Kartepe Belediyesi hizmet binasında düzenlenen kan bağışına belediye başkan yardımcıları, birim müdürleri, muhtarlar, belediye personelinin yanı sıra vatandaşlar da katıldı.
Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, “Kan bağışında bulunmak bir hayat kurtarmakla eş değerdir. Herkesin bu tür kampanyalara karşı duyarlı olmasını ve destek vermesini diliyorum. Rabbim korusun, herkes bir gün kana ihtiyaç duyabilir. Bu duyarlılık ile toplumsal farkındalığı arttırmak için belediyemizde 7.kan bağışı organizasyonunu düzenledik. Burada kan bağışı kampanyasında görev alan ve kan bağışına destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Etiket: kan
-
“Senin 15 dakikan başkasının bir ömrü olsun”
-
Her detayı kan donduran cinayet
Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde yaşayan halı fabrikası sahibi Nurhan Ör’den (56) 7 Kasım tarihinden itibaren haber alamayan yakınları durumu polise bildirdi. Ör’ün kayıp ihbarından sonra polis ekipleri geniş çaplı arama başlattı. Polis ekiplerinin araştırmaları neticesinde Nurhan Ör’ün otomobili Gebze’de kanlı ve terk edilmiş halde bulundu. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, polis ekipleri 8 şüpheliyi gözaltına aldı.
Vahşice katledilmiş
Olaya ilişkin ortaya çıkan detaylar ise kan dondurdu. Şüphelilerden I.E.‘nin,lise yıllarından arkadaşı Nurhan Ör’ü İstanbul Sultanbeyli’de bulunan oto galeriye çağırdığı öğrenildi. Oto galeriye gelen Nurhan Ör, burada I.E., A.T. (56), C.A. (56), F.G (55), E.D. (33), B.T. (29) ve N.T. (61) isimli şahıslar tarafından darp edildi. Daha sora halıya sarılan Nurhan Ör, otomobilin bagajına konularak Kocaeli’nin Kartepe ilçesine getirildi. Ör’ün vücudu parçalara ayrılarak, asitle eritildi. Zanlılardan I.E., A.T. ve C.A.’nın lise yıllarından Nurhan Ör ile sınıf arkadaşı olduğu öğrenilirdi.
Cinayeti tasarlamış
I.E’nin cinayeti tasarladığı, öncesinde asit ve çevreyi temizlemek için malzeme aldığı bildirildi. Nurhan Ör ile I.E. arasında ticari ilişkiler bulunduğu, para meselesi sebebiyle cinayetin işlendiği belirtildi. Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği dedektifleri bin saatlik kamera kaydını inceledi. İz süren polis ekiplerince olaya karıştığı tespit 8 zanlı emniyete getirildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından 8 zanlı adliyeye sevk edildi.
Öte yandan, Nurhan Ör’ün Sultanbeyli’ye geldiği, ardından halıya sarılmış vücudunun taşındığı otomobili ise İl Emniyet Müdürlüğünün önünde görüntülendi. -
Kan stoklarında ciddi düşüş
Kan stoklarında yaşanan ciddi düşüş nedeniyle Malatya İl Sağlık Müdürlüğü kan bağışı kampanyası başlattı.
Müdürlük çalışanları olarak kan bağışında bulunmak için öncülük ettiklerini söyleyen Sağlık Müdürü Berk, “Türkiye’de kan almak, kan ürünlerini tedarik etmek yasal olarak sadece Kızılay’a aittir. 6 Şubat’tan sonra hem şehrimizi hem de ülkemizi etkileyen depremlerde kan ve kan ürünlerinin ne kadar önemli olduğunu ve hayatın herhangi bir anında bizlere lazım olacağını bir kez daha gördük. Kan acil bir ihtiyaç değildir, kan sürekli bir ihtiyaçtır. Hayatlarının herhangi bir anında hiç beklemedikleri bir anda kana ihtiyaçları olabiliyor” şeklinde konuştu.
