Etiket: Kalp

  • Kalbiniz için haftada 150 dakika

    Kalbiniz için haftada 150 dakika

    İş temposu nedeniyle hafta içi egzersiz yapamayanlara önemli uyarılarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bilal Boztosun, “Hafta sonu yapılacak yüksek tempolu egzersizin 5 güne eş değer olabiliyor. Avrupa ve Amerika’da kalp hastalıkları dernekleri sağlıklı kalmak için haftada 5 gün en az 30 dakika egzersiz yapılmasını öneriyor. Spor için vakti olanlar bunu yerine getirebiliyor. Yapılan yeni bir araştırma ise hafta içi egzersize vakit bulamayanları sevindirdi. Hafta sonu yapılacak yüksek tempolu egzersizin hafta içi yapılan egzersize eşdeğer olduğu, iki şekilde egzersiz yapanlar karşılaştırıldığında kalp hastalığı riski açısından fark olmadığı görüldü” diye konuştu.

    Kalp krizi riskini yüzde 27 azaltıyor

    Dünya Sağlık Örgütü’nün şu anda yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapmasını önerdiğini belirten Prof. Dr. Bilal Boztosun, şöyle devam etti: “Yürüyüşe çıkmak veya hafif eforlu bisiklet sürmek de buna dahil sayılır. Alternatif olarak, koşmak veya yüzmek gibi 75 dakikalık yoğun bir aktivite de yapabilirsiniz. ABD’li araştırmacılar, sadece bir veya iki seansta egzersiz yapan insanların – sadece hafta sonu yapanların- ne kadar başarılı olduğunu görmek için 10 yıl boyunca 350 binden fazla insanı takip etti. 10 yıl boyunca her hafta önerilen düzeyde orta ila şiddetli fiziksel aktivite gerçekleştiren katılımcılar değerlendirildi, sadece hafta sonu egzersiz yapanlarla karşılaştırıldığında kalp damar hastalığı riski açısından iki grup arasında fark olmadığı ortaya çıktı. Bir veya iki gün boyunca 150 dakika egzersiz yapmanın (hafta sonu spor yapan kişiler) kalp krizi riskini yüzde 27 ve kalp yetmezliği riskini yüzde 38 azalttığını, buna karşılık haftada iki günden fazla egzersiz yapan kişilerde yüzde 35 gibi daha da fazla azalma sağladığını ortaya koydu. Bu sonuç bize, en azından bazı hastalara ‘150 dakikanızı hafta boyunca eşit bir şekilde dağıtamazsanız, bir hafta sonu boyunca 150 dakika egzersiz yapmanın yararlı olabileceğini söyleyen bazı yeni kanıtlar var’ diyebileceğimiz anlamına geliyor. Önemli olan haftada en az 150 dakika egzersiz süresini tutturabilmek.”

  • Antik liman, pembe göle dönüştü

    Antik liman, pembe göle dönüştü

    İçerisindeki tuzlu su da yılın belli dönemlerinde pembe renge dönüşünce ortaya kalpli pembe göl çıktı. Bugünlerde yeniden pembeleşmeye başlayan kalp şeklindeki göl, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Pembeye bürünen ve kalp şekli ile dikkati çeken ‘Kalpli Göl’, dron ile havadan görüntülendi.
    Alexandria Troas Antik Kenti’nin ticaret merkezi olarak uzun süre hizmet eden 2 bin yıllık iç limanı, günümüzde ise kalpli pembe göl olarak turizme katkı sağlıyor. Dış liman ile bağlantısı zamanla ortadan kalkan antik kentin iç limanı bir göle dönüştü. Zamanla da doğa koşullarına bağlı olarak suyun çekilmesi ile kalp şeklini aldı. İçerisindeki tuzlu suyun yılın belli dönemlerinde pembe renge bürünmesiyle 2 bin yıllık antik liman, dünya üzerinde bilinen ve pembe renge sahip 8 gölden birisi haline geldi. Ziyaretçilerin çekip, sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarla popülerliği artan kalp şeklindeki gölün suyu, bugünlerde yine pembeye çalmaya başladı.

