Etiket: Japon

  • Sol gözüne kaçan Japon yapıştırıcısı hastanelik etti

    Sol gözüne kaçan Japon yapıştırıcısı hastanelik etti

    Gümüşhane’de yaşayan bir kişinin sol gözüne Japon yapıştırıcı kaçması sonucu gözünü açamaz hale gelerek hastanelik oldu. Trabzon’da müdahale edilen hasta yapılan tedavinin ardından tekrar sağlığına kavuştu.

    Gümüşhane’de yaşayan İbrahim Harmancı (43), evdeki bir eşyasını tamir etmek isterken sıktığı tüp içerisindeki yapıştırıcı sol gözüne sıçradı. Sol gözüne sıçrayan yapıştırıcı sonrası acil servise başvuran Harmancı, gözünün yıkanmasın ardından bir muayene için Trabzon’a geldi. Kentteki özel bir merkeze başvuran Harmancı’ya yapılan müdahalede kornea yüzeyinde hafif bir hasara rastlandı. İbrahim Harmancı, yapılan tedavi ile tekrar sağlığına kavuştu.

    “Yapılacak ilk şey bol suyla yıkamak”
    Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Özlem Akçay, bu tür yaralanmalarla çok sık karşılaştıklarını söyledi. Akçay “Hastamızın gözüne evde bir şeyle uğraşırken yapıştırıcı atlamış. Tabii son derece bir yanma hissetmiş, bulanık görmesi olmuş. İlk etapta evde yüzünü yıkamış, gözünü yıkamış ve en yakın sağlık kuruluşuna gitmiş. Bu tür yaralanmalarla çok sık karşılaşıyoruz. Evde deterjanlar, çamaşır suları, badana yaparken kireç gibi yabancı isimler gözümüze kaçabiliyor.

    Bu durumda ilk yapacağımız şey gözü eğer ev ortamındaysak hemen bol suyla yıkamak. Asla içeride yabancı cisim varsa ve bunu görüyorsak çıkartmak için uğraşmamak mümkünse ovalamamak ve kaşımamak gerekiyor. Bol suyla yıkadıktan sonra en yakın sağlık kuruluşuna gelmek mantıklı. Hastamız bize geldi. Gözü önce lokal anestezik damla ile uyuşturuyoruz ki daha rahat bir muayene yapalım. Muayenemize bütün göz yüzeyinde yabancı cisim varsa bunu çıkarıyoruz. Tabii çok hassas bir şekilde kornea yüzeye çizildiyse onun için müdahalelerimizi yapabiliyoruz. Göz yaralanmaları bizim acil olarak kabul ettiğimiz ve hemen müdahale etmemiz gereken yaralanmalar” dedi.

    “Göze gelen badana ve kireç yanıkları çok tehlikeli boyutlara, bazen kornea nakillerine neden olabiliyor”
    Hastanın kornea yüzeyinde hafif bir hasarı olduğunu ve bunun yapılan tedavi ile toparlandığını kaydeden Akçay, “Şansı varmış. Kornea yüzeyinde hafif bir hasarı vardı. Bunu kolaylıkla toparlayabiliyoruz. Ama bazen kimyasal yanıkların ileri formları olabiliyor. Özellikle badana ve kireç yanıkları çok tehlikeli boyutlara, bazen kornea nakillerine neden olabiliyor.

    O yüzden yaralanmalarda mutlaka bir göz hekimine başvurmanız gerekiyor. Bazen delici yaralanmalar da olabiliyor. Onlar da bizim biyomikroskopik muayenede mutlaka görülebiliyor. Bazen acil koşullarında mikroskopsuz muayenelerde bunlar atlanabiliyor. Biz göz hekimleri olarak delici yaralanma mı değil mi bunu ayırt edebiliyoruz. Onlara uygun müdahaleler yapabiliyoruz. Bazen yabancı isimleri kendi imkanlarınca evde çıkartmaya çalışıyorlar.

    Hem enfeksiyon için çok büyük bir risk faktörü oluyor. Hem de onu çıkartmak için gösterdikleri müdahalelerde tabii ki dışarıdan o kadar boyutta gözükmese de biz burada görüyoruz korneanın son derece çizildiği tahriş olduğu göz içi yapılarının ve enfeksiyon kaptığını görebiliyoruz. Böyle müdahalelerde önce göz hekimine gelmelerini tavsiye ediyoruz.