Son dönemde kan bağışlarının düşmesinden dolayı hem Türkiye genelinde hem de Malatya’da çok ciddi problemler yaşandığına dikkat çeken Berk, “Düzenli aralıklarla kan bağışının insan sağlığına olan etkileri de yıllardır anlatılmakta. Düzenli kan verildiği zaman kanser dâhil olmak üzere birçok hastalığa karşı koruyucu olduğunu herkese anlatıyoruz” diye konuştu.
Kızılay Bölge Kan Bağışı Merkezi Müdürü Dr. Serdal Ucuz ise, İl Sağlık Müdürlüğüne kan bağışı konusundaki hassasiyetleri için teşekkür ederek, hastanelerde hastaların kan ihtiyacının olduğunu, herkesi kan bağışı yapmaya davet etti.
-
Polisten kan bağışı
Her yıl 29 Ekim – 4 Kasım tarihleri arasında kutlanan Kızılay Haftası, tüm yurtta olduğu gibi Van’da da çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Kızılay Haftası nedeniyle kan merkezini ziyaret eden Van İl Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü ekipleri, kan bağışında bulundu.
Kan bağışının önemine değinen Polis Memuru Hasan Kılıç, “6 Şubat depreminden sonra çok fazla kan ihtiyacımız oldu. Vatandaşlar olarak kan kuyruklarına girdik. Biz de diyoruz ki olaylardan önce stoklarımızı yapalım ve kan bağışına karşı daha duyarlı olalım. Kan verelim, sağlıklı kalalım” dedi.Her yıl düzenli olarak kan bağışında bulunduğunu belirten Komiser Zehra Sarıbaş ise “Kan bağışı hayat kurtarır. Tüm vatandaşları kan bağışlamaya davet ediyoruz. Kan verdikçe hem sağılığımıza kavuşuruz hem de diğer insanlara yardımcı olmuş oluruz” ifadelerini kullandı.
Kızılay Van Şube Başkanı Uğur Demiroğlu ise her yıl 29 Ekim- 4 Kasım tarihleri arasında Kızılay Haftası’nın kutlandığını ifade ederek, “Kızılay Haftası çerçevesinde emniyet personelimiz kan bağışında bulundular ve haftamızı kutladılar. Bunun iyi bir teşvik olacağına inanıyorum. Kan bağışımız biraz azaldı. Bu konuda vatandaşlarımızın daha duyarlı olmalarını istiyorum. Çünkü kan sürekli ihtiyaç olan bir şey. Bir kişinin üç kişiye hayat verdiği bir bağış” diye konuştu. -
Jandarmadan bir duyarlı davranış daha
Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanlığı’ndaki görevli personel Kızılay’a kan bağışında bulundu. Kan bağışında ilk gönüllü olan İl Jandarma Komutanı Albay Tolga Yağan, kan bağışında bulundu. Kızılay’ın her zaman yanında olduklarını ifade eden Albay Yağan, 100 kişilik ekibin de kan bağışında bulunacaklarını dile getirdi. Kan bağış işlemi İl Jandarma Komutanlığı’nda gün boyu devam edecek.
-
Düğünde kan aktı
Edinilen bilgiye göre, 28 Ekim Cuma günü Pirlibey Mahallesi’ndeki bir düğünde iddiaya göre damat ve gelinin akrabaları arasında şarkı isteği üzerine kavga çıktı. İki taraf içki şişeleri ile birbirine girerken, Oktay Kabakoğlu, M.K. ve E.K. çıkan arbedede yaralandı. İhbar üzerine bölgeye çok sayıda jandarma ve sağlık ekibi sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla Nazilli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Nazilli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polis ekipleri hastane bahçesinde geniş güvenlik önlemleri aldı. Kavgada yaralanan ve ambulansla hastaneye kaldırılan Oktay Kabakoğlu, doktorların tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Diğer yaralılar M.K. ve E.K.’nın ise hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi.