    Çocukluğunda tuz gölü olarak geçen gölün kalp şeklini aldıktan sonra renginin de pembeye dönüşmesi sonrası son 10 yıldır popüler olmaya başladığını belirten Köyü Muhtarı Sadi Çalıkoğlu, “Dünyadaki 8 gölden birisi olduğu söyleniyor. Yurt dışından ve Türkiye’nin farklı illerinden ziyaretçiler gölü ve rengini görmeye geliyor. Gölün renginin neden bu şekilde olduğu konusunda gerekli çalışmalar yapılıyor. Bu bölgenin gezi alanı olabilir mi diye yetkili makamların bir takım çalışma ve projesi var. Burası milattan önce tarihi liman olarak geçiyordu. Zamanla doğa olayları sonrası bu kalpli göl şeklini aldı. Bizim çocukluğumuz döneminde bu gölden tuz toplanıyordu. Bu rengini tuzdan biliyorduk. Ama yapılacak olan araştırma ve çalışma sonrası neden gölün kızardığını öğreneceğiz. Köye ciddi bir katkısı ve yaz, kış insanlar bu gölü görmeye geliyor. Kışın bu göl kuşların göç yolu üzerindeki uğrak noktası oluyor. Pembeye bürünen ve kalp şekli ile dikkati çeken ‘Kalpli Göl’, dron ile havadan görüntülendi.

    Sıcaklık ve tuzluluğun artmasından dolayı ‘dunaliella salina’ (su yosunları) adlı mikroskobik bitkisel canlının fazla üremesi nedeniyle ortaya çıkan pembe ve kırmızıya yakın tonlar, göle farklı bir görünüm kazandırıyor. Özellikle Ağustos ve Eylül aylarında pembeye yakın tonlara bürünen gölde, Kasım ve Aralık aylarında bazı günlerde yaşanan ısı değişikliğiyle de aynı renk oluşuyor. Kalp şeklindeki pembe gölün yapılacak araştırma ve inceleme sonrası turizme kazandırılması planlanıyor. Pembe göl, Troya, Assos, Alexandria Troas, Apollon Smintheus antik kentlerinin ziyaretçi sayılarına olumlu katkısının olacağı varsayıldığı gibi, yeni turizm bölgeleri olarak belirlenen Kadırga Koyu, Sivrice, Sokak Ağzı, Babakale, Gürpınar ve Tuzla açısından da önemli rol oynaması bekleniyor.

  • Sıcak havalarda kalp sağlığına dikkat

    Sıcak havalarda kalp sağlığına dikkat

    Küresel ısınmayla beraber değişen hava koşulları vücut dengesini de etkiledi. Hal böyle olunca sağlık problemleri de artmaya başladı

    Özellikle insan vücudu için 15 ve 25 sıcaklık derecesi en ideali olan. Kardiyoloji Dr. Yusuf Aktürk, aşırı terleme sıvı kaybına yol açtığını ve ritim bozukluğuna yol açtığını söyledi. Aktürk konuşmasına şöyle devam etti.

    Sıcak havalar kalp hastalıkları açısından çok ciddi sıkıntıya yol açabiliyor. Kalp damar hastalıkları olanlar aşırı sıcağa ve neme bağlı sorunlar yaşayabiliyor. Vücudun kendi ısı dengesi var sıcak havalarda terleme yapıyor. Bu da sıvı ve mineral kaybına neden oluyor. Ardından ritim bozukluğuna sebep olabilir. Fazla sıvı kaybıyla beraber pıhtılaşmaya meyil artıyor. Damar tıkanıklığı ortaya çıkabiliyor. Kalp hastalığı olanların sıcak havalarda kendilerini korumaları gerekiyor. Mevsim geçişlerinde ise enfeksiyonlar ortaya çıkmaya başlıyor. Dikkatli olmak lazım. Bulaşma oranı daha yüksek. Beslenme de ise bizim hastalarımızda önerdiğimiz az yemek, kalorili yemeklerden kaçınmak gerekiyor” dedi.

    Öte yandan aşırı sıcak havalarda özellikle bol bol sıvı, mineralli ürünler tüketmek ve serin yerlerde bulunmak gerekiyor.

  • Çocuk parkında cinayet

    Çocuk parkında cinayet

    Olay, İzmir’in Urla ilçesi Altıntaş Mahallesi’nde bulunan çocuk parkında dün saat 17.00’da meydana geldi. İddiaya göre parka konuşmaya giden gençlerin arasında çıkan tartışma sözlü atışmaya, daha sonrada kavgaya döndü.