    Şu an hastamızın durumu iyi. Zaten buraya gelmeden önce sağlık kuruluşuna uğramış. Oradaki arkadaşlar gözüne yıkama yapmışlar ve bizden aldıkları önerilerle kapatmışlar. Bize geldiğinde en azından göz koruma altına alınmıştı. Şu an görmeyle ilgili bir kayıp olacağını düşünmüyorum. Minimal problemlerimiz var. Onları da medikal tedaviyle atlatabilecek durumda” şeklinde konuştu.

    “İlk anda gözüme perde inmiş gibiydi ama şuan görebiliyorum”
    Görme yetisinin tekrar yerine geldiğini kaydeden İbrahim Harmancı, tedavisini yapan doktora teşekkür etti. Harmancı “Başıma talihsiz bir kaza geldi. Hafta sonu bir iş ile uğraşırken gözüme Japon yapıştırıcısı atladı. Tabi onun acısıyla bir panik bir korku yaşadık. Gümüşhane’de yaşadığım ve hafta sonu olduğu için korktum. Daha önceden muayene olduğum özel bir hastanenin doktoru var Özlem hanıma ulaştık. Kendisi bize ilk olarak panik yapmamız gerektiğini söyledi.

    Hemen gözümü bol su ile yıkamamı istedi. Yakında bir sağlık kuruluşu varsa ona gitmemi söyledi. Sağlık kuruluşuna ulaştık. Gözümü yıkadılar. Gözümü kapattılar. Gerekli işlemi yaptılar. Trabzon’a geldim. Burada gerekli kontrolleri yaptılar. Gözümüzde ufak bir şey var ama şu anda ilk kapanmıştı ilk anda göremiyordum. Şu an ilk ana göre çok rahatladım ve görme yetim yerine geldi. İlk anda gözüme perde inmiş gibiydi ama şuan görebiliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Japon deprem uzmanından uyarı

    Japon deprem uzmanından uyarı

    Iğdır Üniversitesi Karaağaç Kampüsü 15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu’nda konuşan Japon Yüksek İnşaat Mühendisi, Mimar ve Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki, Türkiye’deki depremlerin birbirini takip ettiğini belirterek, “Türkiye’de deprem nasıl oluyor. 1939’da Erzincan’da deprem oldu ve 1941’de Tokat’ta deprem oldu. Yani Türkiye’nin depremi doğudan batıya tam domino taşı gibi gidiyor ve 1999 Gölcük Depremi’ne kadar geldi” dedi.

    “Depreme karşı önlem, hasarı ve can kaybını yüzde 70 azaltır”

    Moriwaki, “Bu depreme hepimiz hep birlikte hükümettir, belediyedir, şirkettir ailede depreme hazırlanıyorsak hesap kitap yapabilir, bina kaç yıllıktır, onu öğrenebiliriz. Daha sonra ona göre önlem alabiliriz. Eğer dikkat edersek depremde yüzde 70 önlem alabiliriz. Yüzde 70 çok büyük bir rakamdır. O zaman depreme karşı önlem için neden şimdiden başlamıyoruz?” diye konuştu.

    “Iğdır’da deprem olma ihtimali var”

    “Türkiye’nin 81 ilinin 71 ilini gezdim seminer verdim. Normalde Türkiye’deki iller kıpkırmızı oluyor” diyerek sözlerine devam eden Moriwaki, “Türkiye için öyle bir durum söz konusu değildir. Iğdır 2. tehlikeli bölgededir. Eski tarihlere kadar bakarsak 7’ye kadar büyük deprem yoktur. Fay hattı olduğu için hiç deprem olmaz diye bir şey söyleyemeyiz. Bir İzmir’de yaşayan veya İstanbul’da yaşayana göre o kadar korkmaya gerek yoktur” ifadelerine yer verdi.

