Etiket: izmir

  • 486 aday adayından 114’ü kadın

    486 aday adayından 114’ü kadın

    İzmir’de bulunan siyasi partilerde, yaklaşan genel seçimler öncesi milletvekili aday adaylığı başvuru telaşı yaşanıyor. AK Parti İzmir’de toplam 202 kişi milletvekili olmak için aday adayı olurken, bu 202 kişi arasındaki 44 isim ise kadın aday adaylardan oluşuyor. 210 ismin aday adaylığı başvurusu yaptığı CHP İzmir’de ise 54 isim kadınlardan oluştu. İYİ Parti’de, 7’si kadın 28 aday adayı başvuru yaptı. MHP’de de 9’u kadın 46 aday adayı başvuruda bulundu.

  • Millet İttifakı, İzmir’de toplandı

    Millet İttifakı, İzmir’de toplandı

    İzmir Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin 5. gününde 6’lı masanın temsilcileri bir araya geldi. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapılan ‘Millet İttifakı Genel Başkanlar Buluşması’nda CHP Genel Başkanı ve 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde bir araya geldi. Buluşmada İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yer alamaması ise dikkat çekti. İYİ Parti’yi, genel başkan yardımcısı Ümit Özlale temsil etti.

    “İşimizin çok kolay olduğunu kimse düşünmesin”

    Konuşmasına diğer parti liderlerinden önce başlayan Kemal Kılıçdaroğlu, “İkinci yüzyılı birlikte inşa edeceğiz. İşimizin çok kolay olduğunu kimse düşünmesin ama birinci yüzyılın kongresinde de o dönemin liderlerinin işinin çok kolay olmadığını onlar da biliyordu. Zor zamanlardan geçtiğimizin farkındayım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hep iki temel ilke ile anarım. Benim gönlümdeki Gazi Mustafa Kemal’in iki temel ilkesinden biri siyasi bağımsızlık. İkinci ilkesi ise ekonomik bağımsızlıktır. İzmir’de 100 yıl önce yapılan kongrede Mustafa Kemal Atatürk, ‘Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisat zaferleri ile taçlandırılmazlarsa elde edilen zaferler sürüp gidemez’ der. Bugüne kadar büyük sıkıntılar çektiğimizi biliyoruz. Zaman zaman büyük krizlerin çıktığını biliyoruz ama öyle bir düzen kuralım ki kim iktidar gelirse gelsin bu tür krizlerle Türkiye karşı karşıya kalmasın” dedi.

    Dört ayaklı strateji

    Millet İttifakı’nın dört ayaklı stratejisinden bahseden Kılıçdaroğlu, bu stratejilerin demokrasi, üretim, sosyal devlet ve sürdürülebilirlik olduğunu aktardı. Demokrasiye ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “Güçlü bir demokrasi, güçlü bir parlamenter sistem. 6 lideri bir araya getirmenin temel felsefenin özünde demokrasi yatıyor. Dünyaya baktığımızda kişi başına gelirin en yüksek olduğu ülkelerin tümünde demokrasi anlayışı vardır. Biz de demokrasiyi geliştirmek, kuvvetler ayrılığını getirmek zorundayız. Sağlıklı ilerleyen hiçbir demokraside denetimsiz alan yoktur. Her alan mutlaka denetlenir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de denetlenir. Özgür medya altyapısının sağlanması lazım. Siyaset kurumunun halkına hesap vermesi gerekiyor. İktidar sahipleri halkına hesap vermiyorsa orada demokrasi yoktur. ‘Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerken ulusal vergi konseyi kuracağız’ dedik. 85 milyon, toplanan vergilerin nerelere harcandığını bilecek. Sağlıklı işleyen demokrasilerde siyaset kurumunun lekelenmemesi lazım. Burada da irade koyduk. Siyasi etik kanunu çıkaracağız. 6 lider imza attık. Siyaset ahlak zemininde yürürse pek çok sorun çözülür. Böyle bir yasa olduğunda çok farklı bir Türkiye’ye imza atmış olacağız. Harcanan paraların sağlıklı harcanıp harcanmadığının hesabının verilmesi lazım. Bunun için 6 lider, ‘TBMM’de plan ve bütçe komisyonu dışında kesin hesap komisyonu kuracağız’ dedik. Ayrıca tarihimizde ilk olacak; kesin hesap komisyonu başkanı ana muhalefet partisinden olacak. Ayakları yere basan, ahlaklı siyasetin egemen olduğu, harcanan her kuruşun hesabının verildiği, medyanın özgür olduğu güzel bir Türkiye kuracağız” ifadelerini kullandı.

