Jeoloji mühendisi Fahri Çelik, zemin yapısı ve dere yatağı ile ilgili yaptığı araştırmalar sonucu, Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasında çok fark bulunduğunu ifade etti. Çelik, “Ülkemiz, Avrupa’ya göre dere yatağı konusunda daha şanslı durumda. Valencia kenti dere yatağına kurulmuş durumda. Muhtemel bir felakette şehrin tamamı büyük zarara uğrayacaktır. Bu evler taşınmadığı sürece yağmur ve sel, bu evleri yine alıp götürür. Dere yatakları ıslah edilemez. Rakıma ve zemin etüdüne dikkat edilmeli. Buralarda yerleşim yeri yapılmamalıdır” şeklinde konuştu.
Etiket: jeoloji
-
Uzmanından şehirlerin güven sıralaması
Türkiye’nin en güvenilir şehirleri araştırması yaptığını belirten Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, araştırmaları neticesinde Türkiye’de en güvenli illerden birincisi Gümüşhane, ikincisi sırada Trabzon’da üçüncü sırada Rize ve daha sonra Zonguldak ile birlikte tüm Karadeniz boyunca illerin güvenli olduğunu değerlendirdi.
İstanbul’un altıncı sırada olduğunu ifade eden Çelik, “Karadeniz sınırı boyunca bu şekilde devam etmektedir. İstanbul dağları ve tepeleri olduğu için güvenli buluyorum. Bodrum, Antalya illerimiz de sağlamdır. Buralarda fay hattı olsa dahi bu saydığım bölgelerde dağlar olduğu için saydığım illerde deprem olduğu zaman kısa sürer. 6 Şubat Kahramanmaraş depreminden sonra düz alana vurduğu için çok uzun sürdü” dedi.
Deprem olma ihtimalinin en yüksek olan ili Hakkari olduğunu öne süren Çelik, “Hakkari ilimizde deprem olma riski yüksek. Fakat deprem olsa bile oradaki vatandaşlar korkmasın. Çünkü Hakkari’nin çevresi dağ olduğu için ve zemini yüksek olduğu için büyük bir yıkım söz konusu olmaz. Bir başka deprem beklediğim yer Suriye, Şam bölgesinde olma ihtimalini yüksek buluyorum. Suriye sınırında oluşacak bir deprem eğer ters teperse yani güneye değil de kuzeye doğru ilerleme olursa Güneydoğu Anadolu Bölgemizde zarar olabilir” ifadelerinde bulundu.
-
Bursa’nın depremselliği ele alındı
Muhtemel bir Marmara depremine hazırlıksız yakalanmamak için çeşitli çalışmalar yürüten Nilüfer Belediyesi, bu çalışmalar çerçevesinde Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz’ü ağırladı. Nilüfer Barış Meclisi Salonu’nda düzenlenen toplantıya katılan Prof. Dr. Okan Tüysüz, ‘Türkiye’nin depremleri’ konulu bir sunum yaptı.
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ve idari müdürler ile uzman personelin katıldığı toplantıda Prof. Dr. Tüysüz, Türkiye, Bursa ve Nilüfer’in depremselliği üzerine bilgi verdi. Türkiye’nin yıllardır büyük depremlere maruz kaldığını ve diri kuşak üzerinde olduğunu hatırlatan Tüysüz, “Depremlerin önceden belirlenmesi mümkün değil. Hiçbir deprem karakteristik olarak birbirine benzemez. Türkiye, 20 milyon yıldır Arap yarımadasının üzerine gelmesine maruz kalıyor. Ayrıca Girit üzerinden Afrika kıtası ülkemizi kendine doğru çekiyor. Türkiye bir yandan itilip bir yandan çekilerek fay hatlarının batıya kaymasına yol açıyor. Türkiye’de 485 tane diri fay var. Türkiye en büyük Erzincan’da 7,9 deprem yaşamış. Son 100 yılda 20 tane, 7 üzeri deprem gerçekleşmiş. Maalesef Türkiye’de deprem olmaya devam edecek. Bu sebeple gereken dersleri çıkartarak önlemler almamız şart. Yoksa daha çok can yanar” dedi.