    “Maraş’taki deprem Hiroşima’daki atom bombasından 17 kat daha büyük”

    Deprem Uzmanı Moriwaki, “Maraş’ta meydana gelen deprem Hiroşima’daki atom bombasından 17 kat daha büyüktür. Bazen depremler büyüklük olarak 1 gözüküyorsa güç olarak 32 kata eşit oluyor. Bingöl’de kaç defa deprem meydana geldi. Bazen soruyorlar hocam orda bir rahatlama oldu mu? Hayır diyorum. Bu depremler bin kattan sadece bir katı kırdı. Bunlar küçük uyarılardı. 999 tane daha orada bekleyen bir enerji var” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’de depremlerde can kaybı yüksek”

    “Türkiye’nin bir inşaat mühendisi olarak, Türkiye’nin bir mimarı olarak ben bunu üzülerek utanarak söylüyorum” diyen Moriwaki, “Türkiye depremde can kaybı olarak üçüncü sırada yer alıyor. Bu çok kötü bir durumdur. Bu tablo neyi gösteriyor. Türkiye bir deprem ülkesi, evet ama çık sık ve çok büyük bir deprem yok. Buna rağmen depremde can kaybı çoktur. Bu da acı bir durumdur” dedi.

    “Deprem olmaz denilen yerlerde de deprem oluyor”

    Moriwaki, sözlerini şu şekilde tamamladı:

    “Adana’dan sonraki Kıbrıs tarafı komple deprem bölgesinde yer alıyor. Bazen domino taşı geriye dönüyor. O zaman Bingöl, Karlıova, Muş ve Bitlis bu bölge için ikinci deprem bölgesi diyebiliriz. Üçüncü olarak Ege tarafında çok büyük bir deprem yok, yedi üstü yok ama çok sık deprem olabilir. En yüksek 6,5 diyebiliriz. Dördüncü olarak Marmara bölgesi yer alıyor. Depremin ne zaman nerede olacağını pek tahmin etmek de mümkün değil. Çünkü eskiden Konya, Karaman, Niğde tarafında deprem yok diye söyleniyordu. Ama deprem meydana geldi. Deprem artık her yerde oluyor. Bunu kimse anlamıyor. Japonya’da araştırmalar yapılıyor, deprem öncesi toprak yükseliyor, bunun için uydulardan kontrol yapılıyor.”

  • Japon deprem uzmanından korkutan açıklama

    Japon deprem uzmanından korkutan açıklama

    Adıyaman merkezde bir otelin toplantı salonunda düzenlenen seminere katılan ve burada bulunan katılımcılara depremle ilgili bilgiler veren Japon Deprem Uzmanı Yoshınorı Morıwakı, Marmara Bölgesi’ni çok ciddi bir depremin beklediğini ve olacak olan depremin 7.9 ve üzeri bir deprem olabileceğini söyledi.

    Marmara Bölgesi’ni bekleyen depremle ilgili açıklamalarda bulunan Deprem Uzmanı Yoshınorı Morıwakı, “Özellikle Doğu Anadolu Fay Hattı uzun zamandır kırılmıyordu. Elazığ depreminden sonra Kahramanmaraş, Adıyaman’da dahil olmak üzere bu bölgede deprem oldu. Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay’da artık 7.7 ve 7.6 şiddetinde deprem oldu ve bu bölgelerde yaklaşık 2 sene boyunca artçı depremler devam edecek. Ama bu bölgede yine aynı depremi beklemiyoruz. İleri de nerede olur diye sorarsanız da Doğu Anadolu Fay Hattının Hatay’dan sonra denizin içerisinde Kıbrıs’ta dahil bu Güney tarafta olur. Bingöl, Karlıova, Bitlis, Muş bu bölgeler, Marmara ve İzmir’de deprem olabilir diye düşünüyoruz. Zaten Türkiye ve Japonya aynı, her yerde deprem olabilir. Türkiye’nin şimdiye kadar enerji biriktirdiğini biliyoruz daha bu enerji kırılmadı ve depremler devam edebilir. Buna her zaman hazır olmak lazım. Marmara Bölgesi tamamen İzmir’den sonra deniz içerisinde fay kırılırsa 7.7 ve 7.9’a kadar gelebilir. Başlangıçlar yumuşak zeminde oluşuyor, bina temellerinin iyi olması lazım. Zeminde iyileşme yaptıktan sonra bina yapmak lazım. Hatay’da yeni binalarda çöktü. Bunun nedeni ise zeminin tam iyileştirilmeden bina yapılmasından kaynaklı. Bina güçlü ama zemin sağlam değil. Tünel kalıp yada forekazık yapmak lazım. Zemin kötüyse 2000’den sonraki bina mı, binanın yapımına izin var mı, yok mu bunlara da bakmak lazım. Maalesef Türkiye’de izinsiz bina çok var” dedi.