    “Hedef, çip üreten ülke olmak”

    Stratejin ikinci ayağının üretim olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Türkiye’nin her alanda üretmesi lazım. Sanayiden tarıma, kültüre kadar üreten bir Türkiye. Üreten Türkiye güçlü Türkiye’dir. Kaynaklarınız, yeriniz yurdunuz, çalışkan insanlarınız var ama üretimden koparılıyorlar. Herkes üretim zincirinin halkası olacak. Herkesin ürettiği Türkiye, dışarıya el avuç açmayan, komşularına her türlü yardım yapacak kapasiteye sahip bir ülkedir. Neyi nasıl üreteceğimizi çok iyi bilmek zorundayız. 21. yüzyıl ekonomisi artık tarım ekonomisi, sanayi ekonomisi değil, bilgi ekonomisidir. Hangi ülke bilgi üretirse o ülke hızla büyür ve kalkınır. Bilgiyi üniversitelerde üreteceğiz. Bizim iktidarımızda üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Kimse farklı düşündü diye üniversiteden atılmayacak. Üniversiteler bilgi yuvası olacak. Bu bilgiler sanayiciler tarafından elle tutulur metaya dönüştürülecek. Katma değeri yüksek ürün üretmek zorundayız. Katma değeri yüksek ürün üretmenin yolu, üniversitenin bilgi üretmesi ve sanayicinin bu bilgiyi metaya dönüştürmesidir. Biz bilgiyi üreten ülkelerin pazarıyız. Millet İttifakı iktidarında başkalarının pazarı değil, dünyaya mal üreten ülke olacağız. 20. yüzyıl petrol yüzyılıydı. 21. yüzyıl çip savaşlarıdır. Çipin nerede üretileceğine bilgi üretenler karar verir. 21. yüzyıl Türkiye’sinin temel hedefi çip üreten ülke olmaktır.”

    “Sosyal devlet ve sürdürülebilirlik”

    Üçüncü ayağın güçlü bir sosyal devlet olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Huzurun olması, kaynağın hakça bölüşmesine bağlı. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir ülkeyi yeniden inşa edeceğiz. Bugün Türkiye’de sosyal devlet büyük yara almış durumdadır. 5-6 yılda alt gelir gruplarından bir avuç üst gelir grubuna milyarlarca gelir aktarılıyor. Her ailenin her bir bireyinin güvencesi olacak. Sosyal devlet, yardım yaparken kişiyi asla afişe etmeyecek” dedi. Dördüncü ayağın sürdürülebilirlik olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Durduğunuz andan itibaren geriye gidersiniz. Bu değişime ayak uydurmak zorundasınız. Sürdürülebilirlikte anahtar liyakattır. Değişime ayak mı uyduracağız, değişime öncülük mü edeceğiz? Biz yapalım, onlar bizi izlesin. Değişime dönüşüme öncülük yapan bir Türkiye istiyoruz. Sürdürülebilirliğin temel anahtarından biri de eğitimdir. Merak duygusunu büyütebiliyorsanız ve çocuk yaşamı sorgulama yeteneğine kavuşuyorsa Türkiye hızla büyümenin önünü açmış olur” diye konuştu.

    “Bu tuzaktan çıkış mümkün”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da konuşmasına bazı grafikleri katılımcılarla paylaşarak başladı. Babacan, “34 yıllık 2-3 haneli dönemden sonra enflasyon 2012-2013’te tek haneye iniyor, son yıllarda tekrar alıyor başını gidiyor. Kişi başı milli gelir de 2012-2013’te zirveye ulaşıyor, son yıllarda düşüşe giriyor. Şeffaflık endeksinde Türkiye kötü bir noktadan başlıyor, 2012-2013’te zirveye ulaşıp aşağı düşüyor. Ekonomi için olmazsa olmaz iki kavram, hukuk ve eğitim. Türkiye’nin zirvede olduğu yıllarda bundan bahsediyorduk. Bir önceki iktisat kongresinde İzmir’de ‘Eğitim ve hukukta gerekenleri yapmazsak Türkiye orta gelir tuzağına düşer demiştim’ ve düştük. Bu tuzaktan çıkış mümkün. Endişeye mahal yok. Doğruları yaptığımız sürece Türkiye yüksek gelirli ülkeler sıralamasına girer. Ne kadar çok demokrasi o kadar ekonomi. Ne kadar adalet o kadar ekonomi. Ne kadar liyakat o kadar ekonomi. Ne kadar eğitim o kadar ekonomi” sözlerine yer verdi.