6 Şubat’ta yaşanan depremlerin olma yakınlığının ender karşılaşılan bir durum olduğunu ifade eden Tüysüz, “Bu büyük deprem kötü zemin şartı ve dayanıksız yapı stokları sonucu afete yol açtı. Depremin etkisi açıklanan değerin çok üzerinde oldu. Bölgede stres farklı taraflara kaydı. Bingöl çevresi, Kadirli -Adana, Samandağ-Kıbrıs arasını takip ediyoruz. Deprem gerçeğinden kaçamayız ama önlem alarak zarardan korunabiliriz” diye konuştu.
Bursa ve Nilüfer’in depremselliğine de değinen Okan Tüysüz, Bursa’nın diri faya sahip illerden biri olduğunu vurguladı. Bursa’da 1855 yılından buyana büyük deprem yaşanmadığına dikkati çeken Tüysüz, “Kuzey Marmara’daki fay sisteminde 7,2 ila 7,6, Güney’deki Bursa’nın içinden geçen sistemde de 7 üzerinde deprem üretme potansiyeli var. Bursa’da uzun yıllardır yıkıcı deprem olmamış. Depremlerin geleceği fayların geçmişinden belli olur. Nilüfer’deki fayın 3 parçalı olduğunu görüyoruz. Ne kadar deprem üreteceğini net olarak söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.
-
Haritada göstererek uyardı: 7 üzeri depremin habercisi
İzmir’de can kayıplarının yaşandığı depremin ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er bölgedeki aktif fay hatlarını işaret ederek depremle mücadelede izlenmesi gereken yollarla ilgi konuştu. Er “Fay hatları haritasına baktığımız zaman, evinizin yanından veya altından geçen aktif fay hatlarını görebilirsiniz. Eviniz fay hattına yakınsa, sıvılaşma alanındaysa, mühendislik hizmeti almayan binalarda oturuyorsunuz, burası sizin için risklidir” dedi.
İzmir’in Seferihisar ilçesi yakınlarında 30 Ekim’de meydana gelen, 117 kişinin öldüğü 1034 kişinin yaralandığı 6.6 büyüklüğündeki yıkıcı depremin ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Engin Er, Marmara Bölgesi’ndeki aktif fay hatlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Marmara Denizi içinden ve Güney Marmara üzerinden geçen 3 büyük ve aktif fay hattının 7 üzeri depremin habercisi olduğunu dile getiren Er, gündemdeki fay yasasının bir an önce yürürlüğe alınması gerektiğini belirtti. Yapılan binaların fay hatlarından uzak, mühendislik hizmeti alınarak yapılması gerektiğini işaret eden Er, bu kriterlere uyulmadan yapılan binaların risk teşkil ettiğini söyledi.
‘ZEMİNİN YAPISINA DİKKAT ETMEMİZ LAZIM’
Özellikle Bursa’da, Kuzey Anadolu fay hattının kolları üzerinde yapılaşma olduğunu belirten Engin Er, “Devletin resmi kurumlarının açıkladığı fay hatlarına baktığımız zaman, evimizin hemen kenarından veya altından geçen aktif, diri fay hatlarının bulunduğunu görmekteyiz. Evimizin bu diri fay hatlarına ne kadar mesafede olduğunu görebiliyoruz. Bu ne anlama gelir; evimizin depremsellik anlamında ne kadar risk taşıdığını, fay hattına ne kadar yakın olduğumuzu net bir şekilde görebiliriz. Bulunduğumuz zeminin yapısına dikkat etmemiz lazım. Fay hattına yakınsa, sıvılaşma alanındaysa, mühendislik hizmeti almayan binalarda oturuluyorsa, oturduğunuz yer sizin için risklidir” dedi.
