Etiket: kahve

  • 6 asırlık handa kahve buluşması

    6 asırlık handa kahve buluşması

    Bursa’yı gastronomi turizminde de öne çıkarmak amacıyla Türk Mutfağı Haftası’nı birbirinden farklı etkinliklerle geçiren Büyükşehir Belediyesi, etkinlikler çerçevesinde ipeğin zarafetini kahvenin lezzeti ile buluşturdu. Yaklaşık 6 asır önce 2. Bayezid tarafından yaptırılan, Osmanlı döneminde ipek ticaretinin merkezi olan Koza Han, etkinlik çerçevesinde kapılarını Bursalılara açtı. Normalde geceleri kapalı olan Koza Han’ın tarihi atmosferine geç saatlerde eşlik etme imkanı bulan vatandaşlar, kahvelerini yudumladı, Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü saz sanatçıları eşliğinde keyifli bir akşam geçirdi.


    Büyükşehir Belediyesi, İl Kültür Turizm Müdürlüğü, Bursa Kültür Turizm Tanıtma Birliği işbirliğinde düzenlenen etkinlikte Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fethi Yıldız, Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer de vatandaşların tarihi mekandaki kahve sohbetine ortak oldu. Bursa’nın adeta kalbinin attığı tarihi Koza Han’da vatandaşlarla bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Başkanvekili Yıldız, “Tarihi bir mekandayız. Bence Bursalılar, bu mekanın tadını her zaman çıkarmalı. Türk kahvesi dünyanın her yerinde keyifle söylenen marka olmaya başladı. Ne yazık ki ülkemizde ise damak zevkimize hitap etmese bile Türk mutfağını bir tarafa itiyoruz. Yerel lezzetlerimiz varken, fastfood tercih ediyoruz. Türk mutfağı ile dünyanın en güzel mutfağına sahibiz. Analarımız, nenelerimiz gelenekleri devam ettirmiş bu lezzetleri bu günlere getirmiş. Biz de bunu sürdürmeliyiz” dedi.

    Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç de Koza Han’a her geldiğinde mutluluk ve huzur bulduğunu söyledi. Kültürün en önemli unsurlarından birinin de mutfak kültürü olduğunu hatırlatan Gözgeç, “Aslında mutfak, medeniyetimizin simgesi, geleneğimizin simgesi. Yaşatmamız gereken bir kültür. Bu nedenle organizasyonda emeği geçenleri ayrı ayrı tebrik ediyorum” diye konuştu.


    Farklı müzik gruplarının iç ve dış Koza Han’da verdikleri mini konserlerle Bursalılar Türk kahvesi eşliğinde keyifli saatler yaşadı.

  • Çalıştığı kahvehanede cansız bedeni bulundu

    Çalıştığı kahvehanede cansız bedeni bulundu

    Olay, bugün saat 12.00 sıralarında Antalya’nın Gazipaşa ilçesine bağlı Yeni Mahalle İnönü Caddesi’nde meydana geldi. Sabah saatlerinden bu yana şahıstan haber alamayan iş yeri sahibi, kahvehaneyi açmak için iş yerine gitti. Kahvehanede çalışan ve geceleri orada konaklayan şahsın yerde hareketsiz halde yattığını gören iş yeri sahibinin durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirmesi üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri gönderildi.


    Sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalede, 57 yaşındaki Levent Ay’ın hayatını kaybettiği belirlendi. Ekiplerin incelemesinin ardından Levent Ay’ın cansız bedeni önce Gazipaşa Devlet Hastanesi morguna, ardından otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Olayla ilgili cumhuriyet savcısı tarafından adli tahkikat başlatıldı.

  • Kalbin dostu kahve

    Kalbin dostu kahve

    Kahve içerisinde, yüksek miktarda bulunan antioksidanların, sağlığa olumlu etkilerinin olduğunu belirten Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, buna rağmen, tüketim şekli ve miktarının kahveyi sağlıklı bir seçenek olmaktan çıkarabileceğine de vurgu yaptı.