Jandarma ekipleri kavgaya karışan şüphelileri bulmak için çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda Y.C, E.C, B.C ve M.T isimli dört şüpheli gözaltına alındı. Gözaltına alınan Y.C, E.C, B.C ve M.T jandarmadaki ifade işlemlerinin ardında adliyeye sevk edildi. Adliyede hakim karşısına çıkartılan E.C., B.C. ve M.T. adli kontrol şartıyla serbest bırakırken, Y.C. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.
-
Husumetlilerin kavgasında kan aktı
Namık Kemal Bulvarında bulunan bir eğlence mekanına giden ve bir süre eğlenen M.Y daha önceden aralarında husumet bulunan M.K, U.G ve T.K ile karşılaştı. Eğlence mekanında başlayan tartışma sonrası iddiaya göre M.K., U.G. ve T.K. ise M.Y.’yi dışarıya çıkartarak Olca Sokak üzerinde darp etti. Kavgada iddiaya göre U.G. belinden çıkan silahı ateşleyerek M.Y.’yi kasık ve kalçasından vurdu.
Hastaneye kaldırıldı
Yaşanan olayın ardından üç şüpheli olay yerinden hızla kaçarken, çevredekiler ise durumu hemen 112 ve polis ekiplerine bildirdi. Gelen ekiplerin ilk müdahalesinin ardından M.Y. ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınırken, olayda silahtan çıkan üç kurşunun M.Y.’nin kasık ve kalçasına isabet ettiği belirlendi.
Olaydan kısa bir süre sonra üç şüpheli polis ekipleri tarafından kıskıvrak yakalanırken, silahlı kavgada yaralanan M.Y.’nin ise durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olayla ilgili tahkikat başlatıldı. -
İdrarda kan görmeyi hafife almayın
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Koç, idrarda kan görülmesi hakkında bilgilendirmede bulundu. Prof. Dr. Gökhan Koç, “İdrarda kan görmek, basit bir idrar yolu enfeksiyonundan, prostat büyümesinden, böbrek taşlarından ya da kan sulandırıcı ilaçlardan kaynaklanabileceği gibi böbrek kanseri veya mesane kanseri gibi bir takım önemli hastalıkların da belirtisi olabilir. Bu sebeple idrarında kan gören hasta, mutlaka bir üroloji hekimine başvurmalı” dedi.
Mesane ve böbrek kanserinde tedavi
Mesane kanseri görülen hastanın ilk olarak kapalı yöntemle ameliyat edildiğini ifade eden Prof. Dr. Gökhan Koç, “Bu ameliyatta, mesane kanseri patolojik olarak kesinleştirilerek evrelemesi yapılır. Tümör, mesanenin yüzeysel tabakasında kalmışsa kapalı tedavi yeterli olur. Mesane için bazı ilaçlar verilir ve hasta takip edilir. Bazı hastalarda ise tümör, derin tabakalara ilerlemiş olabilir. Böyle durumda hastayı kapalı yöntemle tedavi etmek mümkün olmaz. Hastanın mesanesi tamamen alınıp ince bağırsaklardan yeni mesane yapılması gerekebilir. Böbrek kanserlerinde de hastalığın evresi önemlidir. Vücutta başka organlara metastaz yapmamışsa böbrek kanserlerinin tedavisi genelde cerrahi olarak yapılır. Cerrahide, tümörün yerine ve yapısına göre böbreğin tamamı alınabilir ya da tümörlü doku çıkarılabilir” diye konuştu.
