Edremit’te etkili olan yoğun yağışta bazı esnaf iş yerini su basmaması için önlem alırken, bazı esnaf ise kamerayla seli çekmeye çalıştı. Kadın bir esnaf da Venedik manzarasını hatırlatması sebebiyle kahve içerek keyif yaptı. Edremit Belediyesi ekipleri yağmur sonrası alarma geçti, hayat normale döndü.
Etiket: kahve
-
Fiyatı artsa da talep azalmıyor
Gıda ürünlerinde yaşanan artışın ardından Türk kahvesi de nasibini aldı. Son bir ay içerisinde Türk kahvesine yüzde 15 zam geldi. Böylece Türk kahvesinin kilosu 460 TL’den satılırken, 100 gramı ise 46 TL’den satılıyor. Eminönü esnafı ise gelen zammın döviz bazlı ve giderlerin yükselmesinden kaynaklı olduğunu söyledi.
Alışverişe gelen bazı vatandaşlar genel olarak gıda enflasyonuna göre kahvedeki fiyat artışlarının düşük olduğunu belirtirken, bazıları ise kahveye gelen zamdan şikayet ederek, geleneksel lezzetin tadının kaçtığını söyledi.
“Yaklaşık 1 ay içerisinde yüzde 15 zam geldi”
Türk kahvesi satışlarının iyi olduğunu belirten Eminönü esnafı Hüseyin Yavuzer, “Satışlar iyi olunca fiyatlarda yansıma oluyor. Yaklaşık 1 ay içerisinde yüzde 15 zam geldi. Tabi zam kahve içenleri etkilemiyor. Zam gelmeden önce kilo fiyatı 390 TL civarındaydı şu anda ise 460 TL. Kahve tüketimi çok fazla o yüzden zamlar etkilemiyor. Türk kahvesine gelen zammı döviz bazlı olmasını ve giderlere bağlıyoruz. Eskiden kilo şeklinde alıyordu vatandaş şimdi gram olarak almayı daha çok tercih ediyorlar. Taze çekilmiş kahve ile rafta satılan kahvenin arasında tazelik farkı vardır. Burası turistlik bölge o yüzden yabancılarda merak edip çok fazla alıyorlar” şeklinde konuştu.
“Kahve her keseyi hitap ediyor”
Kahveye yapılan zammı çok bulmadığını belirten bir vatandaş, “Genel olarak hayat pahalı. Sonuçta kahve zevk meselesidir. Kahve her keseyi hitap ediyor o yüzden kilo ile alma şartı yok gram olarak alabiliyorsunuz. Ben her sene alıyorum. Ben hediye olarak yarım kilo aldım 230 TL verdim. Ama kendim için geldiği zaman 1 kilo alacağım. O yüzden kahveye yapılan zam bence çok fazla değil” dedi.
“Kahvenin bile tadı kaçtı derlerdi burada onu gördük”
Kahveye yapılan zammı fazla bulan bir diğer vatandaş ise “Eskisi gibi kilo olarak alamıyoruz. 100 gram alabildim. Daha uyguna bulursam toplu satılan yerlerden almayı tercih ediyorum. Kahvenin bile tadı kaçtı derlerdi burada onu gördük. Kahvenin 40 yıl hatırı var derlerdi insanlar artık bunu bile ağız tadıyla içemeyecek” diye konuştu.
-
E-ticaretle küçük küçük başladı, kahve patronu oldu
İzmirli Bülent Kanat’ın hikayesi, kendi işini kurmak isteyen kişiler için örnek teşkil ediyor. Bir bilgisayar başında dropshipping (e-ticaret) yaparak iş hayatına atılan Kanat, bir süre kafelere kahve, bitki çayı gibi malzemeler tedarik etmeye başladı ve aynı zamanda cafeavm adlı platformu kurarak online olarak cafe tedarik hizmetini de gerçekleştirmeye başladı.