    Günde 2-4 fincan kahve kalbe dost

    Günde 2 ila 4 fincan arası kahve tüketiminin ‘düşük tüketim’ olduğu bilgisini paylaşan Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, altı ve daha fazla kahve tüketiminin ise ‘ağır tüketicilik’ olarak tanımlandığını anlattı. Günde 2 ila 4 fincan arası kahve tüketiminin sağlıklı olduğunu dile getiren Uzm. Dr. S. Sarıca, “Kardiyologlara en sık sorulan soruların başında kahve tüketiminin insan sağlığına etkileri geliyor. Kahvenin içerisinde bulunan 1000’den fazla biyolojik aktif bileşen sayesinde günde iki ila dört fincan kahve tüketimi kalbe iyi geliyor.” dedi.
    Kahvenin tarih boyunca yara iyileştirme, ishal tedavisi, romatizmal doku hastalıkları ve böbrek taşı tedavisi gibi tıbbi tedavilere yönelik de kullanıldığını hatırlatan Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, “Kahvedeki bazı içeriklerin, damar genişletici etkileri bulunuyor. Bu nedenle kahve, kalp krizi ve inme gibi sorunlara neden olan kalp ve damar damar hastalığı problemlerinin de oluşumunu ciddi ölçüde azaltabiliyor. Özellikle günde dört ya da beş fincan kahveye denk gelen 500 mg kafein tüketimi, kalp krizlerine neden olan koroner atar damarlardaki kireçlenmelere olumlu etki edebiliyor.”

    Kahvenin fazlası zarar

    Aşırı kahve tüketiminin kalp ve damarlar üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu uyarısında da bulunan Sarıca, tüketilmesi gereken kahve miktarları ile ilgili bilgi verdi: “Genetik farklılıklar da göz önünde bulundurularak, günlük kafein tüketiminin 300-400 mg seviyelerinin üzerine çıkarılmamasına özen gösterilmelidir. Birim ölçü başına düşünüldüğünde ise; bir fincan Türk kahvesi 60-65 mg, 1 kupa filtre kahve 100-120 mg, 1 fincan espresso kahve 130-200 mg, 1 kupa Americano kahve 100 mg kadar kafein içeriyor. Artırılmış kafein ve kalori içerikli yeni trend kahvelerin (soğuk kahveler) vücudumuzda uzun dönem etkilerine dair daha çok çalışma ve incelemeye ihtiyaç vardır.” Aşırı kahve tüketiminin çarpıntı, endişe, kaygı ve uyku problemleri doğurabileceğine de değinen Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, ilaç kullanan kişilerin ise kafeinsiz formlar tercih etmesi gerektiğini belirtti.

  • İftardan sonra çay, kahve ve sigara tüketenlere uyarı

    İftardan sonra çay, kahve ve sigara tüketenlere uyarı

    Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, çay ve kahvenin uyarıcı bir takım kimyasallar içerdiğini, aşırı tüketilmesi halinde uykuya dalmayı zorlaştırabileceğine vurgu yaptı.
    Prof. Dr. Öztürk, Ramazan ayında uyku düzeninin nasıl olması gerektiğine dair açıklamalarda bulundu. Ramazan ayında oruç tutan kişilerin gün boyu idare etmek için yoğun bir şekilde sigara içme eğiliminde olduklarını söyleyen Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Öztürk, sigaranın uyku sağlığını bozan faktörlerden bir tanesi olduğuna dikkat çekti.

    “Sigara uyku sağlığını bozan faktörlerden bir tanesi”
    Sigaranın uyku sağlığını bozan faktörlerden bir tanesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öztürk, oruç tutan ve iftardan sonra sigara içme sıklığını arttırma eğilimi olanlara uyarıda bulundu. Oruçlu olan vatandaşlara gün boyu idare etmek için yoğun bir şekilde sigara içmeye kalkmamaları yönünde çağrıda bulunan Prof. Dr. Öztürk, “Nikotinin vücutta yarılanma ömrü 90 dakika civarındadır. Nikotin eksikliği 2 saat içerisinde tekrar kendini göstermeye başlar. Olağan akışı içerisinde içebilir ya da bunu fırsat olarak görüp sigara içme alışkanlığın ortadan kaldırmak için bir adım atıp sigara içmeyi azaltabilirler” dedi.