    Hızını alamayan gençlerden biri, yanında getirdiği bıçağı cebinden çıkarıp bir anda Emre Heybet isimli 17 yaşındaki gencin vücuduna sapladı. Kalbine aldığı bıçak darbesi ile Heybet, olduğu yere yığıldı.

    Çevredeki vatandaşların durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirmesiyle olay yerine çok sayıda polis ile sağlık ekibi geldi. Sağlık görevlileri tarafından yapılan müdahaleden sonra Heybet ambulans ile Urla Devlet Hastanesine kaldırıldı. Hastanede doktorların tüm çabalarına rağmen Emre Heybet, hayatını kaybetti. Polis olayla ilgili yürüttüğü soruşturma neticesinde 18 yaş altındaki 2 kişiyi gözaltına aldı. Soruşturma Urla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülüyor. Heybet’in cenazesinin ikindi namazından sonra toprağa verileceği öğrenildi.

  • Aşırı sıcaklar kalbi yoruyor

    Aşırı sıcaklar kalbi yoruyor

    Kalp damar hastalarını aşırı sıcaklara karşı uyaran  Kardiyoloji Uzmanı Dr. Özgür Mete, “Aşırı sıcak ve nemli havalarda kalp krizi geçiren ve kalp damar hastalığı sebebiyle ölen hasta sayısı artış göstermektedir. Bilhassa yaşlı ve ek hastalığı olanlarda bu sayı daha da artmaktadır. Yaz aylarında havanın ısınması damarlarda genişlemeye, sıvı ve tuz kaybına, kalp atışlarının hızlanmasına, kalbin iş yükünün artmasına ve kanın pıhtılaşmaya meyli artar. Risk gurubunda olanların kalp krizi geçirme riski bu sebeple daha fazladır” dedi.

    Sıcağa karşı en etkili yöntemin vücudun terlemesi olduğunu belirten Dr. Özgür Mete, “Nemli deriden su buharlaşırken cilt soğumaya başlar. Bu şekilde damarlarda dolaşan sıvı miktarının azalması böbreklerden geçen kan hacminin azalmasına yol açar. Bu da yeterli sıvı alınmadığı takdirde böbrek ve böbreküstü bezlerden salgılanan maddelerle damarların büzülmesine ve ani tansiyon yükselmesi ile kalp yetersizliği belirtilerinin artmasına yol açar. Terlemenin fazla olduğu sıcak havalarda hipertansiyonu ve kalp yetersizliği bulunan, idrar söktürücü ilaç kullanan hastaların yeterli miktarda sıvı almaları gerekmektedir. Aksi takdirde böbrek fonksiyonlarında bozulma ve ani tansiyon düşmeleri olabilir. Bu ilaçları kullananlarda fazla sıvı kaybı sonucunda sodyum ve potasyum eksikliği oluşur. Buda kalpte ritim bozukluğu, şuur da bozulmalar yapabilir” diye konuştu.

    Daha önceden kalp damar hastalığı olan hastaların mümkün olduğu kadar serin yerlerde kalmaları, göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı gibi şikâyetleri başlarsa zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiğini anlatan Mete, “Kalp ve damar hastalarının sıcak yaz aylarını daha sağlıklı geçirmeleri için özellikle güneşin dik olduğu saatlerde direkt güneşin altında dolaşmayıp bu saatlerde serin ve gölgelik yerlerde bulunmalı. Ağır güç gerektiren spor türlerinden uzak durulmalıdır. Sabah erken saatlerde veya akşam serinliğinde 30 dakika yüzülebilir. Ağır, yağlı yemeklerden kaçınıp az ve sık aralıklarla sebze ağırlıklı beslenilmelidir. Günlük sıvı ihtiyacı olan 2-2,5 litre sıvı tüketimine özen gösterilmelidir. Deniz ve havuza sabah ve akşam saatlerinde aç karnına girilmelidir. Yemekten sonra hemen denize girilmemelidir” şeklinde konuştu.