Risk faktörleri
Mesane ve böbrek kanserinden korunma yöntemlerini de aktaran Prof. Dr. Gökhan Koç, “Mesane ve böbrek kanserlerinin görülme yaşı gittikçe düşüyor. Mesane ve böbrek kanserinin en sık sebebi ise sigaradır. Sigarayı bırakmak, birinci korunma yoludur. Böbrek tümörleri için hipertansiyon ve obezite, risk faktörleri olarak geçmektedir. Boya ve tekstil endüstrisinde çalışan kişiler de mesane kanseri açısından risk altındaki gruplardandır. Özellikle bu gruptaki insanlar idrarında kan görürse üroloji hekimine başvurmalıdır” ifadelerini kullandı.
-
İnsanın uyumasını bekleyip kan emiyorlar
Özellikle geçtiğimiz günlerde Fransa’da sinema ve trenlerde ortaya çıkan, okullara kadar yayılan tahtakuruları, ülkede insanlara kabusu yaşatmıştı. Kahverengi ve koyu kırmızı renklerde, 5-7 milimetre büyüklüğünde olan tahtakuruları, yatak kenarları, bazalar, döşek ve yastık gibi alanlarda gizlenip karanlık ortamları bekliyor, ardından uyku sırasında insanı ısırarak kanından besleniyor. Bu ısırıklar da ciltte alerjik reaksiyona sebebiyet verebiliyor. Tahtakuruları, özellikle seyahatler sırasında valizler vasıtasıyla bir yerden başka bir yere taşınarak da yayılabiliyor.
Avrupa’daki bazı ülkelerin yaşadığı kabusla beraber Türkiye’nin de farklı şehirlerinden tahtakurusu şikayetleri gelmeye başladı. Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin, tüm Türkiye’den şu anda tahtakurusu hakkında çok sayıda şikayetler aldıklarını söyledi. “Özellikle konutlarda tahtakurusu ile ilgili problem yaşayan çok sayıda insan” diyen Çetin, “Yurt dışındaki bazı ülkelerdeki problemin yanı sıra Türkiye’de gerek toplu taşıma araçlarında gerekse konutlar içerisinde bu sorun olduğu biliniyor” ifadelerini kullandı.“Yatakların dikiş kenarlarında, ranzanın, bazanın ve dolaplar içerisinde görülüyorlar”
Tahtakurularının geceleri insan kanı emerek beslendiğini belirten Çetin, sözlerini söyle sürdürdü:
“Bu hayvanlar normalde şu ana kadar belirgin bir hastalık taşıdıkları bilinmemesine rağmen, özellikle kan emme davranışları sebebiyle insanları rahatsız ediyorlar. Gece uyuduğunuz zaman genellikle yatakların dikiş kenarlarında, ranzanın, bazanın ve dolapların içerisinde görülüyorlar. En çok şikayeti şu anda toplu yaşam alanlarından alıyoruz. İnşaat şantiyelerinde işçilerin kaldığı yatakhanelerden çok şikayet geliyor. En çok karşılaştığımız problem maddi problemler sebebiyle ikinci el eşya kullanmak zorunda kalan kişiler oluyor. Örneğin herhangi bir ikinci el eşyayı gidip alıp getirdiklerinde evlerine tahtakurusunu da taşıyor olabilirler. Çünkü bu türdeki eşyalar dışarıya bırakıldığında veya herhangi bir yere satıldığında kişiler bunu daha ekonomik şekilde alabiliyorlar. İkinci el eşya alan kişilerin aldıkları eşyaların içerisinde gizlenen tahtakurusu var mı, yumurtaları var mı yok mu diye kontrol etmeleri. Aksi takdirde evlerine çok kötü bir şeyle karşı karşıya kalabilirler.”“Bir iki ay gibi bir sürede bütün evinizi sarabilir”