    “Her alanda hazırız”

    6 parti olarak cumhuriyet tarihinde yapılmamış iş başardıklarını kaydeden Babacan, “Ortak politikalar mutabakat metnimizi hazırladık. 6 birbirinden çok farklı parti, parlamenter sistem için buluştu. 84 maddelik anayasa değişikliği paketi hazırladık. Arkasından 6 imza ile 2 bin 300 maddelik eylem planının her kelimesinde mutabık kaldık. Yüzde 60’ını 5 yılda gerçekleştirsek Türkiye uçar. Burada hazine var. Her alanda hazırız. Hiçbir siyasi partinin olmadığı kadar bu ülkeyi yönetmeye hazırız. Çok önemli bir eşikteyiz. Bütün bu çalışmalarda en önemli püf noktası ise özgürlükler. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve bunu yapmak o kadar hızlı olacak ki. Endişeye mahal yok. Tüm krizleri en hızlı çözecek takım burada. Hazırız. Gençlerin kaçmak değil yaşamak istediği bir Türkiye’yi başaracağız. 14 Mayıs’ta kazanacağımız zafer, demokrasi mücadelesi verenler için umut olacak. Bürokratlara ders kitabı olacak. Yaptıklarımızla demokrasi tarihi yazıyoruz. Kitaplarda okutulacak bir başarıyı inşa ediyoruz” dedi.

    “En büyük toplumsal barış projesi”

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da şunları söyledi: “Bugün için ‘Türkiye’nin her kanadı, her görüşü, her siyasi akımı bir masada toplandı, hakimiyeti milli için hakimiyeti iktisadi kararı aldılar’ demeliler. Biz nesillerin önünü açmak için 6 lider bir araya geldik. 6’lı masa modernleşme tarihimizin, meclis tarihimizin, cumhuriyet tarihimizin, demokrasi tarihimizin en büyük toplumsal barış projesidir. Toplumu kutuplaştıranlara karşı buluşturanlar, tekleştirmeye karşı birleştirmeyen çalışan bir heyetiz.”

    Mal beyanı çağrısı

    Davutoğlu ayrıca mal beyanı çağrısında bulunacak şöyle devam etti: “Buradan çağrıda bulunuyorum; ekonomiyi temizlemek istiyorsak yaşayan tüm cumhurbaşkanları, başta ben olmak üzere başbakanlar, bakanlar mal varlığı beyanında bulunmalıdırlar. Görev yaptıkları sürece kendi gelirleriyle sahip oldukları mal arasında izah edilmeyecek artış varsa artış Hazine’ye intikal ettirilmeli, şehit yakınlarına, gazilere, engellilere, ihtiyaç sahiplerine aktarılmalı. Ben hesap vermeye hazırım. Hiç merak etmeyin, siyasi ahlak kanunu mutlaka çıkacak. Kimse siyasi pozisyon sayesinde mal mülkünü asla artıramayacak.”

    “O dönemdeki hayal, ufuk bugün maalesef yok”

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Birinci iktisat kongresinin maddelerini mutlaka bulun ve okuyun. 9 madde öne çıkmış ve ayrıca 12 başlık var. O kongreden sonra Türkiye’de ciddi bir hamle başlatılmış. Osmanlı’nın son dönemlerinde bir takım iktisadi faaliyetler başladı ama bunlar ülkemizi ayağa kaldıracak seviyeye gelmedi. Neyimiz varsa dışarıdan getiriyorduk. Kongreden sonra bir hamle başlatıldı. İkinci iktisat kongresinden sonra da bunlar şekillenmeye başladı. İşin en garibi, şahsi kanaatime göre Türkiye’de yapılması gereken en önemli işlerden biri uçak fabrikasıdır. O dönem uçak imalatına hemen başlanmıştır. Biz ise şimdi havanda su dövüyoruz. ‘O kadar uçmayın deniyor’. Ne uçması? Millet aya, Mars’a gidiyor. Ben Vecihi Hürkuş’u unutamam. Böyle bir vesileyi kendine dert etmiş. O dönemdeki hayal, ufuk bugün maalesef yok. Kardeşlerimiz, genel başkanlarımız güzel ufuklar çizdi ama bugüne dek bu noktada bir şey yapamamışız. Çekişmelerle uğraşmışız. Problemleri çözecek adımlar atamamışız” diye konuştu.