2 bine aşkın işyeri ile anlaşma yaptı
Kanat, kurduğu platform bünyesinde farklı markalardan aldığı bayiliklerin yanı sıra kendi ürünlerini de üretmeye ve son noktaya kadar ulaştırmaya başladı. Kanat’ın kurduğu Monero Kahve, kısa sürede tanınır hale geldi. Bülent Kanat, şu sıralarda 2 bine aşkın iş yerine; kahve ve yine bitki çayı, kahve şurupları ve toz içecek grubu ürünlerinin satışı yapıyor.
Bir site üzerinden 2011 yılında e ticaret için satışlara başladığını ifade eden Bülent Kanat, “Bir süre e ticarete devam ettikten sonra İzmir içerisindeki kafelere ziyaretlerde bulunup tedarik sağlamaya başladım. Yağmur çamur demeden Gıda Çarşısından kredi kartı ile aldığım malları, kafelere satışını yapıyordum. Daha sonra kafelerin tedarik işlerini online üzerinden de yapmaya karar verdim. Google haritalardan Türkiye’deki tüm kafeleri inceledim. Bu sırada fiziki olarak kafelerin ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürdüm” dedi.“Türkiye, Amerika ve Kanada’daki 2 bini aşkın kafeye ürün tedarik etmeye başladı”
Bülent Kanat, örnek hikayesini şöyle anlattı:
“2017 yılında Montenegro olarak da bilinen Karadağ’a gittim. 1 ay boyunca Karadağ’daki yatırım fırsatlarını inceledim; ancak Türkiye’de kahve sektörüne girmeye karar verdim. Kolombiya’da kahve tarlasının sahibinin oğlu Monero’nun mücadelesi çok ilgimi çekmişti. Markanın ismini orada şekillendirdim. Türkiye’ye döndüğünde Gıda Çarşısı’nda 40 metrekarelik bir dükkanda üretime başlayan Monera Kahve, kısa zamanda Türkiye, Amerika ve Kanada’daki 2 bini aşkın kafeye ürün tedarik etmeye başladı. Pandemi döneminde ekonomik olarak etkilensek de Gıda Çarşısı’ndaki 3 katlı bir yeri Kafe AVM’ye çevirdik. Türkiye’nin dört bir yanındaki kafenin; üretimini yaptığımız kahve, bitki çayı, şurup, toz grupları gibi tüm tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Kafelere ulaşılabilirliğimiz kolaylaşmaya başladığı anda kahve markamız Monero’yu piyasaya çıkarmanın vakti gelmişti. Özenle hazırladığımız reçetelere göre ürettiğimiz ürünlerimizi özel ambalajlarımızla satışa sunduk.”
“Şimdi birçok noktada ürünlerimizi son tüketiciye kadar ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz” diyen Bülent Kanat, son olarak Avrupa Birliği tescilini yaptırdığı Uno Monero markasına Uno Monero Coffee Tea ismi ile kafe franchise teklifleri geldiğini, üretimden şubeye sıfır tedarik problemi ile profesyonel franchise ekibi ve mimari hizmetiyle markanın Türkiye’de kısa süre içinde yayılmasını beklediklerini söyledi. -
İftar sonrası vazgeçilmez lezzet: ‘kahve’
Osmanlı’dan günümüze kadar uzanan lezzetin revaçta olduğunu belirten kahveci Fatih Tosun, “İftardan sonra çay kadar artık tercih edilen bir idealimizde Türk kahvesi olarak bilenen protokol kahvelerimizdir” dedi.
Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan kahve kültürü günümüzde vazgeçilmez bir lezzet haline geldi. Yörelere göre farklı tatlar oluşturan bu lezzet, Türkiye’de yetişmeyen bir ürün olduğu halde pişirme yöntemiyle dünyaca meşhur. Ramazan ayında iftar sonrası tüketilen Türk kahvesi artık çaydan daha fazla tüketilen bir içecek haline geldi.
