Etiket: James Webb Uzay Teleskobu

  • Galakside organik moleküller bulundu

    Galakside organik moleküller bulundu

    Urbana-Champaign Illinois Üniversitesi Astronomi ve Fizik Profesörü Joaquin Vieira ve ekibi, ABD Ulusal Bilim Vakfı’nın (NSF) Güney Kutup Teleskobu (SPT) tarafından önceden tespit edilen ve toz bulutuyla örtülmüş galaksi olarak tanımlanan SPT0418-47 üzerinde yoğunlaştı.

    Araştırmacılar, Webb Teleskobu verileri yardımıyla, Evren’in en eski dönemlerine ait olduğu düşünülen galaksi SPT0418-47’de karmaşık organik molekül izleri buldu.

    Verileri inceleyen bilim insanları, SPT0418-47’deki gazların ağır elementleri içerdiğini, bunun da pek çok yıldızın zaman içinde oluşup yok olduğunu ve tekrar oluştuğunu gösterdiğini vurguladı.

     

  • Güneş’in 10 bin katı büyüklüğünde

    Güneş’in 10 bin katı büyüklüğünde

    Indy100’ün haberinde, görevlerinden birisi uzayın derinliklerine yoğunlaşarak evrenin yaratıldığı dönemleri incelemek olan James Webb Teleskobu’nun ilk defa, söz konusu dönemde oluştuğu düşünülen Güneş’in 10 bin katı büyüklükteki yıldızların izlerini bulduğu belirtildi.

    İsviçre Cenevre Üniversitesinden astrofizikçi Corinne Charbonnel, “James Webb Uzay Teleskobu‘nun topladığı veriler sayesinde, bu olağanüstü yıldızların varlığına dair ilk ipucunu bulduğumuza inanıyoruz.” dedi.

    Bilim insanları hepsi aynı dönemde oluştuğu düşünülen bu yıldızların, “küresel yıldız kümeleri” olarak tanımlıyor.

    Araştırmacılar, evrenin ilk dönemlerinin kalıntıları olduğu belirtilen söz konusu kümeleri, “fosiller” olarak tanımlıyor.

    Söz konusu “küresel yıldız kümeleri“nin ise yaşam sürelerinin sonuna yaklaştığı belirtiliyor.

    Barselona Üniversitesi öğretim üyesi Mark Gieles, ​​”Küresel yıldız kümeleri 10 ila 13 milyar yaşında ancak devasa yıldızların ömürleri 2 milyon yıl. Bu nedenle, bu yıldızlar şu anda gözlemlenebilir kümelerin erken dönemlerinde kayboldular. Yalnızca dolaylı izleri kaldı. Süper kütleli yıldız senaryosu gelecekteki çalışmalarla desteklenebilirse, bu, küresel kümeleri daha iyi anlamamızı sağlayacak ve genel olarak süper kütleli yıldızların oluşumu hakkında ilave bilgiler elde etme açısından önemli bir adım olacaktır.” ifadelerini kullandı.

    Araştırma “Astronomy & Astrophysics”te yayımlandı.

  • 6 büyük galaksi keşfedildi

    6 büyük galaksi keşfedildi

    Evreni kızılötesi ışıkta gözlemleyen ve eski yıldızlardan ve galaksilerden gelen zayıf ışığı tespit edebilen Webb Teleskobu’nun uzak evrendeki yeni keşfinin, galaksilerin kökenleri hakkındaki mevcut teorileri değiştirdiği iddia ediliyor.

    Penn State Üniversitesinden astronomi ve astrofizik profesörü olan çalışmanın ortak yazarı Joel Leja ve meslektaşları, geçen yıl temmuz ayında yayınlandıktan sonra James Webb verilerini ve teleskobun ilk yüksek çözünürlüklü görüntülerini analiz etmeye başladı.

    Leja, teleskobun keşfettiği 6 galaksinin beklenenden çok daha büyük olduğunu söyleyerek “küçük, genç, bebek galaksiler” bulmayı beklediklerini ancak “bizimki kadar olgun galaksiler” keşfettiklerini belirtti.

    “Büyük gökada oluşumunun evrenin son derece erken bir tarihinde başladığının ortaya çıkması, çoğumuzun yerleşik bilim olduğunu düşündüğü şeyi tersine çeviriyor.” ifadesini kullanan Leja, keşfi yapılan galaksileri, gayri resmi olarak ‘evren kırıcılar’ olarak adlandırdıklarını söyledi.

    KARA DELİK OLMA İHTİMALLERİ DE VAR

    Keşfedilen galaksilerin, evrendeki erken galaksileri temsil eden modellerin yüzde 99’uyla büyüklük konusunda çeliştiği belirtilen çalışmada, bilim insanlarının söz konusu galaksilerin nasıl oluştuğunu ve geliştiğini yeniden düşünmesi gerektiği kaydedildi.

    Mevcut teori, galaksilerin zamanla büyüyen küçük yıldız ve toz bulutları olduğunu öne sürüyor.