    Adalet vurgusu

    Ülkenin ayağa kalkması için iktisaden kalkınma olmasının şart olduğunu vurgulayan Karamollaoğlu, şöyle konuştu: “Problemleri çözmek için nereden başlayacağız dersek herkesin ittifak ettiği konu adalet. Bir ülkede adalet olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Biz ayrıca ahlaki ve manevi değerler ihya edilmeden huzur olmaz diyoruz. Bunun başında adaletin tesisi gelir. Devlet, adalet üzerine inşa edilir. Ondan sonra dürüstlük gelir. İşi ehline vermezseniz o iş istenildiği gibi inşa edilemez. Yandaşınıza pas geçerseniz burada adaletle dürüstlük yoktur. Şu an ne adalete güven kaldı ne dürüstlük var ne liyakata önem veriliyor. Allah nasip eder de 15 Mayıs’ta yeni dönem başladığında ele alınacak ilk hususlar bunlar. Adalet tesisi, güven ortamının oluşması, liyakate önem verilmesi, yandaşlara peşkeş çekilmemesi.”

    “Büyük bir farkla bu seçimin alınacağına inanıyorum”

    CHP ve MSP koalisyonu dönemini hatırlatan Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “O koalisyon döneminde Kıbrıs zaferi kazanıldı. Farklı görüşmeler, çalışmalar oldu ve 50 yıl geçti. Yeniden bu meseleleri ele almayı ve farklı görüşlere sahip olan partilerin bir araya gelerek Türkiye’nin problemlerini çözmek üzere yola koyulmamız gerektiğini kabullendik. Cumhurbaşkanlığı sisteminin değişmesini önemsiyoruz. Cumhuriyet tarihinde yapılmamış bir adımı attık. Daha koalisyon oluşmadan koalisyon protokolünü imzalayıp hayata geçirdik. Bugünkü şartlar bunu gerektiriyor. Büyük bir farkla bu seçimin alınacağına inanıyorum. 6 siyasi parti bir araya geldi ve mutabakat sağladı. Bunun ne kadar önemli olduğunu her birimiz yaşayacak göreceğiz.”

    “100 yıllık bir muhasebeyi yapmak mecburiyetindeyiz”

    Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da “Değiştirip dönüştüremeyeceğimiz dünün üzerinden bir kavga yerine ortak yarınlar için buluştuk. Tarihi bir kongre gerçekleştiriyoruz. 100 yıllık bir muhasebeyi yapmak mecburiyetindeyiz. 100 yıl sonra düzenlenen bu kongrenin de yeni bir atılım için başlangıç noktası olmasını ümit ediyorum. Türkiye, yeniden dünyaya entegre edecek kurumsal yapısını yeniden kuracak. Meydan okumaları ortadan kaldıracak siyasi akla ihtiyacımız var. Öyle bir tarihi eşikteyiz ki ekonomik olarak asimetrik mücadele vermek zorunda olduğumuz değişim hızının yüksek olduğu çağda rekabette var olmak için tüm unsularımızı kullanmak mecburiyetindeyiz. Yükselen umudu daha da yükseltmeliyiz. Koyduğumuz iradeyi, 14 Mayıs’ta milletin kendi kaderine hakim olacağı gün olarak ifade etmek istiyoruz” sözlerine yer verdi.