    “Aşırı tüketim uykuya dalmayı zorlaştırabilir”
    Çay ve kahvenin uyarıcı bir takım kimyasallar içerdiğini ve aşırı tüketilmesi halinde uykuya dalmayı zorlaştırabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Öztürk, uykuya dalış süresinin zorlaşmasıyla birlikte sahura kalkma durumunda uyku süresinin kısalacağını aktardı. Bu tarz sorunlar yaşayanların çalışma şartları izin veriyorsa öğleden sonra yarım saat ya da bir saat uyuyabileceğini belirten Prof. Dr. Öztürk, bu şekilde meydana gelebilecek iş kazalarının da önüne geçileceğini dile getirdi.
    Ramazan ayında alışılmış uyku düzeninin dışına çıkıldığını söyleyen Prof. Dr. Levent Öztürk, gece sahura kalkma ile birlikte uyku bölünmesi yaşandığını ve bu noktada kaliteli uyku için dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
    Uykunun gece içerisinde aşağı yukarı 90 dakikalık döngüler halinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öztürk, 4 saatlik uyku ile beynin ihtiyaç duyduğu uykunun alınabileceğine dikkat çekti.

    “Akşam uyku saati 23.00’ü geçmemeli”
    İftardan sonra uyku saatinin gece 23.00’ü geçmemesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Öztürk, bunun yanında Akdeniz tipi beslenmenin de uyku kalitesine olumlu yansıyacağını vurguladı. Ramazan ayında yağlı yemek ve kırmızı et tüketimini azaltmanın doğrudan uyku kalitesine etkisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, batı tipi beslenmeden uzak durulması gerektiğini ifade etti.

    “Gecikmiş uyku fazı sendromu olabilir”
    İnsanların birbirinden farklı olduğunu ve bireylerin uyku bakımından tavuklar, baykuşlar ve ara tipler olarak 3’e ayrıldığını belirten Prof. Dr. Öztürk, baykuş özelliği olan bireylerin daha geç ve sahurdan sonra yatma eğiliminde olduğunu aktardı.
    Bu durumun normal şartlarda 1 ay süreyle uygulandığında kişide gecikmiş uyku fazı sendromu diye adlandırılan tıbbi rahatsızlığa yol açabileceğini söyleyen Prof. Dr. Öztürk, Ramazan bittikten sonra olağan uyku alışkanlıklarına geri dönmede de sorunlar yaşanabileceğini ifade etti.

  • Türk kahvesi rekabete dahil oluyor

    Türk kahvesi rekabete dahil oluyor

    Türkiye’de kahve en çok tüketilen içecekler arasında yer alıyor. Türkiye’de birçok yabancı kahve zincirleri şubelerini arttırırken, yerli girişimler de adından söz ettirmeye başladı. Türk kahvesinin hak ettiği yerini bulması hedefiyle ‘butik kahve evi’ konseptiyle faaliyete geçen Gönül Kahvesi, bugün 90 şubeye ve bin çalışana ulaşmış durumda. Gönül Kahvesi CEO’su Kemal Yardımcı, “Markamız; glütensiz, vegan, ketojenik, katkısız, koruyucusuz ürün grubuna girme kararı ilk zincir kafe konumunda. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyüyen bu kategoriden ilk yıl için 5 milyon TL’lik satış hedefliyoruz” dedi.

    Şubelere ‘Sağlık Köşesi’ kuruldu

    Şubelerinde oluşturdukları ‘Sağlık Köşesi’ hakkında bilgi veren Kemal Yardımcı, “Glütensiz beslenmenin sağlığa yararları konusundaki farkındalık arttıkça, giderek daha fazla insan glütensiz bir yaşam tarzına geçiyor. Çölyak hastalığı otoimmün bir bozukluk ve tek tedavisi yaşam boyu glütensiz beslenmek. Çölyak hastası kişiler bağırsak sağlığını korumak ve diğer besin ögelerinden yararlanabilmek için sıkı bir glütensiz beslenme şekli uyguluyorlar. Öte yandan çölyak hastası olmayan kişiler de glütensiz beslenme şekli ile genel sağlık ve zindeliklerini desteklemeyi giderek daha çok tercih ediyorlar. Giderek artan glüten hassasiyetine, çölyak hastalığına ve sağlıklı beslenmeyi tercih eden insan sayısındaki artışa rağmen halen dışarıda glütensiz besin seçenekleri bulmak oldukça zor. Markamız; glütensiz, vegan, ketojenik, katkısız, koruyucusuz ürün grubuna girme kararı alan ilk zincir kafe konumunda bulunuyor. Oluşturduğumuz ‘Sağlık Köşesi’ ile bu niş ürünleri sayıları gün geçtikçe artan sağlıklı beslenen müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz” dedi.