  • Yaşlı adam, evinde cansız bedeni bulundu

    Yaşlı adam, evinde cansız bedeni bulundu

    Tunceli’nin Çemişgezek ilçesine yaz tatili için gelen yaşlı adam, evinde ölü bulundu.
    İstanbul’da ikamet eden 65 yaşındaki İlhan Gülcemal, yaz tatili için memleketi Çemişgezek ilçesine bağlı Erkalkan köyüne geldi. Bu yıl yalnız gelen Gülcemal’den haber alamayan komşuları durumu sağlık ve jandarma ekiplerine bildirdi. Eve gelen ve içeri giren ekipler, Gülcemal’in hayatını kaybettiğini belirledi. Koah hastası olan Gülcemal’in, kalp krizi sonucunda hayatını kaybettiği ve şüpheli bir durumun bulunmadığı tespit edildi.
    Yapılan incelemesinin ardından Gülcemal’in cenazesi Çemişgezek Hastanesi morguna kaldırıldı

     

  • Uyku apnesi hem kalbi etkiliyor hem beyni

    Uyku apnesi hem kalbi etkiliyor hem beyni

    Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Özgür İnce, uyku apnesinin hem kalbi etkilediğini, hem de beyni tetiklediğini söyledi.
    Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Özgür İnce, uyku apnesinin oksijen için en önemli olan beyin, kalp gibi organlarda tehlikeli durumlar oluşturabileceğini belirtti. Uzm. Dr. Özgür İnce uyku esnasında düzenli şekilde nefes alıp verme fonksiyonlarını engelleyen uyku apnesinin birçok organda sorun yaşatabilmesine karşı bu sıkıntıyı çeken hastaların bir an önce uzman hekimlere başvurmasını söyledi.

    “Eğer kişide bir horlama varsa yüzde 80 altında uyku apnesi zaten var olmaktadır”
    Uyku apnesi hakkında konuşan Uzm. Dr. Özgür İnce, “Uyku apne sendromu dediğimiz horlamanın eşlik ettiği, horlamanın yanında uykuda nefes durmasının da beraberinde göründüğü bir durumdur. Horlama kozmotik bir problem olup, insanın kendisinin değil yanında olan kişinin çok rahatsızlık duyduğu bir durumdur.

    Eğer kişide bir horlama varsa yüzde 80 altında uyku apnesi zaten var olmaktadır. Uyku apnesi uykuda belirli bir sürenin üzerinde, 10 saniyenin üzerinde nefesin durmasına denir. Normal bir kişinin nefes alıp verme süresi vardır. Bir nefesi aldığınızda hemen verme süresi başlar. Bizde ikisinin arasındaki geçiş süresinden bahsediyoruz. Yoksa nefes almaya başlamayla vermenin bittiği aradaki 10 saniyeyi rutin şekilde geçebilir” diye konuştu.

    “Vücut oksijenle çalışan bir makinedir”
    Uzm. Dr. Özgür İnce, “Uykuda zaten tüm metabolizma yavaşlar. Problem bu değildir. Nefes aldıktan sonra o nefesi vermeden 10 saniye geçerse vücuttaki oksijen tükendiğinden dolayı kandaki oksijen oranı düşüyor. Vücut oksijenle çalışan bir makinedir. Oksijen düştüğü zaman öncelikle oksijene en duyarlı olan organlarımız etkileniyor.

    Başta beyin ve kalp geliyor. Bunlar ilk etkilenmeye başladığında oksijensiz kaldıklarını algılayarak bir takım refleksler yapıyorlar. Örneğin beyin oksijensiz kaldığında dinlenme, nöronlarını temizleme fonksiyonunu askıya alıyor. Uyanıkmış gibi algılıyor ve dinlenme fonksiyonunu durduruyor. Uykuda rüya evreleri bozuluyor. Derin uyku dediğimiz 4 tane uyku evresi vardır. Bu evrelerin kalitesinde ve zamanlarında bozukluklar başlıyor.

    Bunun haricinde kalpteki oksijensizlik durumu kalbi paniğe sokuyor. Kalbin asıl görevi kan pompalamaktır. Kanı sıkar vücuda gönderir, gevşer ve vücutta geri toplar. Ama kanı göndermekteki amaç başta oksijeni kanla beraber taşımak, yanında da kanın içerisindeki oksijen hariç diğer besin maddelerini oraya göndermektir. Geri toplarken de kirlenmiş kanı yani içinde toksinlerin, istenmeyen atıkların bulunduğu kısmı geri toplayıp ilgili organlara göndererek temizliğini sağlamaktır.

