Etiket: kadına şiddet

  • Darp edilip odaya kilitlendi! İtfaiye kurtardı

    Darp edilip odaya kilitlendi! İtfaiye kurtardı

    Kayseri’de, eşi Cengiz B’nin evde darbedip odaya kilitlediği iddia edilen Tülay B, itfaiyenin merdivenli aracıyla pencereden çıkarılarak kurtarıldı. Cengiz B, gözaltına alındı.

    Kocasinan ilçesi Mithatpaşa Mahallesi’nde 9 katlı binanın 2’nci katında oturan Tülay B. ile eşi Cengiz B, saat 11.00 sıralarında bilinmeyen bir nedenle tartıştı. Cengiz B, eşini darbedip oturma odasına kilitleyerek dışarıya çıktı. Tülay B, polisi arayarak yardım istedi. Polis ve itfaiye ekipleri, odada mahsur kalan Tülay B’yi kurtarmak için çalışma başlattı. Tülay B, itfaiyenin merdivenli aracıyla pencereden alınarak evden çıkarıldı. Eşinin kendisine şiddet uyguladığını ileri süren Tülay B, polis aracıyla hastaneye götürüldü.

    Bu sırada Cengiz B, eve geldi. Sokak kısıtlaması olduğu hatırlatılan Cengiz B, mahalledeki markete gittiğini ileri sürdü. Cengiz B, gözaltına alınarak polis merkezine götürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Adana’da şiddet mağduru kadın isyan etti: Lütfen bizi boşayın

    Adana’da şiddet mağduru kadın isyan etti: Lütfen bizi boşayın

    ADANA’da 1 yıl birlikte kaldığı eşi tarafından darbedilip, alıkoyulduğunu ve düğünde takılan yaklaşık 150 bin lira değerindeki altınlarının elinden alındığını öne süren

    İlknur D. (29), 3 yıl önce açtığı boşanma davasının sonuçlanmamasına tepki gösterdi. İlknur D., “Bir yıllık evliliğin 3 yıldır mahkemesini görüyorum, lütfen bizi boşayın” dedi.

    Kuran kursunda öğreticilik yapan İlknur D., 2015 yılının sonlarında M.E.D. (29) ile evlendi. Çift, M.E.D.’nin görevi gereği Ankara’ya taşındı. İlknur D., iddiasına göre evliliğinin 40’ıncı gününden itibaren şiddet görmeye başladı. Hatta eşi, işe gitmeden önce telefonunu alıp, kapıyı üzerine kilitledi. İlknur D., eşinin babası ve kardeşlerini öldürmekle tehdit etmesi nedeniyle şiddet gördüğünü çevresinden sakladı. Düğünde takılan altınları M.E.D.’nin Ankara’nın Keçiören ilçesindeki bir banka şubesinde kendi adına tuttuğunu öne süren İlknur D., evlliliklerinin 9’uncu ayında ise yine iddiasına göre eşi tarafından boğulmak istendi.

    Eşinin elinden kurtulup, banyoya kaçtığını ve havalandırma penceresinden yardım istediğini anlatan İlknur D., M.E.D.’nin komşularına, ‘İlknur kendisine zarar veriyor. Ben onu çok seviyorum’ dediğini kaydetti.

    AKŞAM DAYAK, SABAH ‘SEVİYORUM’ YAZILARI

    İlknur D. bu olaydan sonra kaçarak uçakla Adana’ya ailesinin yanına geldiği. Darp raporu alıp, yaşadıklarını ailesine anlattı. Aile büyükleri araya girdi ve M.E.D., altınları geri verdi. Çift barışarak Ankara’ya döndü. Ancak geceleri şiddet gören ilknur D., sabahları uyandığında evin her tarafında, ‘Seni çok seviyorum’ yazılı notlar buldu.

    KANDIRIP ALTINLARI ELİNDEN ALDILAR

    İlknur D., bir süre sonra eşinin anne-babasıyla Adana’daki ailesine misafirliğe gitti. Burada kayınpederi, “M.E.D.’nin borcu var. Sana da söylemiyor. Sen bu altınlar ona ver, borcu kapatsın” dedi. İlknur D. de 150 bin lira değerindeki altınları kayınpederine teslim etti. Çift Ankara’ya dönerken, İlknur D. ailesinin yanında kaldı. Ancak genç kadın, bir daha eşi ile kayınvalidesi ve kayınpederine ulaşamadı. En son 21 Ocak 2017 tarihinde eşiyle görüşen İlknur D., kandırıldığını anlayınca 23 Ocak 2017 tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 10 gün sonra da boşanma davası açtı. Ancak, eşinin kendisinden 2 gün önce Ankara’da boşanma davası açtığını öğrendi.

    BİR DARBE DE AVUKATTAN

    Dava sürerken genç kadına aylık 700 TL tedbir nafakası bağlandı. Avukatının da bu paraları, 2 yıl boyunca kendisine vermediğini ileri süren genç kadın, 2019 yılında Adana Barosu’na şikayet başvurusunda bulundu. Parasını aldıktan sonra da başka bir avukat tuttu.