    “Dünyaya ayak uydurmak değil onu yönetmek zorundayız”

    İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale, “10 yılda on binlerce eğitimli insan, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. On binlerce eğitimli insanımız, batı ülkelerine göç etti. Gelişmiş insan kaynağı, başka ülkelerin oluşturacağı ekonomik kalkınmaya hediye edildi. Batıya kafa tutar gibi yapan iktidarın çanak tuttuğu şey küresel güç dengesizliğine katkıda bulunmak. Bugün en önemli becerinin bilgi olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kontrol edemediğimiz büyük değişimler, bizi dünyaya çok hızlı ayak uydurmak zorunda bırakıyor. Bugün dünyaya ayak uydurmak değil onu yönetmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

    “Bir şey değişecek, her şey değişecek”

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise şunları söyledi: “100 yıl, ülkelerin tarihinde çok önemli kilometre taşıdır. 100 yıl önce İzmir’de yangının üzerinden 5 ay geçmiş, barış görüşmeleri Lozan’da kesilmiş, bütün ülke yanmış yıkılmış, on binlerce insan hayatını kaybetmiş. 100 yıl önce neden İzmir seçilmiş? Birlikte yaşam konusunda büyük birikime sahip olması, birçok ilke imza atması, farklılıkların zenginlik unsuru olarak kullanılması; İzmirliler birlikte yaşamanın sırrını bulmuş ve çok renkli bir yaşam biçimin refaha dönüştürmüş. Bu yüzden Mustafa Kemal Atatürk İzmir’i seçmiş. 100 yıl sonra, 100 yıl öncesinden farklı olarak doğa da paydaş olarak ekonominin önemli dinamiklerinden biri olarak masaya dahil edildi. Ortak akılla inşa edilen bu süreç, çok güçlü bir içerik de ortaya çıkardı. Ortaya çıkacak kararlar ve ilkeler, geleceğin Türkiye’sinin şekillenmesinde çok önemli rol oynayacak. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, Türkiye’nin içinden geçtiği kritik anlarda Millet İttifakı’nın adımlarına İzmir’den yaptığı katkıdır. Artık çok iyi biliyoruz; bir şey değişecek, her şey değişecek.”

  • İzmir’de 18 göçmen kurtarıldı

    İzmir’de 18 göçmen kurtarıldı

    Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, 15 Mart saat 11.00 sıralarında Seferihisar ilçesi açıklarında, can salı içerisinde bir grup düzensiz göçmenler olduğu bilgisi üzerine harekete geçti. Bölgeye giden ekipler, Yunanistan unsurlarınca Türk kara sularına geri itildiği tespit edilen 18 göçmeni kurtardı.
    Düzensiz göçmenler işlemlerin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğüne sevk edildi.

  • 6’lı masanın liderleri İzmir’e geliyor

    6’lı masanın liderleri İzmir’e geliyor

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Yönetim Kurulu haftalık olağan toplantısını, İl Başkanı Şenol Aslanoğlu başkanlığında yaptı. Toplantının ana gündem maddesi, Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa’yı oluşturan partilerin liderlerinin İzmir programıydı. Toplantıda alınan kararla Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa liderlerinin katılacağı İzmir İktisat Kongresi Programı öncesinde coşkulu bir karşılamanın hazırlanması kararlaştırıldı.

    CHP İl Başkan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü Ahmet Yıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer öncülüğünde sürdürülen İktisat Kongresine katılmak üzere kente gelecek Altılı Masa liderlerinin İzmir’de tarihi bir buluşmaya imza atacaklarını söyledi. Yıldız, “İl yönetim kurulumuz, ikinci yüzyılın iktisat kongresine yakışır bir buluşma olması için son hazırlıklarını tamamladı. Kurul gündemimizin ana maddesi de 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve İttifak’ın diğer saygı değer liderlerinin İzmir ziyaretlerinin planlanmasıydı. 19 Mart Pazar günü, saat 16.00’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek İktisat Kongresi’nin beşinci gün programı öncesinde tüm liderleri İzmir halkıyla buluşturacağız. Başta 13.Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm liderler İzmirlilerle bir araya gelecekler. Tarihi İzmir İktisat Kongresi’nde, tarihe not düşülecek bir buluşmaya tanıklık etmek isteyen tüm hemşehrilerimizi Pazar günü saat 16.00’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi önüne davet ediyoruz” dedi.

  • Randevu alamayınca tüfekle rastgele ateş açtı

    Randevu alamayınca tüfekle rastgele ateş açtı

    Olay, saat 05.30 sıralarında Manavkuyu Mahallesi, İbrahim Hakkı Caddesi üzerinde meydana geldi. Elinde pompalı tüfekle rastgele sağa sola ateş açan bir kişiyi gören vatandaşlar, durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen polis ekipleri, isminin M.K. (21), olduğu öğrenilen genci sakinleştirmeye çalıştı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden randevu alamadığını ileri süren ve alkollü olduğu öğrenilen genç, gecenin sessizliğinde 18 kez havaya ateş etti.

