Etiket: Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun

  • Gebelikte fazla kilolar yük olmasın

    Gebelikte fazla kilolar yük olmasın

    Gebelikte aşırı kilo almak, hem anne hem de bebek açısından pek çok soruna neden olabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, hamileliğin doğasında kilo alımının olduğunu ancak aşırı kilo artışının ciddi sağlık risklerine yol açabileceğini belirtti.

    “İlk 3 aydan sonra kilo alımı başlar”

    İlk 3 aydan sonra kilo alımının başladığını kaydeden Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, hamilelik döneminde belli bir oranda kilo almanın normal sayıldığını vurgulayarak, “İlk 3 aydan sonra kanda artan HPL (human plasental laktojen) hormonu etkisiyle iştah artar ve hamilelikte kilo alımı başlar. Hamilelik sırasında zorunlu kilo alımı yaklaşık 8 kg olup, fetüs, plasenta, amniyotik sıvı hacmi ve maternal dokular (rahim, meme, artan kan hacmi) kilo artışının ana sebebidir. Gebelik öncesi vücut kitle endeksi (BMI) 30kg / m2 üstünde olanların, yani obezite tanısı almış olan grupta gebelikte kilo alımı 6-9 kiloyu aşmamalıdır. İlk 3 aydan sonra kanda artan HPL (human plasental laktojen) hormonu etkisiyle iştah artar ve hamilelikte kilo alımı başlar” dedi.

    “Gebelik diyabeti, hipertansiyon ve iri bebek riski artar”

    Gebelik diyabeti, hipertansiyon ve iri bebek riskinin arttığının altını çizen Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, fazla kilo alımından dolayı görülme sıklığı artan riskleri şöyle sıraladı: “Gebelik diyabeti, gebelik ile ilişkili hipertansiyon, artmış sezaryen doğum oranları, doğumsal anomaliler, ölü doğum, anormal fetal büyüme (iri bebek) gibi olumsuz fetal etkiler, artmış kardiyovasküler hastalık riski, artmış metabolik sendrom riski, doğan bebekte artmış mekonyum aspirasyon sendromu (bebeğin kakasını yutması), yenidoğan bebekte artmış hipoglisemi ve düşük APGAR skorlu bebek doğurma riski, artmış gebelik krampları ve ciltte gebelik laserasyonları (çatlakları) riski.”

    “Her gün yarım saat düzenli egzersiz yapılmalı”

    Rahat bir hamilelik süreci için beslenme kadar, anne adaylarının fiziksel aktivitelerinin de önemli olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, gebelikte her gün yarım saat düzenli egzersiz yapılmasının hem kardiyovasküler hastalık riskini düzenlediğini hem de gestasyonel diyabet riskini azalttığını açıkladı. Op. Dr. Tursun, “Düzenli egzersiz yapan gebelerde hem kilo kontrolü sağlanmakta hem de daha yüksek vajinal doğum oranları görülmektedir. Kilo fazlası olan gruplarda ilk kontrolden itibaren gestasyonel dm için tarama yapılarak riskli grupların tanı alması büyük önem taşır. İdeal kiloda gebe kalmanın yanında gebelikte aylık kilo kontrolü takipleriyle uygun kilo aralığında kalmanın da sağlıklı anne ve sağlıklı bebek kavuşmasında büyük önem taşıdığını söyleyebiliriz” diye konuştu.

  • “İdrar kaçırma sorunu normal karşılanmamalı”

    “İdrar kaçırma sorunu normal karşılanmamalı”

    İdrar kaçırmanın kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, idrar kaçırma sorununun tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesini ve konforunu düşüren bir problem olduğuna dikkat çekti.

    İdrar kaçırmanın birçok sebebi olduğunu ama özellikle idrar torbası sarkmasında, zor doğumlarda ve gebelikte daha sık karşılaştıklarını belirten Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Her zor doğumda kural değil ancak kişisel faktörlere de bağlı olarak risk artışı görülür. Ayrıca gebelikte hem karın içi basınç artışı hem de mesane kapasitesinin azalmış olması nedeni ile bu dönemde fizyolojik olarak idrar kaçırılabilir” dedi.

    “İdrar kaçırmada en şık görülen çeşitler 4 gruba ayrılıyor”

    Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, cinsel organ ile mesane arasında fistül yani doğumlar veya bu bölgeye yapılan cerrahiler sonrasında da hastanın cinsel organından idrar kaçırma ihtimalinin artacağını kaydetti. İdrar kaçırma temel olarak en sık görülen çeşitlerinin 4 ayrı gruba ayrıldığını söyleyen Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Stres Tipi İnkontinans; öksürme, hapşırma, egzersiz gibi karın içi basınç artışlarından sonra görülür. En sık görülen inkontinans türüdür. “Sıkışma Tipi İnkontinans, bu tipte aniden gelen tuvalete gitme isteği ile birlikte idrar kaçırma söz konusudur. Burada problem mesane kaslarının aniden kasılmasıdır. Miks tip, her 2 tip idrar kaçırma bir arada görülür, yani hem aktivite ile idrar kaçırmakta hem de ani gelen idrar yapma isteği ile tuvalete yetişememe problemi yaşanmaktadır. Taşma Tipi İnkontinans, burada da mesane tam olarak doludur ancak birey tarafından mesanenin dolduğu ve idrar yapma isteği algılanamadığı için sızıntı şeklinde idrar kaçırır” şeklinde konuştu.

    “Tedavi süreci hemen başlamalıdır”

    Tanının teşhisinde öncelikle hastaya sorulan sorulara alınan cevaplarla birlikte fiziksel muayenenin de önemli olduğunu vurgulayan Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Tanının doğru konulması için mesane içi basıncı ölçen sistometri, bu işlem esnasındaki kasları kontrol eden EMG testi, idrar sonrası mesanede ne kadar idrar kaldığını öğrenmemizi sağlayan testlerden de faydalanılır. Tedavide altta yatan türe göre genel olarak 4 farklı yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar; yaşam değişikliği önerileri, İlaç tedavileri, cerrahi tedaviler ve lazer tedavisidir. Kilo verilmesi veya güneş battıktan sonra sıvı alımının kısıtlanması ya da kahve tüketiminin azaltılması gibi durumlarda, şikayetlerin azalmasına yardımcı olabilir” diye konuştu.

    İleri seviyede idrar kaçırma sorunu yaşayan hastalarda cerrahi tedavi veya lazer tedavisinin uygun olduğunu ifade eden Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Özellikle bu bölgede lazer tedavileri sonrasında dokularda sıkılaşma izlenmesi üriner İnkontinans için de tedavi sağlayabilmektedir. Altta yatan sebep her ne olursa olsun idrar inkontinansının, bireyde özgüveni zedeleyen, utanç duygusu oluşturan ve bireyin sosyalleşmesine kadar derin etkileri bulunan önemli bir problem olduğunu unutmamak gerekir. Hangi tip inkontinans olmasına bağlı olarak tedavisi değişkenlik göstermektedir. Benzer şikayetleri olan kadınların bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından değerlendirilmesinin akabinde tedavi süreci hemen başlamalıdır” ifadelerini kullandı.