‘GÜVENLİ BÖLGELER OLUŞTURULMALI’
İzmir depremini işaret ederek zemine uygun bina yapılmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlatan Er, “İzmir’de örneklerini gördük. Yan yana olan binalardan biri yıkılmış, diğeri yıkılmamış. 1999 depreminde de gördüğümüz gibi binanın camları dahil kırılmamış ama yan yatmış. O bina çok sağlam olmasına rağmen zemin özelliklerine uyum sağlamadığı için yan yatmış. Dolayısıyla bölgesel anlamda risk taşıyan bölgeler vardır. Fay hattının üzerindeyse binanız risklidir. Bulunduğunuz yer risklidir. Kontrolünün muhakkak yapılması gerekir. Fay hatlarının mutlaka 1/1000’lik uygulama planlarına işlenip bu bölgelerde yapılaşmaya izin verilmemesi gerekir. Orta ve uzun vadede bu fay hatları kentsel dönüşüme tabi tutulup güvenli bölgeler oluşturulmalıdır. İzmir’de 6.6 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bursa, İstanbul, Edirne bu depremi hissetti. Olağanüstü güçten bahsediyoruz. Dünyayı yırtan bir doğa olayından bahsediyoruz. Dolayısıyla bununla inatlaşmak değil, bununla beraber yaşayabilecek çözümler üretmemiz gerekiyor. Bunun yollarından bir tanesi de fay hatları üzerine yapılaşmadan kaçınmak lazım. Gündemde olan fay yasasının bir an önce 1/1000’lik haritalara işaretleyerek bu fay hatları üzerine bina yapmaktan vazgeçmek lazım. Özellikle Bursa’da zemin sıvılaşması var. Buna dikkat etmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
‘TSUNAMİ BEKLENEN YERLERİMİZ VAR’
Fay hatları üzerine ve yakınına yapılan yapıların doğa olayını doğal afete dönüştürdüğünü dile getiren Er, şöyle devam etti;
“Deniz kenarında tsunami beklenen yerlerimiz var. Tsunami önlemlerinin alınması lazım. Heyelana karşı önlemlerin alınması lazım. Doğa olaylarını doğal afete dönüştüren bizim ihmalkarlığımız. Japonya’da 6 büyüklüğünde bir deprem olduğu zaman insanlar yerli yerinde duruyor. Orada yaşanan depremler bizim ülkemizdeki gibi 15-20 saniye de sürmüyor. Dakikaları geçen depremler oluyor. Bizim de benzer özellikteki tedbirleri almamız gerekiyor. Zemin etüdünün dünyada veya Avrupa’da nasıl yapıldığını biliyoruz. 2019 yılında yürürlüğe giren yönetmeliğin olumlu yönleri var. Ama bunların kontrolünün arazide yapılmasıyla birlikte biz güvenli bir Bursa, güvenli bir bölge oluşturabiliriz. Bunlara dikkat etmezsek 5-6 büyüklüğündeki depremlerde binaların yıkıldığını, can kaybı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla mühendislik hizmeti almış binalarda, mühendislik hizmeti almış şehirlerde yaşarsak biz de Japonya gibi depremi bir doğa olayı olarak, doğal afet olmadan geçiştirebiliriz.”
-
“Silivri’de olacak depremden Bursa’da etkilenir”
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Marmara Bölgesi’nde deprem beklendiğini belirterek, “Bugün itibariyle Silivri açıklarında sismik boşluk olarak adlandırılan yerde oluşabilecek bir depremin büyüklüğü 7.6 civarındadır. 7.6 şiddetinde bir deprem beklenmektedir. Bu şiddette bir depremi Marmara bölgesinin çevresindeki illerin hissetmesi kuvvetle muhtemeldir” dedi. Er, Marmara Denizi Silivri yakınlarındaki 7’nin üzerindeki depremle birlikte oluşacak tsunaminin tüm Marmara kıyılarına zarar verebileceğini kaydetti.
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Bursa’nın İnegöl ilçesinde oda üyeleriyle bir araya geldi. Burada açıklama yapan Er, Türkiye’de doğa olaylarının olduğunu, ama bunları engelleyecek planların olmadığını belirterek, “Yerin altından, doğadan gelen tehlikeler var. Ülkemizin her yerinde bir doğal afeti yaşamadığımız neredeyse gün hafta yok. Bursa’da da sel felaketi yaşandı. Türkiye’de de doğal olaylar oluyor. Bunları engelleyecek maalesef planlar vardır diyemeyiz. 1999 yılı her ne kadar depremsellik anlamında bir milat olarak adlandırılmış olsa da o zamandan bu zamana halen birçok açığımız ve eksiğimiz var. Bu olayların yaşanmaması için hükümet bazında, iller bazında, belediyeler bazında yapılması gereken çalışmalar var. Bütün bunların hepsini bir arada değerlendirdiğimiz zaman doğal olayları, bir şimşek, bir yıldırım gibi karşılayabiliriz. Tedbir almadığımız sürece maalesef hem can hem de mal kaybına neden olan olayları yaşamaya devam ederiz. Türkiye’de 1900 yılı depremlerin aletsel olarak kaydedildiği bir yıldır. O zamandan bu zamana her yıl bin vatandaşımızı depremler neticesinde kaybediyoruz. Doğal afet anlamında en büyüğünü yaşamadık. 1766 depreminde İstanbul diye adlandırılsa da İtalya da dahi hissedilen depremdir. Ekonomiye ve insanların can kaybına sebep olmuş bir depremdir” dedi.