    Kalp oksijensiz kaldığı zaman ben daha hızlı çalışmalıyım diye algılayarak oksijenin kanda az olduğunu fark ettiği için daha hızlı çalışmasını sağlayarak çarpıntıyı ortaya çıkarıyor. Yani gece uykuda nabzınız düşecekken hasta çarpıntı yaşıyor. Yetmiyor birde o kanın hızlı sirkülasyonunu yapmak için damar içi basıncı yükseltiyor.

    Halk arasında bu damar içi basınca hipertansiyon diyoruz. Dolayısıyla hastada çok basit bir bağlantıyla uyku apnesi başladıysa bu tarif ettiğimiz nefes durmaları gecede 3-5 kere oluyorsa çok büyük problem değildir. Ama biz yaptığımız uyku apneleri testimizde bunların sayılarına bakıp şiddetine bakıyoruz. Eğer o şiddet belirli bir eşitliğin üzerindeyse o zaman bu dediğim problemler ortaya çıkıyor.

    Fenotip dediğimiz kişinin öncelikle genel fizik yapısı bizi şüphelendirebilir. Kısa boylu şişman kişilerde bu hastalığı görme ihtimalimiz diğerlerine nazaran biraz daha fazladır. Hareketsiz kişilerde, stresli çalışanlarda, alkol ve sigarayı fazla tüketenlerde biraz daha fazla görünebilmektedir. Kronik kas hastalarımızda çok fazla görünebilmektedir.

    Dolayısıyla teşhisi için hastayı bir gece uyku laboratuvarımızda yatırıyoruz. Uyku laboratuvarında sadece birkaç tane elektrik sensörü, yani birkaç küçük bant yapıştırıp hastanın kas hareketlerini, uyku evresini, mimiklerini ve oksijen seviyesini ölçüyoruz” şeklinde konuştu.

  • Sıcaklar kalp sağlığına tehdit

    Sıcaklar kalp sağlığına tehdit

    Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Halil Tolga Koçum, yazın yaşanan kavurucu sıcaklarda kalp hastalıkları ile ilgili şikayetlerde artış yaşandığını söyleyerek, “Sıcak ve nemli hava, özellikle yaşlılar, kalp hastalığı olanlar ve hipertansiyon ilaçları kullanan kişiler açısından ciddi anlamda risk oluşturuyor” dedi.

    Sıcak ve bunaltıcı günlerde kalbin, vücudu soğutan temel mekanizma olan terleme olayını başlatmak için normalden daha fazla kan pompalamak zorunda kaldığını kaydeden Prof. Dr. Koçum, “Sıcak çarpması ise vücudumuzun kendini soğutma işlevinde başarısız olması ile ortaya çıkıyor. Bu durum, halsizlik, bulantı, kusma, baş ağrısı-dönmesi, kas seğirmesi kendini gösteriyor. Belirtilerin organ yetmezliklerine bile yol açabilecek kadar ciddi bir durum oluşturabilir. Bu gibi şikayetleri olanların zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir” diye konuştu.

    Yaşlı bireyler risk altında

    Aşırı sıcak havanın özellikle yaşlı sağlığını olumsuz etkilediğini kaydeden Prof. Dr. Koçum, “Yaş ilerledikçe, vücut sıcaklığımızı dengeleme yeteneğimiz azalıyor. İlerleyen yaşla beraber tüm atardamarlarda artan plak yükü nedeniyle damarlar daha sert bir yapıya dönüşüyor ve susama hissinde de bir azalma oluyor. Bu durum yaşlılarda bayılmaya kadar varan sağlık problemlerine yol açabiliyor” şeklinde konuştu.
    Kalp hastalıkları ya da hipertansiyon için kullanılan ilaçlara karşı sıcak havalarda temkinli yaklaşılması gerektiğine dikkat çeken Koçum, “Bazı ilaçlar idrar söktürücü özellikleri yüzünden aşırı su kaybına neden olurken bazen de vücudun sıcaklığını düşürmek için damarların genişlemesi, aynı zamanda tansiyon düşüklüklerine de neden olabiliyor. Dolayısıyla normalde kullandıkları ilaçlar fazla gelebiliyor” diyerek, hastaların gerekirse ilaçlarının yeniden düzenlenmesi için doktorlarına danışmalarını önerdi.