Tarihi Bedesten Çarşısı’nda kahvecilik yapan Fatih Tosun, “Kahve dinlendirici etkinliği kuvvetli olmaktadır. Muhabbeti bol olan bir nimet olarak bilinir halk arasında. Tabii iftardan sonra mutlaka millet ya çaya ya da kahveye talep eder Konya’mızdaki vatandaşlarımız. Kültür olarak da filtre kahve, Türk kahvesi, dibek kahvesi bunların hepsi insanı rahatlatır. İftardan sonra çay kadar artık tercih edilen bir idealimizde Türk kahvesi olarak bilenen protokol kahvelerimizdir. Hem insana sakinlik verir, hem günün yorgunluğunu almış olur muhabbeti arttıran çeşitlerimizdir. Vatandaşlarımız kahve kültürüne biraz daha yoğunlaştı. Eskiden Konya’mız çay kültürü çoktu şu anda kahve kültürü çok olduğu için vatandaşa kendi isteği, talebine göre burada sergilediğimiz kahvelerden ya iftarlık olarak alıyorlar” dedi.
“7 çeşit kahve çekirdeğinden karışıp filtre kahve yapıyoruz”
Kahve olarak iş yerinde yaklaşık 15 çeşit çiğ kahve çeşidinin bulunduğunu belirten kahveci Fatih Tosun, “Vatandaşımızın en çok tercih ettiği protokol kahvemiz içimi yumuşak, yani menşei Brezilya cinsi bir kahve çekirdeği. Türk kahvesine en uyumlu olan bir kahve çekirdeğimizdir. 100 gram bir kahve alındığında bir fincana 7 grama yakın kahve gider. Bu 100 gramdan 12 fincan bir kahve çıkar. Bu da 35 lira yapıyor. Kahve çekirdeği deyip geçmeyeceğiz. 41 çeşit kahve çekirdeği var. Bunlar her bir Türk kahve çekirdeğine uyumlu olmaz. Türk kahve çekirdeğine uyumlu olan Brezilya menşei olan çekirdeklerimiz var. Bir de Hindistan tarafından gelen Robisto kahve var. Robisto kahve yani şu anda matematik olarak biraz daha ucuz olduğu için bizim esnaf biraz onu satmaktadır ama Robisho kahvesinden Türk kahvesi olmaz. Robisho kahve ekspresle filtre kahve, yüzde 10, yüzde 20 atılsın ki o kahve köpük yapsın. Sade kahve de mat bir tat meydana gelir yani tahta tadı meydana gelir. Kahve tadı alamazsın. Güzel bir kahve çekirdeği alınacaksa bilinmiş yerden kahve çekirdeği, kahve alınmasını temenni ederiz bunlarda da en makbule geçen çeşit ise reanamas kahve çekirdeği Bizim Türkiyemizde en çok popüler olan Türk kahve çekirdeği. Artı bunun yanında bizim burada Kolombiya, Etiyopya, Tanzanya, Santos, Moku, Sindu çeşitlerimiz var. Onlar biz burada ise filtre kahvesinde de kullanıyoruz. Yani 7 çeşit kahve çekirdeğinden karışıp filtre kahve yapıyoruz” şeklinde konuştu. -
Ramazan’da çay ve kahve susatıyor
Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Tuğçe Yılmaz, Ramazan ayında su tüketimi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Günlük su tüketimi miktarı kişiye göre değiştiğine belirten Dyt. Yılmaz, “Genellikle kilogram başına yaklaşık 35 mililitre su içilmesi önerilir. Ancak Ramazan ayında kısa yeme içme süresi nedeniyle günlük su tüketimi zor olabilir ve su miktarı genellikle önemsenmez. Bunun yerine çay ve kahveye daha fazla önem verilir. Ancak çay ve kahve, diüretik etkileri nedeniyle vücuttan su atılımını hızlandırır. Ayrıca çay ve kahve suyun yerini tutmaz ve aşırı tüketimi ertesi gün susama sorununa yol açabilir. Bu nedenle çay ve kahvenin miktarını azaltıp günlük su tüketiminize önem vermelisiniz. Oruç tutarken baş ağrısı ve susama sorunlarını önlemek için en azından günde 1,5 litre su tüketmeye çalışmalısınız” diye konuştu.