MARMARA DENİZİNDE 7.6 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLACAK
Marmara bölgesindeki deprem tehlikesinden bahseden Er, “Bugün itibariyle Silivri açıklarında sismik boşluk olarak adlandırılan yerde oluşabilecek bir depremin büyüklüğü 7.6 civarındadır. 7.6 şiddetinde bir deprem beklenmektedir. Bu şiddette bir depremi Marmara bölgesinin çevresindeki illerin hissetmesi kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla 7.6 şiddetindeki bir deprem de İtalya ve Avusturya’dan hissedilebilecek bir depremdir. Bu deprem Bursa’yı da etkiler. Bu depremin oluşturduğu fay hattı kuzey kolu olarak adlandırılan fay hattı. Bunun orta kolu olan fay hattı Gemlik’ten başlayıp İznik’e, Karacabey’e, Mudanya’ya paralel kesip, Karacabey’e devam eden bir fay hattıdır. Burada oluşacak depremde Bursa etkilenir, İstanbul ise az etkilenir. 1855 yılı Bursa için küçük kıyamet olarak adlandırılan deprem vardır. Bu deprem hattı da Mustafakemalpaşa’dan başlayıp Bursa merkezinde Ulucamii’nin kubbelerinin, surlarının yıkılmasına, bir katlı en sağlam Osmangazi türbesinin yıkılmasına sebep olacak bir depremdir. Bursa bu depremi yaşayacaktır. Ege bölgesinde her ay ortalama 6 şiddetinde depremler yaşanıyor” diye konuştu.
HAZIRLIK YAPMAMIZ LAZIM
Deprem gerçeğini kabul ederek hazırlık yapılması gerektiğinin altını çizen Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, “Yönetmeliklerimizi uygulanabilir hale getirmemiz lazım. Türkiye çapında tek düzey uygulamayı faal hale getirmemiz lazım. Şu an ki yönetmelik her ilde farklı uygulanmakta. Hatta İnegöl’de başka, Yıldırım ilçesinde başka uygulanmakta. Dolayısıyla zemin bakımından hassas olan yerlerde dahi, bu hassasiyeti göstermeyen birçok belediyemiz var. Yönetmeliği anlaşılır hale getirmemiz lazım. Bu önlemler alınırken bu işin içinde akademik odalar da yer almalı” dedi.
TSUNAMİ TEHLİKESİ
Marmara Denizi’nde 7’nin üzerinde bir depremde bütün kıyı kesiminde tsunami oluşabileceğini belirten Engin Er, “Doğal olayların doğal afetlere dönüşmemesiyle ilgili Bursa’da konu masaya yatırılmalı ve büyükşehir tarafından planlanmalı. Eğer büyükşehir tarafından planlanmazsa, ilçeler kendi özelinde bir şeyler yapar ama sonuç vermez. Mesela İnegöl Belediyesi, fay hatlarını kabul eden ve buna gören tampon bölge koyan ilk belediyelerden bir tanesidir. Gemlik Belediyesi kısmi de olsa böyle bir çalışma yapmıştır. Yıldırım ve Osmangazi’den geçen fay hatlarının üstüne yapılmış yüzlerce bina görebiliriz. Bunu anlamak ve planlamak için jeoloji mühendisi olmaya da gerek yok. İnternete girdiğimiz zaman hangi hat nerden geçiyor bariz şekilde bellidir. Hatta fayın karakterini ve tarihsel olarak oluşturduğu deprem büyüklüklerini de bilebiliriz. Bunların hepsini bilen ve değerlendiren bütüncül plan yapılmalıdır. Deprem, heyelan ve tsunami için Bursa dedik. Tsunamiye de dikkat çekmek gerekirse, Marmara’da 7’nin üzerinde oluşacak bir depremde bütün Marmara kıyılarında tsunami oluşabilecek. Doğal afetler olarak hassas bir bölgedeyiz ama bunun önlemlerini de alabiliriz” şeklinde konuştu.