    Özel Harekat sevk edildi

    Polis ekipleri olası bir olumsuzluğa karşı caddeyi çift yönlü olarak trafiğe kapatırken, çelik yeleklerini giyerek genci ikna etmeye çalıştı. Bu esnada adrese Özel Harekat ekipleri de sevk edildi. İkna çalışmalarının devam ettiği esnada, Özel Harekat polislerinin kendisine ağır adımlarla yaklaştığını fark eden M.K., elindeki tüfeği yere bırakarak ekiplere teslim oldu.


    Polis aracına bindirilen M.K., karakola götürülürken, Olay Yeri İnceleme ekipleri de tüfek ve kartuşlar üzerinde incelemelerde bulundu. Ölen ya da yaralananın olmadığı olayla ilgili başlatılan soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.

  • İzmir’de konteyner kentte tahliye

    İzmir’de konteyner kentte tahliye

    İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen deprem sonrası Bayraklı ilçesinde kiracı olarak ikamet eden ve depremden etkilenen vatandaşlar, Bayraklı Geçici Konaklama Merkezinde barınıyordu. İlk etapta tek başına konteynerde kalan depremzedelere İzmir Valiliği Bayraklı Geçici Konaklama Merkezi Yönetimi tarafından giden tebligatta, “30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen İzmir depreminden sonra kurulan Bayraklı Geçici Konaklama Merkezine başvurunuza istinaden kaydınız gerçekleştirilerek tarafınıza konteyner tahsis edilmiştir. 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremde etkilen vatandaşlardan İzmir’e gelenlerin Bayraklı Geçici Konaklama Merkezine yerleştirilecek olmasından dolayı ikinci bir yazışmaya mahal vermeksizin 13 Mart 2023 mesai bitimine kadar konteynerlerinizi, içinde demirbaş eşyaları ile birlikte teslim ederek çıkış işlemlerinizi yaptırmanız gereklidir. Konteynerinizi, size verilen süre içinde tahliye etmemeniz durumunda tahliye ile ilgili gerekli işlemler yönetim birimince gerçekleştirilecektir” denildi.

    “Gidecek yerim yok, kira ödeyecek gücüm yok”

    Bugün ekipler tarafından tebligat giden İzmirli depremzedeler konteynerlerden tahliye edildi. Özel eşyalarını alıp dışarı çıkan depremzedeler, gidecek yerleri olmadığını belirterek çadır kuracaklarını söyledi. Kamyonlara yüklenen depremzede eşyalarının, daha sonra sahiplerine teslim edilmek üzere AFAD’ın depolarına götürüldüğü öğrenildi.


    Depremzede Meryem Tülin Yumlu, “2 yıldır burada kalıyorum. Bir hafta önce kağıt geldi ve bir hafta içerisinde çıkarılacağımız söylendi. Öncelikli olarak yalnız yaşayanlar çıkarıldı. 15 güne de diğer arkadaşların çıkarılacağını duyduk. Kahramanmaraş depremindeki arkadaşların geleceğini öğrendik. Bu, bir depremzedelerin yaralarını sararken bir diğerini yok saymaktır. Ben İzmir depremzedesiyim, kiracıydım. 2 yıldır yurtlarda, çadırlarda, konteynerlerde kaldık ama şimdi depremzede sayılmıyoruz. Çadır temin edilsin, burada çadır kuracağım. Çünkü gidecek yerim yok, kira ödeyecek gücüm yok” dedi.

    Nuray Koçtürk ise, “Bize kağıt verilerek bir hafta içerisinde çıkmamız gerektiği söylendi. Bir hafta içerisinde nereye çıkayım? Kimsem yok, maddi gelirim, mal varlığım yok. Yalnızım. İzmir depreminden sonra mağdur kaldım. Pandemi oldu, deprem oldu ve iş de bulamadım. Bu yüzden burada kalıyordum. Şu anda yapacak bir şeyim yok. Gidecek yerim yok, burada bekliyorum” diye konuştu.