    Mutlaka bol su tüketin

    Susuzluğun, vücudun ihtiyacı olan suyun metabolizmada olmadığı anlamına geldiğini belirten Koçum, “Böyle bir durumda ise önce kan hacmi düşüyor, sonra da organlara pompalanan kan miktarı hızla azalıyor. Ardından, uç vakalarda organların işlevlerini yitirdiği bile görülebiliyor. Aşırı sıcaklarda yeterli miktarda su içmek önemli. Bazen minerallerin de terleme yoluyla kaybedilmesi sonucunda metabolizmada sorunlar yaşanabiliyor. Böyle durumlarda kaybedilen maddelerin hızla yerine konulması gerektiğinden yeterli miktarda sıvı alımı büyük önem kazanıyor” ifadelerini kullandı.
    Yeterli önlemler alındığı takdirde sıcak havalarda kalp sağlığını korumanın mümkün olduğuna değinen Koçum, “Bol su için, su kaybı yaşamak risk anlamına gelir. Bu nedenle su içmek için susamayı beklemeyin. Aşırı miktarda kafein ve alkolden uzak durun. Açık renkli idrar çıkarmak yeterli sıvı aldığınızın en iyi göstergesidir. Uygun giysiler seçin. Hafif ve açık renkli kıyafetleri, nefes alan pamuklu kumaşları tercih edin. Güneşten korunun. Güneşin en tepede olduğu 11.00 ila 16.00 saatleri arasında dışarıda bulunmamaya gayret edin ve dinlenin. Dışarıya çıkacaksanız mutlaka şapka veya şemsiye kullanın” diyerek tavsiyede bulundu.

  • 13 yıl sonra sağlığına kavuştu

    13 yıl sonra sağlığına kavuştu

    13 yıl önce farklı bir merkezde korener baypas cerrahisi geçiren Tayfun Hacıömeroğlu, Liv Hospital Gaziantep’te gerçekleştirilen kalp ameliyatıyla sağlığına kavuştu.

    13 yıl önce farklı hastanede korener baypas ameliyatı olan Tayfun Hacıömeroğlu, sağlığına kavuşamayınca doktorlarında yönlendirmesiyle yakınları tarafından Liv Hospital Gaziantep’e getirildi.

    Liv Hospital Gaziantep Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Gökhan Gökaslan, ileri derecede kalp kapağı yetmezliği olan hastada mitral kapak tamirini başarıyla gerçekleştirerek sağlığına kavuşturdu.
    Yoğun bakıma alınıp canlandırma işlemi uygulanmış
    Liv Hospital Gaziantep kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Gökaslan, “13 yıl önce bypass ameliyatı olan hasta 3 yıl önce sol şah damarının tıkanması nedeniyle geçici inme geçirmiş.

    Şah damarı tamamen tıkalı olduğu için müdahalelerle açılma imkânı olmamış. Yakın zamanda kalbin sol tarafındaki mitral kapakta ileri derecede kaçak tespit edilmiş.

    Hem daha önceden bypass operasyonu geçirmesi hem de sol şah damarının tamamen tıkalı olması nedeniyle kapak operasyonu çok riskli bulunup ameliyat edilmemiş.

    Bize başvurmadan 2 gün önce hasta kapak operasyonu yapacak merkez ararken kalbi durmuş ve başka bir merkezde yoğun bakıma alınıp yeniden canlandırma işlemi uygulanmış.

    Çok zorlu bir ameliyat olduğu için hasta bize yönlendirilmişti. Hasta bize geldiğinde yürüyemiyordu ve vücudunda ileri derecede ödem vardı” dedi.
    Operasyon çok başarılı geçti

    Yaptıkları incelemelerde mitral kapakta ileri derecede kaçağın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gökaslan, “Kalp kası fonksiyonları çok bozuktu. Hastanın kapağını tamir etme kararı aldık.

    Hastanın genel durumu itibariyle çok yüksek riskli ve imkânsıza yakın bir ameliyattı. Aile ve hastayla konuşup tüm riskleri göze alarak operasyonu gerçekleştirdik.

    Hastanın bozulmuş kapağını hiç bir kalp dokusuna zarar vermeden tamir ettik. Operasyon çok başarılı geçti.

    Operasyondan 4 saat sonra sol şah damarı tıkalı olmasına rağmen uyandı ve destek cihazlarına ihtiyacı kalmadı. Ertesi gün yürümeye başladı ve servisteki odasına alındı. Çok kısa bir sürede ödemleri geçti.