“Su, iftar ile sahur arasına zamana yayılarak tüketilmeli”
Ramazan ayında su içerken dikkat edilmesi gereken durumlara değinen Dyt. Yılmaz, “Orucunuzu açarken 1 bardak su içip kalan suyu iftar ile sahur arasına yayarak içmek daha iyidir. Yatmadan 1 saat önce su içmeyi bitirmek önemlidir. Aksi takdirde gece sık tuvalete kalkma ihtiyacı, uyku kalitesini düşürebilir ve ertesi gün daha yorgun hissedebilirsiniz. Ayrıca, çorba, maden suyu, çay ve kahvenin su yerine geçmediğini unutmamalısınız” şeklinde konuştu.
“Tuzlu ve baharatlı gıdalar susuzluğa yol açabilir”
Susuz kalmamak için oruç tutarken dikkat edilmesi gereken önlemler olduğundan bahseden Dyt. Yılmaz, “Günlük su tüketiminizi yerine koymanın yanı sıra, iftar ve sahur öğünlerinde susuzluğa neden olabilecek tuzlu ve baharatlı gıdalardan kaçınmalısınız. İftar ve sahur arasında tüketeceğiniz suya taze limon dilimleri, yaş zencefil, taze nane yaprakları veya rulo tarçın eklemek suya farklı bir aroma katar, içiminizi kolaylaştırır, mideyi rahatlatır ve tatlı yeme isteğini bastırabilir. Ayrıca, su içeriği yüksek sebze ve meyvelerden faydalanabilirsiniz. Sahurda salatalık ve domates dilimlerini sofraya ekleyebilir, iftar sofrasında da daha fazla salata ve sebze yemeği tüketebilirsiniz” şeklinde konuştu.
“Su içmek böbrek rahatsızlıklarına iyi gelir”
Dyt. Yılmaz, su içmenin vücuda faydalarıyla ilgili şunları söyledi:
“Su ağız kokusunu önler. Sindirim problemlerinden kaynaklanan kabızlık ve bağırsak tembelliğini gidermeye yardımcı olur. Böbrek rahatsızlıklarına karşı koruyucu etkiye sahip olabilir. Vücut ısısını dengeler. Vücuttaki toksinleri atar ve cildi gençleştirir. Kilo vermeye yardımcı olur ve yağ yakımını hızlandırır. İç organların sağlıklı çalışmasını sağlar. Sindirim sistemini düzenler. Vücuttaki ödemin atılmasını sağlar.”
-
İftar sonrasının vazgeçilmezi kahve
Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan kahve kültürü günümüzde vazgeçilmez bir lezzet haline geldi. Yörelere göre farklı tatlar oluşturan bu lezzet, Türkiye’de yetişmeyen bir ürün olduğu halde pişirme yöntemiyle dünyaca meşhur. Ramazan ayında iftar sonrası tüketilen Türk kahvesi artık çaydan daha fazla tüketilen bir içecek haline geldi.