    ‘MADDİ MANEVİ ZARARA UĞRADIM’

    3 yıldır boşanma davası süren İlknur D., “Benden altınları da aldılar. Ben şikayet edinceye kadar beni kimse aramadı. Şikayetimden sonra aylarca beni aramayan insanlar, ‘barıştıralım’ diye ortaya çıktılar. Boşanma davası açtığımda eşimin, 2 gün önce Ankara’da boşanma davası açtığını öğrendim. 3 Şubat 2017 tarihinden bu yana boşanma davamız devam ediyor. Bütün eşyalarım, çeyizim, kitaplarım gitti. 150 bin liralık altınlarımı aldılar. Sadece manevi olarak değil, maddi olarak da zarara uğradım” diye konuştu.

    ‘LÜTFEN BİZİ BOŞAYIN’

    İlknur D., şunları kaydetti:

    “Ben önce ilahi adalete sonra da Türkiye Cumhuriyeti’nin adaletine inanıp, güveniyorum. Ankara’daki evime gittiğimde bütün eşyaları alıp, evi terk ettiklerini gördüm. Bir yıllık evliliğin 3 yıldır mahkemesini görüyorum. Lütfen bizi boşayın. Altınları aldıklarını inkar ettiler ama bizim o zaman mesaj dokümanımız vardı. Onları verince her şey ortaya çıktı. Ben bir an önce hakkımı alarak, boşanmak istiyorum. Yeni bir Emine Bulut vakası olmasın. Ben öldükten sonra adalet yerini bulmasın. Yaşarken adalet olsun.”

  • CHP’den kadına şiddete karşı proje

    CHP’den kadına şiddete karşı proje

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kadına yönelik şiddetin erkekler tarafından yapılması, erkeğin zafiyetini ve güçsüzlüğünü gösterir. Kaba kuvvet, asla ve asla kişiyi haklı kılmaz. Kişiyi haklı kılan aklıdır, mantığıdır, adalete duyduğu saygıdır. Şiddet uygulamak erkeğin kendisini aşma kapasitesinin olmadığını gösterir.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde CHP Kadın Kollarınca gerçekleştirilen YaşamHak Projesi’nin tanıtım toplantısına katılarak bir konuşma yaptı.

    CHP Kadın Kollarının “YaşamHak” adı altında önemli bir projeye imza attığını belirten Kılıçdaroğlu, eğer bir insanın yaşama hakkı varsa bu hakka herkesin saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Kadına yönelik şiddetin özellikle son yıllarda arttığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bu nedenle herkesin bu alana dikkat etmesi gerektiğini aktardı.

    “Birlikte, hep beraber Türkiye’nin bütün coğrafyasında kadına yönelik bir şiddet varsa bu şiddete karşı hepimizin ortak tavır takınması gerekiyor.” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Kadın kollarımız şiddete uğrayan kadınlarla ilgili olarak hukuki destek verecek, aynı zamanda psikolojik destek de verilecek. Doğa ve insan haklarından sorumlu olan genel başkan yardımcımız da var birlikte bu mücadeleyi sürdürecekler. Türkiye coğrafyasında nerede bir kadın şiddete uğruyorsa nerede kadın yardım istiyorsa kendisine derhal hem hukuki destek verilecek hem de psikolojik destek verilecek. Biz bunu yaptığımız takdirde bu ülkede kadına gerçek anlamda saygıyı gündeme getirmiş oluruz. Peki bu projeyi hayata geçirmek, kadına yönelik şiddeti engelleyecek mi? Asıl temel çözüm nerede? Asıl temel çözüm, kadınların birlikteliğinde. Asıl temel çözüm, kadınların siyasette çok daha güçlü bir şekilde var olmalarında. Bu nedenle ben bütün kadınların, belli bir hedef ilkesinde birleşmelerini istiyorum. Nedir o hedef? Kadına yönelik şiddet var, evet. Kadın mağdur oluyor, evet. Kadın yoksulluğu en derin yaşayan kişi. Eğer bir kadın çocuğunu yatağa aç yatırıyorsa o kadının dramını başka kimse anlayamaz. Kadının bu sorunlardan kurtulması ve daha güçlü olması için temel çözüm, kadının siyasetten çok daha güçlü var olmasıdır.”

    Kadının siyasette daha güçlü olabilmesinin yolunun parlamentoda daha fazla temsil edilmesinden geçtiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, nüfusun yarısından fazlasının kadın olmasına rağmen temsiliyet oranının ortada olduğunu belirtti.

    “Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi için çaba harcanmalı”

    Bütün kadınlardan bir beklentisi olduğunu aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben sizin hakkınızı savunuyorum siyasette daha fazla olmanızı, daha çok görülür olmanızı. Haklarınızı savunmanızı istiyorum. Onun için yapacağınız ilk şey, Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi için çaba harcamaktır.” dedi.

    Nerede yaşarsa yaşasın kadınların “Siyasi Partiler Yasası’na cinsiyet kotasını getiren partiye biz oy vereceğiz, destek vereceğiz. Siyasi Partiler Yasasına cinsiyet kotasını getirmeyen partiye de hep beraber karşı duracağız.” demesi gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, kadınların birlik olması durumunda kabul ettiremeyecekleri hiçbir şeyin olmayacağına değindi.

    Kılıçdaroğlu, “Bir daha ifade ediyorum, siz kadınlar şiddetten mağdursanız, istismardan mağdursanız, yoksulluktan mağdursanız, eğitimden mağdursanız, o zaman yapacağınız bir şey var. Bu mu mağduriyetlere yol açar siyasi anlayışını bir tarafa bırakacaksınız.” diye konuştu.