    Pazar Türkiye’de de büyüyor

    Bu alana girmeden önce glutensiz gıda pazarı hakkında araştırmalar yaptıklarını ve bu pazarın gittikçe daha da büyüdüğünü gördüklerini ifade eden Yardımcı, “İngiltere’de tüketilen tahıl grubunun yaklaşık yüzde 20’si glütensiz. Bu çok ciddi ve büyük bir orana tekabül ediyor. Türkiye’de de son zamanlarda glutensiz ekmek üreten birçok firma pazarda yerini aldı. Ülkemizde iç pazarda ekmek, makarna, irmik, bisküvi için kullanılan un miktarı yıllık 12 milyon ton. Bunun yaklaşık yüzde 2-3’üne denk gelen yıllık 250 bin tonunun glütensiz ve sağlıklı ürünler için kullanıldığını söylemek mümkün. Bu grubun bir kısmı çölyak teşhisi almış olmalarından dolayı zorunlu olarak kullanmakta, bir kısmı ise (yarısı diyebiliriz) ihtiyari olarak sağlıklı beslenmek adına tüketmekte. Biz bu kategoride 8 çeşit tatlı-tuzlu kurabiye ve 8 çeşit pasta-kek ile yerimizi aldık” şeklinde konuştu.

  • Yıkılan binaların arasında umut dağıtıyor

    Yıkılan binaların arasında umut dağıtıyor

    6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler, medeniyetler ve kültürler şehri Hatay’da da büyük yıkıma neden oldu. Kent ticaretinin kalbi konumundaki Uzun Çarşı çevresindeki birçok iş yeri de depremde enkaza döndü. Kemalpaşa Caddesi üzerinde ise üç bina ayakta kaldı. Bölgede enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken, esnaf ise sağlam kalan ürünlerini kurtarmaya çalışıyor. 52 yaşındaki Ramazan Mollalı’nın yöresel ürünler işletmesinin bulunduğu bina da depremde yıkılmadı. Mollalı, 10 gün önce geldiği iş yerini, insanlara umut olması adına açmaya karar verdi. Temizlik ve gerekli düzenlemeyi yapan Mollalı, bugün iş yerini hizmete açtı. Hatay’da hayatın bitmediğini ve insanlara umut aşılamak istediğini ifade eden Mollalı, başta bölgede çalışanlar olmak üzere misafirlerine kentin misafirperverliğini gösteriyor.

    “Perde duvar binanın yıkılmasını önledi”

    3 çocuk babası Ramazan Mollalı, Antakya’da yaşadığı 5 katlı binanın perde beton sayesinde yıkılmadığını, yanındaki tüm binaların yerle bir olduğunu söyledi.

    Bina yıkılmamasına rağmen içerideki duvarlarda göçme meydana geldiğini anlatan Mollalı, “Dolaplar yıkıldı, kapıları açamadık, eşim kıpırdayamadı. Depremi 90 saniye boyunca evin içinde yaşadık. Sonra dolapları kaldırıp dışarı çıktık. Çıktığımızda yanımızdaki binalar çökmüştü. Bizim binada perde beton vardı, onun sayesinde ayakta kaldığını düşünüyorum. O duvarları görmüştüm ve güvenerek kiraya gelmiştim” diye konuştu.

    Tercümanlık yaptı

    Ailesini güvenli bir yere çıkardıktan sonra vatandaşları kurtarmaya çalıştığını dile getiren Mollalı, 2 gün boyunca ekiplerle 21 kişiyi enkaz altından çıkardığını kaydetti.

    Bunun yanında yabancı ekiplere gönüllü tercümanlık yaptığını ifade eden Mollalı, uzun süre kurtarma ekiplerine yardım ettiğini belirtti.

    “Ayaktayız”

    Ailesiyle Yayladağı’ndaki evine yerleşen Mollalı, 2 yıl önce Kemalpaşa Caddesi’nde açtığı iş yerinin de depremde büyük zarar gördüğünü ifade ederek, “Depremin 30’uncu gününde yeniden iş yerime geldim. İnsanımıza, ‘Biz Hataylıyız, ayaktayız’ mesajı vermek için kolları sıvadım. Binalar yıkılsa da, insanlarımız vefat etse de ama biz kalanlar ayaktayız, buradayız diyoruz. Hatay’ı tekrar kuracağız. İş yerimi temizledim, açtım, insanlarımıza bir moral verebilmek için. Dükkanın içine dökülen balların yüksekliği 5 santimetreyi bulmuştu. Tüm raflar dökülmüştü, küçük enkazlar vardı. Bina yıkılmadığı için yeniden başlamak istedik. Buradan yeniden başlayarak kendimize ve insanlarımıza bir moral vermek istedik” dedi.