Tarihi Bedesten Çarşısı’nda kahvecilik yapan Fatih Tosun, “Kahve dinlendirici etkinliği kuvvetli olmaktadır. Muhabbeti bol olan bir nimet olarak bilinir halk arasında. Tabii iftardan sonra mutlaka millet ya çaya ya da kahveye talep eder Konya’mızdaki vatandaşlarımız. Kültür olarak da filtre kahve, Türk kahvesi, dibek kahvesi bunların hepsi insanı rahatlatır. İftardan sonra çay kadar artık tercih edilen bir idealimizde Türk kahvesi olarak bilenen protokol kahvelerimizdir. Hem insana sakinlik verir, hem günün yorgunluğunu almış olur muhabbeti arttıran çeşitlerimizdir. Vatandaşlarımız kahve kültürüne biraz daha yoğunlaştı. Eskiden Konya’mız çay kültürü çoktu şu anda kahve kültürü çok olduğu için vatandaşa kendi isteği, talebine göre burada sergilediğimiz kahvelerden ya iftarlık olarak alıyorlar” dedi.
“7 çeşit kahve çekirdeğinden karışıp filtre kahve yapıyoruz”
Kahve olarak iş yerinde yaklaşık 15 çeşit çiğ kahve çeşidinin bulunduğunu belirten kahveci Fatih Tosun, “Vatandaşımızın en çok tercih ettiği protokol kahvemiz içimi yumuşak, yani menşei Brezilya cinsi bir kahve çekirdeği. Türk kahvesine en uyumlu olan bir kahve çekirdeğimizdir. 100 gram bir kahve alındığında bir fincana 7 grama yakın kahve gider. Bu 100 gramdan 12 fincan bir kahve çıkar. Bu da 35 lira yapıyor. Kahve çekirdeği deyip geçmeyeceğiz. 41 çeşit kahve çekirdeği var. Bunlar her bir Türk kahve çekirdeğine uyumlu olmaz. Türk kahve çekirdeğine uyumlu olan Brezilya menşei olan çekirdeklerimiz var. Bir de Hindistan tarafından gelen Robisto kahve var. Robisto kahve yani şu anda matematik olarak biraz daha ucuz olduğu için bizim esnaf biraz onu satmaktadır ama Robisho kahvesinden Türk kahvesi olmaz. Robisho kahve ekspresle filtre kahve, yüzde 10, yüzde 20 atılsın ki o kahve köpük yapsın. Sade kahve de mat bir tat meydana gelir yani tahta tadı meydana gelir. Kahve tadı alamazsın. Güzel bir kahve çekirdeği alınacaksa bilinmiş yerden kahve çekirdeği, kahve alınmasını temenni ederiz bunlarda da en makbule geçen çeşit ise reanamas kahve çekirdeği Bizim Türkiyemizde en çok popüler olan Türk kahve çekirdeği. Artı bunun yanında bizim burada Kolombiya, Etiyopya, Tanzanya, Santos, Moku, Sindu çeşitlerimiz var. Onlar biz burada ise filtre kahvesinde de kullanıyoruz. Yani 7 çeşit kahve çekirdeğinden karışıp filtre kahve yapıyoruz” şeklinde konuştu.
-
Çörekotu kahvesine ilgi büyük
Gölhisar İlçesi Konak Mahallesinde 1975 yılında kahvehane olarak çalıştırdıkları işletmede müşterileri için çay bardağından hazırladıkları Çörekotu Kahvesi’nin hikayesini anlatan Memiş Bilgin, işletmesinin dizaynı ile aynı zamanda gelen misafirlerine bir nostalji de yaşatıyor. İdrar söktürücü, hazmı kolaylaştırıcı, iltihaplı hastalıklara karşı iyileştirici, bağırsak ve midede meydana gelen şişkinlik ve gaz problemine karşı, öksürük, astım ve nefes darlığına karşı iyileştirici özellikleri bulunan çörekotu kahvesi Burdur’un Gölhisar ilçesinde vatandaşlar tarafından bol bol tüketilen bir kahve niteliğinde.