    Türk kadınlarının Kurtuluş Savaşı sırasında erkeklerle birlikte mücadele ettiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Şerife Bacı’yı kim unuttu, kimse unutmadı. Kastamonu’daki İstiklal yolunda, cepheye silah taşıyan kadınları kim unuttu? Kimse unutmadı. Açlıkla, yoksullukla en temel mücadeleyi yapan kadın değil mi? Kadındır. O zaman kadının siyaset hakkının teslim edilmesi lazım. Bunun için Siyasi Partiler Yasası’na cinsiyet kotasının getirilmesi lazım. 306 kadın örgütü var. Hepsiyle görüştüm. Aynı düşüncemi, 306 kadın örgütüne de söyledim. Ağlamak değil, hak istemek önemlidir. Projenin adı ne? YaşamHak. Hakkınızdan söz edeceksiniz, elinizden alınan hakların iadesini isteyeceksiniz. Karadenizli kadının nasıl çalıştığını biliyor muyuz? Biliyoruz, günün 24 saati çalıştığını biliyor muyuz? Biliyoruz. Neden siyasette daha az yeri var. Bu mücadelenin verilmesi lazım.”

    “Bütün kadınlar, Aile Destekleri Sigortasını talep edecek

    Kadın yoksulluğu ile mücadele etmenin de bir hak olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, iki gün önce Sivas’ta bir derneğin dağıttığı 500 liralık yakıt yardımı için metrelerce kuyruk oluştuğunu hatırlattı.

    Oradakilerin yüzde 99’unun kadın olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Peki yapmamız gereken ne? Aile destekleri sigortasını talep edecek bütün kadınlar. Kimse kadınları, onun çocuklarını ve ailesini açlığa ve yoksulluğa mahkum edemez. 21’inci yüzyılın Türkiyesi’nde mahkum edemez. Dolayısıyla yoksulluğunun giderilmesini istemek de bir haktır kadın için.” açıklamasında bulundu.

    1974’te parlamentonun “Aile destekleri sigortasını uygulayacağım” diye söz verdiğini ve hala uygulanmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, bunun mücadelesinin de yapılması gerektiğini bildirdi.

    Kadın kollarının güzel bir projeyi başlattığını tekrarlayan Kemal Kılıçdaroğlu, ancak kendisinin 1-2 adım ötesini dillendirdiğini anlattı.

    “Kadın hem yaşamda ekonomik olarak güçlü olacak hem moral olarak güçlü olacak. Kimseye el avuç açan bir kadını görmek istemiyoruz. Çöp konteynerlerinden yiyecek toplayan kadınları görmek istemiyoruz. Tam tersine bu kadın evinde otururken sosyal devlet ona her türlü olanağı sağlamak zorundadır. Bunu sağlamadığınız takdirde devlet, sosyal devlet olmaktan çıkar. Kadın güçlü olduğu takdirde şiddete maruz kalmaz. Kadına yönelik şiddetin erkekler tarafından yapılması, erkeğin zafiyetini ve güçsüzlüğünü gösterir. Kaba kuvvet, asla ve asla kişiyi haklı kılmaz. Kişiyi haklı kılan aklıdır, mantığıdır, adalete duyduğu saygıdır. Şiddet uygulamak erkeğin kendisini aşma kapasitesinin olmadığını gösterir. İnsana saygı duymadığını gösterir. Biz hep birlikte kadın, erkek hep birlikte kadına yönelik şiddet konusunda duyarlılığımızı korumalıyız, mücadele etmeliyiz. Zaten bu konuda bütün davalar CHP hukuk birimleri tarafından izlenmektedir, kadın kolları tarafından izlenmektedir. Dolayısıyla biz 5 Aralık’ta, kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği bir tarihte böyle bir projeyi hayata geçiriyoruz.”

    “Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yok”

    CHP Kadın Kollarını ve projede çalışan herkesi kutlayan Kılıçdaroğlu, birlikte mücadele edeceklerini vurguladı. Bu coğrafyada herkesin huzur içinde yaşaması gerektiği ve bunu sağlayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını söyledi. Bu ülkede yaşayan kadınlardan iki şey beklediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kadınlardan “Siyasi Partiler Yasası’nda cinsiyet kotası istiyorum. Siyasette söz sahibi olmak istiyorum. Siyasette güçlü olmak istiyorum.” demesini istedi.

    İkinci olarak Aile Destekleri Sigortası’nı çıkarma konusunda sözünü yerine getirmeyen partilere oy verilmemesini de isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Bu iki konu hayata geçirildiği takdirde, hayatın her alanında kadınlar çok güçlü olacak. O zaman zaten kadın erkek eşitliği dediğimiz, fırsat eşitliği dediğimiz eşitliği yakalamış olacağız. Eşitlik kağıt üzerinde kalmamalı, söz olarak kalmamalı eşitlik. Eşitlik hayata geçirilmeli ama hayata geçirilmesi için lütuf olarak beklenmemeli. Kadınlar bunu lütuf olarak beklememeli. Mücadele sonunda bu hakları alabilmeli. Mücadele sonunda alınan her hak çok değerli haktır. Bütün kadınlardan bu 2 temel konuda ortak hareket etmelerini istiyorum. Çünkü aynı acıyı bütün kadınlar ortak yaşıyor. O zaman bu acıları gidermek zorundayız. Bu coğrafyadan atmak zorundayız.”