    “Sıcak bir dokunuş”

    Dükkanın önünden geçen herkese bir kahve ikramında bulunmanın bile bu ortamda kendilerini çok mutlu ettiğine değinen Mollalı, “Sıcak bir dokunuş yapmak istedik. Etrafımızda yıkıntılar olsa da ayaktayız” dedi.

  • Bursa’da bu kahve cezvesiz pişiyor

    Bursa’da bu kahve cezvesiz pişiyor

    Bursa’nın Yıldırım ilçesinde 500 yıllık handa kafe işleten Alim Şahin, yurt dışından getirdiği ateşe dayanıklı fincanlarla kahve pişirdi.

    Cezvesiz pişen kahve lezzetini içine hapsederken, ortaya mükemmel bir lezzet çıkıyor. Fincanda pişen kahve cezvede pişene göre daha lezzetli olması sebebiyle çok fazla rağbet görüyor. Ünü şehir sınırlarını aşan kahveden içmek isteyenlerin farklı şehirlerden geldiği oluyor. Fincanda pişen kahve 25 liradan satılıyor.

    Uzun yıllardır kafe işlettiğini ifade eden Alim Şahin, “Yurt dışından getirdiğim ateşe dayanıklı fincanlarla kahve pişiriyorum. Kahve fincanda piştiği için piştikten sonra başka bir yere aktarım yapılmıyor, bu şekilde lezzeti kaçmıyor. Ayrıca telvesi fincanın üstünde kalıyor. Ortaya farklı bir lezzet çıkıyor. Bu kahveden içen abone olup sürekli içmek istiyor. Çok fazla talep görüyor. Fincanını 25 liradan satmaktayız” dedi.

  • Yeni Meydan düzenlemesi ve köy kahvesi

    Yeni Meydan düzenlemesi ve köy kahvesi

    Nilüfer Belediyesi, kırsal mahallelerdeki yatırımlarına Maksempınar’da yenilerini ekledi. Nilüfer’in eski yerleşim alanlarından biri olan Maksempınar’da yaklaşık 2 bin metrekarelik alanda meydan düzenlemesi ile birlikte köy kahvesi de yenilendi. Bahçesi ve oturma alanlarıyla birlikte 350 metrekarelik bir alanda yapılan düzenleme ile tek katlı inşa edilen köy kahvesinin açılışı törenle gerçekleştirildi. Açılışa Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Nilüfer Belediye Meclisi Üyeleri, başkan yardımcıları, muhtarlar ve mahalle halkı katıldı.

    Projenin Maksempınar’a çok yakıştığını vurgulayan Başkan Erdem, “Projemiz bölgedeki beklentileri karşılayacak şekilde oldu, Maksempınar’a hayırlı olsun. Sorunların çözümü için gerekeni yapıyoruz. Maksempınar doğası, çevresi ve insanıyla örnek bir bölge. Nilüfer’in farkını burada hissediyoruz” dedi.
    Mahalle halkı adına konuşan Maksempınar Mahalle Muhtarı Mehmet Eren, yapılan çalışmalar için Başkan Turgay Erdem ve ekibine teşekkür etti.

    Konuşmaların ardından Başkan Turgay Erdem ve beraberindekiler Maksempınar Köy Kahvesi’nin açılışını yaptı.
    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem açılışın ardından Maksempınar’dan ayrılmadı ve “Başkan Burada” projesi çerçevesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Mahalle halkının sorun ve taleplerini dinleyen Başkan Erdem, bu taleplerden biri olan çocuk parkı için de bölgenin planlarını inceleyerek çalışmaların başlatılması için ilgili müdürlere talimat verdi.
    Başkan Erdem, bölge esnafını da ziyaret ederken meydan düzenlemesi çerçevesinde yapılan çalışmaları yerinde inceledi.