    “6 Şubat bölgesinde yeni deprem beklemiyoruz, Marmara’ya dikkat”

    6 Şubat depreminin yaşandığını bölgelerde yeni bir büyük deprem beklemediklerini ancak Marmara Bölgesi’ne dikkat edilmesi gerektiğini de vurgulayan Yoshınorı Morıwakı, “6 Şubat depreminin yaşandığı bölgede artık artçı depremler dışında depremin olacağını sanmıyorum. 6 Şubat depreminin 2-3 kat fazla can kaybı Marmara Bölgesi’nde yaşanabilir. Çok çok kötü bir hale gelebilir çünkü orada insan nüfusu daha çok. Maalesef ki Marmara’yı çok kötü bir deprem bekliyor” diye konuştu.

  • “Kapadokya’ya gelen Japon turist sayısı daha da artacak”

    “Kapadokya’ya gelen Japon turist sayısı daha da artacak”

    Nevşehir Hacı Bektaş Veli üniversitesi tarafından organize edilen programa katılan Büyükelçi Katsumata Takahiko, 2024 yılında Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılını iki ülkede de çeşitli etkinlikler ile kutlayacağını söyledi. İHA’ya özel açıklamalarda bulunan Takahiko, “Türkiye’nin en güzel şehirlerinden birisi olan Nevşehir’de ve Kapadokya’da bulunmaktan çok memnunum. Asya’nın en doğusunda ve batısında bulunan iki ülke olan Japonya ile Türkiye uzun yıldır diplomatik ilişki içinde. Bundan sonrada ilişkimizi daha da güçlendirmeye çalışacağız” dedi.

    2024 yılında diplomatik ilişkilerin 100. yılı olduğuna dikkat çeken Büyükelçisi Katsumata Takahiko, “Önümüzdeki yıl bu dost ilişkinin 100. Yılını kutlayacağız. Türkiye ile ilişkilerimiz hem siyasi hem ekonomik hem de kültürel olarak gittikçe artıyor. Yeni sayfa açabilmek için hep birlikte çalışmak istiyoruz. Tüm dünya pandeminin içinde yaşadı. Bu dönemde Japonya’dan Türkiye’ye gelen ve Türkiye’den Japonya’ya giden turistlerin sayı baya azaldı. Biz pandemi ile yapılan savaşı kazandık. Bundan sonra bizim ilişkimiz daha da iyileşiyor. Türkiye Japonya’ya uçak gönderiyor. Bundan faydalanarak İstanbul ve Kapadokya’ya gelen ziyaretçi sayısı artacak. Buradan belirtmek istiyorum ki Japonya’dan gelen turistler eskisinden daha fazla olacak” şeklinde konuştu.

  • Depremde hayat kurtaracak ürüne, uluslararası patent

    Depremde hayat kurtaracak ürüne, uluslararası patent

    BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eyübhan Avcı, depremde binaların hasar almasına, yıkılmasına ve binaların yan yatmasına neden olan zemin sıvılaşmasının önlenmesine karşı yaklaşık 15 yıldan beri yürüttüğü çalışmaların sonuna ulaştı. Avcı, uzun süredir yürüttüğü araştırma ve geliştirme faaliyetleri çerçevesinde zemin sıvılaşmasını çözüme kavuşturacak bir ürün geliştirdi. TÜBİTAK tarafından de çeşitli projeler aracılığı ile desteklenen bor kökenli zemin iyileştirme malzemesi ile ilgili olarak inşaat sektörünün kullanımına sunulmadan önceki tüm laboratuvar testleri tamamlandı. Arazi uygulanasına ait denemeler fay hattının geçtiği Gemlik Kurşunlu Bölgesinde yapılacaktır. Gemlik’te yapılacak arazi çalışmasının ardından ürünün sahada uygulanmasına ilk olarak Deprem Bölgelerinden başlanması planlanmaktadır. Arazide yapılacak zemin iyileştirme uygulaması ile deprem nedeniyle oluşabilecek can ve mal kayıplarının önüne geçilebilecektir.
    Geliştirilen bor kökenli zemin iyileştirilmesi için Türk Patent ve Marka Kurumundan (TÜRKPATENT) patent tescilini de gerçekleştirdi. BTÜ’lü bilim insanı Avcı, geliştirdiği bu önemli ürün için sadece Türkiye’de patent almakla kalmadı. Avcı, zemin direncini arttırarak muhtemel bir depremde pek çok hayatı kurtaracak olan bu yeni malzemenin uluslararası alanda da haklarını koruma altına alındı. BTÜ’nün modern laboratuvarlarında geliştirilen bor kökenli zemin iyileştirme malzemesi için uluslararası patent alma başarısına ulaştı.