  • İzmir’de damat dehşeti

    İzmir’de damat dehşeti

    Olay, dün saat 19.30 sıralarında Karabağlar ilçesi Ali Fuat Cebesoy Mahallesi 9593 Sokak’ta meydana geldi. İddiaya göre, Davut Y. dini nikahlı oldukları öne sürülen Seher G.’nin (31) annesinin evine gitti. Burada dini nikahlı eşi Seher G. ve kayınvalidesi Aysel Genç (62) ile tartışmaya başlayan Davut Y., yanındaki tabancayla her ikisine de ateş ederek olay yerinden kaçtı. Silah seslerini duyan çevredeki vatandaşların durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirmesi üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Anne öldü, kızı yaşam savaşı veriyor

    Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alırken, sağlık ekipleri yaralılara ilk müdahalede bulundu. Durumu ağır olduğu belirlenen Aysel Genç ambulans ile İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine, karın bölgesinden yaralanan Seher G. ise Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Tedavi altına alınan ve başından vurulduğu öğrenilen Aysel Genç, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Seher G.’nin ise tedavisinin sürdüğü öğrenildi.

    Teslim oldu

    Öte yandan, olay yerinden araca binerek kaçan Davut Y., bir süre sonra polis ekiplerine teslim oldu. Zanlı, ifadesi alınmak üzere emniyete götürülürken, başlatılan soruşturmanın sürdüğü belirtildi.

  • İzmir’de zehir tacirlerine bir operasyon daha

    İzmir’de zehir tacirlerine bir operasyon daha

    Ödemiş Narkotik Grup Amirliği ve Bayındır İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu madde imal ve ticaretinin önlenmesine yönelik çalışmalar çerçevesinde, M.S. adlı bir kişinin uyuşturucu ticareti yaptığını belirledi. Şüpheliyi takibe alan ekipler, Ödemiş ve , Bayındır Cumhuriyet Başsavcılıkları koordinesinde belirlenen adreslere operasyon düzenledi. Adreslerde yapılan aramalarda, 500 adet extacy hap, 279 adet sentetik ecza, 113 gram esrar ve 3 ruhsatsız tüfek ele geçirildi.

    Olayla ilgili gözaltına alınan M.S., emniyetteki işlemlerin ardından sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

  • İzmir’de kuraklık sinyali

    İzmir’de kuraklık sinyali

    İzmir’de bulunan en büyük baraj olan ve şehrin su ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Tahtalı Barajı’ndaki görüntüler endişelendirdi. Barajdaki su seviyesi gözle görülür bir şekilde düşerken, hiç yağmur yapmazsa Tahtalı’da 300 günlük suyun kaldığı belirtildi. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) Su Arıtma Dairesi Başkanı Hakan Alpsoykan, “2001, 2003, 2008 ve 2009’da daha kötü durumları yaşadık ama 2009’dan sonraki en kötü yılımız bu yıl. Tahtalı Barajı açısından son 23 senedeki en kurak 5. senedeyiz. Yağış sezonu henüz bitmedi. İnşallah daha fazla yağış alırız” ifadelerini kullandı.

    Su seviyesi, yaklaşık yüzde 30 azaldı

    İzmir’in su ihtiyacının hem yeraltı suyundan hem de yüzey suyundan sağlandığını kaydeden Alpsoykan, “İzmir için en önemli yüzeysel su kaynağı olan Tahtalı Barajı’ndan yüzde 45 oranında su almaktayız. Bugün itibariyle Tahtalı Barajı’ndaki su miktarı 135 milyon 650 metreküp ve aktif doluluk oranı yüzde 40 civarında. Geçen sene 217 milyon metreküp suyumuz vardı ve yüzde 69 doluluk oranı bulunuyordu. Yani hiç yağmur yağmazsa Tahtalı Barajı’nda İzmir metropolüne 300 gün yetecek kadar su var.

    Yaptığımız planlamalarla bu suyu etkili bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Bu sene, Tahtalı Barajı açısından son 23 senedeki en kurak 5. sene. Geçen sene Tahtalı Barajı’na 708 milimetre yağış aldık. Bu yıl ekim ayından itibaren aldığımız yağış miktarı ise 353 milimetre. Bu da bize toplam 26 milyon metreküp su getirdi. Vatandaşlarımızdan sularını daha dikkatli kullanmalarını istiyoruz. Mart-nisan aylarında yağış gelmesi durumunda biraz daha nefes alacağız” dedi.