     Nazlıaka projeyi tanıttı

    CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da YaşamHak Projesi hakkında bilgi verdi. CHP’nin 81 ildeki tüm kadın örgütlerinin bu projede görev alacağını bildiren Nazlıaka, “Biliyoruz ki kadının halinden yine en iyi kadınlar anlar. Çünkü biz kadınlar görünmez iplerle birbirimize bağlıyız. Amacımız sadece şiddet gören kadınların yaşam hakkını savunmak değil, aynı zamanda bu yaşama yön vermek, değiştirmek. İşte bu değişim, birlikte kuracağımız eşit ve aydınlık yarınların habercisi olacak.” dedi.

    CHP Genel Merkezinde 7 gün 24 saat çalışacak bir çağrı merkezi kurduklarını aktaran Nazlıaka merkezin pazartesi günü saat 10.00’dan itibaren hizmete gireceğini açıkladı. Nazlıaka, şunları kaydetti:

    “Bu merkez kanalıyla korkutulmaya, sindirilmeye, dört duvar içinde şiddetin her türlüsüne maruz bırakılmaya çalışılan kadınları, onların sesi ile kucaklayacağız. Aynı zamanda ‘yasamhak.com’ web sayfamızdan bize elektronik posta ile ulaşmalarını sağlayacağız. Dayanışarak, mücadele ederek, örgütlü ve sağlam temeller atacağız. Türkiye’de şiddete uğrayan birçok kadın baskı, korku ve güvensizlik nedeniyle gördüğü şiddeti dile getiremiyor. Bu şiddet kendini değersiz hissetmesine, kendini anlatamadıkça yalnızlaşmasına, istemese dahi kendini toplumdan soyutlamasına sebep oluyor. Oysa böyle olmak zorunda değil. Bu nedenle ‘Yalnız değilsin, biz varız’ sloganıyla yola çıktık. Tek bir kız kardeşimizin dahi kirpiği yere düşmesin diye, onlara destek olacağız. Barınma ihtiyacı olan kadınların, yerel belediyelerimizin desteği ile sığınma evine yerleşmelerini sağlayacağız. Barolar ile yaptığımız iş birliği ve partili avukatlarımız sayesinde şiddet gören kadınlara hukuki destek vereceğiz. CHP Kadın Kolları olarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet davalarını takip edeceğiz, mağdur olan kadının ya da yakınını kaybetmiş olan ailenin yanında yer alacağız.”

  • Soylu: Kadını vuracağına kendini vur

    Soylu: Kadını vuracağına kendini vur

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadına yönelik şiddet olaylarını sert sözlerle eleştirerek, “Hakikaten anlamıyorum. Kadına şiddet ne demektir? Dövmek, şiddet ortaya koymak, bunlar ne demektir? Bu yakışır mı? Bizim anlayışımızla örtüşür mü? Sinirlenecekmiş. Kadını vuracağına kendini vur, delikanlısın ya. Neyini tatmin ediyorsun ya, neyini?” dedi.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde düzenlenen Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Mülki İdare Amirleri Eğitim Semineri’ne katıldı. Kadına yönelik şiddet olaylarını sert sözlerle eleştiren Bakan Soylu, “2019’da 336, 2020’de 20 Kasım itibariyle, 234 kadın aile içinde, kadına yönelik şiddet kapsamında cinayetten hayatını kaybetmiştir. Geçen yıl ilk 10 aylık periyotta can kaybı 308 idi. Yüzde 24’lük bir düşme var ama bizim için yeterli değildir. Bizim için buradaki rakam çok net söylüyorum, bir kadın cinayeti bile toplumumuza, inancımıza, öğretimize, medeniyetimize, Yunus’umuza, Mevlana’mıza, Hacı Bektaş’ımıza yakışmaz. Bu kadar açık ve net. Elbette ki kanunlarla gerekli her şeyi yapabilmek, temel sorumluluğumuzdur, ayrı. Ama toplumumuzda her şey kanunla belirlenmiş değildir. Biz bir milletiz. Tekrar söylüyorum. Her şey suç ve ceza kavramında düşünülmemelidir. Bu yapılıyor zaten. Herkes kendi otokontrolünü, milletimiz kendi otokontrolünü, kendi değerlerimiz çerçevesinde yapabilme kabiliyetine sahiptir. Biz böyle bir milletiz. İyiliği, yardımı, ayıbı, iyiyi, kötüyü tarif edebilen bir milletiz. Aileyi, anneyi, babayı bizi bu kavramlar ayakta tutmaktadır” dedi.

    “Hakikaten ben anlamıyorum. Kadına şiddet ne demektir? Dövmek, şiddet ortaya koymak, bunlar ne demektir? Bu yakışır mı? Bizim anlayışımızla örtüşür mü?” diyen Bakan Soylu, şunları söyledi:

    “Sinirlenecekmiş. Kadını vuracağına kendini vur, delikanlısın ya. Neyini tatmin ediyorsun ya, neyini? Bizi baştan çıkarmasınlar. Bu işi yapanlara sesleniyorum. Bizi burada baştan çıkarmasınlar. Onun için, biz sorumluluklarımızı yerine getireceğiz ve bu meseleyi çözmek durumundayız. Avrupa’ya ve dünyaya, güya o gelişmiş medeniyetleriyle her tarafta övünç duyduklarını ifade eden Avrupa’ya ve dünyaya, bu meselenin nasıl çözüldüğünü; inancımızla, kimliğimizi, aile yapımızın nasıl bu meseleyi çözdüğünü göstermek durumundayız.”

    ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NÜ KUTLADI

    24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla tüm öğretmenlerin gününü de kutlayan Bakan Soylu, “Şenay Aybüke Yalçın gibi Necmettin Yılmaz gibi gencecik yaşlarında bu ülkenin çocukları doktor olsun, mühendis olsun, bilim insanı olsun, sanatkar olsun diye emek verirken, hain terör örgütü PKK tarafından şehit edilmiş tüm öğretmenlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Dün annelerinin, babalarının röportajlarını dinledim. ‘Yine olsa yine öğretmen yapar, yine aynı yere gönderirim’ dediler. Biz asaletli bir milletin evlatlarıyız. Bildiğiniz gibi 25 Kasım, tüm dünyada ve bizde, kadına yönelik şiddetle mücadele günü olarak ilan edilmiştir. Uluslararası alanda böyle bir gün varsa, demek ki küreseldir ve tüm insanlığı ilgilendirmektedir. Farklı kültürlerde, farklı zamanlarda bu konuda yaşanmış pek çok hadise, pek çok mağduriyet var. Kur’an-ı Kerim’de kız çocuklarının öldürülmemesi, kadınlara güzel davranılması yönünde ayetler, hatta bizatihi Nisa isminde bir sure var. Yine bu konuda bizzat Resulullah’ın hadisi şerifleri, ikazları, kendi hayatındaki örnek davranışları, nezaketi ve hassasiyeti var” dedi.

    ‘BURADA HER ŞEY DAHA ÇOK POLİSLE OLMUYOR’

    İnsanların özel hayatları ve aile hayatları söz konusu olduğunu kaydeden Bakan Soylu, “Burada her şey daha çok polisle olmuyor. Bu davranışın sebebi nedir, tetikleyicisi nedir, insanlar hangi psikolojiyle böyle bir suçu işler, personelimizi, neyi doğru yaparsak neticeyi değiştiririz, topluma, kamu personeline, sivil topluma hangi mesajı vermeliyiz, personelimizi nasıl eğitebiliriz. Yöneticilerimiz nelere dikkat etmeliler, başka hangi adımları atabiliriz, dünya bu konuda ne yapıyor, şikayet ve bildirim mekanizmasını nasıl daha iyi bir noktaya taşırız. İşte bunları doğru değerlendirmek ve bana göre en önemlisi, bütün doğruları aynı anda ve gecikmeden yapmak durumundayız. Şunu kabul etmek gerekir ki, Türkiye, AK Parti hükümetleriyle birlikte bu meselede samimi bir gayret ortaya koymuştur. Bunun en önemli ve kilit adımı da 2012 yılında kabul edilen 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’dur. Türkiye’de daha önce örneği olmayan önemli bir adımdır, bana göre de aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede milattır” diye konuştu.

    KOLLUK BİRİMLERİ VE MÜLKİ AMİRLERE UYARI

    Kolluk birimleri ve mülki idare amirlerinin gerekli tedbir kararını vermekten çekinmemeleri ve gecikmemelerini isteyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Mağdur olan kadına ve beraberindeki çocuklara, barınma yeri sağlanması, geçici maddi yardım yapılması, psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi, hayati tehlikesinin bulunması halinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması, kanunun mülki idare amirlerimize verdiği yetki ve sorumluluklardandır. Yine aynı kanunda kolluk birimlerimize de gecikmesinde sakınca bulunan hallerde koruyucu ve önleyici tedbir alabilme imkanı getirilmiştir. Bu noktada şunu ifade etmek isterim, gerek kolluk birimlerimiz, gerek mülki idare amirlerimiz, böyle bir mesele geldiğinde lütfen tedbir kararı vermekten çekinmesinler ve gecikmesinler. Çünkü sonrasında ‘eyvah’ yetmez. Hatta ‘bu kararları verirken gecikmeyin’ demek bile belki doğru değil, ‘acele edin’ demek lazım. Öyle hassas davranın ki şiddet mağduru bir kadın, sizin yanınızdan asla tedbir alınmamış şekilde çıkmasın. ‘Gittim ama bir şey yapmadılar’ demesin. Elbette ki bu konuda sadece 6284’le sınırlı kalmış değiliz. Yine AK Parti hükümetleri döneminde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planları hazırlandı. Üçüncü plan 2016-2020 arasını kapsıyordu, şimdi dördüncüsü hazırlanıyor.”

  • “Bir kadının dahi şiddete uğramasına tahammülümüz yok”