    Uluslararası patent tescili

    Doç. Dr. Eyübhan Avcı’nın çalışmaları sonucunda elde edilen bor kökenli zemin iyileştirme malzemesi, BTÜ için de bir ilki ifade ediyor. BTÜ’lü bilim insanları tarafından geliştirilen pek çok alandaki ürünler ulusal alada patente konu olurken, Avcı’nın başarılı çalışmaları sonucu geliştirilen bor kökenli zemin enjeksiyon malzemesi ‘United States Patent and Trademark Office’ tarafından da tescillenerek üniversitemizin uluslararası alandaki ilk tescilli patenti oldu.

    BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Eyübhan Avcı, hem ulusal hem de uluslararası kuruluşlarca patent tescilleri gerçekleşen ürün hakkında açıklamada bulundu. Avcı açıklamasında ürünün Türkiye’nin doğal zenginliklerinden bir olan bor madeni kaynaklı olduğunu bildirdi. Bor mineralinin çeşitli metotlar ile işlenmesi sonucunda elde edilen zemin iyileştirici malzemenin ulusal ve uluslararası patent haklarının tescil edilmesinin çok önemli olduğunu kaydeden Avcı, Türkiye’nin doğal kaynaklarından biri olan bor madenin katma değerli bir ürün olarak değer kazanmasına imkan sağlayacağını söyledi. Ürün diğer zemin iyileştirme yöntemleri ile kıyaslandığında oldukça ekonomik olduğunu belirtti, Ancak, ekonomik olmasının dışında kurtaracağı canların değerinin herhangi bir bedel ile ölçülemeyeceğini de sözlerine ekledi. Doç. Dr. Avcı açıklamasının devamında malzemenin kullanımı hakkında bilgi verdi. Avcı, “Yapıların temellerden açacağımız küçük deliklerle çok rahat bir şekilde zemine enjekte edebileceğiz” diye aktardı.

    Ürünün en büyük avantajının, mevcut yapıların zemininde de uygulanabilmesi olduğunu söyleyen Avcı; “Bordan ürettiğimiz malzemeyi enjekte ederek zemini tamamen katı bir forma getirmek istiyoruz ki depremlerdeki direnci arttırsın. Bir yapınız var ve deprem performansı iyi fakat zemin sıvılaşma riskinin bulunmasından dolayı yapıyı yıkmanıza gerek kalmayacak şekilde zeminin depreme dirençli hale getirebileceğini” ifadelerine yer verdi.

    ABD’li ve Japon bilim insanlarının da dikkatini çekti

    Uluslararası patent alan bor kökenli zemin enjeksiyon malzemesi ilk olarak önümüzdeki ay Gemlik’te seçilen seçkin pilot bölgesinde uygulanacağını söyleyen Avcı, malzemenin yurt dışından bilim insanlarının da dikkatini çektiğini belirtti. Avcı; “Bilim insanları ile görüşüyoruz onlarda kendi bölgelerinde uygulamak istiyorlar” şeklinde konuştu.

  • Japon dağcının feci ölümü

    Japon dağcının feci ölümü

    Japon dağcı Shinji Tamura, Pakistan’ın Gilgit-Baltistan bölgesinde yüksek bir zirveye tırmanışı sırasında düşerek yaşamını yitirdi.

    Pakistan Dağcılık Kulübü Sekreteri Karrar Haidri, yaptığı açıklamada, Japonya’dan gelen iki dağcının Gilgit-Baltistan bölgesinin Andak Vadisi’nde daha önce hiç çıkılmamış bir zirveye tırmanmak istediklerini belirtti.

    Japon dağcı Shinji Tamura’nın söz konusu zirveye tırmanışı sırasında 5 bin 380 metre yükseklikteyken düşerek hayatını kaybettiğini dile getiren Haidri, diğer Japon dağcı Semba Takayasu’nun ise yaralandığını kaydetti.

    Haidri, Japon dağcıya ait bazı eşyaları bulduklarını ancak cesedine ulaşamadıklarını belirtti.

    Her yıl Pakistan’daki zirvelere tırmanmak için binlerce dağcı Gilgit-Baltistan bölgesini ziyaret ediyor.

