıcılarına büyük avantajlar sağlıyor. Örneğin; Vatoz’un belirli bir alanda çalışarak bölgeyi temizlemesini istiyorsunuz. Vatoz’a geliştirdiğimiz yazılım ile bu komutu veriyorsunuz. Vatoz da yapay zeka ve görüntü işleme algoritmaları sayesinde kendi rotasını çizerek, gerekli manevraları da yaparak bu işlemi gerçekleştirebiliyor. Süre ve maliyet açısından da kullanıcılara avantaj sağlıyor. Vatoz’un arkasında farklı atık türlerine göre değiştirilebilir ağlar var. Mevcut motorlar yardımıyla topladığı atıkları, arkasındaki bu ağda biriktiriyor ve kullanıcıya haber veriyor. Şimdilik deniz yüzeyindeki atıklara odaklandık ama yapay zekasını daha da geliştirerek Vatoz’u uzak deniz mesafelerinde gözlem, araştırma ve lojistik amacıyla kullanmak da mümkün olabilir” dedi.

    Vatoz ile yurt dışına açılmayı hedeflediklerini ifade eden Görgülü, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “27 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen TEKNOFEST’e katılarak ‘çevresel enerji teknolojileri’ kategorisinde birinci olduk. Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) ortaklığıyla gerçekleşen ‘Küresel Temiz Teknoloji İnovasyon Programı’na (GCIP) resmi olarak da kabul edildik. Bu programa dahil edilmek, özellikle yurt dışındaki sunumlara, fuarlara katılmak ve yatırımcılarla buluşmak için önemli bir anahtar. Prestij yönünden önemli bir adım. Türkiye’deki belediyelere ve şirketlere ulaşarak Vatoz’u denizle buluşturmak istiyoruz. Elbette hedefimiz uluslararası alana da açılmak. Bu konuda da girişimlerimiz artarak devam edecek.”

  • Meme kanserine karşı farkındalık yürüyüşü

    Meme kanserine karşı farkındalık yürüyüşü

    EÜ Tıp Fakültesi, EÜ Kanserle Savaş Uygulama Merkezi, European Medikal Students Association iş birliğiyle, meme kanserine dikkat çekmek amacıyla pembe yürüyüş gerçekleştirildi.

    “Pembe Tişörtlerinizle Yürüyüşümüze Bekliyoruz” sloganıyla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde başlayarak kampüs öğrenci dekanlığında sona eren yürüyüşte katılımcılar, meme kanseri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla “Meme Kanserinde Güç Sende” yazılı pankart taşıdı. Katılımın yoğun olduğu etkinlikte, meme kanserinde dikkat çekmek amacıyla pembe kurdele dağıtıldı.

    “Meme kanseri konusunda farkındalık ve erken tanı hayat kurtarır”

    Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Emine Serra Kamer, “Dünya Sağlık Örgütü tarafından ekim ayı, Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak tanımlandı. Her sekiz kadından birinde meme kanseri riski tanımlanmış olması nedeni ile geniş tabanlı erken tanı çalışmaları özellikle bu ayda önem kazanmakta. Meme kanseri, maalesef kadınlarda en sık rastladığımız tümör türü olarak karşımıza çıkıyor. Meme kanseri konusunda farkındalık ve erken tanı son derece önemli. Bugün düzenlediğimiz bu etkinlikte, Ege Üniversitesi Hastanesinden öğrenci dekanlığına kadar; hekimlerimiz, hocalarımız, öğrencilerimiz, hastalarımız ve hasta yakınlarımızla beraber yürüyerek, erken tanının ve hep beraber güçlü olacağımızın sinyalini vermek istedik. Erken tanı hayat kurtarır. Bugün, bir kurdeleden ötesi bir gün. Hep birlikte bu dönemi atlatacağız” diye konuştu.

    Prof. Dr. Kamer, “Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak meme kanseri farkındalık ayında, meme kanserinde farkındalık ve yeniden düşünmeyi artırmak amacı doğrultusunda Tıp Fakültemizde öğrencilerimiz, çalışanlarımız, hocalarımızla birlikte etkinlikler düzenlemeye devam ediyoruz” dedi.

    Etkinliğe ayrıca; EÜ Tıp Fakütesi Dekanı Prof.Dr. Rüçhan Sertöz, EÜ Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Emine Serra Kamer, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Prof. Dr. Zeynep Özsaran, Prof. Dr. Senem Alanyalı, Doç. Dr. Fatma Sert, akademisyenler, öğrenciler, idari personel, hasta ve hasta yakınları katıldı.

  • İzmir’de deprem

    İzmir’de deprem

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) alınan bilgiye göre, merkez üssü Bayındır ilçesi olan 4.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

    Saat 15.55’te meydana gelen sarsıntı, yerin 7 kilometre derinliğinde oluştu. Deprem, kentte kısa sürede paniğe yol açarken, herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.

    Sarsıntının Aydın’da da hissedildiği öğrenildi.