Tahtakurusu ısırığını vatandaşların ilk etapta farkına varamadığını ve vücutta oluşan kızarıklığı alerji sandığını aktaran Çetin, “Birkaç gün boyunca meydana gelen bir karşılaştıkları alerjiden sonra önemsemiyorlar. Tahtakurusu eğer erişkin halde sizin evinize bulaştıysa kısa sürede çok sayıda yumurta bırakabiliyor. Üremesi de hızlı, çok kısa sürede bir iki ay gibi bir sürede bütün evinizi sarabilir. Normalde küçük bir odada başlıyor ama insanlar önemsemediklerinde zamanla bütün eve dağılabiliyor ve mücadelesi de çok zor. Normalde ilaçlama firmalarının yaptığı uygulamalarla çoğu zaman da çözülmüyor. İnsanların kendilerinin de bir şeyler yapması gerekiyor. Belediyeler daha çok sivrisinek, karasinek, hamam böceği gibi genel yaşam alanlarında dışarıda foseptik rögar gibi alanlardaki ilaçlamalardan sorumlular. Bu hayvan konut içerisinde yatak odanızda olan bir şey. Onun için buraya karışmazlar. Belediyenin yaptığı uygulamalar buralara uygun değil. Profesyonel ilaçlama firmalarından ya hizmet alınacak ya da kişiler sağlık bakanlığının ruhsat verdiği ürünleri alıp kendileri uygulayacaklar. 1-1,5 ay boyunca en az üç dört gün aralıklarla kontrol sağlamaları gerekiyor. Yanlış uygulamalar da oluyor. Kesinlikle tarım ilaçları uygulamasının konutlar içerisinde yapılmaması gerekiyor” diye konuştu.
“Kesinlikle zirai ilaç kullanılmamalı”
Prof. Dr. Çetin, ilaçlama yapılan yere çocuk, evcil hayvan, yaşlı insanların girmemesine özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, “En az bu alanlar iki ila dört saat kapalı kalmalı. Daha sonra en az iki dört saatte havalandırılmalı. Ondan sonra kullanılmalı. Aksi takdirde tabii ki bu bir zehir insan sağlığı açısından risk oluşturabilir ama dediğim gibi zirai ilaç kullanılmamalı. Bu konuda çok dikkat etmek gerekiyor. Zira ilaçlar biraz daha tehlikeli olabiliyorlar. Sağlık Bakanlığının izin vermediği herhangi bir ürünü konut içerisinde kullanmamak lazım” uyarısında bulundu.
“En çok maruz kalan insanlar sık seyahat edenler”
Çetin, seyahat eden insanların bu duruma en çok maruz kalanlar olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Pansiyonlar, otel odaları, yurtlar, ranza kullanımı yapılan yerler gibi alanlarda çok dikkat etmek gerekiyor. Bizim en çok karşılaştığımız alanlar buralarda. Tabii konutlarda da oluyor. En çok maruz kalan insanlarda sık seyahat eden insanlar. Trenle otobüsle bir yere gidip ya da uçakla gidip bir otelde kalıyorsunuz. Otele gittiğinizde valizinizi götürüp direkt açıyorsunuz. Otele gittiğimizde kesinlikle valizimizi direkt açmamalıyız. Otel odasına götürdüğümüz eşyamızı önce mümkünse banyoya küvetin içerisine koymalıyız. Odada bir tahtakurusu kontrolü yapmalıyız. Yatağın çarşaf kısmını kaldırıp yatağın fitillerine, dikiş kenarlarında tahta kurusu izleri var mı, kan izleri var mı gibi bir kontrol yapmak gerekiyor. Ondan sonra eğer valiziniz varsa da valizimizi dağınık bir şekilde açmanızı önermiyoruz. Açtığımız eşyaları sola bırakmamalıyız. Çünkü bu hayvan çok ilginç bir hayvan. Perde kornişlerine kadar çıkabilen bir hayvandan bahsediyoruz. Eğer siz kıyafetlerinizi eşyalarınızı çok dağınık bir şekilde bırakırsanız örneğin bir otelde bir gece konakladığınızda ertesi gün valizinizi alıp evinize getirdiğinizde ki seyahat sonrasında da eve getirdiğiniz valizinizi mutlaka ve mutlaka yine ya balkonda ya da banyoda açıp içini kontrol etmenizi öneriyoruz. Kesinlikle direkt götürüp diğer eşyalarınızı yanınıza koyması risklidir. Bu anlamda toplu taşıma araçlarının otobüslerin tramvayların metroların da düzenli olarak ilaçlanması lazım. Hatta uçakların da düzenli olarak ilaçlanması gerekiyor. Çünkü en büyük taşıma şekillerinden bir tanesi valizle bir yerden bir yere taşınma şeklinde oluyor.”“Panik olmamak gerekiyor”