    Gilgit Baltistan bölgesi, aralarında dünyanın en yüksek ikinci dağı K2’nin de bulunduğu 8 bin metrenin üzerinde 5 zirveye ev sahipliği yapıyor.

    Tırmanış sırasında kurtulan diğer Japon dağcı Semba Takayasu, Tamura’nın bir kaya parçasına çarptıktan sonra kaydığını ve düştüğünde ciddi şekilde yaralandığını hatırladığını belirterek, kendisinin de yaralandığını ancak kurtarıcıların operasyonu başlattığı ana kampa ulaşmayı başardığını söyledi.

  • Japon turistler Eskişehir’i çok sevdi

    Japon turistler Eskişehir’i çok sevdi

    Eskişehir’i gezmeye gelen Japon turistler, Porsuk Çayı’nın ve güzel havanın tadını çıkardı. Kentin güzelliklerini fotoğraflayan ve anılarını ölümsüzleştiren turistler, Eskişehir’i çok beğendiklerini ifade etti. Eskişehir’in Avrupa şehirlerine benzediğini ve buna bağlı olarak Türkiye için farklı bir noktada olduğunu dile getiren Japon turistler, en çok Porsuk Çayı’nı merak ettiklerini belirtti. Bunun yanı sıra korona virüsü sebebiyle yaklaşık 3 senedir Türkiye’ye çok fazla Japon Turist gelmediği öğrenilirken, ilerleyen günlerde Eskişehir’e daha fazla Japon turist gelmesinin beklendiği aktarıldı.

    “Eskişehir Avrupa şehirlerine benzeyen bir yer olduğu için Türkiye için farklı noktada”

    Japonya’nın Tokyo şehrinden gelen Mis Yukiko, Eskişehir’i çok beğendiğini söyledi. İlerleyen günlerde Eskişehir’e tekrar uğramak istediğini ifade eden Yukiko, “Zaten Eskişehir’in çok güzel bir şehir olduğunu duymuştum, internetten ve bloglardan takip etmiştim. Gerçekten de burası güzel bir şehir, çok şık. Avrupa şehirlerine benziyor, bir sürü kafeler var. İlk izlenimim çok olumlu, memnun kaldım. Bugün hava da çok güzel. Umarım bundan sonra da turlara eklenir. Bu ilk tur ama bu şekilde devam ederse ve diğerleri de beğenirlerse daha fazla gelirler. En merak ettiğim yer Porsuk Çayı’ydı ve etrafıydı. Eskişehir, Avrupa şehirlerine benzeyen bir yer olduğu için Türkiye için farklı noktada. O yüzden buraya geldim, ileriki turlarda umarım buraya daha çok zaman ayırırız ve konaklayarak rahat rahat gezeriz” dedi.

    “Önümüzdeki günlerde Eskişehir’e muhtemelen daha fazla Japon turist gelecek”

    Japonca tur rehberliği yapan Erkan Er, ilerleyen günlerde Eskişehir’e daha fazla Japon turist geleceğini belirtti. Korona sebebiyle yaklaşık 3 senedir Japon turistlerin Türkiye’yi pek fazla ziyaret etmediğini dile getiren Er, “Normalde Japon turlarında klasik rotalar vardır. İstanbul, Çanakkale, İzmir, Pamukkale, Ankara ve Kapadokya şeklinde olur. Yani Eskişehir pek olmaz ama ilk defa bu gruba özel Bursa’da kaldık ve bugün Eskişehir’e geldik. Buradan da Kapadokya’ya gideceğiz, daha sonra Pamukkale, İzmir ve İstanbul şeklinde devam edeceğiz. Yaklaşık 8 günlük bir tur yapıyoruz, önümüzdeki günlerde Eskişehir’e muhtemelen daha fazla Japon turist gelecek. Korona sebebiyle yaklaşık 3 senedir Japon turistler yoktu zaten, daha yeni yeni gelmeye başlıyorlar. Turlar yıl boyunca devam edecek, Eylül ayından sonra müşteri toplanırsa daha sıklıkla geleceklerini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

  • Japon uzmandan deprem karşıtı uyarı

    Japon uzmandan deprem karşıtı uyarı

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından düzenlenen ‘Deprem Üzerinden İki Ülke- Japonya ve Türkiye’ konulu seminerde ‘Depreme Hazır Mıyız?’ başlıklı sunumunda deprem konusunda Türkiye ile Japonya arasında karşılaştırmalar yapan Moriwaki, “Deprem hazırlıklarını ve depremden korunmanın yollarını çözecek olanlar bu ülkede yaşayanlar olarak sizlersiniz ve sizin kararlılığınızdır” dedi.