İlçede bulunan bir işletme nostaljik eserlerden oluşan dizaynıyla ilgi çeken bir işletmede vatandaşlara sunulan çörekotu kahvesine ülkenin birçok yerinden gelen turistlerin ilgisi büyük. Bu nostaljik ortamda geçmişe adeta bir yolculuğa çıkan müşteriler, diğer taraftan farklı sunumuyla Çörekotu Kahvesinin tadına bakıyorlar.1975 yılından bu tarafa yaptıkları kahveyi anlatan işletme sahibi Memiş Bilgin(56); “1968 Gölhisar Doğumluyum. Gölhisar denince aklımıza Kibyra Antik Kenti, Gölhisar Kavurması, Kar Şerbeti, Kültür evi gelir. Gölhisar ile özdeşmiş değerlerimizdir bunlar. Biz bunlardan bir tanesi olan Çörekotu Kahvesini yapıyoruz. 1975 yılından beri çörekotu kahvesini kahve olarak yapıyoruz. İlçemiz için önemli olan bu kahvenin bir kenarda kalmasına gönlümüz el vermedi. Kültürel bir zenginliğimiz olarak ön plana çıkmasını istedik. Özel bir mekân olarak kültür kahvesinde sergilediğimiz ürünlerle bu kahvemizi sunuyoruz. 7’den 77’ye herkesin buluştuğu bir mekandayız. Kültür sunumuyla kahvemizi sunuyoruz. Ahşap senit üzerinde, toprak testideki suyu ile birlikte lokumumuzu birlikte sunuyoruz. Hazırladığımız kahvemize ilave çörekotu ya da susam eklenerek içilmesini tavsiye ediyoruz. Kaliteli ürünlerin, kaliteli işlerin marka olması içinde marka tescilimizi 10 yıl önce alarak değer kattık. Gölhisar’ımızın ilk marka tescilli ürünüdür çörekotu kahvesi” şeklinde konuştu.
Hasadı yapıldıktan sonra kurutulan çörek otu tohumlarının kavrulup değirmende toz haline gelinceye değin öğütülüp içerisine yine kavrulmuş nohut tozu ilave edildikten sonra toz kahve haline gelen çörek otu kahvesi, aynı Türk kahvesi gibi pişirilerek sunuma hazır hale gelir.
-
Bisiklette kahve dükkanı
Lisede uçak bakım alanında öğrenim gören ve ardından İstanbul’da bir hava yolu şirketinde teknisyen olarak çalışan 27 yaşındaki Enes Sefa Ünlü, 2020’de havacılık kariyerini sonlandırıp Bursa’ya dönmesinin ardından farklı alanlarda çalıştıktan sonra 2021’de tur bisikletçiliğiyle tanıştı.
Bisiklete olan tutkusunu bir başka merakı olan kahveyle birleştiren Ünlü, demleme ve sunum eğitimi almasının ardından geçen yıl “bisiklette kahve” konseptini hayata geçirdi.
Ünlü, yol arkadaşı olarak gördüğü 1980 model yarış bisikletini bir arkadaşının yardımıyla tamir edip adeta kahve dükkanı formatına dönüştürdü.
Kahve tezgahı bulunan, üretim için gerekli ekipmanları barındıran, iki sepetli ve bir tezgahlı bisikletiyle yollara düşen Ünlü, Bursa’da üniversite öğrencilerinin yoğun olduğu Nilüfer ilçesi Görükle Mahallesi’nin yanı sıra başka şehirlere de giderek müşterilerine hizmet veriyor.
Kağıt kahve filtreler yerine metal veya yeniden kullanılabilir pamuklu bezden ürünler tercih eden, pet şişe kullanmayan Ünlü, günün sonunda kahve posalarını kompost olarak doğayla yeniden buluşturup Sıfır Atık Projesi’ne katkıda bulunuyor.
“Bisikletle gezip dünyaya kahvemizi tanıtmayı istiyorum”
Enes Sefa Ünlü, Görükle’nin yanı sıra bireysel olarak veya bisiklet kulübü üyeleriyle Türkiye’nin farklı şehirlerine, kahve festivallerine, davet edildiği organizasyonlara gittiğini söyledi.