    “Bir kadının dahi şiddete uğramasına tahammülümüz yok”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi çok yönlü, bütüncül bir yaklaşım ve sıfır tolerans ilkesiyle yürütüyoruz. Ülkemizdeki tek bir kadının dahi şiddete uğramasına, hakkının, hukukunun, onurunun çiğnenmesine asla tahammülümüz yoktur” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) ‘4’üncü Kadın Konferansı’ 25’inci yıl dönümü yüksek düzeyli etkinliğine video mesajla katıldı. Erdoğan mesajında, Pekin Deklarasyonu’nun kabulünden 25 yıl sonra dahi kadın ve kız çocuklarının hakları için bir kilometre taşı olmaya devam ettiğini belirtti. Erdoğan, deklarasyonun yerel, bölgesel ve küresel düzeyde gözden geçirme sürecine büyük önem atfettiklerini belirterek, “Ancak gözden geçirme süreçleri kaydedilen ilerlemenin 1995’te taahhüt edilenin gerisinde kaldığını gösteriyor. Bugünden başlayarak daha fazlasının yapılması gerektiği açıktır. Türkiye olarak son yıllarda kadının sosyal hayattaki rolünün güçlendirilebilmesi için tarihi nitelikte adımlar attık. Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum ilkesinden hareketle kadın ve kız çocuklarının eğitimiyle kadınların iş gücüne katılımını teşvik ettik. Böylece kadın iş gücünü 3 milyon 926 bin kişi artırarak, 10 milyon 686 bine, kadın istihdamını 2 milyon 802 bin kişi artırarak 8 milyon 924 bine çıkardık. Yine bu dönemde kadınların iş gücüne katılma oranı 6,5 puan artarak yüzde 34,4’e yükseldi. Göreve geldiğimizde 6 yaş ve yukarı nüfus içinde kadın okuryazarlık oranı yüzde 79,9 iken bu oran 2019 yılında yüzde 95,3’e ulaştı” dedi.

    ‘TEK BİR KADININ DAHİ ŞİDDETE UĞRAMASINA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi çok yönlü, bütüncül bir yaklaşım ve sıfır tolerans ilkesiyle yürüttüklerini kaydederek, “Ülkemizdeki tek bir kadının dahi şiddete uğramasına, hakkının, hukukunun, onurunun çiğnenmesine asla tahammülümüz yoktur. Sayın Volkan Bozkır’ın Genel Kurul’un bu yılki çalışmaları ile ilgili belirlediği öncelikler arasında kadınların hayat standartları ve haklarının güçlendirilmesi, hayatın tüm alanlarına eşit katılımlarının sağlanması ve toplumdaki statülerinin yükseltilmesinin de bulunmasını takdirle karşılıyoruz. Sayın Bozkır’a bu anlamlı çalışmasında gereken her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.

    ‘KADIN DOSTU POLİTİKALAR UYGULADIK’

    “Öte yandan Covid-19 salgını kadın haklarının aradan geçen 25 yıla rağmen halen ne kadar kırılgan olduğunu göstermiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Kadınlar salgından en olumsuz etkilenen toplum kesimlerinin başında yer almıştır. Birçok ülkede kadına yönelik şiddet eylemlerinin tırmandığına, ekonomik ve sosyal olarak kadınların omuzlarındaki yükün daha da ağırlaştığına şahitlik ettik. Türkiye olarak bu süreçte ev içi şiddetin artma ihtimalini dikkate alarak yeni kadın konuk evleri açtık. Böylece müessif hadiseler karşısında mağdurları koruma kapasitemizi daha da güçlendirdik. Ayrıca istihdam önlemleri ve kadın dostu politikalar uyguladık. Sosyal destek hakkı ve özel olarak geliştirilen mobil uygulama ile şiddet ve istismar vakalarının ilgili birimlere anında bildirilmesini sağladık. Kadınların bu zorlu süreçten daha güçlü çıkmasını temin etmek hepimizin sorumluluğudur. Bu yılki gözden geçirmenin 2030 sürdürülebilir kalkınma gündemi kapsamında yapılmasını bu açıdan anlamlı buluyoruz.”

  • Darp edilen kadını yola attılar

    Darp edilen kadını yola attılar

    İstanbul Büyükçekmece’de bir kadın, darp edildikten sonra yola atıldı. Hastaneye kaldırılan genç kadının başına 15 dikiş atıldı.

    Olay, dün öğle saatlerinde Büyükçekmece TEM Otoyolu Edirne istikametinde meydana geldi. Yoldan geçen sürücüler bir kadının darp edildikten sonra otomobilden atıldığını gördü. Vatandaşlar yardıma koşarken haber verilmesi üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan 22 yaşındaki S.G. ambulansla hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan S.G.’nin başına 15 dikiş atılırken vücudunun çeşitli yerlerinde şişlik ve morluklar olduğu öğrenildi. Polis, olayla ilgili çalışma başlattı.

  • Eski başbakanın oğlundan eşine darp iddiası

    Eski başbakanın oğlundan eşine darp iddiası

    Tansu Çiller’in oğlu Mert Çiller, iki çocuğunun annesi Zeynep Çiller’i dövdüğü iddiasıyla mahkemelik oldu. Kaburgaları kırılıncaya kadar dayak yediğini iddia eden Zeynep Çiller, Mert Çiller’e boşanma davası açarak çocuklarının velayetini istedi.

    Eski sevgilisi tarafından vahşice öldürülen Pınar Gültekin cinayetinin yankıları sürerken eski başbakanlardan Tansu Çiller’in oğlu Mert Çiller’in iki çocuğunun annesi Zeynep Çiller’i dövdüğü iddiası gündeme bomba gibi düştü.

    Sözcü gazetesinde yer alan haberde; kaburgaları kırılıncaya kadar dayak yediğini iddia eden Zeynep Çiller, Mert Çiller’e boşanma davası açarak çocuklarının velayetini istedi.