    Leja, galaksilerin neden bu kadar hızlı büyüdüğünü belirlemenin bir yolunun, spektrum görüntüsü almakla mümkün olabileceğini söyledi.

    Leja, “Veriler, bunların olası galaksiler olduğunu gösterse de bence bu nesnelerden birkaçının gizlenmiş süper kütleli kara delikler olma olasılığı var.” dedi.

    Araştırma, Nature dergisinde yayımlandı.

  • Uzayın derinliklerinden yeni fotoğraflar

    Uzayın derinliklerinden yeni fotoğraflar

    ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), uzayın derinliklerinden yeni fotoğrafları kamuoyu ile paylaşmaya devam ediyor. Bu zamana kadar üretilenlerin en gelişmişi olarak bilinen James Webb Uzay Teleskobu’nun 7 aylık uzay yolculuğu sırasında çektiği fotoğraflar, ABD’nin Maryland eyaletindeki Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden yapılan canlı yayınla tüm dünyayla paylaşıldı.

    Fotoğraflar arasında, dünyadan bin 150 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yörüngesinde dönen WASP 96-b olarak adlandırılan dev gaz kütlesi, Southern Ring (Sekiz Patlama) adlı gaz bulutu, Carina Nebula adlı bir gaz bulutu ve Stephans Quintet (Stephan Beşlisi) adlı dev şok dalgaları ve gelgit kuyruklarını gösteren bir galaksi kümesi yer aldı.

    NASA, fotoğrafları “erken evrenin şimdiye kadar çekilmiş en derin ve en keskin kızılötesi görüntüsü” olarak nitelendirerek, “James Webb’den gelen yeni ayrıntılar, yıldızların nasıl geliştiğine ve çevrelerini nasıl etkilediğine dair anlayışımızı değiştirecek” ifadelerini kullandı. Elde edilen görüntülerin, muhtemel başka yaşanabilir gezegenlerin keşfi için önem taşıdığı belirtildi.

    WASP 96-b gaz kütlesi

    James Webb Uzay Teleskobu’nun fotoğrafladığı dev gaz kütlesi WASP-96b, bir ötegezegenin farklı dalga boylarında ışıklar içeren en ayrıntılı spektrumu olarak biliniyor. Dünya’dan bin 150 ışık yılı uzaklıkta bulunan WASP-96b’nin, Jüpiter’in kütlesinin yarısına sahip olduğu ve her 3.4 günde bir yıldızının etrafındaki bir yörüngeyi tamamladığı belirtiliyor.

    Southern Ring

    Southern Ring adlı gaz kütlesinin Dünya’dan 2 bin ışık yılı uzaklıkta olduğu belirtildi. Aynı zamanda “Sekiz Patlama” olarak da adlandırılan Southern Ring’in, ölmekte olan bir yıldızın etrafında genişleyen bir gaz bulutu içerdiği belirtildi.

    Stephans Quintet

    James Webb tarafından görüntülenen Stephan’s Quintet (Stephan Beşlisi) galaksi kümesinin görüntüsü, galaksilerin birbirleriyle nasıl etkileşime girdiğini ve etkileşimlerinin galaktik evrimi nasıl şekillendirebileceğini ortaya koyduğu belirtildi. İlk olarak 1787’de keşfedilen bu kompakt galaksi kümesinin, Pegasus takımyıldızından 290 milyon ışık yılı uzaklıkta yer aldığı aktarıldı.

    Carina Nebula

    Dünyadan 7 bin 600 ışık yılı uzaklıkta bulunan Carina Nebula gaz bulutunun, gökyüzündeki en büyük ve en parlak bulutsulardan biri olduğu ve güneşten çok daha büyük kütleli birçok yıldıza ev sahipliği yaptığı belirtildi.

    “James Webb, NASA’nın en iyilerini temsil ediyor”

    NASA Başkanı Bill Nelson, fotoğrafların paylaşılmasından sonra yaptığı açıklamada, “James Webb, NASA’nın en iyilerini temsil ediyor” ifadelerini kullanarak, “Bizi, bilim için risk almak ve ilham almak için ileriye taşıma yeteneğimizi koruyor. Keşfetmeyi ve insanlık için bir adım daha atmaya cesaret etmeyi asla bırakmak istemiyoruz” dedi.

    Adını 2002’de NASA’nın Apollo programından sorumlu müdürü olan James E. Webb’ten alan ve 6.5 metre genişliğinde altın kaplama bir aynayla donatılan James Webb’in elde ettiği ilk renkli görüntü kamuoyuyla paylaşılmıştı. Dünyaya milyarlarca ışık yılı uzaklıkta olan galaksileri de içeren fotoğraf, kamuoyuyla paylaşılmasından önce ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e, NASA yetkilileri ile yaptıkları bir toplantı sırasında gösterilmişti. James Webb’den alınan ilk fotoğrafın bugüne kadar uzak evrenin en derin ve en detaylı fotoğrafı olduğu belirtildi.