Sürdürülebilir ve çevreci ekipmanlarla kahve demlemenin mümkün olduğunu belirten Ünlü, Vietnam, Endonezya gibi bisikletin yaygın olduğu ülkelerdeki kültürü Türkiye’ye taşımak için iki tutkusunu birleştirip bu işe başladığını dile getirdi.
Bisiklet tutkusunun geçirdiği ağır hastalık sonucunda başladığını anlatan Ünlü, şöyle devam etti:
“Özgürlüğüne düşkün bir insanım. Ağır bir hastalık atlattıktan sonra bisikletle insanların nasıl gezdiğini, bisikletle nereye gidilebileceğini merak ettim. Bunu araştırınca insanların dünyayı gezdiğini fark ettim. Ben de bunu bu şekilde yapmayı hayal ediyorum. Yani bisikletle gezip dünyaya kahvemizi tanıtmayı, kahveleri tanıtmayı ve bu şekilde sürdürülebilir çevreci bir olaylara imza atmak istiyorum. Bu bisiklet artık gerçekten yol arkadaşım oldu. Onunla o kadar fazla şehre gittik ki bir gönül bağımız oluştu. Nihayetinde gerçekten bir el emeği var ve bir hayal ürünü aslında. Bir hayalin meydana getirdiği bir olay bu. Dolayısıyla kendisiyle bir bağımız var.”
Ünlü, bisikletin çevreye ve doğaya en az zarar veren taşıt olduğunu ifade etti.
Katıldığı etkinliklerde yaptığı sunumlarda odak noktasının çevreci üretim olduğunu aktaran Ünlü, şunları kaydetti:
“Benim bunu bisikletle yapmamın sebebi hem bu doğaya vermiş olduğu katkı yüzünden hem de bu özgürlükçü ruhu. Yolda olmanın felsefesini verdiği için bisikleti seçtim. Şimdi kahve tüketildikten sonra ortada bir posa kalıyor ve bu posa çöpe gidiyor. Halbuki bu posa yumurta kabuğuyla evde kompost yapılarak doğaya tekrar kazandırılabilir. Ortaya çıkan atığı da tekrar doğaya geri kazandırarak aslında yani bakıldığında birçok şeyi doğaya geri kazandırmış oluyorum. Umarım oluyorumdur yani bu konuyu keşke herkes yapabilse de doğaya katkımız olabilse.”
Alpaslan Zengin ise “bisiklette kahve”yi sosyal medyadan gördüğünü, Görükle’de yürüyüş yaptığı sırada tesadüfen karşılaştığını belirtti.
Ünlü’nün hazırladığı kahveleri beğendiğini belirten Zengin, “Bisiklette kahve konseptine bayıldım. Genç girişimci olması, böyle dinamik olması… Böyle insanlara ihtiyacımız var.” dedi.
-
Kahve ağacından ilk ürünlerini aldı
Türkiye’nin yaş sebze ve meyve üretiminde ilk sıralarda yer alan Mersin’de bir birinden farklı tropikal ürünler de yetiştiriliyor. Özellikle muz üretiminde ilk sırada yer alan kentte, üreticiler ejder meyvesinden mangoya kadar bir çok ürünü ekonomik gelir getirici olarak üretmeyi başardı. Erdemli ilçesinde de 50 dönümlük bahçede yaklaşık 15 çeşit ağacı bulunan üretici 70 yaşındaki İrfan Özçalışkan, bu kez kahve ağacı yetiştirdi. Bir arkadaşının kendisine hediye ettiği 2 fidanı muz serasında 3 yılda yetiştirerek 2,5 metre boyuna gelmesini sağlayan Özçalışkan, bu sene ilk ürününü aldı. Elde ettiği ürünleri ilk aşamada tohum olarak kullanıp hem kendi hem çevresindekiler için fidan üretecek olan Özçalışkan, iki ağaçtan beklentisinin üzerinde verim aldığını söyledi.