    Dava dilekçesinde Zeynep Çiller’in iddiaları şöyle anlatıldı: Bir buçuk yıllık flört döneminden sonra Zeynep ve Mert Çiller 16 Kasım 2009’da evlendi. Çiftin bu evlilikten bugün 10 ve 5 yaşlarında bir kız ve oğlu oldu. İddiaya göre son dönemlerde Mert Çiller, aşırı alkol tüketimi ve uyuşturucu kullanması nedeniyle öfkesini kontrol edemeyip kendini kaybederek her fırsatta Zeynep Çiller’e şiddet uygulamaya başladı.

    SAÇINDAN SÜRÜKLEYİP KAFASINI DUVARDAN DUVARA VURDU

    5 Mayıs’ta Mert Çiller aile konutunda çocuklarının gözü önünde Zeynep Çiller’e şiddet uygulamasının ardından çift karakolluk oldu. İddiaya göre Mert Çiller, Zeynep Çiller’i saçından sürükleyerek kafasını duvardan duvara vurdu.Evdeki eşyaları kırmaya başladı. Zeynep Çiller çocuklarını alarak komşularına sığındı. Komşuların 155 Polis İmdat’ı araması üzerine Zeynep Çiller şikayetçi oldu. Eve gelen polisler tutanak tutarak Zeynep Çiller’i muayene için hastaneye götüreceklerini belirtti.

    TANSU ÇİLLER DEVREYE GİRDİ İDDİASI

    Bu sırada eski başbakanlardan Tansu Çiller avukatı ile birlikte aile konutuna gelerek iddiaya göre polislerin işlem yapmasını engellemeye çalıştı. Tansu Çiller, Zeynep Çiller’in şikayetçi olması durumunda ‘Çocuklarını bir daha göremezsin’ şeklinde tehdit ettiği boşanma dilekçesinde yer aldı. Çocuklarını üst kat komşusuna emanet eden Zeynep Çiller, polislerle birlikte İstinye Devlet Hastanesi’ne giderek darp raporu aldı.

    5 Mayıs 2020 tarihli darp raporu boşanma dilekçesinde şöyle yer aldı;

    • Sağ parieltalde 2×3 santim boyutunda hematom,
    • Boyun ön yüzde solda 1 cm yüzeysel çizik,
    • Sol üst kol dış yan yüzde yaklaşık 10×10 cm hematom ve ekimoz alanı var.
    • Sağ üst koldış yan yüzde 2 adet yaklaşık 10×5 cm boyutlarında hematom ve ekimoz alanı var.
    • Sol köğrücük kemiği altında yaklaşık 1×3 cm boyutunda ekimoz alanı var.
    • Sol omuzda 2×1 cm boyunda ekimoz alanı var.
    • Sağ memede al lateral bölgede 2×1 cm boyutunda ekimoz ve yüzeysel sıyrık var.
    • Sol meme lateral alt bölge 2 cm yüzeyel çizik var.
    • Sağ üst bacak dış yüzde yaklaşık 5×2 cm boyutunda 2 adet ekimoz alanı var.
    • Sol üst bacak dış yüzde 5×3 cm ve 2×2 cm boyutunda ekimoz alanı var.
    • Sağ tibia ön yüzde yaklaşık 2×3 cm boyutunda tespit edildi.
  • CHP’li Lale Karabıyık: “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”

    CHP’li Lale Karabıyık: “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, “İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir.” ifadesini kullandı.

    Karabıyık, yazılı açıklamasında, İstanbul Sözleşmesi’nin, Mayıs 2011’de İstanbul’da imzalandığını, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdiğini hatırlattı.

    Sözleşmenin 34 ülkede uygulandığını, diğer ülkelerde sözleşmenin daha iyi nasıl uygulanacağının tartışıldığını ifade eden Karabıyık, iktidarın, sözleşmeden çıkma telaşında olduğunu ileri sürdü.

    Karabıyık, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması ile ilişkili hükümler içerdiğini belirtti.

    “İktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getiriyor”

    Karabıyık, şöyle devam etti:

    “Yani çok basit ve yalın şekliyle İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini içeriyor. AKP ise iktidarı döneminde, 7500’den fazla kadın öldürülmüş, 100 binden fazla kadın cinsel saldırıya uğramışken, iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getiriyor.”

    İstanbul Sözleşmesi’nin haksız iddialarla eleştirildiğini aktaran Karabıyık, “Her gün kadına yönelik şiddet haberi aldığımız, faillerin cezasızlık güvencesiyle şiddeti artırdığı ülkemizde kadınları ve kadın haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulamaz.” ifadesine yer verdi.

    Karabıyık, “İstanbul Sözleşmesini feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir. Tek amacı kadını korumak ve kadına yönelik şiddete son vermek amacı taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atılması düşünülemez çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşatır.” değerlendirmesini yaptı.

  • Eşine şiddet uygulayan HDP’li Işık’a uzaklaştırma

    Eşine şiddet uygulayan HDP’li Işık’a uzaklaştırma

    HDP Muş Milletvekili Mensur Işık’ın, tartıştığı öğretmen eşine şiddet uyguladığı ve hastaneye gitmesine izin vermediği ileri sürüldü. Sabaha karşı ağrıları artınca hastaneye götürdüğü eşinin doktordan yardım istemesiyle ortaya çıkan olayın ardından HDP’li Işık’a uzaklaştırma tedbiri uygulandı. Mensur Işık, daha önce kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin engellenmesi için Meclis’te araştırma önergesi vermişti.