    Normal bir hastadan farkı kalmadı. Bugün hastamızı şifa ile taburcu etmenin mutluluğunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

     

  • Açık kalp ameliyatı başarıyla gerçekleşti

    Açık kalp ameliyatı başarıyla gerçekleşti

    Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan ilk by pass (açık kalp) ameliyatı başarıyla gerçekleşti.
    Siirt’te kalp krizi geçiren 56 yaşındaki Şakir Gündüz, kaldırıldığı Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ilk defa gerçekleştirilen By pass (açık kalp) ameliyatı ile sağlığına kavuştu.

    Bir hafta önce kalp krizi nedeniyle hastaneye getirilen 56 yaşındaki Gündüz, hastanenin Başhekimi Kardiyoloji Uzmanı Çağdaş Kaynak eşliğinde Kalp Damar Cerrahi uzmanları Opr. Dr. Uğur Şener ve Opr. Dr. Kadri Çekirdekoğlu tarafından ameliyata alındı. Başarılı bir şekilde ameliyatı gerçekleştiren doktorlar, Siirt’te ilk defa açık kalp ameliyatını gerçekleştirerek bir ilke imza attı.

    Siirt’te sağlık anlamında bu ameliyatın çok önemli olduğunu söyleyen Başhekim Kaynak, “2015 yılında kardiyoloji uzmanı olarak göreve başladığım ilk zamandan sonra iki aylık bir periyota koroner anjiyografi ünitesini kurmuştuk. O dönemde idareci değildim. Kardiyoloji uzmanı olarak görev aldım. Şimdi de 2023 yılında başhekim olarak göreve başladıktan sonra iki aylık bir periyot içinde de açık kalp ameliyatlarını Siirt halkının hizmetine sunmanın sevinç ve mutluluğunu yaşıyorum” dedi.

    Gerçekten yapılan işlem özellikle kaliteli insan gücü, doktor kalitesi anlamında çok önemli bir ameliyat olduğunu düşünüyorum” diyen Kaynak, “Burada değerli hocalarımın katkı ve çabalarına bizzat yakinen şahit oldum. Dolaysıyla onların varlığı ve çabalarıyla bu ameliyat gerçekleşti. Ben şahsım, idarem ve Siirt halkı adına onlara teşekkür ediyorum. Bundan sonraki periyotta tabii ki bu tür ameliyatların yapılması ve devamlılığının sağlanması. Bu hizmetin kalıcı olması çok önemli. Dolaysıyla bizim idare olarak bütün çabamız bu hizmetin kalıcı hale getirilmesine yönelik olacak. Takibinde de merkezimizin tüm Güneydoğu’ya hizmet verir şekilde olmasını amaçlıyoruz” diye konuştu.

    Ameliyattan sonra hem yoğun bakım süreci, hem de servis sürecinin gayet güzel ve bekledikleri gibi geçtiğini belirten Çekirdekoğlu, “Biz, bu ameliyatları önceden eğitimimiz esnasında defalarca görüp yapmış kişileriz. Bu ameliyatın burada ilk defa yapılıyor olması tabii ki Siirt için güzel bir haber. Önemli olan da bunun devamının sağlanması. İnşallah bundan sonra hastaların dış merkeze sevklerin önüne geçmiş olacağız. Açık kalp ameliyatı haricinde bir çok damar ameliyatı da hem kapalı yöntemle hem açık yöntemle merkezimizde başarıyla uygulanıyordu. Bir tek yapmadığımız açık kalp ameliyatı kalmıştı. Onu da Siirt halkının hizmetine sunmuş bulunmaktayız” şeklinde konuştu.

    Bu tür ameliyatların dünyada ve Türkiye’de sıklıkla yapıldığını ancak Siirt’te ilk defa yapıldığını belirten Kalp Damar Cerrahisi Opr. Dr. Uğur Şener, “Bu ekibin bir parçası olmaktan gururlu ve mutluyum. İnşallah bundan sonra hastalarımız il dışına gitmez. Hem ekonomik açıdan hem de hastanın manevi açısından baktığımız zaman Siirt’te bu ameliyatların olması hem bizim hem de onlar için daha faydalı olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    Şakir Gündüz ise kendini iyi hissettiğini aktararak, “Benimle ilgilendikleri için tüm doktorlarıma teşekkür ediyorum. Allah, razı olsun” ifadelerine yer verdi.