Bir arkadaşının kendisine 2 adet kahve ağacı fidanı hediye ettiğine değinen İrfan Özçalışkan, “O fide ile kahve denedik, meyveye oturdu başardık. Bundan sonra biz de geliştirmeyi düşünüyoruz. Yetiştirdiğimiz fidanları kendi bahçelerimizde iyice deneyip fidanları eşe dosta, çok samimi arkadaşlarımıza dağıtmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Arkadaşları ‘ne uğraşacaksın’ dedi, o başardı
Fidanları yetiştirmeye başladığında tepki aldığını da dile getiren Özçalışkan, “Söylediğim zaman, ‘burada kahve yetişmez, ne uğraşacaksın’ dediler. Fakat ben yetiştirdim, işi de başardım. Yetiştirdiğimi gördüm şimdi herkes ‘gezelim’ diyor, ben gezdirmeyi istemiyorum” diye konuştu.
Kahve ağacıyla ilgili internetten araştırma yaptığına da dikkat çeken Özçalışkan, “Türkiye’de bir yetişme yok. Biz kendimiz muz yetiştirdiğimiz için deneyelim dedik. Denedik, randıman aldık. Meyve tutumu da güzel şu anda. Türk kahvesini bundan sonra Limonlu’da yetişen kahve ile yapacağız, hakiki Türk kahvesi olacak” şeklinde konuştu.
Fidanları 3 yıl önce diktiğine de dikkat çeken Özçalışkan, ağaçların boyunun 2,5 metre kadar uzadığını kaydetti. -
Kahvenin tadını BURFAŞ’ta çıkarın
Sosyal tesislerinde yılda ortalama 3 milyon kişiyi ağırlayan Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden BURFAŞ, vatandaşlardan gelen yoğun talep üzerine Hızlı Kahve Konseptini de hizmet ağına dahil etti. Filistin’de savaş suçlarına her geçen gün yenilerini ekleyen İsrail’e destek veren bu sektörde faaliyet gösteren çok uluslu şirketlere tepki gösterip, boykot kararı alan vatandaşların talepleri üzerine hayata geçen proje ile Bursalılar, aynı hizmeti daha kaliteli ve ekonomik olarak BURFAŞ’tan almaya başladı. Kahve ekipmanlarının her biri en kaliteli içeceklerin hazırlanmasını sağlayan marka ve çeşitlerden seçilirken, deneyimli ve sıkı bir eğitimden geçirilen baristalar tarafından hazırlanan birbirinden lezzetli kahveler, Tarihi Çarşıbaşı Meydanı’ndaki BURFAŞ’ın ilk Hızlı Kahve Konsepti mekanında Bursalılarla buluşmaya başladı.
Yoğun ilgi karşısında
Sayılarının önümüzdeki günlerde farklı noktalarda artması planlanan BURFAŞ’ın ilk Hızlı Kahve Konsepti mekanı, kahve tutkunlarından tam not aldı. Kahveden, atıştırmalıklara kadar tüm ürünlerin hem çok kaliteli hem de bilindik markalara göre çok ekonomik olduğunu belirten vatandaşlar, böylesi kaliteli bir mekan için Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Tarihi Çarşıbaşı Meydanı’ndaki Tesis çalışanları çok kısa bir süredir hizmet vermelerine rağmen, yoğun bir ilgiyle karşılaştıklarını söyledi. Hızlı kahve hizmeti verdiklerini dile getiren çalışanlar, tüm ürünlerin günlük ve taze olduğunu belirterek, tüm kahve tutkunlarını BURFAŞ’ın yeni kahve mekanına davet etti.BURFAŞ Genel Müdürü Ömer Furkan Banaz da ekonomik fiyat ve kaliteli hizmet prensibinden taviz vermeden çalışmalarına devam ettiklerini belirterek, talepler doğrultusunda benzer tesislerin sayılarının artabileceğini vurguladı.