    Olay, Işık çiftinin Çankaya ilçesi Dikmen bölgesinde oturduğu evde meydana geldi. Bir süre önce Covid-19 teşhisi konulan 3 HDP’liden birisi olan Mensur Işık, öğretmen eşi Ebru Işık ile dün gece bilinmeyen bir nedenle tartıştı. Mensur Işık, tartışma sırasında eşinin gözüne yumruk attı ve darbetti. Mensur Işık, şiddet uyguladığı eşinin hastaneye gitmesine izin vermedi ve kimseyle iletişim kurmaması için de cep telefonunu sakladı. HDP’li Işık, sabaha karşı ağrılarının artması üzerine ise eşini hastaneye götürmek zorunda kaldı. Mensur Işık, olayın ortaya çıkması riskine karşı yakındaki bir hastane yerine, evlerine 20 kilometre uzaklıkta bulunan Etimesgut ilçesindeki özel hastaneye eşini götürdü. Burada Ebru Işık, kendisini muayene eden doktordan yardım isteyince durum polise bildirildi.

    ŞİKAYETÇİ OLDU, UZAKLAŞTIRMA VERİLDİ

    Ebru Işık, gelen polis ekiplerine verdiği ifadesinde, eşinin yaşadıkları tartışma sırasında gözüne yumruk atıp, kendisini darbettiğini, ısrarlarına rağmen de doktora götürmediğini, kimse ile iletişim kurmaması için telefonunu sakladığını ve evden ayrılmasına izin vermediğini ileri sürdü. Ebru Işık, eşinin kendisini sabaha kadar zorla evde tuttuğunu, sabah ağrısının artması üzerine doktora götürmeyi kabul ettiğini ve doktordan yardım istediğini belirterek, şikayetçi oldu. Bunun üzerine HDP’li Mensur Işık’a uzaklaştırma tedbiri uygulandığı belirtildi.

    HDP’DEN AÇIKLAMA

    Öte yandan HDP Kadın Meclis’i, HDP Muş Milletvekili Mensur Işık’ın eşine şiddet uyguladığı iddiasıyla ilgili araştırma başlattıklarını duyurdu. HDP Kadın Meclisi’nden yapılan yazılı açıklamada, bu sabah saatlerinde, HDP Muş Milletvekili Mensur Işık’ın eşi Ebru Işık’a şiddet uyguladığı haberlerinin medyaya yansıdığı hatırlatılarak, “Basına yansıyan kadına yönelik bu şiddetle ilgili kadının beyanını esas alarak gerekli araştırmayı başlattığımızı belirtmek isteriz. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadele, HDP Kadın Meclisi olarak varlık ve mücadele gerekçemizdir. Şiddet kimden ve nereden gelirse gelsin karşısında duracağız ve bununla mücadele etmekte ısrarlı olacağımızı bir kez daha kadınlar başta olmak üzere tüm kamuoyuna duyuruyoruz. Konuyla ilgili durumu araştırdığımızı ve gerekli mekanizmaları işleteceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” ifadeleri kullanıldı.

    KADINA ŞİDDET ÖNERGESİ VERMİŞ

    HDP’li Mensur Işık’ın, 10 ay önce TBMM’de kadın cinayetlerinin araştırılması için önerge verdiği de ortaya çıktı. Mensur Işık, araştırma önergesine ilişkin yaptığı konuşmada, “Kadınlara yönelik cinayetler katliam boyutuna ulaşmışken, bu konuda alınan önlemler ve yaptırımlar son derece yetersiz kalmakta ve kadına yönelik oluşabilecek şiddet ve cinayetlerin önünü açmaktadır. Bu kapsamda kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin engellenmesine dair araştırma yapılması ve şiddete maruz kalan kadınların hayatlarının iyileştirilmesi amacıyla bir Meclis Araştırması için araştırma önergemizi Meclis’e sunduk” ifadelerini kullandı.

  • Bursa’da eczanelerden kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek

    Bursa’da eczanelerden kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek

    Bursa’daki eczanelerden alışveriş yapan kadınlara, üzerinde kadına şiddete yönelik bilgilendirmelerin yer aldığı bez çantalar ve broşürler dağıtılacak.

    Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği tarafından hazırlanan “Şiddete Maske Olma” projesi kapsamında, Bursa Eczacı Odası ile işbirliği protokolü imzalandı.

    Protokol kapsamında, kentteki 965 eczaneden alışveriş yapan kadınlara, aldıkları ürünler, üzerinde kadına şiddete yönelik bilgilendirmelerin yer aldığı bez çantalarda verilecek.

    Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Dilek Üzümcüler, kadına yönelik şiddetin yasalara rağmen günden güne artmakta olduğuna dikkati çekti.

    Kadına yönelik şiddetle mücadele amacıyla bir protokol hayata geçirdiklerini belirten Üzümcüler, “Eczacılarla işbirliği yaparak, ‘Şiddete Maske Olma’ projesini oluşturduk. Amacımız, eczacılar aracılığıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede, yasal süreçler ve mekanizmalar hakkında bilgi vermek. Projemizle şiddete maruz kalan bir kadının eczanelerden temin edeceği bilgilendirme materyalleri ile yasalara ve yönlendirilecek kurumlara dair bilgilenmelerini sağlamak.” ifadesini kullandı.

    Bursa Eczacı Odası Başkanı Okan Şahin de “Temelinde cinsiyet eşitsizliğinin var olduğu, kanayan bir yara olan kadına yönelik şiddet, beraber dayanışarak, çözülecek.” dedi.