Şikayette bulunan bazı vatandaşların tahtakurularını başka haşerelerle karıştığını aktaran Çetin, “Tahtakurusu altı bacağa sahip. Kiremit kırmızısına yakın renkte. Karpuz çekirdeğini andıran büyüklükte bir hayvan. İnternette taranınca resimlerine çok rahat ulaşılabilir. İnsanlar evlerinde gördükleri her şeyi bu haberlerden sonra tahtakurusu da zannetmeye başladı. Hamam böceklerini veya mutfaklarındaki tahıl zararlarını bile tahtakurusu zannedip panikleyen insanlar var. Çok panik yapmamak lazım. Fotoğrafını çekip internette tarama yaptıklarında gerçekten bu varsa bir an önce müdahale etmeleri lazım” dedi.
“Kan emdikten birkaç gün sonra tekrar kan emebiliyor”
Tahtakurusunun sivrisinek ya da bir kene gibi ölümcül hastalık taşıdığına dair bilimsel bir bulgu olmadığını ifade eden Prof. Dr. Çetin, “Ancak tabii ki kan emen bir canlı. Sık aralıklarla kan emen bir canlıdan bahsediyoruz. Kan emdikten birkaç gün sonra tekrar kan emebiliyor. Bu sebeple belki bazı enfeksiyonların bulaşmasına sebebiyet verebilir ama şu andaki bilimsel kanıtlar yeterli değil” şeklinde konuştu.
“Karanlığı ve kuytu noktaları seven bir böcek”
Çetin, tahtakurularının geceleri aktif olan bir böcek türü olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Geceleri aktif bir böcek. Karanlığı ve kuytu noktaları seviyor. Lambayı yaktığınız zaman ortalıkta gözükmüyorlar. Ama siz ne zaman ışığı kapatıp yatmaya hazırlandıysanız o zaman onlarda yavaşça ortaya çıkabiliyorlar. Çok iyi tırmanıcılar. Düz duvarda, ahşap ve cam üzerinde birçok yerde çok rahat bir şekilde hareket edebilme özellikleri var. Hatta bazen tavanda tırmanıp tavandan üzerinize bile düşebilecek durumları söz konusu. Evlerin konutların özellikle dikkatli davranılması gerekiyor. Konutlarda yaşayan insanların yeni kiralık eve çıktıysanız da buna dikkat etmenizi öneriyoruz. Aldığınız veya kiraladığınız evin mutlaka ilaçlanması gerekiyor. Çünkü fark etmeden yeni evinizde bu sevimsiz hayvanlarla karşılaşma durumunuz olabilir.” -
Dayı ile yeğen arasında kan aktı
Olay, Kilis’in Musabeyli ilçesine bağlı Zeytinbağı köyünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, T.Y. ile dayısı M.Y. arasında arazi anlaşmazlığı yüzünden tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. T.Y. aldığı av tüfeğiyle dayısı M.Y’ye ateş ederek öldürdü.
Çevredeki vatandaşların ihbarına üzerine olay yerine Jandarma ve 112 Sağlık ekipleri yönlendirildi. Ekiplerce yapılan incelemede M.Y. hayatını kaybettiği belirlendi. M.Y.’nin cenazesi Cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından otopsi için Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Firari şüpheli T.Y.’nin yakalanması için jandarma ekipleri geniş çaplı çalışma başlattı.