    Seminerin açılışında konuşan ve Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri ve Deprem Uzmanı Yüksek Mimar, İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki’yi ağırlamaktan memnun olduklarını söyleyen TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Mimarlar Odası Bursa Şubesi olarak depremi gündemde tutmaya ve bu bağlamda çalışmaya devam edeceğiz. Depremin her an yaşanabileceğini ve kaçışın olmadığını biliyoruz, dolayısıyla kent ve ülke olarak hazırlıklı olmak durumundayız. Toplumsal farkındalığın gelişmesinin yanı sıra Bursa’yı dirençli kent haline getirmek üzere yapılacakların içinde ve aynı zamanda takibinde olacağız” dedi.

    Seminerde, Japonya ve Türkiye’nin iki deprem ülkesi olduğunu söyleyen Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri Yüksek Mimar ve İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki, “Türkiye’de 21 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 50’si kaçak. Japonya’da inşaatın denetimi diye bir mekanizma yok, çünkü herkes işlerini iyi yapıyor ve bu nedenle denetime gerek duyulmuyor. Japonya’da mimarlar ve mühendisler mezuniyet sonrası 2 yıl çalışıp ulusal düzeyde yapılan sınavdan yüz üzerinden 100 tam puan aldıktan sonra mimar ve mühendis olup imza atabilirler” şeklinde konuştu.

    Sıfır bütçe ile basit afet yönetimi konusunda ipuçları veren Yoshinori Moriwaki, evde su depolama, muhafaza edilmesi kolay gıda maddelerinin bolca stoklanması, mobilyaları düzenlemek, mevcut düzeni gözden geçirme, acil durumda aileniz ve arkadaşlarınız ile toplanma yeri belirleme önerilerinde de bulundu.

  • Japon uzay aracıyla iletişim koptu

    Japon uzay aracıyla iletişim koptu

    Başkent Tokyo merkezli ispace şirketi, “Hakuto-R” keşif programı kapsamında geliştirilen ve 26 Nisan’da Ay yüzeyine inmesi planlanan uzay aracının akıbetini sorguluyor.

    Firma, açıklamasında, 26 Nisan’da Japonya yerel saatiyle 01.40 sularında Ay yüzeyine inmesi beklenen aracın, iniş girişimi esnasında düşmüş olabileceğini bildirdi.

    Tahmini iniş saatinden kısa süre önce uzay aracıyla irtibatın kesildiği kaydedilen açıklamada, “irtibatta bir iyileşme beklemiyoruz ve (görevi) tamamlamanın zor olacağı belirlendi” ifadesi kullanıldı.

    İrtibat kopması öncesi kayda geçirilen verilerde, uzay aracındaki yakıtın tükenmeye yakın olduğu ve iniş hızının giderek arttığının saptandığı bildirildi.

    Açıklamada, “Uzay aracının, Ay yüzeyine sert bir iniş yapmış olma ihtimali yüksek” ifadeleri kullanıldı.

    Japon Devlet Televizyonu NHK, başarılması halinde özel bir şirket üretimi uzay aracının ilk kez Ay yüzeyine ineceğini aktarmıştı. 2,3 metre yüksekliğinde ve 2,6 metre enindeki uzay aracının, kargosunda, dönüştürülebilir küçük bir robot taşıdığı bildirilmişti.

    Japonya Havacılık ve Uzay Araştırma Ajansı (JAXA) ile oyuncak firması Tomy tarafından üretilen robotun, yüzey araştırmaları yapmasının planlandığı duyurulmuştu.

    Mürettebatsız uzay aracı, Aralık 2022’de ABD’nin Cape Canaveral üssünden SpaceX Falcon 9 roketiyle Ay’a gönderilmişti.

    O dönem yapılan açıklamada uzay aracının, Nisan 2023 sonunda Ay’a ulaşmasının tahmin edildiği bildirilmişti.

    Keşif programı, ismini, Japon halkınca, Ay üzerinde yaşadığına inanılan beyaz bir tavşan türünden alıyor.