  • Kahve tüketiminde ezber bozan açıklama

    Kahve tüketiminde ezber bozan açıklama

    Türkiye’de çeşitliliği ve tüketimi artan kahvenin günde kaç fincan tüketilmesinin güvenli olduğu tartışması sürerken, Doç. Dr. Oğuz Karaca, bu araştırma sonuçlarını paylaştı. Karaca, bu konuda yapılan geniş çaplı araştırmalar olduğunu belirterek düzenli olarak günde birkaç fincan kahve içmenin kalp ritim bozuklukları ve çarpıntı oluşturduğuna dair efsaneyi çürüttüğünü bildirdi.

    “Bu konuda kişisel farklılıklar olmakla birlikte, ek hastalıkları olmayan bir bireyin günde 3-5 fincana kadar güvenli bir şeklide kahve tüketebileceği ve artan kahve tüketiminin birçok kalp hastalığı gelişme riskini azalttığına dair çalışmalar da mevcuttur” dedi.

    “Felç, parkinson ve diyabete karşı koruyucu”

    Toplumda kahve ile ilgili çarpıntı ve aritmileri tetiklediği konusundaki genel kanının aksine, kahvenin anti-oksidan ve anti-enflamatuar etkilerinin birçok ritim bozukluğu gelişimine karşı koyucu olduğunun kanıtlandığını ifade eden Doç. Dr. Oğuz Karaca, “Araştırmalar düzenli kahve tüketiminin kalp sağlığı açısından pozitif etkilerinin olduğu, kalp krizi ve felç riskini azalttığını gösteriyor. Yüzbinlerce kişinin uzun yıllar takibi sonucunda randomize klinik çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre günlük ilave içilen her bir fincan kahvenin ciddi kalp ritim bozukluğu (atriyal fibrilasyon, ventriküler erken vuru) gelişme riskini yüzde 3 azalttığı gösterilmiştir. Kahve tüketiminin kalp ve damar sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanında diyabet, birçok kanser türü, Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi çeşitli durumların da gelişimini azalttığı kanıtlanmıştır” şeklinde konuştu.

    “Sade Türk kahvesi en faydalısı”

    Kahvenin olumlu etkilerinden faydalanabilmek için sade Türk kahvesi ya da krem veya şurup eklenmemiş filtre kahve tercih edilmesi gerektiğini açıklayan Karaca, “Kafein metabolizmasının genetik olarak çeşitlilik gösterebilmesi nedeniyle kahveye karşı istenmeyen etkilerin uykusuzluk, irritabilite, çarpıntı, sindirim problemleri görülme olasılığının olduğu ve kişisel farklılıklar gösterebileceği bilinmelidir” diye konuştu.

    “Sigarayla birlikte tüketmeyin”

    Kafeinin sadece kahvenin içinde değil çay, kola, enerji içecekleri ve çikolata gibi besinlerde de bulunduğu belirten Karaca, “Sinir sistemi ve damarlar için uyarıcı etkiye sahip olan kafeinin aşırı tüketimi sigara ve stresle birleşirse beraberinde ciddi hastalıklara zemin hazırlayabilir. Bununla birlikte kahve sade tüketildiğinde insülin direncini azaltıcı, yağ yakımına yardımcı ve tok tutucu bir içecek olabilir. Fakat son yıllarda popülerliği artan şuruplu ve kremalı kahve çeşitleri özellikle sıcak yaz günlerinde serinlemek için sıklıkla tercih ediliyor. Türkiye kalp hastalıkları konusunda riskli bir konumda. Buna fazla kalori alımı eklendiğinde diyabet ve kalp damar hastalığı riski daha çok yükseliyor. Bu nedenle kahveyi ne kadar tükettiğinizin yanı sıra nasıl tükettiğiniz de çok önemli” ifadelerini kullandı.

  • Türkiye’nin kahve tüketim araştırması

    Türkiye’nin kahve tüketim araştırması

    Pandemi, kahve tüketim alışkanlıklarını kökten değiştirirken kahve tutkunları arasına yenilerini ekledi.

    Kahve Tüketim Araştırması’ndan elde edilen bulgular, Türkiye’de her 3 kişiden birinin günde 1 fincan, her 10 kişiden birinin günde 5 fincandan fazla kahve tükettiğini gösteriyor.

    Pandemi sürecinde kahve tüketimindeki artışın yüzde 40’ın üzerine çıktığının tespit edildiği araştırma çalışmasına göre daha önce hiç kahve tüketmeyenlerin yüzde 82’si salgınla kahve tutkunları arasına katıldı.

    Kadınlar yüzde 58 ile kahve tutkunları arasında liderliği elinde bulunduruyor.