    Diğer barajların su seviyelerinde de düşüş var

    İzmir’in diğer barajlarındaki son durum hakkında bilgi veren Alpsoykan, “Balçova Barajı’nda şu anda 3 milyon 143 bin metreküp suyumuz var, yüzde 39 doluluk oranı bulunuyor. Geçen sene ise 5 milyon 896 bin metreküp su vardı. Balçova Barajı’nda yaklaşık yüzde 35’lik bir düşüş söz konusu. Barajın beslediği bölgeler göz önüne alındığında hiç yağmur yağmazsa 150 günlük su mevcut. Çeşme Kutlu Aktaş Barajı’nda 7 milyon 566 bin metreküp suyumuz var. Aktif doluluğu ise yüzde 36. Geçen sene 14 milyon 700 bin metreküp su bulunuyordu. Aktif doluluk oranı yüzde 88’di. Yani hiç yağmur yağmazsa burada yaklaşık 450 günlük bir su var. Ürkmez Barajı’nda yaklaşık yüzde 50’lik bir düşüş var ancak bu barajda 500 günün üzerinde yetecek kadar su yer alıyor. Ürkmez Barajı’nda 4 milyon metreküp suyumuz var” diye konuştu.
    Tahtalı Barajı’nda su seviyesinin düşmesiyle birlikte eski yerleşim yerindeki caminin tamamen su yüzüne çıkması, yerdeki midye kabuklarının görünmeye başlaması dikkat çekti. Barajın mevcut durumu, havadan görüntülendi.

  • Otobüste unuttuğu servetine kavuştu

    Otobüste unuttuğu servetine kavuştu

    Dün akşam saatlerinde İzmir’in Urla ilçesinde 984 No’lu belediye otobüsüne binen 67 yaşındaki Sezer Aktan, borçları için biriktirdiği altın ve nakit para dolu çantayı otobüste unutarak saat 21.50 sırasında durakta indi. Şoför Mehmet Ali Sarıbaş’ın bulduğu çantada ise 11 adet cumhuriyet altını, 3 adet 24 ayar gram altın, 2 adet çeyrek altın, 4 adet banka kartı, kimlik kartı, otobüs kartı ve 3 bin 65 lira bulundu. Bulunan çantayla ilgili tutanak tutulurken, Aktan’ın çantası İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü Kayıp Eşya Bürosuna getirildi. Çantayı otobüste unuttuğunu fark etmeyen, belediye yetkilileri kendisine ulaştığında büyük sevinç yaşayan Aktan, kayıp eşya bürosuna gelerek çantasını teslim aldı. Otobüs içerisinde yer alan güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde, Aktan’ın telefonla konuşurken çantasını almayı unutarak otobüsten inmesi ve şoförün çantayı bulması yer aldı.

    “Çantayı bulandan Allah razı olsun”

    Çantasını teslim alan Aktan, “Çok sevindim. Kafam çok yoğundu. Dalgınlığıma denk gelmiş. Nasıl unuttuğumu anlayamıyorum. Çantayı bulandan Allah razı olsun. Çok teşekkür ederim. Yolda giderken çantayı sırt tarafıma koymuştum. Çantayı bırakıp durakta pat diye inmişim. Çantayı kaybettiğimi, belediye beni arayınca anladım. İyi ki kaybettiğimi hemen fark etmemişim yoksa sabaha kadar uyuyamazdım. Fatura borçlarım vardı ayrıca altınları da başka borçlarım için biriktirmiştim” diye konuştu.

    “Bulunan eşyalar mutlaka bize ulaşıyor”

    Çantayı sahibine teslim eden kayıp eşya bürosu sorumlusu Turgay Oğuz da “Eşya bulunur bulunmaz tutanak tutulmuş, görevli arkadaşa teslim etmiş. Güvenlik grup amiri arkadaşımız da çantayı bize teslim etti. Vatandaşın telefonuna ulaşıp kendisiyle temasa geçtik ve bugün çantayı sahibine teslim ettik. Otobüslerimizde 7/24 sesli kamera sistemi var. Bulunan eşyalar mutlaka bize ulaşıyor. Biz de vatandaşa teslim ediyoruz” ifadelerini kullandı.