  • Japon uzmanlar Bursa’da çalışacak

    Japon uzmanlar Bursa’da çalışacak

    Birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’da, 1999 Marmara depreminin ardından ‘zemin etütleri araştırma birimini kurarak’ Bursa ili Sismik Zemin Tehlike Değerlendirme Projelerini hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile imzalanan protokol istikametinde başlayan Bursa Sismik Tehlike Değerlendirmesi ve Zemin Sınıflandırması Projesinde ise ‘15 istasyon ile 9 fayın ayrı ayrı segmentlerini tespit ederek’ oluşabilecek maksimum deprem büyüklüklerini belirledi. Proje çerçevesinde gerçekleştirilen jeofizik ve sondaj çalışmaları sonucunda; 3 Boyutlu Anakaya Derinlik Haritası, 1/100.000 ve 1/25.000’lik jeoloji haritaları ile Sismik Tehlike Haritası hazırlandı.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz aylarda JICA ile depreme karşı ortak proje yürütmek amacıyla imzaladığı Deprem Riskini Azaltma ve Önleme Planlaması Projesi’ne de start verildi. Japonya’dan gelen 12 kişilik uzman ekip, Büyükşehir Belediyesi’nin ekipleriyle birlikte toplam 42 ay boyunca sahada çalışmalar yürütecek. Proje başladıktan 18 ay sonra ‘Tehlike ve Risk Değerlendirme’ sonuçları ortaya çıkacak, proje bitiminde ise ‘Kentsel Dirençlilik Planı’ açıklanacak. Projeyle muhtemel bir depremde, şehirde hasar riski yüksek alanlar belirlenecek. Deprem zararlarının azaltılmasına yönelik yeni projelerin geliştirilmesi yanında kısa, orta ve uzun vadede alınması gerekli önlemler de belirlenecek. Proje çerçevesinde üretilecek olan senaryo depremler esas alınarak, mahalle bazında tüm alt ve üst yapılarda meydana gelecek hasar miktarları ile birlikte can kaybı ihtimalini tespit edilecek.

    Japonya’dan Bursa’ya gelen uzman ekiplerle Büyükşehir Belediyesi ekipleri ilk toplantılarını, Büyükşehir Belediyesi binası Encümen Salonu’nda yaptı. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ulaş Akhan, Genel Sekreter Yardımcısı Gülten Kapıcıoğlu, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı İbrahim Eken’in de yer aldığı toplantıda yapılacak çalışmalar hakkında istişarelerde bulunan ekipler, planlamalar üzerinde görüşmeler gerçekleştirdi.
    Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürü Ahmet Ağlan, JICA ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık iki senedir işbirliği yaptığını söyledi. Japon ekibin Bursa’ya gelmesiyle ‘Deprem Riskini Azaltma ve Önleme Planlaması Projesi’ne start verildiğini belirten Ağlan, hasar riski yüksek alanlarının belirleneceğini ve kent içi dirençlilik planlarının oluşturulacağını ifade etti. Bu süreçte Japonlarla bilgi ve deneyimlerinden istifade edeceklerini dile getiren Ağlan, projenin kentsel dönüşüm için büyük bir altyapı oluşturacağını söyledi.


    JICA Uzman ekibinin takım lideri Shinichi Fukasawa, projesinde Bursa’daki deprem riskini belirleyeceklerini, yapılabilecek en doğru kentsel planlamanın ele alınacağını ve projenin nasıl geliştirilebileceğini konuşacaklarını belirtti. Ana hedeflerinin afet sonrası değil afet öncesi neler yapılabilecekleri belirlemek olduğunu ifade eden Fukasawa, “Tüm belediyelerle ortak çalışmalar yaparak deprem riskini nasıl azaltacağımızı belirleyeceğiz. Japonya depremlerden oldukça etkilenen bir ülke. Türkiye ve Bursa da deprem kuşağı bölgesinde yer alıyor.

    İki ülke ve Bursa arasında bilgi ve tecrübe paylaşımı yaparak sağlıklı yol alabiliriz. Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan büyük depremden sonra oradaki şehirlerde de ekiplerimiz çalışmalar yaptı. Hem oradan aldığımız sonuçları hem de buradaki çalışmaları entegre ederek yol almalıyız. Proje sonunda bir ‘Kentsel Planlama’ modeli oluşturacağız. Bursa için hazırlayacağımız proje, deprem riski taşıyan diğer tüm şehirlerde de uygulanabilir olmalı” dedi.